Aralık '07 Arşivi |
30 Aralık 2007 - 5 Ocak 2008 |
|||
Dosyaya ulaşmak için tıklayınız... |
|||
|
|||
SANAT DÜNYASINDA İKİ
KAYIP
HÜSEYİN ALPTEKİN ÖLDÜ
Çağdaş sanatın önde
gelen temsilcilerinden Hüseyin Bahri Alptekin,
önceki akşam Beyoğlu'ndaki stüdyosunda ölü olarak
bulundu. Zaman, 03.01.2008
NAİF RESMİN USTASI HAYATINI KAYBETTİ
Yazar, gazeteci ve naif resmin ustası Fahir Aksoy 94
yaşında geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle
hayatını kaybetti. Uzun zamandır sağlık sorunlarıyla
uğraşan Fahir Aksoy 1914 yılında İstanbul'da doğdu.
İstanbul ve Edirne'de eğitimini tamamladıktan sonra
1935 yılında gazeteciliğe başlayan Fahir Aksoy'un
ilk yazıları Vakit ve Edirne Postası gazetelerinde
yayımlandı. Fahir Aksoy, daha sonra aralarında
siyasi gazetelerin de bulunduğu farklı dergi ve
gazetelerde inceleme, eleştiri, öykü, denemeler
yazdı, muhabirlik yaptı. TV için senaryo yazarlığı
ve danışmanlık yapan, altı belgesel film çeken Fahir
Aksoy'un, sanat ve anı kitaplarıyla biyografi kitabı
da bulunuyor. |
|||
ÇEŞMELERDEN AKAN MEDENİYET
Kuveyt Türk Katılım Bankası’nın hazırlattığı “Kaybolan Çeşmeler” kataloğunun tanıtımı, önceki gün Sepetçiler Kasrı’nda düzenlenen bir basın toplantısı ile tanıtıldı. Gülşen Kılınçer’in kaleme aldığı, Prof.Dr. Oktay Aslanapa danışmanlığında hazırlanan ve tarihi çeşmelerin envanterini ortaya koyan kitabın tanıtım toplantısına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da katıldı. Bakan Günay, burada yaptığı konuşmasında, kültürel zenginliğimiz olan çeşmelerimizin böyle bir eserde yaşatılmasının gurur verici olduğunu söyledi. Türkiye Gazetesi, 05.01.2008 |
![]() |
||
![]() |
RESTORASYONLAR İÇİN 66.5 MİLYONLUK KAYNAK
İstanbul Valisi Muammer Güler, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'i ziyaret ederek, İl Özel İdaresi desteğiyle ilçede yapılan kültür eserlerinin restorasyon çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Vali Güler, İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması çerçevesinde kültür eserlerinin restorasyonuna çok büyük bir önem verdiğini belirterek, "Biz 17 belediyemizin 400'e yakın projesine 66.5 milyon YTL'lik bir kaynak aktardık. Geçtiğimiz yıl bunların 142 tanesi gerçekleşti ve 21 milyon YTL'ye yakın para ödendi. Uyguladığımız projelerden çok önemli bir bölümü Fatih ilçemizde. Fatih Belediyesi bize 60'a yakın proje getirdi ve bunlara 20 milyon YTL'lik bir kaynak tahsis edildi. 60 projenin 55 tanesi bitirildi. Dünya kültür mirasında da Zeyrek'in çok büyük bir önemi var. Sümbül Sinan ve Emir Buhari tekkeleri var. Oralarda da restorasyon çalışmaları yapılıyor" dedi. Fatih'teki yıkık ve metruk evlerin de ön ödemeleri yapıldıktan sonra yıkılacağını kaydeden Güler, Beyoğlu Tarlabaşı'ndaki eski binaların yıkılarak yerlerine restore edilmiş yeni yapıların ortaya çıkmasının sağlanacağını söyledi. Sabah, Haber: Deniz Derin Sabah, 05.01.2008 |
||
KEŞKE CAMİLERİ DAHA
YARATICI OLSAYDI Sergiyi hazırlayan Prof.
Afife Batur, yapılarının çoğu ayakta olduğu için
Mimar Kemalettin'i şanslı bir mimar olarak görüyor.
Ancak 'milli mimarinin bir temsilcisi' denilip
geçilmesinin, üzerinde fazla durulmamasının da ona
haksızlık olduğunun altını çiziyor: "Bu kadar
yüzeysel değil bu adam. Klasist mi modernist mi,
milli mi, evrensel mi? (Galerinin orta yerine
kurulan alçıpan duvarda büyükçe yazıyor.) Bu
soruları gelişigüzel koymadık buraya, kelimenin
gerçek anlamlarıyla kapsadığı için koyduk. Hepsini
kapsıyor aslında Mimar Kemalettin. Bu, onun
çokboyutluluğunu gösteriyor. 1870-1927... Mimar
Kemalettin, tarihin en karmaşık döneminde yaşamış.
Üç büyük savaş; 93 Harbi, Balkan Savaşı, Birinci
Dünya Savaşı görmüş. Aynı zamanda bilimde,
teknolojide, mimaride, sosyal ve kültürel yaşamda
çok büyük atılımların olduğu bir dönem. Mimarlar Odası'nın
Türkiye'nin mimarlık kültürüne katkıda bulunmuş
bugün hayatta olmayan mimarların anısını yaşatmak
üzere düzenlediği ve bu dönem Mimar Kemalettin
Bey'in gündeme alındığı anma programı etkinlikleri
kapsamındaki sergi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi,
Vehbi Koç Vakfı, Aygaz ve Vakıflar Genel
Müdürlüğü'nün katkılarıyla hazırlandı. 15 Ocak'a
kadar sürecek sergi daha sonra Türkiye'nin çeşitli
yerlerini dolaşacak. Mimar Kemalettin'in yapılarını
etiketleme çalışmalarının sürdüğünü hatırlatan
Batur, Mimar Kemalettin'in Amerika'da yaşayan oğlu
ünlü besteci İlhan Mimaroğlu'nun sergiyi Amerika'ya
taşımak için çalıştığını da ekliyor sözlerine. Filibe
Gar Binası, Bulgaristan Kemer
Hatun Camii, Beyoğlu-İstanbul
Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci Vakıf
hanları, İstanbul Bebek
Camii, İstanbul Edirne
Gar Binası
Harikzedegan Kat Evleri, Laleli-İstanbul Ahmet
Ratıp Paşa Köşkü (Çamlıca Kız Lisesi) İstanbul Mimar
Kemalettin Okulu, Ankara Ankara
Palas Ankara
İkinci Vakıf Hanı Devlet
Demir Yolları Genel Müdürlüğü, Ankara Gazi
İlk Muallim Mektebi, Ankara
Radikal, Haber: Erkan Aktuğ, Fotoğraf: Muhsin Akgün,
05.01.2008
|
|||
|
|||
TARİH NİÇİN SEVİLİR?
İnsanların bireyler
olarak şekillendirdikleri zevkleri vardır. Bir kişi
çıkıp "Ben Gotik tarzı çok seviyorum. Romantik
üslubu hiç sevmiyorum" derken, bir başkası da
"Romantik üslupta aradığım her şeyi buluyorum, ama
Gotik'ten nefret ediyorum" diyebilir. Radikal, yazı: Murat Belge, 04.01.2008 |
|||
VALİ HARPUT, TAÇ KAPI'YA EL ATTI
Bursa`yı yönetmek, aynı
zamanda kentin her sorununa duyarlı olmayı, çözümler
bulmayı ve tıkanan noktaları aşmayı bilen bir
meziyete sahip olmayı da gerektirir.
Vali Harput ile
görüşmemizde kendisi açıklamadı ancak, bizzat
konuyla ilgili yeni bir soruşturma açtırdığını da
öğrendik. Öyle görünüyor ki, Taç
Kapı sadece medyanın ve belediyelerin değil, artık
Vilayet`in de özel gündemlerinden biri haline
geliyor. Bursa Olay, Yazı: İhsan Aydın, 04.01.2008 |
|||
ÖRDEKLİ HAMAMI RESTORE EDİLİYOR
1400'lü yılların başında Yıldırım Beyazıd Han döneminde inşa edilen Ördekli Hamamı, Osmangazi Belediyesi'nin çabalarıyla restore ediliyor. Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa'daki tarihi eserleri ayağa kaldırmak istediklerini belirtti. Şehirdeki en çok tarihi eserin Osmangazi sınırları içerisinde olduğunu söyleyen Başkan Altepe, "Bursa kent merkezi belediyesi olarak, Bursa'nın tekrar yaşanabilir hale gelmesi için çalışmalarımızı yoğun şekilde sürdürüyoruz. En önemli çalışmalarımız, kentin kültürüyle ilgili olan çalışmalardır. Ördekli Hamamı da bunlardan bir tanesidir. 1400 metrekare alan üzerine kurulmuş ve tarihte çeşitli dönemler tahribatlara uğramış. İl Özel İdaresi'nin de desteğiyle bu tarihi yapıyı onarıyoruz. Projenin maliyeti 3,5 trilyon lirayı buluyor" dedi.
Yapıldıktan sonra 1496 yılında kiraya verilen, 1620 yılında halvet ve soğukluk bölümleri onarılan Ördekli Hamamı, Cumhuriyet döneminde de restorasyondan geçti. Ancak bu arada, bir bölümü bütünüyle yıkılmış olan hamamın restorasyon çalışmalarına ara verilmişti. Bir dönem depo olarak da kullanılan hamam, bazı kurumların girişimlerine rağmen bugüne kadar restore edilmedi ve son 50 yıldır metruk vaziyette kaldı. Bursa hamamlarına pek benzemeyen Ördekli Hamamı, iç içe geçmiş 3-4 aşamalı odalardan oluşuyor.
Ördekli Hamamı restorasyonu, bölgedeki kamulaştırma ve çevre düzenlemeleriyle birlikte, Osmangazi Belediyesi'ne yaklaşık 3.5 trilyon liraya mal olacak. Hamam, restorasyonunun tamamlanmasıyla birlikte, Bursa'nın sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan önemli bir mekan olacak. Yeni Şafak, Haber. Ahmet Hulusi Gürbüzol, 04.01.2008 |
![]() |
||
2007'DE MÜZE VE ÖREN
YERLERİ KAZANDIRDI
Kemer Gözcü, Haber: Saffet Yenigün, 04.01.2008 |
|||
TARİHİ İBADETHANELER RESTORE EDİLİYOR
Müslüman, Hristiyan ve Museviler'e ait tarihi ibadethaneler restore edilerek turizme kazandırılacak. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi başlattığı ''turizm atağı'' çalışmaları kapsamında, kentteki 105 yıllık cami ile 150 yıllık havra ve 450 yıllık Ermeniler'e ait kilisesinin restorasyonu için gerekli 10 milyon avro fonun bulunması için yurt dışında girişimlerini sürdürüyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey,kentin eski yerleşim merkezlerinden birisi olan Kozanlı Mahallesi'nde yol çalışması sırasında 450 yıllık Ermeni kilisesinin ortaya çıkarıldığını anımsatarak, özel mülkiyete ait olan kapanmış bir fabrikanın içinde bulunan kilisenin zarar görmemesi için etrafını duvarla ördüklerini söyledi.
Söz konusu fabrikayı satın aldıklarını ve buraya ''Ömer Ersoy Kültür Merkezi'' yapacaklarını, etrafının park olacağını açıklayan Asım Güzelbey,"Ömer Ersoy, o fabrikayı yapan adam ve burayı aşağı yukarı bize bağışlar gibi bir fiyata verdi. Burası için çok büyük paralar teklif edilmiş, ancak ailesi belediyeye vermek istedi. Bizim verdiğimiz paraya razı oldular. Biz de kendilerine bir jest yaptık, babalarının adını verdik. Bizden aldıkları parayı da Milli Eğitim'e bağışladılar. Valiliğe 1 trilyon lira verdiler. Seyrantepe toplu konutlarında okul yaptırıyorlar" şeklinde konuştu.
Gaziantep Kalesi yakınında Yahudiler tarafından bir zamanlar ibadethane olarak kullanıldıktan sonra terk edilen 150 yıllık havrayı da korumaya aldıklarını anlatan Asım Güzelbey, Tepebaşı Mahallesi'ndeki Kurtuluş Camisi'nin de kentin en büyük camilerinden olduğunu, 1892 yılında kilise olarak yaptırılan, önceleri kilise ve hapishane olarak kullanılan yapının daha sonra camiye dönüştürüldüğünü belirtti.
Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, 3 bin metrekarelik alanda yapacakları kültür merkezinde sanat galerileri ve konser salonlarının yer alacağını anlatarak, ?Gaziantep'te 50 yıl önce bir 'ikindi sazı' ve 'canlı kahve' vardı. Gaziantep'te bir kültür vardı. Ondan sonra kültür yozlaşması oldu. Kültürel dokuya sahip çıkmamız lazım. Gaziantep 5 bin 600 yıllık geçmişi ile dünyanın yaşayan en eski kentlerinden birisi. Kültür ve inanç turizmini canlandıracağız. Gaziantep'i bir cazibe merkezi haline getireceğiz. Gaziantep sadece lahmacunu, kebabı ile değil aynı zamanda kültürel değerleriyle de ön plana çıkabilir. Kültürel değerleri ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Gaziantep, sanayiye alternatif bir kültür turizminin başkenti olmalıdır" dedi. Gaziantep 27 Gazetesi, 04.01.2008 |
|||
![]() |
UYGARLIKLAR ŞEHRİ HARRAN
Şanlıurfa Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından başlatılan '63. Şehirde 63 Eser' projesi kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın katkılarıyla 'Uygarlıklar Şehri Harran' adlı kitap bastırıldı.
Şanlıurfa'ya özgü tanıtım sloganlarıyla '63. Şehirde 63 Eser' projesi kapsamında daha önce 'Kültür Şehri Urfa', 'Şiir Şehri Urfa', 'Müze Şehri Urfa', gibi 37 eseri hayata geçiren Kültür ve Turizm Müdürlüğü 38. eser olarak 'Uygarlıklar Şehri Harran' adlı kitabı 5 bin adet bastırarak hayata geçirdi. 'Uygarlıklar Şehri Harran' adlı eserde Harran İlçesinin tarihi bilgileri ve 10 bin yıl öncesine dayanan yerleşim bilgileri, Harran Höyüğü, Harran Üniversitesi'nin kurulduğu alanla ilgili tarihi bilgiler, Halep Kapısı, Harran Şehir Surları, Harran Ulu Camii, Harran Kümbet Evleri, Harran İç Kale, Şeyh Hayat El Harrani Camii ve türbesi, İmam Bakır Camii ve türbesi, Çoban ve Bazda mağaraları, Han El Barur, Şuayb Antik Kenti, Hz. Şuayb Mağarası, Pognon Mağarası, Tanrı Kabartması ve Venüs Anıt Mezar Tapınağı'na ait bilgilerin yer aldığı öğrenildi.
5 bin adet bastırılan 'Uygarlıklar Şehri Harran' adlı eserle Şanlıurfa'nın tanıtımının yapılarak turizmde artış göstereceği hedefleniyor. Şanlıurfa Kent Haber, 03.01.2008 |
||
KONYA'DA TARİHİ ESER ELE
GEÇİRİLDİ
Konya'nın Seydişehir İlçesi'nde bir araçta yapılan aramada, 11 parça tarihi eser ele geçirildi.
Edinilen bilgiye göre, alınan bir ihbarı değerlendiren jandarma ekipleri, Konya-Antalya karayolu Çatmakaya yol ayrımında sabah saat 05.55 sıralarında durdurdukları 42 Z 3878 plakalı otomobilde arama yaptı. Yapılan aramada araçta, cam sürahi, mumluk, heykel, sikke, cam vazo ve topraktan işlenmiş kadın figüründen oluşan 11 parça tarihi eser ele geçirildi.
Araçta bulunan İ.K. (52), K.O. (45) ve M.E. (42) jandarma tarafından ifadeleri alınmak üzere Seydişehir İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürülürken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Konya Kent Haber, 03.01.2008 |
|
||
GÜMÜŞHANE'DEKİ KARACA MAĞARASI, ZİYARETÇİ SAYISI AZALTILARAK KORUMAYA ALINACAK
Gümüşhane'de 105 metre uzunluğunda içinde sarkıtlar, dikitler ve traverten havuzları bulunan Karaca Mağarası, ziyaretçi sayısı azaltılarak korunacak.
Gümüşhane Valisi Enver
Salihoğlu, yaptığı açıklamada, kentin 17 kilometre
kuzeybatısında Torul İlçesine bağlı Cebeli köyünde
bulunan Karaca Mağarası'nın ilin en önemli turizm
mekanı olduğunu ve her yıl yaklaşık 50 bin yerli ve
yabancı turist tarafından ziyaret edildiğini
belirtti. Salihoğlu, 2007 yılında 52 bin yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği mağaradan 155 bin YTL gelir elde edildiğine dikkati çekerek, ''Karaca Mağarası'na gelir getirici bir turizm mekanı olarak bakmıyoruz. Mağarayı koruyarak, uzun yıllar yaşatmayı amaçlıyoruz. Bu nedenle Gümüşhane'nin tanıtımında büyük etkisi olan Karaca Mağarası'nı korumak amacıyla ziyaretçi sayısına kısıtlama getirmeyi planlıyoruz'' diye konuştu.
Turizm Gazetesi, 03.01.2008 |
|||
|
EREĞLİ ARKEOLOJİ MÜZESİ'NDE TEŞHİR VE TANZİM ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR
Ereğli Arkeoloji Müzesi'nde uzun süredir devam eden teşhir ve tanzim çalışmaları, Müze Müdürlüğü tarafından sürdürülüyor.
Tarihin her döneminde önemli bir yerleşim yeri olan Ereğli, Arkeoloji Müzesi'nde yapılan çalışmalarla yeni turizm sezonuna, yeni eserlerle girmeye hazırlanıyor. Sürdürülen bu çalışmalar arasında, Ereğli ve çevre bölgedeki ilk yerleşimlerin izlerini taşıyan, ve Ereğli tarihini MÖ 2500-2200’lü yıllara indirgeyen eserler de yer almakta. Değişim Medya, 03.01.2008 |
||
KLAZOMENAİ VE LİMANTEPE KAZILARI
Aracına bindiğim Urlalı
şoföre önünden geçtiğimiz Klazomenai kazılarını
sordum. Yaşı geçkin şoförün "Yunan'ın taşı için
yıllardır buraları kazıyorlar, sit, mit yaptılar git
bak, taştan başka bir b.k göremezsin" demesi
garibime gitmedi... "Yunan'ın taşı" dediği yer, Ege
köylüsünün halen aynı yöntemi kullanarak zeytinden
yağ çıkardığı, tarihi binlerce yıl öncesine uzayan
zeytinyağı işliğiydi. Akşam, Yazı: Orhan Beşikçi, 03.01.2008 |
|||
|
DERİNCE'NİN TARİHİ GAR BİNASI YIKILMAK ÜZERE
Elimizdeki tarihi yapıları ne acıdır ki ne yeterince koruyabiliyoruz, ne de gerekli onarımını yapabiliyoruz. Derince’deki tarihi Gar Binası Lojmanlarının hali bu umursamazlığımızın bir kanıtı. 17 Ağustos depremi sonrası boşaltılan, 8 yılda en küçük bir çalışmanın yapılmadığı tarihi bina bugünlerde yıkılmak üzere.
Derince’deki eski Gar Binası Lojmanları'nın durumu dünkü İl Genel Meclisi toplantısında gündeme getirildi. Meclis üyesi Ömer Koşan, 2 katlı, 4 daireli yapının çevre sakinleri tedirgin ettiğini söyledi. İl Özel İdare Genel Sekreteri Metin Yahşi ise, binanın onarımı için Özel İdare olarak devreye girdiklerini; ancak DDY’nin binayı kendilerinin kullanacağını söylediğini belirtti. Ancak, DDY bugüne kadar binaya sahip çıkamadı. Özgür Kocaeli, 03.01.2008 |
||
KÜLTÜREL MİRAS KORUNUYOR
Son yıllarda Umurbey Belediyesi'nin kültürel mirasa sahip çıkmayı teşvik eden ve özendiren çalışmaları devam ediyor. Umurbey'de, çok sayıda sivil mimari örneği yapının tadilat ve restorasyonunu yapan belediye, Mimar Ayşegül Özer'in önerisiyle Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan belediye binasının dış cephe çalışmasını eski Rüştiye binasının mimari özelliklerine uygun olarak tamamladı.
|
![]() |
||
![]() |
TÜRBE DEPOYA DÖNDÜ
Yıldırım Beyazıt Han'ın annesi, Sultan 1. Murat'ın eşi Gülçiçek Hatun'un türbesi atık eşya deposuna döndü. Kapısı, ahşap olduğu için çalınan Gülçiçek Hatun Türbesi'nde onlarca atık eşya dururken, kapısız türbe gündüz kedilerin, gece ise kimsesizlerin mekanı haline geldi. Yıldırım'daki Çelebi Mehmet Han'ın validesi Devlet Hatun'un türbesi de çevre düzenlemesi bekliyor. Gece Mahallesi sakinleri, Osmangazi Belediyesi'nin türbeye sahip çıkarak kaybolan kapıyı takmalarını, çevre düzenlemesi yaparak, Gülçiçek Hatun'un kabrinin temiz bir şekilde ziyaret edilmesine imkan sağlanmasını istediler. Diğer taraftan Meydancık'taki Yıldırım Beyazıt'ın eşi Devlet Hatun Türbesi de etrafındaki eski bir evin belediye tarafından kamulaştırılarak çevre düzenlemesi yapılmasını bekliyor. Kabir üzerindeki orijinal hat yazılı lahit mermer ile eşsiz bir anıtmezara sahip olan Devlet Hatun Türbesi ile alakalı da Yıldırım Belediyesi çok sayıda vatandaşın sözlü ve yazılı müracaatına rağmen duyarsız davranıyor. Bursa Hakimiyet, 03.01.2008 |
||
1800 YILLIK BİR RÖLYEF BULUNDU
Hindistan - Khulna Arkeoloji Dairesi, yapılan kazılarda Jain Mallinath’ın şimdiye dek bilinen yegane rölyefinin bulunduğunu açıkladı.
Khulna Arkeoloji Dairesi yöneticisi Şahabeddin Muhammet Ekber, bu 1800 yıllık çok değerli parçanın 18 Aralık’ta, Manirampur’da büyük bir toprak höyüğün kazılması sırasında ortaya çıktığını ve güvenlik sebebi ile bu güne kadar açıklanmadığını bildirdi.
Kazılarda, Jain Mallinath’ın 17,5 cm yüksekliğinde kırmızı kumtaşından yapılma bu rölyefinden başka birçok eski eser bulundu. The Daily Star, 29.12.2007 |
![]() |
||
TARİHİ BEDESTENDE RESTORASYON BAŞLIYOR
Manisa İl Kültür Müdürü
Erdinç Karaköse, Türkiye’de en yüksek kubbeli
bedestenlerden birisi olarak bilinen Manisa’daki 5
asırlık tarihi Mehmet Paşa Bedesteni’nin
restorasyonuna gelecek ay başlanacağını söyledi.
Karaköse, yapının yeniden sosyal yaşama
kazandırılması amacıyla iki yıl önce başlanan
çalışmalarda, sona gelindiğini, Manisa Valiliği
önderliğindeki yenileştirme faaliyetlerine meslek
odalarının büyük katkı sağladığını belirtti. Mehmet
Paşa Bedesteni’nin iç kısmında, biri Vakıflar
Müdürlüğü, diğeri Manisa Belediyesi’ne ait olmak
üzere 2 parselin resmi, kalan 28’i parselin ise özel
şahıslara ait olduğunu ifade eden Karaköse,
mirasçıların tamamıyla hukuki sorunları
çözdüklerini, paralarını bankaya yatırdıklarını
kaydetti. Akşam Ege, 03.01.2008 |
|||
HÖYÜKLER KENTİ KİLİS
Kilis’te bulunan 18 höyük, birinci derecede SİT alanı içerisinde yer alıyor. Kilis İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgiye göre, 18 höyük içerisinde sadece Oylum Höyük’te kazı yapılıyor.
Bu tarihi alan, boyutları itibarıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük höyüklerinden biri olarak biliniyor. Kilis’te 6’sı Elbeyli İlçesinde bulunan şu höyükler yer alıyor: Oylum Höyük, Çatal Höyük, Kulsurun Höyük, Leylit Höyük, Yavuzlu Höyük, Acar Höyük, Belentepe Höyük, Polatbey Höyük, Karamelik Höyük, Murat Höyük, Taşlıbakar Höyük, Sinnap Çörten Höyük, Akpınar Höyük, İnanlı Höyük, Çamurlu Höyük, Tileyli Höyük, Kızıl Höyük, Kumludere Höyük. Türkiye Gazetesi, Haber: Mehmet Ali Dağ, 03.01.2008 |
HASANKEYFLİLERE ÖZEL MERKEZ
Baraj altında kalacak, üzerinden boru hattı geçecek bölgelere özel arkeoloji birimi kuruldu.
Cumhuriyet Üniversitesi'ne (C.Ü.) bağlı olarak Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin kuruluşuna ilişkin yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Merkez, baraj altında kalacak, sulama göletleri yapılacak alanlarla sulama kanalları ve petrol ve doğalgaz boru hatlarının geçeceği güzergahlarda, arkeolojik çevrenin korunmasına yönelik yüzey araştırmaları düzenleyip kurtarma kazıları yürütecek. Arkeolojik kazı organizasyonlarını gerçekleştirecek olan merkez, karayolu yapılacak güzergahlardaki arkeolojik ve tarihi çevrenin korunmasına yönelik projeler üretecek. Radikal, 03.01.2008 |
||
|
CAMİLER HİZMETE AÇILIYOR
Kilis'te, kent merkezindeki restorasyon çalışmaları tamamlanan 4 caminin 15 gün içerisinde hizmete açılacağı bildirildi.
Vakıflar Gaziantep Bölge Müdürlüğü tarafından 2007 yılı içerisinde restoresine başlanan Kadı Camii, Muallak Camii, Tabakhane Camii ve Cüneyne Camii'nin bu ay içerisinde hizmete açılacağı bildirildi. Kent merkezinde bulunan 4 caminin aynı zamanda restorasyona alınması nedeniyle sıkıntı çeken vatandaşlar ise çalışmaların bitirilmesinden memnun olduklarını belirtti. Gaziantep 27 Gazetesi, 03.01.2008 |
||
BİR ZAMANLAR İÇKİ BÖYLE
İÇİLİRDİ Su, bira ve şarap tarih boyunca hem günlük hayatta yer alan, hem de tanrılara sunulan kutsal içecekler. Su dışında, bira ve şarap gibi sıvıları barındıran kapların her zaman özel formlarda yapılmış oldukları biliniyor. Sadberk Hanım Müzesi'nde açılan bir sergi, eski çağlardan beri üretilmiş içki kaplarını bir araya getiriyor.
Radikal, 03.01.2008 |
|||
GÖLÜN DİBİNDE ANTİK BİR
UYGARLIK
Çalışma, Kırgız Bilimler Akademisi başkan yardımcısı Vladimir Ploskikh başkanlığındaki Kırgız tarihçiler ile birlikte, Svetlana Lukashova başkanlığındaki Rus meslektaşları ile gerçekleştirildi. Araştırma sırasında, şu anda su altında olan önemli yerleşim alanları tesbit edildi.
Daha önce yapılan 7 araştırma ile birlikte, uzun yıllar boyunca elde edilmiş tüm bilgiler ve ele geçen nesneler genel olarak değerlendiriliyor. Araştırmalar sırasında, birkaç kilometre kare büyüklükte olduğu tahmin edilen bir şehrin, bazıları 500 m'den fazla devam eden duvarları da bulundu.
Diğer buluntular arasında yüzyıllar boyunca dalgaların etkisi ile erozyona uğramış İskit tümülüsleri, bronz baltalar, ok uçları, kamalar, demirciler tarafından atılmış malzeme, döküm kalıpları ve o dönemin parası olan, yüzü işli bir altın çubuk da mevcut. Tüm bu zengin buluntular şehrin bir dönem önemli bir yerleşim olduğunu ispatlamakta. Bazı buluntular ise inanılmaz bir işçilik kalitesi göstermekteler. Uzmanlar buna örnek olarak, göl dibinde ele geçen, 2500 yıllık bir bronz tören kazanını örnek veriyorlar ve parçaların bitiştirilmesindeki yeteneğin o dönem için inanılmaz olduğunu belirtiyorlar. Diğer bronz eşyalar arasında at koşumları ve aynalar mevcut. Tüm bu sonuçlar araştırmacılara, bölgede yaşayan insanların, şu ana dek varlığı bilinmeyen bir sosyo-ekonomik seviyeye sahip olduklarını gösteriyor. Göçebe ve yerleşik yaşamın bir karışımı olarak, bu yapının ya başka bir yaşam tarzına dönüştüğü veya bir sel felaketi sonunda yok olduğu düşünülüyor.
Hint-Avrupa ve diğer birçok göçebe yollarının kesişme noktasında bulunan Issyk Göl, bu önemli coğrafi konumu dolayısıyla insanlık tarihinde her zaman önemli bir rol oynadı. Arkeologlar bu bölgede Zoroastrianizm’den, Budizm, Yahudilik ve İslam dinine ait birçok kalıntı buldular. RIA Novosti, Haber: Nikolai Lukashov, 27.12.2007 |
|||
BATMAN'DAKİ BALIKLI GÖLÜN SİT ALANI OLMASI İSTENİYOR
Batman Kültür ve Turizm İl Müdürü Salahattin Ortaboy, Kozluk'a bağlı Oyuktaş Yeşilyurt mezrasında 700 yıllık geçmişe sahip balıklı gölün sit alanı olması için çalışmalara başlayacaklarını açıkladı.
2007 yılında yapılan yüzey araştırması çalışmalarında çıkartılan tarihi eser ve kalıntıların Dilmaçoğullarına başkentlik yapmış Erzen kenti olduğu ileri sürüldü. Araştırmalarda bin yıllık olduğu tahmin edilen kuyu, su değirmeni, kilise ve bu kilisenin içindeki 3 mezar ile bu mezarlara ait insan kalıntıları bulundu.
Turizm Gazetesi, 02.01.2008 |
|||
SULTAN MAHMUT'UN
YAPTIRDIĞI ÇEŞME TARİHİ ORİJİNAL İSMİNİ ARIYOR
Sultan 2. Mahmut
tarafından 1838 yılında yaptırılan çeşme, dönemin
önemli eserlerinden birisi. Paşa Camisi karşısında
Vakıflar Bölge Müdürlüğü binası duvarına bitişik
olarak yapılan çeşme, 3 kısımdan oluşuyor. Birinci
kısım dönemin padişahı 2. Mahmut'un tuğrasını
taşırken, ikinci kısımda Osmanlıca bir kitabe ile
çeşmenin niçin yapıldığı anlatılıyor. Üçüncü kısımda
ise kurna ve mermer üzerine işlenmiş motifler yer
alıyor. Mermer üzerine kabartma yazıyla oluşturulan
7 beyitlik kitabede çeşmenin Sivas'ın içme suyu
ihtiyacını karşılamak amacıyla yaptırıldığı ifade
ediliyor. Şair Sıdkı tarafından kaleme alınan
kitabenin ilk mısralarında ise, padişah övülüyor.
Araştırmacı -Yazar Doç.Dr. Alim Yıldız, isim değişikliği nedeniyle çeşmenin geçmişinin kaybolduğunu ifade etti. Çeşmenin ilk ismiyle anılması gerektiğini kaydeden Yıldız, "Şehidin ismi ise yeni yapılan başka bir çeşmeye verilmeli" dedi. Mevcut durumun tarihe saygısızlık olduğunu vurgulayan Yıldız, görevi, tarihi yapıları ayakta tutmak olan Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün burnunun dibindeki bu eseri yok olmaya terk ettiğini ileri sürdü.
Sahipsiz kalan çeşmenin görüntüsü ise içler acısı. Bakımsızlık nedeniyle çeşmenin işlemeleri dökülüyor, mermer üzerine ise bilinçsiz gençler spreyle anlamsız yazılar yazıyor. Çeşmenin dışarda kalan su boruları da çirkin bir görüntü oluşturuyor. TürkiyeTurizm.com, 02.01.2008 |
|||
BURSA 2300 YIL ÖNCEKİ SURLARINA YENİDEN KAVUŞUYOR
İşte onları bir türlü değerlendiremedik.
Bursa Olay, Yazı: Ahmet Emin Yılmaz, 02.01.2008 |
|||
MECLİS, KADİFEKALE
PLANINI ONAYLADI
Yeni Adır, Haber: Ertan Gürcaner, 02.01.2008 |
|||
AGORA KAZILARI İÇİN 25 MİLYON YTL DAHA
İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin tarihi değerlerini gün ışığına çıkararak turizmin hizmetine sunmaya devam ediyor. Bu kapsamda yapılan çalışmaların başında, son dönemde büyük ivme kazanan Agora kazıları geliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Agora'yı ziyaret ederek, kazı başkanı Yrd.Doç.Dr. Akın Ersoy'dan bilgi aldı. Kocaoğlu, bölgede kamulaştırma için 20-25 milyon YTL harcayacaklarını söyledi. Milliyet Ege, 02.01.2008 |
![]() |
||
ARKEOLOJİK KAZIYA SPONSOR ARANIYOR
Kültepe Kazı Başkanı Prof.Dr. Fikri Kulakoğlu, kazılarda elde edilen eserlerin korunması ve restorasyonlarının yapılabilmesi için özellikle Kayserililerin tarihlerine sahip çıkmalarını istediklerini, bunu için de büyük firmalardan sponsor aradığını belirtti. Anadolu’nun yazı ile ilk defa tanıştığı en önemli arkeolojik merkez olan Kültepe’de yapılan kazı çalışmalarının yarım asırdan beri devam ettiğini hatırlatan Kulakoğlu, şöyle devam etti: “Kültepe’deki kültür varlıklarını koruyabilmek için Kaniş ve Karum kazı alanındaki sarayların, Asurlu tüccarların yaşadığı mahallelerin koruma altına alınması gerekir. Bu konuda eserlerin aslına uygun olarak restorasyonunun yapılabilmesi ve hemşehrilerimizin ve turistlerin ziyaret edebilmelerini sağlayabilmek için Kültepe’yi bir Açık Hava Müzesi haline getirmek istiyoruz.” Türkiye Gazetesi, 02.01.2008 |
|||
ANTALYA'DAKİ ALTINBEŞİK MAĞARASI İLGİ BEKLİYOR
Antalya’nın İbradı İlçesi'ne bağlı Ürünlü Köyü sınırları içinde bulunan, dünyanın üçüncü, Türkiye'nin ise en büyük yeraltı gölüne sahip Altınbeşik Mağarası, ilgi bekliyor. Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Acar, Altınbeşik Mağarası'nın örneğine az rastlanan bir yapıya sahip olduğunu belirterek mağaranın turizme kazandırılması için geçen yıl Özel İdare bütçesinden bir miktar para aktardıkla
Uzunluğu yaklaşık 2 bin 500 metre olan Altınbeşik Mağarası, milyonlarca yıllık bir sürecin izlerini taşıyor. İbradı İlçesine 7 kilometre uzaklıktaki Ürünlü köyü sınırları içinde bulunan Altınbeşik, dünyanın üçüncü, Türkiye'nin ise en büyük yeraltı gölüne sahip mağarası olarak biliniyor. Mağara içindeki sarkıt ve dikitler görülmeye değer manzaralar sunarken, beyaz renkli kalın traverten oluşumlar, mağaranın görsel açıdan en güzel bölümünü oluşturuyor. 2.5 kilometre uzunluğundaki mağara, içindeki gölet oluşumlarıyla da dikkati çekiyor. Mağara içinden çıkan suyun yeraltından Beyşehir Gölü'yle bağlantılı olduğu belirtiliyor. Bölgeyi yaz aylarında ziyarete gelen yerli ve yabancı turistler, mağara girişindeki deniz bisikletleriyle de bu muhteşem doğa oluşumunu görme imkanı buluyorlar. Mağara yolunun dar ve bozuk olması yüzünden kış aylarında mağaraya ziyaretçi gelmiyor. Adını yakınındaki üst kısımda yer alan Altınbeşik Tepesi'nden alan Altınbeşik Mağarası, bölge için de önemli bir ekonomik kaynak olarak gösteriliyor. Turizm Gazetesi, 02.01.2008 |
|||
TUNCA KÖPRÜSÜ ULAŞIMA AÇILIYOR
Edirne Valisi Nusret Miroğlu başkanlığında, onarımı sona eren tarihi köprülerin ne zaman trafiğe açılacağı ve onarımı süren diğer köprülerin onarım süreci ile ilgili "Köprü zirvesi" yapıldı. Onarım süreci ile ilgili kurumların görev ve sorumluluklarının ele alındığı toplantıda hava şartlarının elverişli gittiği sürece Tunca (Ekmekçizade) Köprüsü'nün 15 gün içinde araç trafiğine açılacağı bildirildi.
Valilik toplantı salonunda yapılan zirveye Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, Karayolları 1'nci Bölge Müdürü İsmail Kartal, Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. (TREDAŞ) Genel Müdürü Ahmet Erdoğan, DSİ 11'nci Bölge Müdürü Numan Gündüz, Edirne İl Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ve yüklenici firma yetkilileri katıldı.
Toplantı sonrası değerlendirmede bulunan Vali Nusret Miroğlu, en büyük problemin Tunca ve Saraçhane köprülerinde olduğunu belirtti. Toplantıda, Belediye Başkanı ve kurum müdürleri ile geçici çözüm önerilerinin tartışıldığını kaydeden Miroğlu, "Kalıcı çözümler için çalışmalarımız sürecek. Bu çözümlerde hem Belediyeye, hem DSİ'ye hem Karayolları'na hem de TREDAŞ'a büyük işler düşüyor" dedi.
Hava şartlarının uygun olduğu takdirde Tunca Köprüsü'nün 15 gün içinde araç trafiğine açılabileceği müjdesini veren Miroğlu, Saraçhane (Şehabettin Paşa) Köprüsü için de biraz daha zamana ihtiyaçlarının olduğunu vurguladı. Saraçhane Köprüsü'nün devamı niteliğini taşıyan bağlantı yolunun tarihi eser çıkmasının köprü onarımının tamamlanmasını geciktireceğini kaydeden Miroğlu, "Karayolları onun proje ve ihalesini yapacak. Bu da en az bir yıl sürer. DSİ 11'nci Bölge Müdürü Numan Gündüz Anıtlar Kurulu ikna edildiği takdirde yani bağlantı yolunun tarihi eser olmaktan tamamen kaldırılmasını teklif etti" diye konuştu.
Gazimihal Köprüsü'nde onarımın önümüzdeki sene başlayacağını ifade eden Miroğlu, Yalnızgöz Köprüsü'nde bağlantı kısmına bakılacağını ve bir mahsur görülmediği takdirde köprünün şimdilik trafiğe açılabileceğini ifade edildi.
Işıklandırma ile ilgili 8 köprünün de Karayolları tarafından proje ihalesi yapılacak, sonra da yapım aşamasına geçilecek. Yeni Şafak, 02.01.2008 |
|||
VAKA-İ NÜ |
|||
NÜ TABLOLARA BIÇAKLI
SALDIRI
Milliyet, Haber: Mustafa Ercan, 02.01.2008
BIÇAKLANAN NÜ TABLOSU
SERGİDE Milliyet, Haber: Mustafa Ercan, 03.01.2008
"O KADAR BÜYÜTMEMİZ GEREKEN BİR DURUM"
Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde
açılan karma sergide yer alan 5 "nü" tablo
bıçaklandı! Hürriyet, Yazı: Mehmet Y. Yılmaz, 03.12.2008 |
|||
|
200 YILLIK TARİHİ HAN, TAMİR SIRASI BEKLİYOR
Sekiz bin 500 yıllık İzmir, onlarca farklı kültüre ev sahipliği yapmış, dünyanın en nadide ketlerinden biri... Şehrin dört bir yanındaki tarihi yapılar da bu köklü ve zengin geçmişin izlerini yansıtıyor.
Onlardan biri de 18'inci yüzyıldan kalma Çakaloğlu Han... Halen depo olarak kullanılan bu tarih hazinesi, Konak Belediyesi'nin restorasyon projeleri arasında, sıranın kendisine gelmesini bekliyor. Milliyet Ege, 02.01.2008 |
||
TARİHİ ESERLER İLAN PANOSUNA DÖNDÜ
Erzincan'ın Kemah İlçesi'nde bulunan Kemah Kalesi ve giriş kapsının hali içler acısı. Ecdat yadigarı tarihi eserler ilgisizlik ve bilinçsizlikten içki içenlerin mekanı olurken, duvarları ve sütunları üzerine yazılan yazılar çirkin görüntüler ortaya çıkardı.
Erzincan Merkez başta olmak üzere ilçe ve beldelerindeki paha biçilmez tarihi eserler sorumsuz insanların saldırılarıyla tahrip ediliyor. Erzincan'ın Kemah İlçesinde bulunan ve yer hareketleri sonucu oluşmuş dünyadaki doğal kalelerden birisi olan Kemah Kalesi kalıntıları içki içenlerin mekanı olurken duvarları da yazılan yazılarla ilan panosu haline getirildi. Tarihi eserler, kendini bilmez kişi ve kişilerce adeta ''bilboard''a dönüştürüldü. Ecdat yadigarı tarihi eserlerin duvarları ve sütunları üzerine çeşitli renklerdeki boyalarla yazılan ve çoğunlukta aşk, sevgi ve siyasi anlamlar içeren cümleler, kötü bir görünüm ortaya çıkardı.
Yapıtların bu halinin ilgisizlikten kaynaklandığı ve bilinçsizce hareket eden gençlerin buraları yaz boz tahtası haline dönüştürdükleri kaydediliyor. Erzincan Kent Haber, 02.01.2007 |
![]() |
||
|
KOZA HAN'IN ŞADIRVANI VE MESCİDİ RESTORE EDİLİYOR
Geçtiğimiz Haziran ayından bu yana proje çalışmaları devam eden Şadırvan`ın, restorasyon çalışmaları ise geçen ay başladı. Vakıflar Bölge Müdürlüğü`nün takip ve kontrolünde, tarihi eserlerin restorasyon esasları kapsamında restorasyonu devam Koza Han Şadırvanı, yaz aylarına kadar hazır hale getirilmesi hedefleniyor.
Bursa Olay, Haber: Seyit Gündoğan, 02.01.2007 |
||
UZUNOLUK HAMAMI YENİDEN İNŞA EDİLİYOR
Fransız ve Ermenilerin hamamdan çıkan Türk kadınlarına sataşmaları neticesinde Sütçü İmam'ın ilk kurşunu atarak Milli Mücadeleyi başlattığı olayın yaşandığı Uzunoluk Hamamı Kahramanmaraş Belediyesi tarafından yeniden inşa ediliyor.
Hamamı yeniden inşa etme kararı alan Kahramanmaraş Belediyesi bu iş için ihale başlatmıştı. 15.11. 2007 tarihinde 220 bin YTL ihale bedeliyle Piran İnşaat tarafından alınmıştı. 325 metrekare alan üzerine inşa edilecek tarihi hamam için çalışmalara başlanıldı. Kazı çalışmalarına başlanılan hamamın projesi, tarihi ve kültürel dokusuna sadık kalınarak Belediye tarafından hazırlattırıldı. Tarihi hamam taş ağırlıklı olarak inşa edilecek.
Konuyla ilgili Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, "Bizim en büyük sermayemiz, tarihimiz yani geçmişimizdir. Bu nedenle Uzunoluk Hamamı tarihi ve kültürel dokusuna uygun olarak, yıllar sonra yeniden inşa edilecek ve vatandaşın kullanımına açılacak. Tarihi hamamın yapım süresi 120 gün, hava şartları iyi gittiği takdirde çalışmalar aksamadan tamamlanır ve Kahramanmaraş kahramanlık öyküsünün başladığı bu tarihi mekanına tekrar kavuşmuş olur. Kentimize şimdiden hayırlı olsun" dedi. Yeni Şafak, Haber: Erdal Kır, 01.01.2008 |
![]() |
||
![]() |
SVETİ GEORGİ KİLİSESİ İÇİNDE MÜZE
Sveti Georgi Kilisesi Papazı Aleksandır Çıkırık, ''kilisede Trakya ve Balkan insanının giyim tarzı ve mutfak kültürünü yansıtan bölüm ile kütüphane oluşturduk'' dedi. Edirne Internet Gazetesi, 01.01.2008 |
||
TAYYAR PAŞA CAMİİ RESTORE EDİLİYOR Samsun'un Bafra İlçesi'nde bulunan tarihi 'Tayyar Paşa Camii', Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore ediliyor.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nden edinilen bilgiye göre, tarihi 'Tayyar Paşa Camii Restitüsyon, Restorasyon ve Elektrik Projeleri çalışmaları kapsamında, Bafra Büyük Cami Mahallesi Tahirağa Sokak'taki tarihi 'Tayyar Paşa Camii'nin bakım ve onarımı tamamlanma noktasına geldi. Restorasyon çalışmalarının 5 aydır devam ettiği ve 1 ay sonra tamamlanacağı belirtildi.
Bafra Tayyar Paşa Camii Onarım ve Yaşatma Derneği Başkanı Bahadır Demircan, "Tayyar Paşa Camii, 1869'da Tayyar Paşa tarafından yaptırılmıştır. Avlu içinde iki katlı, kırma çatılı, çatının altında gizli kubbesi bulunan bir yapıya sahiptir. Caminin iç kısmında ahşap direklerle taşınan mahfil yer almaktadır. Minaresi 1937 yılındaki depremde büyük bir hasar gördüğünden dolayı çelik konstrüksiyon ile tamiratı yapılmış ve bugüne kadar gelmiştir. Camimizin yapımında göstermiş oldukları titiz çalışmalardan dolayı başta Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Samsun Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkililerine ve tüm personeline teşekkür ederim" dedi.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden 185 bin YTL bedel karşılığı tamirat ihalesini alan müteahhit firma sahibi Aşur Taştan, cami tamiratını sözleşme gereği 180 gün içerisinde bitireceklerini söyledi. Samsun Kent Haber, 01.01.2008 |
![]() |
||
ABDÜLHAMİD'İN PETROL KUYULARI GASP EDİLDİ
II. Abdulhamid'in özel mülkiyeti olan Irak
petrollerinin zorla elinden alındığı ortaya çıktı.
Varislerinin 80 yıl sürdürdüğü hukuk mücadelesi ise
sonuçsuz kaldı.
Vahdettin Han, San Remo'da iken İngiltere Kralı V. George'a bir mektupla konuyla ilgilenmesini istemiş, İngiltere Dışişleri de, Osmanlı ailesine petrol arazileriyle ilgili taleplerin hukuki dayanağının bulunmadığını yine bir mektupla bildirmişti. Ancak kitaba göre Osmanlı ailesinin girişimleri İngiltere'de endişe yaratmıştı. İngiliz Dışişleri 1926 yılı toplantı tutanaklarında, Osmanlı ailesinin taleplerine karşı hukuki güvence sağlanması Turkish Petroleum Company adlı şirketin adını Irak Petroleum Company olarak değiştirilirken, İngiltere garantörlüğünde kurulan Irak Yüksek Mahkemesi de uluslararası hukukta benzeri görülmemiş biçimde, “Geriye dönük hak iddia edilmeksizin söz konusu petrol arazileri Irak'ın milli servetidir" diye bir karar aldı.
Osmanlı ailesinin yazışmalar, dava girişimleri ve yardım arayışlara süren hukuk mücadelesini 1960'yı yıllardan sona erdiği 1998 yılına kadar takip eden Bahaeddin Sami, 1970'li yıllarda British Petrol aleyhinde dava açmaya hazırlanırken, ilginç bir teklifle karşılaştı. Kitapta aktarıldığına göre Brisitsh Petrol'ün 1976 yılındaki David Steel, Prens Sami'nin aracısı Bakanlar Kurulu özel Kalem Müdürü Sir John Hunt'a yazdığı mektupta dava girişimlerinin hukuki bir dayanağı olmadığı için itirazlarının olmadığını ancak Prens Sami'ye bir iyiniyet jesti olarak yılda 1000 sterlin ödemeyi teklif ettiklerini yazdı. Sami'nin redetmesi üzerene "jest" miktarını önce 2500 sonra da 5000 sterline çıkaran British Petrol'ün teklifi Sami tarafından reddedildi. 1998 yılına kadar çeşitli hukuki girişimlerde bulunan Osmanlı ailesi 1998 yılından sonra avukat masraflarını karşılayamadığı için tekrar dava açmadı. Yeni Şafak, Haber: Ertan Altan, 01.01.2007 |
|||
TARİHİ ORHAN CAMİİ ONARILDI
İzmit’teki en önemli tarihi binalardan biri olan Orhan Camii’nin binası ve minaresi, 17 Ağustos felaketinde zarar görmüştü. İl Genel Meclisi Başkanı Ali Ayaz’ın girişimleri ile, Özel İdare’den yaratılan kaynakla, minare yeniden yapıldı, ana binanın bazı bölümleri onarıldı.
Özgür Kocaeli, 01.01.2007 |
|
||
![]() |
ÇATI ONARILDI, SARAY KOVALARDAN KURTULDU
Dolmabahçe Sarayı’nın, üzeri parçalı camla örtülü 160 metrekarelik çatısı onarıldı. Yağmur yağdığında su sızdıran cam çatının yerine şeffaf polikarbon çatı yapıldı. Böylece saray, turistlerin gözü önüne konulan kovalardan kurtuldu. Hürriyet, Haber: Mustafa Kınalı, 01.01.2008 |
||
KAHRAMANMARAŞ'TA 3 KONAĞIN ESKİ İHTİŞAMINA KAVUŞMASI İÇİN BAŞVURU YAPILDI
Kahramanmaraş Kültür
Turizm Müdürü Seydi Küçükdağlı, tarihi evlerini eski
ihtişamına döndürmek isteyenlere Kültür ve Turizm
Bakanlığı tarafından ayni, nakdi ve teknik yardım
yapıldığını belirterek, bunun değerlendirilmesi
gerektiğini söyledi.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı tarafından 2008 yılında değerlendirilecek
projeler için başvuru süresi bugün sona ererken
Kahramanmaraş'tan da 3 konak için başvuru yapıldı. haberler.com, 31.12.2007 |
|||
HAKKARİ'DE MÜZE KURMA ÇALIŞMALARI
Hakkari'nde bulunan
Meydan Medresesi'nin müzeye dönüştürülmesi için
başlatılan çalışmaların sürdürüldüğü belirtildi. |
|||
VAHDETTİN KÖŞKÜ'NÜ İNCELEDİ
Hafta sonunu İstanbul'da geçiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Restore et-işlet-devret" modeli ile kiraya verilmesi düşünülen Çengelköy'deki Vahdettin Köşkü'nde incelemelerde bulundu. Önceki gün öğle saatlerinde gazetecileri atlatan Başbakan Erdoğan, Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilileri ile birlikte köşkte incelemelerde bulundu. Başbakan, köşkün bir an önce ihaleye çıkarılarak restore edilmesi ve turizmin hizmetine kazandırılması için talimat verdi. Boğaz kıyısındaki köşklerin yıkılmaktan kurtarılıp turizme kazandırılması için 2005 yılında İstanbul'daki Sait Halim Paşa Yalısı 49 yıllığına ihale edilmişti. Asıl özellikleri korunarak restore edilmesi ve 49 yıllığına ihaleyle kiralanması düşünülen Vahdettin Köşkü de ihale edilmesi düşünülen köşkler arasında yer alıyor. Çengelköy'ün tepesinde bulunan ve son Osmanlı padişahı Vahdettin'in tahta geçmeden önce kaldığı köşk, soğan başlı kubbesiyle dikkat çekiyor. Soğanlı kubbe özelliği sadece Vahdettin Köşkü'nde ve Moskova'daki bir köşkte bulunuyor. Çengelköy'deki köşkte kalan Vahdettin ile hayatının son yıllarını Beylerbeyi Sarayı'nda gözaltında geçiren Abdülhamid'in birbiriyle beyaz mendille selamlaştıkları rivayet ediliyor. Sabah, Haber: Umut Tütüncü, 31.12.2007 |
![]() |
||
ALLIANOI TARTIŞMASI
YENİDEN ALEVLENDİ İzmir Ticaret Odası’nın (İTO) Allianoi’den çıkan benzersiz su perisi (Nymphe) heykelinin kopyasını, EXPO 2008’e ev sahipliği yapacak olan Zaragoza kentine vermek için Kültür Bakanlığı’ndan izin istemesi, antik kent ile ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.
İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun alanın kil ile kaplanarak Yortanlı Barajı’nın yapılmasına izin verdiğini hatırlatan Allianoi Kazı Başkanı Ahmet Yaraş, şunları söyledi: "Bu son olay, ne garip bir memlekette ve nasıl bir anlayış içinde yaşadığımıza çarpıcı bir örnek. Bulduğumuz Allianoi Nymphesi’ni dünyanın dört tarafına Türkiye’yi tanıtmak için gönderirken heykelin bulunduğu yeri çamura gömüyoruz. Böylece, oradaki binlerce eserin yok olmasını sağlıyoruz. Zaragoza ya da Pekin’de, biri çıkıp ’Bu eser nereden gelmiş, orayı görmek istiyoruz’ dediklerinde ’kusura bakmayın, biz onu tarihin karanlıklarına gönderdik’ mi diyecekler? ’Katli vaciptir’ diyenlerin yüzleri kızarmayacak mı? Bu nasıl bir anlayıştır, çağdaşlıktır." Hürriyet, Haber: Umut Erdem, 02.01.2008 |
|||
|
|||
![]() |
AGORA'DA DEPREM YAZITI
İzmir’in tarihi mekanlarından Agora’da, yaşanan depremin ardından kentin yeniden inşaasında gösterdiği çabalar nedeniyle, yargıç Damokharis’e hitaben yazılmış bir yazıt bulundu. Agora’da kazı başkanı Akın Ersoy ve ekibinin çalışmasıyla gün ışığına yeni eserler çıkıyor. Geçen ay bulunan Meclis Binası kalıntılarından sonra MS 551 yılında, bir Roma vatandaşı olan, Agora’da görev yapmış yargıç Damokharis adına deprem sonrasında, Smyrna’nın yeniden inşasında gösterdiği çabalara halkın teşekkürü olan bir yazıt bulundu. Hürriyet Ege, Haber: Mustafa Oğuz, 31.12.2007 |
||
ÇENGELLİ İĞNE, KİREMİT
VE MİDAS'IN VATANI
Serginin küratörü Şennur Şentürk böylesine kapsamlı bir sergi için neden Frig uygarlığını seçtiklerini şöyle anlatıyor: “Daha önce Troya ve Urartu uygarlığı ile ilgili yaptığımız çalışmaları Frig uygarlığı ile devam ettirmek istedik. Amacımız ülkemizin kültürel aktivitesini dinamik tutmak. 4-5 yıldır planlanan bir proje olmasına rağmen elimizde yeterli bilgi olmadığından bugüne kadar erteledik. Ele alınış bakımından dünyada ilk olması ve birçok bilimsel destek sağlanması çıkış noktamızı oluşturuyor.” Şentürk, Frig Uygarlığı etrafında çalışma yapanların çok az olması ve çoğunun yurt dışında olması nedeniyle bilgilere ve bilim adamlarına ulaşmakta zorlandıklarını da dile getiriyor: “Arkeolojik çalışmalar bir bütünü yansıtır. Hangi dili, hangi mimari tarzı kullandıkları, nasıl bir ölü gömme tarzına sahip oldukları ve yaşam tarzlarının nasıl olduğunu öğrenebilmek için çeşitli disiplinlerin bir araya getirilmesi gerekir. Bu yüzden her biri konusunda uzman yerli ve yabancı birçok bilim adamıyla çalıştık.” Friglerin Gizemli Uygarlığı serginin bilimsel danışmanlığını Eskişehir Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Taciser Sivas yapmış.
Frig uygarlığı denildiği zaman akla ilk gelen kuşkusuz Kral Midas'tır. Günümüze ulaşan iki efsanesi vardır Midas'ın. Biri genelde öncesini bilmeksizin sık sık kullandığımız “tuttuğun altın olsun” deyimi. Mitolojiye göre, Tanrı Dionysos kendisine iyilik yapan Kral Midas'ı bu sözle ödüllendirir ve Midas'ın öyküsü günümüze kadar ulaşır. Midas'ın diğer efsanesi de Apollon tarafından cezalandırılması sonucu kulaklarının eşek kulağına dönüştürülmesi. Yunan ve Roma medeniyetini özellikle sanat alanındaki çalışmalarıyla etkileyen Frigler, madencilik ve mobilyacılıkta da pek çok ilke imza atmış. Mozaiği ilk kez mimaride kullanan Friglerin en özgün sanat dalı ise mobilyacılık. Günümüze kadar özelliğini kaybetmeden gelebilen estetik güzelliğe sahip eserlerden biri de kiremit. Kiremit teknolojisi Anadolu'ya ve Frig Hinterlandı'na MÖ 600 civarında ulaşmış.
Fibula ne ola? Fibula, iki parça kumaşı birbirine tutturmaya yarayan bir takı ve modern çengelli iğnelerin atası. Frigler Anadolu'da fibula kullanan ilk halk topluluğu. Başkent Gordion'da çok miktarda fibula bulunur.
Serginin küratörü Şennur Şentürk, Friglerdeki eşyayı sahiplenmeye vurgu yapıyor. “Kullandıkları çanak, çömlek, kepçe gibi eşyaları bile benimsemiş ve kimse kullanmasın diye ya kırmışlar ya da eğip büküp mezara koymuşlar. Günümüzde ise anısı olan eşyalar düşünmeden atılıyor, aile fotoğrafları dahi satılıyor. Oysa yıllar önce bir uygarlık kepçenin bile kendi kültürünün bir yansıması olduğunun bilincindeydi.” Yeni Şafak, Haber: Feyza Başar, 31.12.2007 |
|||
ANTİK MEZARDA 2400 YILLIK İNCİR BULUNDU
Çanakkale'nin Assos Antik Kenti'nde bu yıl yapılan kazılarda, bir lahitte, o dönemde 'ölüye son yemek olarak sunulan' ve bozulmadan günümüze kadar ulaşan 2 bin 400 yıllık incirler bulundu.
Assos Antik Kenti Kazı Başkanı Doç.Dr. Nurettin Aslan, kazıya katılanlarla Ayazma Kilisesi, Batı Nekropolü, Kuzey Stoası ve yazıtlar konusunda kazı ve araştırma çalışmaları yürüttüklerini bildirdi. Kilisedeki araştırmalarda, iç mekanda çok sayıda mezar yazıtları ile mozaik zemine ait parçalar ortaya çıkarıldığını belirten Doç.Dr. Aslan, Nekropol'deki kazılarda MÖ 6'ncı yüzyıla ait çocuk mezarlarında 2-4 yaşlarındaki çocukların iskeletlerinin büyük çömlekler içine yerleştirildiğinin belirlendiğini kaydetti. Aslan, lahitlerin birinde günümüzden yaklaşık 2 bin 400 yıl öncesinde 'ölüye son yemek olarak sunulan' incirler bulunduğunu kaydetti. Aslan, "Bu incirler mezarlara büyük bir ihtimalle ham olarak konduğu için günümüze kadar ulaşmış." açıklamasında bulundu. Zaman, 31.12.2007 |
![]() |
||
SİNOP SEYYİD BİLAL TÜRBESİ VE CAMİİ İLGİ ODAĞI
Sinop Merkez'de bulunan
Cezayirli Ali Paşa Camii ve caminin içinde bulunan
Seyyid İbrahim haberler.com, 30.10.2007 |
|||
KÜLTÜR MİRASI EVE
YÜZECEK
Milliyet Pazar, 30.12.2007 |
|||
KAPADOKYA VE PAMUKKALE, DÜNYANIN YENİ 7 HARİKASINDAN BİRİ OLMAYA ADAY
İsviçreli New7Wonders Vakfı, www.new7wonders.com adlı internet sitesinde dünyanın yeni 7 harikasını seçmek için oylama başlattı.
31 Aralık 2008'e kadar sürecek oylamada en çok oyu alan 21 yer finale kalacak. Dünyanın yeni yedi harikası için oylama ise 2010 yılına kadar sürecek. Nevşehir Valiliği, 'Dünyanın yeni 7 harikası' oylamasında, Türk halkını Kapadokya için oy kullanmaya çağırdı. Valiliğin resmi www.nevsehir.gov.tr adresli internet sitesinde, devam eden oylamada, Türkiye'den Kapadokya ve Pamukkale'nin dünyanın 7 harikası adayları arasında gösterildiği; Kapadokya'nın 111., Pamukkale'nin ise 114. sırada yer aldığı duyuruldu. Oylamanın 31 Aralık 2008 tarihine kadar devam edeceği belirtilen açıklamada, finale kalan 21 doğa harikası arasından 'dünyanın 7 harikası'nın belirlenmesi için de 2010 yılına kadar oylamanın süreceği kaydedildi. Zaman, 30.12.2007 |
|||
GAZİ MÜZESİ'NDE KAYIP VE
SAHTELİK İDDİASI Tarih araştırmaları ve
Samsun tarihiyle ilgili yazdığı kitaplarla tanınan
Araştırmacı-Yazar Baki Sarısakal, yaptığı basın
açıklamasında, Gazi Müzesi'nde sergilenen bazı
eşyalarla ilgili açıklamalarda bulundu. Atatürk'ün
kullandığı bazı eşyaların kayıp olduğunu, sergilenen
bazı eşyaların ise Atatürk'ün kullanmadığı eşyalar
olduğunu öne süren Sarısakal, kayıp olduğunu iddia
ettiği eşyaların ortaya çıkarılmasını istedi. Konuyla ilgili daha önce yetkililer tarafından yapılan açıklamalara da değinen Sarısakal, şunları kaydetti: ''1960'lı yıllarda çekilen fotoğraflarda görülen yatak odasındaki terlikler eğer envantere kayıtlı ise neden sergilenmiyor. Değilse ne olmuştur. Çalışma odasında bulunan halı yolluk nerededir. Eğer depodaysa neden sergilenmiyor. Masanın üzerinde bulunan iki adet ıstampadan birisi teşhir edilmiyor. Çalışma odasındaki kırmızı ve yeşil perdeler nerededir. Çalışma masasında sergilenen telefon ve daktilonun Atatürk'ün eşyaları ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.''
Vali Yardımcısı Hasan
Göze, konuyla ilgili daha önce yaptığı açıklamada,
Atatürk'e ait olup depolarda saklanan hatıra
niteliğinde herhangi bir etnografik eser
bulunmadığını ifade etmişti. Göze, bazı basın
organlarında Gazi Müzesi'nde sergilenen Atatürk'e
ait eşyaların değiştirildiği yolundaki haberler
üzerine oluşturulan komisyonun gerekli çalışmayı
yaptığını bildirmiş, envantere kayıtlı eşyaların
kaybolmasının söz konusu olmadığını söylemişti. Göze, Gazi Müzesi ile
Atatürk Müzesi'nin 2005 yılında birleştirildiğini de
hatırlatarak, ''Bu birleştirme ve yeniden düzenleme
sırasında önceki teşhir düzeninde dekoratif amaçlı
kullanılan, çeşitli tarihlerde müzeye getirilen
eski, ancak herhangi bir tarihi niteliği bulunmayan,
Atatürk'e ait olmayan, hatta demirbaşa kayıtlı
olmayan bazı eşyalar kullanımdan komisyon kararıyla
kaldırılmıştır'' demişti. Atatürk'ün 1919, 1928 ve
1930 yıllarında Samsun'a gelişlerinde kaldığı yer
olan Gazi Müzesi (Mantıka Palas) o dönemde 12 odalı
alt katlarında iş yerleri olan bir otel olarak
kullanılıyordu. Daha sonra
Atatürk'ün yatak odası ve çalışma odası dışında otel
uzun yıllar parti binası olarak kullanıldı.
Atatürk'ün yatak ve çalışma odası ise her 19
Mayıs'ta halkın ziyaretine açıldı. 1940 yılında Atatürk'ün
Kız Kardeşi Makbule Hanım tarafından Samsun
Belediyesi'ne devredilen bina, 1959 yılına kadar iki
oda dışında parti binası olarak kullanıldı. Bina,
1962 yılında müzeye dönüştürüldü. 1995 yılında
Kültür Bakanlığı'na devredilerek ve restorasyon
çalışmaları yapılan müze, 1998 yılından itibaren
yeniden ziyarete açıldı. Geçen yıl onarımdan geçirilerek ziyarete açılan müzede halen Atatürk'ün kullandığı bazı eşyalar ile 19 Mayıs 1919'da Atatürk'le birlikte Samsun'a çıkan silah arkadaşlarının balmumu heykelleri sergileniyor. Samsun Haber, 26.12.2007 |
![]() |
|
![]() |
|
||
2007'NİN EN ÖNEMLİ 10 ARKEOLOJİK KEŞFİ American Journal of Archaeology, her yıl olduğu gibi bu yıl da en önemli 10 arkeolojik keşfi duyurdu. Derginin Ocak/Şubat 2008 sayısında yayınlanacak olan bu keşifleri aşağıda okuyacaksınız. Öte yandan, editörler bu yıl arkeolojide dönüm noktası olabilecek birçok önemli keşif olduğundan bahisle, seçimde çok zorlandıklarını, hatta birçok yazarın farklı düşünceleri olduğunu belirterek bir de ek liste yayınladılar. Ek listede, Sibirya’da bir buz kütlesinin içinde sapasağlam bulunan yavru mamuttan, Roma’da bulunan imparatorluk standartlarına, Suriye’de, Djade al Mugahara’da bulunan 11.000 yıllık duvar resmine kadar birçok farklı arkeolojik keşif yer almakta.
Öte yandan, “En Önemli 10
Arkeolojik Keşif” listesine dikkatli bir bakış,
artık “önemli keşif” kavramının, kazılarda bulunan
çarpıcı bir eserden çok, bilimsel bir keşfe veya bir
bağlantının bilimsel ispatına doğru değiştiğini
göstermekte.
Gezginler 19. yüzyıldan bu yana Peru çölünde yan yana dizili 13 taş kuleyi fark etmişlerdi. Fakat bu kulelerin Amerikanın bilinen en eski rasathanesi olduğu ancak bu yıl keşfedildi.
Ivan Ghezzi ve Clive Ruggles’ın
araştırmaları sonucunda kulelerin güneşin tüm bir
yıllık doğuş ve batışını takip eden gözlem
işaretleri olduğu tesbit edildi. Örneğin, kulelerin
batısında bulunan ve üzerinde bir yapı bulunan sabit
bir noktadan bakıldığında, Kış Ekinoksu’nda güneş en
batıdaki taş kulenin üzerinden doğmakta. Kulelerde
bulunan tahtalar MÖ 300 yılına tarihlense de bu
yapıyı inşa eden kültür hala bilinmiyor.
Geçen Haziran ayında
Avusturyalı Asur uzmanı Michael Jursa 1991'den beri
yaptığı işi sürdürüyor, British Museum’da çözülmemiş
100.000 den fazla çiviyazısı tabletten bir yenisini
okuyordu. Fakat Babil şehri Sippar’dan gelen bu
tableti okurken inanılmaz bir keşif yaptı: bir
tapınağa 1.5 kg altın bağışlayan “baş hadım”
Nebo-Sarsekim’in ismine rastladı. Bu İncil’de de
ismi geçen bir görevli idi ve İncil dışında ilk defa
tarihsel bir kayıtta ismine rastlanıyordu.
Clovis adı verilen ok uçlarını
kullanan insanların Amerikanın ilk yerleşimcileri
oldukları uzun bir zamandır biliniyordu. Fakat bu
kültürün tarihlenmesinde önemli çelişkiler vardı. Bu
yıl Michael Waters ve Thomas Stafford tarafından
yirmiden fazla yerleşimde yapılan kapsamlı bir radyo
karbon çalışması tüm yerleşimlerin 13.050 ile 12.800
yıl tarih aralığına oturduğunu tesbit etti. Tüm
Amerikaya insan yerleşmesi için bu 250 yıllık zaman
aralığının çok kısa olduğu ise tartışılan diğer bir
konu.
Vanderbilt Üniversitesi’nden
Tom Dillehay’ın kabak çekirdekleri Amerika kıtasında
tarımın, Eski Dünya’da başlamasınından hemen sonra
başladığını gösterdi. Bu çekirdekler, Kuzey And
Dağları’nda, Nanchoc Vadisi’nde bir kazı sırasında,
çiçek kalıntıları, fıstık kabukları, pamuk topları,
saban ve sulama kanal kalıntıları ile içiçe olarak
bulundu. Hızlandırılmış kütle spektrometresi yardımı
ile Dillehay’ın ekibi kalıntıları 6.000-10.000
yıl arasında değişen zamanlara tarihledi. Kabak çekirdekleri
ise 10.000 yıl ile en eski kalıntılardı. Bu tarihler
de Yeni Dünya’da tarımın nerede ise Bereketli Hilal
denilen Orta Doğu ve Anadolu’yu kapsayan bölge ile
aynı tarihlerde başladığını gösteriyor.
Calgary Üniversitesi’nden
arkeolog Julio Mercader başkanlığında bir grup
araştırmacı bilinen ilk arkeolojik şempanze
yerleşimini kazıyorlar. Kazıda 4.300 yıl önce
şempanzeler tarafından çekirdek kırmak için
kullanılan taş çekiç yığınları da bulundu. Bulunan
taş aletlerdeki kalıntıların analizi ile beş ayrı
kabuklu yemiş türü saptandı, bunların dördü insanlar
tarafından yenmeyen türler. İşin ilginç yönü seçilen
taşların basit birer taş parçası olmayıp, kuvartz ve
granit gibi en dayanıklı kayaçlar olması.
Arkeologlar uzun bir zamandır
dünyanın en eski şehirlerinin güney Mezopotamya’da,
verimli nehir kenarı topraklarda oluştuğuna
inanıyorlardı. Genel kanı, yaklaşık 6.000 yıl önce
güçlü krallar tarafından tebalarının belirli bir
yerleşimde, topluca yaşamaya yönlendirildiği idi.
Fakat bu yıl Harvard Üniversitesi arkeoloğu Jason Ur
ve iki İngiliz meslektaşı bu teoriyi altüst ettiler.
Tell Brak’ta yapılan çok kapsamlı bir yüzey
çalışması burada şehirleşmenin güney Mezopotamya ile
aynı zamanda başladığını gösterdi. İlk olarak
1930larda keşfedilen Tell Brak’ın geçmişine yönelik
çalışmalar yakın zamanda başladı. Cambridge
Üniversitesi’nden Joan Oates başkanlığındaki
kazılarda şehrin, Mezopotamya’da görünenin aksine,
bir merkezi yönetimin etrafında küçük, çekirdek
yerleşimler şeklinde başladığını, zamanla merkeze
doğru büyüdüğünü gösterdi. MÖ 3900 yıllarında ise
Tell Brak, sanatçıları, bürokratları, refah içinde
yaşayan yönetici sınıfı 500 dönüme yayılmış, büyük
bir şehir görüntüsünde idi.
Bu yılın başlarında İrlanda,
Lismullin’de bir otoyol inşaatı sırasında Demir
çağı’na tarihlenen, çift duvarla çevrili, çok büyük
bir tören alanı bulundu. 2000 yıllık bu kutsal alan,
antik İrlanda krallarının tahta çıktıkları efsanevi
Tara Tepesi’nden sadece 1,5 km uzakta. Kutsal alanın
keşfi, uzun zamandır düşünüldüğü gibi tepenin
etrafında daha birçok eser bulunabileceğini
ispatlıyor. Zaten şu ana dek bu bölgede bulunan ve
tarihleri MÖ 3. binden MS 12. yüzyıla kadar değişen
birçok mezar, taş yapı kalıntıları ve kaya resmi
bölgeyi arkeolojik ve tarihsel açıdan İrlanda’nın en
önemli alanı haline getirmekte. Bu bölgeden geçmesi
planlanan otoyol inşaatının durdurulması için büyük
bir kampanya başlatılmış durumda.
Bugüne dek Yeni Dünya’ya at,
domuz ve sığırla birlikte, tavukların da İspanyollar
tarafından getirildiğine inanılıyordu. Fakat Şili
sahilindeki bir antik yerleşimde bulunan tavuk
kemiklerinde yapılan radyokarbon ve DNA analizleri,
İspanyollardan çok önce Polinezyalıların kanoları ve
tavukları ile bu sahile ulaştıklarını ispatlamakta.
Auckland Üniversitesi’nden biyoarkeolog Alice
Storey’in de içinde bulunduğu uluslarararası bir
ekip tarafından kazılan Şili, El Arenal’deki
kazılarda bulunan bu tavuk kemiklerinin DNA’larının
Tonga ve Samoa’daki kazılarda bulunan kemiklerle
aynı olduğu anlaşıldı. Radyokarbon sonuçları ise MS
1321 ile 1407 tarihleri arasını göstermekte idi. Bu
tarihler ise Polinezyalıların Paskalya ve Pasifik’in
doğu ucundaki diğer adalara ulaşmasından oldukça
sonra ve, bir anlamda, Güney Amerika sahillerine
geldiklerinin kesin bir ispatı.
Kenya, Ileret Gölü’ndeki bir
çift keşif Homo habilis ile Homo erectus
arasındaki bağı oldukça zayıflattı. Koobi Fora
Araştırma Projesi’nden Meave ve Louise Leakey
başkanlığında bir ekip burada H. Habilis’e
ait 1.44 milyon yıllık bir üst çene ile H.
Erectus’a ait 1.55 milyon yıllık bir kafatası
buldular. Halbuki şimdiye dek H. Habilis’in H. Erectus’tan türediğine ve 1.65 milyon yıl
önce yok olduğuna inanılıyordu. Yeni buluntular iki
türün aynı göl civarında 500.000 yıl boyunca bir
arada yaşadığını göstermekte. Ekibin üyesi olan,
University College London’dan Fred Spoor “Aynı yerde
yaşayan ve farklı şeyler yapan kardeş türler
olduğunu düşünmeye başladık” demekte. Bu durumda
Homo habilis, Homo sapien’e uzanmayan,
ölü bir kol olmakta.
Khmer devletinin başkenti 9 ile 15. yüzyıllar
arasında gelişip serpildi. Kamboçya’nın Angkor şehri
herhalde dünyada üzerinde en çok çalışılmış
yerleşimlerden birisi. Fakat hala cevaplardan daha
fazla sorular yaratmakta. En önemli soru ise bu
denli sofistike bir yapısı olan Khmer
İmparatorluğu’nun neden çöktüğü. 2007 yılında bu
şehrin 10 yıl süren haritalama çalışması sona erdi
ve bu, çok büyük şehrin büyük olasılıkla kendi
yarattığı çevresel sorunlar yüzünden çöktüğü
belirlendi. Büyük Angkor Projesi’nin yöneticisi
Damian Evans tarafından açıklandığına göre 2000
kilometre kareden daha büyük bir alan insanlarla
dolu idi. Şehrin oldukça karmaşık sulama kanalları,
yoğun ağaç kesiminin yol açtığı erozyon ve seller
dolayısıyla zaman içinde kullanılamaz hale
gelmişti. |
||
TARİH SAÇMASINA BİLİMSEL TEPKİ
Alman yazar Raoul
Schrott, yeni çıkacak kitabının önsözünde bilinen
tarihi gerçekleri alt üst etti. Arkeolog Yrd. Doç.
Dr. Rüstem Aslan, Troia Antik Kenti’nin Çukurova’da,
tarihçi Homeros’un da Adanalı olduğunu iddia eden
Alman yazara büyük tepki gösterdi. Hürriyet Ege, Haber: Burak Gezen, 29.12.2007 |
||
WARHOL ALACAKLARA KÖTÜ HABER
Dünyanın en ünlü ve pahalı sanatçılarından Andy Warhol'un 100 kadar yapıtının sahte olduğu iddia ediliyor. İşin kötüsü bu yapıtların bizzat Andy Warhol Authentication Board (Andy Warhol Onay Kurulu) tarafından onaylanmış olması...
Radikal, 29.12.2007 |
|
|
FOTOĞRAFLAR SİNAN'A SAYGI İÇİN YARIŞACAK
Deklanşöre şimdi de eserleriyle üç kıtaya mührünü vuran Sermimaran-ı Hassa Sinan Ağa'nın hatırasına saygı için basılacak.
ÇEKÜL (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı)'ün yıllardır devam ettirdiği 'Sinan'a Saygı' projesi kapsamında gerçekleştirilecek 'Sinan'a Saygı Fotoğraf Yarışması', Mimar Sinan'ın İstanbul, Kayseri, Edirne, Van, Sivas, Bolu, Saraybosna, Şam, Halep ve daha birçok diyardaki eserlerinden objektife yansıyan kareleri bekliyor. Bir kişinin en fazla üç fotoğrafla katılabileceği yarışmada eserler, 'Sinan ve Yaşam', 'Korunamayan Sinan' ve 'Kubbelerin Mimarı' şeklinde üç tema etrafında değerlendirilecek. Yarışmaya katılacak fotoğrafların son teslim tarihi, 28 Şubat 2008. Zaman, 29.12.2007 |
||
BAKAN GÜNAY: PAMUKKALE'YE AÇIK HAVA MÜZESİ YAPILACAK
Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay,
Pamukkale'de müze olarak kullanılan hamam yapısının
çevresinin, daha geniş bir açıkhava müzesine
dönüştürüleceğini söyledi. Travertenlerin
yakınındaki yapıların kaldırılmasının doğanın
korunması açısından önemli olduğuna dikkat çeken
Günay, antik
şehrin giriş ve çıkışlarına yapılacak
elektronik sistemle kaçak girişlerin önleneceğini
vurguladı. Bölgede yapılabilecek çalışmalarla ilgili
incelemelerde bulunduklarını belirten Kültür ve
Turizm Bakanı, ''Hamam yapısının çevresinin daha
geniş bir açıkhava müzesi haline getirilmesi
gündemde. Bu kadar ören yeri ve tarihi zenginliği
olan Denizli'nin gerçek büyük bir müze sahibi
olmaması önemli bir eksiklik. Şehir merkezinde böyle
bir müze oluşturulması yönünde en kısa sürede
çalışmaya başlayacağız." dedi. haberler.com, 28.12.2007 |
||
TARİHİ ESER OPERASYONU Afyonkarahisar'da, İl
Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından yapılan
operasyonda bir adet lahit ile kaide ele geçirildi.
Afyonkarahisar Kent Haber, 28.12.2007 |
||
JANDARMA KONTROLÜNDE DEFİNE ARIYOR
Batman'ın Kozluk İlçesi Oyuktaş Köyü'nde yaşayan İlhan Altaç, arazisinde jandarma nezaretinde altın arıyor.
Oyuktaş Köyü'nde oturan İlhan Altaç (47) Kozluk Kaymakamlığı, Mardin Müze Müdürlüğü ve Maliye'den gerekli izinleri alarak kendisine ait arazide altın arama çalışmalarına başladı. Altaç, uzun zamandır tarlasında altın ve tarihi eserlerin olduğunu düşündüğünü ve gerekli iznin alınmasıyla çalışmalara başladığını söyledi. Jandarma ekipleri ve Maliye elemanları kontrolünde 16 parsellik tarlada kepçeyle kazı çalışmalarına başladığını, çalışmalarda bir arkeoloğun da görev aldığını ifade etti. Zaman, 28.12.2007 |
||
![]() |
DENİZLİ'DE TARİHİ ESER OPERASYONU
Denizli'de jandarma tarafından düzenlenen operasyonlarda, 3 bin 215 adet sikke ile 77 adet sahte banknot ele geçirildi. haberler.com, 28.12.2007 |
|
Yıllardır gözler önünde süren rezalet bir kez daha yüzünü gösterdi: BAKALIM BU SEFER ÜSTÜ NASIL ÖRTÜLECEK? |
||
BİZANS SARAYI'NA İNŞAAT HANÇERİ
Milliyet, Haber: Şükran Pakkan, 28.12.2007
İZNİ VERENLER DE
'RAHATSIZ' OLDU
"Bu kararın üzerine, üniversiteden hocalar firmaya tavsiye edildi. Çünkü bölgeyi tektik ettik ve tarihi eserlerin yeterince korunmadığı endişesine kapıldık. Mesela eserler açıkta bırakılmış bu bile yıpranmasını hızlandırır."
Bilim Kurulu'na önerilen isimlerden İTÜ öğretim üyesi Prof. Kaya Özgen, İstanbul Üniversitesi'nden Bizantalog Doç. Engin Akyürek, koruma teknikleri uzmanı Doç. Ahmet Güleç ve Osmanlı tarihçisi Yrd.Doç. Ahmet Vefa Çobanoğlu seçildi.
Prof. Dr. Cengiz Eruzun: Mimar Sinan Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ve Restorasyon Meslek Yüksekokulu'nda öğretim üyeliğinin yanı sıra İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezunu. Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma Tanıtma Vakfı'nda (ÇEKÜL) yöneticilik yaptı, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanlığı'nı da bir süre yürüttü. Cem Eriş: Mimar Sinan Üniversite Mimarlık Fakültesi'nden birincilikle mezun oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Rölöve-Restorasyon Ana Bilim Dalı'nda yüksek lisans yaptı. 1994'ten bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Şehir Planlama Müdürlüğü ve Yatırım Planlama Müdürlüğü'nde görev yaptıktan sonra, 2003'te kurul üyeliğine atandı. Eriş, İBB Tarihi Çevre Koruma Müdürü görevini sürdürüyor. Mustafa Karasu: İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun oldu. 1986'da Eminönü Belediyesi'nde göreve başladı. Halen İmar ve Şehircilik Müdürü olarak görev yapıyor. Murat Tuncay: İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden mezun oldu. Bahçelievler Belediyesi'nde şehir plancısı olarak ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Planlama Müdürlüğü'nde müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Tarihi Çevreyi Koruma Müdürlüğü'nde Müdür Yardımcılığı yapan Tuncay, halen İBB'de Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı yapıyor. M. Sinan Kılıçoğlu:
Hukukçu sıfatıyla kurulda yer aldı.
Milliyet, Haber: Şükran
Pakkan, 29.12.2007 KORUMA KURULLARINA ÇEKİDÜZEN VERİLSİN
Sultanahmet'teki Four Seasons Oteli'nin, bitişiğindeki Osmanlı ve Roma döneminden kalma tarihi kalıntıların bulunduğu arazi üzerinde genişlemesine izin veren dönemin İstanbul 1 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu ile ilgili "soru işaretleri" artıyor. Otelin genişlemesine onay veren 5 kişiden dördünün belediye çalışanı olmasının yasa ihlali olduğu ortaya çıktı.
Kurul, 23 Ocak 2006'da Prof. Dr. Cengiz Eruzun başkanlığında toplanmış ve Four Seasons'ın tarihi alan üzerine ek bina ve arkeolojik park yapmasına onay veren kararı almıştı. Toplantıya, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay katılmazken, mimar İhsan Sarı muhalefet şerhi koymuştu. Milliyet'in manşetten verdiği ve kuruldaki belediye ağırlığını ortaya koyan haberde, projeye onay veren beş üyeden dördünün AKP'li belediyelerde çalıştığı ortaya çıkmıştı.
Şehir Planlamacıları Odası 2. Başkanı Ali Rıza Nurhan, koruma kurullarının oluşumunda yasanın ihlal edildiğini belirtti ve Four Seasons'ın genişlemesiyle ilgili olayda da dikkat çekici noktayı, kurul üyelerinin oluşturduğunu söyledi.
Milliyet, Haber: Şükran Pakkan, 30.12.2007 |
||
İMPARATOR HEYKELİNİN BAŞI ANAVATANINDA
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Balıkesir'den yurt dışına kaçırılan Zırhlı İmparator Heykeli'nin başının bugün itibariyle Türkiye Cumhuriyeti yetkileri tarafından teslim alındığını bildirdi. Dün akşam saatlerinde, eserlerin iade edilmesiyle ilgili yeni bilgilerin kendisine ulaştığını bildiren Günay, ''Balıkesir'in Saraylı İlçesinden yıllar önce kaçırılmış bulunan Zırhlı İmparator Heykeli'nin başı bugün itibariyle Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri tarafından teslim alındı'' dedi. haberler.com, 28.12.2007 |
![]() |
|
LATİFE HANIM KÖŞKÜ'NE EŞYA ARANIYOR
izmir'de Karşıyaka Belediyesi'nin, kamulaştırarak halkın kullanımına açmak için restorasyon çalışmaları başlattığı Latife Hanım Köşkü'nde sergilemek üzere Atatürk dönemine ait ev eşyaları arıyor.
Haber Ekspres, 28.12.2007 |
||
![]() |
TARİHİ ESERLERİ KAPI SÜSÜ OLARAK KULLANINCA GÖZALTINA ALINDILAR
Kocaeli'nin Gebze İlçesi'nde, tarihi eserleri bahçe kapısının önünü süslemekte kullanan 2 kişi gözaltına alındı. haberler.com, 27.12.2007 |
|
MUĞLA YILANLI DAĞ'DA 2 BİN 300 YILLIK SAVAŞÇI İSKELETİ BULUNDU
Muğla'daki Yılanlı Dağ'da yapılan arkeolojik kazılarda, 2 bin 300 yıl öncesine ve Helenistik döneme ait bir savaşçı iskeletiyle çelik mihveri ve kılıcı bulundu. Eserler, Muğla Müzesi Taş Gladyatör Salonu'nda sergilenmeye başladı.
Karya ve Likya gibi uygarlıklara başşehirlik yapmış olan Muğla, bu uygarlıkların izlerini taşıyan 195 ören yeri ve antik şehriyle bölgenin açıkhava müzesi özelliğini taşıyor.
Muğla Müzesi Müdürü Şevki Bardakçı, Yılanlı Dağ'da bir avcının ormanlık alanda çelik bir mihver bularak kendilerine haber vermesi üzerine, genel müdürlükten alınan onay doğrultusunda arkeolojik kurtarma kazısı yapıldığını söyledi.
Kazılar sırasında bir mezar içinde, 2 bin 300 yıl öncesine ve Helenistik döneme ait bir savaşçı iskeletiyle bir kılıç ve iki pişmiş toprak kap da bulunduğunu belirten Bardakçı, kap üzerindeki bezemelerden savaşçı iskeletinin zamanıyla ilgili bilgiye ulaşıldığını kaydetti.
Müdür Bardakçı, çelik mihverin de bu savaşçıya ait olduğunun belirlendiğini, ortaya çıkarılan eserlerin Taş Gladyatör salonunda sergilenmeye başladığını sözlerine ekledi.
Geçen oluşturulan Taş Gladyatör salonuna, Yatağan İlçesine bağlı Eskihisar köyü sınırları içindeki Stratonikya antik şehrinde 2000 yılında yapılan kömür hafriyatı sırasında ortaya çıkarılan Roma dönemine ait taş glatyatör stelleri konulmuştu. TürkiyeTurizm.com, 27.12.2007 |
![]() ![]() |
|
TARİHİ BİNAYA ALT KİRACI ARANIYOR
Mimar Sinan tarafından 1453 yılında Hatay'ın Belen İlçesi'nde yapılan Kanuni Sultan Süleyman Kervansarayı restarasyonu yapılarak Hatay turizmine kazandırıldı.
İpek Yolu'nun Halep kapısı olarak da adlandırılan kervansarayı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden süresiz kiralayan işkadını Ayşe Barutçu, tarihi binanın Hatay turizmine tam olarak hizmet verebilmesi için, alt kiracılar aradığını söyledi.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu gerçekleştirilen Ayşe Barutçu Kültür Merkezi'nin (Kanuni Sultan Süleyman Kervansarayı) Hatay turizmi çok büyük önem taşıdığını belirten Barutçu, “İpek Yolu'nun kara taşımacılığındaki durak noktası olan kervansaray şu anda tam kapasiteyle hizmet veremiyor. Bunu sağlamak için kapalıçarşı ve lokanta için alt kiracılar arıyoruz” dedi.
Toplam 1200 m2 olan kervansarayda bir sanat galerisi ve düğün salonunun bulunduğunu belirten Barutçu, “Kervansarayımızda gelen yerli ve yabancı turistlerin rahat edebilmelerini sağlamak amacıyla bir lokanta ve alışveriş yapabilecekleri bir kapalıçarşı alanı ayırdık. Buraları kiraya vermek istiyoruz ve bu kanıda yatırımcıların ilgisini bekliyoruz” dedi.
Tarihi binanın özellikle Antakya ve diğer ilçelerde tam olarak bilinmediğini belirten Barutçu, “Tanıtım açısından eksiklerimiz var. Bu eksikler giderildiğinde ve kiracılar bulunduğunda kervansarayımızın Hatay turizminin önemli taşlarından biri haline geleceğine inanıyorum. Kervansarayımızda şu ana kadar 1. Uluslararası İpek Yolu Sanat ve El Sanatları Sergisi ve 2. İpekyolu El Sanatları Sergisi'nin yanında bir de Türk Halk Müziği konseri etkinliği düzenledik. Tanıtım için bundan sonra da ayrı ayrı 6 adet el sanatları sergisi düzenlemeyi düşünüyoruz” diye konuştu. Hatay Gazetesi, 27.12.2007 |
||
TAÇ KAPI'DAN VAZ MI GEÇİLİYOR?
Bursa Olay, Yazı: İhsan Aydın, 27.12.2007 |
||
100 YILLIK BİNA KÜL OLDU Fatih’te, 100 yıllık 4 katlı ahşap bina henüz belirlenemeyen bir nedenle yandı. Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından koruma altına alınan Sinanağa Mahallesi’ndeki tarihi binadan, önceki gece alevler yükseldi. İtfaiye ekiplerinin söndürme çalışmaları sürerken tarihi bina çöktü. Alevler yaklaşık 1 saatlik çalışmayla söndürülebildi. Hürriyet, 27.12.2007 |
||
BULUNANLAR MÜZEDE, ÇALINANLAR İNTERNETTE
Gaziantep'in
Nizip İlçesi'nde bulunan Zeugma Antik Kenti’nden
çalınan mozaiklerin kalan parçaları Gaziantep
Arkeoloji Müzesi’nde sergilenirken, yurt dışına
kaçırılan mozaiklerin fotoğrafları da müzenin
‘gaziantepmuzesi.gov.tr’ internet sitesinde
yayınlanıyor. Gaziantep Müzesi arkeoloğu Dr. Mehmet
Önal, bu mozaikler kentini definecilerin yüzyıllar
öncesinden bildiğini, 19. yüzyılda birçok mozaiğin
Zeugma’dan yurt dışına götürüldüğünü söyledi.
Türkiye Gazetesi, 27.12.2007 |
||
![]() |
ÇATALHÖYÜK'E NÜKLEER RÖTUŞ
Çatalhöyük'ün sırlarını nükleer teknoloji çözecek. Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin depolarındaki 96 Çatalhöyük duvar resmi, nükleer tekniklerle tahrip edilmeden analiz edilecek. Tahribat korkusuyla yıllardır analiz edilemeden öylece bekleyen resimler, üzerlerinde kullanılan malzeme ve renkler belirlendikten sonra restore edilerek sergilenecek. Çalışmanın ilk aşamasında binlerce yıl önce kullanılan yeni bir 'kırmızı' keşfedildi.
Radikal, 27.12.2007 |
|
MISIR, PİRAMİTLERE ARTIK TELİF HAKKI İSTEYECEK
Las Vegas ve Tokyo’da temalı tatil köylerinin sayısındaki artış Mısır’ı harekete geçirdi. Hürriyet, 27.12.2007 |
![]() |
|
|
TUNCA GÜN SAYIYOR
Edirne Valisi Nusret Miroğlu, Tunca Köprüsü'nde sürdürülen inşaat çalışmasının sona erdiğini; köprü gözündeki iskelelerin sökülmesi ve bağlantı yollarında yapılacak çalışmanın ardından köprünün trafiğe açılacağını bildirdi. Edirne Internet Gazetesi, 26.12.2007 |
|
BALHATUN CAMİİ RESTORASYONA ALINACAK
Sivas'ın Suşehri İlçesi'ndeki tarihi Balhatun Camii restore edilecek. Belediye Başkanı Şaban Coşkun, ilçenin tarihi yapıların biri olan Balhatun Camii'nde restore çalışmalarının bahar aylarında başlayacağını belirtti. Bu konuyla ilgili olarak Tokat’ta Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun toplantısına katıldığını ifade eden Coşkun, “Bu caminin restore edilmesi için bir proje sundum. Bu projede kabul edildi. Bahar aylarında caminin restore çalışmaları başlayacak’’ dedi. Sivas Hürdoğan, 26.12.2007 |
![]() |
|
RİZE KALESİ SURU ÇÖKTÜ
Rize İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Hocaoğlu, Rize Kalesi surlarının bir kısmında meydana gelen çökmeler için Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ve Kültür Bakanlığı'nın gerekli incelemeleri yapmasının ardından onarım çalışması başlatacaklarını söyledi.
Hocaoğlu, Rize Kalesi'nde en son restorasyon çalışmasının 1987-1991 yılları arasında Kültür Bakanlığı tarafından yapıldığını hatırlattı.
Kale surlarında meydana gelen çökmeleri takip ettiklerini belirten Müdür Hocaoğlu, gerekli tespitleri yaptıktan sonra hazırlamış oldukları raporu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ve Kültür Bakanlığı'na sunduklarını belirterek, "Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu konu ile ilgili bir toplantı düzenleyecek. Toplantı sonrası uzman kişiler yıkım nedeni ile inceleme yapacak. Rize Kalesi'nin surlarının bir kısmında meydana gelen çökmeler için Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ve Kültür Bakanlığı'nın gerekli incelemelerinin ardından onarım çalışması başlatacağız.'' diye konuştu. İncelemenin yaklaşık bir ay sürebileceğini kaydeden Hocaoğlu, müdürlük olarak kendilerinin gerekli ön tedbirleri aldıklarını da sözlerine ekledi.
Yetkililer, Rize Kalesi'nin tarihi konusunda kesin bir bilginin olmadığını belirtirken, ilk yapılışında İç Kale ve Aşağı Kale'den meydana geldiğini belirtti.
Aşağı Kale bölümü yoğun yapılaşmadan ötürü tamamen yok olurken, yalnızca batı tarafındaki bazı sur parçaları ile kuleleri kaldığı kaydediyor.
Aşağı Kale surlarının bazı bölümleri Bizans İmparatoru Alexios II. (1297-1330) zamanında yapılan Trabzon Kalesi ile benzerlik göstermesinden ötürü bu dönemde yapıldığı sanılmaktadır. İç Kale ise, İmparator Iustinianus (527-565) zamanında yapılmıştır. Sonraki dönemde de Trabzon Kommenosları zamanında Aşağı Kale'nin surları yapıldığı ve bu kalenin Osmanlı döneminde onarılarak kullanıldığı iddia ediliyor.
Deniz seviyesinden 150 metre yükseklikte bulunan İç Kale ise, doğal bir yükselti üzerine yapılmış. Düzgün olmayan, yamuk şekilde bir planı olan İç Kale'nin girişi doğu yönündedir. Bu kapıdan küçük bir avluya girilmektedir. Avludan ikinci bir kapı ile de asıl kaleye geçilmektedir. İç Kale'yi çevreleyen duvarlar ve surlar kısmen düzgün kesme taştan, kısmen de moloz taştan yapılmış ve kireç harçla da sağlamlaştırılmıştır. Duvar kalınlıkları 1,5 metreyi bulmaktadır. İç Kale'nin yarım daire planlı beş kulesi vardır. Ayrıca doğusuna da kayalara oyulmuş bir kuyu yapılmıştır. Kale harap bir durumda iken 1990'lı yıllarda Kültür Bakanlığı tarafından onarıldığı ve bu onarım sırasında yıkılmış olan seyirdim yolu ve mazgallar yenilendiği kaydedildi. TürkiyeTurizm.com, 26.12.2007 |
||
|
HAYVAN KEMİĞİNDEN 5 BİN YILLIK PATEN
Bilim
adamları ilk kez Finlandiya’da 5 bin yıl önce hayvan
kemiklerinden yapılmış patenlerle kayıldığını
keşfettiler. Hürriyet, 26.12.2007 |
|
BİTLİS'TE TARİHİ ESERLER KORUNAMIYOR
Bitlis Eren
Üniversitesi, Tatvan 'Meslek Yüksek Okulu Öğretim
Görevlisi Dr. Mehmet Demirtaş,Türkiye için büyük
önem taşıyan tarihi eserlerin acilen koruma altına
alınması gerektiğini ifade etti. Demirtaş, "Tarihi
zenginlikler bakımından Türkiye'nin en önemli
kentlerinden biri olan Bitlis'in, bu büyük
potansiyeli yeterince değerlendirilmiyor. Kentin
tarihi zenginliği korunamıyor ve gün geçtikçe tahrip
oluyor. Bu kötü durumu gösterecek birçok örnek
mevcut. Bitlis merkezde yer alan çok sayıda han,
hamam, köprü, tarihi ev, kale surları ve kervansaray
giderek tahrip olmakta." Başhan ve Papşin hanlarının
yanı sıra şehirdeki tarihi camilerin çoğunun ciddi
bir restorasyona muhtaç olduğunu savunan Demirtaş,
şöyle devam etti: "Tarihi Bitlis evleri kaderine
terk edilmiş halde. Bu yapıların çoğunun hemen
yakınına yeni yapılar inşa edilmiş durumda. Hatta
bir kısmına ilaveler yapıldığı için, evin orijinal
hali kaybolmuş. Oysa iyi bir proje ile bu evleri
turizme kazandırmak çok kolay." Birgün, 26.12.2007 |
||
BİTLİS'TE 8 TARİHİ EVE YARDIM YAPILDI
Bitlis Kültür Müdürü Hüsnü Işıkgör, taşınmaz kültür varlıklarının onarımına yardım sağlanması için Bitlis'te toplamda 34 başvurunun gerçekleştiğini bu başvurulardan 8 kişinin yararlandığını söyledi.
Bitlis genelinde 331 tescilli binanın olduğunu söyleyen Bitlis Kültür Müdürü Hüsnü Işıkgör, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na sunulan projelerden beşinin faydalandığını bu 5 kişinin ise proje bedeli olarak yaklaşık 35 bin YTL alacaklarını kaydetti.
Işıkgör, "Bitlis'te ve ilçelerinde 331 tescilli bina bulunmakta, onarıma ihtiyacı olan binaların sahipleri projeler hazırladı kimilerinin kabul edildi kimilerinin ise edilmedi. Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na sunulan 6 projeden 5'i kabul edildi. Tabii sadece projeleri kabul edildi ve 35 bin YTL proje bedeli alacaklar bunun yanı sıra kurul tarafından binalarının onarımı projesi kabul edilirse ayrıca tescilli binalarını onarmak için belli bir miktar nakdi yardım alacaklar ve binalarını onarma şansları olacaktır" diye konuştu. Turizm Gazetesi, 26.12.2007 |
||
TARİHİ CAMİYE TURİST İLGİSİ
Ankara Beypazarı’nda önce
restorasyonu tamamlanarak tekrar ibadete açılan 782
yıllık Sultan Alaaddin Cami, ilçeye gelen
turistlerin ilgisini çekiyor. Hürriyet Ankara, 26.12.2007 |
|
|
TARİHİ YARIMADA'YI ÇAĞDAŞ VE BİLİMSEL BİR YAKLAŞIMLA KORUMAYA ÇAĞRI
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından 15-16 Kasım 2007 tarihlerinde düzenlenen “Tarihi Yarımada Sempozyumu”nun sonuç bildirgesi yayımlandı.
"Doğal ve kültürel değerlerimizin yok edilmelerine yönelik uygulamalar son yıllarda giderek akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. İstanbul’un kentsel mekanı ve bu çerçevede tarihi ve kültürel değerleri de, uluslararası sermaye politikalarının ve maddi-manevi değer tahribatının giderek açığa çıktığı bir pazara dönüştürülmektedir.
Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul’un tarihi merkezinde eşsiz bir kültürel birikimi barındıran ve tüm dünya için ortak bir miras değeri taşıyan Tarihi Yarımada, 12.07.1995 tarih ve 6848 sayılı Kurul kararı ile Tarihi ve Kentsel Sit, Kentsel ve Arkeolojik Sit ve 1. Derece Arkeolojik Sit ilan edilmiş; “koruma amaçlı imar planları”nın hazırlanıp onaylanarak askıya çıkartılmaları 10 yıl sürmüştür. 2005 yılında askıya çıkartılan bu planların uygulanması halinde, Tarihi Yarımada’da ciddi bir değer tahribatı yaşanacak; bir arkeolojik miras hızla yok edilirken ve sivil mimari miras çağdaş bilimsel koruma kriterleriyle açıklanamayacak bir restorasyon sürecine sokulurken, bir yandan da, tarihi Türk evi örneklerinden tiyatro dekorları oluşturulmaktadır. Bu nedenle, çağdaş koruma bilimi ve anlayışıyla asla bağdaşmayacak ve uygulanması halinde geri dönülmez tahribatlar yaratacak Tarihi Yarımada nazım ve uygulama imar planlarının, yeniden gözden geçirilerek katılımcı bir anlayışla yeniden düzenlenmesi zorunluluğu vardır. Bu düzenlemede, yaşanan dönemlerin hiçbir izinin silinmemesi ve tarihi yanıltacak hiçbir taklit uygulamaya yer verilmemesi olmazsa olmaz koşul olmalıdır.
Tarihi Yarımada’nın karşı karşıya olduğu tehlikelerden bir diğeri de, söz konusu imar planları dahi yok sayılarak yapılan “kentsel yenileme projeleri”dir. 5 Temmuz 2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak uygulamaya giren 5366 sayılı “Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun”un getirdiği fırsatları değerlendiren belediyeler, “koruma” adı altında birtakım “yenileme” projeleri üretip uygulamaya koyma doğrultusunda ciddi adımlar atmışlardır. Bunlardan birisi, korumanın sosyal ve kültürel boyutlarını yok sayarak, 1000 yıldan fazladır Sulukule’de yaşayan Romanları ve Roman kültürünü buradan atmayı öngören projedir. Bir diğeri ise, İstanbul’un sivil mimarlık mirasını barındıran Süleymaniye’yi, bir sahne dekoru anlayışıyla ve Osmanlı canlandırması adı altında rant süreçlerine açan projedir. Bu projelere, her geçen gün, Balat gibi diğer yenileme projeleri de eklenmektedir. Birer “kültürel cinayet” olan bu projelerin derhal durdurulması ve yeniden değerlendirilmesi zorunludur.
Tarih, kültür ve doğal varlıklarımız olan sit alanlarımızın tüm değerleri ile korunarak yaşatılması için alınacak tedbirlerden daha çok; bu alanların mülkiyetlerin değişimini, fiziksel ve sosyal olarak yenilenmesini, farklı fonksiyonlar ve kullanıcılar tarafından kullanılmasını öngören 5366 sayılı “Yıpranan Tarihi Ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması Ve Yaşatılarak Kullanılması’’ hakkındaki kanun “2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” nu engel görerek onu aşmaya çalışma yürürlükteki planları yok sayma çabalarından ibarettir. Tarihi Yarımada’daki
sahte bir tarih ve fiziksel çevre yaratmaya yönelik
sözde yenileme projelerin de dayanağı olan “Koruma
düşmanı”5366 sayılı yasanın derhal iptal edilmesi
gerekmektedir. Bu gereklilik; tarihi ve kültürel
değerlerimizi koruyabilmenin ve 2010 Avrupa Kültür
Başkenti çerçevesinde sürdürülen çalışmaların
bilimsel bir temelde yürütülebilmesinin olmazsa
olmaz koşuludur.
Tarihi ve kültürel çevrelere yapılan bütün bu saldırıların, kentin bütününde yaşanan sorunlardan soyutlanarak değil onun bir parçası olarak ele alınması gerektiğini asla unutmadan, ne kültürü, ne tarihi, ne doğayı, ne kenti, ne de kentliyi umursamadan, öncelikli hedefini “İstanbul’un pazarlanması”na yönlendirmiş olan hakim anlayışa karşı, birlikte ve gücümüzü giderek artırarak karşı çıkmak ve “dünyanın göz bebeği” İstanbul’umuzu korumak, çağdaş ve bilimsel bir planlamanın yaşama geçirilmek için tüm meslek odalarının, üniversitelerin, koruma kurullarının, sivil toplum örgütlerinin ve duyarlı tüm İstanbulluların işbirliği ve dayanışmasını zorunlu gördüğümüzü bir kez daha vurgulamak isteriz." TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 25.12.2007 |
||
ANTİK BİTKİLER HERBARYUMDA
Türkiye'nin "en zengin bitki müzesi" (Herbaryum) Ankara Üniversitesi (AÜ) bünyesinde hizmet veriyor. Botanik alanında inceleme yapanlara çok sayıda bitki türünü bir arada sunabilen Herbaryum, 1933 yılında Ankara'da Yüksek Ziraat Enstitüsü bünyesinde Prof.Dr. Kurt Krause tarafından kuruldu. AÜ'nün kurulmasıyla 1943 yılında üniversite bünyesine alınan Herbar-yum'da, 8 bin tanımlanmış bitki türü, 50 bin adet de bu bitkilerin yedek örnekleri bulunuyor. Herbaryum, tarihi önem taşıyan, 1800'lü yılların ikinci yarısında toplanan bitki örneklerine ev sahipliği yapıyor. Osmanlı Sarayı Botanik Bahçesi'ne 1849'da eklenen, buradan 1933'te Herbaryum'a getirilen "Orobanche" adlı bitki, müzedeki en eski bitki türü olarak kabul ediliyor.
AÜ Fen Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Osman Ketenoğlu, kurutulmuş bitki örneklerinin saklandığı bitki müzelerine ilişkin bilgi verdi. Ketenoğlu, "AÜ Herbaryumu'nda zengin kara yosunu, liken ve eğrelti koleksiyonları bulunuyor. Burası aynı zamanda bitki gen merkezi. Türkiye'nin en zengin herbaryumu, Ankara'da. Zengin bitki türlerimizin tüm örneklerini doğada aynı anda görmek mümkün değil, ancak burada mümkün" dedi.
Ketenoğlu, bir herbaryumun zenginliğinin "tip" sayısıyla ölçülebileceğini ifade ederek, "Bir bitki türüne ait ilk örnek anlamına gelen 'tip' örnek sayısı bizde çok. Bizim herbaryumumuz, en zengin herbaryum. Ayrıca, buranın diğer önemli yanı da 1800'lü yıllarda toplanmış bitki örneklerini barındırıyor olması. Artık antik sayılabilecek yaşta, örneğin 200 yıllık bitki örnekleri var" diye konuştu. Birgün, 25.12.2007 |
||
![]() |
ARKEOLOJİ MÜZESİ İÇİN JAPONLARDAN HİBE
Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi'nin Japonya tarafından hibe yoluyla yapımına ilişkin kanun, Resmi Gazete'de yayımlandı. Cnn Türk, 25.12.2007 |
|
MOĞOLİSTAN'DAKİ ORHUN ANITLARINI TÜRKİYE RESTORE EDECEK
Türkiye, Yunanistan'la sağlık
alanında işbirliğini artıracak, Moğolistan'daki Türk
anıtlarının ise restorasyonuna yardımcı olacak. Dünya, 25.12.2007 |
||
TARİHİ ÇINAR AĞACINA BÜYÜK İLGİ
Çanakkale’nin Lapseki İlçesi'ne bağlı Gökköy’de bulunan yüzlerce yıllık tarihi çınar ağacı büyük ilgi çekiyor.
Gökköy Başpınar mevkiinde bulunan tarihi çınar ağacının köyün sembolü haline geldiğini belirten vatandaşlar, “Bu ağacı 20 kişi güçlükle kucaklayabiliyor. haberler.com, 25.12.2007 |
![]() |
|
OSMANLI'NIN İHTİŞAMI BU KİTAPTA
Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Prof.Dr. İlber Ortaylı’nın kaleme aldığı “Mekanlar ve Olaylarıyla Topkapı Sarayı” isimli kitap, piyasaya çıktığı günden itibaren büyük ilgi görüyor. Prof.Dr. Ortaylı’nın yıllardır üzerinde çalışarak hazırladığı eser, Bank Asya Kültür Hizmetleri’nin desteğiyle Ekim ayında yayın hayatına kazandırıldı. Bu süre zarfından ilgiyle karşılanan kitap, pek az yerde rastlanan toplam 220 özel fotoğrafla okurlarını Osmanlı’nın ihtişamlı günlerine yolculuğa çıkarıyor. Eser, Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’a giriş fotoğrafıyla başlıyor. Prof.Dr. Ortaylı kendine has üslubuyla kaleme aldığı 312 sayfalık kitabı boyunca, Saray’daki mekanlar ile isimlerine tarihte rastladığımız şahsiyetler arasında irtibatlar kuruyor. Baskı, cilt ve kağıt kalitesiyle de dikkat çeken eser, Topkapı Sarayı’na yaraşır bir çalışma olarak kabul ediliyor. Kitap, sarayın geçmişini, işlevini, önemini, bünyesinde barındırdığı eserleri ve hakkında merak edilen her konuyu, okuyucuya duyuruyor. “Mekanlar ve Olaylarıyla Topkapı Sarayı” kitabının sarayın 9 bölümünü anlatan bir de CD hediyesi bulunuyor. Türkiye Gazetesi, Haber: Harun Yerebakan, 25.12.2007 |
||
18 ASIRLIK KAPIYA BASTON
Anadolu’da 20 asırdan beri çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan Anavarza antik kentinin sembolü olan ve yıkılma tehlikesi bulunan Ala Kapı’nın kurtarılması için başlatılan çalışmalarda ilk adım atıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi’nden toplam 16 kişilik ekiple Anavarza’da sürdürülen rölöve ve belgelendirme çalışmaları sırasında, yıkılma tehlikesi bulunduğu bildirilen Ala Kapı’nın kurtarılması için girişim başlatıldı. 1948 yılında batı kemeri yıkılan, 1998 Ceyhan depreminde ise önemli hasar gören 18 asırlık Ala Kapı, demir askılarla güçlendirildi. Dış etkenlere karşı güçlendirilen Ala Kapı, araç trafiğine kapatıldı. Türkiye Gazetesi, 25.12.2007 |
||
![]() ![]() |
500 BİN YILLIK DENİZLİ İNSANI
Alçiçek, "Bulunan kafatası parçası, 20-40 yaş arası bir erkeğe ait. Dünyadaki bütün insanların Afrika kökenli olduğu ve dağılma sırasında Ortadoğu ve Anadolu'dan geçmiş olmaları gerektiği biliniyor ama kanıtlanamıyordu. Bu kafatası parçası, ilk insanların dağılışları konusunda önemli bir boşluğu dolduruyor" dedi. Denizli'de bulunan en eski insan fosili, The New York Times'da "Harika bir buluş" olarak yer aldı. Sabah, 25.12.2007 |
|
SARAYLARDA BÖCEK AVI
Milli saraylardaki ahşap malzemelere zarar veren böcekler, teknolojik yöntemlerle bir bir yok ediliyor. Ankara Üniversitesi’nde (AÜ) görevli araştırmacılar, Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) desteğiyle gerçekleştirdikleri proje kapsamında yurt dışında yüksek maliyetlerle üretilen teknolojiyi, Yıldız Sarayı ve Su Kasrı’nda uyguladı. Ekip, gelecek yıl Dolmabahçe ve Beylerbeyi Sarayı’ndaki ahşap ve tekstil ürünlerini böceklerden temizleyecek.
Türkiye Gazetesi, 25.12.2007 |
||
İSTİHBARAT AĞI TARİHİ ESER KAÇAKÇILARININ İŞİNE SEKTE VURDU
Yurtdışına kaçırılan eserlerin Türkiye'ye yeniden kazandırılması konusunda önemli adamlar atan hükümet, 18 bin 500 eseri Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesine kazandırdı. İnterpol ile oluşturulan istihbarat ağı sayesinde kaçakçılık son yıllarda düşüşe geçti.
Radikal, Haber: Tarık Işık, 25.12.2007 |
||
KÜLTÜR BAKANLIĞI'NDAN OLUMLU ADIM
Nihayet Perre Antik Kenti Çevresi kamulaştırılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Perre Antik Kentindeki yerleşim birimlerinin kamulaştırılması, vatandaşlara evleri karşılığında TOKİ tarafından “köy tipi evler” yapılacağı belirtildi. Perre Antik Kent üzerindeki yerleşim birimlerinin kamulaştırılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilk adımı attı ve yerleşim birimindeki evler karşılığında TOKİ tarafından konut yapılacağını belirtti.
Kommagene uygarlığının 5
büyük kentinden birisi olan Perre Antik Kenti
üzerinde bulunan yerleşim alanının kamulaştırılması
için Kültür ve Turizm Bakanlığı SİT alanı üzerinde
bulunan Örenli Mahallesi’ndeki evlerin karşılığında
TOKİ tarafından konut yapılması için çalışma
başlattı.
Konuyla ilgili bilgi veren Vali Halil Işık, TOKİ yetkililerinin incelemelerini tamamladığını fakat sonuç raporlarının sunulmadığını belirterek, “ Perre Antik Kent üzerinde bulunan ve kamulaştırılması gereken arazilerin tapu kayıtlarının bakanlığa gönderilmesinin ardından bakanlık TOKİ ile irtibata geçerek ev sahibi olan kişilere köy tipi ev yapılması kararına vardı. Bu kapsamda yetkililer Adıyaman’a gelerek kamulaştırılması gereken yerlerde incelemede bulundu. Köy tipi konutların yapılması için Örenli Mahallesi’ne yakınlarında bulunan kamu arazisinde incelemelerde bulundu. Eğer ön fizibilite raporları doğrultusunda konut yapılmasına karar verilir ise, ev sahibi olan vatandaşlara köy tipi evler yapılacak. Geri kalan araziler ise kamulaştırılacak” dedi.
Perre Antik Kenti üzerinde bulunan 208 parselin 201 adetinin kamulaştırılması gerektiğini kaydeden yetkililer, kamulaştırma işlemlerinin başlamasıyla SİT alanının korunacağını ve tarihi yapıya hiçbir zarar verilmeyeceğini dile getirdi. Perre Antik Kenti'nin nekropol alanı dışında kalan 681 bin 787 metrekare alanın kamulaştırılması gerektiğini kaydeden yetkililer, 208 parselin karşılığı olan 731 bin 660 metrekare alanın kamulaştırılması gerekiyor fakat bu alan içersinde kamuya ait arazilerde olduğu için, 681 bin 787 metrekare alanın yani 201 parselin kamulaştırılması gerektiği belirtildi. Adıyaman Haber, 24.12.2007 |
||
PERİBACALARI GECELERİ DE GEZİLEBİLECEK
Kapadokya bölgesinde yer alan doğa harikası peribacaları, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin geceleri de izleyebilmeleri için ışıklandırılacak. Işıklandırma için sponsor arayışlarının sürdüğü bildirildi.
Kapadokya bölgesinin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Uçhisar beldesinde yer alan ve turistlerin büyük ilgisini çeken tarihi Uçhisar Kalesi ve Güvercinlik Vadisi'nin ışıklandırılması için çalışmalara başladıklarını belirten Uçhisar Belediye Başkanı Mustafa Zuhal, bu konuda sponsor arayışlarının sürdüğünü kaydetti.
Uçhisar
Kalesi'ndeki mevcut ışıklandırmanın yeterli
olmadığını ifade eden Zuhal, kalenin ve beldelerinde
bulunan Güvercik Vadisi'nin beyaz ışıklarla
aydınlatılması için proje
Uçhisar Belediye Başkanı Mustafa Zuhal, "Dünyada başka hiçbir ülkede olmayan peribacalarının gündüz olduğu kadar gece de etkileyici bir görüntüsü var. Mevcut imkanlarla bir süre önce Uçhisar Kalesi'ni sarı şık ile aydınlatmaya çalıştık. Yeterli olmayan bu çalışma için bile oldukça olumlu tepkiler aldım. Şimdi bu aydınlatmayı beyaz ışıklarla yapmak istiyoruz ancak belediye olarak bütçemiz bu konuda yetersiz. O nedenle sponsor arayışımız var. 2008 yılında bu yöndeki çalışmaları tamamlamak amacındayız" dedi. Turizm Gazetesi, 24.12.2007 |
||
KÜTÜPHANE EL YAZMASI KİTAPLARINI GERİ İSTİYOR
Muğla'da Şeyh Cami ve Hocamustafaefendi Kütüphanesi'nde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından geçen mayıs ayında başlatılan restorasyon tamamlandı.
Haber Ekspres, 24.12.2007 |
||
SİLVAN'DA TARİHİ KALELER RESTORE EDİLİYOR
Dört tarafı surlarla çevrili olan Silvan'ın geçmişi 2000 yılına dayandığı tarih kitaplarında geçiyor. Yeni Şafak, Haber: Ferhat Parlak, 24.12.2007 |
![]() |
|
|
YENİ ATANAN EFES KAZI HEYETİ BAŞKANI ONAY BEKLİYOR
Avusturya Kültür Bakanlığı tarafından Efes Antik Kenti Kazı Başkanlığı'na atanan ve Türkiye'den de atama onayı bekleyen Doç.Dr. Sabine Landstaetter, yeni dönemde uygulayacağı projeleri açıkladı. Efes'i çevresiyle birlikte araştıracağını dile getiren Landstaetter, "Türk parasında bile yer alan Efes'in kültür turizmine daha fazla katkı sağlaması için çalışacağım" dedi.
Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan atama onayı bekleyen Landstaetter, Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölümü öğretim üyeleri Prof. Binnur Güler ve Yard. Doç.Dr. Ergün Laflı'nın daveti üzerine İzmir'e geldi. Landstaetter, "Yeni görevim bana daha büyük sorumluluklar getirecek. Türk bilimadamlarıyla çalışma konusunda açığım. Yapacağım ilk iş, Efes kazı alanının genişletilmesi olacaktır. Efes'i çevresiyle birlikte araştıracağım. Özellikle Tire, Ödemiş ve Menderes'te kazı yapılacak" dedi.
Landstaetter'in 12 yıldır Efes'teki kazılarda çalıştığını ve Ord. Prof.Dr. Fritz Krinzinger'in yerine atandığını Yard.Doç.Dr. Ergün Laflı, "Sabine Lanstaetter, Avusturya Kültür Bakanlığı tarafından Türkiye'deki Anıtlar ve Müzeler Müdürlüğü'ne Efes'in yeni kazı başkanı olarak önerildi. 100 yılı aşkın süredir Efes'teki kazıları yürüten Avusturyalıların bu önerisi Kültür Bakanlığımız tarafından kabul edilirse Landstaetter resmi olarak görevine başlayacak. Ancak biz bu prosedürler devam ederken Landstaetter'in Efes için yapmayı düşündüğü projeleri öğrenmek istedik. 12 yıldır zaten kazı heyetinde yer alan Landstaeetter'i bölgemize yapacağı katkıları anlamak istedik" dedi. Yeni Asır, Haber: Nihal Aşkın, 24.12.2007 |
|
ÖKSÜZ KALAN TABYALAR AYAĞA KALDIRILIYOR
Gelibolu Yarımadası’nda, dönemin Devlet Bakanı Beşir Atalay’ın koordinatörlüğünde Uzun Devreli Gelişme Planı (UDGP) kapsamında şehitlik, anıt ve tabyalarda gerçekleştirilen projelerin ardından, Anadolu yakasındaki tarihi tabyalar, bataryalar ve şehitliklerin restore edilmesi için de çalışma başlatıldı.
Türkiye Gazetesi, 24.12.2007 |
||
KAÇAK KAZIYA SUÇÜSTÜ
Karabük'ün Safranbolu İlçesi Kadıbükü Köyü'nde tarihi eser kazası yapan 3 kişi suçüstü yakalandı.
Edinilen bilgilere göre, Kadıbükü köyünde tarihi eser kazası yapıldığı ihbarını alan İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık timleri harekete geçerek, kazı yaptıkları tespit edilen H.A (44), T.A (34) ve T.S.A (34) suçüstü yakalandı.
Yakalanan şahıslarla birlikte, kazma, kürek ve mali ele geçirildi. Yakalan 3 kişi çıkarıldıkları gözaltına alındı. Adli işlemlerin tamamlanmasının ardından Safranbolu Cumhuriyet Savcılığı tarafından ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Karabük Kent Haber, 24.12.2007 |
||
AYASOFYA TOPKAPI'YI GEÇTİ
Dünyanın 7 harikası arasına girmeye aday olan Ayasofya Müzesi her ne kadar seçilemese de bu tanıtımla ilk defa ziyaretçi sayısı olarak Topkapı Sarayı Müzesi'ni geçmeyi başardı. Sabah, Haber: Ercan Sarıkaya, 24.12.2007 |
|
|
![]() |
NEMRUT SEFERBERLİĞİ
Nemrut Dağı’ndaki tarihi eserlerin özelliğini kaybetmemesi ve bölgenin daha fazla turist çekmesini sağlamak için çalışma başlatılıyor. AKP milletvekilleri Nemrut Dağı ile ilgili Meclis Başkanlığı'na araştırma önergesi verirken, Hollanda’dan bir milyon euroluk hibe desteği alınması için Kültür Bakanlığı harekete geçti. Nemrut Dağı’nın hangi ile ait olduğu konusunda yıllardan beri çekişen Adıyaman ve Malatya milletvekilleri, Nemrut’un kurtarılması konusunda verilecek araştırma önergesinde iş birliği yaptı. Önergeyi, “Beni arabulucu tayin ettiler” diyen AKP’nin Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan verdi. Türkiye Gazetesi, Haber. Yücel Kayaoğlu, 24.12.2007 |
|
ÇİN SEDDİ'NE TURİST SINIRLAMASI
Tarihi yapının korunması amacıyla Çin Seddi'ne gelen günlük turist sayısına sınırlama getirilmesi istendi.
Milliyet, Haber: levent Uluçer, 24.12.2007 |
![]() |
|
348 TARİHİ ESER TÜRKİYE'YE GERİ GETİRİLDİ
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yurt dışına kaçırılan eserlerin ait oldukları topraklara dönmesi ve buralarda sergilenmesi gerektiğini belirterek, "Hemen gelecek yıl bunları çözebiliriz dersem belki abartmış olurum. Ama bu konuda daha dikkatli politikalar ile ülkelerle ilişkilerimizi zedelemeden ama bir ölçüde yaptırım boyutu olan yeni yaklaşımlar geliştirmeye çalışacağız" dedi.
Türkiye'de, bu yıl yapılan kazıların 86'sını Türk üniversiteleri yürütüyor. Yabancı üniversiteler de 43 ören yerinde kazı çalışmalarını sürdürüyor. Bir kazı ise Bilkent Üniversitesi tarafından yabancı bir kazı başkanıyla yapıyor. Bu yılki yabancı kazıların 14'ü Alman, 8'i İtalyan, 6'sı ABD'li, 5'i de İngiliz üniversiteleri veya kurumları tarafından yürütülüyor. Ayrıca, Avusturya, Fransa, Belçika, Hollanda, Japonya, Kanada ve İsveç'ten de gelen kazı ekipleri bulunuyor. Haber Ekspres, 23.12.2007 |
||
ZEUGMA'YI TANITIM YOLLARI ARANIYOR
Zeugma Antik Kenti'ni tanıtmak için çeşitli arayışlara giren Gaziantep Özel İdaresi, antik kenti daha geniş kitlelere anlatmak için çalışmalarını sürdürüyor.
Gaziantep Özel İdaresi Genel Sekreteri Abdülkadir Demir, Gazianteplilerin, Zeugma'yı yeteri kadar değerlendiremediğine dikkat çekti. "Zeugma'yı, zamanında iyi değerlendiremedik, yeni anlayışla Zeugma turizm bölgesine canlılık kazandırılacak" diyen Demir, bunun için çalışma içinde olduklarına dikkat çekti. Daha önce Kumla Vapuru ile barajda turlar düzenlediklerini söyleyen Demir, bu vapur sayesinde Zeugma'yı anlatma fırsatı yakaladıklarını ifade etti. Yaz, kış demeden vapur seferlerinin yapıldığına dikkat çeken Demir, vapurun sembolik bir ücretle çalıştığını dile getirdi. Demir, "Vapuru, bilerek kiraya vermedik. Bu vapur herkesin malı, kamunun elinde olduğu zaman herkes ayrım gözetmeden kullanabilir." dedi. İl Özel İdaresi'nin Zeugma'da imar planlaması yaptığını belirten Demir, bunun için 400 bin YTL'lik ödenek ayrıldığını kaydetti. Bu ödenekle Zeugma'nın bulunduğu alanın yeni bir turizm havzası olarak değerlendirileceğini ifade etti. Zaman, Haber: Adem Yılmaz, 23.12.2007 |
||
|
AKŞEMSEDDİN CAMİİ RESTORE EDİLİYOR
Kastamonu'nun Küre İlçesi'nin en eski yapılarından olan Hoca Akşemseddin tarafından 1455 yılında yaptırılan 552 yıllık tarihi Akşemseddin Camii aslına uygun olarak orijinal bir biçimde onarımına başlandı.
Gerek mimarisi, gerek akustiği, kapısı ve minberindeki ağaç işlemeleriyle meraklılarının en çok ziyaret ettikleri yer olan Küre`deki tarihi camii onarım, yapım, tamirat ve restorasyon çalışmaları 400 gün iş gününde tamamlanarak hizmete girecek. Cami restorasyonu müteahhitliğini Nilşen İnşaat A.Ş aldı. Kastamonu Postası, Haber: Cengiz Muhziroğlu, 23.12.2007 |
|
HALİÇ'İN YENİ MÜZESİ AÇILIŞ İÇİN GÜN SAYIYOR
Art arda açılan müzelerle kültür havzasına dönüşen Haliç'e yeni bir müze daha geliyor. İstanbul'un tarihi semtlerinden Eyüp'te ilçenin kültürel kimliğini ve geçmişini geleceğe taşıyacak Nezih Eldem Şehir Müzesi açılmak için gün sayıyor. Eyüp Belediyesi, yeni baştan inşa ettiği belediye binasının yanında bulunan eski Askeri Dikimevi'ni müze olarak hizmete açmaya hazırlanıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan gerekli onayların alındığı müze 2008'in ilk çeyreğinde açılacak ve ilçeye ait kültürel belge ve eserler sergilenecek. Sabah, Haber: Recai Kömür, 23.12.2007 |
![]() |
|
|
ÇALINAN TARİHİ ESER İSVİÇRE'DEN DÖNDÜ
Denizli Merkez ilçeye bağlı Laodikya antik kenti kazı deposundan 2 Mayıs 2005 tarihinde 9 adet etütlük eserin çalındığı tespit edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 25 Mayıs 2005 tarihinde bir uyarı yazısı yazarak, ilgili kurumlardan ve valiliklerden yurtiçinde ve yurtdışında eserleri aramalarını istedi.
Milliyet, Haber: Ömer Erbil, 23.12.2007 |
|
ANADOLU'NUN GİZEMLİ MUMYALARI
Ölümden sonra
bedeni koruma düşüncesinin ürünü olan mumyalama
Anadolu'da da vardı ve bazı mumyalar, günümüze kadar
ulaştı.
Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde de bahsettiği mumyalar, Amasya Müzesi'nin kurulduğu 1925 yılından beri biliniyor. O yıllarda sergilenmek üzere müze deposuna konulan mumyalar, kentin ortasından geçen Yeşilırmak'ın taşması sonucu olumsuz yönde etkilenirken, daha sonra Gökmedrese Camii'nin 1962 yılında müze olarak kullanılmaya başlanmasıyla birlikte daha iyi koruma altına alınarak burada yeniden sergilendi. Amasya Müzesi'nin 1976 yılında hizmete girmesiyle birlikte de yeni müzenin bahçesinde bulunan Sultan Mesut Türbesi'de bir düzenleme yapılarak 6 mumya buraya taşındı.
Karaman'ın Taşkale Beldesi Manazan Mevkii'nde
bulunan mağaralarda 1986 yılında yapılan çevre
düzenlemesi sırasında gizli bir odada 6'ncı yüzyılda
yaşamış genç bir kızın cesedi bulundu. Manazan'daki
diğer mezarlardaki iskeletlerin aksine, genç kızın
cesedinde hiçbir bozulma yoktu. Uzmanlar dünyada
sergilenen birçok mumyanın kimyasal karışımlar
içerdiğini, ancak Karaman'daki bu mumyada kimyasal
madde bulunmadığını ortaya çıkardı. Karaman
Müzesi'nde özel bölümde sergilenen "Manazan
Gelini"nin Bizans döneminde yaşadığını belirten
Arkeolog Cengiz Topal, şunları söyledi: "17
yaşlarında olduğu belirlenen genç kız mumyasının
kafatasındaki parçalanma dışında hemen hemen tüm
vücudu sağlam olarak günümüze ulaştı. Kızın o
dönemdeki konumu ve kimliği ise bilinmiyor.
Üzerindeki kumaşın renk ve desenleri 14 asır
öncesine ait olduğunu gösteriyor." Hürriyet, 23.12.2007 |
||
KONTUN HAYALETİ HALA İSTANBUL'DA
Bugün 75 yaşında olan Nesim Bey bütün başından geçenlere rağmen gülümsemesi hiç eksik olmayan, tatlı sohbetine doyulmayan bir İstanbullu, Hasköy doğumlu bir Yahudi. Haliç'te deniz kenarındaki tarihi üç katlı kagir binası, içindeki aletleri, makineleriyle birlikte bir gün aniden yıktırılıvermiş. Nesim Bey'in yaşadığı acı işyerini kaybetmekle ya da ailesinin Trakya'dan göç etmek zorunda kalması, babasının Varlık Vergisi ile ödeyemeyeceği kadar bir vergi tahakkuk ettirilerek taş kırmaya gönderilmesiyle sınırlı değil. Kendi mezarının da çocukları tarafından bulunamayacağına ve İstanbul'da ailesinden hiçbir iz kalmayacağına içtenlikle inanıyor. Nedenini sorduğumda, kendi babasının, annesinin mezarını örnek gösteriyor: "Bir gün damperli kamyonlar sahile moloz dökmeye başladılar. Baktım dökülenler moloz değil, mermer taşları ve insan kemikleri. Yukarı çıktım, ailemin mezarını aradım, bulamadım. Bir gün önce yerinde duran mezardan geriye bir şey kalmamıştı. Hiç kimse sesini çıkaramadı. İnsanlık ayıbı. Ama ne yapalım susuyoruz. Susmayı bileceksiniz. Konuştunuz mu, her şey biter. Bir yerde barınamazsınız. Bu nedenle elden bir şey gelmez".
Radikal 2, Yazı: Korhan Gümüş, 23.12.2007 |
||
580 YIL SONRA EMEKLİ OLUYOR
Dünyanın en uzun taş köprüsü olan 580 yıllık Uzunköprü'nün yanına, yeni bir köprü yapılıyor.
Alınan bilgiye göre, Edirne ile Gelibolu arasında ulaşımın sağlandığı ve üzerinden ağır tonajlı araçların da geçtiği köprünün görevi, yanına yapılacak yeni köprünün tamamlanmasıyla sona erecek.
Yeni yapılacak köprü, Demirtaş Mahallesi'ndeki İstasyon Camisi'nin yaklaşık 350 metre aşağısından başlayarak Kavak Mahalle Mezarlığı önünden geçip, Uzunköprü Muzaffer Atasay Anadolu Lisesinin yanındaki Tezcanlar Çeltik Fabrikası'nın önünde bitirilecek.
Yaklaşık 3 ay önce yapımına başlanan köprünün yapımının yaklaşık 3 yıl sürmesi bekleniyor.
II. Murat'ın, Ergene Nehri üzerine 1426 yılında yapılması için talimat verdiği Uzunköprü, Mimar Müslihiddin tarafından, 1392 metre uzunluğunda, 6.80-6.90 metre genişliğinde ve 174 gözlü olarak, 1444 yılında tamamlandı.
Köprünün II. Abdülhamid dönemindeki onarımı sırasında, kaidesi üzerinden alınarak, Gazi Mahmut Bey Çeşmesi üzerine yerleştirildi.
Köprünün kemerlerinde ve kemer duvarlarında, çeşitli tarzda ve motifte taş süslemelere rastlanıyor. Edirne Kent Haber, 22.12.2007 |
|
|
![]() |
YAHYA KEMAL VEFA BEKLİYOR
Türk şiirinin ve Türkçe’nin önemli kalemlerinden Yahya Kemal Beyatlı’nın Makedonya’nın başkenti Üsküp’te doğduğu ve daha sonra yıkılan evinin yeri şu anda çöplük görünümünde, boş bir arsa olarak duruyor.
“Kaybolan Şehir, Mohaç Türküsü, Süleymaniye’de Bayram Sabahı, Sessiz Gemi, Rindlerin Ölümü, Başka Tepeden, Akıncı” gibi şiirlerle Türk halkının hafızalarında önemli bir konuma sahip olan Yahya Kemal Beyatlı’nın 1884’te doğduğu İshakiye Mahallesi’ndeki Adile Hanım Konağı’nın son durumu sevenlerini derinden etkiliyor.
Üsküp’te Türkler tarafından kurulan Köprü Kültür, Sanat ve Eğitim Derneği Başkanı Hüsrev Emin, şairin doğduğu evin 1963’te yaşanan depremin ardından büyük oranda zarar gördüğünü ve daha sonra da yıkıldığını söyledi. Emin, söz konusu evin yerinin şu anda pazarcılar tarafından çöplerin bırakıldığı boş bir arsa olarak durduğunu kaydetti. Üsküplü Türkler olarak buranın farklı amaçlarla kullanılmaması için belediye nezdinde çalışmalar yaptıklarını anlatan Hüsrev Emin, “En büyük isteğimiz Yahya Kemal’in vefatının 50. yılı anısına buraya bir kültür evi ve müze olarak kullanılacak bir bina inşa edilmesidir. Bu konuda Türkiye’nin ilgili kurumlarından destek bekliyoruz” dedi. Hüsrev Emin, Yahya Kemal’in 12 yaşından 17 yaşına kadar yaşadığı Emin Bey Konağı’nın ise bir süre önce yıkılmak ve yerine yeni bir bina yapılmak istendiğini, ancak bunu engellediklerini ifade etti. Emin, Osmanlı mimarisinin en güzel özelliklerini yansıtan bu konağın da restore edilerek, Yahya Kemal’in anılarının yaşatıldığı bir bina olarak kullanılmasını arzu ettiklerini kaydetti. Türkiye Gazetesi, 22.12.2007 |
|
İZNİK, 700 YILLIK ÇINARI İLE REKORLAR KİTABINA ADAY
İznik Kaymakamı Hüseyin Avcı, büyük tasavvuf ehli Davud-i Kayseri Hazretleri'nin türbesinin yanında bulunan 700 yıllık 3 kollu dev çınarın Guinness Rekorlar Kitabı'na girmesi için çalışma başlatacaklarını açıkladı. Çevresi 24 metreyi bulan ağaç, Bursa'daki İnkaya Çınarı'ndan daha büyük.
Bursa'nın İznik İlçesi, 4 imparatorluğa başkentlik yapması, tarihi surları, Ayasofya Müzesi, çinisi gibi birçok paha biçilmez tarihi ve kültürel mirasının yanında şimdi de 700 yıllık çınarı ile anılmak istiyor. İznik Kaymakamı Hüseyin Avcı, büyük tasavvuf ehli Davud-i Kayseri Hazretleri'nin türbesinin yanında bulunan 700 yıllık 3 kollu dev çınarın Guinness Rekorlar Kitabı'na girmesi için çalışma başlatacaklarını açıkladı. 2007 yılının Ocak ayında Osmanlı Devleti'nin ilk başmüderrisi olan büyük tasavvuf ehli Davud-i Kayseri Hazretleri'nin türbesini bulmak için girişimlerde bulunan Kaymakam Hüseyin Avcı, ünlü alimin mezarını Eşrefzade Mahallesi Davud-i Kayseri Sokağı'nda 5 günlük kazı sonrasında buldu. 700 yıllık tarihi çınarın doğusunda bulunan mezar, onarılarak türbeye dönüştürüldü. 700 yıllık çınarın hemen yanında bulunan türbe, etrafı dizayn edilerek park haline getirildi.
Kaymakam Avcı, günyüzüne çıkan ve henüz keşfedilmeyen değerleriyle İznik'in bir marka olduğunu kaydetti. 700 yıllık tarihi çınarın önemine işaret eden Avcı, 24 metre çevresiyle Bursa'da Uludağ yolunda bilinen tarihi İnkaya Çınarı'ndan daha büyük olan 3 kollu bu çınarın Guinness Rekorlar Kitabı'na girmesi için girişimlerde bulunacaklarını ifade etti. İznik'in turizm potansiyeline yeni bir halka daha eklemeyi amaçlayan bu hamle, İznik'te de heyecana neden oldu. Ayasofya Müzesi'nde restorasyon çalışmaları da Kurban Bayramı'ndan önce nihayet başladı. Tarihin ayakta kalan en önemli yapılarından biri olan ve Hıristiyanlarca kutsal hac merkezlerinden biri kabul edilen Ayasofya Müzesi, tarihte birçok olaylara sahne olmuş bir mekan. 2. ve 7. konsül toplantılarına ev sahipliği yapan Ayasofya, önemini hala koruyor. Müze, orijinaline uygun olarak yeniden ayağa kaldırılacak. Restorasyonda, müzenin tavan kısmının kapatılması ve minaresinin onarılmasının yanında, duvarların ve çevresel faktörlerin düzenlenmesi hedefleniyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından açılan ihaleyi 375 bin YTL bedelle alan mimarlık firması, sözleşmenin imzalanmasıyla restorasyona başladı. Restorasyon çalışmalarının 5 ay içerisinde bitirilmesi bekleniyor. Zaman, Haber: Adem Elitok, 22.12.2007 |
![]() |
|
BURSA ANIT AĞAÇ ZENGİNİ
''Yeşil'' denilince akla gelen ilk kentlerden biri olan Bursa'da, çınardan meşeye, selviden manolyaya 870 anıt ağacın koruma altında olduğu bildirildi. Kentte, en yaşlısı 610 yaşında olmak üzere 300 yılı geride bırakmış 13 ağaç bulunuyor.
Bursa Büyükşehir Belediyesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, bir ağacın ''Anıt ağaç'' sayılabilmesi için, doğal yaşam tarzının benzerlerinden farklı gelişme göstermesi, konumu, yaş, boy, gövde çevresi veya taç yapısının belirli standartlarda ya da üstünde olması, cins, tür, varyetesindeki özellikleri, kültür birikimleri, geçmiş tarihi günümüze taşıması gibi özelliklerinden herhangi birine sahip bulunması gerekiyor.
Bilim, sanat ve tarih açısından doğanın eşsiz birer yapıtı olarak nitelendirilen anıt ağaçlar, ''Yeşil'' denilince akla gelen ilk kentlerden biri olan Bursa'da da özenle korunuyor. Uzun yıllar ihmal edilerek tahribata uğrayan anıt ağaçlar, 1997 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi'nce uygulamaya konan ''Ağaç Koruma Politikası'' ile koruma altına alındı. Tespit çalışmalarıyla var olan 505 anıt ağaca yenileri eklenerek, bu sayı 870'i buldu.
Kent sokaklarının canlı heykelleri anıt ağaçların kimlik kartları çıkartılırken, kötü durumda olan ağaçların tedavisi ve bakımı acil olarak yapıldı. Genel sağlık durumu iyi olan fakat mevcut yer döşemesinden dolayı yeterince hava alamayan kent içindeki anıt ağaçların kök çevresi, ağacın taç genişliği çapında kumlu granitle kaplandı. Ağaçların bakım ve tedavi çalışmaları sürdürülürken, anıt olabilecek nitelikteki ağaçları tespit çalışması ise devam ediyor.
Bursa'daki 11 farklı türdeki anıt ağaçlar arasında, ''Doğu Çınarı'', önemli yer tutuyor. Kentte, anıt ağaç statüsünde toplam 541 ''Doğu Çınarı'' bulunurken, 170 ''Saplı Meşe'', 87 adet de ''Adi Selvi'' yer alıyor.
Şimdiye kadar tesbit edilenler arasında 300 yaşını aşmış 13 ağaç bulunuyor. Hürriyet Mahallesi'nde yer alan çınar, 610 yılı geride bırakmasıyla kentteki en yaşlı ağaç olurken, 600 yaşındaki, ''İnkaya Çınarı'', 300 yaşını aşan ağaçlar arasında en sağlıklısı olarak dikkati çekiyor. Bursa'nın simgelerinden biri konumundaki ''İnkaya Çınarı'', bulunduğu yer ve konumu itibariyle yapılaşma içinde sıkışmamış olması ve çevre kirliliği baskısı altında kalmaması nedeniyle, ihtişamını koruyarak günümüze kadar ulaşmış durumda bulunuyor. Zaman, 22.12.2007 |
||
600 YILLIK TARİH CANLANDIRILACAK
Antalya’daki tarihi Arasta, KALEDER ve Büyükşehir
Belediyesi işbirliğiyle İstanbul’daki Kapalıçarşı
gibi olacak. Proje tamamlandığında Antalya yaşayan
bir tarihe kavuşacak Akşam Akdeniz, Haber. Mustafa Kozak, 22.12.2007 |
||
![]() |
TABLO SAVAŞINI KOLEKSİYONCU ASLANBEK KAZANDI
Koleksiyoner Ahmet Aslanbek, 30 Eylül 2007'de düzenlenen bir müzayedede 15 bin YTL'den satışa sunulan Avni Arbaş'ın "Atlılar" tablosunun sahte olduğunu iddia ederek müzayede şirketine itirazda bulundu. Hürriyet, Haber: Çetin Aydın, 22.12.2007 |
|
ROMA'NIN ANTİK VİLLALARI VE HAMAMLARI RESTORE EDİLİYOR
Roma şehrinin içinde bulunup, kazısı yapıldıktan sonra restore edilen 2 villa ile özel termal hamamlar bu hafta ziyaretçilere açılıyor. Öte yandan, yapıların sanal bir şekilde gezilebilmesini sağlayacak üç boyutlu rekonstrüksüyonu da hazır.
Arkeolog Paola Valentini’nin bildirdiğine göre, 2-4. yüzyıllar arasında inşa edilmiş olan yapılar, mozaik ve mermer zeminleri, banyo küvetleri, kütüphaneleri, ahırları ve son derece lüks yapısal özellikleri ile büyük olasılıkla Roma’lı bir senatör ailesine ait.
Yapılar, Roma Forum’un yakınlarında, 16. yüzyılda inşa edilmiş Palazzo Valentini’nin altında bulundu. 2005 yılında başlayan kazılar ise devam etmekte. Associated Press, Haber: Marta Falconi, 20.12.2007 |
|
|
|
20 TRİLYONLIUK MİRO TABLOSU
İspanyol ressam Joan Miro'nun bir tablosu, Fransa'nın başkenti Paris'te dün akşam düzenlenen bir müzayedede 11.6 milyon euro'ya (19.7 milyon YTL) alıcı buldu.
Müzayedeevi Drouot'tan yapılan açıklamada, ressamın 1927 tarihli "Blue Star" isimli tablosuna verilen fiyatın, İspanyol ressamın bir eseri için bugüne dek ödenen en yüksek para olduğu belirtildi. Milliyet, 22.12.2007 |
|
SAHTE PICASSO'YU 5 MİLYON EUROYA SATMAYA KALKTI
Almanya'nın Coburg kentinde yaşayan 37 yaşındaki
bir Türk, Macar ve Azerbaycanlı iki kafadarı ile
birlikte iki sahte Picasso tablosunu Ruslar'a 5
milyon Euro'ya satmaya çalışırken yakalandı. Hürriyet, Haber: Ali Mercimek, 22.12.2007 |
|
|
ÇİN DENİZİ'NİN DİBİNDEN 800 YILLIK BİR GEMİ
ÇIKARILDI
Kaldırma işlemi öncesi su altından 6000 porselen toplanmıştı. Çıkartılan geminin içinde ise tümü hala orijinal paketlerinde 70.000 civarında porselen daha olduğu tahmin ediliyor. Bu operasyon Çin tarafından gerçekleştirilen ilk su altı arkeolojik kazısı ve kurtarma çalışması olması açısından çok önemli. BBC News, 21.12.2007 |
||
![]() |
ÇEMBERLİTAŞ'I TRAMVAY YIKIYOR
Altındaki gizli hazineyle gündeme gelen Çemberlitaş, yakınından geçen tramvayın titreşimiyle yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Sütunun mermer kaidesinin 5 yılda 35 santim batıya kaydığı tespit edildi.
Tarihsel kaynaklara göre 324-328'de Konstantinus döneminde inşa edilen sütun, daha sonra 1143-1180'li yıllar arasında yaşanan bir kasırga nedeniyle ağır hasar aldı. Dönemin imparatoru Manuel Comnenos tarafından tekrar yenilenen kule, ilk yapıldığı zamanki şekline göre biraz değiştirildi. Manuel Comnenos, sütunun gövde kısmına "Doğanın tahrip ettiği bu yapıyı aziz Manuel yeniletti" yazdırdı. Eser 1700'lü yıllarda Osmanlı döneminde bugünkü son şeklini aldı. Yeni Şafak, Haber: Abdullah Yıldırım, 21.12.2007 |
|
"TARİHİ KİLİSELERDE AYİN DOĞAL"
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 2008 yılının dünyada St. Paul yılı olarak kutlanacağını hatırlatarak St. Paul ile ilgili en önemli mekanlardan olan Tarsus'taki St. Paul Kilisesi'nin onarılacağını söyledi. Günay, "Böyle mekanların yılda birkaç kez ibadete açılmasını doğal karşılıyorum" dedi.
Antalya Demre'deki Noel Baba Kilisesi'nde ibadete izin verdiği gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunulan Günay St. Paul'un Hıristiyan dünyası için çok değerli olduğunu, Tarsus'a bu vasıta ile turist çekmeyi hedeflediklerini belirterek, şöyle konuştu: "Böyle mekanların yılda birkaç kez ibadete açılmasını doğal karşılıyorum. Bazı insanlar bunu misyonerliğe kapı aralamak olarak görüyor. Bu insanların kafasında duvar olduğuna inanıyorum ama demokrasi geliştikçe bu sorunlar aşılacaktır." Günay, Noel Baba Kilisesi'ndeki ayin için "Bu yeni bir karar değil, ama yeni bir uygulama" dedi. Sabah, 21.12.2007 |
||
50 MİLYON DOLARLIK PICASSO ÇALINDI
Brezilya'nın Sao Paulo kentinde bulunan "Sao Paulo Sanat Müzesi"nden dün, Pablo Picasso'ya ait olan ve 50 milyon dolar (59 milyon YTL) değerinde olduğu tahmin edilen bir yağlıboya tablonun çalındığı belirtildi.
|
|
|
|
CORDOBA'NIN MEDİNA AZAHARA'SI BİR ÇOK SIR SAKLIYOR
Sadece kısa bir süre kullanılan, sonra da bin yıl boyunca unutulan Medina Azahara’nın sırları yavaşça gün ışığına çıkıyor.
Avrupa’nın en önemli ortaçağ arkeolojik yapılarından birisi kabul edilen bu saray-şehirde geçenlerde minare temeli ve mihrabı ile birlikte 25 m uzunluğunda bir cami kalıntısı bulundu. Döneminin hem İslam hem de hristiyan kayıtlarında inanılmaz güzelliği ile bahsi geçen, 450 dönümden daha geniş bir alana inşa edilmiş olan Medina Azahara’nın yüzde 90'ı hala toprak altında.
936 – 940 yılları arasında 3. Abdülrahman tarafından inşa ettirilen cami ise 7. yüzyılda inşa edilen ve dünyanın en eski camii olan Şam Ulu Cami ile aynı mimari tarza sahip. The Olive Press, 16.12.2007 |
|
MAGNA CARTA'YA 21.3 MİLYON DOLAR
Dünya tarihinin en önemli belgelerinden kabul edilen "Magna Carta"nın (Büyük Özgürlükler Sözleşmesi) bir kopyası, New York'ta yapılan müzayedede 21.3 milyon dolara alıcı buldu. |
|
|
HASANKEYF'İ GÖMMEK İÇİN YEDİ YIL YETECEK
10 bin yıllık yerleşim yeri Hasankeyf'i sualtında bırakacak olan Ilısu Barajı, başlandıktan sonra yedi yıl içinde tamamlanacak. Bir tarihi 'kısmen' kurtarmak için yapılan çalışmalara ise 124 milyon dolar harcanacak.
Ilısu Barajı ve HES inşaatı ile elektromekanik
teçhizatının temin ve montajı ile projenin
mühendislik ve müşavirlik hizmetleri sözleşmeleri
ilgili konsorsiyumlarla 14 Ağustos 2007'de
imzalandı. 15 Ağustos 2007'de de Hazine ile dış
kredi kuruluşları arasında kredi sözleşmesi yapıldı.
Sözleşme Bakanlar Kurulu'nca onaylanınca proje,
süratle hayata geçirilecek. Baraj, işe başlama
tarihinden sonra yedi yılda bitirilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile DSİ Genel
Müdürlüğü arasında 2004 yılında yapılan protokolle,
kazı çalışmalarının DSİ'nin sağladığı mali destekle
bakanlık tarafından yürütülmesi kararlaştırılmıştı.
Bu kazılar Hasankeyf'teki Zeynel Bey Külliyesi,
Yamaç Külliyesi, Selahiye yapıları gibi sondaj
çalışmalarını kapsıyor. Kazılara paralel olarak koruma çalışmaları da
var. Zeynel Bey Türbe ve Külliyesi, El Rızk Camii,
Sultan Süleyman Camii, Yamaç Külliyesi, Koç Camii,
Kızlar Camii, Küçük Camii ve İmam Abdullah Zaviyesi,
taşınabileceği tespit edilen eserler... Baraj gölünün etki alanında kalmayacak olan
Yukarı Şehir'de; kale, Küçüksaray, Büyüksaray,
Ulucami, çarşılar, medrese, hamam, mezarlar, türbe,
höyük, 4 bin 200 mağara, ev ve Hasankeyf için
'Tarihi Park Alanı' ve 'Arkeolojik Park ve Açık Hava
Müzesi' düzenlenecek. 1989 yılında ODTÜ tarafından yaptırılan
arkeolojik araştırmaların üzerinden 10 yıl geçtikten
sonra, eski duruma göre yöredeki tarihi eserlerde
yüzde 30 tahribat tespit edildi. Hasankeyf'in tarihi ve kültürel miras
çalışmaları için 30 milyon dolar, Ilısu Baraj
rezervuarındaki kazı ve taşımalar için de 94 milyon
dolar olmak üzere toplam 124 milyon ABD Doları
harcama yapılacak. Ilısu barajı göl alanından Hasankeyf, 29 köy ve 50 mezra etkilenecek. Sular altında kalacak olan köy ve mezralardaki taşınmazların kamulaştırma bedelleri, Kamulaştırma Kanunu'na göre ödenecek. Ilısu Barajı'nda su tutulmadan önce, kamulaştırma bedelleri ödenmiş olacak. Radikal, 20.12.2007 |
||
![]() ![]() |
EMİNÖNÜ 'HANLAR BÖLGESİ' VE ZEYREK YENİLENİYOR
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, Zeyrek bölgesinde yer alan 26 yapı adasındaki tescilli 267 sivil mimarlık örneği parsel ile Eminönü Hanlar Bölgesi’nde 5 hanın rölöve, restitüsyon ve restorasyonlarının Büyükşehir Belediyesi’nce yapılmasını onayladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, Saraçhane Belediye Sarayı’nda geçen hafta yapılan Aralık ayı toplantılarında Hukuk Komisyonu ve Plan Bütçe Komisyonu’nun UNESCO’nun dünya miras sınırları içine aldığı Zeyrek Bölgesi ve Eminönü Hanlar Bölgesi ile ilgili raporlarını ele aldı. Raporda, Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı Tarihi Çevre Koruma Müdürlüğü’nce Fatih İlçesi Zeyrek bölgesinde korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli yapıların yeniden ihyası amacıyla çalışma yürüttüğü belirtildi.
Eminönü Hanlar Bölgesi’ne ilişkin raporda ise Rüstem Paşa Mahallesi’nde Büyük Çukur Han, Kızıl Han, Küçük Çukur Han, Molla Fenari Mahallesi’nde Vezir Han ile Sarı Demir Mahallesi’nde Ali Paşa Han’ın yeniden ihyası için gereken maliyetin yüzde 60’ının İl Özel İdaresi’nden, geri kalan kısmının da Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanacağı kaydedildi. Rapor Meclis Üyelerinin oybirliğiyle kabul edildi. Buna göre, 5 hanın yer aldığı 149 parselde, 14 bin 662 metre kare alanda röleve, restitüsyon, restorasyon ve mühendislik bedeli olarak toplam 2 milyon 291 bin 982 YTL harcanacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 19.12.2007 |
|
GERCÜŞ'TE TAŞ EVLER KORUMAYA ALINACAK
Batman'ın Gercüş İlçesi'ne bağlı Kayapınar beldesinde bulunan tarihi yapıların koruma altına alınacağı belirtildi.
Kayapınar Belediye Başkanı A. Müttalip Bademci, beldedeki eski yapıların dokularının bozulmaması için bir dizi proje hazırladıklarını ifade ederek, "Beldemizin en güzel yapılarını koruma altına aldık. Üzerlerinde işlemeli taşların bulunduğu evleri iç turizme açmayı planlıyoruz. Geçen yıl belde merkezindeki tarihi konak ve yapıların koruma altına alınması için başlattığımız çalışmaya belde sakinleri de destek verdi. Beldenin tanıtımına imkan sağlayacak taş işlemeli evleri yakında turizme açacağız" dedi. Batman Kent Haber, 17.12.2007 |
![]() |
|
|
KOCABAŞ KONAĞI KAMULAŞTIRILDI
Kahramanmaraş'ta Kuruşçu Ali Paşa tarafından yaptırılan Kocabaş Konağı, kamulaştırılarak tapusu Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne alındı.
Kahramanmaraş Turizm Eylem Planı çerçevesinde yapılan çalışmalar sonucunda önemli bir kültür hazinesinin daha restorasyonuna başlanıyor. Geçtiğimiz günlerde Mahmut Arif Paşa Konağı'nın restorasyonu için Valilik ve Belediye tarafından imzalanan protokolden kısa bir süre sonra kültür varlıklarının korunması adına sevindirici bir gelişme daha yaşandı. 1900'lü yıllarda Kuruşçu Ali Paşa tarafından yaptırılan, 1940 yılında Kocabaş ailesine geçen ve 20 yıldan bu yana da boş duran Kocabaş Konağı'nın tapusu, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından alındı. Böylece Kahramanmaraş'ta ilk defa bir konak kamulaştırılmış oldu.
İl Özel İdaresi 2007 Kültür Turizm Müdürlüğü bütçesi ile yapılan kamulaştırma çalışmasının ardından, konağın restorasyon çalışmaları hız kazanacak. Konağın öncelikle ne amaçla kullanılacağına karar vereceklerini söyleyen Kültür ve Turizm Müdürü Seydi Küçükdağlı, restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlanacağını kaydetti. Bu çalışmaların ardından da restorasyona başlanacağının altını çizen Küçükdağlı, "Bu tür çalışmalar kültür varlıklarına sahip çıkılması adına örnek teşkil edecek. Mülk sahiplerini de Yardım Yönetmeliği hususunda bilgilendiriyoruz. Toplumun her kesimi kültür ve turizm hazinesi olan bu tür yerlere sahip çıkmalı. Bu varlıkların korunup geliştirilmesi için ortak çalışma içerisinde olmalıyız" dedi. Kahramanmaraş Kent Haber, 18.12.2007 |
|
HAMİDİYE İDADİSİ KÜTÜPHANE OLUYOR
Bilecik'in Söğüt İlçesi'ndeki tarihi Hamidiye İdadisi'nin restorasyonu devam ediyor.
Tarihi yapı, 1992-2001 yıllarında Sağlık Meslek Lisesi olarak kullanıldıktan sonra uzun zamandır atıl durumda bekliyordu. Bina, 2001 yılında Kültür Bakanlığı'na devredildi. Bilecik İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Mehmet Koçabıçak ve beraberindekiler, onarım çalışmaları hakkında bilgi aldılar.
Bilecik Kent Haber, 16.12.2007 |
![]() |
![]() |
|
![]() |
16 - 22 Aralık 2007 |
|
DA VINCI'NİN HALİÇ
KÖPRÜSÜ BM'DE
Da Vinci'nin tasarımından çok etkilenen Sand, onu buzdan inşa etmeye 2006'da Antarktika'ya gittiğinde karar vermiş. "Orada yaptığım buzdan köprü eridiği gün, bizim medeniyetimizin de büyük bir parçası sulara gömülecek" diye konuşan Sand, köprünün aynısını, küresel ısınmanın tüm insanlığı etkilediğini duyurmak için bir de burada yaptığını söylüyor.
Sanatçı, 'Canlı Buz' adlı bir projeyle ilerleyerek köprüyü dünyanın çeşitli şehirlerinde inşa etmek istiyor; İstanbul da gönlündeki şehirlerden biri: "İstanbul'da Da Vinci'nin köprüsünü sadece buz olarak değil, gerçek haliyle de inşa etmeyi çok isterim, çünkü köprü zaten Haliç için tasarlanmış. Bu köprü, köprülerin 'Mona Lisa'sı, tüm köprülerin kraliçesi."
Radikal, Fotoğraf: Basri Şahin/AA, 19.12.2007
ORİJİNAL KÖPRÜYÜ
İSTANBUL YILLARDIR BEKLİYOR
Radikal, 19.12.2007 |
|
ROMA DÖNEMİNE AİT AGORA KALINTISI
Kuluncak İlçesi'nde ortaya çıkarılan mozaiklerin, ilçenin, Romalıların çok tanrılı dinlere inandıkları MS 2. yüzyılda önemli bir ticaret merkezi olduğunu gösterdiği bildirildi. Doğanşehir ve Kuluncak ilçelerindeki mozaiklerin kazılarının tamamlandığını söyleyen Malatya Arkeoloji Müzesi Müdürü İzzet Esen bulunan mozaiklerle ilgili şu bilgileri verdi: “Bu forum denen yapılar Roma döneminde agora olarak adlandırılan, ticari amaçla kullanılan kompleks yapılardır. Bazilikalar da bu forumun içinde yer alır. Burada daha çok yargılamalar yapılır, yargıç heyeti bulunur. İş adamları, ticaret erbabı bulunur. Buralar ileri gelen insanların geldiği sosyal mekanlar gibidir. Daha sonraki dönemde Hristiyanlıkla birlikte dinsel fonksiyon da kazanmıştır.” Türkiye Gazetesi, 19.12.2007 |
|
NOEL BABA'DAN BAKAN GÜNAY'A SUÇ DUYURUSU
Noel Baba Vakfı, Antalya’nın Demre İlçesi’ndeki tarihi Noel Baba Kilisesi’nde Fener Rum Patrikhanesi’ne ayin izni veren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay hakkında suç duyurusunda bulundu. Vakıf Başkanı Muammer Karabulut, "Bakan ören yerini, ayin izni vererek kiliseye çevirdi" değerlendirmesini yaptı. Hürriyet, Haber: Umut Erdem, 19.12.2007 |
![]() |
|
TARİHİ BİNA KÜL OLDU
Önceki gece Cemal Nadir Caddesi üzerindeki
İller Bankası arkasında bulunan metruk binada henüz
belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Bursa Hakimiyet, 18.12.2007 |
BEŞ KONAKLARDA GEÇİCİ KABUL
Malatya Beş Konaklar Restorasyonu ihale süreci kapsamında, geçici kabul yapıldı. Malatya Haber, 18.12.2007 |
![]() ![]() |
![]() |
SAAT KULESİ ÇOK ŞIK OLDU
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin bir süre önce restore ettirdiği İzmit’in sembolü Saat Kulesi için çok hoş bir de aydınlatma sistemi kuruldu. Saat Kulesi, şimdi hava karardıktan sonra çok şık görünüyor ve İzmit’e gerçekten yakışıyor.
Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Saat Kulesi binasına hırsızların, serserilerin girmesini önlemek amacıyla alarm sistemi de yapıldığını açıkladılar. Binaya yönelik en küçük bir darbe halinde sistem devreye girecek. Öteyandan yeni yapılan aydınlatma sistemi ile önemli tasarruf da sağlandığı açıklandı. Saat Kulesi çevresinde daha önce kullanılan ve işe yaramayan aydınlatma sistemi ile günlük elektrik harcaması 8 YTL olarak hesaplanmıştı. Yeni aydınlatma sistemi ile, günlük elektrik sarfiyatının 5 Kuruşa düşürüldüğü bildirildi.
Büyükşehir Belediyesi’nin İzmit’in sembolü Saat Kulesi için yaptığı çalışma takdirle karşılanıyor. Ancak Saat Kulesi’nin hemen altında bulunan, yine İzmit için bir sembol olan Atatürk Anıtı için de genel bir temizlik, çevre düzeni ve aydınlatma gerekiyor. Özgür Kocaeli, 18.12.2007 |
KAYIP CENNET BULUNDU
Foja Dağları'nda ayak
basılmamış bölgeyi keşfe çıkan bilim adamları, yeni
türler ve bitkiler buldu. Bunların arasında en
ilginci ise dev fare |
|
GALATAPORT'TA İHALE İÇİN ONAY BEKLENİYOR
Özelleştirme İdaresi, Galataport’u ikinci kez ihaleye çıkarabilmek için bir yılı aşkın süredir Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun onayını bekliyor. Kurul, daha önce onay verdiği imar planında bu kez yeni şartlar öne sürdü.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı (ÖİB), Galataport projesinin ikinci
ihalesi için Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na
bir yıl önce yaptığı başvuruya halen yanıt alamadı.
ÖİB ile kurul arasında imar planı konusundaki görüş
ayrılığı sürüyor. Kurul, daha önce onay verdiği imar
planında bu kez yeni şartlar öne sürdü. NTVMSNBC, 18.12.2007 |
|
KIRBAŞI'NDA TÜMÜLÜS HEYECANI
Beypazarı'nın
Acısu köyü yakınlarında yapılan kazı çalışmalarında
tümülüslerin gün yüzüne çıkarılma çalışmasının
ardından, Kırbaşı Belediye Başkanı Cengiz Yılmaz
harekete geçti. Hürriyet Ankara, Haber: Ayşe Türkmez, 18.12.2007 |
|
![]() |
KAP CAMİİ İBADETE KAPATILDI
Vakıflar Genel Müdürlüğü Şanlıurfa Bölge Müdürlüğü, Adıyaman Kap Cami restorasyon ve güçlendirmesini yaptıracağı için cami ibadete kapatıldı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan ve 1768 yılında yapılan Kap Cami’nin bakımsızlıktan dolayı çürümeye başlaması üzerine, restorasyon ve güçlendirme çalışmaları başladı. Restorasyon ve güçlendirme ihalesi yapılan Kap Cami’de çalışmaların yaklaşık bir yıl süreceği ve bir yılın sonunda ibadete açılacağı öğrenildi. Osmanlı dönemine ait olan ve 1768 yılında yapılan Kap Cami 1923 yılında Hacı Mehmet Ali tarafından yapıldı. O tarihten beri bakım ve onarımdan geçirilmeyen camide, duvarlar çatlaması, taşların düşmesi nedeniyle tehlike arz ediyordu. Şanlıurfa Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 2006 yılında programa alınan ve 2007 yılında ihalesi yapılan Kap Camii’nde çalışmalar başladı. Restorasyon ve güçlendirme çalışmaları yapılacak cami ibadete kapatıldı.
Yetkililer, restorasyon ve güçlendirme ihalesinin yapıldığını ve bir yıl sürecek olan çalışmaların caminin aslına uygun bir şekilde yapılacağını belirttiler. Vakıflar Şanlıurfa Bölge Müdürlüğü Kap Camisi ile birlikte Adıyaman merkezde bulunan Abuzer Gaffari Türbesi, Ebubekir Hamamı ile Besni İlçesi'nde bulunan Ulu Cami, Kızılcaoba Mescitleri'nde onarım yapılacak. Bunun dışında yine bu yıl merkezde bulunan Ulu, Eskisaray, Yenipınar Camileri, Kahta Kemaliye Ulu Cami ve Mahmut Ensari Türbesi'nin proje ihalesini yaptı. Adıyaman Haber, 17.12.2007 |
PERİ BACALARI LÜKS KONAKLAMA MERKEZİ OLUYOR
Türkiye'nin önemli turizm merkezlerinden Kapadokya bölgesinde, eski peribacası evler, lüks konaklama merkezlerine dönüştürülüyor.
Peribacaları ile turistlerin ilgisini çeken Kapadokya bölgesinin önemli turizm merkezlerinden Nevşehir'in Uçhisar beldesinde peribacası evlerden butik otele dönüştürülenlerin sayısı hızla artıyor. Bölgeye özgü tüf kayalardan oyulu peribacası evleri konaklama merkezlerine dönüştüren tesisler, misafirlerine otantik ortamlarda bölgenin doğal zenginlikleriyle baş başa tatil yapma imkanı sunuyor. Yıkılmaya yüz tutan peribacası evleri, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu onayıyla aslına uygun olarak restore ederek turizme kazandıran işletmecileri, klasik otelcilik anlayışının dışında misafirlerini ev ortamında ağırlamaya çalışıyor. Butik otellerde konaklamanın bedeli ise 100 dolardan 3 bin dolara kadar çıkabiliyor. Uçhisar Belediye Başkanı Mustafa Zühal, bölge turizminin gelişmesi için yatırımcılara her türlü kolaylığı sağlamaya çalıştıklarını vurguladı. 3 bin 500 nüfuslu beldelerinde son yıllarda yapılan yatırımlarla birlikte konaklama tesislerindeki yatak sayısının bin 200'ü aştığını ifade eden Zühal, beldelerindeki konaklama tesisi sayısının 37'ye ulaştığını bildirdi. Bölgedeki butik otellere Avrupa ülkeleri ile Japonya'dan gelen turistlerin ilgi gösterdiğini belirten Zühal, tesislerde hizmet kalitesini yüksek tutarak daha fazla turist çekmeyi amaçladıklarını söyledi. Tesislerin doluluk oranının yüzde 78 olarak gerçekleştiğine dikkati çeken Zühal, bu oranın kıyı bölgelerin üstünde olduğunu kaydetti. Zaman, 17.12.2007
Nano-Yorum: |
|
NOEL BABA'NIN MEZARI ARTIK KORUMA ALTINDA
Antalya’nın Demre İlçesi'ndeki Noel Baba Kilisesi’nde
bulunan ve Saint Nicholas’a ait olduğu sanılan
mermer mezar korumaya alındı. Hürriyet, 17.12.2007 |
|
MISIRLI MUMYAYA CHECK-UP
Binlerce yıl önceden günümüze kadar gelen mumyalar artık modern cihazlarla inceleniyor. Yeni Şafak, 17.12.2007 |
|
![]() |
TARİHİ ETFAL SAAT KULESİ İHYA EDİLİYOR
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, Osmanlı Sultanı 2. Abdülhamid Han tarafından 1907 yılında yaptırılan ve bakımsızlık nedeniyle yok olma tehlikesi altında bulunan Şişli’deki asırlık Etfal Saat Kulesi ve Mescit Binası’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İl Özel İdaresi tarafından restore edilmesine yönelik raporu oybirliğiyle kabul etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 17.12.2007 |
DÜNYANIN GÖZÜ BU KOLEKSİYONDA
Mehmet Tezçakın’ın kitap haline getirilen koleksiyonunda Osmanlı’nın ilk kağıt parası olan el yazması kaimeler, Osmanlı’nın ilk sahte kağıt parası, 4 ayrı dilin (Osmanlıca, Fransızca, Rumca, Ermenice) birlikte kullanıldığı dünya tarihindeki tek para da yer alıyor.
Türkiye Gazetesi, 17.12.2007 |
![]() |
BU KAFAYLA KUBBE DE İNER, DUVAR DA ÇÖKER
Sinan’a bir darbe daha... Usta mimarın 1581’de,
ömrünün son yıllarında tamamladığı Kılıç Ali Paşa
Külliyesi’nin medresesi ve hamamı çökmek üzere...
Mevcut kayıtlara göre, medrese Vakıflar Genel
Müdürlüğü’ne, hamam ise bir işadamına ait... Ancak
durum ne Vakıflar’ın ne de işadamının umrunda...
Tuğlaları düşen, camları kırılan medresenin çatısını
otlar bürümüş... Tam bir enkazı andıran hamam
duvarında ise ‘tedbir olarak’ ‘Dikkat, duvar
çökebilir’ yazısı yer alıyor. |
|
TÜRKÇENİN KAYIP HAZİNESİNİ BULANA 1000 ALTIN ÖDÜL
Avrasya Yazarlar Birliği, Türk
dilinin ilk gramer kitabı olan Kaşgarlı Mahmut’un
kayıp eseri "Kitabu Cevahirü’n Nahv Fi Lugati’t
Türk"ü bulana 1000 Cumhuriyet Altını ödül verecek. Hürriyet, 17.12.2007 |
|
TARİHİ KESİK KÖPRÜ TRAFİKTEN KURTULUYOR Alternatif köprü yapılamadığı için Karşıyaka ve Esentepe mahallelerinin şehir bağlantısını 715 yıl önce yaptırılan Kesik Köprü sağlıyor.
Karayolları 16. Bölge Müdürlüğü'nün 2005 yılında yaptığı sondaj çalışması, acı gerçeği ortaya koymuştu. Selçuklu eseri tarihi köprünün ayaklarından alınan örnekleme analizler sonucu köprünün zamana bağlı olarak yıprandığı, direncinin kaybolduğu ve ayaklarının oyulduğu belirlendi. İnsan müdahalelerine bağlı olarak üzerine asfalt dökülen köprünün, inişli-çıkışlı yapısından dolayı araç trafiğine uygun olmadığı anlaşıldı. Ancak bugüne kadar araç trafiği kesilemediği için restorasyon ihalesine çıkılamadığı da hazırlanan raporda yer aldı. Şimdi kesme taş işçiliğinin örneklerinden olan Kesik Köprü, yılların yükünü kemerlerinden atacağı günü dört gözle bekliyor.
Bu amaçla 22 Kasım 2007 tarihinde Sivas İl Özel İdare tarafından yeni köprü yapımı için ihaleye çıkıldı. 10 firmanın katıldığı ihale oldukça çetin geçti. İhaleyi, 2 milyon 422 bin YTL fiyat veren Bosaş firması kazandı. İtiraz süresi önceki gün sona eren ihale, Özel İdare Yol Ulaşım Şubesi tarafından onaylanarak ilgili firmaya sözleşme daveti yapıldı.
Bosaş Firması yetkililerinin 15 gün içinde Sivas'a gelerek Özel İdare Genel Sekreterliği ile sözleşmeyi imzalaması bekleniyor. İmza sonrası bir hafta içinde iş teslimi yapılacak. İlgili firmanın ise köprü yapımına hemen başlayacağı ifade edildi. İhale şartnamesine göre köprünün 700 gün içinde bitirilmesi gerekiyor. Yeni köprünün, Karşıyaka ve Esentepe'yi ortadan kesen 4 Eylül Sanayi Sitesi arkasına yapılacağı belirtildi.
İl Özel İdare yetkililerinden alınan bilgilere göre köprü inşaatının ihale şartnamesinin aksine 2008 yılı sonuna kadar bitirilmesi hedefleniyor. Alternatif köprü olmadığı için araç trafiğine kapatılamayan Kesik Köprü, yeni köprünün hizmete girmesiyle birlikte eski hüvüyetine kavuşacak. Yılların yorgunluğunu üzerinde taşıyan köprünün restore edileceğini açıklayan yetkililer, bundan sonra turizim amaçlı hizmet vereceğini açıkladı.
Sivas - Kayseri eski yolu üzerindeki köprü, Kızılırmak'ın üzerinde yaptırılmıştır. Bir diğer adı da Kızılırmak Köprüsü'dür. Köprünün uzunluğu 326,35 metre, eni 4,85 metredir. 19 kemerden oluşan köprünün en büyük kemer açıklığı 7,90 metredir. Köprünün tamamı kesme taştandır. Köprü iki kısım halindedir.
Sivas tarafında 17 gözlü olan birinci kısım Kayseri tarafında 2 gözlü olan ikinci kısım vardır. Bu iki kısım arasındaki kemerli gözler toprak altında kalmıştır. Köprünün üzerinde bulunan kitabelere göre 1292 yılında Selçuklu Devleti tarafından yapılmıştır. Yeni Şafak, 16.12.2007 |
|
ÇANAKKALE ŞEHİTLİKLERİ 'MÜZESİZ' KALDI
Türkiye
Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı Çanakkale'de,
savaşın izlerinin sergilendiği müzeler, çeşitli
nedenlerle kapatıldı. Son 5 yılda 40 milyon YTL
harcanarak yeni şehitliklerin yapıldığı Gelibolu
Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nda açık tek bir müze
kalmadı. Kimisi dökülen, kimisi tadilata alınan
müzelerin kapalı olması, tarihi alanları görmeye
gelenleri şaşkına çevirdi. Çanakkale Deniz
Zaferi'nin 93'ncü yıldönümü kutlamalarına üç ay
kala, savaşın izlerinin sergilendiği müzelerin
kapısında kilit vurulması tepki çekerken, özel
müzelerden, sadece birinin açık olduğu öğrenildi. Haber Ekspres, 16.12.2007 |
|
"KAMU BİNALARINDA OSMANLI-SELÇUKLU KİMLİĞİ
DAYATILIYOR" İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İSMD), AKM'de açtığı 'Binalar Konuşunca Mimarlar Susar' sergisi ve sergiyi içeren kitap aracılığıyla ideolojik mesajlar taşıyan mimariyi tartışmaya açıyor. Küratörlüğünü ve metin yazarlığını Uğur Tanyeli'nin yaptığı sergi, modernleşmenin yaklaşık 200 yıllık serüveni boyunca, özellikle kamusal mekanların birer ideolojik temsil nesnesi olarak görüldüğünü örnekleriyle ortaya koyuyor.
Radikal, 16.12.2007 |
|
![]() |
BÜYÜKELÇİ KORU: KIŞLA BAKIMSIZLIKTAN YIKILDI
2. Abdülhamid'in Suudi Arabistan'da inşa ettirdiği kışlanın yıkılarak otopark yapılmasıyla ilgili olarak Türkiye'nin Riyad Büyükelçisi Naci Koru ile Mekke ve Medine'yle doğrudan ilgilenen Cidde Başkonsolosu Ahmet Yıldız, Milliyet'in sorularını yanıtladı.
Milliyet, Haber: Utku Çakırözer, 16.12.2007 |
"TARİHİ KÖŞKÜ DEĞİL, BETON ŞEMSİYEYİ ONARIN"
8 asırlık Alaeddin Köşkü'nün seyir terası kısmının restorasyonu için Anıtlar Kurulu'na başvuran Konya Büyükşehir Belediyesi ilginç bir cevap aldı. Anıtlar Kurulu, köşk yerine, tarihi yapının korunması için 45 yıl önce inşa edilen beton şemsiyenin onarılmasını önerdi.
Konya'da Alaeddin Tepesi'ndeki 800 yıllık Selçuklu Sarayı'nın Alaeddin Köşkü olarak bilinen kısmının restorasyonu adeta yılan hikayesine döndü. Köşkün seyir terası diye anılan son kalıntısının restorasyonu için Konya Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı başvuruya Anıtlar Kurulu'ndan ilginç bir cevap geldi. Kurul, yıkılma riski bulunan Alaeddin Köşkü yerine, 45 yıl önce yağmur ve kara karşı eseri korumak için yapılan beton şemsiyeyi onarmayı önerdi. Sarayın eski günlerine dönmesi için harekete geçen Konya Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na başvurarak izin istedi. Kurul, konuyla ilgili komisyon kurulmasına karar verdi. Komisyon şemsiyenin betonundan numuneler alıp inceledi. Komisyon, şemsiyeyi kaplayan mozaik tabakada kabarmalar ve dökülmeler olduğunu tespit ederek, belediyeye beton koruyucuyu tamir etmeyi önerdi.
Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Ercan Uslu, bürokratik engeller sebebiyle ecdat yadigarı yapıyı kaybetmekten korktuklarını söyledi. Uslu, "Asıl tarihi eser orada yıkılmaya terk edilirken, beton şemsiyenin korunmaya çalışılmasına anlam veremiyorum." dedi.
Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Muammer Koyuncu, gelecek raporu kurulda inceleyeceklerini ve şemsiyenin kaldırılıp kaldırılmayacağına karar vereceklerini bildirdi. Zaman, Haber: Ünal Livaneli, 16.12.2007 |
![]() |
ORTA ASYA'DAN GÖÇ ETME BİR EFSANEDİR
İTÜ öğretim üyesi, antropolog Timuçin Binder Anadolu'nun 1071 sonrasında Türkleştiği savına karşı çıkıyor: Buradaki insanın tarihi 40 bin yıl öncesine uzanıyor..
Genetik teknolojisindeki baş
döndürücü gelişmeler sadece geçmişe değil geleceğe
de ışık tutuyor. DNA moleküllerinin dizilişi pek çok
kişi ve ulus için hayati öneme sahip "nereden
geldim" sorusuna da yanıt veriyor. Ancak Türkiye'de
bu konuda kapsamlı bir araştırma yok. Amerika ve
Avrupa'da Oxford gibi birkaç üniversite ve yüklü bir
ücret karşılığı bazı şirketler bireysel gen
incelemesi yapıyor. Bir de National Geographic
dergisinin devam ettirdiği "Genografi" projesi var.
Bu merkezlere son dönemde Türkiye'den de başvurular
yoğunlukta. Derginin ve ilgili şirketlerin sitesine
girenler bir DNA numune paketi ve şifre alıyor.
Ortalama olarak 100 ile 450 dolar arası bir ücret
ödeniyor. Gönderilen paketteki çubukla ağız içinin
bir bölümü kazınıyor ve çubuğun üzerindeki DNA
numunesine hiç dokunulmadan gönderiliyor. Merkezde
bu parça inceleniyor ve başvuranın atalarının
nereden geldiği tespit ediliyor. Türklerle ilgili
tüm bu genetik araştırmaların sonuçlarını yakından
takip eden bir isim var: İTÜ İnsan ve Toplum Bilimi
bölümü öğretim üyesi, antropolog Timuçin Binder.
Kaliforniya Üniversitesi'nde antropoloji (İnsan
kültürü, toplumu, biyolojisi üzerine araştırmalar
yapan bilim dalı) eğitimi alan Binder, ardından
tarih ve genetik bilimler üzerinden akademik
çalışmalar yürüttü. Genetik miras tıbbın konusu
olarak bilinse de antropolojinin ilgi alanına
giriyor. Binder ile Türklerle ilgili genetik
araştırmaların sonuçlarını konuştuk.
Göç edenlerin sayısı ve etkisi bu
kadar az ise Özbeklerle, Kırgızlarla veya
Türkmenlerle bağımız nereden geliyor?
* Peki, gen araştırmalarının
sonucuna göre Türkler kimlere yakın?
* Son dönemde gen araştırması
yaptıran kişilerin sayısındaki artışı neye
bağlıyorsunuz? Sabah, Haber: Ecevit Kılıç, 10.12.2007 |
![]() |
|
![]() |
9 - 15 Aralık 2007 |
|
MANTAR, FRANSA'DA MAĞARA
RESİMLERİNİ TEHDİT EDİYOR
Mikrobiyologların çalışmalarının ardından, hükümet mantara karşı bir çalışma yapılmasını ve bu kırılgan ortamın korunabilmesi için mağaranın dört ay boyunca her türlü ziyarete kapatılmasını kararlaştırdı.
Lascaux Mağarası, 15.000 ila 17.000 yıl öncesine tarihlenen yüzlerce at, boğa, dağ keçisi ve sığır çizimi ile ünlü. İlk Avrupalıların bu mağarada kırmızı, siyah, kahverengi, sarı renkleri veren mineraller ve tozlar kullanarak yaptığı 600 resim Paleolitik sanatın en mükemmel örnekleri olarak kabul ediliyor.
1940 yılında dört çocuk (ve bir köpek) tarafından bulunmasının ardından, mağaranın ve resimlerin korunması sürekli olarak sıkıntı yarattı. 2. Dünya Savaşı’nın ardından halka açılan mağaraya günde 1.800 civarında ziyaretçi geliyordu. 1950'lerde duvarlarda görülmeye başlayan yosun ve küçük kristaller için ziyaretçilerin nefeslerinden kaynaklanan nem sorumlu tutulunca devlet Lascaux’yu ziyarete kapattı.
O tarihten bu yana mağarayı sadece özel izinle hergün en fazla beş kişi gezebilmekte. Turistler için ise Lascaux’nun yakınında bir başka mağara inşa edildi. Lascaux II olarak bilinen bu kopya mağara 1983'de açıldı ve yılda 250.000 turisti ağırlıyor.
Gerçek mağarada ise 2001 yılında yeni sorunlar başgösterdi. Görevliler nem ve ısı kontrolü için yeni bir sistem kurmaya karar verdiler. Bu yeni sistemin işlemeye başlamasından kısa bir süre sonra fusarium solani olarak bilinen bir mantar türü tavan ve duvarlarda hızla yayılmaya başladı. Bu mantar için önce yeni sistem ve bunu monte eden işçilerin giydikleri kıyafetler suçlandı ise de, sonradan mantarın zaten mağarada varolduğu, işçilerin çalışması veya nemdeki anormal değişimle uyandığı anlaşıldı.
Kuratör Jean-Michel Geneste bu çalışmanın mantarı tetikleyen ana faktör olduğunu kabul ediyor. Öte yandan, 1982 den bu yana Fransa’da bulunan mağaralarda 2 derecelik bir ısı ve hafif karbondioksit artışı görülmesine rağmen, Geneste, iklim değişiminin bu tür mantarların oluşması için bir sebep olabileceği konusuna ihtiyatla yaklaşmak gerektiğini düşünüyor. The New York Times, Haber: Marlise Simons, 09.12.2007 |
|
MÜNİH'TE YİNE AYNI GALERİ, YİNE KAÇAK ESER
Almanya’nın Münih
kentindeki Gorny & Mosch adlı sanat galerisinde
müzayedeye çıkartılan üç tarihi esere, çalıntı
olduğu gerekçesiyle el konuldu. Hürriyet, Haber: Celal Özcan, 15.12.2007 |
|
OSMANLI KIŞLASI OTOPARK
OLDU
|
|
|
'OTURAN KADIN'A 13.7 MİLYON EURO
İngiliz ekspresyonist
ressam Francis Bacon'un bir tablosunun açık
artırmada 13,7 milyon Euro'ya satıldı. Hürriyet, 15.12.2007 |
BAKAN GÜNAY, HASANKEYF'İN BARAJDAN YÜZDE 20 ETKİLENECEĞİNİ İDDİA ETTİ
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yapılacak Ilısu Barajı'ndan Hasankeyf’in yüzde 80’inin etkilenmeyeceğini söyledi. Günay, bölgedeki kazı çalışmaları için 124 milyon dolar harcama yapılacağını da ifade etti.
Turizm Gazetesi, 15.12.2007 |
|
TARİHİ ESER OPERASYONU
Afyonkarahisar'ın
Dinar İlçesi'nde jandarma tarafından gerçekleştirilen
operasyonda, çok sayıda tarihi eser ele
geçirilirken, olayla ilgili 1 kişi gözaltına
alındı. Afyonkarahisar Kent Haber, 14.12.2007 |
|
KAÇAK KAZI SONUCU ORTAYA ÇIKARILAN MOZAİK ALAN İÇİN KURTARMA ÇALIŞMALARI BAŞLATILACAK
Kahramanmaraş'ın
Dulkadiroğlu Mahallesi'nde temmuz ayında bir evin
alt kat odalarından kaçak kazı sonucu ortaya çıkan
mozaik alan için kurtarma kazısı çalışmaları
başlayacak. Mozaiklerin MS 6'ıncı ve 7'inci yüzyıl
Geç Roma- Erken Bizans Dönemi'ne ait olduğu
değerlendiriliyor.
Mozaik taşlarından oluşan taban mozaiğinde av
sahneleri, geyik ve kuş gibi hayvanlarının da
tasvirleri bulunuyor. Çeşitli geometrik desenlerin
ve hayvan tasvirlerinin yer aldığı bu mozaiğin M.S
6'ıncı ve 7'inci yüzyıl Geç Roma- Erken Bizans
Dönemi'nde bir çiftlik evinin mozaikleri olarak
değerlendiriliyor. |
|
![]() |
EPHESOS:
Arkeolojik "Colloquia Anatolica et Aegaes: Colloquia Smyrnensia" serisinde 7. konuşmacı Viyana'daki Avusturya Arkeoloji Enstitüsü, Ephesos Kazı Projesi Üyesi Doç.Dr. Sabine Ladstatter, 18 Aralık 2007 tarihinde saat 16:00'da Dokuz Eylül Üniversitesi, DESEM, Bordo Salonu'nda "Ephesus - A Long Time Project in a New Century" (Ephesos - Yeni Bir Yüzyılda Uzun Zamandır Süren Bir Proje) başlıklı bir konuşma sunacak. Mimarlar Odası, 14.12.2007 |
"ALLIANOI'Yİ YOK EDECEK HER TÜRLÜ FAALİYET HUKUK DIŞI"
"Allianoi boğulmasın" diyen Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), 2001'de "1.derece arkeolojik sit" olarak tescil edilen Allianoi'nin adım adım sonunun hazırlandığını söyleyip süreci şöyle sıralıyor:
EGEÇEP bütün bu süreci "Yani Allianoi'nin boğulma zamanı çok yaklaştı" diye yorumlayıp bu durumun acilen önüne geçilmesini talep ediyor.
Bergama Kuzey Ege, 14.12.2007 |
|
OSMANLI HAMAMI REFERANDUMU
Ordu Kültür ve Turizm Müdürü Muzaffer Günay, Eskipazar Köyü'nde köy tüzel kişiliği mülkiyetinde bulunan 500 yıllık tarihi hamamların restore edilmesi için referandum yapılması gerektiğini söyledi.
Ordu Kent Haber, 14.12.2007 |
![]() ![]() |
|
KÖYLÜLER BİN YILLIK AĞACI KORUMA ALTINA ALDI
Antalya`nın Akseki İlçesi'ne bağlı Pınarbaşı Köyü'nde bulunan ve yaklaşık bin yaşında olduğu tahmin edilen çınar ağacı, köy halkı tarafından koruma altına alındı.
Kemer Gözcü, 14.12.2007 |
TARİHİ ESER OPERASYONU
Bilecik'in Bozüyük İlçesi'nde jandarma ekiplerince tarihi eser ele geçirilirken, iki kişi göz altına alındı. Bilecik Kent Haber, 14.12.2007 |
![]() |
HAYALET MÜZE'NİN ANKARA'YA AZİZLİĞİ |
|
LONDRA'DA ROMA TARZI
YEMEK TAKIMLARI
Museum of London kuratörü Jenny Hall “Eserleri ilk gördüğümde gülümsemeye başladım, hala daha gülümsüyorum. Sayı ve kalite olarak inanılmaz bir buluntu. Şimdiye dek İngiltere’nin hiçbir yerinde böyle bir şey bulunmadı” demekte. The Times, Haber: Dalya Alberge, 07.12.2007 |
|
GAZİ MÜZESİ'NDE SAYIM
Samsun Haber, 13.12.2007 |
|
TARİHİ ENSTİTÜ ADALET BİNASI OLACAK
Bursa'da kurulması planlanan İstinaf Mahkemesi için yer arayışları sürüyor. Adalet ve Tarım Bakanlığı anlaşabilirse tarihi İpek Böcekçiliği Araştirma Enstitüsü'nün binası adalete hizmet verecek.
Adaletin daha hızlı ve sağlıklı işlemesi için önem taşıyan İstinaf Mahkemeleri'nin 1924'de kapatılmasının ardından tekrar gündeme gelmesi, adalet çevresini sevindirdi. Yerel mahkemede 1. aşamada karara bağlanan davaların Yargıtay'a gitmeden istinaf mahkemelerinde görülecek olması, davaların sağlıklı sonuçlanması için büyük bir önem taşıyor. Avrupa Birliği'nin de destek verdiği çalışmalar Diyarbakır, İstanbul, Bursa'nın da aralarında bulunduğu 9 pilot şehirde devam ediyor. Adalet Bakanlığı tarafından 2010 yılında hizmete girmesi düşünülen mahkemelerin bölgesel bazda çalışmalarına hız verdi. İstinaf Mahkemesi için uygun bir bina arayışı süren Bursa'da Tarım İl Bakanlığı'na ait İpek Böcekçiliği Araştırma Enstitüsü'nün Adalet Bakanlığı'na devri gündeme geldi. AKP Bursa milletvekili Altan Karapaşaoğlu, konu ile ilgili görüşmelerin devam ettiğini söyledi. Konu ile ilgili olarak bir açıklama yapan Bursa Baro Başkanı Asude Şenol, Adalet Bakanlığının İstinaf Mahkemelerinin kurulmasına dair açıklamasının ardından Bursa'da bir ilerleme kaydedilmediğini ileri sürdü ve "Özellikle bina arayışı devam ediyor. Bu mahkemelerin kurulmasıyla Yargıtay'ın yükü hafifleyecek. Ama uygulama olmadan kesin bir şey söylememiz mümkün değil. Yasanın çıkması değil, önemli olan uygulama. Bu, uygulamada belli olacak" diye konuştu. Yeni Şafak, 13.12.2007 |
|
BİTLİS'TE BİR TARİH GÖZ GÖRE GÖRE YOK OLUYOR
Bitlis'te yerel ve idari yöneticiler, turizm potansiyenin artması için Bitlis Evleri'nin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Buna karşın tarihi Bitlis evleri bir bir yıkılıyor. Bitlis Kültür Müdürlüğü yetkilileri ise ev sahiplerinin ilgisizliğinden yakınıyor. Bitlis'teki tarihi evlerden günümüze 244 adedi tescilli 435 kültür varlığı ulaştı.
|
|
MAHMUT ARİFİ PAŞA KONAĞI RESTORE EDİLECEK
Kahramanmaraş'taki tescilli tarihi yapılar arasında bulunan Mahmut Arifi Paşa Konağı'nın restore edilerek Etnografik Maraş Kültür Evi ve Müzesi olarak hizmete açılması için Valilik ile Belediye arasında protokol imzalandı. Kahramanmaraş Valisi Niyazi Tanılır, tarihi eserlerin korunmasının kültür ve turizm açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
Vali Niyazi Tanılır, restorasyonuna İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği'nin de katkıda bulunacağı Mahmut Arifi Paşa Konağı'nın Kahramanmaraş'taki tescilli 601 tarihi eserden yalnızca biri olduğunu belirtti. İldeki tarihi eserlerin korunması ve turizme kazandırılmasında devlet yanında varlıklı vatandaşlara, sivil toplum kuruluşlarına ve mahalli idarelere de önemli görev düştüğünü kaydeden Tanılır, şöyle konuştu:
''Kahramanmaraş'ta tescilli ve tescilsiz çok sayıda tarihi eser var. Tescilli 601 tarihi eser mevcut. Vakıfların mülkiyetinde olmayan eserler bakımsız ve harap durumda. Bu eserler bizim milli kültürümüzün parçaları. Valilik olarak bu eserleri kazanmaya büyük önem veriyoruz. Tarihi eserlerimizi korumamız kültürümüz ve turizmimiz için büyük önem taşıyor. Tarihi eserlerimizi korumak için önümüze bir hedef koyduk. Mahmut Arifi Paşa Konağı'ndan başlayarak eserlerimize sahip çıkacağız. Bu protokolle bu çalışmayı başlatıyoruz. Bu çalışmayı devam ettirmek elbette başlamaktan çok daha önemli. Bu konuya meslek odalarımız ve işadamlarımız da el atmalı.''
Kahramanmaraş Belediye Başkanı Mustafa Poyraz da konuşmasında, Mahmut Arifi Paşa Konağı'nın restorasyonunu en kısa sürede tamamlama çabası içinde olacaklarına dikkati çekti. Mustafa Poyraz, kentteki tarihi eserleri ekonomik olanakları ölçüsünde sahiplenmeye çalıştıklarını, Mahmut Arifi Paşa Konağı'nın restorasyonunun bu alanda yürüttükleri çalışmaların son örneği olduğunu bildirdi. Turizm Gazetesi, 13.12.2007 |
|
GAZİANTEP'E DEV MÜZE KOMPLEKSİ
2009 yılı başında bitirilmesi hedeflenen “Gaziantep Müze Kompleksi”nin içinde, hem arkeoloji hem de Zeugma Mozaik müzesi bir arada bulunacak. Ayrıca, müzenin alt kısmında mozaik okulu açılacak. Müzenin yanında birçok aktivasyon merkezi, gezi alanı, amfi tiyatrosu, sergi salonu, kültür merkezi ve misafirler için otel yer alacak. 20 milyon YTL’ye mal olması beklenen kompleks, Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınan eski Tekel fabrikasının 40 dönümlük arazisine yapılacak. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, kompleksin şehrin vizyonuna, sosyal hayatına ve ekonomisine katkı sağlayacağını belirtti. Türkiye Gazetesi, 13.12.2007 |
|
HİTİT GÜNEŞİ'NE İKİNCİ İTİRAZ Hürriyet Ankara, 13.12.2007 |
|
![]() |
ÇİN İLE ORTADOĞU ARASINDAKİ BUĞDAY TİCARETİ
Çin arkeolojik yerleşiminde iki yıl önce bulunan yaklaşık 5.000 yıllık buğday taneleri, Batılıların Çin’e düşünülenden daha önce geldiklerini ispatlıyor. Prof. John Dodson ve Prof. Xiaoqiang Li tarafından geçenlerde yayınlanan konu ile ilgili araştırma, bahsi geçen buğdayın bulunduğu bölgede bugün dahi yabani buğday ve çavdar yetişmediğini, öte yandan bulunan ve radyo karbon metodu ile MÖ 2650 yılına tarihlenen buğdayın ise evcilleştirilmiş bir tür olduğunu belirtmekte. Bu buğdayın Orta Doğu kökenli olduğu ve bugüne dek ilk temas olduğu zannedilen İpek Yolu’ndan çok daha önceleri bu iki bölge arasında ticari bir işbirliği olduğu düşünülmekte. ABC Radio Australia, 06.12.2007 |
"MARMARA EREĞLİSİ EFES OLACAK"
Tekirdağ Müze Müdürü
M. Akif Işın, ''Marmara Ereğlisi (Perinthos),
yapılacak kazılarla Trakya'nın Efes'i olacak'' dedi. Edirne Internet Gazetesi, 12.12.2007 |
|
GALATAPORT İÇİN YAP İŞLET DEVRET YASASI'NA İNCE AYAR
Hükümet, yap-işlet-devret (YİD) yasasında
değişikliğe giderek Salıpazarı-Karaköy ve Haydarpaşa
limanlarını ticaret ve turizm komplekslerine
dönüştürecek projelerin önünü açmayı hedefliyor. Referans, Haber: Begüm Gürsoy, 12.12.2007 |
|
ARKEOLOGLAR GUANGXI'DE BİR HÖYÜĞÜN KAZISINA DEVAM EDİYOR
Çinli arkeologlar bu yılın Ekim ayından beri güney batı Çin’de, Guangxi Zhuang Otonom Bölgesi’nde bulunan Chongzuo şehri yakınlarındaki bir Neolitik yerleşimi kazıyorlar.
Bugüne dek 1.6 m derinlikteki 10 tarih öncesi mezardan taş, kemik ve kabuklulardan yapılmış süsler, takılar, bitki ve hayvan kalıntıları bulundu. Öte yandan, mezarların birinde bulunan oldukça iyi durumdaki iskelet yaklaşık 6.000 yıl öncesine, orta veya geç Neolitik Dönem’e tarihlenmekte. china.org.cn, 05.12.2007 |
![]() |
ZEUGMA KAZILARI HIZLANDIRILACAK
Zeugma Kazı Başkanı Doç.Dr. Kutalmış Görkay, önümüzdeki yıl kazıların daha geniş bir katılımla gerçekleştirileceğini belirterek, "Suyun üzerinde çok iyi korunmuş ve 'Esin Perileri' diye adlandırdığımız yeni bir mozaiğin bulunduğu Musalar Evi'nden çok ümitliyiz; 2 metreye kadar freskleri korunmuş duvarlar geliyor. 2008'de, Poseidon Villası gibi çok zengin olduğunu tahmin ettiğimiz bu eve ağırlık vereceğiz." dedi.
Zeugma Antik Kenti'ndeki kazı çalışmalarının önümüzdeki yıl hızlandırılması planlanıyor. Gaziantep İl Özel İdaresi 2008'deki kazılara 150 bin YTL ödenek ayırırken, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün geçen yıl aktardığı 120 bin YTL'lik ödeneği artırması ve toplam kazı bütçesinin 350 bin YTL'ye ulaşması bekleniyor.<
Gaziantep İl Özel İdaresi, Çingene Kızı'nın diyarında 2000 yılındaki kurtarma kazılarının bir benzerinin yapılmasını ve turistlerin yaşadığı hayal kırıklığına son vermeyi amaçlıyor. Zeugma Kazı Başkanı Kutalmış Görkay, Gaziantep İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Abdülkadir Demir'in Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün ile bir görüşme yaptığını ve kazılara ayrılan bütçenin artırılmasının kararlaştırıldığını söyledi.
Kazıların masraflı bir iş olduğunu ve ayrılan bütçeye göre çalışma yapılabildiğini belirten Görkay, "Önümüzdeki yıl kazılara katılım daha fazla olacak. Bir grup yabancı arkeolog bizlere eşlik edecek. Şu an isim listeleri hazırlanıyor. Bakanlık ne kadar ödenek ayıracak bilemiyorum. Mayıs ayında belli olur. Ödenek fazla olursa kapasitemizi artıracağız. Geçen yıl yaklaşık 50 akademisyen yer almıştı. Zaman zaman gelip kendi çalışmalarını yapıp döndüler." diye konuştu.
Bu yıl, uzun süre kazı çalışması yapılan Dionisos ve Danea villalarında yenileme yapıldığını belirten Görkay, villaların mimari kısımlarının onarıldığını belirtti. Görkay, şöyle devam etti: "2007'de, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın İl Özel İdaresi'ne aktardığı ödenekle Dionisos ve Danea villalarının taş yapıları, sütunları onarıldı. 2008'de, bu yıl ki kazılarda ortaya çıkarılan ve "Muzalar Evi" olarak adlandırdığımız Roma Dönemi eser üzerine yoğunlaşacağız. MS 2. yüzyıl sonlarına tarihlediğimiz evde, mitolojide "Esin Perileri" olarak adlandırılan ve edebiyatçılara, sairlere, müzisyen, filozof ve tarihçilere esin kaynağı olduğuna inanılan "Musa" lar yer almakta. Burası çok büyük bir ev kompleksi. 2000 yılında bulunan Poseidon evi gibi çok zengin olduğunu tahmin ediyoruz. Hemen o evin üst kotunda. Su üzerinde korunmuş bir yer. Oradan çok ümitliyiz. 2 metreye kadar freskleri korunmuş duvarlar geliyor. Evde bulduğumuz Musa'lar mozaiği çok iyi korunmuş. Bu sadece evin bir mekanından çıkan. Diğer mekanları, önümüzdeki yıl kazacağız."
Gaziantep İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Abdülkadir Demir de, Zeugma Antik Kenti'ni ziyaret eden turistlerin yerinde eser göremedikleri için hayal kırıklığı yaşadıklarını belirterek şunları kaydetti: "İl Özel İdaresi'nden 2008 kazıları için 150 bin YTL kaynak ayırdık. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün ile kazılara Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca ayrılan ödeneğin artırılması yönünde görüşmemiz oldu. Genel Müdürümüz, artırılması konusunda söz verdi. Bakanlık geçen yıl 120 bin YTL kaynak aktarmıştı. Kazıların bu yıl ki bütçesinin 350 bin YTL'yi bulmasını bekliyoruz. Zeugma'daki kazı ve restorasyonu hızlandırarak 2000 yılındaki kurtarma kazılarının bir benzerini yaparak buranın turizm potansiyelini artırmak. Antik Kenti ziyaret eden turistlerin eserleri yerinde görmelerini istiyoruz." Gaziantep Hakimiyet, 12.12.2007 |
|
![]() |
SARAYDAKİ GECEKONDULAR YIKILDI
Topkapı Sarayı bahçesinde Aya İrini Kilisesi'nin arkasında yer alan 6 gecekondu, belediye ekipleri tarafından yıkıldı. Topkapı Sarayı ve Ayasofya Müzesi'ndeki güvenlik görevlileri için yıllar önce yaptırılan yapılar, Anıtlar Yüksek Kurulu'nun kararıyla yıkıldı.
Topkapı Sarayı bahçesinde tarihi surlara bitişik olarak yapılan ve Aya İrini Kilisesi'nin arkasında yer alan 6 gecekondu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yıkım ekipleri tarafından yıkıldı. Saray bahçesine yıllar önce Topkapı Sarayı, Ayasofya ve Arkeoloji Müzesi'nde çalışan güvenlik personeli için yetkililerce yaptırılan yapılar, bir süre önce gazetelere "Saray bahçesindeki gecekondular" şeklinde yansımıştı. Anıtlar Yüksek Kurulu'nun kararıyla halen kullanılmakta olan 6 gecekondu tarzı yapı, tebligatla boşaltıldı. Topkapı Sarayı'nın tarihi silüetini korumak amaçlı yürütülen "Sur-u Sultani" projesi kapsamında yıkılan gecekonduların tarihi surlara bitişik olarak yapıldığı görüldü. Saray ve müze çalışanlarının yaklaşık 50 yıldır kullandığı gecekondular iş makineleri ve balyozlarla yıkıldı.
Kültür Bakanlığı Anıtlar Yüksek Kurulu kararıyla gerçekleştirilen yıkım sırasında binaların hemen yanıbaşında Ayasofya Müzesi ve surlar ile bitişiğinde Aya İrini Kilisesi'nin bulunması ilginç bir görüntü ortaya çıkardı. Yeni Şafak, 12.12.2007 |
TARİHİ TABİP HASAN PAŞA CAMİİ RESTORE EDİLİYOR
Çanakkale'nin Eceabat İlçesi'ne bağlı Kilitbahir
Köyü'nde bulunan tarihi Tabip Hasan Paşa Camii
restore ediliyor. |
|
|
TOPKAPI SARAYINI BİR 'TIK'LA YERİNİZDEN KALKMADAN GEZİN
Dünyanın en önemli müzelerinden biri olan Topkapı Sarayı Müzesi’ni artık dünyanın neresinde olursanız olun internet ortamından gezebilirsiniz. Topkapı Sarayı özel bir çalışma ile sanal ortama taşındı.
http://www.360tr.com/topkapi/a037.htm |
TARİH SURLARLA CANLANIYOR
Surların Uludağ'a yaslanan bölümlerinde önemli bir sorun yaşanırken, mantar gibi çıkmış olan konutlar, restorasyonun önündeki en önemli engellerden birisini oluşturuyor. Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe, Zindan Kapı çevresinde restorasyona engel olan yapıların kamulaştırılıp yıkılmaya başlandığını açıkladı. Önceki gün merhum Emin Erbil'in varislerine ait 680 metrekarelik alana sahip iki konut kamulaştırılarak yıkıldı. Kamulaştırmanın belediyeye 150 bin YTL'ye mal olduğu öğrenilirken, 7 konutun da kamulaştırma çalışmalarının sürdüğü bildirildi.
Kamulaştırılan yapıların yıkılmasıyla Zindan Kapı ve surların bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacağını söyleyen Altepe, "Yıkımların ardından da restorasyon başlayacak. Zindan Kapı Restorasyon Projesi hazırlandı ve önümüzdeki günlerde Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na sunulacak. Projenin onaylanması ve kamulaştırma çalışmalarının tamamlanmasıyla 2008 yılı içinde restorasyonun başlamasını hedefliyoruz. Bursa Surları'nı ayağa kaldırmak için yürütülen çalışmalar önemli bir aşamaya geldi. Bu hızla devam ettiğimiz taktirde yakın bir gelecekte kentimiz dünyanın önemli kaleli kentlerinden biri haline gelecek. Bu durumun kentin turizmine de olumlu bir şekilde yansıyacağını düşünüyorum" dedi.
Bursa Hakimiyet, 12.12.2007 |
|
DENİZLİ'DE TARİHİ ESER OPERASYONU
Denizli'de,
jandarma ekipleri tarafından düzenlenen operasyonda,
sikke, süs eşyası ve heykelden oluşan 24 parça
tarihi eser ele geçirildi. Denizli Kent Haber, 11.11.2007 |
|
![]() |
TANK GİBİ
Şili'de And Dağları'nın yüksek kesimlerinde yapılan araştırmalarda, 18 milyon yıl önce yaşamış ve bilim adamlarının “tank gibi” dedikleri bir memelinin fosili bulundu. Hürriyet, 12.12.2007 |
735 YILLIK CAMİ
Afyonkarahisar'da Selçuklular döneminde yaptırılan Ulu Cami, mimarisi ve manevi havasıyla görenleri büyülüyor. 735 yıldır ayakta duran 40 direk üzerine oturtulan camiden Türkiye'de sadece 3 tane bulunuyor. Afyonkarahisar kent Haber, 11.12.2007 |
![]() |
SİNOP'TA ROMA DÖNEMİNE AİT 'KUMKAPI' ORTAYA ÇIKIYOR
Gizemli olduğu kadar büyüleyici bir güzelliğe sahip olan Kumkapı'nın büyük bir bölümü yapılan kazılarla tekrar ortaya çıkarıldı.
Yakın tarihe kadar Roma dönemine ait arabaların tekerlek izlerinin de yer aldığı alanda Sinop Arkeoloji Müzesi'nin çalışmaları sürüyor.
Yapılan çalışmalarla Kumkapı nostaljisinin tekrar yaşatılacağını belirten Arkeolog Fuat Dereli, alanın önemli ve paha biçilmez bir tarihi miras olduğunu söyledi.
Geçen yıl tarihi Sinop Kalesi'nin surlarının onarım ve restorasyonuyla ilgili olarak bir proje hazırlandığını ve proje uyarınca tüm kale surlarının röleveleri çıkartılarak hazırlanan onarım ve restorasyon projelerinin onaylandığını anlatan Dereli, proje doğrultusunda Kumkapı'nın olduğu alanın özel proje alanı olarak ilan edildiğini kaydetti.
Fuat Dereli "Burada kazı gerçekleştirilmesi kurul kararıyla bizden istendi. Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde anlattığı gibi, Sinop Kalesi'nde altı kapı mevcut, bunlardan en önemlisi de Kumkapı. 1950'li yıllardan önce buradaki yapıda demir bir kapı varmış ve belirli saatlerde şehre girişler kapatılırmış. Belirlenen saatler dışında içeriye giremeyenler şehre alınmaz ve dışarıda kalırmış. Onun için bu alanın nostaljik bir önemi var. Fakat bu alan zamanla hafriyat ve çöpün altında kalmış. Ayrıca denizin erozyonundan da kötü yönde etkilemiş. Onarım dahilinde bu alanın tekrar düzenlenmesini amaçlıyoruz. Bu nostaljiyi tekrar yaşatmak arzusundayız." dedi.
Kapının Roma dönemine ait olduğunu belirten Arkeolog Fuat Dereli "Kapının üzerindeki kemerler ise Osmanlı dönemine ait. Burada 10 yıl önce yaptığımız bir incelemede kapının girişinde alt tabakası moloz taş üzerine Hhorasan yapılmış yapıda Roma dönemine ait arabaların tekerlek izleri vardı. Bunlar da bu tahribattan nasibini almış ve bir çoğu yok olmuş. Bu onarımlar bir an önce yapılmazsa diğer kalan izler de yok olacak." şeklinde konuştu. TürkiyeTurizm.com, 11.12.2007 |
|
![]() |
MOZAİK MÜZESİ YOKLUK İÇİNDE
Dünyanın ikinci büyük mozaik müzesi olan Antakya Arkeoloji Müzesi, yardım bekliyor. Yaklaşık 34 binin üzerinde eserin sergilendiği müzede, arkeologlar eserleri korumakta zorlanıyor. Büyük salonda bulunan ve Roma dönemine ait olan mozaikler nem yüzünden küf tutmak üzere. Yeterince destek alamamaktan şikayet eden arkeologlar, hükümetten yardım bekliyor. Antakya Müzesi'nde, yüzlerce tarihi eserin yanı sıra 8 salonda 127 adet panoda farklı mozaik eser sergileniyor. Yer sorunu nedeniyle sergilenemeyen 100’ün üzerinde mozaik eser de depoda bekletiliyor. Müzenin en büyük sorunu 1940'lardan kalan ve müzenin ihtiyaçlarına cevap veremeyen eski bina. Fransızlar zamanından kalan eski yapı, hem eserlerin rutubetten etkilenmesine hem de yeteri kadar korunamamasına neden oluyor. Yakto adı verilen ve Antakyaínın en eski caddelerinden biri olan Kutru caddesinin tasviri niteliğindeki mozaik, nemden en çok etkilenen eser. Ortasında mitolojik tanrıların, kenarda bulunan bordürlerde de Antakya’nın tarihi gelişiminin tasvir edildiği eser, bin yıllar boyunca direndiği zamana yenik düşmek üzere. Bugün, Haber: Belgin Toraman, 11.12.2007 |
HURDA NİYETİNE ANTİKA
Antikacıların vitrinlerini süsleyen eserlerin büyük bölümü, insanların evlerinden uzaklaştırmak amacıyla “yok pahasına” eskici ve hurdacılara sattıkları eşyalardan oluşuyor. Adana’daki “Antikacı Esnafı Çarşısı”nda antikacılık yapan Hacı Sinan karşılaştıkları olayların Türkiye’de antika bilincinin yeterince gelişmemiş olduğunu gösterdiğini savundu. “Sahip olduğumuz değerli eşyaya sahip çıkmıyoruz. Özellikle ev kadınları, eski kabul ettikleri, ancak değeri bulunan eşyayı ‘evdeki döküntüler gitsin’ diyerek ellerinden çıkarma telaşıyla hareket ediyorlar” diyen Sinan, bunların bir bölümünün genellikle tablalarıyla dolaşan eskici ve hurdacılara yok pahasına satıldığını, ulaşamadıklarının ise çöpe atılarak yok olduğunu söyledi.
Türkiye Gazetesi, 11.12.2007 |
![]() |
|
YASSIKAYA MAĞARASI'NDA 2000 YILINDA BULUNMUŞTU
Kdz. Ereğli’ye 27 Km uzaklıkta Ramazanlı Köyü mevkiinde 2000 yılında Yassıkaya Mağarası’nda, eski Kdz. Ereğli Müze Müdürü Vekili Ahmet Mercan tarafından gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda ele geçirilen eserler 2008 yılı başına kadar müzede sergilenmeye başlanacak. Yassıkaya Mağarası’nda çıkartılan arkeolojik eserler, Ereğli tarihini bilinen kuruluş yıllarından 2000 sene geriye götürerek MÖ 2500-2200 yılları arasına tarihlendiriyor.
Hitit tabletlerinde barbar, savaşçı kavim olarak geçen Kaşka kavmine ait olabileceği düşünülen bu eserler, arkeoloji severlerle buluşacağı günü bekliyor. Değişim Medya, 11.12.2007 |
KAPALIÇARŞI HER AN ÇÖKEBİLİR
Çarşı esnafı ve İstanbul Ticaret Odası'yla
birlikte Kapalıçarşı'yı düzenlemek için çalışmalar
yaptıklarını kaydeden Er, şöyle dedi:
"5366 sayılı yasa 'Yıpranan tarihi ve kültürel
taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve
yaşatılarak kullanılması' için bize yetki veriyor.
Bu sorunu, bu kanunla çözebiliriz. Kapalıçarşı
yenileme çalışmamız da şu an Bakanlar Kurulu'nda.
Kararın onaylanmasını bekliyoruz." Milliyet, Haber. şenol Demirci, 11.12.2007 |
|
ANTİK BİZANS GEMİLERİ KORUMA ALTINA ALINACAK
İstanbul Üniversitesi tarafından kurulan Türkiye'nin ilk antik gemi koruma, onarım ve yeniden inşa laboratuvarı hizmete girdi.
Kimya şirketi BASF'ın desteğiyle yenilenen 'Gemi Konservasyon ve Rekonstrüksiyon Laboratuvarı' Marmaray projesi çalışmaları sırasında Yenikapı'da bulunan 27 antik Bizans gemi kalıntısının koruma altına alınması amacıyla kuruldu. Bu laboratuvar Türkiye'de çıkan diğer tarihi atıkların korunması, restore edilmesi işinde kullanılacak.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde kurulan 'Gemi Konservasyon ve Rekonstrüksiyon Laboratuvarı törenle açıldı. Açılışa İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak ve kimya şirketi BASF Türk'ün CEO'su Gerard Schwarz da katıldı. Laboratuvar hakkında bilgi veren İstanbul Üniversitesi Yenikapı Batıkları Projesi Başkanı Prof.Dr. Sait Başaran, Türkiye'de bir ilke imza attıklarını belirtti. "Tarihi ve bilimsel değeri çok yüksek olan antik gemilerin onarılması için gelişmiş teknolojik altyapıya sahip bir laboratuvara ihtiyacımız vardı. Kurulan laboratuvarda suya doymuş ahşapların korunmasını sağlayan ısıtıcı sistemli özel bir tank yer alıyor. Bizim için çok önemli bir gelişme." dedi.
Yenikapı'da, Metro ve Marmaray istasyonlarının kurulacağı alanda yapılan kazı çalışmalarında 27 tane batık gemi tespit edildi. Bu gemilerden 20'sinin konservasyon, yenileme ve yeniden kurma çalışmaları devam ediyor. İÜ Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü'nün bugüne kadar 10 tane gemiyi inceleyip kaldırdığı bildirildi. Belgeleme işlemleri tamamlanarak kaldırılan batıklar, Yenikapı kazı alanı yakınlarında pasif koruma altına alınıyor. Antik Bizans gemilerinin yeniden ayağa kaldırılması için modern kimya da kullanılıyor. Zaman, Haber. Rezzan Çevik, 11.12.2007 |
|
"KURUL VARSA, HİZMET YOK"
Kent merkezinde tuvalet eksikliğini gidermek için çalışma başlatan Rize Belediyesi, Orta Camii önündeki alanın altını kazarak yeraltına tuvalet inşasına başladı. Bunun üzerine tarihi camide izinsiz inşa çalışması başlatıldığı gerekçesiyle Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu harekete geçti ve inceleme başlattı.
Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, “Bu konuda Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'na şikayet gittiğini öğrendik. Onlar da konuyu inceleyecek. Caminin bahçesindeki alan Belediyemize aittir. Burada çalışma yaparken izin almamıza gerek yok. Biz bu alanı koruyarak altında inşa çalışması başlattık” dedi.
Rize Belediyesi'nin tarihi Orta Camii önündeki alana
yapmayı planladığı tuvalet inşaatı ile ilgili Kültür
ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu inceleme
başlattı.
1737'de inşa edilen, yıkıldıktan sonra aslına uygun olarak 1941 yılında yeniden yapılan kalın taş duvarlı ve kırma çatılı tarihi camide izinsiz inşa çalışması başlatıldığı gerekçesiyle Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu harekete geçti.
Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, cami çevresinde yetersiz olan şadırvan ve tuvaletleri yeraltına almak için çalışma başlattıklarını belirterek, “Bu konuda Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'na şikayet gittiğini öğrendik. Onlar da konuyu inceleyecek. Caminin bahçesindeki alan Belediyemize aittir.
Burada çalışma yaparken izin almamıza gerek yok. Biz bu alanı koruyarak altında inşa çalışması başlattık. Kısa bir süre sonra da bu çalışmayı tamamlayacağız” dedi. Taka Gazete, 10.12.2007 Yorum 1: KURUL HAKLI HABER YANLIŞ!!! Gönderen: murat altun
Tarih:
10.12.2007 09:46 Şehir: trabzon bu haber
sankı kurulun haksız bı tutumla yapılmak ıstenem
faaliyeti yasakladıgı anlamına gelen bır başlıkla
yayınlanmış oysakı kurul yasaların kendıne verdığı
gorevi yerıne getirmiştır asıl yanlış olan ve
eleştırılmesı gereken durum hakkında sorusturma
açılmayan dığer nuydulamalardır... Size mi AİT? Gönderen: Emrah EROĞLU Tarih: 10.12.2007 08:43 Şehir: Trabzon SAYIN BELEDİYE BAŞKANI,
TAŞINMAZ ESERLERİN SORUMLULUĞU KORUMA KURULLARINA
AİTTİR. "BİZİM CAMİMİZ" diyemezsiniz bütün tarihi
yapıların sorumluluğu ve denetimi kültür bakanlığına
aittir. bunu bildiğinizi düşünüyorum. Nano Yorum: |
|
DÜNYANIN EN ESKİ KÖPRÜLERİNDEN PERPIRA KÖPRÜSÜ
RESTORE EDİLMEYİ BEKLİYOR Haber Diyarbakır, 10.12.2007 |
|
ROMA DÖNEMİ MOZAİKLERİ KURTARILDI
Malatya Arkeoloji Müzesi Müdürü İzzet Esen, geç Bizans döneminden kalma olduğu tahmin edilen mozaiklerin geniş bir alana yayıldığını ifade ederek burada bir bazilika bulunduğunun tahmin edildiğini söyledi.
İzzet Esen, "Zeugma mozaiklerine alternatif olması beklenen mozaiklerin" Kuluncak İlçesi'nin Kaynarca Köyü mevkiinde olduğunu belirtti. Esen, "Kazı çalışmalarından sonra mozaiklerin daha geniş bir alana yayıldığı, buranın muhtemelen bazilika benzeri bir yapı tabanı olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle mozaiklerin 2008 yılı içerisinde yine alınacak yasal izinler sonrasında geniş çaplı bir kazı çalışması yapılarak tamamen açığa çıkartılması ve yerinde korunması düşünülmektedir" diye konuştu.
Kaçak kazı yapanların mozaikleri tahrip ettiğine işaret eden Esen, mozaiklerin kuş figürü ve geometrik şekillerden oluştuğunu ifade etti.
Darende İlçesi'nin tarihi İpekyolu üzerine olduğunu hatırlatan Sayın, şunları kaydetti: "Darende'ye gelen turistler bu vesile ile ilçemize de gelirler. İlçemiz de Malatya'nın turizm ayaklarından biri olur. Sivas Koruma Kurulu gelip orayı görecek ve gelecek yıl yapılacak kazı için gerekli izin alınacak. Mozaikler geniş alana yayıldığı için müzede sergilenmesinin yerine yerinde koruma altına alınmasını uygun görülüyor." Trt/Haber, 10.12.2007 |
|
FATİH SULTAN MEHMET'E AYIP ETTİLER
Tarihi değerlerimizin kıymetini bilmiyoruz, onlara karşı vefasızlık yapıyoruz... İşte son örnek: 2. Beyazıt devrinde, 1482-1491 yılları arasında sadrazamlık yapan Koca Davut Paşa, 1483'te Fatih Sultan Mehmet için, bugün Hünkar Kasrı olarak bilinen Otağ-ı Hümayun binasını yaptırdı. İstanbul'da Davutpaşa Kışlası olarak bilinen ve Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Davutpaşa Kampusu içinde yer alan Hünkar Kasrı, kelimenin tam anlamıyla bakımsızlıktan dökülüyor.
Avrupa'ya sefere çıkan Osmanlı ordularının uğurlandığı kışla, 9 Temmuz 1999'da YTÜ'ye devredildi. Kışla içindeki tüm yapılar ve alanlar değerlendirilirken, en önemli yapı olan Otağ-ı Hümayun binası kullanılmıyor. 5 yüzyılı aşkın bir süredir sapasağlam kalmayı başaran bina, tarihi bir ayıba sahne oluyor. Çevresi şantiye alanını andıran binanın pencereleri bakımsızlıktan dökülüyor. Etrafını çalıların ve otların sardığı binanın duvarlarında da çatlaklar bulunuyor. Duvar ve çatı kısımlarında bile otların bittiği tarihi binanın iç ve dış kubbeleri ise yosun tutmuş durumda.
YTÜ Davutpaşa Kampusu'ndan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Cengizhan Serter, Otağ-ı Hümayun binasını da kapsayan kampus alanı içindeki bazı binaların restorasyonuyla ilgili olarak geçen yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle protokol imzalandığını açıkladı. Restore projelerinin hazırlandığını anlatan Serter, çalışmaların üniversite denetiminde gerçekleştiğini de dile getirdi. Serter, çalışmaların 2008'de başlayabileceğini ifade etti.
Bugün üniversite olarak kullanılan Davutpaşa Kışlası'nda, 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinin ardından İlhan Selçuk, Ali Sirmen gibi isimler tutuklu kaldı. 12 Eylül'den sonra 27 ay boyunca Kışla'da tutuklu kalan İstanbul Belediyesi eski Başkanı Ahmet İsvan, Hünkar Kasrı'nın bahçesinin işkence alanı olarak kullanıldığını söylemişti. Kışlanın bulunduğu yere daha önce Esenler, Güngören ve Bayrampaşa belediyeleri de talip oldu. Belediyeler burayı park haline getirmek istiyordu. Daha sonra Sabancı, Koç ve Eczacıbaşı Holding de özel üniversitelerini kurmak için kışlaya talip oldu. Ancak, Yıldız Teknik Üniversitesi, 9. Cumhurbaşkanı Demirel'in de desteğiyle Hünkar Kasrı'nın da bulunduğu kışlaya sahip oldu. Sadrazam Davut Paşa'nın 1483'te yaptırdığı Hünkar Kasrı, daha sonra Kanuni Sultan Süleyman tarafından yıktırılıp yeniden inşa ettirilmişti. Bugün, Haber: İrfan Dumlu, 10.12.2007 |
|
DEFİNE KAZISI YASAL YAPILMALI
Buldukları parçaları yasal değerinin üstünde satma umuduyla kaçak kazı yapan definecilerin, bilinçsizlik nedeniyle hayatlarını tehlikeye attığı bildirildi.
Bursa Hakimiyet, 10.12.2007 |
![]() |
BİR TARİHİ ÇEŞME DAHA KURTULDU
Taş Mağazaları Caddesi altında yer alan tarihi Hacı Mehmet Çeşmesi’nin üzerine ilginç bir yazı yazılarak, “Bu çeşmenin suyu geçici olarak kesilmiştir. Mümkün olan en zamanda çeşmenin suyu akıtılacaktır” ifadelerine yer verildi. Bu uyarının asılması üzerinden yaklaşık iki aylık süre geçmesine rağmen çeşmenin suyu akıtılmadı.
Vatandaşlar tarihi çeşmeler konusunda duyarlı olunmasını isteyerek, bu konuda ilgili kurumları görevini yapmaya davet etti. Tarihi Erzurum çeşmelere yeterli ilginin gösterilmemesi vatandaşın tepkisine yol açıyor. Vatandaşlar tarihi çeşmelere yeterli ilginin gösterilmediğini belirterek, tanıtım kitabeleri yapılmamasını da eleştirdiler.
Tarihe yenik düşmeyen tarihi Erzurum çeşmeleri ilgisizliğe yenik düşüyor, tarihi çeşmelerde tanıtım kitabeleri bulunmazken, bakımsızlık ve temizlik faktörü de göz ardı ediliyor. Tarihi çeşmelere yeterli ilginin gösterilmediğini belirten vatandaşlar, ilgili kurumları tarihi eserler konusunda duyarlı olmayla davet ettiler.
Çeşmenin suyunun yaklaşık iki aydır akmadığını belirten yöre esnaflarından Ahmet Arslan, “ Sizin de gördüğünüz gibi tarihi çeşmenin suyu bu yazıya rağmen iki aydır akmıyor. Lokanta işletmeleri ve vatandaş bu çeşmeden yararlanırken, suyun kesilmesine bir anlam veremedik. Tarihi çeşmeler hepimizin ortak değerleri, bu çeşmelere gereken ilgi gösterilmelidir. Tarihi çeşmeler konusundaki bu duyarsızlığa bir anlam veremiyoruz. Konuyla ilgili olarak ilgilileri duyarlı olmaya davet ediyoruz. Herkes bu noktada duyarlı olmalıdır. Bu çeşmenin ne zaman akacağını merak ediyoruz” diye konuştu. Erzurum Gazetesi, 10.12.2007 |
|
CUMALIKIZIK YAŞATILACAK
700 yıllık tarihi dokusuyla Osmanlı mimarisini yaşatan, 10 yıl önce mahalle statüsüne kavuşmasına rağmen hala köy olarak anılan Cumalıkızık adına, '3. Bin Yılda Yaşayan Osmanlı Köyü: Cumalıkızık' konulu sempozyum düzenlendi.
Cengiz Bektaş, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, 700 yıldır ayakta kalan Cumalıkızık köyünün tedbir alınmadığı taktirde tarihi güzelliklerini yitirebileceğini bildirdi. Hava kirliliği, binaların doğru restore edilmemesi ve altyapı eksikliklerinin tarihi köye zarar verebileceğini kaydeden Bektaş, "Cumalıkızık'ın değerini bilmek yetmez, korunmasına yönelik çalışma yapılmalı. Aksi halde Cumalıkızık gelecek kuşaklara ancak fotoğraf kareleriyle aktarılabilir" dedi.
Yıldırım Belediye Başkanı Yardımcısı Mustafa Karakoç, Cumalıkızık'taki tüm yapıların aslına uygun şekilde restorasyonunun gerçekleştirilmesi için önce yarışmayla proje tespitinin yapıldığını, ardından da uygulama çalışmasıyla hayata geçirileceğini anlattı.
İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ali Altuntaş, projeyle kültürel ve tarihi değerlerin korunması, gelecek nesillere yaşayan bir Cumalıkızık bırakmayı hedeflediklerini vurguladı.
Bursa Hakimiyet, 09.12.2007 |
|
OSMANLI HAT KOLEKSİYONU İSPANYA'DA
Bu koleksiyon Sakıp Sabancı'nın şahsi hat
koleksiyonu muydu? Yurtdışındaki sergilere hep aynı
eserler mi gönderildi?
Milliyet Pazar, Haber: Müge Çelebi, 09.12.2007 |
|
RESSAM ORTADOĞULU ÇIKTI
Dahi sanatçı Leonardo
Da Vinci’nin "Erminli Kadın" adlı tablosunda,
ressamın bugüne dek tespit edilmiş tek eksiksiz
parmak izi bulundu.
Ekibin başındaki antropoloji profesörü Luigi
Capasso, parmak izinin merkezinde bulunan sarmal
figürün Ortadoğu insanına mahsus olduğunu açıkladı.
Capasso, "Ortadoğu nüfusunun yüzde 60’ının
parmağında bu tür iz görülür" dedi. Hürriyet, 09.12.2007 |
|
MAGNA CARTA KOPYASI AÇIK ARTTIRMADA
Günümüz Anayasal düzenine kadar yaşanan tarihi sürecin en önemli basamaklarından biri olan Magna Carta'nın tarihi kopyası, ABD'de açık artırmayla satılacak.
Satış fiyatının ise, 20 ila 30 milyon dolar arasında olması bekleniyor.
"Büyük Özgürlükler Sözleşmesi" anlamına gelen Magna Carta 1215 yılında imzalanan bir İngiliz belgesi. Belge, günümüzdeki anayasal düzene ulaşıncaya kadar geçen tarihi sürecin en önemli basamaklarından birini oluşturuyor.
İngiltere'de kralın yetkilerini kararlaştırmak amacıyla imzalanan belge, kralın bazı yetkilerinden feragat etmesini zorunlu kılıyordu. Bu tarihi belgenin 710 yıllık kopyası ABD'de düzenlenen açık artırmada satılacak.
Belgeye 30 milyon dolara kadar değer biçiliyor. Magna carta'nın halen 20 kadar kopyası bulunuyor. ABD'de satışa çıkarılan ve Washington'daki Milli Arşiv Kurumu'nda tutulan belge, İngiltere dışında bulunan iki kopyadan biri.
Belgenin satışından elde edilecek gelir bir vakıf adına kullanılacak. Trt/Haber, 09.12.2007 |
|
TMSF TABLOYLA 10 MİLYON YTL TOPLADI
Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), 74 parçadan oluşan
tablo, altın, kitap ve posterleri, Antik A.Ş.
aracılığıyla, dün müzayedeye çıkardı. Hürriyet, 09.12.2007 |
|
|
TARİHİ AYDINOĞLU MEHMET BEY CAMİSİ'NE ALARMLI KORUMA
İzmir'in Ödemiş İlçesi'nin tarihi Birgi beldesindeki 700 yıllık Aydınoğlu Mehmetbey Camisi'ne, alarmlı koruma yapıldı.
Alınan bilgiye göre, doğal koruma alanı içinde bulunan Birgi beldesinde, Aydınoğlu Mehmet Bey'in talimatıyla Süleymanoğlu Abdülvahidoğlu'ya yaptırılan tarihi camide, yangın ve hırsızlığa karşı koruma amaçıyla özel alarm sistemi kuruldu. El işçiliğinin en önemli örneklerinden olan camiden, 1993 yılında çalınan minber, Londra'da bulunarak, ülkeye getirilmişti. Selçuk Bölge Haberleri, 08.12.2007 |
BEREKETLİ TOPRAKLAR: TANRILARIN TAHTI NEMRUT
Dünyanın sekizinci harikası olarak bilinen Nemrut Dağı'ndayız. Burada 2 bin 150 metre yüksekliğindeki dağın zirvesinde gizemini hala koruyan bir kral mezanyla onu örten yapay bir tepe, dev heykeller, kabartmalar, Kommage-ne'yi ve tapınağın kurallarını anlatan uzun yazıtlar ve dünyanın en eski horoskopu bulunmaktadır. Güneşin en iyi doğup battığı yer olduğu kabul edilen ve insanı şaşkınlık içinde bırakan heykelleri görebilmek için her yıl yüz binden fazla insan Nemrut Dağı'na koşuyor. Yazın en sıcak günlerinde bile insanı soğuktan titreten zirveye hayatta hiç değilse bir kez çıkmak gerek.
Nemrut Dağı ve çevresi Milli Park ilan edilerek korunmaya alınmıştır. Nemrut Dağı Milli Parkı'nın sınırları içindeki Karakuş Tümülüsü, Cendere Köprüsü, antik Arsameia kenti ve Yeni Kale'nin kalıntıları barış yanlısı doğu-batı sentezi bir uygarlık olan Kommagene Krallığı'nın da görkemini yansıtır.
Nemrut Dağı'ndaki tapınağı inşa etmek için dağın zirvesi yontulmuş, ana kayaya oyulan mezar odasının üstünde de 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapında koni biçiminde bir tümülüs (yığma mezar) oluşturulmuştur. Romalılardan bu yana birçok kişi tünel kazarak mezar odasına girmeye çalışmıştır, ancak şimdiye kadar hiç kimse bunu başaramamıştır. Zirvenin dört bir yanı set durumuna getirilerek teraslar oluşturulmuştur. Güney terası kaydığı için yok olmuştur. Kendisini de Tanrı olarak gören Kral 1. Antiochos, batı ve doğu teraslarına kendi heykeli ile birlikte ülkesinin ve kendisinin koruyucu tanrılarını betimleyen yaklaşık 9 m. yüksekliğinde heykeller dik-tirmiştir. Tahta oturur durumda dikilen heykellerin çoğunun başları koparak terasa yuvarlanmıştır. Altı ton ağırlığındaki heykellerin bir hayli uzaktan dağın zirvesine taşındığı sanılır. Bu taşların zirveye nasıl taşındığı ise muammadır.
Batı ve doğu teraslarına tümülüse arkası dönük şekilde konulmuş heykeller soldan sağa şöyle sıralanmıştır: Kral Antiochos (Theos); Tanrıça Fortuna (Kommagene) Baş Tanrı Zeus (Oromasdes); Güneş Tanrısı Apollon (Mithras-Helios-Hermes), kuvvet ve kudret Tanrısı Herakles (Ares-Artagnes). Tanrıların iki yanında koruyucu olarak kartal ve aslan heykelleri vardır. Antiochos, Tanrı heykellerinin yüzünü hem doğuya ve hem batıya çevirmiş, tanrıların adlarını Yunan ve Pers diliyle yazdırmıştır.
Tanrı heykellerinin arka yüzlerinde Antiochos'un ağzından yazılmış uzun yazıtlar bulunmaktadır. Antiochos dağın ziyaretçilerine şöyle seslenir:" İşte gördüğün gibi, gerçekten Tanrılara layık bu heykelleri ben diktirdim: Zeus-Orosmasdes'in, Apollon-Mithras-Helios-Hermes'in, Artagnes-Herakles-Ares'in heykellerini ve her şeyi besleyen vatanım Kommagene'nin heykellerini. Aynı taştan yontulmuş olarak ve onunla birlikte tahtta oturur şekilde, kendi heykelimi de tanrıların yanına diktirdim."
Antiochos, Mithradates Kallinikos ile Laodi-ke'nin oğlu olduğunu, soyunun Perslere ve Yunanlılara dayandığını anlatır. Ülkesini dindarlığının bir sonucu olarak tüm tanrıların ortak yurdu yaptığını söyleyen Antiochos Nemrut Dağı'ndaki heykellerin de bütün tanrıların göksel tahtı olduğunu belirtir. Yazıtın devamında burada görevlendirdiği rahiplerin Tanrıları onurlandırmak için kurban törenleri düzenleyeceğini ve koyduğu yeni bayramların (kralın doğum günü ve taç giyme) kutlanmasını istediğini anlatır. Dağın etrafındaki köyleri de tapınağın mülkü yapmıştır.
Zeus heykelinin arkasında da Antiochos'un kutsal kanunları (Nomos) başlar ki, bu Antiochos'un vasiyetnamesi olarak da görülür. Antiochos tapınakta görevlendirdiği rahiplerden bayram günlerinde gelen konuklar için yiyeceklerle donatılmış masalar hazırlamalarını ve onlara suyla karıştırılmış şarap sunmalarını ister. Kendisinden sonra gelecek hükümdarların da tapınağı ve koyduğu yasayı korumasını vasiyet eder.
Doğu terasına kayalara oyulmuş merdivenlerle çıkılır. Tanrı heykellerinin karşısındaki basamaklı platform ise Pers ateş sunağıdır. Tanrı heykellerinin yanında Kral Antiochos'un Darius, Büyük İskender gibi Pers ve Yunan atalarını simgeleyen steller vardır.
Nemrut Dağı'nın en kutsal yeri olarak kabul edilen batı terasındaki törenlere yalnızca soylular katı-labiliyormuş. Batı terasında doğu terasından farklı olarak dördünde Kral Antiochos'un Kommagene, Zeus, Apollon ve Herakles ile selamlaşmasını betimleyen, birinde de bir aslanın olduğu beş kabartma bulunmaktadır. Dünyanın en eski horoskopu olarak bilinen aslan kabartmasının boynunda bir hilal, gövdesinde 19, üstünde de 3 yıldız vardır. Büyük yıldızların üstündeki Yunanca yazıtlardan Mars, Merkür ve Jüpiter oldukları anlaşılır. Gezegenlerin dizilişini kimi araştırmacılar MÖ 14 Temmuz 109 gününe, kimi araştırmacılar 7 Temmuz 62 gününe tarihler. Bunlardan ilki Kral Mithridates'in taç giydiği gün, ikincisi ise Nemrut Dağı'ndaki anıtın kuruluş günüdür.
Batı ve doğu teraslarını birbirine bağlayan kuzey terasında da 180 m. uzunluğunda tören yolu ve çoğu kırılmış 57 stel vardır. Nemrut'taki tapınak, Antiochos'un kurmak istediği yeni bir dinin merkezi olarak inşa edilmişti. Tapınağın o dönemde zengin bir kent olan Zeugma'nın geliriyle yaptırıldığı bilinir. Antiochos farklı kültür ve inançlara sahip Kommagenelileri bir arada tutmak için Tanrıları da birleştirmeye çalışmıştı. Tanrıları bir araya getirdiğinde, halkının da bir arada yaşayabileceğine inanıyordu. Kommagene'nin Roma'ya katılmasından sonra rahiplerin Nemrut Tapınağı'nı terk ettiği sanılır.
1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan Nemrut Dağı'ndaki kazı ve restorasyon çalışmaları hala sürüyor. Nemrut Dağı Milli Parkı Kahta'nın kuzeyindedir. Kahta yönünden gidildiğinde ilk olarak Karakuş Tümülüsü ile karşılaşılır. 2. Mithridates tarafından annesi İsas adına yaptırılan anıt mezar Karakuş Tümülüsü olarak adlandırılır. Biraz ileride Cendere Çayı üzerindeki Cendere Köprüsü'yle karşılaşılır. Roma İmparatoru Septimus Severus (MS 193-211) ile eşi Julia Domna ve oğulları Caracalla ve Geta onuruna yaptırılan köprü hala kullanılmaktadır. Daha sonra Kahta Çayı üzerindeki sarp yamaçlarda kurulan görkemli Yeni Kale yer alır. Günümüzde Eski Kahta olarak adlandırılan kalenin içinde çoğu Memluklular'dan kalma hamam, cami ve sarnıç kalıntıları var. 1930'lara kadar ilçe merkezi olan Eski Kahta şimdi Kocahisar adında küçük bir köy.
Eski Kahta'nın tam karşısındaki yamaçta da Kommagene Krallığı'nın yazlık başkenti ve kutsal alanlarından biri olan Arsameia bulunmaktadır. Kendi mezarını Nemrut Dağı'nın zirvesine yaptıran Antiochos babası Mithridates I Callinikos'un mezarını da buraya yaptırmıştı. Arsameia'da bir çok kabartma ve mezar anıtı görülür. Arsameia'dan devam edildiğinde Nemrut Dağı'na ulaşılır. Kahta yönünden batı terasının önüne, Pötürge yönünden doğu terasının önüne kadar gidilir. Malatya ve Adıyaman illeri dağı paylaşamayınca, mahkeme dağın Adıyaman'a ait olduğu kararını vermiş. Kahta'da yalnızca toprağın üstü değil, altı da zenginliklerle doludur. Türkiye'de üretilen petrolün yüzde 42'si Kahta'dan çıkarılıyor. Özellikle Karakuş-Cendere arasında yoğunlaşıyor petrol kuyuları. İlginçtir burada tarlasından petrol çıkan köylülere, 80'li yılların popüler dizisi Dallas'ın baş rolünde oynayan Ceyar (JR)'ın lakabı takılıyor.
Petrol ve turizm Kahta'nın çehresini büyük ölçüde değiştirmiş. Aynı şekilde Atatürk Barajı da yörenin hem coğrafyasını, hem de sosyal yapısını değiştirmiş. Yöre halkı baraj gölünün kenarında nefes alırken, daha önceleri adını bile duymadığı yelken yarışlarına da ev sahipliği yapıyor.
Kahta'da en az Nemrut dağı kadar ziyaretçisi olan bir yer daha var: Menzil. Kahta'nın 40 km doğusundaki Menzil Köyü 1970'lerden beri bir tarikatın merkezi. Her yıl binlerce insan Menzil Şeyhi'ni görmek ve "tövbe etmek" için buraya geliyor. Anlatılanlara göre alkol, kumar gibi kötü alışkanlıkları bulunanlar burada şifa buluyormuş.
Nemrut Dağı'ndaki heykelleri 1881 yılında Alman Mühendis Kari Sester keşfetti. Ardından Müze-i Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey'de dağdaki ilk arkeolojik kazıları yaptı. Amerikalı kadın arkeolog Theresa Goell ise hayatının son elli yılını Kahta ve Samsat'ta arkeolojik kazılar yaparak geçirmişti. Yöre halkının büyük sevgisini kazanan Theresa halk arasında "Misskovell" olarak adlandırılıyordu. "Neden evlenmiyorsunuz" diye sorduklarında "ben zaten Antiochos'la evliyim" diyordu. O yaşamını dağın sırlarını çözmeye adamış, mezar odasına girebilmek için 20 yıl boyunca her yolu denemiş bir Nemrut aşığıydı. Öyle ki öldükten sonra küllerinin dağa savrulmasını istemişti. Bu vasiyeti 1985 yılında öldükten sonra kardeşi tarafından yerine getirildi. Birgün, Yazı. Ersoy Soydan, 07.12.2007 |
![]() |
|
![]() |
|
|||
HEYKELİN USTASI KAZA KURBANI
Ünlü heykeltraş Prof.Dr. Tankut Öktem Kadıköy'de trafik kazasında hayatını kaybetti. Kazaya sapağı kaçırdığı için otoyolda geri geri gelen kamyon neden oldu. Kaza dün akşam 00.30 sıralarında O-1 Karayolu'nun Kadıköy - Haydarpaşa yol ayrımında meydana geldi. Temizlik malzemeleri yüklü kamyonun sürücüsü Seydi Aydoğmuş, Haydarpaşa sapağını kaçırarak yanlışlıkla Kadıköy yoluna girdi. Yolda duran sürücü otoyolda geri geri gelmeye başladı. Bu sırada arkadan gelen iki araç kamyona çarpmamak ani manevra yapınca yolun sol tarafındaki bariyerlere çarptı. Bu kazaların hemen ardından ünlü heykeltraş Tankut Öktem, asistanı Kadir Özyalçın'ın kullandığı otomobiliyle yol ayrımına geldi. Kadıköy istikametine gitmek isteyen sürücü Özyalçın, sağ şeritte geri gelen kamyonu son anda farketti. Özyalçın direksiyonu sola kırdı, ancak otomobilin sağ tarafı kamyonun arkasına çarptı. Kamyonun biçtiği aracın sağ ön koltuğunda oturan Öktem, hayatını kaybetti. Araçta bulunan Özyalçın ile birlikte kızı Pınar Doğan ve eşi Semra Öktem yaralandı. Anıtsal heykelleri ile tanınan Öktem, Ankara Kara Harp Okulu'nda üzerinde 700 figürün bulunduğu Harbiyeli Şehitler Anıtı ile Time dergisine kapak olmuştu. Sabah, Fotoğraf: Trt/Haber, 06.12.2007 |
![]() |
||
BİR TEŞEKKÜR
Türk edebiyatının seçkin isimlerinden, şair ve yazar Murathan Mungan, 06 Aralık 2007 tarihinde katıldığı bir programda İstanbul'da yüzyıllarca Doğu Roma İmparatorluğu'na başkent olması nedeniyle mutlaka bir Bizans Müzesi kurulması gerektiğini belirtti. Bu topraklardaki tüm kültür varlıklarının korunması için her bireyin kendi katkısını ortaya koymasının da altını çizen Mungan'a teşekkür ediyor, bu aydın sanatçı duyarlığını daha fazla görmek istiyoruz. Ayşe Didem Bayvas |
|||
DÜNYANIN İLK 'FRİG'
SERGİSİ
“Frigya” sergisinin bilimsel danışmanlığını Eskişehir Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Taciser Sivas yapıyor. Şennur Şentürk’ün koordinatörlüğünde hazırlanan sergiye kapsamlı bir sergi kitabı da eşlik ediyor. Vedat Nedim Tör Müzesi’nde 25 Aralık 2007 tarihinde açılacak sergi, 13 Nisan 2008 tarihine kadar açık kalacak.
Frigyalılar, pek çok yeniliğin başladığı bir uygarlığa sahip. Mozaiği keşfedip mimaride ilk defa Frigler kullandı. Sakarya Nehri’nin çakıl taşlarını kullanarak yaptıkları mozaikler Yunan ve Roma’nın göz kamaştırıcı eserlerine ilham kaynağı olmuştur. Altın sim işlemeciliği, fybula (çengelli iğne); flüt ve yığma mezar dediğimiz “tümülüsler” de ilk defa Friglerce kullanılmıştır. Türkiye Gazetesi, 08.12.2007 |
|||
İSTANBUL MODERN 3. YAŞINI İKİ DEV SERGİYLE KUTLUYOR
Türkiye'de modern ve çağdaş sanata ayrılan ilk özel müze olan İstanbul Modern Sanat Müzesi üçüncü yaşını kutlarken, iki dev sergiye ev sahipliği yapıyor.
İstanbul Modern, modern
Türk Sanatı'nın Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze
uzanan gelişim evrelerini Sürekli Sergiler
Salonu'nda açılacak olan "Modern Deneyimler"
sergisinde bir araya getiriyor. Eş zamanlı olarak
düzenlenen "Cihat Burak Retrospektifi"nde ise,
modern Türk resminin sıra dışı ustası, toplumsal ve
kültürel tarihimizi ironik ve fantastik biçimde
yorumlayan Cihat Burak'ın, yaşamı ve yarım yüzyıla
yayılan sanatı yansıtılacak. Sabha, 08.12.2007 |
|||
İŞ BANKASI MÜZESİ, 83
YILIN BİRİKİMİYLE KAPILARINI ZİYARETÇİLERİNE AÇTI
Kurgu ve metin
yazımlarını Prof.Dr. Zafer Toprak'ın, müze kurgu ve
tasarımını Burçak Madran'ın ve video kurgu ve
enstalasyonlarını Çağdaş Arpaç'ın üstlendiği müze,
İş Bankası'nın Eminönü'ndeki Yenicami Şubesi'nin
tarihi binasında oluşturuldu. Sabah, 08.12.2007 |
|||
DENİZLİ'DEKİ FOSİLDEN
İPUÇLARI
Latince 'dik insan' anlamına gelen ve modern insanın atası olarak tanımlanan homo erectus fosilinin inceleme sonuçları, bilim dergisi American Journal of Physical Anthropology'de yayımlanacak.
Radikal, Fotoğraf: Tolga Adanalı/AA, 08.12.2007 |
|||
132 YAŞINDAKİ TÜNEL GENÇLEŞTİ
Londra'dan sonra dünyanın en eski ikinci metrosu olan 132 yaşındaki Tünel'de dört aydır süren bakım, onarım ve restorasyon çalışmaları tamamlanarak, deneme seferlerine başlandı. Tünel, önümüzdeki günlerde hizmete açılacak.
Tünel, Beyoğlu-Karaköy arasında pazar günleri hariç 07.00-21.00, pazar günleri ise 07.30-21.00 saatleri arasında çalışacak. Günde 175-180 sefer yapacak Tünel, yaklaşık 12-13 bin yolcu taşıyacak.
Radikal, 08.12.2007 |
|||
TARİHİ POMPA İSTASYONU
'SU MEDENİYETLERİ MÜZESİ'NE DÖNÜŞÜYOR İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 07.12.2007 |
|||
TARİHE DİRENEN 'KIŞLA'
Tunceli'de Almanlar
tarafından 1937 yılında inşa edilen kışla binası,
kentin ilk yapılarından biri. 1938'de Tunceli'de
binlerce insanın yaşamını yitirdiği seferin
hazırlığını yapan askerlerin barınağı olan kışla
binası, bugün yoksullara kucak açmış bir halde
tarihe direniyor. Birgün, Yazı: Rüştü Demirkaya, 07.12.2007 |
|||
|
ANTİK MEZOPOTAMYA ASLANI REKOR KIRDI
Antik Mezopotamya eseri bir heykelcik, 57 milyon dolara el değiştirerek dünyanın en pahalı heykeli oldu.
Amerika Birleşik Devletleri'nde düzenlenen bir müzayedede el değiştiren kireçtaşından yontma eser, insan duruşu sergileyen bir dişi aslanı tasvir ediyor. Boyu ise 8,5 santimetre bile değil.
Günümüz İran'ında yapıldığı düşünülen Guennol Aslanı, Irak'ın başkenti Bağdat yakınlarında bulunmuştu. 1948'de Amerikalı koleksiyoncu Alastair Bradley Martin'in eline geçen eser, son 59 yıldır da sergilenmek üzere, Martin'in bir süre başkanı olduğu Brooklyn Sanat Müzesi'ne ödünç verilmişti.
Yaklaşık beş bin yıllık olduğu tahmin edilen Elam medeniyetine ait heykelin alıcısı açıklanmadı. Macedonian Radio and Television, 07.12.2007 |
||
RUBENS'İN KROKİSİ BİR SERVET
Ünlü ressam Peter Paul Rubens'in yağlıboya krokisi 5,3 milyon euro'ya satıldı.
Londra'daki Christie's Müzayede Salonu'nda dün gece yapılan açık artırmada, Barok dönemin Flaman sanatçısı Rubens'in meçhul bir adamın portresini çizdiği `Genç Adama Dair İnceleme” adlı krokisi, bu tür için rekor fiyatla alıcı buldu.
Yağlıboya krokisinin, 1615 ile 1617 yılları arasında yapıldığı belirtildi. Macedonian Radio and Television, 07.12.2007 |
|
||
|
TARİHİ CAMİ
Denizli'de, 622 yıllık tarihi Kayalık Camii, 6 ay süren restorasyon çalışmalarının ardından bugün ibadete açıldı. haberler.com, 07.12.2007 |
||
MOSTAR KÖPRÜSÜ ÇATLADI
1995'te uluslararası toplumun katkısıyla başlatılan 12 milyon YTL'lik proje kapsamında restore edilen tek kemerli köprünün aslına uygun olarak yapılması için oldukça sabır gerektiren bir çalışma yürütülmüş ve taşlar tek tek yerlerine yerleştirilmişti. Stari Most (Eski Köprü) olarak da bilinen Mostar Köprüsü'nün restore edilerek yeniden hizmete sokulması, kentte Hırvatlar ile Müslümanların tekrar beraber yaşamasının sembolü olarak değerlendirilmişti. Mühendislerin, 5 gün içinde çatlakların köprünün emniyeti açısından tehdit oluşturup oluşturmadığı yolunda rapor verecekleri belirtildi. Milliyet, 07.12.2007 |
|||
GAVUR AMBARI'NDA YAKALANDILAR
Zonguldak'ta izinsiz kazı yaptığı iddia edilen 5 kişi yakalandı.
Çaycuma Gavur Ambarı mevkiinde 5 kişi izinsiz kazı yaparken jandarma ekibi tarafından yakalandı. Olay yerinde yapılan incelemede, 2 adet kürek, 1 adet kazma, 1 demir balyoz ve 1 adet çapa ele geçirildi.
Şahıslar çıkarıldıkları mahkemede ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Değişim Medya, 07.12.2007 |
|||
MONA LISA'NIN SIRRI ÇÖZÜLDÜ
İtalyan ressam
Leonardo da Vinci’nin en ünlü çalışması Mona
Lisa’nın sırrı çözüldü. Da Vinci’nin paha biçilmez
başyapıtları üzerinde araştırmalar yürüten sanat
ekspertleri, ressamın ‘Mona Lisa’ ve ‘Bakire ve
Çocuk’ tablolarından aynaya yansıyan gizemli yüzleri
ve şekilleri keşfetti. Hürriyet, Haber: Alpaslan Düven, 07.12.2007 |
|||
![]() |
HEYETİN İNCELEMESİ SÜRÜYOR
Ilısu Barajı'nın yapımı için kredi veren Avusturya, İsviçre ve Almanya ile Türkiye'den 60 kişilik heyet, baraj suları altında kalacak olan Batman'ın tarihi ilçesi Hasankeyf'te incelemelerde bulundu.
4 gündür bölgede olan heyet, bugün Hasankeyf merkezde incelemelerde bulundu. Ilısu Barajı suları altında kalacak olan tarihi eserler ve yerleşim birimlerinde inceleme yapan heyette yabancı arkeolog, biyolog, çevre uzmanları, yeniden yerleşim uzmanları, sosyolog ve çeşitli mesleklerden mühendisler yer alıyor. Bölgede inceleme yapan yabancı heyete Çevre ve Orman Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve GAP İdaresi'nden uzmanlar refakat ediyor. Heyet, evleri su altında kalacak vatandaşların yeni yerleşim yerlerine taşınması, tarihi eserlerin korunması ve taşınması, baraj yapımı ve su tutulmasından sonra çevresel etkilerin en aza indirilmesi konularında alınacak önlemler için inceleme yapıyor.
Hasankeyf Kazı Ekibi Başkanı Prof.Dr. Abdüsselam Uluçam, taşınacak tarihi eserlerle ilgili heyete bilgi verdi. Hasankeyf'in tarihi eserlerini inceleyen heyet, ayrıca Kaymakam Osman Varol ve Belediye Başkanı A. Vahap Kusen ile görüştü.
7 yıl içinde tamamlanması planlanan Ilısu Barajı'nın 1.2 milyar euroya mal olması bekleniyor. Batman Kent Haber, 06.12.2007 |
||
İSPANYA'DA 1800 TARİHİ ESER BULUNDU
İspanyol polisi baskın yaptığı bir evde tam bin 800 parça tarihi altın eser buldu. Operasyon sonrası, envanter çıkarılması için dünya müzelerine çalıntı, kayıp ya da eksik parçalarının olup olmadığı soruldu.
İspanya İçişleri Bakanlığı'na bağlı ekipler, Peru'dan gelen bir istihbarat üzerine, ülkenin kuzey batısındaki Santiago De Compostela kentinde bir eve yaptığı baskında paha biçilmez hazinelerle dolu bir odaya ulaştı.
Odada bulunan tarihi eserler arasında 1997'den beri kayıp olan Peru'daki inka öncesi altın eserlerin de ele geçirildiği bildirilirken, dünyadaki tüm müzelere envanterlerinde kayıp ya da çalıntı parça olup olmadığı soruldu.
Türkiye'deki Uşak Müzesi'nden geçen yıl çalınan karun hazinelerine ait kanatlı denizatı gibi nadide parçaların da bu odada olup olmadığı yapılan incelemeler sonrasında ortaya çıkacak. Macedonian Radio and Television, 06.12.2007 |
|||
1958 YILINDA YAPILAN CAMİYE TARİHİ ESER KARARI
Kütahya'da Hisarcık'ta, mülkiyeti belediyeye ait olan ve 1958 yılında yapılan Çarşı Camisi'nin yıkılıp, yerine yeni cami, otopark ve iş yeri yapılması projesi, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na takıldı.
Kurul'un, camiyi 1. derecede tarihi eser olarak kabul etmesi üzerine konu hakkında bir açıklama yapan Belediye Başkanı Nihat Helvacı, halkın isteği doğrultusunda eski camilerini yıkarak, yerine yeni bir cami, otopark ve iş yeri yapmak istediklerini ancak, önlerine Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nün çıktığını ifade etti. Eski caminin hiçbir tarihi eser vasfının bulunmadığını savunan Helvacı, “Belediye olarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Eskişehir Bölge Müdürlüğü'ne müracaatta bulunduk. İlgili kurum projemizin görüşüldüğü toplantıya bizi de çağırdı. Ancak, bu toplantıdan çıkan karar, bizim için sürpriz oldu. Çünkü 1958 yılında yapılmış olan ve hiçbir tarihi özelliği bulunmayan caminin, kurulu tarafından, ‘1. Derecede Tarihi Eser’ olarak korunması gerektiği görüşünü öğrenince, bu görüşe karşı çıkıp, kurul kararına muhalefet şerhi koydum.” dedi.
Helvacı, önümüzdeki günlerde konuyu yargıya taşıyacağını söyledi. Tellal Gazetesi, 06.12.2007 |
![]() |
||
|
KUDÜS'TE 2 BİN YILLIK SARAY KALINTILARI
İsrailli arkeologlar, Doğu Kudüs'teki eski kentin duvarları dibinde, MS 1. yüzyıla ait bir sarayın kalıntılarını gün ışığına çıkardı. CNN Türk, 06.12.2007 |
||
SIRRI PAŞA KONAĞI BÜYÜKŞEHİR'İN OLDU
19. yüzyılın ikinci yarısında İzmit Mutasarrıfı (Vali) Sırrı Paşa tarafından yaptırılan, döneminin sivil mimari şaheserlerinden biri olarak kabul edilen Sırrı Paşa Konağı, geçirdiği depremlerde hiç hasar görmedi, ancak 2004 yılında ayyaşların çıkardığı yangında önemli yaralar aldı. Çepni ailesine ait olan ve çok sayıda mirasçısı bulunan tarihi konağın satın alınması için bugüne kadar yapılan girişimler sonuçsuz kalmış, ailenin talep ettiği yüksek bedeli Kocaeli Valiliği kabul etmemişti. En sonunda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, konağı kurtarmak için kamulaştırma mekanizmasını devreye soktu. Büyükşehir’in kamulaştırma kararını mahkeme de onayladı.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Çepni ailesi ve mirasçılara mahkeme tarafından belirlenen 1 milyon 12 bin YTL kamulaştırma bedelini ödeyecek. Büyükşehir Belediyesi'nin, Sırrı Paşa Konağı'nı İzmit’in prestij projelerinden birini yaparak değerlendirmeye hazırlanıyor. Bu amaçla konağın rölöve projesi çıkarılacak. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun da izni alınarak konak, aslına uygun olarak restore edilecek. Proje hazırlandıktan sonra gerekli ihalenin hemen açılacağı ve çalışmalara başlanacağı öğrenildi. 2008 yılı sonuna kadar bitirilmesi planlanan projeyle Sırrı Paşa Konağı yurt dışından ve yurt içinden gelen önemli konukların ağırlanacağı otel olarak değerlendirilecek. Konakta çok şık bir Osmanlı Lokantası da yapılacak.
Demiryolu Caddesi'ndeki çınarları da dikerek İzmitlilere hediye eden, dönemin İzmit Mutasarrıfı Sırrı Paşa tarafından Hacı Hasan Mahallesi Yeni Çeşme Sokak'ta 19. yüzyılın ikinci yarısında yaptırılan Sırrı Paşa Konağı, bakımsızlık ve yangın nedeniyle tam bir harabe halini almıştı. Bugüne kadar ayyaşların mekanı olan tarihi konak Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırıldı ve kurtarılması için çok önemli bir engel de aşılmış oldu. Konağın iç bölümlerindeki duvar süslemeleri ve resimler paha biçilmez güzellikte. Sırrı Paşa Konağı bundan böyle belediyenin, yani halkın ortak malı oldu. Özgür Kocaeli, 06.12.2007 |
|||
|
|||
YEREBATAN'DA 1.111.111'İNCİ TURİSTE ÖDÜL
İstanbul'un önemli tarihi mekanlarından Sultanahmet'teki Yerebatan Sarnıcı'nın, bu yılki 1.111.111'inci ziyaretçisi ödüllendirildi.
Büyükşehir Belediyesi'nin iştiraklerinden olan Kültür A.Ş. tarafından işletilen Yerebatan Sarnıcı'nın 1.111.111'inci ziyaretçisi Japon turist Tsubakihara Kana oldu. 27 kişilik grupla birlikte sarnıca gelen Kana, biletini aldığı sırada görevliler tarafından alkışlandı. Önce çok şaşıran, durum kendisine anlatılınca da çok mutlu olan 23 yaşındaki Japon turist, İstanbul'a ilk kez geldiğini belirterek, "Şimdiye kadar gördüğüm şehirlerin en güzeli'' dedi. Sabah, 06.12.2007 - Bu bir nedir?! - Birmilyonyüzonbirbiryüzonbirbirinci zayeritçinin ne önemi vardır? - Bu Sayın Tsubakihara Kana hanfendi, 27 kişilik Japon turist grubu arasından nasıl da bulunup seçilmiştir? - Yerebatan Sarnıcı gişe ve güvenlik görevlilerinin, görev sırasında, işi gücü bırakıp, bir anda bu bayanı alkışlamaları memurin kanununa uygun mudur? - Şu Bayan Kana, o sırada, herhalde kazaen orada bulunan, İstanbul Belediyesi Kültür AŞ embeded gazeteciye, niye "victory" işareti şettirtmektedir? - Kısaca Tsuba diyabileceğimiz Sayın turist bayana, "Şimdiye kadar gördüğüm şehirlerin en güzeli sözü kaç yen ödenerek söyletilmiştir? - Ya da bu hanfendinin, o "en güzel kentin", tarihi dokuyu katliam gibi talan eden, kifayetsiz muhteris, "yarı cahil, yarı mimar" zevatın gözü dönmüş para hırsları yüzünden, çok yakında, UNESCO Dünya Miras Alanları listesinden çıkartılacağından haberi var mıdır? - Temesefe yayın organı, bizlerden kesilen, bu manasız haberleri yapmak için çok mu uğraşmaktadır? - Sayın TAYHaber editörü, bu haberleri sayfaya koyarken, bizim sinir uçlarımızla oynadığının farkında değil midir? - Yahu sahiden bu bir nedir? Bizlerle dalga mı geçilmektedir? S.B. Sinirli |
|
||
KÜLTÜREL MİRASI BUL AB HİBESİNİ KAP
Avrupa Birliği (AB) destekli ve 13 milyon 500 bin euro bütçeli Kültürel Miras Hibe Programı’ndan (Euromed Heritage IV) faydalanmak isteyenlerin başvuruları 15 Şubat 2008 tarihinde sona erecek. Temel hedefi, Akdeniz kültürel mirasının geliştirilmesi ve kültürler arasındaki karşılıklı anlayışın güçlendirilmesi olduğu kaydedilen proje, Avrupa Komisyonu tarafından finanse ediliyor.
Türkiye Gazetesi, 06.12.2007 |
|||
|
MARDİN POLİSİ
NUSAYBİN'DE TARİHİ ESER KAÇAKÇILARINI YAKALADI
Mardin polisi tarihi eser kaçakçılarına göz açtırmıyor.
Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde, tarihi eser kaçakçılığı yaptığını belirledikleri 2 kişinin evine yaptıkları baskında evlerinde çeşitli bölgelerde saklanmış vaziyette 1980 sikke, 25 süs eşyası, 6 çanak, 1 topaç, 1 gözyaşı şişesi, 1 mühür, 5 kandil çömleği olmak üzere; Selçuklu, Bizans ve Artuklu dönemlerine ait toplam 2019 tarihi eser ele geçirildi. Polis tarihi eser kaçakçılığı yaptıkları belirlenen A.U. ve H.U. gözaltına aldı. TürkiyeTurizm.com, 06.12.2007 |
||
AZI DİŞLERİ GAUGUIN'İNMİŞ Fransız ressam Paul Gauguin'e ait olduğu düşünülen dört azıdişi, kendisinin kazmış olduğu bir kuyuda arkeologlar tarafından bulundu. Gauguin uzmanı Caroline Boyle-Turner, Pasifik Okyanusu'nda bulunan Marquese adalarının Hiva Oa adasında olan bu kuyunun dibinde bulunan dört dişin büyük olasılıkla 'bu kavgacı ressama' ait olduğunu söylüyor.
Radikal, 06.12.2007 |
|||
MOZART'IN TEK SAYFA ELYAZMASINA 265 BİN YTL
Avusturyalı besteci Wolfgang Amadeus Mozart'un bestelerinin, bugüne kadar kalabilen 2 elyazması defter yaprağından biri önceki gün İngiltere'nin başkenti Londra'da düzenlenen bir açık artırmada 110 bin sterline (265 bin YTL) alıcı buldu.
Mozart'ın 1779 yılında bestelediği konçertoya ait olan elyazmasını satın alanın kimliği açıklanmadı. Milliyet, 06.12.2007 |
KRALİÇE ANTOINETTE'İN İNCİLERİ MÜZAYEDEDE
Tarihte “Ekmek yoksa pasta yesinler” sözüyle bilinen 1789 Fransız İhtilali’nin kilit isimlerinden Kraliçe Marie Antoinette’in inci kolyeleri haftaya Londra’daki Christie’s Müzayede Evi’nde satışa sunulacak. Kraliçe, ihtilalin ardından eşi Kral 16. Louis ile birlikte 38 yaşındayken giyotinle idam edilmişti. Kraliçe Marie Antoinette’in tutuklanmalarından önce yakın arkadaşı dönemin İngiliz Büyükelçisi’nin eşi Sutherland Düşesi’ne emanet ettiği ve bu sayede yurt dışına kaçırtmayı başardığı mücevher, damla şeklindeki doğal inciler, pırlantalar ve yakutlarla bezeli. Kolyenin 800 bin dolara alıcı bulması bekleniyor. Türkiye Gazetesi, 06.12.2007 |
||
SEZAR DÖNEMİNDEN BİR AHŞAP TAHT
Bölgede bu zamana dek sadece mermerden yapılmış ya da süsleme olarak bu derece değerli parçalar bulunmuştu. Kazı ekibinin başında bulunan Maria Paola Guidobaldi "Antik ahşap mobilyanın bulunması aslında büyük sürpriz sayılmamalı. Çünkü bu şehirlerde volkanik çamurun içine gömülen eserlerde organik maddeler son derece iyi korunabiliyor" dedi. Guidobaldi sözlerini "Fakat dekorasyon ve yapı bakımından bu derece önemli bir mobilyayı ilk defa buluyoruz" diye sürdürdü.
Radikal, Fotoğraflar: AP - AFP, 06.12.2007 |
|||
ÇANAKKALE SAVAŞLARI AÇIK HAVA MÜZESİ'NDE CANLANACAK
OPET'in 2006 yılında Gelibolu Yarımadası'nda başlattığı Tarihe Saygı Projesi çerçevesinde Eceabat'ta 'Tarihe Saygı Parkı' yapılıyor.
Deniz kenarında kurulacak park, Çanakkale Savaşı'nı tasvir eden figürler, Gelibolu Tarihi Milli Parkı'nın maketi ve 13 metre yüksekliğinde 'Tarihe Saygı' anıtından oluşacak. Ziyaretçiler, bir açıkhava müzesi niteliğini taşıyacak parkta Çanakkale Savaşları'nı bir bütün olarak görme ve inceleme imkanına kavuşacak. Zaman, 06.12.2007 |
|||
VAKIFLAR'IN HAZİNELERİ SANDIKTAN ÇIKIYOR
Yıllardır depolarda çürümeye terk edilen vakıf eserleri, cami ve dergahlarda korumasız duran tarihi eserler, iki yeni müze ile gün yüzüne çıkıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul'daki Haseki Külliyesi'ni Teberrükat Müzesi, Yenikapı Mevlevihanesi'ni ise Vakıf Eserleri Müzesi adıyla hizmete açacak.
'Verdiğimiz geçici rahatsızlıktan dolayı özür dileriz' yazısı, son yıllarda Anadolu'nun tarihi şehirlerinde, en çok da İstanbul'da kah bir medresenin, kah bir külliyenin duvarında en sık karşılaştığı levhalardan biri. Beyaz bir örtüye bürünmüş ve restore edilmekte olan bu tarihi binaların hangi maksatla kullanılacağı, görenleri merak içinde bırakadursun, önümüzdeki günlerde İstanbul'da iki yeni müzenin açılacağı haberi, tarihi eserlere değer veren sanat dostu pek çok insanı mutlu edecek. Asırlar boyu tüm ihtişamıyla hizmetini sürdüren, lakin uzun bir müddet eski görkemli günlerini hayale dalan Haseki Külliyesi ve Yenikapı Mevlevihanesi yapılacak restorasyonların ardından müze halini alacak. Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı Haseki Külliyesi, Teberrükat Müzesi, Yenikapı Mevlevihanesi ise Vakıf Eserleri Müzesi olarak düzenlenecek. Yıllardır depolarda, kapalı kapılar ardında çürümeye terk edilmiş binlerce vakıf eserini gün ışığına çıkarttıklarını söyleyen Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, "Bu eserleri gelecek kuşaklara aktarmak ve onların güvenli ortamlarda korunmasını sağlamak gerekiyor. Ecdat yadigarı bu eserleri yaşatmak, tarihimize ve gelecek nesillere karşı yükümlülüğümüzdür." diyor.
Geniş avlusu, kare eyvanı, çinileri ve kubbeleri ile özgün bir mimari eser olan Haseki Külliyesi, Mimar Sinan tarafından Kanuni'nin eşi Hürrem Sultan için yapılmış. Yakın zamanda restore edilmeye başlanacak külliye, 'Teberrükat Müzesi'ne dönüştürüldükten sonra camilerden, dergahlardan, türbelerden toplanan yazma Kur'an-ı Kerim'ler, cüzler, kitaplar, sakal-ı şerifler, Kabe örtüleri, tesbihler, rahleler, kürsüler, gülabdanlar, buhurdanlar ve daha pek çok esere kucak açacak. Teberrük, kelime olarak 'uğurlu sayma', 'bereket umma' anlamına geliyor. Haseki'de açılan Tebberrükat Müzesi sayesinde geçmişte cami ve dergahlarda bereketlenmek için muhafaza edilen, daha sonra sırra kadem bastığı düşünülen İslam ve tasavvuf büyüklerine ait hatıralar derli toplu bir şekilde gün yüzüne çıkacak.
Restorasyonu halen devam eden Yenikapı Mevlevihanesi ise Mevleviliğin önemli merkezlerinden biriydi. Itri'nin, Dede Efendi'nin ve Şeyh Galip'in yetiştiği bu eşsiz mekan, küllerinden yeniden doğdu desek yeridir. Aslında pek çok badireler atlattı Yenikapı Mevlevihanesi. Sebebi anlaşılmayan şaibeli yangınlar mı dersiniz, gecekonducuların yağmasına uğramak mı? Bütün bu olumsuzluklara rağmen Mevlevihane, tadilatlar sayesinde görenleri hayran bırakacak bir güzelliğe büründü. Bahçesine mor salkımlar, güller dikildi. Semahanesi, çilehanesi ve mezarlıklar ayan beyan ortaya çıktı. Vakıf Eserleri Müzesi ismini alacak Mevlevihane'de, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün tozlu raflarında bekleyen şamdanlar, avizeler, kandiller, alemler, ibrikler, halılar, devekuşu yumurtaları, sehpalar ve saatler ile yeri yurdu unutulmuş pek çok eser sergilenecek.
Vakıflar'ın elden geçireceği yapılar Haseki Külliyesi ve Yenikapı Mevlevihanesi ile sınırlı değil. Sultanahmet Camii Hünkar Kasrı'nda kurulan Halı Müzesi, Ayasofya'ya taşınacak. Hünkar Kasrı ise Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi'ne dönüştürülecek. Şehrin tam göbeğinde olduğu halde pek çok kimsenin içindeki hazineden bihaber olduğu Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi de yeniden yapılandırılacak. Bir diğer güzel haber ise kuş uçmaz kervan geçmez İstanbul Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi'nin restore edilecek olması. Sultan II. Mustafa devrinin meşhur sadrazamı Amcazade Hüseyin Paşa tarafından 1644-1702 yılları arasında yaptırılan külliyede, taş kitabeler, mezar taşları, çiniler, ahşap eserler, ölçü aletleri, aydınlatma araçları, dekoratif inşaat malzemeleri, mimari elemanlar, tuğralar, sedef ve bağa kullanılan rahleler, kündekari ahşap işçiliğinin ince üslubunu yansıtan eserler bulunuyor. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti hazırlıkları sürerken, umulur ki, şehrin dört bir köşesinde sessiz sedasız bekleyen daha nice tarihi bina restore edilip hayata döndürülür. Restorasyon süresince asılan rahatsızlık levhalarının yerini 'Verdiğimiz geçici sabırsızlıktan dolayı özür dileriz.' yazıları alır. Zaman, Haber: Musa İğrek, 06.12.2007 |
|||
POLONYALI ARKEOLOGLAR, SAKKARA'DA BİR KAZI SEZONUNU
DAHA TAMAMLADILAR mezar kompleksi ile ilgili. Bu mezarın yeri uzun zamandır bilinmesine karşın, üstünde bulunan diğer bir mezarın kazısı yüzünden ancak yakın zamanda açılabildi.
Prof. Karol Myśliwiec, bölgede birkaç on yıldır süren kazılar sonunda 500 den fazla mezar bulunduğunu, daha yüzlerce açılmamış mezar olduğunu tahmin ettiklerini belirtti. Altta bulunan Eski Krallık mezarlarının üzerine Ptolemy Dönemi'ne ait yeni mezarlar inşa edildiği için kazılar tabakalar halinde sürmekte. en.naukawpolsce.pl, 28.11.2007 |
|||
PERRE ANTİK KENTİ
ÜZERİNDEKİ YERLEŞİM BİRİMİ KAMULAŞTIRMAYI BEKLİYOR
Kommagene Uygarlığı'nın günümüze ulaşan büyük kentlerinden ayakta kalan tek yer olan Perre Antik Kenti SİT alanı içersinde bulunan, Örenli Mahallesi'nin büyük bir kısmı ve tarım arazilerinin kamulaştırılması için Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne, 2006 yılında Adıyaman Valiliği kanalıyla tapu kayıtları gönderildi. Arazileri ve evleri SİT alanı içersinde olduğu için arazilerde ve evlerinde herhangi bir fiziki çalışma yapamıyor. Mahalle sakinleri, nüfuslarının sürekli arttığını ve mahalleye ev yapmak istediklerini fakat, yerleşim birimlerinin SİT alanı içersinde olmasından dolayı hiçbir şey yapamadıklarını ifade ediyor. Oturdukları evlerin yıkılmak üzere olduğunu belirten mahalle sakinleri, kamulaştırma çalışmalarına başlanılmasını, yada evleri yeniden yapmak için izin verilmesini istiyor.
Perre Antik Kent üzerinde bulunan 208 parselin 201 adetinin kamulaştırılması gerektiğini kaydeden yetkililer, kamulaştırma işlemlerinin başlamasıyla SİT alanının korunacağını ve tarihi yapıya hiçbir zarar verilmeyeceğini dile getirdi. Perre Antik Kentinin Nekropol alanı dışında kalan 681 bin 787 metrekare alanın kamulaştırılması gerektiğini kaydeden yetkililer, 208 parselin karşılığı olan 731 bin 660 metrekare alanın kamulaştırılması gerekiyor fakat bu alan içersinde kamuya ait arazilerde olduğu için, 681 bin 787 metrekare alanın yani 201 parselin kamulaştırılması gerektiği belirtildi.
Adıyaman Valisi Halil Işık, Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne 2006 yılında tapu kayıtlarının gönderildiğini ve ödenek çıkması halinde kamulaştırma işlemlerine başlayacaklarını belirterek, “ Adıyaman turizmi konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. Perre Antik Kent üzerindeki yerleşim birimlerinin kamulaştırılması için 2008 yılında ödenek çıkacağından ümitliyim” dedi. Adıyaman haber, 05.12.2007 |
|||
PORTAKAL BAHÇESİNDE
TARİHİ KALINTILAR BULUNDU Hatay Gazetesi, 05.12.2007 |
|||
TARİHİ CAMİ YANGINDA KÜL OLDU
Ardahan'ın Hanak İlçesi'nde meydana gelen yangında bir cami yanarak kül oldu.
Alınan bilgilere göre önceki gece saat 23.00 sıralarında meydana gelen yangında Hanak İlçesi merkezinde bulunan 100 yıllık Selamverdi Merkez Mahallesi Cami bilinmeyen bir nedenle yanmaya başladı. Hanak İtfaiyesi ve mahalle sakinlerinin müdahale ettiği yangında, cami yanarak kül oldu. Yangında İlçe Müftüsü İsmail Hatipoğlu'nun evinin de zarar gördüğü bildirildi. Zaman, 05.12.2007 |
|||
GÜMÜŞ SİKKELER MÜZEDE SERGİLENECEK
Zeugma Antik Kenti'nden çıkarılan gümüş sikkelerin, envanteri çıkarılarak tanıtımı yapılacak.
Türkiye-Suriye Bölgelerarası İşbirliği Programı kapsamında uygulamaya konulan 97 bin YTL bütçeli 'Zeugma Gümüş Sikkelerinin Envanterinin Çıkarılması ve Tanıtım Projesi' kapsamında 2000 yılındaki kazılarda bulunan yaklaşık 4 bin gümüş sikke, temizlenip envanterinin oluşturulmasının ardından müzede oluşturulacak teşhir bölümünde sergilenecek. Gaziantep Arkeoloji Müzesi uzmanlarından Arkeolog Mehmet Önal, Türkiye-Suriye Bölgesel İşbirliği Programı kapsamında hazırlanan 8 ay süreli projenin 97 bin YTL bütçeye sahip olduğunu söyledi. Zeugma Antik Kenti'nde 2000 yılında yapılan kazılarda bulunan yaklaşık 4 bin gümüş sikkenin şu an müzenin depolarında bekletildiğini, projeyle eserlerin turizme kazandırılacağını belirtti. Önal, "Proje ile temizleyip envanterini oluşturacağımız sikkeler, müzemizde oluşturacağımız teşhir bölümünde sergilenecek." dedi Gaziantep 27 Gazetesi, 05.12.2007 |
|
||
![]() |
ŞIRINGAYLA HARÇ
Türkiye'nin tek çini eserler müzesi olan Karatay Medresesi'nde Rölöve ve Anıtlar Bölge Müdürlüğü'nce bir buçuk yıldır devam eden restorasyon çalışmalarının 2008'in Şubat ayında tamamlanması planlanıyor. Restorasyon çalışmaları süresince ziyarete kapatılan müzenin duvarları ve kubbesindeki çinilerin tek tek elden geçiriliyor. Bu yüzden restorasyon çalışmalarının uzadığını belirten yetkililer, ödenek noktasında da sıkıntı yaşandığını belirtiyor.
Yetkililer, Karatay Medresesi'ndeki çinilerin temizlenmesi ve sağlamlaştırılması çalışmalarında konservatör olarak bilinen koruma uzmanlarının çalıştığını belirtiyor. Çinilerin temizlenip sağlamlaştırılmasının ardından projesi yeni hazırlanan teşhir ve tanzim bölümünün çalışmalarına başlanacağını belirten yetkililer, bu çalışmaların 2008'in Şubat ayında bitmesini planladıklarını ve müzeyi ziyarete açacaklarını söylüyor. |
||
TARİH DOSTU KÖYLÜLER
Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Hatay’da devam eden kazılar, yöre insanının ekmek kapısı oldu. Hatay Arkeoloji Müzesi Arkeoloğu Ömer Çelik, kazı çalışmalarında muhtarların yardımıyla yöredeki 70 köylüyü istihdam ettiklerini söyledi. Çalışacak köylülere öncelikle kazılacak alan hakkında bilgi verdiklerini, tarihi eserlerin tahrip edilmeden çıkartılması için teknik bilgiler öğrettiklerini belirten Çelik, köylülerin titizlikle çalıştıklarını kaydetti. Çelik, köylülere günlük ortalama 20-30 YTL ücret verildiğini ve sigortalarının yaptırıldığını bildirdi. Çelik, “O bölgenin insanı kazı alanını evi gibi koruyor. Kendi bölgesinde tarihe ışık tutacak eserlerin çıkmasından büyük mutluluk duyuyor. Hatta bazıları geceleri nöbet bile tutuyor” diye konuştu. Türkiye Gazetesi, 05.12.2007 |
1600 YILLIK SULTAN SARNICI AÇILDI
Fatih’teki tarihi “Sultan Sarnıcı”, yapılan restorasyon çalışmasının ardından açıldı. Açılışta konuşan Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, bu tür bir eserin gün ışığına çıkarılması ve daha sonraki kuşaklara kalacak olmasından dolayı duyduğu mutluluğu dile getirerek, “Yapılan bu işten ötürü Sarnıç A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sarper Kumbaracı’ya teşekkür ediyorum” dedi. Demir, sarnıcın yaşatılması için destek beklediklerini de sözlerine ekledi. Sarnıç A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sarper Kumbaracı da, “1600 yıllık, Bizans’tan kalma bir sarnıç burası. Burayı ele aldığımızda bir harabe gibiydi. Bugünkü haline getirmekten mutluluk duyuyoruz” diye konuştu. Sarnıcın restorasyon çalışmasının 2000 yılında başladığı ve 7 yılda tamamlandığı kaydedildi. Türkiye Gazetesi, 05.12.2007 |
||
İTALYA'DA RESTORASYONLARI TAMAMLANAN DÖRT MOZAİK SURİYE'DE
İtalya’da restore edilen dört adet mozaiğin teslim töreni Şam Milli Müzesi’nde, Kültür Bakanı Riad Naasan Agha’nın, yüksek düzey İtalyan temsilcilerinin, Ravenna Antica kuruluşunun yetkililerinin ve Suriye İtalyan Başkonsolosu Francesco Cerulli’nin katılımıyla gerçekleşti.
Kültür Bakanı, gösterdikleri işbirliği ve gayretlerden dolayı, İtalyan yetkililere Suriye halkının şükranlarını belirtti ve bu eserlerin tüm insanlığın ortak mirası olduğunu önemle vurguladı.
Restorasyonun bilimsel danışmanı Prof. Paolo Racagni, Suriye’de bulunan hristiyan yapılara ait olan ve 5. – 6. yüzyıllara tarihlenen mozaiklerin önemini açıkladı. Ardından restorasyonda kullanılan modern teknikleri anlattı. Dört mozaik daha önce Ravenna Müzesi’nde “Doğu’nun Mozaikleri” isimli sergide yer almışlardı. SANA- Haber: H. Sabbagh, Mazen, 28.11.2007 |
|
||
TRALLEIS'DE ÇIKAN ESERLER TANITILIYOR
Tralleis Antik Kenti'nde kazı sezonunun sona ermesinin ardından bu yıl günışığına çıkarılan eserler, Tralleis Antik Kenti Tanıtım ve Geliştirme Derneği tarafında düzenlenen resim sergisiyle kamuoyuna tanıtılıyor.
İl merkezinde
bulunan bir alış veriş merkezinde açılan sergide yer
alan resimler, 10 Aralık 2007 Pazartesi günü mesai
bitimine kadar vatandaşlar tarafından ücretsiz
olarak ziyaret edilebilecek.
Dernek Başkanı
Mehmet Sak, açıklamasında, Tralleis Antik Kenti'nde
1996 yılından beri devam eden kazı çalışmaları ADÜ
Arkeoloji Bölüm Başkanlığı tarafından yürütüldüğünü
söyledi. Turizm Gazetesi, 04.12.2007 |
|||
AKDAMAR MÜZESİ'NİN RESMİ
KABULÜ
Restorasyon çalışmalarına 25 Mayıs 2005 tarihinde başlanan Akdamar Kilisesi Anıt Müzesi'nin resmi açılışı 29 Mart 2007 tarihinde Eski Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Ermenistan Kültür Bakan Yardımcısı Gagik Gyurjian, Ermeni Patriği II. Mesrob Mutafyan ile yerli ve yabancı çok sayıda davetlinin katıldığı törenle ziyaret açılmıştı. Uçakla Van'a gelerek Akdamar Adası'na giden Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, restorasyonu tamamlanan kilisede incelemelerde bulundular. Restorasyon ve çevre düzenlemesini beğenen Bakanlık yetkilileri, Kartalkaya Proje sahibi Cahit Zeydanlı'ya teşekkür ettiler.
Yaptıkları tüm restorasyon çalışmalarında her zaman en iyisi ve en mükemmelini yapmaya gayret gösterdiklerini ifade eden Cahit Zeydanlı, "Şimdiye dek gerçekleştirdiğimiz tüm restorasyon çalışmalarında işimizi en iyi şekilde yapmaya çaba gösterdik. Akdamar Kilisesi'nin restorasyonu da bunlardan biridir. Dünya mirası olan Akdamar Kilisesi'ni yenilenen yüzü ile yeniden ziyaretçilerinin karşısına çıkardığımız için çok mutluyuz. Bu çalışmalarda katkısı olan herkese teşekkür ediyoruz" dedi.
Akdamar Kilisesi Anıt Müzesi'ndeki incelemelerine Van'a yeni atanan Müze Müdürü Fütuhat Başar da katıldı. Van Kent Haber, 04.12.2007 |
|||
JANDARMADAN TARİHİ ESER OPERASYONU
Buldan'da bir eve yapılan operasyonda, Roma dönemine ait iki parça mezar taşı ele geçirildi. R.K. ve çocukları S.K., K.K. ve N.K.'nin elinde tarihi eser olduğu haberinin alınması üzerine, Denizli İl Jandarma Komutanlığı operasyon düzenledi.
Şahıslara ait üç evde yapılan aramada; R.K.'nin evinde iki parça halinde mermer taşı ele geçirildi. Denizli Müze Müdürlüğü tarafından yapılan incelemede, eserlerin Roma dönemine ait mezar taşı olduğu tespit edildi. Şüpheliler ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Zaman, 04.12.2007 |
|||
![]() |
RESTORE EDİLEN KÜTÜPHANE BİNASI AZ KALSIN YANIYORDU
Sivas'ın Gürün İlçesi'ndeki Eski Halk Kütüphanesi binasında restorasyon işinde çalışan işçilerin ısınmak için yaktıkları ateşin yangına neden olduğu bildirildi. Edinilen bilgiye göre Eski Halk Kütüphanesi binasında yangın olduğu ihbarını alan itfaiye ekipleri, olay yerine giderek, yangına müdahale etti. Memleket Sivas, Fotoğraf: 04.12.2007 |
||
CUMALIKIZIK İÇİN EN GÜZEL PROJE
700 yıllık geçmişe
sahip Cumalıkızık'ın tarihi değerlerini yitirmeden
yeniden restorasyonu için düzenlenen ve 35 projenin
değerlendirildiği yarışmada dereceye giren eserler
belirlendi. '3. Bin Yılda yaşayan Osmanlı
Köyü-Cumalıkızık' temalı fikir proje yarışması için
teslim edilen eserler Mimarlar Odası, İl Özel
İdaresi, Yıldırım Belediyesi teknik personeli ve
üniversite öğretim üyelerinden oluşan jüri
tarafından değerlendirildi. Yarışmada, birincilik
ödülüne A kategorisinde Mimar Murat Kafescioğlu'nun
önderliğindeki proje layık gördü. A kategorisinde
ikincilik ödülünü Mimar Gökçe Çıbık alırken,
üçüncülük ödülünü ise Mimar Murat Efe Gönenç ve
ekibi elde etti.
Bursa Hakimiyet, 04.12.2007 |
|||
TARİHİ KONAK YIKILDI, YERİNE AYNISI YAPILDI
İzmit Hacı Hasan Mahallesi Yeni Hamam Sokakta 20 kapı numaralı tarihi konak bakımsızlıktan çökmek üzereydi. Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'ndan alınan izinle tarihi yapı yıkıldı ve yerine aynısı yapıldı. Konak, İzmit’in en şık evlerinden biri oldu.
Mimar Ahmet Elgür, “Bu tür çalışmaları yaparken tarihi dokuya zarar vermemek gerekiyor. Biz de bu konuda elimizden geldiğince yapının eski görüntüsünde kalmasını sağladık ve bu yapıyı tescil ettirdik” dedi. Özgür Kocaeli, 04.12.2007 |
![]() |
||
GEÇMİŞİN KAŞİFLERİ ARKEOLOGLAR
Tarih boyunca kuşların yaptığı yuvalarda hiçbir değişiklik olmadı. Binlerce yıl önce nasıl yuva yapıyorlarsa, bugün de aynısını yapıyorlar. Ama diğer canlılardan ayrılan insanoğlu, varolduğu tarihten bu yana hep dünün üzerine birşeyler ekledi. Kuşlar gibi hep aynı yuvayı yapmadı. Önce ağaçların tepesinde, sonra mağaralarda, ardından da kendi yaptığı evlerde yaşadı. Korkularını, inançlarını, hayallerini sanata yansıttı. Denizin kabarmasından korkup, yarattığı Poseidon’u kızdırdığını sandı. Tekerleği, çömlekçi çarkını icat edip, devletler iktidarlar kurup birbirleriyle savaştılar. Bin yılında kıyametin kopacağını sanıp üretime ara bile verdiler. Kıyamet kopmayınca yeniden hayata dört elle sarıldılar. Denizleri aşıp sanayi devrimini gerçekleştirdiler. 200 yıl kadar önce artık dünyada icat edilebilecek hiçbirşeyin kalmadığını bile ileri sürdüler. Ama, insanoğlu en hızlı gelişimi yaşadığımız çağda gerçekleştirdi. Bilgisayar ve internet sayesinde dünya tuşlar kadar küçüldü. Bunu da geçmişin bilgileriyle gerçekleştirdi. ilerledikçe ise geçmişten bir o kadar uzaklaştı. Bu karanlıkta kalan geçmişi ise arkeologlar aydınlatmaya çalışıyor.
Bu
yıl Anadolu’nun bilinen en eski saray kalıntısının
bulunduğu Antalya’nın Bademağacı Höyüğü’ndeki
kazılara İstanbul Üniversitesi’nden Prof.Dr. Gülsun
Umurtak ile birlikte Başkanlık eden Prof.Dr. Refik
Duru’ya göre; eğer geçmişte savaşlar olmasaydı,
insanoğlu bugünkü seviyesine belki de bundan
binlerce yıl önce gelmiş olacaktı. “Binlerce yıl
önce yaşayan insan da, en az bugünkü kadar zekiydi.
Ama, bugünkü insanın farkı, geçmişten gelen bilgi
birikimi” diyen Prof.Dr. Duru, savaşlarda
kitapların yakılıp yıkılmasıyla, bilgilerin yok
edilmesiyle zaman zaman kültürel gelişimde de
kesintiler olduğunu anlatıyor.
Beydağları’nda yüzey araştırması yapan
Antalya’nın Kumluca İlçesi’ndeki Rhodiapolis
kazılarını gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Arkeoloji Bölüm Başkanı
Prof.Dr. Nevzat Çevik ise, yaptıkları işi geçmişi
kazmak olarak nitelendirdi. Çevik, “Arkeologların
buldukları eserlerin sahipleri çoktan göçmüş bu
dünyadan. Onlardan bugünlere kalan ise nesnel
kalıtlar. Bu kalıntılar doğrudan sahiplerine
götürmektedir bizleri. Ama kaldığı kadarıyla. Bazen
koca bir evden birkaç blok kalmıştır. Bazen küçük
bir küpe. Bulunan küpede eski zaman kadınının ince
beğenileri yansır, bazen bir silahla aynı zaman
erkeğinin savaşçılığı. Çocuklar yansır pişmiş
topraktan bir oyuncakta, bir bakarsınız Karatepe
kabartmalarında 2 bin 700 yıl önceki çocuklar beştaş
oynamakta, topaç çevirmektedirler bugün olduğu gibi”
dedi. Ancak geçmişin çocuklarıyla bugünün çocukları
arasında farkı da anlatan Çevik, “Bugün Beştaş
bilgisayar ekranında oynanmakta, topaç mekanik
düzenle dönmektedir. Ve artık çocuklar yalnız
oynamaktadırlar” şeklinde konuşuyor. Akşam Akdeniz, Haber. Mustafa Kozak, 04.12.2007 |
|||
![]() |
ABD'DE 67 MİLYON YILLIK FOSİL BULUNDU
ABD’nin Kuzey Dakota eyaletinde 1999 yılında bulunan çok iyi derecede korunmuş olduğu için mumyalanmış denilen dinozor fosilinin pullu derisinin bir bölümü, tendonları ve bazı iç organlarının varlığı ortaya çıktı. Hürriyet, 04.12.2007 |
||
NAPOLYON'UN ROMAN DENEMESİNİN BİR YAPRAĞI 24 BİN EURO
Napolyon Bonapart'ın tek roman denemesinin ilk paragraflarının bulunduğu elyazmasının bir yaprağı, dün Paris'in güneyindeki Fontainebleau'da düzenlenen bir müzayedede 24 bin Euro'ya alıcı buldu.
Açık artırmayı düzenleyen Osenat müzayede evinden yapılan açıklamada, Bonapart'ın aynı zamanda son edebi denemesi olan 'Clisson ve Eugenie'yi 1795'te taslak haline getirdiği belirtilirken, alıcı hakkında hiçbir bilgi verilmedi. Açık artırmada, ayrıca Napolyon'un ağabeyi Jozef Napolyon'a ait olduğu sanılan bir gümüş kılıç da 123 bin 600 Euro'ya satıldı. Napolyon, Fransız Devrimi'nin generali, Fransa Cumhuriyeti'nin ilk başkanı, sonrasında da 18 Mayıs 1804 ile 6 Nisan 1814 arasında Napolyon I adını alarak Fransa imparatoru ve İtalya kralı olmuştur. Zaman, 04.12.2007 |
|||
EFSANE PALAMUT MEŞESİ 'ANIT AĞAÇLAR' KAPSAMINA ALINDI
Kuşadası'nda 2005 yılında keşfedilen palamut meşesi ağacı, doğal sit kapsamına alındı.
Kuşadası Ekodosd Derneği tarafından Dilek Yarımadası'nın Büyük Menderes Deltası Milli Parkı Nero Mevki'nde bulanan ağaç, yaşının 400'ün üstünde, tepe çapının 25 metre, yüksekliğinin 27 metre ve çapının da 4,75 metre olması nedeniyle koruma altına alındı. Dernek Başkanı Bahattin Sürücü, ağacın büyüklüğünü fotoğraflayarak, milli park yetkililerine bildirmişti. Daha sonra İl Çevre ve Orman İl Müdürlüğü, yaptığı açıklamada, şunları ifade etti: "Kuşadası Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisi tarafından hazırlanan 20 Ağustos 2007 tarihli teknik rapor ve Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü uzmanlarınca hazırlanan 23 Ekim 2007 tarih ve 2716 kayıt numaralı rapor incelenerek; bahsedilen palamut meşesi ağacının benzerlerine göre farklı gelişim gösterdiği ve insana benzeyen bir dal oluşumu sergilediği tespit edilerek, Kültür ve Tabiat Varlıkların Koruma Yüksek Kurulu'nun 05 Kasım 1999 tarih ve 666 sayılı İlke kararı gereğince 'Korunması Gerekli Anıt Ağaç' olarak tesciline karar verilmiştir." Zaman, 04.12.2007 |
|||
PASARGADAE'DE ANTİK BİR YANGIN KALINTISI BULUNDU
Pasargadae’de, Tall-e Takht Kalesi’nde büyük bir yangına rastlandı. İtalyan-İran kazı ekibinin İtalyan başkanı, Bologna Üniversitesi’nden Prof. Pierfrancesco Callieri, bu yılın kazılarında Akhamenid Dönemi’nden Part Dönemi’ne kadar günlük yaşamla ilgili birçok seramik eser bulunduğunu açıkladı. İki yıldır sürmekte olan ortak kazının bu yılında çok büyük kül yığınları tesbit edildi. Callieri’nin belirttiğine göre bu, 1961-1963 yılı İngiliz Arkeoloji kazılarında Prof. David Stronach tarafından bulunan yangın kalıntılarının devamı olabilir. Açıklandığına göre yangın, Yunanlılar tarafından değil, MÖ 200 yıllarında Seleukid yönetimine karşı yerel Pars halkı tarafından gerçekleştirilen bir ayaklanmaya ait olabilir.
Pars, bugünkü Fars Bölgesi’nin orijinal adı ve İngilizce “Persian” kelimesi bu kökten türemiş. Callier’nin açıklamalarına göre bu ayaklanmanın başarılı olduğu biliniyor. Yönetimi ele geçiren Pars halkı bağımsız bir devlet kurmuş ama Pert İmparatorluğu’na vergi ödemeye devam etmiş. MNA, Haber: Hamid Golpira, 27.11.2007 |
![]() |
||
İZNİK'TE AYASOFYA MÜZESİ'NİN BÜTÇESİ HAZIR, RESTORASYON HALEN BAŞLAMADI
Restorasyon kararı
aylar önce alınan Bursa'nın İznik İlçesi'ndeki tarihi Ayasofya Müzesi,
bakımsızlıktan adeta dökülüyor. 4 medeniyete
başkentlik yapan, tarihi ve doğası ile ünlü İznik'in
en önemli eseri Ayasofya Müzesi'nde restorasyon
çalışmaları bir türlü başlamadı. İznik'te 2 ana
caddenin kesiştiği yerde, kentin tam ortasında VII.
Konsil'in toplandığı yer olan ve bu nedenle inanç
turizmi için önem arz eden Ayasofya, gün geçtikçe
çürüyor. Zaman, 03.12.2007 |
|||
ALAÇAM'DAKİ TARİHİ EVLER TURİZME KAZANDIRILACAK
Kültür turizminin canlandırılması için çalışmalar başlatan Samsun Valiliği, Alaçam İlçesi'nde 30 kadar tarihi evin restorasyonu için çalışma başlattı. Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Alaçam Kaymakamı Mustafa Masatlı, Belediye Başkanı Fırat Anarat ve kamu kurum temsilcileri, Alaçam Çeşme Sokak üzerinde bulunan tarihi binaları yerinde inceleyerek uzmanlardan bilgi aldı.
Alaçam Kaymakamı Mustafa Masatlı, ilçenin 'Kültür Şehri' olması için valilik desteğiyle proje çalışmalarının başlatıldığını söyledi. Projenin İl Özel İdaresi'ne sunulduğunu belirten Masatlı, "Alaçam, 17 kilometrelik sahil yolu, güney kısmında yer alan yaylaları ve restorasyonu tamamlanacak tarihi evleriyle bir cazibe merkezi olacaktır." dedi.
Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ise tarihi dokuyu yaşatmayı ve gelecek nesillere bırakmayı hedeflediklerini ifade etti. Yaklaşık 200 yıllık mazisi bulunan ve yıkılmaya yüz tutan Alaçam evlerinin pek bilinmediğine ve tanıtım yönünden de eksiklerinin olduğuna dikkat çeken Güzeloğlu, "Kültür turizmine büyük katkılar sağlayacak Alaçam evlerinin restorasyonuna her türlü desteği vereceğiz. Alaçam'ın tarih ve kültür geçmişi var. Geç kalmış bir çalışmayı başlatmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 'Kültür Turizmi' içinde ÇEKÜL Vakfı ile projelendirme çalışmasının son aşamasına geldik. Tescil edilen 13 konağın projesi hazırlatıldı. Bu yıl sonuna doğru projeleri onaylanan özel idare mülkiyetindeki konakların reltorasyonuna başlayacağız." diye konuştu. Özel İdare mülkiyeti dışında bulunan özel mülk sahiplerine de çağrıda bulunan Vali Güzeloğlu, "Tarihi tekrar geri kazandırmak için gelsinler görüşelim. Kendilerinin yapacağı çalışmaya proje desteği vereceğiz. Eğer yapamayız diyorlarsa, tasarrufu ve mülkiyeti bize devretmek kaydıyla kültür turizminin hizmetine sunmak istiyoruz." dedi.
Öte yandan Alaçam'dan sonra Bafra İlçesi'nde de incelemelerde bulunan Vali Güzeloğlu, Ticaret Sanayi Odası'nda ilçenin yetikili kurullarıyla durum değerlendirme toplantısı yaptı. Bafra'da yaptırılan OSB'ye yatırımcıları davet eden Güzeloğlu, ilçenin her yönüyle yatırıma hazır bir yer olduğunu vurguladı. Yeni Şafak, 03.12.2007 |
|||
MİLLET HANI SAHİPSİZ KALDI
Hanın turizm açısından çok güzel ve tarihi yapısıyla ilgi odağı haline geleceğini belirten Hakkı Özcan, "Han sahibi tüm iş yerlerini toplu halde kiraya vermek istiyor ancak bu şekilde kimse kiralamak istemiyor. Daha önce bir arkadaşımız dükkanları kiralayarak cafe olarak işletmeye çalıştı ancak kiralar ağır gelip işleride kötüye gidince kapatmak zorunda kaldı. Biz esnaf olarak hanımızın turistlerin alış veriş yapabileceği bir çarşı olması gerektiğini düşünüyoruz çünkü tarihi mekan ve kalenin hemen altında olmasından dolayı turistlerin gözde mekanlarından birisi olacağına inanıyoruz. Bu sayede hem şehrimiz hem de biz kazanmış oluruz tarihi hanımıza da canlılık gelmiş olur" diye konuştu.
Han içerisinde bulunan işyerlerinin kirasının 50 YTL ile 200 YTL arasında değiştiğini belirten Özcan fiyatların düşük olmasına rağmen ilginin olmamasının şaşırtıcı olduğu belirterek, "Han içerisindeki iş yerlerinin kiraları gerçekten çok ucuz vatandaşlarımız neden ilgi göstermiyor anlamış değiliz. Bu kadar güzel bir mekan içerisindeki tertemiz dükkanlar kaderine terk edilemez bir an önce hanımızın çalışır bir mekan haline getirilip Gaziantep'e tekrar kazandırılmasını bekliyoruz" diye sözlerini ifade etti. Gaziantep 27 Gazetesi, 03.12.2007 |
|||
ALTYAPI KAZILARINDA TAŞ BLOKLAR BULUNDU
Muğla'nın Bodrum İlçesi'nde, elektrik kablolarının yer altına alınması amacıyla yapılan kazı sırasında MS 2. yüzyıla ait olduğu belirlenen 3 taş blok bulundu. Mars Mabedi Caddesi'nde elektrik kablolarının yer altına alınması için çalışma yapan TEDAŞ işçileri, 3 taş blok çıkardı. İşçilerin durumu bildirmesi üzerine kazı alanına gelen Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi görevlileri, taş blokların MS 2. yüzyıla ait olduğunu belirledi. Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Yaşar Yıldız, bölgede kazı çalışmalarına başladıklarını bildirdi. Yıldız, tarihi blokların görevlilerce yapılacak değerlendirmenin ardından müzeye alınabileceğini kaydetti. Birgün, 03.12.2007 |
|||
|
ASI, CHANDRAGIRI KALESİ'NDE 1000 YILLIK TAPINAKLAR BULDU
Hindistan Arkeolojik Araştırması (ASI), Chandragiri Kalesi’nde yapılan araştırma sırasında en az bin yıllık olduğu açıklanan iki antik tapınak buldu. Aynı araştırma sırasında, son derece düzgün işlenmiş, her birisi 2.5 m uzunluğunda 250 adet granit sütun bulundu.
Oldukça kötü durumda olan tapınaklardan birisi Vaishnava’ya, diğeri ise Shivaite’ye adanmış. Her ne kadar tapınak kalıntılarında herhangi bir heykele rastlanmadı ise de, mimari tarzdaki farklardan tapınakların hangi tanrı veya tanrıça için inşa edildiği anlaşılabilmekte. newindpress.com, Haber: B. Murali, 27.11.2007 |
||
ANTİK YERLEŞİMLER BULUNDU, RİZE TARİHİ YENİDEN YAZILIYOR
Rize Müze Müdürlüğü ekiplerince,
Çamlıhemşin ve İkizdere ilçelerinde yapılan
çalışmalar sırasında, MÖ 5000’li yıllara ait kaya-yamaç yerleşimi, MÖ 1200’lü yıllara ait tunç,
demir çağı dönemlerine ait yerleşim ve MÖ 400’lü
yıllara ait Roma- Bizans antik kent kalıntıları
bulundu. Hürriyet Seyahat, Haber: Muhammet Kaçar, 03.12.2007 |
|||
GÖKDERE MEDRESESİ, KÜLTÜR SANAT MERKEZİNE DÖNÜŞTÜ
Bursa merkezindeki Gökdere Medresesi, Osmangazi
Belediyesi’nce restore ettirilerek turizmin
hizmetine sunuldu. Hürriyet Seyahat, 03.12.2007 |
|||
YOZGAT'TA 101 TARİHİ KONAĞA TESCİL
Yozgat tarihi konakları turizme kazandırmak amacıyla belediye harekete geçti. Belediye Başkanı Yusuf Başer, Yozgat il merkezinde bulunan 101 adet tarihi yapının tescillenerek koruma altına alındığını belirtti. Başkan Başer, turizmin canlandırılması için tarihi konakların restore edilmesinin şart olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: "Koruma altına alınan ve özel mülkiyette bulunan ev ve konakların bir kısmının içerisinde yaşayan insan bulunmadığı için harabe haline gelmiş. Belediye olarak Hayri İnal Konağını 445 bin YTL'ye ihaleye vererek restorasyon çalışmasına başladık ve çalışmalar kısa bir süre sonra tamamlanacak. Başta valiliğimiz ve turizm müdürlüğümüz olmak üzere sivil toplum kuruluşlarını da işin içine katarak konakları ayağa kaldırmayı amaçlıyoruz." Tarihi yapı olarak tescillenen konakların yıkılıp yerine yeni bir binanın yapılmasının yasal olarak mümkün olmadığını belirten Başkan Başer, "Belediye olarak bizde tarihi alanların aslına uygun olarak restorasyonunun dışında inşaat ruhsatı vermiyoruz. Bu konakların yapılması için TOKİ ve Kültür ve Turizm Bakanlığı kredi sağlıyor. İsteyen vatandaşlarımız kredi alarak bu konakların restorasyonlarını yaptırabilirler" şeklinde konuştu.
Belediye olarak tarihi ev ve konakları arsa karşılığında takas yapabileceklerini ifade eden Başer, "Tarihi konaklar belediyemize ait olduğu vakit, restorasyon çalışması ve restorasyon yapılması karşılığı uzun süreli kiraya verilmesi daha kolay olacaktır. Belediye olarak tüm tarihi konakların restorasyon yaptırmamız mümkün değil. Ancak, restorasyon yapılma karşılığında kiraya verilebilir" dedi. TürkiyeTurizm.com, 02.12.2007 |
|||
KOZALAK DEĞİL, GÜNEŞ SAATİ
Amasya Müze Müdürü Celal Özdemir, müzelerinde bulunan ve ziyaretçilerin yoğun ilgisini çeken çam kozalağı şekilli Osmanlı güneş saatinin, şekil bakımından türünün tek örneği olduğunu söyledi. Özdemir, 2006 yılında müzeye kazandırılan Osmanlı güneş saatinin, 15. yüzyılda Sultan Bayezıd Külliyesi bahçesine yapıldığını ve yüzlerce yıl kullanıldıktan sonra önce Saraydüzü Kışlası bahçesine, ardından da Amasya Müzesi'ne getirildiğini kaydetti. Saatin kullanıldığı dönemlerde ramazan aylarında iftar vaktinin belirlenmesine de yaradığını kaydeden Özdemir, "Üst üste üç kaide üzerine oturtulmuş boyu 1 metre 10 santimetre, eni ise 80 santimetre olan güneş saati, beyaz mermerden yapılmıştır" diye konuştu. Müzeyi gezen yerli ve yabancı turistlerin saate oldukça ilgi gösterdiklerini belirten Özdemir, "Ustası bilinmeyen saat, ünik bir eserdir." dedi. Yeni Şafak, 02.12.2007 |
|
||
ALLIANOI'NİN ÇIĞLIĞI SÜRÜYOR
Evrensel, 02.12.2007 ANTİK KENTİN ÇIĞLIĞI, TÜM ANADOLU'NUN ÇIĞLIĞI
Allinoi Girişim Gurubu ve Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi tarafından İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Taşkışla Yerleşkesi’nde “İki Antik Kentin Çığlığı - Barajlar ve Kültürel Miras” konulu panel düzenlendi. Panelde antik kentlerin yok olmasının yıkım anlamına geldiği ifade edildi.
Allinoi Girişim Grubu’ndan Avukat Arif Ali Cangı da Allinoi’yi su altında bırakacak Yortanlı barajının gövdesinin tamamlandığını, sulama amaçlı baraja 50 yıl ömür biçildiğini belirterek, İzmir 1 No’lu koruma kurulunun alanın 1. derece arkeolojik SİT alanı olarak tescili kararı aldığını dile getirdi. Baraja karşı sürdürdükleri hukuk mücadelesini anlatan Cangı, Anıtlar Üst Kurulu’nun, Bakan olurlu Bilim Komisyonu’nun görüşü uyarınca antik kentin kille kaplanması ve 1.5 metre yüksekliğinde 218 metre uzunluğundaki bir duvarla korunmasına karar verdiğini söyledi. Cangı, karara karşı Danıştay’da dava açtıklarını ancak yürütmeyi durdurma istemlerinin kabul edilmediğini, konuyu AİHM’e götürmeyi düşündüklerini kaydetti. Evrensel, 08.12.2007 |
|||
AYAKKABI SATIYOR Haber Ekspres, 02.12.2007
VİYANA'DAN İŞ TEKLİFİ GELDİ
Avusturyalı meslektaşlarının kazı yaptığı
Karpuzlu'da iş bulamadığı için ayakkabı satan
Arkeolog İbrahim Avşar'a Viyana'dan iş teklifi
yapıldı. Haber Ekspres, Haber: İsmail Gökmen, 03.12.2007 |
|||
KADIKÖY'DE CAVİT PAŞA KONAĞI DA YOK OLUYOR
Günümüzdeki önemi... Türkiye’nin
şerefiyesi ve kıymetine paha biçilmekte zorlanılan
en prestijli caddelerinden biri olan Bağdat
Caddesi üzerindeki bugüne kadar yok edilen 58
köşkten kalan son iki nadide parçadan biri olması...
(Diğeri Suadiye Vakko Köşkü’dür.) Hürriyet, Bilgi: Yalçın Bayer, 02.12.2007 |
|||
TARİHE SAHİP ÇIKMAK
İzmir’in kültürel varlıklarından olan tarihi evler, gerek yasalar gerekse ilgisizlik nedeniyle kaderine terk edilmiş halde. İzmir’in tarihi dokusunun önemli bölümünü yansıtan bu evler, zamana ve insanlara inat; yarı yıkık-virane halde ayakta kalma mücadelesine devam ediyor.
Evrensel, 01.12.2007 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
TAY Projesi . Kuruçeşme Cad. 67/B 34345 Kuruçeşme İstanbul Tel: 0 (212) 265 7858 - Faks: 0 (212) 287 1298 e.posta: info@tayproject.org |
Copyright©1998 TAY Projesi |