©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Hacınebi

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Hacınebi
Türü:
Höyük
Rakım:
520 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Şanlıurfa
İlçe:
Birecik
Köy:
Uğurcuk
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Son

     


Yeri: Şanlıurfa il merkezinin kuzeybatısında; Birecik İlçesi'nin 5 km kuzeyinde; Uğurcuk (Hacınebi) Köyü'nün yanındadır. Köye ve dolayısıyla höyüğe; Birecik'den kuzeye giden köy yolu ile ulaşmak mümkündür.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Fırat Nehri'nin doğuya kıvrım yaptığı yerde bulunan höyük; nehri takip ederek Mezopotamya'dan Anadolu içlerine uzanan ticaret yolu üzerinde ve bütün yolların kesiştiği noktadadır. Yerleşme yeri; Fırat'ın ilk kuzey sekisinde; Fırat yatağına yukardan bakan bir sırtın üzerindedir. 240x140 m ölçülerinde; kabaca üçgen biçimli; batıda 2 m; doğuda 7 m yüksekliğinde küçük bir tepedir. Kalker bir yükseltinin üzerinde olduğu düşünülmekte; yaklaşık olarak 3.3 hektarlık bir alanı kapsadığı sanılmaktadır. Yerleşme yeri doğu kısmı hariç; doğal olarak korunmalı bir özelliğe sahiptir. Höyüğün Birecik Barajı'ndan etkilenmeyeceği bildirilmektedir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde yapılacak bir dizi barajın suları altında kalacak yerleşme yerlerini saptamaya yönelik araştırmada; G. Algaze ekibi tarafından saptanmıştır. Yüzeyinde çok sayıda Uruk Dönemi çanak çömleği bulunmuş; büyük kesitinde ise çok kalın bir kerpiç sur duvarına rastlanmıştır. 1992-1997 yıllarında Northwestern Üniversitesi ve Şanlıurfa Müzesi adına G. Stein başkanlığında kazılmıştır. Kazıda; höyüğün birçok yerinde; çeşitli büyüklüklerde açmalar; kareleme yöntemine uyulmadan açılmıştır. 1996 yılı sonunda yaklaşık 1400 metrekare alanın kazıldığı bildirilmektedir. 1998-1999 yıllarında müzede buluntu analizleri yapılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: 1996 yılı çalışması da dahil olmak üzere höyüğün tabakalanması şu şekilde sıralanmaktadır: Höyüğün batı ucunda yer alan Roma Dönemi çiftliği (MS 1. yüzyıl) Akamenid/Hellenistik Tabaka (MÖ 500-100) İlk Tunç Çağı Mezarları (MÖ 3100-2700) Son Kalkolitik Çağ B 2/Uruk Dönemi (MÖ 3700-3200) Son Kalkolitik Çağ B 1/Uruk Öncesi Geç Dönem (MÖ 3800-3700) Son Kalkolitik Çağ A/Uruk Öncesi Erken Dönem (MÖ 4100 Ğ 3800) [Stein et al 1997:112; Stein et al 1998:145]. Höyükte biri Akamenid/Hellenistik yerleşim; diğeri İlk Tunç Çağı 1 mezarları ve sonuncusu da Son Kalkolitik Çağ yerleşmesi ile temsil edilen üç ana dönem bulunmaktadır. İlk tabakanın kalınlığı 1-2.5 m arasında değişmektedir. 3 yapı katı vardır. Onun altında; üstteki tabaka ve mezarlar tarafından kısmen kesilmiş olan; 5 ila 6.5 m derinliğe kadar iki büyük yapı katı halinde inen; Son Kalkolitik Çağ tabakası gelmektedir. Bu tabaka; Uruk Dönemi çanak çömleklerinin varlığına ve yoğunluğuna göre evrelere ayrılmaktadır. Ana toprağa inilmiştir.
Buluntular: Mimari: A Evresi: Höyüğün kuzeydoğu kısmındaki alanda (A Alanı) bu evre üç yapı katıyla temsil edilmektedir. Ana toprağın üstündeki en erken yapı katında yalnızca bir ocak; kerpiç kalıntıları ve sıkıştırılmış toprak düzlemler ele geçmiştir. Üçüncü yapı katına ait Güney Yapısının ilk kez ikinci yapı katında inşaa edildiği anlaşılmıştır. Bu yapının kalıntıları; ikinci yapı katında iki katlı bir yapının taş temelli; tabanı çakıl döşeli ve drenaj sistemine sahip olan kileri olarak yorumlanmıştır. Üçüncü yapı katında ise A Alanına üç kısımlı bir yapı kompleksi hakim olur. Bu kompleksin Güney Yapısı; yine taş temelli; iki odalıdır; iç ve dış duvarları ve tabanı sıvalıdır. Yangın geçirdiği anlaşılan yapının içinde bir niş; yuvarlak bir ocak ve kapı söveleri olarak kare kesitli kerpiç sütunlar bulunur. Orta Yapı da taş temellidir ve ortadaki avlu olabilecek üç paralel mekandan oluşur. İçinde büyük depolama kapları; bir ocak ve madencilikle ilgili in situ buluntular olan yapının iki kapısı batıdaki avluya açılmaktadır. Kuzey Yapısı ise taş temelsiz; kerpiç tuğla duvarları ile iki katlı olduğu anlaşılan bir ev olmalıdır. Tüm yapılar birkaç defa önemli değişiklikler geçirmiştir. Büyük taş platformun batısında yer alan bu yapılar; bu dönem yerleşiminin doğu sınırını oluşturmaktadır [Stein et al. 1998:146-148]. Güneyde ise (B Alanı); yerleşmenin güney sınırını oluşturan ve A Evresi'nin geç yapı katlarında inşaa edilen bir çevre duvarı bulunmuştur. Duvar yapılmadan önceki evrelerde; bu alanda; küçük ölçekli bir yerleşmeyi temsil eden; aralarında sokaklar bulunan (?); basit; dörtgen planlı kerpiç evler bulunmaktadır. Sıkıştırılmış toprak tabanlar beyaz sıvalıdır. Çevre duvarı; temel çukuru kazılmadan kerpiç tuğlalarla yapılmıştır ve iç yüzünde nişler ve payandalar bulunmaktadır. Dış yüzüne ise 9x5 m boyutlarında; ahşap hatıllarla güçlendirilmiş bir pise platform inşaa edilmiştir. Bir sonraki evrede; duvarın iç kısmına arada kuzey-güney doğrultulu bir koridor bırakılarak altta kerpiç tuğlalar; üstte işlenmemiş kireçtaşları bulunan; toplam 3 m yüksekliğinde geniş bir platform yapılmıştır. Duvarın dışındaki alan ise; bakır ergitilen çukurlar ve negatif mimari izlerinden anlaşıldığı kadarıyla işlik olarak kullanılmıştır. Bir üst evrede dışarıda da yerleşildiği anlaşılmaktadır [Stein et al. 1998:148-152]. Höyüğün batısında (C Alanı); anakayanın üstünde; açık alanda yanyana dizilmiş taş çevrili dörtgen silolar ve sıvalı ocaklar bulunmuştur. Bir üst evrede ele geçen mimari kalıntılar ise 3-4 odalı; ince kerpiç duvarlı; kül ve çöp çukurlarına; ocaklara ve silindir şeklinde drenaj künklerine sahip evlerden oluşmaktadır. A Evresinin bu alandaki en üst yapı katı ise Taş Kiler Odası olarak adlandırılan yapılar tarafından temsil edilmektedir. Bu alanda birbiriyle ilişkili olduğu anlaşılan üç yapıdan biri; diğerlerinden farklı olarak kerpiç duvarlıdır ve çakıl döşeli küçük bir avluya sahiptir. Diğer ikisinin ise dış duvarları taş; bölme duvarları ise kerpiçle inşaa edilmiştir. Bu dar; çift odalı yapıların kiler olarak kullanıldığı veya içlerinde madencilik faaliyetleri yürütüldüğü düşünülmektedir [Stein et al. 1998:152-154]. B 1 Evresi: A Alanında platform; teras yapıları ve platformun kuzey ve doğusundaki küllü dolgularla temsil edilmektedir. Bu evrede B Alanındaki taş-kerpiç platform genişletilir ve tahrip olmuş yapılardan anlaşıldığı kadarıyla çevre duvarının dışında yerleşim devam eder. C Alanında da A ve B 1 Evreleri arasında süreklilik görülür. Buradaki akmış dolgularda; paralel olarak dizilmiş; duvarları taş temelli; ince uzun evler olduğu saptanmıştır. Taş döşeli bir avluya açılan bu evlerde taban altı çocuk gömüleri bulunmuştur. B 1 Evresi; bu alanda üstüste inşaa edilmiş bu evlerle temsil edilir [Stein et al. 1998:146-147;149-150; 152]. B 2 Evresi: Bu evre B ve C Alanlarında; İTÇ gömüleri tarafından kesilmiş ve dolguları tahrip olmuş durumdadır. Bulunan payandalı kerpiç ev kalıntısı oldukça kötü durumdadır [Stein et al. 1997:şek.5]. Çanak Çömlek: Höyüğün Son Kalkolitik Çağ B evresi çanak çömlek endüstrisinde hem Uruk mal gruplarından hem de Güneydoğu Anadolu'nun yöresel Son Kalkolitik Çağ mal örnekleri evreli olarak karşımıza çıkmaktadır. Çark yapımı kum katkılı hamurlu mal; Güney Mezopotamya Uruk Dönemi özellikleri taşımaktadır [Stein et al 1997:132]. Buna karşılık yöresel Son Kalkolitik Çağ kültürlerde saman veya bitki katkılı hamurlu; el yapımı kaplar görülmektedir. Hacınebi'nin Uruk öncesi erken evresinde (A ve B 1 evreleri) yalnız yöresel Son Kalkolitik Çağ malları vardır. B 2 evresinden itibaren bu mal grubuna Uruk mal örnekleri de katılmıştır. Çanak çömleğin teknolojik analizleri sonucunda; Hacınebi'nin Uruk Öncesi Dönemi'nin yerleşiklerinin teknik stilleri saptanabilmiştir. Kangal ve şerit tekniğinin yanısıra; A evresinden itibaren çarkın bazı ince malların ve küçük kapların yapımında kullanıldığı anlaşılmıştır. B 1 Evresinde ise çarkta yapılan formlar artar. Bu iki evredeki çömlekçi çarkının seri üretime yönelik olmadığı bildirilmektedir. Yerel çanak çömlek; çekiçbaşlı; omurgalı veya katlanmış dudaklı gibi kase tipleri; bant ağızlı; pervaz dudaklı; boyunlu veya boyunsuz gibi çömlek tipleri ve basık omurgalı mutfak kapları gibi formlarla temsil edilir. Uruk çağdaşı dönemde ise Uruk kap tiplerinin hemen hemen hepsi görülür. Devrik ağızlı kaseler; dibi iple kesilmiş konik kaplar; akıtacaklı kaplar; vazo biçimli kaplar bu dönem için tipiktir. Bazı kaplarda görülen sıva izleri; bunların toprağa gömülerek kullanıldığını düşündürmüştür. Birkaç Obeid tipi parçanın da varlığından bahsedilmektedir. A Evresi K. Boden ve N. Laneri; B Evresi ise J. Pearce tarafından araştırılmaktadır [Stein et al. 1998:160-166]. Kil: Hacınebi'nin Uruk Dönemi "bulla"larının üzerinde bu dönemin mühürcülük betimlemeleri görülmektedir. Ayrıca ağırşaklar; madencilikle ilgili buluntulardan pişmiş toprak üfleçler; potalar ve kalıplar ele geçmiştir. A Evresine ait silindir şeklindeki pişmiş toprak künkler de ilginç buluntular arasındadır. Yontma Taş: Yontma taşlar C. Edens tarafından incelenmiştir. Şeffaf; opak ve bantlı krem renkli gibi çakmaktaşı tipleri yoğun olarak kullanılmış; çok az rastlanan obsidiyen ise yalnızca iki yüzlü üçgen uçların üretiminde tercih edilmiştir. Yontma taş endüstrisinin; yonga endüstrisi; Kenani dilgi endüstrisi ve basit dilgi endüstrisi olmak üzere üç farklı teknoloji gösterdiği; sırtlı; dişli ve düzeltili dilgiler; deliciler; orak-bıçaklar ve kazıyıcılar gibi tiplerin bulunduğu saptanmıştır. Tek ve çok vurma düzlemli çekirdekler; disk; diskoid biçimli ve hatta Levallois çekirdekler bulunmuştur. Evreler arasında küçük değişiklikler görülmesine rağmen; bu endüstrinin süreklilik gösterdiği bildirilmektedir. Aletler üzerinde silika parlaklığına ve kullanım izlerine rastlanmıştır [Stein et al. 1998:155-159]. Sürtme Taş: Kireçtaşından göz idollerinin çok güzel örnekleri hem yüzeyde hem de açmalarda bulunmuştur [Stein et al. 1997:şek.4/1-4]. Yine kireçtaşından yapılmış; A Evresine ait üç mühür yassı dikdörtgen şekillidir; baskı alanlarındaki motifler ise genelde basit çiziklerden oluşmaktadır. Bir örnekte şaman olduğu düşünülen elinde balta tutan bir insan motifi; karışık yaratık ve kuş motifleriyle beraber stilize olarak betimlenmiştir. Mühürler H. Pittman tarafından çalışılmaktadır [Stein et al. 1998:171-172]. Ayrıca bazalt öğütme taşları da ele geçmiştir. Kemik/Boynuz: B 2 Evresine ait; yatan aslan şeklinde; yassı; baskı alanında basit çiziktirmeler bulunan bir damga mühür ele geçmiştir [Stein et al. 1998:172]. Maden: Hacınebi maden buluntuları; buradaki yerleşiklerin maden teknolojisinde oldukça ileri bir düzeyde olduklarını göstermektedir. Madencilik ile ilgili tüm bulguları ayrıntılı bir şekilde inceleyen H. Özbal; karışık ve sülfidli filizlerin ergitildiğini ayrıca döküm yapıldığını bildirmektedir [Stein et al. 1997:139-141]. Çevre duvarının dışında ele geçen cüruflu geniş sıvalı çukurlar; potalar; kalıplar ve pişmiş toprak üfleçler bu görüşleri destekler niteliktedir. Alaşım yapılmamıştır ancak arsen oranı doğal olarak yüksek olan bakır filizlerinin kullanılmış olduğu farkedilmiştir. Aletlerden bakır kalem; iğne; keski gibi tipler ele geçmiştir [Stein et al. 1998:167-170]. İnsan Kalıntıları: B Alanındaki çevre duvarının iç kesiminde; anatoprağa 1.6 m derinliğinde açılan bir çukur taşlarla çevrilmiş ve bu çukura bir kil sanduka içinde gömü yapılmıştır. İskelet bir yetişkine aittir ve düz yatırılmıştır. Tümü açılamayan mezarda henüz gömü hediyesi bulunmamıştır [Stein et al. 1998:149]. Ayrıca C Alanında yine B 1 Evresine ait çömleklere yapılmış çocuk gömülerine tabanların altlarında rastlanmıştır. Bitki Kalıntıları: Ele geçen bulgularla ilgili bilgi verilmemekte fakat botanik incelemelerin yapıldığı bildirilmektedir [Stein et al. 1998:154].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Stein başkanlığında 1992 yılından beri devam eden kazılarda; Hacınebi'nin Son Kalkolitik Çağ yerleşmesi genel özellikleri ile belgelenmiştir. Kazıların önemli amaçlarından biri de bu bölgenin Uruk Kültürü etkisine girmeden önceki yerel kültürünü ve etkileşimin başladığı çağdaki değişimleri ortaya koymaktadır. Hacınebi'nin; bu amaçla yapılan; Tell Brak ve Arslantepe gibi bir dizi kazı arasında adı geçmektedir. Uruk Öncesi Dönem'e ait çalışmalar bu çağda Hacınebi'nin madencilikte ileri; uzak hammadde ticareti yapan; anıtsal nitelikli yapılardan ve yerleşim planında farklı faaliyetler için ayrılmış alanların varlığından anlaşıldığı kadarıyla karmaşık sosyal organizasyona sahip bir yerleşme olduğunu göstermiştir. Mühürlerdeki Tell Brak; Çoga Miş ve Luristan örnekleri ile benzer olan figürler; ortak bir seçkin ideolojinin göstergesi olarak yorumlanmıştır [Stein et al. 1998:144; 171-173]. Maden kaynaklarının Arslantepe; Norşuntepe; Değirmentepe; Tepecik ve Tülintepe'nin yararlandığı kaynaklar ile aynı olduğu düşünülmektedir [Stein et al. 1998:168]. Uruk koloni döneminde de aynı şekilde büyük yapıların var olduğu; şimdilik parça parça günışığına çıkartılan yapı kalıntılarından anlaşılmaktadır. Gerçekten; Anadolu ile Mezopotamya arasındaki somut ilişkileri göstermesi açısından Hacınebi'nin çok önemli bir işlevi olduğu yadsınamaz. A tabakasından alınan 14C örnekleri düzeltilmemiş tarihlerle; MÖ 4.170-3.986 ve MÖ 3.793-3.497; B tabakası ise 3.604-3.510; 3.826-3.638 tarihlerini vermiştir. Tüm bulguları ile Son Kalkolitik Çağ'ın sonuna tarihlenen bir yerleşme alanıdır. Buluntular Şanlıurfa Müzesi'nde sergilenmektedir.


Liste'ye