©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Tell Tayinat

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Tell Tayinat
Türü:
Höyük
Rakım:
160 m
Bölge:
Akdeniz
İl:
Hatay
İlçe:
Reyhanlı
Köy:
Tayinat
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:

     


Yeri: Hatay kentinin doğu-kuzeydoğusunda; Reyhanlı İlçesi'nin 17.5 km batısında; Hatay'ı Reyhanlı üzerinden; Türkiye-Suriye sınırından; Suriye Haleb kentine bağlayan karayolunun hemen kuzeyindedir. Bu yolla ulaşıma çok kolaydır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Asi Nehri'nin kuzeydoğu tarafında yer alan yerleşme yeri günümüzde yamaçları dahil 700x500 m ölçülerinde; 15 m yüksekliğinde; oval biçimli bir tepedir [Braidwood-Braidwood 1960:şek.8'deki plan]. Kazının yapıldığı 1935 yıllarında üzerinde Tayinat Köyü bulunmaktaydı. Amik Ovası'nın diğer höyükleri gibi verimli topraklarla çevrelenen yerleşme yerinin yakınında tatlı su kaynağı da bulunmaktadır. Asi Nehri'nin 1.4 km doğu yakasındadır. Tell Tayinat; bir üst ve bir de alt höyükten oluşmaktadır ve alt höyük; Amuk'ta Orontes taşkın ovasında tipik olarak görülen kalın bir mil tabakası altında kalmıştır [Harrison et al. 2008:87].
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1933 yılında saptanan höyükteki (Amik Ovası Yüzey Araştırmasında 126 no'lu buluntu yeri) kazılar, 1935 yılında başlamış 1938 yılında sonlandırılmıştır. Gerek yüzey araştırması, gerekse de kazı çalışmaları Chicago Doğu Bilimleri Enstitüsü adına R.J. Braidwood başkanlığında gerçekleşmiştir. 1999 yılında T. Harrison başkanlığındaki bir ekip tarafından gerçekleştirilen yüzey araştırmaları kapsamında tekrar incelenen yerleşmede 2004 yılında ikinci dönem kazı çalışmaları başlamıştır [Harrrison et al. 2006:353]. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Yerleşme, İlk Tunç Çağı ve Demir Çağı'nı kapsamaktadır. Luvi/Geç Hitit ve Arami dönemlerine tarihlenen epigrafik buluntular, Tell Tayinat'ın, Patina/Unqi Geç Hitit/Arami Krallığı'nın Kunulua adlı başkenti olduğunu göstermektedir. Demir Çağı tabakaları, 4 alt mimari evresi olan Demir Çağı I (Amuk N) ve 5 alt mimari evresi olan Demir Çağı II (Amuk O) olmak üzere iki dönemde belirlenmiştir.
Buluntular: Mimari: Demir Çağı I'e ait mimari kalıntılar birçok alanda saptanmıştır. 1x2 m boyutlarında küçük bir oda Demir Çağı I'in mimari kalıntılarındandır. Bunun yanı sıra, Demir Çağı Tapınağı'nın ana binası ve yan binalarının yapımı sırasında büyük zarar görmüş birçok duvar parçası da söz konusudur. Stratigrafik bağlantısı belirgin olmamasına rağmen bu döneme ait olduğu düşünülen, kil ve kireçle sıvanmış bir silo, daha büyük ve kilden yapılmış bir çukur ve döşeme taşları ele geçmiştir. Demir Çağı I'in daha geç evresinin en belirgin özelliği kazılan çukurlardır. 2005 çalışmalarında Demir Çağı I bulguları veren Alan I'de yapılan kazılarda yedi belirgin stratigrafik Alan Katmanı tanımlanmıştır. En eski katman olan İTÇ katmanının üstünde Erken Demir Çağı'na ait dört ayrı tabakanın olduğu belirlenmiştir. 6. katman yanma belirtileri göstermektedir. Beşinci katman, dördüncü katmana ait çeşitli büyük duvar parçalarından oluşan bir tabaka ile örtülmüştür. Her ne kadar iyi korunmuş olsa da, dördüncü katmanın kalıntıları daha sonra ikinci katmana ait Demir Çağı tapınağının ana bina ve yan binalarının yapımı sırasında ve üçüncü katmana ait açmalardan büyük zarar görmüştür. Üçüncü katman, ikinci ve dördüncü katmanların arasına sıkışmış karışık bir dönemdir. İkinci katmanda 1930'larda Şikago Üniversitesi kazılarında ortaya çıkarılan ve megaron tarzında bir tapınak olarak tanımlanan MÖ geç 9. yüzyıl veya Demir IIB olarak tarihlendirilen yapının kerpiç kuzey ve güney duvarları ortaya çıkarılmıştır. Birinci katman, Demir Çağı sonrasındaki tarım faaliyetleriyle oluşan birikintilerin kazı bölgesini kaplayan alüvyon tabakasına tahsis edilmiştir [Harrison et al. 2008:88-90]. Demir Çağı II'ye ait kalıntıların olduğu Alan II'de büyük kerpiç duvarlar ortaya çıkarılmıştır. Bulunan seramikler bunları Geç Demir I/Erken Demir II zamanına (MÖ 10-erken 9. yüzyıl) tarihlemektedir. Binanın büyüklüğü ve iyi korunmuş olması bu binanın önemli bir yapı olduğunu işaret etmektedir [Harrison et al. 2008:90-91]. 2006 ve 2007 yıllarında Alan I'deki Ege ile güçlü kültürel bağları olan Erken Demir I (MÖ 12. yüzyıl) yerleşimi ve Alan II'deki Geç Demir I/Erken Demir II'de (MÖ 10. 9. yüzyıllar) bulunan anıtsal yapı ortaya çıkarılmaya devam edilmiştir. Alan 4'te bulunan Geç Bronz/Erken Demir I tarihine rastlayan metal atölyesi bu alanın o dönemdeki önemini kanıtlayıcı mahiyette olup höyükteki Erken Demir Çağı yerleşiminin ilk düşünüldüğünden daha büyük olduğuna; belki de üst höyüğün tüm 10-12 hektar alanı kapsamış olabileceğine işaret etmektedir [Harrison et al. 2009:515-516]. Beş mimari evreye ayrılan Demir Çağı II'nin mimari özellikleri ise şöyle tanımlanabilir: 1. Mimari Evre, ağırlıklı olarak Merkezi Batı Alanı'nda, açık bir avlu etrafında şekillenmiş, XIII ve XIV no'lu yapılarla ortaya konmuştur. XII no'lu yapı, Kuzey Suriye kökenli Bit Hilani planlıdır. 2. Mimari Evre sırasında bu iki yapı tesviye edilerek, yerine Tayinat'ın ünlü Bit Hilani saraylarını (I no'lu yapı) ve megaron tarzı tapınağı (II no'lu yapı) içeren yeni bir yapılar kompleksi inşa edilmiştir. 3. Mimari Evre'de Merkezi Batı Alanı'ndaki yapıların renovasyon çalışmaları gözlenmiştir. Höyüğün güney ucunda ortaya çıkartılan, avlulu, büyük Assur yapısı da bu evreye aittir. 4. Mimari Evre'de, Merkezi Batı Alanı'ndaki Bit Hilani'nin kullanımı devam etmekle birlikte tapınak yapısı terk edilmiştir. 5. Evre'de ise höyüğün en üst seviyesinde yer alan, bir seri kötü korunmuş yapı yer alır [Harrison et al. 2006:355]. Alan II'deki Geç Demir I/Erken Demir II'de (MÖ 10. 9. yüzyıllar) bulunan anıtsal yapı (Bina XIV) 2006 ve 2007 yıllarında ortaya çıkarılmaya devam edilmiştir. Kesin olmamakla beraber 50x100 m ölçüsündeki bu kompleksin Padasatini'deki Luwian krallarının yaşadıkları saray olabileceği düşünülmektedir [Harrison et al. 2009:515-516]. 2008 yılında Alan I'de G4.56 açmasında fosilleşmiş bitkilerle kaplı depolama siloları olarak tanımlanan büyük çukurlar ortaya çıkarılmıştır [Harrison-Batiuk (Lumb-Pieri) 2010:493-494]. Alan 1'in kuzeyinde bulunan Alan 2'de iyi korunagelmiş, yönü güney istikametinde uzanan ve bir tapınağa ait olduğu düşünülen kalıntılara rastlanmıştır. Tapınak yapısına dört basamaklı, uzun ince kalkerden yapılı taş bloklarla döşenmiş bir merdivenle güney yönünden ulaşılmaktadır. Merdivenle tapınak girişini oluşturan veranda oniki sıra kare pişmiş tuğla ile kaplanmıştır. Bu yüzeyin tam ortasında ve kısmen taban gömülü olarak oyularak süslenmiş bri bazalt sütun kaidesi bulunmuştur. Bu kaide Syro-Hitit Keşif Heyeti'nin daha batıda bulduğu bit hilani sarayı olan Bina I'in girişni süsleyen bazalt kaidelere benzemektedir. Veranda, daha içeride kuzey taraftaki iç odadan iki adet kerpiç tuğla tarafından ayrılmıştır. Bu iki duvarın arasındaki alanın çoğunu, muhtemelen çökmüş olan kalın bir tabaka yanmış tuğla kaplamaktadır. Kapının girişi bir iç odaya geçiş sağlamaktadır. Odanın, tapınağın merkezini oluşturduğu sanılmaktadır. Tapınağın etrafı batı ve güney taraflarında kaldırım taşı şeklinde yassı taşlarla çevrilmiştir [Harrison-Batiuk Lanham et al.) 2010:494-496]. Alan 4'de G3.34 mevkiinde, üst höyüğün batı kenarında 2006 ve 2007 yıllarında ortaya çıkarılan Erken Demir Çağı'na ait bir metal işliğinin sınırlarının tespiti sırasında iyi korunmuş taş döşeli bir yüzey ile batıda inşa edilmiş ve korunma sistemine bağlı hendeğin bir kısmı gün ışığına çıkarılmıştır. Taş döşeli yüzeyin Demir II dönemine ait olduğu belirlenmiştir [Harrison-Batiuk (Roames-Özbakkaloğlu) 2010:496-497]. 2008'de ilk kez açılan Alan 5'te Geç Assur dönemine ait büyük ve avlulu bir evin bir kısmı ortaya çıkarılmıştır. Döşemesi yer yer bozulmamış halde olan avlunun kuzeyinde bulunan üç odanın duvarlarının parlak beyaz sıva ile sıvanmış olduğu ve 1 m'den daha yüksek kısımlarına dek yer yer muhafaza olduğu tespit edilmiştir [Harrison-Batiuk (Denel et al.) 2010:498-499]. 2009 yılında G4.55 açmasında, geçen yılki çalışmalar tamamlanmış ve taban içeren seviyeye kadar inilmiştir. Daha erken bir döneme ait, 1 m genişliğinde, yaklaşık 2 m yüksekliğinde duvarlara sahip bir binanın kalıntılarını da içeren iki mimari evre (FP 8 ve 9) ortaya çıkarılmıştır. Bu yapının iç kısmında bulunan ve tahminen yapının çatısını ya da ikinci katı taşıyan desteklerin mükemmel bir mimari özellik sergilediği görülmüştür [Harrison et al. (L. Welton) 2011: 369]. G4.56 açmasında, Alan Evresi 6 (FP 6)'yla bağlantısı olduğu düşünülen parçalar halindeki yapı kalıntılarının detaylı kayıtları yapılmıştır. Bunlar çoğunlukla önceki mevsimlerde üzerinde çalışılmış olan ve fosilleşmiş bitkilerle kaplı depolama siloları olarak tanımlanmış büyük çukurlardan oluşmaktadır [Harrison et al. (L. Welton) 2011: 370]. Alan 2'de Demir Çağı II'ye ait olduğu düşünülen tapınak yapısı tamamen açığa çıkarılmıştır. Tapınağa girişin güneye bakan, döşeli taştan bir merdivenle sağlandığı anlaşılmıştır. Batı duvarının güney kısmında, merdivenlerin batısına yerleştirilmiş bazalt bir sütun bulunmuştur. Ayrıca, merdivenlerin ulaştığı platformun zeminine sıkıca oturtulmuş oymalı büyük bir sütun kaidesinin kapı alanındaki verandanın ortasına yapılandığı ve girişi vurguladığı görülmüştür. Giriş verandası, tapınağın iç alanından karşılıklı iki duvar çıkıntısıyla ayrılmaktadır. Bu iki çıkıntının arasındaki alanın büyük bir kısmı, muhtemelen yanarak çökmüş, kalın bir yanık kerpiç moloz tabakasıyla kaplanmıştır. Bu yıkıntı dolgusunun ayrıca üç adet, oldukça yanmış, ahşap direk kalıntısını kaplamış olduğu keşfedilmiştir. Bu direklerden en az bir tanesinin kesin olarak tabana oturtulmuş olduğu ve dolayısıyla, girişteki eşik direği görevi görmüş olabileceği düşünülmektedir. İç odanın da gerisinde, yapının en iç alanda bulunan ve tapınağın tapınma yeri konumundaki kutsal oda, verandayla arasındaki iç odadan karşılıklı iki duvar çıkıntısıyla ayrılmaktadır. Bu oda, yapının en kuzeyindeki alanı kaplamakla birlikte, neredeyse taban alanının tamamını kaplayan yükseltilmiş dikdörtgen bir platform içermektedir. Platformun tabanı kil tuğlalarla kaplanmış ve erişimi iki güney köşesine de yerleştirilmiş basamaklarla sağlanmıştır. Bu oda şiddetli bir yangın geçirmiştir. Tapınağa ait duvarların yapım tekniği, höyüğün merkezinin batı kısmında bulunan alandaki diğer binalarla bire bir aynı özellikler sergilemektedir. Bu yapılarda "ahşap kafes inşa tekniği" ('wood crib' construction technique) kullanılmıştır. Bu tekniğin yanı sıra, tapınağın batı duvarının, dış yüzeyden parlak beyaz sıvayla kaplanmış olduğu ve binanın en azından batı ve güney taraflarında kayrak taşından yer döşemesi bulunduğu, ancak bunların Amerikalı arkeologlar tarafından yapılan kazı çalışmaları sırasında kaldırıldıkları belirlenmiştir. Bu arada yapıya ait, geniş bir avlu veya plaza işlevi gören bir alan da kısmen ortaya çıkarılmıştır. Bugüne kadar yürütülen kazı çalışmaları, Alan 2'de bulunan tapınak yapısının son kullanım evresini, yani Geç Asur iktidarının MÖ geç 8. ya da erken 7. yüzyıla tarihlenen son dönemlerini ortaya çıkarmıştır. Kullanım açısından bakıldığında, tapınağın sonraki evresinin eskiye göre daha büyük bir dini kompleksin parçası olarak yükseldiği, Geç Hitit kralları Patina/Unqi ya da Palistin/Walistin Krallığına ait saraylara bağlı bir kutsal bölge halini almış olduğu anlaşılmaktadır [Harrison et al. (J. Osborne) 2011: 370-372]. 2009'da Alan 5'te, üst üste bir dizi ek duvar kalıntısı ve bu duvarlarla bağlantılı bir dizi taban bulunmuş ve bunların Demir Çağı I'den Geç Demir Çağı II'ye (ya da Demir Çağı III'e) geçiş dönemlerini içerdiği tahmin edilmiştir. Bu duvar ve tabanların son kullanım evrelerinin batıdaki avlulu büyük yapıyla bağlantılı olduğu tahmin edilmektedir [Harrison et al. (J.P. Dessel) 2011: 373]. 2011 yılında G4.58 açmasında anıtsal bir giriş yapısına ait olduğu düşünülen kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Bu anıtsal girişin Demir II (MÖ 9.-8. yüzyıl) Dönemi'ne tarihlenen evreler süresince Yukarı Höyük'teki iç kaleye ulaşımı sağladığı düşünülmektedir. Kazılan alanın, anıtsal girişin batı (ya da kuzeybatı) kısmı olduğu görülmüştür. Bu kısım, tek sıra hâlinde dizilmiş ve kabaca yontulmuş kireçtaşı bloklardan oluşmaktadır. Kuzey ve güney uçlarında köşe bloklarıyla sabitlenmiştir. Bu kireçtaşı sırasının, temel olarak veya kerpiçten yapılmış payandayı saklamak amacıyla ön cepheyi süsleyen bazalt ortastatlar için bir çeşit "ayaklık" olarak kullanılmış olması muhtemeldir. Bu taş sırasının batısına doğru uzayıp giden bir kerpiç döküntü ortaya çıkarmıştır. Bunun anıtsal girişe ait kerpiç dolgunun batı kısmı olduğu düşünülmüştür. Kireçtaşı bloklarının iç kısmına (doğuya) dayanır durumda yerleştirilmiş düz taşlardan oluşan bir dizisinin varlığı, bu taşların anıtsal girişin olduğu yerde bir tür bank olarak kullanıldıklarını göstermektedir. Beyaz sıvaya benzer bir malzemenin kalıntıları bu düzlenmiş taşların doğu yüzlerine yapışmış olarak bulunmuştur. Bunların anıtsal girişe ait odanın ana yüzeyinden ya da tabanından kalan parçalar olduğu tahmin edilmektedir. Bunun dış alanında, anıtsal giriş yapısının ortaya çıkarıldığı kısımda, başka hiçbir yüzey ya da taban kalıntısı bulunmamıştır. Dolayısıyla, tamamı olmasa bile, bu anıtsal girişin en azından bir kısmının tahrip edildiği ya da bilinçli olarak kaldırıldığı düşünülmektedir. Bu durumda, batıya doğru uzayıp giden kerpiç döküntüsünün bu anıtsal giriş kompleksine ait temelin bir parçası olduğu ve üzerine girişin inşa edildiği geniş bir platform oluşturduğu düşünülmektedir. Anıtsal giriş kapısıyla ilişkili olarak, kuzeye doğru bakacak şekilde yerinden sökülerek yan yatar bir şekilde atılmış olarak bulunan ve çok gösterişli süslemelere sahip bazalt bir aslan heykeli ortaya çıkartılmıştır. Bu heykel yaklaşık 1.3 m kalınlığında ve 1.6 m uzunluğundadır. Bulunan ikinci bir heykel parçasının, büyük bir heykel kaidesinin ön kısmına ait olduğu anlaşılmıştır [Harrison et al. 2013:107-108]. G4.48 açmasının içine açılan ilk sondaj, tapınağın sütunlu girişine giden basamakların tam önünde, taş döşemenin üzerinde açılmıştır. 1x1.3 m ölçülerinde olan bu sondaj 1.5 m derinliğe ulaşana kadar kazılmış ve bir dizi kerpiç dolgu tabakası ve seramik parçalarından oluşan, Demir II Dönemi'ne tarihlenen yüzeyler ortaya çıkarılmıştır (Tüm kazı seviyelerinde Kırmızı Astarlı Perdahlanmış seramik bulunmuştur). Daha alt seviyelere ulaşıldığında Demir I Dönemi'ne tarihlenen seramik parçaları yoğunluk göstermeye başlamıştır. İkinci sondaj, tapınağın merkezinde bulunan odanın kuzeybatı köşesinde açılmıştır. Burada görülen sağlam kerpiç yapı, Alan 1'de bulunan Bina II'ye ait duvarların destek temellerine özellik bakımından oldukça benzemekle birlikte, büyük olasılıkla Bina XVI'nın erken evreleri için aynı yapısal görevi üstlenmiştir. Bu yapı, daha sonra temel çukuru olarak kullanılmış ve kolaylıkla ufalanan, nari dolu kerpiç bir dolguyla doldurulmuş olan ve kendisine benzer bir başka yapı tarafından kesin bir şekilde kesilmiştir. Bu inşa tekniği, Demir III veya Geç Asur Dönemi'ne ait yapılarda yaygın olarak kullanılan bir metottur. Bu sonraki döneme ait temel çukuru ve yapı, Geç Asur Dönemi'ne tarihlenen tapınağın MÖ geç 8.-erken 7. yüzyıla ait olduğu yapım evresini temsil etmektedir [Harrison et al. 2013:109-110]. E5.65 açmasında birbirine bağlanan duvarlar ve bunlara ait yüzeyler ortaya çıkarılmıştır. Batıya doğru doğal bir eğilimi olan bu alandaki yapı özellikleri Demir II/III Dönemi'ne tarihlenebilmektedir. Açmanın doğu kesitinin üst kısmında ortaya çıkarılan ve bir seri duvar dizisinden oluşan bir odanın, büyük olasılıkla E5.66 açmasının doğu kısmında ortaya çıkarılmış olan büyük yapıyla aynı zamana ait olduğu düşünülmektedir. Açmada bulunan geniş ve kabaca yontulmuş kireçtaşı bloğun da bu odayla bağlantılı olduğu anlaşılmıştır. E5.78 açmasında olduğu gibi, E5.88 açmasında da doğu-batı ekseninde uzandığı tahmin edilen büyük bir kerpiç duvar yapısı ortaya çıkartılmıştır. Kuzeye doğru devam eden kazılar sonucunda bir oda oluşturan ve güneydeki büyük kerpiç duvar yapısına dayandırılarak inşa edilen bir duvar serisi bulunmuştur. Bu odanın içinde yuvarlak şekilli birtakım yapı özellikleri ve bunların içini tamamen kaplayan küllü dolgu malzemesi keşfedilmiş, bu nedenle de bu alanın belki yiyecek hazırlıklarıyla bağlantılı olan bir çeşit işlik ya da üretim alanı olduğu düşünülmüştür. Bu alandan çıkan seramik, Demir II/III döneminin tipik malzemesidir [Harrison et al. 2013:110-111]. 2012 yılı çalışmalarında, G4.66 açmasının merkezinde ve kuzeyinde duvar ve yüzey kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Bu kalıntılar, Mimari Evre 6'ya (FP6) tarihlenmektedir ve G4.56 açmasında bulunan Mimari Evre 6'ya ait kalıntılarla bağlantılıdır. 2009 yılında Alan 5'te ortaya çıkarılan duvarın, bir kale duvarı görevi gördüğü düşünülmektedir. F6.92 açmasında, Geç Demir II/III duvarının altında, daha erken bir döneme ait bir duvarın üst kısmı açığa çıkarılmıştır. Duvar, kuzey-güney yönünde uzanmaktadır ve siyah, sarımsı kerpiçten inşa edilmiştir. Alan 7'de yürütülen çalışmalarda, Demir II dönemine, Tayinat'ın Geç Hitit Patina Krallığı'na (MÖ yaklaşık 9. ve 8. yüzyıllar) tarihlenen yapı kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Bu kalıntıların Kunulua şehrinin iç kale kapı kompleksi olduğu anlaşılmıştır. Kapı kompleksi anıtsal taş heykel dizisiyle süslenmiştir. Yapı, Karkamış'ta bulunan çağdaşı büyük merdiven yapısıyla (Great Staircase) benzerlik göstermektedir. 2012 yılında açılan G4.68 ve G4.69 açmalarında taş döşemeler bulunmuştur. Bu taş döşemelerin, tapınak alanının kuzeybatısına doğru uzanan yola bağlanan eğimli bir sokak ya da bağlantı yolu olduğu tahmin edilmektedir [Harrison et al. 2014]. 2015 kazılarında G4.66 açmasında daha derin seviyelerde bulunan DÇ I tabakalarının bu alanın en erken tabakası (Alan Evresi 6c) olduğu anlaşılmıştır. Şaşırtıcı olan durum ise, bu açmanın doğu kısmında zarar görmemiş İTÇ tabakalarına tahmin edilenden daha hızlı ulaşılmasıdır [Harrison et al. 2017:541]. Çanak Çömlek: Demir Çağı II (Amuk O), kırmızı astarlı ve açkılı malların yaygın kullanımı ile temsil edilmektedir. Bunun yanı sıra, Erken Demir Çağı'ndan (Amuk N) itibaren görülen basit boyalı ve basit mallar da devam eder. 2005 çalışmalarında Demir Çağı I bulguları veren Alan I'de 6. katmanda Miken IIIC:I, 5. katmanda ise hem Miken IIIC:1 tarzını yansıtan tek renkli parçalar, hem de Ege Bölgesi'nden gelme olasılığı yüksek olan boyalı seramik parçalar ele geçmiştir. İkinci katmanda ele geçen çanak çömleklerin Demir II dönemine ait olduğu belirlenmiştir. Amuq Ob ve Oc dönemleri olarak tanımlanan döneme ait çok miktarda kırmızı kille bezenmiş ve pişirilmiş parçaları içerdiği gözlenmiştir [Harrison et al. 2008:89-90]. 2008 yılında Alan 5'te ortaya çıkarılan büyük ve avlulu evin odalarının zemin buluntuları arasında Kıbrıs çıkışlı geometrik (Cypro-Geometric) ve Kıbrıs-Fenike (Cypro-Phoenician) çanak çömleği ve Assur Saray Çanak Çömleği (Assyrian Palace Ware) veya yerel imitasyonları mevcut olup bunların yanı sıra tipik MÖ 8 veya 7. yüzyıllara ait Kırmızı Astarlı Parlatılmış Malzemeler (Red Slipped Burnished Ware) de bulunmuştur [Harrison-Batiuk (Denel et al.) 2010:498-499]. 2009 yılında G4.55 açmasında bulunan batıdaki odada, tabanı kaplayan çok sayıda birleştirilebilir çömlek parçası bulunmuştur. Basit ve Boyalı Basit Malzemeler, Sıvanmış Yıkanmış Kaplar ve az sayıda da Kırılgan Turuncu hamur örneklerini içeren bu çanak çömlek parçaları, Amuq J evresinin karakteristik özelliklerini sergileyen Alan Evresi 8 ve 9'a tarihlendirilmiştir [Harrison et al. (L. Welton) 2011: 369]. 2015 yılı kazılarında G4.66 açmasında DÇ I'e tarihlenen seramiğin büyük kısmının Alan Evresi 6b ile benzeştiği tespit edilmiştir. Aşağı Şehir yüzey araştırmalarında görülen 5148 adet profil veren seramik parçaları Tayinat Demir Çağı seramik tipolojisine göre tarihlendirilmiştir [Harrison et al. 2017:545]. Sürtme Taş: Tayinat'ta, üzerinde Aramca yazıların olduğu küçük taş objeler bulunmuştur. Geç Evre O mal grubuna ait küçük bir çanak parçası üzerinde "KNLH" veya "KNLYH" ibaresi yer almaktadır. Bu ibare,linguistik açıdan Patina/Unqi Krallığı'nın başkenti Kunulua'ya karşılık gelmektedir ve bu nedenle de yazıt için MÖ 7. yüzyıl tarihi önerilmektedir. 2015 Aşağı Şehir yüzey araştırmalarında, şehrin domestik yapısını kanıtlar nitelikte bazalt öğütme taşları, el değirmenleri ve seramik ağırlıklar bulunmuştur [Harrison et al. 2017:545]. Heykel/Kabartma: VII no'lu girişteki kaplamanın en üstteki tabakasında tekrar kullanılmış, Assur eyalet tarzında oyulmuş, 6 adet kireçtaşı ortostat ortaya çıkartılmıştır. Ayrıca, Yeni Assur Dönemi iskan evresine tarihlendirilen bir bronz heykelcik bulunmuştur. 1930'daki kazılar sırasında ortaya çıkartılan megaron tarzı tapınağın kuzey duvarı olduğu düşünülen büyük bir tuğla yapı kalıntısı bulunmuştur. Bu yapıya ait olan aslan figürlü kaidelere sahip bir çift sütun vardır. 2012 yılında, G4.58 açmasında iki anıtsal heykel bulunmuştur. Heykellerin ikisi de bazalttan yapılmıştır. Heykellerden biri, kapı kompleksinin taş döşemesi sökülerek ritüel amaçlarla gömülmüş olan oldukça büyük bir insan figürine aittir. Diğeri ise işlenmiş bir sütun kaidesidir. İnsan biçimli heykelin korunagelen kısmı yaklaşık 1.5 m yüksekliğindedir. Heykelin orijinal boyutlarının 3.5-4 m olduğu düşünülmektedir. Heykelin saçları ve sakalı detaylı işlenmiştir. Siyah ve beyaz taştan oluşturulan gözler, bazaltın içine gömülmüştür. Sırtında kabartma tekniğiyle işlenmiş Luvice hiyeroglif bir yazıt bulunmaktadır. Yazıt, Suppiluliuma'nın seferleri ve başarılarından söz etmektedir. İkinci heykelin yüksekliği 1 m, çapı ise 90 cm'dir. Yuvarlağımsı bir forma sahiptir. İnsan biçimli heykelin yanında bulunmuştur. Sütun kaidesinin ön kısmında kanatlı bir boğa figürü vardır. Bu figürün solunda ise bir sfenks figürü görülmektedir. Sağ tarafı düzlenmiştir. Muhtemelen bu kısım duvara bitişmektedir [Harrison et al. 2014:24]. Epigrafik Malzeme: Kazılar sonucu, Akkad, Arami ve Geç Hitit (Luvi) yazıtlarının söz konusu olduğu geniş çaplı bir korpus elde edilmiştir. 32 adeti, 7 farklı anıt yazıtından gelme toplam 85 parça ile en büyük grubu Luvi yazıtları oluşturmaktadır. Tahta oturmuş bir kral heykelindeki yazıtta, büyük olasılıkla MÖ 9. yüzyılın ortalarında Assur Kralı Salmanasar III'e vergi veren Geç Hititli yöneticiyle aynı kişi olan Halpa-runta-a-s(a) (Halparuntas) ibaresi geçmektedir. Tell Tayinat'ta ele geçen epigrafik malzemede ayrıca, çivi yazısının görüldüğü 4 adet küçük heykel parçası, 5 adet tablet ve 1 adet taş silindir bulunmaktadır. Tell Tayinat'ın yanı sıra, Tüleyl, Cisr el Hedid, Ain Dara, Azaz, Afrin, Antakya ve Kirçoğlu'da bulunan yazıtların içerdiği tarihi bilgiler son derece kısıtlı olmakla birlikte bunlar sayesinde bölgedeki bazı yerleşmeler hakkında fikir edinmemiz mümkündür. Öyle ki sadece Tell Tayinat'ta bulunan yazıt üzerinde, Hapla-Ruva adında bir kral ismi yer alır. Bu ismi, Assur kaynaklarındaki Qualparunda ile eşitlemekteyiz. Adı geçen erken dönem Pattin krallarının isimleri (Lubarna, Şapalulme) ile bölgede kullanılan Hitit hiyeroglif yazıtlarından yola çıkarak, bölgenin özellikle erken evresinde Hitit İmparatorluk Dönemi geleneklerini sürdürdüğü söylenebilir [Alpaslan 2005:27].2009 yılında Alan 2'de iç odadaki yüzey döküntüsünden, Geç Asur alfabesiyle yazılmış ve büyük olasılıkla Asur sonrası dönemin bölgesel bir arşiv ya da kütüphanesine ait olan çok sayıda çivi yazılı tablet ele geçirilmiştir [Harrison et al. (J. Osborne) 2011: 371]. Diğer: 2009 yılında G4.55 açmasında, bir silindir mühür ve kısmen ortaya çıkarılabilmiş bir balık omurgası bulunmuştur [Harrison et al. (L. Welton) 2011: 369]. G4.56 açmasında bulunan çukurların birçoğunda, çok sayıda ait olduğu dönemin karakteristik özelliklerini sergileyen deliksiz makara ağırlıklarını da içeren çeşitli dokuma ağırlıkları ele geçirilmiştir. Bu da Erken Demir Çağı'nda bu bölgede dokumacılığa verilen önemi göstermektedir [Harrison et al. (L. Welton) 2011: 370]. 2009 yılında Alan 2'de iç odada, altın,tunç ve demirden yapılmış eşyalar, içki kapları ve süslemelerle bezenmiş ayinsel malzemeler gibi özel eşyalar bulunmuştur [Harrison et al. (J. Osborne) 2011: 371].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Pattin Ülkesi, bugünkü Antakya ve Amuk Ovası'nı kapsar. Pattin Ülkesi'nin başkenti, yazılı kaynaklarda Kunalua olarak geçen Tell Tayinat'tır. Hitit İmparatorluk Dönemi'nde aynı bölge, başkenti Alalah (bugünkü Hatay-Tell Açana Höyüğü) olan Mukiş Ülkesi'nin bir parçasıydı. Pattin hakkındaki bilgilerimiz daha çok Assur belgelerine dayanır. Yaklaşık MÖ 870 yılında, II. Aşşur-nasir-apli batı seferi sırasında Pattin Ülkesi'ne girerek Pattin Kralı Lubarna'dan (Labarna) haraç alır. MÖ 857 yılında, Pattin tahtında Qualparunda adlı bir kralın oturduğunu ve Assur'a vergi ödediğini görmekteyiz. MÖ 829 yılına ait Assur belgelerinde ise Pattin Ülkesi'nde meydana gelen bazı taht kavgalarından bahsedilir. Bu belgelere göre, dönemin Pattin kralı II. Lubarna, Surri adlı biri tarafından devrilir. Bunu haber alan III. Şulmanu-aşerid, derhal ordusunu Pattin'e gönderir; Surri öldürülür ve yerine Sasi geçer. Sonraki belgelerde, ülkenin adı Unqi (Aramice Amq, bugünkü Amuk) olarak geçer. Bu nedenle ülkenin Arami etkisi altına girdiğini söylemek yanlış olmaz. Assur kralı III.Adad-nirari döneminde, Unqi kralı tekrar bir koalisyonda yer alırken görülür. MÖ 743 yılında Assur kralı III.Tukulti-apli-Eşarra tarafından yenilen, Gurgum, Kummuhu ve Melid'i de (Malatya) içine alan Urartu-Arpad ittifakında Unqi'nin adının geçmemesi, o dönemde yürütülen Assur yanlısı siyasetin bir yansıması olarak algılanmalıdır. Buna rağmen dört yıl sonra Unqi kralı Tutammu antlaşmayı bozarak ayaklanır. MÖ 738 yılında Tukulti-api-Eşarra bu bölgeye sefer yaparak, Tutammu'yu tahttan indirir, Unqi'yi yağmalar ve başkentin yöneticisi olarak Assurlu bir vali atar. Böylece Unqi bir Assur eyaleti haline gelir. Bu dönem ile ilgili bölge araştırmaları oldukça sınırlıdır [Alpaslan 2005:27]. 2008 yılında Alan I'de G4.56 açmasında fosilleşmiş bitkilerle kaplı depolama siloları olarak tanımlanan büyük çukurların içinde bulunan deliksiz dokuma tezgahı veya makara ağırlıkları Erken Demir Çağı'nda bu bölgede dokumacılığa verilen önemi vurgulamaktadır [Harrison-Batiuk (Lumb-Pieri) 2010:493-494].


Liste'ye