Mayıs '09 Arşivi |
31 Mayıs - 6 Haziran 2009 |
|
İster inanın ister inanmayın...
İşte demokrasinin vardığı son nokta: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı 3. TKP’yi Kuruyor!
• Hatta "TKP Tüzüğü"nü, “Teknik Şartname” adı altında kendi internet sitesine koydu
Peki yalnızca TAYHaber’in ele geçirdiği belgede neler var?
“...TKP’nin kesintisiz ve yeterli performansta çalışması için gerekli olan...”
“TKP’ye belirli yetkiler çerçevesinde veri ekleyecek kişiler...”
“...bütün bu bileşenlerin
entegrasyonunun sağlanarak TKP’nin hizmete
açılmasını tanımlamaktadır.”
“TKP’ye farklı bir çok kamu
kurumundan veri alışverişi yapılacaktır.”
“Üye kullanıcılar da TKP’ye veri
aktarabilecektir...”
“TKP’ye daha sonraki zamanlarda farklı özel bölümler eklenerek geliştirilebilmelidir. Bunun için bir kısıtlama olmamalıdır.”
Eh artık bu kadar alıntıdan sonra T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kuracağı 3. TKP’ye üye olmak için asağıdaki bağlantıdaki “Teknik Şartname”yi indirmeleri yeterli olacaktır ;-))
http://www.kultur.gov.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF8560B426143B01BAC64021E4744284FD
TAYHaber, S.B. Sinirli, 06.06.2009 |
|
TARİHİ TÜRBE
KURTARILACAK
Külhancı Baba Hazretleri’nin kabrinin bulunduğu yapının, bir vakfın sorumluluğunda olduğunu, onarım için de, söz konusu vakıftan izin alınması gerektiğini anlatan Başkan Küçükler, “Teknik ekibimizi göndererek, çöken yapı üzerinde incelemeler yaptırdık. Erzurum’da bir vakfın sorumluluğunda bulunan bu yapının durumu gerçekten çok kötü. Vakıf yetkilileriyle bir araya gelecek ve restorasyon için kendilerinden izin isteyeceğiz. Bu izni almamız halinde, Külhancı Baba Hazretleri’nin türbesini baştan aşağı yenileyeceğiz.” diye konuştu.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, Külhancı Baba Hazretleri’nin de, Erzurum’da yaşamış çok sayıda Allah dostundan birisi olduğuna dikkati çeken Başkan Küçükler, gerekli izni almaları halinde, kabrin bulunduğu yapıyı restore etmekten büyük memnuniyet duyacaklarını ifade etti. Başkan Küçükler, önümüzdeki günlerde ilgili vakfın yetkilileriyle görüşeceklerini belirterek, gerekli tüm çalışmaların büyük bir itinayla yürütüleceğini ifade etti.
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler’in, göçük altında kalan Külhancı Baba Hazretleri’nin türbesi için harekete geçmesi, Şeyhler Mahallesi sakinlerini de sevindirdi. Mahalle sakinleri, Büyükşehir Belediyesi’nden teknik bir ekibin gelerek, türbede incelemelerde bulunduklarını belirterek, “Biz önce vakıflardan gelindiğini zannettik, ama gelen ekip, Başkan Küçükler’in talimatıyla burada bulunduklarını söylediler. Türbenin onarımını Büyükşehir Belediyesi üstlenecekmiş. Bunu duyunca çok sevindik. Hassasiyetinden ötürü Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Küçükler’e teşekkür ediyoruz. Allah kendisinden razı olsun.” dediler. Erzurum Gazetesi, 06.06.2009 |
|
AKM NİHAYET İHALEYE GİRİYOR
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Koruma Kurulu tarafından projeleri onaylanan Atatürk Kültür Merkezi'nin yenilenme-onarım çalışmaları için ihale sürecini başlattı.
29 Haziran 2009'da yapılacak ihalenin ardından başlayacak çalışmaların 2010 yılının ilk çeyreğinde tamamlanması öngörülüyor. Mimari uygulama, elektrik-makine ve güçlendirme projelerinin tümünü içeren çalışma 29 Mayıs 2009'da onaylandı. AKM'nin yenilenme çalışmaları, yaklaşık 35 bin m2'lik bir uygulama içeriyor. Zaman, 06.06.2009 |
|
KAYSERİ'DE TARİHİ ESER OPERASYONU
Kayseri'de tarihi eser kaçakçılığı yaptığı öne sürülen 1 kişi gözaltına alınırken farklı dönemlere ait olduğu belirlenen 140 antika eser ele geçirildi.
Kayseri İl Jandarma Komutanlığı'ndan alınan bilgiye göre, bir ihbarı değerlendiren jandarma ekipleri, Kayseri-Malatya karayolu Pazarören mevkiinde bir otomobilde arama yaptı. Aramada farklı dönemlere ait olduğu belirlenen 122 sikke, 2 toprak vazo, 3 gözyaşı şişesi, 1 riton, 4 metal yüzük, 1 madalyon, 1 cam bilezik, 4 farklı obje olmak üzere toplam 140 adet tarihi eser ele geçirildi. Eserlerle ilgili olarak V.A(41) gözaltına alındı. Konuyla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. Haberler.com, 05.06.2009 |
|
ANTİK SİDE'NİN ORTASINA ASFALT
Side Belediyesi’nin Koruma Amaçlı İmar Planı doğrultusunda antik kentte gerçekleştirdiği uygulamalar tepki topladı. Side Manavgat Turizm İşletmecileri Derneği Başkanı Cengiz Haydar Barut da, yola asfalt döşenmesinin halkı rahatlatsa da tarihi dokuya uygun görüntü oluşturmadığını söyledi. Side’nin bölgenin aynası olduğunu vurgulayan Barut, şöyle konuştu: “O bölge birinci dereceden sit alanı ve tarihi bir dokuya sahip. Daha önce tarihi dokuya uygun doğal taşlarla kaplanması için gerekli bütün izinler, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan alınmıştı. Bu sezon geçici olarak ince asfaltla kaplanacak, önümüzdeki sezon bu izinler kullanılarak bölgemizin tarihi dokusuna uygun doğal taşlar döşenecekti ama çok kalın, alttaki tarihi gömen bir asfalt yapıldı.” Vatan, 05.06.2009 |
|
1400 YILLIK CESET
ÖZELLİĞİNİ KAYBEDİYOR
Karaman Müzesi Müdürü Nureddin Özkan, müzede sergilenen bu cesedin dünyada mumyalanmadan bu kadar yıl dayanabilen bir kaç cesetten biri olduğunu belirterek, "Cesedin şimdiye kadar sağlam kalması gömülü olduğu yerde hava almaması ile ilgili ve aynı ortamı sağlamak çok güç" dedi.
Yanardağların aktif hale
gelmeden hemen önce bacalarından sıcak ve ateşli bir
duman verdiklerini ifade eden Özkan, "Karadağ'ın
aktif olduğu dönemlerde bu durum söz konusu ve bu
dumanlar rüzgarla 40-50 kilometrekarelik bir alana
yayılabilir. Bu dumanlar indikleri yerde kum, çakıl,
kil, kireç gibi maddelerle birleşerek bir kütle
oluştururlar. Jeolojide bu kütlelere Tüf Kaya denir.
Bu kayalar içeriklerine göre işlemesi kolay yumuşak
bir dokudan oluşurlar. Manazan Mağaraları da bu
şekilde oluşmuştur. Aynı şekilde Gülkaya ve Taşkale
de bu tüf kayalardan oluşmuştur. Kayaların işlenen
dış yüzeyleri hava temasından sonra
sertleşmektedirler. Ama derinler hala yumuşaktır. O
dönemin inanç yapısına göre insanlar ölülerini
yaşanılan mekanlara gömerlerdi. Bu ceset de bu
şekilde gömülmüştür. Bu tüf kayalar içerisindeki ısı
dört mevsim aynı kaldığı için o ısı ve hava
şartlarında hangi canlı yaşayabiliyorsa yalnızca o
canlı kalabiliyor. Yani dışarıdan yeni
mikroorganizmalar bu ortamda yaşayamıyorlar.
Dolayısıyla bu ortamda bakteriler yaşayamadıkları
için ceset sağlam kalabilmiş. 1982'de bu ceset
vatandaşların ihbarıyla jandarma tarafından
çıkarılmıştı. O dönemlerde imkanlar dahilinde
şimdiki muhafazaya konulmuş. Yalnız şimdi bu sistem
uygun değil.Konuyla ilgili genel müdürlükle, cesedin
daha uygun şartlarda muhafaza edilmesi, steril
ortamda konserve edilerek sergilenmesi konusunda
yazışmalarımız devam ediyor. Düşüncemiz bu cesedin
özelliklerini kaybetmeden sergilenebilmesi için
Manazan Mağarası'ndan getireceğimiz orijinal
kayalardan müzede bir minyatür mağara yapıp, burada
uygun ısı ve hava şartlarını oluşturarak, bu
mağaranın içine bu cesedi havası alınmış bir cam
faunusta sergilemek. Bu şekilde Bizans'ın nazlı
kızının daha yüzyıllarca yaşamasını Karaman Kent Haber, 05.06.2009 |
|
![]() ![]() |
TARİHİ EVLER YARDIM BEKLİYOR
Hatay'da dar sokakların kenarlarında bulunan ve bir dönem en görkemli binalar arasında yer alan 600 tescilli yapının kurtarılması için ise kentte sadece 3 restorasyon uzmanı bulunduğu bildirildi.
Restoratör Yüksek Mimar Ceren Emir, yaptığı açıklamada, zor ve zahmetli bir meslek olan restoratörlükte ülke genelinde sıkıntı bulunduğunu söyledi. Son yıllarda binalar konusunda eskiye bir dönüşüm olduğunu ifade eden Emir, bazı kişilerin bu evleri restore ettirerek, otel, lokanta olarak değerlendirmesinin yanı sıra konut olarak da kullandığını söyledi. 200 restoratör var Buna karşın Türkiye genelinde yaklaşık 200 restoratör olduğunu ifade eden Emir, çok sayıda tescilli yapı bulunan Hatay'da ise sadece 3 uzmanın bulunduğunu gösterdiğini kaydetti. Kentteki yapıların yıllardır kaderine terk edildiğini ve bu nedenle harabe bir görünümde olduğuna işaret eden Emir, ''Osmanlı ve Fransız mimari yapısındaki binaların kurtarılması için daha çok uzmana ihtiyaç var'' dedi. Çok uzun ve zahmetli bir iş Yapıların restorasyonunun çok uzun, zahmetli ve masraflı bir iş olduğunu vurgulayan Emir, ''Kentimizde birbirinden güzel 600 tescilli yapımız var. Ancak bunlar, yıllardır kaderine terk edilmesi ve bakımının yapılmaması nedeniyle taş yığını olarak duruyor. Bir dönemin ihtişamlı yapıları arasında yer alan binalarımızın restorasyonunun yapılması için yeterli sayıda restorasyon uzmanımız yok. Kentimizdeki harabe görünümdeki binaların kurtarılması, Safranbolu ve Mardin örneğinde olduğu gibi turizme kazandırılması için seferber olmalıyız. Çünkü binalarımızın restorasyonuyla tarihi dokuyu canlandırıp, turizmde daha iddialı konuma gelebiliriz'' dedi. Yeni bina yapmaktan daha zor Bir binanın restorasyonunun yeniden yapmaktan daha zor olduğuna dikkati çeken Restoratör Yüksek Mimar Ceren Emir, şunları söyledi: ''Restorasyon yaparken, hem taş, hep ahşap ustası hem de iyi bir araştırmacı olmanız gerekiyor. Restore edeceğiniz binanın öncelikle tarihini çıkartıp kullanılan malzemeleri incelememiz lazım. Yapıyı restore ederken adeta dedektif gibi iyi bir araştırma yapmanız şart. Çünkü yapıyı aslına uygun olarak restore etmek ve aynı malzemeleri kullanmak zorundasınız. Bu nedenle işimiz yeni bir bina yapmaktan çok daha zor. Normal şartlarda, çok harabe olmayan bir binanın restorasyonu en az üç yıl sürüyor, oysa yeni bir bina bir yıl gibi kısa bir zamanda tamamlanabiliyor.'' Kentteki evlerin onarımını yapacak taş ve ahşap ustası bulmakta da zorlandıklarını anlatan Emir, bu işlemler için Konya, Gaziantep ve Kahramanmaraş gibi kentlerden eleman getirdiklerini söyledi. Hatay Gazetesi, 05.06.2009 |
ANTİK LİKYA LİMANLARINDA ARAŞTIRMA BAŞLATILDI
Konya Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sualtı Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Erdoğan Aslan başkalığındaki ekip, Likya antik limanlarında araştırma başlattı.
Araştırma sırasında suyun altında kalan yapıların ölçümünü de yaptıklarını belirten Aslan, ''Bölgede suyun altında bir tarih yatıyor. Bu tarihi bilimsel olarak ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Bu yapıların çizimini yaparak onların tarihsel anlamını kazandırmaya çalışıyoruz. Çalışmalarımız bir kitap halinde yayınlanacak'' dedi. Kemer Gözcü, 05.06.2009 |
![]() |
|
SULTANAHMET ARAÇ TRAFİĞİNE KAPATILDI
İstanbul’un önemli turistik merkezlerinden olan ve Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı ile Sultanahmet Camisi’nin yer aldığı Sultanahmet Meydanı’na, bundan böyle araç girişinin yasaklandığı belirtildi.
Yetkililer, “turist yoğunluğu” sebebiyle trafiğe kapatılan bölgeye giren otobüslerin belirli saatlerde belirlenen ceplerde turistleri indirip alacaklarını ifade ettiler. Ayrıca Fatih Belediyesi’nden de ek çekici ve zabıta talebinde bulunulduğu kaydedildi. Milliyet, 05.06.2009 |
ARKEOLOJİ MÜZESİ'NDEKİ
ESERLER KİTAPLAŞTIRILACAK
Sivas Hürdoğan, 05.06.2009 |
|
600 TESCİLLİ YAPIYA 3 RESTORATÖR
Yıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapan, taş ve ahşap mimarisinin en güzel örneklerinin yer aldığı Hatay'da, Osmanlı ve Fransız mimari yapısındaki binalar, restorasyon çalışmalarıyla eski ihtişamına kavuşturulması için uzanacak elleri bekliyor. |
|
|
AKINCI YADİGARLARI YOK OLMAK ÜZERE
En meşhur akıncı beyi ve Osman Gazi’nin silah arkadaşı Gazi Evrenos’un (1300-1417) kurduğu ve soyundan gelenlerin nice eserle yeryüzünün en güzel köşelerinden biri haline getirdikleri Vardar Yenicesi’nde akıncı yadigarı tarihi eserler yok olmak üzere. Evliya Çelebi’nin yüzlerce Osmanlı eserinin varlığından söz ettiği, sadece Evrenosoğullarına ait 30 eserin bulunduğu Yunanistan’ın Vardar Yenicesi’nde (Gianitsa) bugün yalnızca 5 Osmanlı eseri kalmış. Bunlardan üçü de yok olmak üzere. Evrenos Gazi’nin torunu Ahmet Bey’in türbesi yıkılmak üzere. Türbe ayakta ancak içindeki mezar yok olmuş. Türbenin içiyse tam bir çöplük. Ahmet Bey tarafından yaptırılan ve temizliğin simgesi olan hamamın durumu ise içler acısı. Belini doğrultacağı, eski günlerde olduğu gibi insanlığın hizmetine sunulacağı günleri bekliyor. Yine Evrenos Gazi torunu Ahmet Bey tarafından yaptırılan Ahmet Bey Camisi’nin ayakta kalan kısmı depo olarak kullanılıyor. Osmanlı’nın Avrupa topraklarının en büyük evliyası ve Ahmet Beyin hocası Abdullah-i İlahi hazretleri buraya defnedilmiş ancak türbesi yok olmuş.
Türkiye Gazetesi, Haber: Halil Delice, 05.06.2009 |
ANTİK KENTİ SİT ALANI SAYMADILAR
Muğla Barosu Başkanı Mustafa İlker Gürkan, Muğla, Aydın ve Denizli illerinin tamamını kapsayan 1/100 binlik Çevre Düzeni Planı’nın askıya çıktığını hatırlattı
Gürkan, bölgedeki tüm sivil toplum örgütlerine ve belediyelere “acil olarak bir araya gelmeleri ve plana zamanında itiraz etmeleri” çağrısında bulundu.
Milliyet, Haber: Yaşar Anter, 05.06.2009 |
![]() |
MÜZEKART SAYISI 1 MİLYONA YAKLAŞTI
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın geçtiğimiz yıl haziran ayında satışına başladığı Müzekart'ta bir milyon rakamına yaklaşıldı.
300'ü aşkın müze ve ören yerini sadece 20 lira karşılığında bir yıl boyunca sınırsız gezebilme imkanı tanıyan Müzekart'tan 10 ayda 700 bin adet satıldı. Müzekart'a en çok İstanbul'da rağbet gösteriliyor. İstanbul'daki 225 binlik satışı, 55 binle İzmir, 40 binle Ankara izliyor. Ardından 30 bine yaklaşan rakamlarıyla Nevşehir ve Antalya geliyor. Karta olan talep, yaz aylarına yaklaşıldıkça artıyor. Geçtiğimiz yıl sadece haziran, temmuz ve ağustos ayında 200 bine yakın satılan kartın bu yaz 300 binden fazla satılması bekleniyor. Böylece 1 milyon rakamının aşılması hedefleniyor. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün, Müzekart ile beraber özellikle yerli turistlerin ziyaretinde gözle görülür artış olduğunu belirtiyor. Aydın, Konya, Muğla, Çanakkale, Denizli, Antalya, Nevşehir, Ankara, İzmir ve İstanbul'da satışa sunulan kartı fotoğraflı bir kimlikle Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı müzelerin girişlerinde almak mümkün. Kart, 'muzekart.com' adresinden de satın alınabiliyor. Müzekart 18 yaş altındakilere 2 liradan, öğrencilere de 10 liradan satılıyor. Zaman, Haber: Arif Bayraktar, 05.06.2009 |
|
![]() |
VİKİNGLER KUZEY KANADA'YA ULAŞMIŞLAR
Kanada’nın arktik arkeoloji uzmanlarının açıklamalarına göre Baffin Adası’nda bulunan taş yapılar büyük olasılıkla en az 700 yıllık ve Avrupa’dan buraya ulaşan insanlar tarafından inşa edilmiş. Bu durum, bu yerleşimi Amerika’da şimdiye dek tespit edilen ikinci Viking yerleşimi yapıyor.
Yapılan kazılar sonucunda, Iqaluit’in 200 km kadar güneybatısında, Nunavut’da Erken Ortaçağ’a ait bazı yapı kalıntılarına rastlandı. Nanook adı verilen bu bölgenin 1500 km kadar güney doğusunda ise UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen L'Anse aux Meadows yerleşimi yer alıyor. Burada, bin yıl kadar önce Leif Eiriksson önderliğinde Grönland’dan gelen Vikinglerin kurduğu yerleşim bulunmuştu. Yazılı kaynaklardan da teyit edildiğine göre, bir süre burada yaşayan bu topluluk daha sonra ülkelerine geri dönmüşlerdi.
Öte yandan, bu konu ile on yılı aşkın bir süredir ilgilenen Kanada Medeniyet Müzesi’nden arkeolog Pat Sutherland, Kuzey Amerika’daki Viking yerleşiminin Eiriksson'un geri dönmesi ile sona ermediğini düşünüyor. Baffin Adası’nda yer alan üç ayrı yerleşimde Kuzey Avrupa tarzı yüzlerce buluntuya rastlandı. Bunlar arasında İskandinav tarzı iğler, süslemeli tahta parçaları ve biley taşları mevcut. Canwest News Service, Haber: Randy Boswell, 27.05.2009 |
KARAMAN'DA TARİHİ ESER KAÇAKÇILARINA BÜYÜK DARBE
Karaman'da polis ile jandarmanın gerçekleştirdiği ortak operasyonda 159 parça tarihi eser ele geçirildi.
Tarihi eserlerin piyasa değerinin yaklaşık 500 bin lira olduğu açıklanırken olayla ilgili 3 kişi gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre bir ihbarı değerlendiren Karaman Emniyet Müdürlüğü ile Jandarma Komutanlığı ekipleri, yaklaşık 1 ay önce 3 zanlıyı takibe aldı. Zanlıların ellerinde çok sayıda tarihi eser bulunduğu bilgisini alan ekipler ortak operasyon düzenledi. Operasyonda S.S.(37), S.B.(36) ve S.S. (52) gözaltına alındı. Zanlıların ev ve işyerlerinde yapılan aramada 159 parça tarihi eser ele geçirildi. Polis, gözaltına alınan zanlıların sorgusunun sürdüğünü, ele geçirilen tarihi eserlerin Karaman Müzesi'ne teslim edileceğini açıkladı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. Zaman, 04.06.2009 |
|
30 BİN EL YAZMASI DÜNYAYA AÇILIYOR
Suna ve
İnan Kıraç Vakfı, Paul Getty Vakfı desteğiyle Kültür
ve Turizm Bakanlığı Millet Yazma Eserler
Kütüphanesi’ndeki elyazmalarının uluslararası kültür
dünyasına sunulması için iki yıl sürecek bir proje
başlattı. Hürriyet, 04.06.2009 |
|
![]() |
İSVİÇRELİLER 200 YILLIK BİNALARI KULLANIYOR
Avrupa'nın en paralı ülkelerinden biri olarak bilinen İsviçre'nin ekonomik istikrardaki bir sırrı da 200 yıl önce yaptıkları binaları hala kullanabilmeleri.
Bolu Olay, 04.06.2009 |
SOYU TÜKENMİŞ BİR ASLANI GÖSTEREN ABORJİN KAYA RESMİ BULUNDU
Antiquity Dergisi’nde yeni yayınlanan bir makaleye göre Batı Avustralya’nın Kimberley Bölgesi’nde soyu tükenmiş bir Marsupial aslanını betimleyen kaya resmi bulundu. Bu aslan türü ile ilgili bulunan yegane kaya resmine göre Avustralya’nın ilk yerlileri ile aslan belirli bir dönem birlikte var olmuşlar. Aynı resim bize, şimdiye dek varlığı hiçbir şekilde belirlenmemiş bu hayvan ile ilgili bilgiler de vermekte. Yazıya göre “elimize mumyalanmış bir aslan geçene kadar bu resim bize kuyruğunun duruşundan kulaklarına ve postun benekli değil, çizgili olduğuna dek birçok bilgi vermekte”.
1960 yıllarından bu yana bulunan fosillerden bilinen marsupial aslanına (Thylacoleo carnifex) bilinen yegane bütün iskelet 2002 yılında Nullarbor Plain Mağarası’nda yapılan kazılarda bulundu. Öte yandan bu türün onbinlerce yıl önce (bazı tahminlere göre en az 30.000 yıl önce) soyunun tükendiği düşünülmekte idi ve aslanın genel görüntüsü hakkında bugüne dek hiçbir tahmin yürütülememekte idi. Cosmos Online, Haber: Kerensa McElroy, 27.05.2009 |
![]() |
BELEDİYE: OSMANLI DEVLETİ YALOVA'DA KURULDU
Yalova Belediye Meclisi, Prof.Dr. Halil İnalcık tarafından gündeme getirilen Osmanlı Devleti'nin, 1302 yılında Yalova'da kurulduğuna dair iddiayı destekleme kararı aldı.
Haziran ayı olağan toplantısını Başkan Yakup Koçal yönetiminde yapan Yalova Belediye Meclisi, Osmanlı Devleti'nin Yalova'da kurulduğu yönündeki iddiayı da gündemine aldı. İlk olarak tarihçi Prof.Dr. Halil İnalcık tarafından ortaya atılan, "Osmanlı Devleti'nin 1302 yılında Hersek Çobankale mevkiinde Bizanslılar ile yapılan savaş sonrası devlet niteliğini kazandığına" dair iddiayı ele alan meclis, bu görüşün kanıtlanması için yürütülecek çalışmalarda etkin rol oynamayı kararlaştırdı. Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal, iddianın dünyaca ünlü bir tarihçi tarafından belgelerle ortaya atıldığını belirterek, bu konuda Yalova Üniversitesi'nin 27 Temmuz'da bir sempozyum düzenleyeceğini söyledi. Zaman, 03.06.2009 |
|
TARİHİ HAMAM MÜZE OLACAK
Erzincan Kent Haber, 03.06.2009 |
|
YAKUTİYE MEDRESESİ RESTORE EDİLİYOR
Yakutiye Medresesi’nde yapılması planlanan restorasyon çalışmalarına, en sonunda başlandı. Erzurum Yakutiye Medresesi, Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından onarıma alındı. Erzurum Rölöve ve Anıtlar Müdürü Suat Bakır, restorasyon çalışmasıyla ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Bakır, 29 Nisan 2009 tarihinde yer teslimi yapıldığını belirterek, fakat fiili olarak restorasyon çalışmalarına yeni başlandığını bildirdi.
Restorasyon çalışmalarına 949 bin TL’lik ödenek ayrıldığını ifade eden Bakır, “Yapılan ihalede çok yüksek bir kırım oldu. Artan parayla da bakanlık izniyle bitmeyen kısımlara keşif ilavesi olacak.” dedi.
Rölöve ve Anıtlar Müdürü Suat Bakır, “Esere hiçbir zarar vermeden üst örtü, çatı, zemin, doğrama, vitrinler, alttan ısıtma sistemi ve elektrik panoları ile kablolarının kaldırılması gibi çalışmalar yapılacak. Özellikle görüntü kirliliği oluşturan duvarlardaki renkli taşlar da temizlenecek.” diye konuştu.
Daha sonra yapının temelden su almaması için drenaj çalışması yapılacağını söyleyen Bakır, “Tarihi dokuya hiçbir şekilde zarar gelmesini istemiyoruz. Bu yüzden çok özenle çalışıyoruz. Bunun yanında, İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkezi’nden gelecek uzmanlar tarafından yapılacak incelemelerden sonra Portal Kapı (taş kapı) ve mukarnas işlemeli kubbelerde çalışmalar başlayacak.” ifadesini kullandı.
Yakutiye Medresesi’ni görüntüsüyle cazip bir hale getirmeyi hedeflediklerini kaydeden Bakır, “Restorasyon çalışmaları, klasik türden olmayacak. Eseri, daha canlı bir görüntüye kavuşturmayı istiyoruz. Medrese içerisinde ve çevresinde yapılacak çalışmalar genel olarak restorasyonu, teşhiri, tanzimi elektrik ve makine teçhizi sonrasında cazip hale gelecek.”diye konuştu. Restorasyon çalışmalarının 24 Ocak 2010 tarihinde biteceğini açıklayan Bakır, Erzurum’un adeta sembolü haline gelen Yakutiye Medresesi’nin tarihi dokusunun korunarak, gelecek nesillere aktarılacağını sözlerine ekledi. Erzurum Gazetesi, 03.06.2009 |
|
|
TOKAT KALESİ CANLANIYOR
İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdurrahman Akyüz, Tokat Kalesi'nde insanların gezerek dinlenebileceği mekanlar oluşturulacağını söyledi.
Tokat Kalesi'ni insanların gezebileceği bir mekan haline getireceklerini belirten Akyüz, "Bin yıllık Tokat Kalesi'ni Tokatlıların ve Tokat'ı ziyaret eden turistlerin hizmetine sunmak ve Tokat'ın güzelliklerini seyretmeleridir amacımız. Kalede restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından vatandaşların oturup kentin manzarasını seyredebileceği mekanlar olacak" diye konuştu. Tokat Kent Haber, 03.06.2009 |
"DOĞALGAZ TARİHİ ESERLERİ DE KORUYOR"
İGDAŞ Genel Müdürü Bilal Aslan
İstanbul'da doğalgaz dağıtımını yürüten İGDAŞ'ın
Türkiye'nin en büyük çevre yatırımı olduğunu ifade
etti. Bilal Aslan, "Bizi aslında çevreci bir şirket
olarak görmüyorlar. Çevreci bir şirketiz. 20-25 sene
önce İstanbul'da nefes alamıyorduk. İstanbul'un
basık yerlerinde nefes
almak imkansızdı. Gazeteler maske
dağıtırdı. O kadar ciddi bir problem haline gelmişti
ki bu. İGDAŞ'ın kuruluş nedeni hava kirliliğini
bertaraf etmekti. İstanbul'un kurtuluşu
doğalgazdaydı" dedi. Sabah, 03.06.2009 |
|
YENİ 'YOKOLUŞ' TEORİSİ
Prof. Celal Şengör
ve öğrencisi Saniye Atayman tarafından gündeme
getirilen yeni “yokoluş” teorisi, dünya bilim
çevrelerinde heyecan yarattı. Amerikan Jeoloji
Cemiyeti’nin “Bir Global Jeoloji Çalışması” adıyla
yayımladığı kitabın tezi şu: 250 milyon yıl önceki
yokoluş bir meteor düşmesi veya volkanik patlama
sonucunda değil, o zamanki büyük okyanusun Karadeniz
gibi oksijensiz kalmasından kaynaklandı. Hürriyet, Haber: Sefa Kaplan, 03.06.2009 |
|
AMERİKA'DA JİPS MAĞARASI'NDA GEÇMİŞİN İZLERİ
1930’lu yıllarda Jips Mağarası’nda kazılar yapan arkeolog Mark Harrington, Geç Plestosen Dönem’de burada insan ve hayvanların bir arada yaşadığını düşünmüştü. Bu çok iddialı bir teoriydi çünkü, bu durum Las Vegas yakınlarındaki bu mağarayı Amerika kıtasının en eski yer haline getiriyordu.
Çağdaş teknoloji ile yapılan araştırmalar bu mağaraya insanların Harrington’un düşündüğünden çok daha sonra geldiğini gösteriyor. Ama, bu durum mağaranın önemini azaltmamakta. Hatta 2004 yılında mağaranın yakınından geçirilecek bir yüksek gerilim hattının güzergahı, mağaranın önemi göz önüne alınarak değiştirildi.
Yaklaşık 100 m uzunluğunda 40 m genişliğindeki mağara birçok odacığa bölünmüş durumda. Mağaranın ön kısmı tarih öncesine ait hayvan ve insan kalıntılarına sahip. 1030-31 yıllarında yapılan kazılarda Harrington tarih öncesi at ve deve kemiklerinin yanı sıra insan yapımı aletler de bulmuş ve aynı tabakada bulunan tembel hayvanın soyunun 9000 yıl önce tükendiği düşünülerek insan kalıntıları için de aynı tarih öngörülmüştü. Daha sonra yapılan radyokarbon testleri ise bu buluntuların en fazla 4000 yıl öncesine ait olduğunu belirledi. Desert Valley Times, Haber: David Bly, 26.05.2009 |
![]() |
GLADYATÖRLER KENTİ YATAĞAN
Taraf, 02.06.2009 |
|
ANTİK KAŞGAR'I KORUMAK YIKMAKTAN MI GEÇİYOR? Bugün ise yol boyunca ilerleyen tüccarlara, Timurlenk ve Cengiz Han'ın bir zamanlar önce imrenerek vitrinlerine baktığı, daha sonra ise yağmaladığı çamur ve samandan yapılmış yapıları ve at arabalarının geçtiği sokakları incelemek için gelen turistler de katılıyor. Sorun ise, Kaşgar'ın bir kez daha yağmalanacak olması.
Mimar ve tarihçi George Michell'in 2008 yılında yayınlanan "Kashgar: Oasis City on China's Old Silk Road (Kaşgar: Çin'in Eski İpek Yolu'ndaki Vaha Kent)" başlıklı kitabında "tüm Asya kıtasının merkezinde görülebilecek en iyi korunmuş geleneksel İslam kenti" olarak tanımladığı Kaşgar'ın tarihi bölgesi olan Eski Kent'ten 900 aile tahliye edildi bile. Yetkililer, önümüzdeki birkaç yıl içinde, tabloyu andıran bu karmaşayı meydana getiren binalardan en az %85'inin yıkılacağını söylüyor. Yaklaşık 13.000 kişilik Uygur nüfusunun gölgeden uzaklaştırılması bekleniyor. Boşaltılan bölgede, "yeni bir Eski Kaşgar" oluşturulacak. Orta yükseklikteki apartmanlar, plazalar, bulvara dönüştürülecek sokaklar ve antik İslam mimarisinin reprodüksiyonları, bu projenin parçaları olacak. Kaşgar Belediye Başkanı Yardımcısı Xu Jianrong, bir röportajında amaçlarının "Uygur kültürünü korumak" olduğunu belirtiyor. Her an yüzyıllık eski binaları yerle bir ederek binlerce insanı öldürebilecek büyük şiddette bir depremin meydana gelebileceği Kaşgar'da yıkım, acil bir gereklilik olarak görülüyor. Jianrong, bu koşullar altında vatandaşlarını korumak için aynı şeyi yapmayacak bir hükümet düşünemediğini de ekliyor.
Ancak eleştiriler, çok daha farklı kaygılar
içeriyor. Tarihi koruma alanında faaliyet gösteren
bağımsız bir grup olan Pekin Kültürel Koruma Merkezi
yürütücüsü Wu Lili, "Kültürel ve tarihi açılardan
bakıldığında bu çok aptalca bir plan," diyor ve
ekliyor, "Kentliler açısından ise, tam anlamıyla
acımasız."
Çinli yetkililerin planları için sunduğu açıklamalar ise biraz kafa karıştırıcı. Jianrong, Kaşgar'ı "Çin'in öncelikli turizm merkezi ve aynı zamanda zengin bir kültürel miras örneği" olarak tanımlıyor. Ancak yıkım planının, her yıl ortalama birkaç milyon turistin ziyaret ettiği Kaşgar'ın çekiciliğini de yerle bir etmesi, kaçınılmaz gibi görünüyor.
Aslında Çin, hem turistler için kenti daha çekici hale getirecek, hem de koruma alanında tüm ülkeleri teşvik edecek bir program olan ve İpek Yolu'nu Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Kültür Mirası Listesi'ne dahil etmeyi amaçlayan uluslararası bir planı destekliyor. Ancak Kaşgar, Çin'in BM'ye sunduğu öneri listesinde yer almıyor. Pekin'le ilişkilerinin bozulmasından korktuğu için adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, Eski Kent projesinin devletin üst kademelerinde oldukça fazla destekçisi bulunduğundan bahsediyor.
Kaşgar'ı "Kalkındıracak" Dönüşüm Projesi Yine de Eski Kent'in büyük bir kısmı hala ayakta denebilir. Hoparlör sisteminin kullanılmadığı kentte müezzinler, 40 kadar minyatür cami minaresinden ezan okumaya devam ediyor. Yüzlerce zanaatkar, hala bakır kaplara döverek şekil veriyor, ahşabı oyarak süslüyor ve kılıçları biçimlendiriyor. Onbinlerce Uygur da, el işi çınar kapılar ardında, köhnemiş kiralık dairelerde veya çiçekli avlulara açılan iki katlı evlerde yaşamaya devam ediyor. Yetkililer, planlamanın her aşamasında Uygurlar'ın fikrinin alındığını belirtiyor. Fakat bölgede yaşayan Uygurlar, sadece bölgeyi boşaltma takvimlerinin ve tazminat miktarlarının açıklandığı toplantılara, celplerle çağırıldıklarını anlatıyor. Her ne kadar yeni plan kapsamında evinden çıkarılan kentlilere aynı arazide yeni bir ev inşa etme olanağı sunuluyorsa da, bu yeni ev için gereken masrafların tazminat kapsamında bulunmadığından yakınılıyor. 56 yaşındaki bir adam, Hajji, "Ailem bu evi 500 yıl önce yaptı," diyor: "Tamamen çamurdan inşa edildi. Zaman içinde değişiklikler yapıldı evet, ama bu süre boyunca odaların hiçbirine dokunulmadı."
Uygur geleneklerine uygun olan Hajji'nin evinde
fazla mobilya bulunmuyor. Çeşitli dokumalar
duvarları, halılar ise yerleri örtüyor, birkaç
yükseltilmiş alan ise uyumak ve dinlenmek için
kullanılıyor. Kış odasının bir kömür ocağı var ve
evin garajı, ailenin şeker, biblo ve değersiz süs
eşyaları sattığı bir dükkana dönüştürülmüş. Altta
dokuz, üst katta ise yedi odayla bu ev, yüzyıllar
boyunca Kaşgar standartlarına göre bir malikane
sayılabilecek özelliklere sahip olmuş.
Müfettişler, aralarında en eski inşaat teknikleriyle yapılmış olan çamur ve saman evlerin de bulunduğu yapıların çoğunu "güvensiz" olarak sınıflandırdı. Belediye, güvensizliğin en kısa zamanda derecelendirileceğini ve yıkılması mecburi olan yapıların "depreme dayanıklı bir Uygur stiliyle" yeniden inşa edileceğine dair söz veriyor. Ancak Eski Kent'in yeni bölümünden üçünün, Uygur mimarlığına uygun olmadığı kararı çıkmış. Bu nedenle de, bu bölgelerdeki yaklaşık 2.000 ev yıkılıp yerlerine kamusal plazalar ve okullar yapılacak. En küçük evlerde yaşayan yoksul sakinler ise, Kaşgar'ın eteklerindeki "kutu gibi", beton sosyal konutlara kalıcı olarak yerleştirilmeye başladılar bile.
Eski Kaşgar'dan geriye ne kalacağı tam olarak belli değil. Xu Jianrong, Eski Kent'in tüm önemli yapıları ve alanlarının çoktan ülkenin özel koruma listesine alındığını ve onlara dokunulmayacağını söylüyor. "Yıkımda arkeologların bulunmasına da hiç gerek yok," diyor, "Çünkü devlet Kaşgar hakkında her şeyi zaten biliyor."
Kaşgarlı yetkililer, deprem hakkında
endişelenmekte haklı. Geçtiğimiz Ekim ayında,
merkezi kentten sadece 160 kilometre uzakta olan 6,8
şiddetinde bir sarsıntı meydana geldi. 1902'deki 8
şiddetindeki deprem ise, 20. yüzyılın en
büyüklerinden biriydi ve 667 kişinin ölümüne neden
oldu.
Ancak yine de, yıkımda ve evlerin tahliyesinde sadece deprem korkusundan doğan aceleciliğin açıklayamayacağı bir zor kullanma seziliyor. Kent yönetimi, evini erken boşaltan sakinlere para ödülü sunuyor: 20 gün içinde evini boşaltana 30 Dolar, eğer tahliye 1 ay sürerse 15 Dolar. Evler ise, boşaltılır boşaltılmaz yıkılıyor, bu da sokakların "dişlerinden bazıları çekilmiş çene" görünümü almasına yol açıyor.
Kaşgar televizyonu ise, projeye her gece yayınladığı 15 dakikalık "bilgilendirici reklamlarla" katkıda bulunuyor. Programda, bölgenin sismik hareketliliğini yansıtan istatistikler ve yeni beton apartmanlarının önünde mutluluktan dans eden Kaşgarlılar birbirine karışmış durumda. Bu sahneler eşliğinde yayına giren ses, "Kaşgar hiç bu kadar büyük bir organizasyon görmedi," diyor ve yapılacak yeni binaların dünya standartlarının da üstünde olacağından ve vatandaşların iktidar partisi tarafından etnik Uygur azınlığına gösterilen dikkat ve sıcaklığı, bu yeni projede tamamıyla hissedeceğinden bahsediyor. Arkitera, Kaynak: The New York Times, Yazı: Michael Wines, Fotoğraflar: Shiho Fukada, Çev.:Burcu Karabaş, 02.06.2009 |
|
|
APARTMAN ÖNÜNDE BİLE TÜRBE VAR, SAHİBİ MEÇHUL
Çanakkale’nin Gelibolu İlçesi’nde kaldırımlarda, kavşaklarda, bahçelerde, hatta apartman boşluklarında bile türbe bulunuyor. Binalarla iç içe geçen tarihi mezarlar ortaya ilginç görüntüler çıkarıyor.
Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Yrd. Doç. Gülgün Yazıcı, türbelerin büyük çoğunluğunun, 655 yıl önce Anadolu’dan Rumeli’ye geçerek Gelibolu’nun fethine katılan Türk askerlerle savaşçı dervişlere ait olduğunu belirtiyor.
Yazıcı, türbeleri bulunanlar hakkında fazla bilgi olmadığını söylüyor, “Bayraklı Baba hariç diğerlerinin mezarında kitabeye bile rastlanmıyor” diyor. Milliyet Ege, 02.06.2009 |
VAHİDEDDİN'İN MEZARINA SAHİP ÇIKTI
Başta
son Osmanlı padişahı Sultan Vahideddin olmak üzere
hanedana mensup 18 kişinin kabrinin yer aldığı
Süleymaniye Külliyesi’nin restorasyonuna ilişkin
protokol, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından
onaylandı. Hürriyet, Haber: Sefa Kaplan, 02.06.2009 |
|
Ölü doğmuş bir projenin cenazesi (Devam): İKİBİN(S)ON |
|
2010 AJANSI YENİ PROJE ALMAYACAK
2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı proje alımını durdurdu.
Ajansın yeni Yürütme Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç, Zaman'a yaptığı açıklamada ajansa yüzlerce projenin başvurduğunu belirterek, "Belediyeler, kurumlar, özel şahıslar yüzlerce proje ile 2010'a yükleniyor. Bunlar hızımızı kesiyor. Bizi alıkoyuyor. Bu sebeple artık proje almayacağız." dedi. Avdagiç, bu kararı on gün önce aldıklarını söyledi. Şu ana kadar bin 690 proje ajansa müracaat etmişti. Bunların 344'ü reddedilmiş, 197'si de kuruldan geçmişti. Onay alan projelere bugüne kadar 78 milyon TL para aktarıldı. Bin 148 proje ise değerlendirme aşamasında. Şu an ajansın en öncelikli işinin değerlendirme aşamasını tamamlamak olduğunu belirten Avdagiç, "Bu aşama tamamlandığında 540 günlük bir takvim açıklayacağız. Bu takvimde 120 etkinlik yer alacak. Daha sonra kararlaştırılanları da takvime ekleyeceğiz. Bu takvim bizim 2010 rotamız olacak." diyor. Ajansın 800 milyon TL'lik bütçesinin 300 milyon liralık kısmı Süleymaniye Kentsel Dönüşüm Projesi'ne ayrılmış durumda. Büyükçekmece'de 30 dönümlük bir arazi üzerine yapılacak olan Depo Müze de en önemli projeler arasında yer alıyor. 2010 AKB Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı, arazide 15 bin dönümlük bir üstyapı bulunacağını ifade ediyor. Depo Müze'nin içerisinde İstanbul'daki tüm müzelerin depolarında yer alan tarihi eserlerin yenilenmesi ve hayata döndürülmesi için atölyeler bulunacak Bu sayede müzelerdeki teşhir alanları da genişleyecek. Mimar Sinan Üniversitesi'nin Tophane-i Amire'nin yanında 5 bin metrekarelik bir alana müze kurma planı da 2010'un gündeminde. Avdagiç, bu projeye yürütme kurulu olarak sıcak baktıklarını belirtiyor. Atatürk Kültür Merkezi'nin projeleri de sonlandırılma aşamasında. Ayrıca Ayazağa Kültür Merkezi ile Harbiye'de yapılacak kapalı salon 2010 yılında binlerce ziyaretçiyi ağırlayacak. Uşak halılarının da Fatih ve Süleymaniye camilerine alınması planlanıyor. Sultanahmet Camii ve Ayasofya Müzesi gibi altı önemli merkez ise Anıtlar Kurulu'nun onay vermesinin ardından son teknoloji ile aydınlatılacak. Zaman, Haber: Arif Bayraktar, 01.06.2009
Orhan Pamuk son romanı Masumiyet Müzesi'ne "Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum." diye başlıyordu. Biz bu cümleyi minik bir kurgu yaparak "Hayatımın en mutlu anı, biliyorum." diye çevirebiliriz bir süreliğine. Zira Pamuk'un uzun zamandır açılacağı söylenen Çukurcuma'daki Masumiyet Müzesi'ne 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'ndan 754 bin TL'lik destek geldi. Ajansın projesi olarak kabul edilen Masumiyet Müzesi, 2010 Mayıs'ında kapılarını açacak. 2010 ajansı ve Orhan Pamuk, önümüzdeki günlerde bir protokole imza atacak. Romanın kahramanı Kemal'in 'zamanı mekana dönüştürmek' arzusu, böylece gerçekleşmiş oluyor.
Masumiyet Müzesi'ni anlatmaya geçmeden biraz hafıza tazelemekte yarar var. Roman, tekstil zengini Basmacı ailesinin 30 yaşındaki oğulları Kemal ile yoksul ve uzak akrabaları Keskin ailesinin 18 yaşındaki kızı Füsun arasındaki aşk ilişkisi etrafında gelişiyor. Pamuk kitabında aşk, eşyalara ve kişilere bağlanma, koleksiyonculuk, müzeler gibi konuları işliyor. Romanın kahramanı Kemal, sevdiği kadın Füsun'u hatırlatan kutulardan kibritlere, peçetelerden sinema biletlerine pek çok nesne toplar. Bunların hepsini, Füsun hayatından çekildikten sonra kurduğu Masumiyet Müzesi'nde sergiler.
Orhan Pamuk Masumiyet Müzesi romanını yazmaya başlamadan önce, 1999'da Çukurcuma Caddesi'deki 24 no'lu Brukner Apartmanı'nı satın alır ve binayı müzeye dönüştürmeyi düşünür. Roman 2008 Ağustos'unda çıktı ama müzesi epey gecikti. Açıldı açılacak derken süreç de uzadı. 60 metrekarelik alanda 3 katlı, 3 cepheli küçük bir apartman olan binada roman kahramanı Kemal'in sevdiği kadın Füsun'un sarı ayakkabısı, krem rengi çanta, İstanbul manzaralı dikiş kutusu, boş gazoz şişesi, küllük, kuş kafesi, eldiven, şapka, kristal şekerlik, kaleydeskop, yazlık şemsiye, saatler, kolonya, ehliyet kursu kitapları, Ankara Ekspresi Treni, sigara gibi objeler romandaki anlatıldığı şekliyle sergilenecek. Orhan Pamuk "Kitapta sözü edilen eşyaları bulmak için 1970'ten bu yana antikacıları ve internet satıcılarını sıklıkla takip ediyordum." demişti. Orhan Pamuk, müzenin hazırlık sürecinde dünyanın dört bir yanındaki müzeleri ziyaret etmiş ve gündelik eşyanın nasıl sergilendiğini araştırmış. Masumiyet Müzesi Alman mimarlar Brigitte ve Gregor Sunder Plassmann tarafından düzenlenecek. Kitapta müzenin yolunu bulmak için bir harita ve giriş için de bilet yer alıyor. Kitaba sahip olanlar ise müze açıldığında bir seferliğine ücretsiz girebilecekler. Zaman, Haber: Musa İğrek, 02.06.2009
2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında Büyükada'da açılması planlanan müze için çalışmalara başlandı. Müzede adaların tarihi hakkında eserler ve objeler sergilenecek.
Mimarlar, tarihçiler, müzeciler ve konunun uzmanı
olan Tarih Vakfı biraraya geldi ve ortak
araştırmalar sonuncunda ana merkezi Büyükada da
olması planlanan bir müze projesi başlattı. Taraf, Yazı: Ayşe Tatlıcı, 03.06.2009
www.istanbul.com, İstanbul'un 2010 Kültür Başkentliği'ne ev sahipliği yapmasına kısa bir zaman kala "İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazır mı?" başlığı altında bir anket başlattı ve bir hafta içinde, 6.878 kişinin konuyla ilgili değerlendirmelerini aldı. Site, başlattığı bu çalışmayla bir platform yaratarak, İstanbul'un 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkentliği sürecinde gerekli tüm çalışmaların ve hazırlıkların ciddiyetle ele alınması için gerekli mesajların doğru yerlere ulaştırılmasını amaçlıyor. Anket çalışmasını yurt içinden ve yurt dışından 400.000 kişiye ulaştırmayı hedefleyen sitenin yaptığı anketin ilk sonuçlarına göre ise, 6.878 kişinin %57'si İstanbul'u Avrupa'nın Kültür Başkenti olmaya hazır bulmuyor.
Katılımcıların 4.225'i, İstanbul'daki kültür merkezi, tiyatro, sinema ve galeri gibi mekanları sayıca yetersiz buluyor. 3.919 kişi İstanbul'un daimi sorununun trafik olduğuna dikkat çekerek, trafik probleminin kültür ve sanat faaliyetlerine ulaşmada zorluk çıkaracağını düşünüyor. 3.058 kişi, medyanın Avrupa Kültür Başkenti sürecindeki çalışmalarının yetersiz olduğu konusunda hemfikir, katılımcıların 5.425'i ise İstanbul hakkında yapılan tanıtımları yeterli bulmuyor. Kentin tanıtımındaki eksik yönün ne olduğu sorusuna, 3.652 kişi "altyapının yetersizliği" olarak cevap veriyor. Katılımcıların 5.158'i, bu tanıtımlarda aktif rol oynamak istediklerini belirtiyor. Yapı, Der.: Burcu Kayabaş, 03.06.2009 |
|
ZİNDANALTI KULESİ'NDE KAZI ÇALIŞMALARI
Roma İmparatoru Hadrianus tarafından 117-138 yıllarında yaptırılan Edirne Kalesi'nin Zindanaltı Kulesi'nin ortaya çıkartılması için, kazı çalışmaları devam ediyor.
Edirne Zindanaltı Caddesi'ndeki eski Ticaret Borsası binasının bulunduğu alanda, bir iş merkezinin inşaatı sırasında geçen yıl Edirne Kalesi doğu surlarının bulunmasıyla harekete geçen Edirne Müze Müdürlüğü, Zindanaltı Kulesi'nin de gün yüzüne çıkması için kazı çalışmalarına yeniden başladı.
Müze Müdürlüğü yetkilileri, Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) döneminde ve XIX. yüzyıla kadar çeşitli onarımlar geçiren 360 bin metre karelik alanda kurulu bulunan Edirne Kalesi'nin Zindanaltı Kulesi'nin ortaya çıkarılması için, 12 işçi ve 2 uzman arkeoloğun görev yaptığını bildirdi.
Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu kararıyla sürdürülen çalışmalarda surların kuzeye uzanan kısmının da ortaya çıkartılacağını ifade eden yetkililer, Nisan 2008'de yapılan kazılarda, 4 ile 7 metre yükseklikteki oldukça görkemli surlar ile bir döneme ışık tutan tarihi eserlerin gün yüzüne çıkartıldığını söyledi.
Müze yetkilileri, iki hafta önce başlanan kazıda da tarihe ışık tutacak eserlere ulaşmayı hedeflediklerini, Avrupa yolu üzerindeki Edirne Kalesi'nin, Zindanaltı Kulesi'nin ortaya çıkarılması ve mevcut Makedon Kulesi ile kente gelen turist sayısının artışına katkı sağlayacağını belirtti. Kalenin, blok taşlardan oluşmuş dikdörtgen planlı olduğunu bildiren yetkililer, şunları kaydetti: ''Kalenin her köşesine silindirik, kesme taştan birer kule eklenmiş. Bugün bu kulelerden bir tanesi ayakta olup, yakın tarihlere kadar saat kulesi olarak kullanılmış. Kulelerden diğerleri Osmanlı döneminde hapishane olarak kullanılmış. Bu kuleler, Kafes Kapı, Germe Kapı Kulesi ve Zindanaltı Kulesi isimleri ile tanınıyor. Evliya Çelebi Saat Kulesi olarak kullanılan
kuleden, Makedon Kulesi olarak söz edilmektedir.
Ayrıca bu kulelerin arasında on ikişer burcun
bulunduğu bilinmekte.
Cumhuriyet, 01.06.2009 |
|
SULTANAHMET MEYDANI BİR BAŞKA ÜLKEDE OLSAYDI
Geçenlerde ben bu köşede Ayasofya civarı ve Sultanahmet Meydanı'ndaki araç trafiği ve otopark rezaletinden söz ederken... New York şehri çok ilginç bir kararın altına imza attı. Şehrin o çok ünlü ve cıvıl cıvıl Times ve Herald meydanlarının büyük bölümünü araçlara kapatıp tümüyle yayalara açtı. Yetkililerin açıklamalarına bakılırsa kısa süre içinde her gün 360 bin yayanın kullanacağı ve araçların girmeyeceği bir alan oluşacak. Ki orası, hem Broadway'in yanıbaşı, hem de işyeri ve alışverişin yoğun olduğu bir bölge! Tabii ister istemez hesapta araçlara kapalı sayılan bizim İstiklal Caddesi geliyor aklıma.
Bir başka okurum yakın zamana kadar turist otobüslerinin Bab-ı Hümayun kapısının duvarlarına sürte sürte Topkapı Sarayı'nın avlusuna girmesine izin verildiğini hatırlatıyor.
Sultanahmet Meydanı bir Avrupa şehrinde olsaydı
araç trafiğine açık olması düşünülemezdi bile. Hele
meydanın hemen dibinden raylı sistem geçiyorsa...
Kaldı ki, Sultanahmet Meydanı derken aynı zamanda
Etiler'de bir caddeden değil, Bizans devrinin ünlü
Hipodrom'undan da söz ettiğimizi bilmeliyiz. Yani
orası bir arkeolojik alan. Ve biz o arkeolojik alanı
her gün araçlara çiğnetiyoruz. Haydi bunları da bir
yana bırakıp peyzaj açısından bakalım... O zaman da
durum facia! Sabah, Yazı: Haşmet Babaoğlu, 01.06.2009 |
|
BİG BEN'DE TAMİRAT ZAMANI
Londra halkına 150 yıldır zamanı bildiren dünyanın en meşhur saati Big Ben bakıma alındı.
Radikal, 01.06.2009 |
|
ERBAKAN: AYASOFYA İBADETE AÇILSIN
İstanbul’un fethinin 556’ncı yıldönümü nedeniyle dün gece Anadolu Gençlik Derneği tarafından İnönü Stadı’nda düzenlenen “fetih şöleni” renkli görüntülere sahne oldu. Şölene katılan eski başbakanlardan Necmettin Erbakan, Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile birlikte stadı dolduran binlerce davetliyi selamladı. Erbakan, fetih kutlamaları ile birlikte Ayasofya’nın da anılması gerektiğini ifade ederek, “Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet’in malıdır. Bu malı cami olarak vakfetmiştir. Cami olarak kullanılmaması kanunlara aykırıdır. Ayasofya bir semboldür. Ayasofya Camisi’nin bir an evvel ibadete açılması, hem vakıflar kanununa göre hem de insanlık görevidir” dedi. Konuşmaların ardından İstanbul’un fethinin canlandırılması yapıldı. Temsili Fatih Sultan Mehmet ve Akşemsettin at üzerinde stadı dolaştı. Bir maket gemi ise gençler tarafından çekilerek statta dolaştırıldı. Daha sonra ise temsili namaz kılınarak, askerle surlara saldırdı ve İstanbul fethedildi.
Vatan, 31.05.2009 Yeni Şafak, 03.06.2009 |
|
FETİH MÜZESİ NEYİ SİMGELİYOR?
Theodosius surlarının dışında, Topkapı'da 354 bin metrekarelik devasa bir alanda, 150 milyon TL harcanarak inşa edilen "Osmanlı Parkı", İstanbul'da Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen ikinci büyük kentsel düzenleme. Birinci proje Atatürk'ün daveti ile 1930'larda İstanbul'a gelen Fransız şehirci-mimar Henri Prost tarafından Pera'nın kıyısında, Taksim ile Şişli arasında gerçekleştirildi. Bu kapsamlı düzenleme çok amaçlı salonu (Spor ve Sergi Sarayı), Açıkhava Tiyatrosu, İnönü Stadyumu ve nihayetinde Atatürk Kültür Merkezi (Opera) ile o tarihe kadar özel alanda yer alan kültüre kamusal bir alternatif oluşturmayı ve 2. Meşrutiyet'ten sonra oluşturulmaya çalışılan "Neo-Osmanlı"ya bir alternatif ortaya koymayı hedefliyordu. O tarihe kadar kamusal alana oryantalist bir tarz hakimdi. Vapur iskeleleri, elektrik trafoları, Osmanlı Bankası binaları, okullar, hastaneler, hatta devlet borçlarını tahsil etmekle görevli Duyunu Umumiye binası bu tarzda inşa edilmişti. Bu yıl açılışı yapılan Osmanlı Parkı'nın ise Osmanlı'nın merkezi olduğu düşünülen Tarihi Yarımada'nın sınırında, gene ana ulaşım arterlerinin üzerinde, camisi, geleneksel el sanatları çarşısı, Fetih Müzesi, gezi alanları ile bu oryantalist tarza bir geri dönüşü amaçladığı söylenebilir. Kendi kendisini oryantalize etmeye çalışan bu "Neo-Neo-Osmanlıcı" program da bir öncekine referansla Osmanlı'yı kentte bir ulusdevlet projesi olarak yeniden kurgulamayı amaçlıyor.
Sahiplenirken yok etmek
İnsanlara yazık değil mi? Bu projenin arkasında sinsi bir şiddet var. Amacı, nedeni ne olursa olsun, savaşların insanlar için nasıl bir yıkım yarattığını göstermeye, yorumlamaya çalışın, cesaretiniz varsa! Savaşın iyi bir şey olduğunu düşünmemiz gerektiğini söyleyenler bunu yalnızca söylemekle kalmaz. Otoriter rejimlerde yöneticiler, kışkırtılan kitleler sanatçılara karşı saldırganlaşırlar ve onları "düşman" kategorisinde görmek isterler. Baskıcı yönetimlerin temel özelliği sanatsal üretimin görünmeyen mekanizmalarla kontrol altına alınmasıdır. Bir duvar gibi sanatçıların karşısına çıkan bu sınırlar onları karşı tarafa yerleştirir, üstelik taviz verilmezse, en müzmin muhalif tarafına. Şiddeti savunan güç odakları kamusal alanın öznelliklere açılmasından korkarlar. Farklı siyasal düşüncelerin olmasından değil, bağımsız düşünce üretilmesinden ödleri kopar. Sanatçılar savaşta "Bizans tarafını tuttukları" ya da "Osmanlı karşıtı oldukları" için değil, kurmacalığın şiddet aracılığıyla tek bir gerçeğe indirgenmesini sorguladıkları için, kamusal bir hakikatin olamayacağını gösterdikleri için düşman gibi görülürler. Oysa anlaşmazlık tercihlerde değildir, ısrarla gösterilmeye çalışıldığı gibi.
Bu kentin Osmanlı dönemindeki sanatta, mimaride, edebiyattaki evrensel boyutu, hiç şüphesiz tek boyutlu düşünce dünyası içine hapsedilmemesi sayesinde oldu. Bu projedeki sanatın, mimarlığın bir entelektüel arka planı, evrensel bir mesajı var mı? Bu çocuklara, İstanbullulara, insanlara yazık değil mi? Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul'un dünyanın en önemli entelektüel merkezlerinden biri olduğunu da hatırlatmaya bilmiyorum gerek var mı? Bugün de farklı bir Cumhuriyet projesi mümkün değil mi? Şiddet içermeyen, dışlayıcı olmayan bir Cumhuriyet olamaz mı? Radikal, Yazı: Korhan Gümüş, 31.05.2009 |
|
|
TARİHİ ESERE BEKÇİ REHBER
Bir çoban tarafından 1994'te tesadüfen bulunan dünyanın en eski taş resimlerine ev sahipliği yapan ve Adem ile Havva'nın kovulduğu Cennet Bahçeleri olduğuna inanılan Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'yi daha önce 'tarımı engelliyor, saban yapılamıyor' diye tarihi taşları balyozla kıran Bekçi Veysi koruyor(!) Paha biçilmez tarihi eserleri korumanın yanı sıra tek kelime lisan bilmeden turist rehberliği de yapan Veysi Yıldız, "6 yaşındaki oğlum Hayati de evde sıkılmasın diye yanımda duruyor. Av tüfeğim, kelepçem ve düdüğüm var. Buradan kuş bile uçamaz" diyor. Dünyanın her yerinden bu mucize atmosferi görmeye gelenler arasında dolar milyarderi turistler de var. Ancak her gün yüzlerce kişinin ziyaret ettiği yerde sadece bekçinin barındığı köhnemiş bir konteynır bulunuyor. Bunun dışında ne su, ne tuvalet, ne iki lokma yiyecek, ne de doğru dürüst yol var. Sabah, 30.05.2009 |
BAKIRKÖY'DE YANAN TARİHİ 'TAŞ MEKTEP'
Yangın sonrası kullanılamaz
hale gelen okul, 1864 yılında Paris'ten gelen
şehircilik uzmanı Kont Alleon tarafından İstanbul'da
yaz aylarında oturmak için yaptırıldı. Marsilya
kiremit ve tuğlalarıyla 1865 yılında inşa edilmeye
başlanan yapı, 1874 yılında tamamlandı. Sabah, Yazı: Turgay Tuna,
30.05.2009
Ulvi Cemal Erkin, Münir Özkul, Şener Şen gibi ünlülerin okuduğu Taş Mektep, 2003’ten beri kaderine terk edilmişti. Geçen yıl ‘restore edilecek’ dendi. Ama o günleri göremedi...
2003 yılından beri kaderine terk edilen Bakırköy İlköğretim Okulu, tinerciler tarafından çıkarıldığı iddia edilen yangında kül oldu.
Milliyet, Haber: Haluk Atalay, 31.05.2009 |
|
ANKARA'DA BİR TARİHİ FIRSAT
Radikal, Yazı: Ferhat Özgür, Sanatçı, Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi, 30.05.2009 |
|
HASANKEYF İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI
Türkiye’deki Ilısu Barajı Projesi karşıtları, Berlin’de toplantı düzenledi. Toplantıya ‘Hasankeyf yok olmasın’ yazılı tişörtle katılan pop sanatçısı Tarkan, Alman hükümetinden Ilısu’ya verdiği kredi desteğini çekmesini istedi. Alman Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Hans Henckel ise Türkiye’nin projeyi çok saydam bir şekilde gerçekleştirdiğini, toplantının yanlış yerde yapıldığını, çünkü projeyle ilgili kararların Ankara’da alındığını söyledi. Almanya, Türk hükümetinin çevre, tarih ve bölge insanlarıyla ilgili sözlerini yerine getirmediğini söyleyerek kredi desteğini çekmişti.
Almanya’nın bu önlemlerin alınması için Türkiye’ye verdiği süre 6 Temmuz’da doluyor. Batman Belediye Başkanı Nejdet Atalay ise Türk hükümetinin projeyi istemesinin iki önemli siyasi nedeni olduğunu savundu: “Hükümet bir yandan suyu kontrolü altına alarak komşularına karşı kullanmak, diğer yandan PKK’nın geçiş yollarını kapatmak istiyor.” Radikal, Fotoğraf: Serkan Ocak, 30.05.2009 |
![]() |
|
NEMRUT'A KILIF BULUNAMADI
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ODTÜ öğretim görevlilerinin birlikte yürüttüğü, Nemrut Dağı'ndaki tarihi eserleri korumak için hazırlanan acil eylem planında, heykellerin korunması için özel kılıfların yapılması kararı alındı. Hürriyet, Haber: Umut Erdem, 30.05.2009 |
DOLMABAHÇE'DE REZERVASYON BAŞLIYOR
Milli Saraylar Daire Başkanlığı bünyesinde bulunan Dolmabahçe Sarayı Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklamaya göre, artık ziyaretler 1 Haziran 2009 tarihinden itibaren rezervasyonla gerçekleştirilecek. Ziyaretçiler her 15 dakikada bir 40'ar kişilik gruplar halinde içeri alınacak ve sistemin belirlediği ziyaretçi sayısı aşılmayacak. Rezervasyonsuz ziyaretçilere bilet satışı saraydaki ziyaretçi yoğunluğuna bağlı olarak günlük kapasiteye uygun oranda gerçekleştirilecek.
Saraya girebilmek için ortalama bekleme süresi ve sarayın doluluk oranı gibi bilgiler gişe önündeki ziyaretçi panosuyla sürekli olarak duyurulacak.
Dolmabahçe Sarayı'na rezervasyon yaptıramayan ve yoğunluktan dolayı Saraya giremeyen kapalı grupların acenteler tarafından Beylerbeyi Sarayı gibi Milli Saraylar bünyesinde bulunan köşk ve kasırlara yönlendirilmesi tavsiye ediliyor. Turizm Habercisi, 29.05.2009 |
|
TARİHİ ESERLER KOKTEYL
MASASI OLDU Hürriyet, Haber. Ferah
Işık, 27.05.2009 |
![]() |
|
Tarsus (Francis W. Kelsey) |
...1919
|
![]() |
24 - 30 Mayıs 2009 |
|
KÜÇÜCÜK BİR OSMANLI YAPISI
9 Mayıs 2009 tarihli TAY Haber’de bu başlıkla yayınlanan bir haberimiz vardı.
Arnavutköy, Dulkadiroğlu Sokak’ta bir yıkım sonucu açığa çıkan yapı kalıntısının ve önündeki duvarda yer alan Osmanlıca mermer kitabeyi haber yapmış, yetkililerden bu kitabenin çalınmadan korunması için ricada bulunmuştuk.
Ricamıza bir hafta içinde cevap geldi. Yıkılan yapının önündeki kaldırım derhal düzeltildi, ardından yapının etrafı tel örgü ile çevrildi. Yıkım sonrası ortaya çıkan bu küçücük Osmanlı eseri ile kısacık bir zaman içinde ilgilenen tüm yetkililere teşekkür ediyoruz. TAYHaber, Ali Yamaç, 29.05.2009 |
|
![]() |
MAYA YERALTI DÜNYASI TANRILARA SUNULAN ARMAĞANLARLA DOLU
Eski Maya mitolojisine göre mağaralar yer altı dünyası Xibalba’ya giriş yerleriydi. Mayalar bu mağaralara yer altı tanrıları için adaklar bırakırlardı.
Actun Tunichil Muknal, Meksika, Belize’de yer alan böyle mağaralardan birisi. 1993 yılındaki keşfinden bu yana Belize Arkeoloji Enstitüsü’nden arkeolog Jaime Awe tarafından araştırılıyor. İşin zor yanı ise, Mayaların bu törenlerde adak olarak sundukları çanak çömleği de yaşayan nesneler olarak kabul etmeleri ve dolayısıyla içlerindeki ruhu serbest bırakmak için adaklarını kırmaları. Diğer bir sorun ise, bu ritüellerin Mayalarla sınırlı kalmayıp bölgede yaşayan insanlar tarafından hala sürdürülmesi. Dolayısıyla mağaranın içi çanak çömlek kırıkları ile kaplı. Awe “Bu mağaradaki herşeyi, en ufak detayına kadar haritalamak zorundayız” demekte. Bu da çok kolay bir iş değil: Mağara dar geçitlerle, alçak sürünme galerileri ile ve suyu oldukça soğuk bir nehirle devam ediyor.
Belize’de bulunan 53 mağarada sürdürülen araştırma sırasında birçok buluntuya rastlandı. Örneğin, Chechem Ha Mağarası’nda kuraklık sırasında daha fazla su için adak sunan Mayaların bıraktıkları büyük kaplara rastlandı. USA Today, 25.05.2009 |
KRİZDE İLGİ ÇAĞDAŞ RESME
KAYIYOR, ARTIK RESSAM ÖLMEDEN PARA KAZANIYOR
|
|
LAHDİ AÇAN GENÇ TUTUKLANDI
Tarlasında çalışırken bulduğu lahdin içini açan genç ile kendisine yardımcı olan arkadaşı, tutuklanarak cezaevine konuldu.
Edinilen bilgiye İznik şehir mezarlığı Eşref Baba Türbesi mevkiinde bulunan tarlasında çalışan Fuat Öner(20), bulduğu lahdi, çevresine barikat kurarak gizledi. Öner, lahdin içini açarak arama yapmaya başladı. Ancak, lahdi gizlemek için yaptığı barikatın dikkat çekmesi üzerine vatandaşlar polise ihbarda bulundu. Bunun üzerine harekete geç;en polis, Fuat Öner ve arkadaşı Ferdi Bayrak`ı(20) lahit üzerinde çalışırken suçüstü yakaladı. Mahkemeye çıkarılan iki genç tutuklandı. Tarlada bulunan lahdi inceleyen İznik Müze Müdürlüğü yetkilileri, mezarın MS 2. yüzyıl Roma dönemine ait olduğunun tahmin edildiğini açıkladılar. Düz ve kabartmasız sade işlenmiş lahdin ilk kez açılmadığı, daha önce de hırsızlık amacıyla açıldığı belirlendi. Uzman arkeolog ekip bulunan lahdin çevresinde kurtarma kazısı yürütüyor. Bursa Olay, 29.05.2009 |
![]() |
|
MISIR, BERENIKE'DE YENİ BULUNTULAR
Mısır’ın Kızıldeniz sahilindeki antik liman şehri Berenike’de ABD ve Polonyalı arkeologlar tarafından yürütülen kazılarda seramik parçaları üzerine yazılmış Müslümanlık Öncesi Dönem’e ait notlar bulundu. Kazılarda ortaya çıkan diğer buluntuların ışığında Berenike’nin Yunan ve Roma çağlarından daha geç dönemlere kadar çok faal bir liman şehri olduğu anlaşılmakta. Kazılarda 12 farklı dilde yazılmış kitabe bulundu, bu ise şehirde yaşayan veya bulunan insanların kozmopolit kişiliğini göstermekte. Ptolemy II Philadelphus (MÖ 285-246) tarafından kurulan Berenike’deki kazılar Delaware Üniversitesi’nden Prof. Steven Sidebotham ve Varşova Üniversitesi’nden Iwona Zych ortak başkanlığında sekiz yıldır sürmekte. http://en.naukawpolsce.pl, 20.05.2009 |
YALIYI YERLE BİR EDECEKTİ
Her yıl riskli yükleriyle 50 bin geminin geçiş yaptığı İstanbul Boğazı dün bir facianın eşiğinden döndü.
İstanbul Boğazı’nda dümen arızası meydana gelen kereste yüklü Ro-Ro gemisi, tiyatro sanatçısı Oya Başar’ın kiracı olarak oturduğu yalıya birkaç metre kala karaya oturdu. Gemi, yalının önündeki dalgakıranlara zarar verdi. Bulgaristan’dan İzmit Körfezi’ne gitmek üzere İstanbul Boğazı’na girerek ilerleyen 150 metre uzunluğundaki “Ella J” adlı Ro-Ro gemisinde, Yeniköy açıklarında “dümen arızası” meydana geldi.
Milliyet, Haber: Haluk Atalay, 29.05.2009 |
![]() |
|
BİN YILLIK UYGUR MAHALLESİNDE ÇİN YIKIMI
Çin Yönetimi’nin Doğu Türkistan’daki Uygur toplumuna yönelik baskısı sürüyor. Hürriyet, 29.05.2009 |
MANİSA MÜZESİ 2010'DA
Manisa’da müze yapımı için ayrılan 13 bin metrekarelik arsanın da yer aldığı, Manisa Pamuklu Mensucat A.Ş.’ye ait 15O bin metrekarelik arsa için Özelleştirme İdaresi’nin "5 yıl süreyle imar değişikliği yapılamaz" kararında süre 2010’da dolacak. Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse, Pamuklu Mensucat A.Ş.’nin arsasının 50 bin metrekarelik bölümünün belediye arsası olduğunu ve kendilerine de geçen yıl müze alanı olarak 13 bin metrekarelik kısmının tahsis edildiğini söyledi. Karaköse, "Ancak, Özelleştirme Dairesi arsanın tamamı olan 150 bin metrekarelik alan üzerinde bir imar değişikliği yapıyor ve beş yıl boyunca değiştirilemez kararını alıyor. Bu kararın alınması neticesinde belediye ait olan 50 bin metrekarelik alan içinde müze yapımı olarak bize tahsis edilen 13 bin metrekarelik alan üzerinde de imar değişikliği yapamayacağımız için şu anda sadece beklemedeyiz. Paramız mevcut, projemiz hazır, 2010 yılının ilk aylarında, bu binayı yıkarak, yeni müze alanı için ilk çiviyi çakacağız" dedi. Hürriyet Ege, 29.05.2009 |
|
SİNOP'TA AMFORA OPERASYONU
Sinop'ta jandarma tarafından gerçekleştirilen operasyonda, tarihi eser kaçakçılığı yaptıkları ileri sürülen 1'i kamu görevlisi olmak üzere 8 kişi gözaltına alındı. Operasyonda Bizans dönemine ait 75 adet sikke ile define aramada kullanılan çok sayıda araç gereç ele geçirildi.
Operasyonda Vezirköprülü olduğu öğrenilen T.K. (51) ile birlikte A.C. (56), C.A. (51), H.A. (31), M.C. (62), C.S. (62), R.A. (53) ve N.O. (53) adlı şahıslar gözaltına alındı. Şahıslardan 1'inin kamu görevlisi olduğu belirtildi. Göz altına alınanların Ayancık İlçesine bağlı bazı köyler ile Samsun'un Vezirköprü İlçesi'ndeki ev ve eklentilerinde yapılan aramalarda da Bizans dönemine ait 75 sikke, 1 adet gözyaşı şişesi, 2 adet küp, 1 adet figürlü taş, 1 adet eski askılı terazi, 2 adet terazi kasesi, 1 adet yazı hokkası, 2 adet kadın heykeli, 1 adet el yazması kitap, 2 adet define arama bilgi kitabı, 12 adet define arama amaçlı harita, 2 adet ruhsatsız tabanca, 1 adet ruhsatsız av tüfeği, 1 adet kurusıkı tabanca, 3 adet define detektörü, çok sayıda fişek ele geçirildi. Şahısların Ayancık İlçe Jandarması'ndaki sorguları sürüyor. Sinop Kent Haber, 28.05.2009 |
|
KALEYE RESTORASYON, VADİYE ISLAH
Kapadokya bölgesinin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Ortahisar beldesinde bulunan tarihi Ortahisar Kalesi ve Güvercinlik Vadisi'nde restorasyon ve ıslah çalışması yapılacak.
Açıklamalarda bulunan Ortahisar Belediye Başkanı Ali İhsan Özendi, çok sayıda tarihi ve doğal güzellikleri bünyesinde barındıran Ortahisar beldesinin bugüne kadar bölge turizmi içerisinde hak ettiği payı alamadığını söyledi. Beldelerinin bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında yeterince tanıtılamadığını ifade eden Özendi, tanıtım konusunda ciddi çalışmalar yapmayı planladıklarını söyledi.
Beldelerinde bulunan vadilerin ve tarihi Ortahisar Kalesi'nin turizm açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Ali İhsan Özendi, bunların beldelerine daha fazla turist çekilebilmesi için ön plana çıkartılacağını belirtti.
Beldelerindeki Güvercinlik Vadisi'nin bu yıl fazla yağışlardan dolayı bir ıslah çalışmasına ihtiyaç duyduğunu söyleyen Başkan Özendi, "Vadiler ve kalelerimiz Ortahisar turizmi açısından son derece önemli. Özellikle Güvercinlik Vadisi'nin turizme kazandırılması için çaba harcıyoruz. Burada çok sayıda güvercinlik ve bir de kilise var. Yalnız bu sene yağışların oldukça fazla olması nedeniyle vadilerimiz tahrip olmuş durumda. Bu vadilerin ıslahı için bir çalışma başlattık ve bununla ilgili koruma kurulu ile görüşmemiz oldu. Kurulunda kontrolünde doğayı bozmadan, turistlerin rahat bir şekilde bu vadileri gezmesi için bir ıslah çalışması yapacağız. Bunun projesi hazırlandı ve kaynak arayışına başladık. Bu vadilerdeki çalışmalar tamamlandığında beldemize gelen yerli ve yabancı turist sayısının daha da artacağını düşünüyoruz" dedi.
Ortahisar'ın simgesi haline gelen iki ayrı kaleye de sahip olduklarını ifade eden Ortahisar Belediye Başkanı Ali İhsan Özendi, Ortahisar Kalesi ve İshak Kaleleri'nin turizme kazandırılması için çaba göstereceklerini söyledi. Özendi, "Her iki kale içerisinde derin çukurlar var. Bu kalelerde yer alan çukurların bir yeraltı kentine açılabileceğini düşünüyoruz. Bazı bilgilere göre de bu çukurlar vadilere ulaşıyor. Bugüne kadar bununla ilgili ciddi bir çalışma yapılmamış. Ortahisar Kalesi geçtiğimiz yıllarda kaya düşme tehlikesi olduğu için turistlerin ziyaretine kapatılmış. Kültür ve Turizm Bakanlığı şimdi burada restorasyon çalışması yapacak. Zemin etüdü tamamlandı ve ihaleye çıkacak. Bu yıl çalışmaların tamamlanmasını hedefliyoruz" diye konuştu. Nevşehir Kent Haber, 28.05.2009 |
|
|
TARİHİ ESER OPERASYONU
Karabük'ün Yenice İlçesi'nde, jandarma ekiplerine tarihi eser satmaya çalışan iki kişi suçüstü yakalandı.
Karabük Kent Haber, 28.05.2009 |
KARANTİNA ADASI'NDA TARİHİ BİNADA MÜZE OLUŞTURULACAK
İzmir'in Urla İlçesi'nde bulunan Karantina Adası'nda 1800'lü yıllarda yurt dışından gemilerle gelen kişilerin Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına salgın hastalık taşımasını önlemek için kurulan 'tahaffuzhane'nin (koruma evi), müze haline getirilmesi için çalışmalara başlandığı bildirildi.
Urla Karantina Adası Kıyı Sahil Koruma Müdürü Şaban Koçoğlu, yaptığı açıklamada, 1865 yılında dönemin Osmanlı Padişahı Abdülmecit tarafından, Karantina Adası'nda Fransızlara yaptırılan Urla Tahaffuzhanesi'nin yıllarca hizmet verdiğini, 1955 yılına kadar açık kaldığını söyledi. Dünyada ayakta kalabilen 3 tahaffuzhane bulunduğunu, bunlardan birinin ABD'de, diğerinin Hırvatistan'da olduğunu ifade eden Koçoğlu, en bakımlısının Urla'daki yapı olduğunu belirtti. Zaman, 28.05.2009 |
|
FETHİN TOPLARI NEREDE YAPILDI
Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethederken kullandığı topları, nerede döktürdü?
Kırklareli'nin Demirköy İlçesi'nde bulunan tarihi dökümhane kalıntıları, topların burada döktürüldüğü iddiasını gündeme taşıdı.
Kesin sonuç bilimsel çalışmalar tamamlandığında belli olacak ama, bu iddia bile, Türkiye'ye başka bir örneği olmayan çok önemli bir endüstri arkeolojisi eseri kazandıracak.
2001 yılında başlayan kazı çalışmalarında elde edilen kalıntılar dökümhanenin askeri amaçla kullanıldığını da doğruluyor.
Kırklareli Müzesi'nde sergilenen eserler arasında top ve havan gülleleri ağırlıkta. Çalışmalar ilerledikçe bulunacak yeni eserler de Fatih'in toplarını burada döktürdüğü iddialarına açıklık getirecek... Trt/Haber, 28.05.2009 |
|
![]() |
TARİHİ MESCİDİN RESTORASYON PROJESİNE TEŞEKKÜR BELGESİ
Alanya Belediyesi’nin de üyesi olduğu Tarihi Kentler Birliği, Tophane Mahallesi’ndeki tarihi mescidin restorasyon projesi için Alanya Belediyesi'ne teşekkür belgesi verdi. Yapı, 28.05.2009 |
SİNOP ARKEOLOJİ MÜZESİ'NİN 3 YILDA 200 BİN KİŞİ ZİYARET ETTİ
Sinop Arkeoloji Müzesi'nde 3 bin 417 arkeolojik eser, bin 741 etnografik eser, 5 bin 340 adet sikke olmak üzere toplam 10 bin 498 tarihi eserin bulunduğunu belirten İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun, müzenin bölgeye ait çok büyük bir tarihi mirası içerisinde barındırdığını söyledi.
Tosun, "İlimiz Arkeoloji ve Etnografya Müzelerini 2008 yılında 22 bin 611 yerli, bin 723 yabancı turist ziyaret etmiştir. Bu rakamlara Müzekart girişleri, öğrenciler, yaşlılar, bakanlık personeli, bilimsel çalışma yapanlar ve basın mensupları yani ücretsiz girişler dahil değildir. 2009 yılının ilk 4 ayında ise Sinop Arkeoloji Müzesi'ni bin 775'i yerli, 316'sı yabancı olmak üzere toplam 2 bin 91 kişinin ziyaret etti. Bu dönemde Etnografya Müzesi'ni ise bin 228 yerli 219 yabancı olmak üzere bin 447 kişinin ziyaret etmiştir. Arkeoloji Müzesi'ne her geçen gün ziyaretçi sayısı artmaktadır" dedi. Turizm Gazetesi, 28.05.2009 |
![]() |
ALMANYA'DA BUGÜN ILISU ZİRVESİ YAPILACAK
6 bin yıllık
tarihi Hasankeyf'i yok edecek
Ilısu Barajı'nın finansmanıyla
ilgili son karar yaklaşık iki ay sonra verilecek.
Karar öncesi barajın yapımı için dış kredi desteğini
geri çeken Almanya'nın başkenti
Berlin'de
bugün Ilısu Zirvesi yapılacak. Cnn Türk, 28.05.2009 |
|
|
TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ, ALANYA KALESİ'NE 40 BİN TL ÖDENEK AKTARDI
Tarihi Kentler Birliği, Alanya Kalesi'ne 40 bin TL ödenek aktardı. Ödenek, kalenin tünel girişindeki düzenleme çalışmaları için harcanacak. Yapılacak olan çalışmanın ilerleyen günlerde netleşeceğini kaydeden Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu, bugüne kadar hayata geçirdikleri birçok projenin Tarihi Kentler Birliği tarafından ödüllendirildiğini dile getirdi.
Son olarak bu yıl içinde restorasyonunu gerçekleştirdikleri Tophane Mahallesi'ndeki 'Tarihi Mescit Projesi'yle yarışmaya katıldıklarını anlatan Sipahioğlu, "Önceki yıllarda 'Merkez Çarşı Uygulama Projesi'yle Tarihi Kentler Birliği'nden ödül almıştık. Bu yıl ise mescit uygulamamızla yine ödül alacağımıza inanıyorum. Edindiğimiz bilgilere göre Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu, Mescit Projesi'ni örnek projeler arasına almış. Bu bizi gerçekten onurlandırdı." dedi.
Dünyaca tanınan ve her yıl 100 bin turistin ziyaret ettiği Alanya'da artık ekonomik kimlikle kültürel kimliğin harmanlaması gerektiğine inanan Sipahioğlu, zenginleşen toplumların örf, adet, gelenek, görenek ve kültürlerini unutmaması gerektiğine işaret etti. Turizm Gazetesi, 28.05.2009 |
SURLAR DA ONARILACAK
Vakıflar Haftası etkinlikleri çerçevesinde Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından Battalgazi İlçesinde bulunan ve restorasyon çalışmaları devam eden Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı'na bir bilgilendirme gezisi düzenlendi. Malatya Haber, 28.05.2009 |
|
"İSTANBUL'UN EN KARANLIK
GÜNLERİ LATİN İSTİLASI SIRASINDA YAŞANDI"
Fatih Belediyesi Ali Emiri Kültür merkezi'nde gerçekleştirilen panelin açılış konuşmasını yapan Fatih Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Suver, Belediye Başkan Mustafa Demir'in ani bir program değişikliği nedeniyle şehir dışına çıkmak zorunda kaldığını belirterek selamlarını iletti.
Oturum başkanlığını Topkapı Müzesi Müdürü ve tarihçi Prof.Dr. İlber Ortaylı'nın yaptığı panelde İngiliz Prof.Dr. Jonathan Phillips haçlı seferleri ve 1204 -1453 arasını, Prof.Dr. Ronnie Ellenblum Haçlıların Filistin işgalini, Prof.Dr. Ferudun Emecan'ın da Fetih hakkında değerlendirmeler yaptı.
Ortaylı, İstanbul'un Fethi'nin ülkede yaşayanları incitmemek için 500 sene kutlanmadığını belirterek, İstanbul'un tarihçesi ve isimleri hakkında bilgi verdi. İstanbul'un ilk Emeviler zamanında Eshab-ı Kiram tarafından işgal edildiğini, Eyüp Sultan ve diğer Eshab kabirlerinin o dönemden geldiğini belirtti. Ortaylı, Fatih Sultan Mehmet'in 15. asrın en büyük mareşali olduğunu, ateşli silahları ilk onun kullandığını söyledi.
İngiliz Profesör Jonathan Phillips, haçlı seferleri hakkında bilgi verdi. Phillips, birinci haçlı seferinden başlayarak İstanbul'un işgalini ve işgal sürecini anlattı. İşgalin 52 yıl sürdüğünü belirten Phillips, bu dönemden sonra İstanbul'da yaşamın çok zor şartlar altında gerçekleştirdiğini belirtti.
Kudüs'ün çok kültürlü bir yapısı olduğu belirten Prof.Dr. Ronnie Ellenblum, tarihi Kudüs haritası üzerinde şehirde yaşayanların yerleşim alanları ve ibadet yerleri hakkında bilgiler verdi. Şehrin yönetimi için birçok savaşın yapıldığını belirten Ellenblum, her dinin güçlü olduğunda şehri yönetmeye çalıştığını anlattı. Ellenblum, salonun doluluğuna da dikkat çekerek, tarihi bir panel için bu kadar ilgili insanın bir araya gelmesinden dolayı mutluluk duyduğunu söyledi.
Profesör Ferudun Emecan, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u İmparatorluk başkenti yapmak üzere kuşattığını ve çağın en son teknolojik imkanlarından faydalanarak bunu gerçekleştirdiğini söyledi. Fetih ile ilgili tartışılan konulara da cevaplar veren Emecan, tarihi belgeler ışığında gemilerin karadan yürütüldüğünün doğru olduğunu anlattı.
Fetih'te İstanbul'a ilk giren komutanın Karıştıran Süleyman Bey olduğunu dile getiren Emecan, İstanbul'un ilk yönetimini de Karıştıran Süleyman Bey'in yaptığını söyledi. İstanbul'un fethinden sonra esas büyük Fethin başladığını anlatan Emecan, bir tarihçinin fetih sonrası İstanbul için söylediği 'Burası Kostantinepolis idi şimdi Türkopolis oldu' sözüyle konuşmasını bitirdi. Yeni Şafak, 28.05.2009 |
|
TARİHİ ESER KAÇAKÇISINA SUÇÜSTÜ
Aksaray'da Jandarma tarafından düzenlenen tarihi eser operasyonunda Bizans dönemine ait 20 adet sikke, 17 adet bilezik, 1 adet yüzük ele geçirildi.
Edinilen bilgiye göre, Ortaköy İlçesi'ne bağlı Harmandalı beldesinde bulunan sit alanları çevresinde kaçak kazı yapıldığı ihbarını değerlendiren jandarma ekipleri bölgede araştırma başlattı.
Yapılan araştırma sonunda bölgede kazı yaptığı tespit edilen S.Ç. adlı bir kişinin elinde satmak istediği tarihi eserler olduğu tespit edildi. Şahsın eseri satmak için müşteri aradığını öğrenen ekipler alıcı kılığına girerek S.Ç. ile bağlantıya geçti.
Tarihi eserleri satmak için alıcı kılığındaki jandarma görevlisine eserleri getiren S.Ç. yapılan operasyonla suçüstü yakalandı. Operasyonda Bizans dönemine ait olduğu belirlenen 20 adet sikke, 17 adet bilezik, 1 adet yüzük ele geçirildi. Olayla ilgili tahkikat başlatıldı. Aksaray Kent Haber, 28.05.2009 |
|
![]() |
TRABZON'U KARIŞTIRAN HEYKEL
Trabzon'un Ganita Mevkii’ndeki bir parkta yer alan Yunus Emre büstüyle ilgili tartışma, özellikle yeni tedavüle sürülen 200 TL’lik banknotların arka yüzüne konulan fotoğrafın görülmesinden sonra başladı. Çekik gözleri, saçsız hali ve uzun sakalıyla dikkat çeken büstün tanıtım yazısında, Yunus Emre ve tasavvuf müziği hakkında İngilizce-Türkçe bilgiler yer alıyor. Büstün yıllar önce konulduğunu anlatan çay bahçesinin işletmecisi İsmail Terzi, “Bu büstün Yunus Emre ile hiçbir alakası yok. Japon ve Çinliler’e benziyor. Altında ’Yunus Emre’ diye bir yazı var ama bunun Yunus Emre’yle hiçbir alakası yok. Şairi az çok kitaplardaki resimlerinden gördük. Hayali olarak canlandırıyoruz ama bu ona hiç benzemiyor. Heykelin ne zaman dikildiğini de bilmiyoruz. Zaten bu tür şeyler genellikle gizli yapılıyor” dedi. Heykelin kesin olarak nasıl dikildiği bile bilinmezken, bölgede yaşayanlar tarafından şu rivayet anlatılıyor: “Dönemin belediye yetkilileri, Ganita’ya bir Yunus Emre heykeli koymaya karar verir. Daha sonra Koreli bir düşünürün büstünün koyulması şeklinde karar değişir. Ve büst, Ganita’ya yerleştirilir. Ancak, daha önceden hazırlanan Yunus Emre’nin tanıtım yazısı büstün altındaki mermer yapıya konulur ve orada unutulur. Böylece Koreli düşünürün heykelinin altında Yunus Emre yazan bir tabela kalır.” Vatan, 27.05.2009 |
GÖLHİSAR TARİHİ ÖĞRENCİLER İLE GÜN YÜZÜNE ÇIKACAK
Burdur'un 106 kilometre batısında, Gölhisar İlçesi'nde bulunan ve son yıllarda gün yüzüne çıkartılmaya başlanan Kibyra Antik Kenti, protokol üyeleri ve vatandaşlara tanıtıldı.
Gölhisar Belediyesi'nin düzenlediği organizasyonda tanıtımı ile Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi(MAKÜ) öğrencileri ve öğretim görevlileri yaptı. Müzeler haftası nedeni ile Gölhisar Belediyesi, Kibyra Antik Kenti ve ilçedekileri yaylaları tanıtıcı gezi düzenledi. MAKÜ bünyesinde kurulan arkeoloji bölümünde okuyacak öğrencilerin çalışma alanı olarak kullanacağı antik kent, turizme ve halka bu sayede tanıtılacak. Yrd. Doç.Dr. Şükrü Özüdoğru tarafından yapılan tanıtımın ardından katılımcılar, düzenlenen Böğrüdelik yaylasında yemek yedikten sonra Kocayayla krater gölüne çıktı. Zaman, Haber: Mustafa Yıldız, 27.05.2009 |
|
GÖKÇEK BU KEZ TARİH VERMEDİ Hürriyet, 27.05.2009 |
|
TARİHİ ESER OPERASYONUNDA 11 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
Konya İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Çumra'da tarihi eser kaçakçılığı yapıldığı bilgisine ulaştı. Aylarca süren çalışmanın tamamlanmasının ardından, bu sabah Konya'nın Çumra İlçesi, Aksaray, Mersin ve Adana'da eş zamanlı düzenlenen operasyonlarda 11 kişi gözaltına alındı.
Gözaltına alınan zanlılar, İçeriçumra Devlet ve Trafik Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildi. Çeşitli dönemlere ait 200 civarında tarihi parçanın ele geçirildiği operasyonun devam ettiği bildirildi. Merhaba Gazetesi, 27.05.2009 |
|
![]() |
ÖDEMİŞ BELEDİYESİ TARİHİ KENTTE ÖDÜLLÜ
Tarihi Kentler Birliği’nin düzenlediği, "6. Tarih ve Kültürel Mirası Koruma Projesi ve uygulamalarını Özendirme Yarışması"nda, Ödemiş Belediyesi’ne ödül geldi. |
LOUVRE MÜZESİ'NE 'AYRIMCILIK' SUÇLAMASI
Fransa'da ırkçılıkla mücadele eden bir kuruluş, Avrupalı gençlerin ücretsiz ziyaretine izin verilen dünyaca ünlü Louvre Müzesi aleyhine dava açtı.
Irkçılıkla Mücadele Derneği, sadece 26 yaşından
küçük Avrupalı gençlerden giriş ücreti almazken,
diğer ülkelerin gençlerinden ücret talep eden
müzeyi, "ayırımcılık yapmak" ile suçladı. Cnn Türk, 27.05.2009 |
|
İSTANBUL MODERN'İN KOLEKSİYONU TAŞTI
İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, ana sponsor Türk Telekom'un genel müdürü Paul Doany, serginin küratörü Levent Çalıkoğlu ve Fotoğraf Galerisi Küratörü Engin Özendes, dün gerçekleştirilen basın toplantısı ile müzenin beş yıllık çalışmaları ve yeni sergileri hakkında bilgi verdi. İstanbul Modern Koleksiyonu'nun satın alımlar, güven duyularak yapılan bağışlar ve uzun süreli ödünç eserlerle güçlendiğini söyleyen Oya Eczacıbaşı, müzeyi beş yıl boyunca 2,5 milyon kişinin gezdiğini söyledi. İstanbul Bienali ile eşzamanlı olarak eylül ayında Sarkis'in 50 yıllık sanat serüvenini konu alan bir sergi açılacağının haberini verdi.
İstanbul Modern Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu ise "Yeni Yapıtlar, Yeni Ufuklar" sergisinin beş yılın bir özeti olduğunu söyleyerek, "Müzemiz, bu sergiyle samimiyetini, güvenilirliğini ve kurumsal anlamdaki oturmuşluğunu gösterecek." dedi. Sergide Hoca Ali Rıza, Zonaro, İbrahim Çallı, Hale Asaf, Nurullah Berk, Abidin Dino, Fahrelnissa Zeid, Mübin Orhon, Mehmet Güleryüz, Gülsün Karamustafa ve Nezaket Ekici'nin yanında William Kentridge, Jennifer Steinkamp, Yoko Ono gibi 134 sanatçının resimden heykele, enstalasyondan videoya 200 eseri yer alıyor. Müzede "Çalışma Alanı" olarak tanımlanan küçük salon ise sanatçıların ve çeşitli inisiyatiflerinin projelerine ev sahipliği yapacak. İstanbul Modern'de ayrıca küratörlüğünü Paolo Colombo'nun üstlendiği, Amar Kanwar, Shahzia Sikander ve Pascual Sisto'nun işlerini bir araya getiren "Önemli ve Önemsiz Olaylar" başlıklı 10. video programı da 16 Ağustos'a kadar devam edecek.
İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, Danimarkalı sanatçı Annette Merrild'in fotoğraf sergisine de ev sahipliği yapıyor. 'Oda Projesi' adlı sergide Merrild'in dokuz kentte çektiği 118 fotoğraf sergileniyor. Küratörlüğünü Engin Özendes'in üstlendiği sergide "Dünyayı tanımak mı istiyorsunuz, komşunuzdan başlayın." sözüne tutunan Merrild, fotoğrafları, çok katlı binaların birbirinin aynı dairelerinin oturma odalarından çekmiş. Önce Hamburg, New York ve Kopenhag'da aynı apartmanda oturan komşularının oturma odalarını fotoğraflamış. Bu fotoğraf serilerinin insanlar üzerindeki etkisinden esinlenerek de, 'Oda Projesi'ni oluşturmuş. Sanatçı, 'aynılık içinde farklılık bulunabileceği' görüşünü savunuyor. Sergideki beş vitrinde, sanatçının gittiği kentlerdeki evlere ait anı objeler de izleyiciye sunuluyor. İki yıl içinde, Varşova, Barselona, Tallinn, Lyon, Manchester ve İstanbul'u ziyaret eden sergi 30 Ağustos'a kadar devam edecek Zaman, Haber: Musa İğrek, 27.05.2009 |
|
TARİHİ HAMAMA YENİ VİZYON
Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün, hamamın üzerini kurşunla değil de, kiremitle kaplama yönünde başlattığı restorasyon çalışması sona erdi. Yapılan bakım ve onarım çalışmaları çerçevesinde üzeri tamamen kiremitle kaplanan Gümrük Hamamı, yeni makyajı sayesinde artık hırsızların uğrak mekanı olmayacak.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden edinilen bilgilere göre, Gümrük Hamamı’nın üzerinin kiremitle kapatılması yönündeki çalışma, 2 hafta sürdü. Geçtiğimiz yıl programa alınan, ancak yetiştirilemeyen restorasyon işine, Mayıs ayının ortalarında başlandığını hatırlatan Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkilileri, çalışmalara son noktanın Pazartesi günü koyulduğunu dile getirdiler. Gümrük Hamamı’nın yeni görüntüsüne alışmaya çalışan mahalle sakinleri, tarihi hamamın yıllardır kurşunla kaplı olduğuna dikkati çekerek, “Yeni görüntü gözümüze ilk bakışta garip geliyor, ancak alışacağız. Çünkü hamamın kurşunlarının her seferinde hırsızlar tarafından çalınmasından bıkmıştık.” dediler.
Erzurum Kongre Meydanı’nda, Mahalle Başına giden yol üzerinde bulunan Hacı Bektaş oğlu Derviş Hacı İbrahim’in l717’de yaptırdığı Gümrük Camisi’nin vakfı olan Gümrük Hamamı moloz taş ve yer de tuğladan yapılmıştır.
Klasik Osmanlı hamam planları düzeninde olup, haçvari plandadır. Erzurum hamamları arasında değişik bir plan türünü yansıtmaktadır. Moloz taş ve yer yer de tuğla hatılların kullanıldığı hamam soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve halvet bölümlerinden meydana gelmiştir.
Hamamın bugünkü girişi ana eksen yerine yandan sonradan açılmıştır. Soyunmalık trompların taşıdığı bir kubbe ile örtülmüştür. İlk yapılışında üç kubbeli olan ılıklığın kenarlarındaki kubbelerin altında kalan kısımlar sonradan birer kapı ile sıcaklığa eklenmiştir. Bu arada sağdaki kubbe de yeniden yapılmıştır. Sıcaklık Osmanlı hamamlarındaki haçvari plan düzeninin değişik bir uygulaması olarak burada karşımıza çıkmaktadır. Giriş eyvanı ile iki yanındaki kubbeli halvet hücreleri kaldırılmış ve böylece üç eyvanlı bir plan ortaya çıkarılmıştır. Köşelerdeki halvet hücreleri de en dipte olan eyvana açılmıştır. Soğukluk ve sıcaklık bölümleri yakın tarihlerde onarılmış olmasına rağmen orijinalliğini yitirmemiştir. Erzurum Gazetesi, 27.05.2009
|
|
MALİK EJDER'İN TÜRBESİ
RESTORE EDİLİYOR
Kahramanmaraş'ın Osmaniye yolu girişinde yer alan Aksu Köprüsü yakınındaki Kumaşır Gölü'ne bakan tepenin üzerinde bulunan Malik Ejder Türbesi restore edilerek çevresi düzenleniyor. Halit bin Velid komutasındaki İslam ordusu ile Anadolu'ya gelen ve Maraş'ta vefat eden Malik Ejder Kahramanmaraş'ın inanç turizminde önemli bir yer ediniyor. Restorasyon çalışmalarında mevcut türbenin tekrar inşa edileceği belirtilirken, türbenin çevresi yeniden düzenlenecek, yaya geçiş yolları, mesire alanları, kurban kesim yerleri, otopark ve giriş kontrol üniteleri yapılacak.
Belediye tarafından, Kahramanmaraş Orman Bölge Müdürlüğü'nden 10 yıllığına kiralanan türbenin, genel temizlik çalışmaları geçtiğimiz yıl yapılmıştı.
Tek katlı ve kubbeli olarak yapılacak binanın çatısı kurşun kaplama olacak. Türbe inşaatının tamamlanmasıyla birlikte türbe çevresini düzenleme çalışmalarına başlayacağız. Yıllardır özlemle beklenen restorasyon çalışmalarına başladık. Daha önceleri bizim kullanım alanımızda olmayan bu yeri ilgili kurumlardan talep ederek restorasyon çalışmalarını üstlendik. Yıllardır kaderine bırakılan Malik Ejder Türbesi'ni, hak ettiği kültürel kimliğine kavuşturmak için çalışmalar yapıyoruz" diye konuştu Kahramanmaraş Kent Haber, 27.05.2009 |
|
![]() |
KARUN HAZİNELERİNE PASLI TANITIM
Uşak'tan kaçak kazıyla çıkarılıp yurt dışına kaçırıldıktan sonra, ülkeye iadesi uzun süre gündemden düşmeyen Karun Hazineleri'nin tanıtımı, paslı bir tabelayla yapılıyor. Günde yaklaşık 40 bin aracın geçtiği İzmir-Ankara karayoluna yıllar önce konulan "Karun Hazineleri Uşak'ta" yazılı tabela, görenleri şaşırtıyor. Yeni Asır, Haber: Asım Pilgir, 27.05.2009 |
BİR BİLGİSAYAR UZMANI 3000 YILLIK YAZMALARI OKUMAYI UMUYOR
MS 24 Ağustos 79 da patlayan Vezüv Yanardağı, Herculaneum ve Pompei’yi tonlarca kül ve taş ile örttü. Binlerce insan öldü ama, her nasılsa Herculaneum’da, Julius Caesar'ın üvey babasına ait olduğu tahmin edilen bir villada bulunan yüzlerce papirüs tomarı sağlam kaldı. Antik felsefi metinler içeren bu tomarlar çok kötü bir durumda idiler. Yüksek ısı ile karbon silindirleri haline dönmüşlerdi, o denli kötü durumda idiler ki bazı tomarlar yüzyıllar önce onları açmaya çalışan insanların ellerinde un-ufak olup dağılmışlardı. Geri kalan ve bugün bir kısmı Fransa’da, diğerleri ise İtalya’da olan tomarlar ise okunamadan, hatta açılamadan öylece durmaktalar.
Şimdi, Kentucky Üniversitesi’nden bir bilgisayar bilimcisi çağdaş teknolojinin bu kırılgan tomarları açmadan içine bakmayı mümkün kılacağını düşünmekte. Prof. Brent Seales bu iş için bir X-ışını CT kullanmayı düşünüyor. O ve meslektaşları daha sonra elde edilen bilgilerle bu tomarlarda bulunan yazıları okuyabileceklerine inanıyorlar. Seales “Bu cidden zor bir iş olacak çünkü bu tomarlar birer kömürden birer tuğlaya benziyorlar. Tıbbi olarak kullanılan ve malzemeye hiçbir zararı olmayan, üç boyutlu görüntü veren bir tür CT scan kullanacağız” dedi. Seales’in üzerinde çalışacağı ilk iki tomar Fransız Milli Akademisi’nde bulunuyor, ekip Temmuz ayını bu akademide çalışarak geçirecek. TMCnet.com, Haber: Lexington Herald, 19.05.2009 |
![]() |
TARİHİ ESER KAÇAKÇISI TUTUKLANDI
Gaziantep'te paha biçilemeyen bir mozaiğin de ele geçirildiği tarihi eser kaçakçılığı operasyonu kapsamında gözaltına alınan 3 kişiden 1'i tutuklandı.
Gaziantep'in Nizip İlçesi'nde 20 Mayıs'ta M.K. isimli şahsın kullandığı araç içerisinde tarihi eser bulunduğu ve bu eserlerin ilçedeki bir parkta satılacağı bilgisi üzerine İlçe Jandarma Komutanlığı bir operasyon başlattı. Operasyon kapsamında araç içerisindeki M.K., M.K. ve H.D.üzerinde arama yapıldı. Bu aramada M.K.'nin üzerinden çıkan CD'lerden hareket edilerek ilçeye bağlı Dutlu Köyü yakınlarında toprağa gömülü vaziyette 1 heykel ile paha biçilemeyen bir mozaik ele geçirildi. Operasyon kapsamında gözaltına alınan ve sorgularının ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden M.K. tutuklandı. Zaman, 26.05.2009 |
|
![]() |
ZAZADİNHAN, SELÇUKLU'YA ÖDÜL GETİRDİ
Selçuklu Belediyesi "Zazadin Restorasyon Çalışması" ile Tarihi Kentler Birliği Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Proje ve Uygulamalarını Özendirme Yarışmasında "Uygulama Ödülü"ne layık görüldü. Yarışmaya toplam 26 belediye 43 ayrı proje ile katıldı.
Beşiktaş Belediyesinin ev sahipliğinde yapılan programa, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile çok sayıda İl Valisi, Belediye Başkanı ve Yerel Yöneticiler katıldı. Yarışmada, Zazadin Han projesi ile "Uygulama Ödülü" alan Selçuklu Belediyesini Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay temsil etti. Altay'a ödülü Kayseri Valisi Mevlüt Bilici verdi. Vali Bilici; "Selçuklu Belediyesi'nin bu yarışmaya birkaç ayrı proje ile katılması ve Zazadin Han ile Uygulama ödülü alması takdirlerimizi toplamıştır. Bu başarıyı kutluyorum ve devamını diliyorum" dedi.
Selçuklu Belediyesi olarak tarihi ve kültürel değerlere sahip çıktıklarını ifade eden Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ise "Konya, Selçuklu Medeniyetine başkentlik yapmış, tarihin her döneminde önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Geçmişin izlerini taşıyan şehrimizde bu eserleri gelecek nesillere taşımak için uğraş veriyoruz. Yapılan bu çalışmaların Türkiye genelinde ses getirmesi mutluluğumuzu ve azmimizi artırıyor" diye konuştu. Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezinde düzenlenen programda yerel yöneticilere seslenen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da, "Yerel yöneticiler kendi bölgelerindeki tarihi ve kültürel değerlere sahip çıkarak, bu eserleri gelecek nesillere taşımak için gayret göstermelidir. Eski eserlerin restore edilmesi tarihi ve kültürel yapının korunması kadar bölgenin turizmine de önemli bir katkı sağlamaktadır. Tarihe sahip çıkarak, Tarihi Kentler Birliği Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Projesi ve Uygulamalarını Özendirme yarışmasında ödül alan tüm yerel yöneticilerimizi kutluyorum" şeklinde konuştu. Yeni Şafak, 26.05.2009 |
TARİHİ ESER OPERASYONU:
10 GÖZALTI
Denizli İl Jandarma Alay Komutanlığı'nca organize suç örgütlerine yönelik yapılan çalışmalar sonucunda, Denizli'de faaliyet gösteren liderliğini T.K., M.Z.Ç. ve V.D. isimli şahısların yaptığı üç ayrı suç örgütü tespit edildi.
Örgütün Denizli il merkezi ile Sarayköy, Buldan, Acıpayam, Bozkurt ve Çardak ilçeleri ile Aydın'da tarihi eser kaçakçılığı ve kazı suçlarını işlemek suretiyle haksız kazanç sağladıkları konusunda haber alındı.
Bu kapsamda yapılan çalışmalar sonucunda, suç örgütünün Denizli merkezi, Acıpayam, Sarayköy ve Buldan ilçelerinin yanı sıra Aydın, Bursa, Bilecik, Niğde, İzmir, Manisa, İstanbul ve Nevşehir'de tarihi eser kaçakçılığı ve kaçak kazı suçlarını işlemek suretiyle haksız menfaat temin ettiklerinin tespit edilmesi ve faaliyetlerinin delillendirilmesi üzerine, adli makamlardan alınan arama kararları ile üç ayrı operasyon düzenlendi.
Denizli il merkezi, Çardak, Sarayköy ve Buldan ilçeleri ile Aydın'ın Sultanhisar, Karacasu ve Bozdoğan ilçeleri, Muğla'nın Marmaris İlçesi ve İstanbul'un Eyüp İlçesi'nde yapılan eşzamanlı operasyonlar neticesinde örgüt liderleri T.K. ve V.D. isimli şahıslar ile birlikte 18 kişi yakalandı. 18 şahıs ifadelerinin alınmasının ardından adli makamlara sevk edilirken, 16'sı tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olaya adı karışan 7 kişi de aranıyor.
Ele geçirilen malzeme: Denizli Kent Haber, 26.05.2009 |
|
78 ETKİNLİK, 40 MİLYON TL, BEŞ İSTİFA, ÜÇ SKANDAL Hürriyet, 26.05.2009 |
|
BURSA'DA TARİHİ MEZARLIKLAR ONARILACAK Zaman, 26.05.2009 |
|
HEYKEL DÜŞÜNCESİNDE VANDALİZM! Cumhuriyet, Yazı: Özgen Acar, 26.05.2009 |
|
|
HİSAR CAMİSİ 400 GÜN KAPALI
İzmir’in kent
merkezinin en büyük camisi olan, Hisarönü’ndeki
Hisar Camisi, tadilat için 400 gün süreyle
kapatıldı.1596 yılında hizmete giren, Osmanlı el
sanatlarının en güzel örneklerini taşıyan Hisar
Camisi, sadece kentte yaşayanların değil, çok sayıda
turistin de ilgi odağı oluyor. Hürriyet, 26.05.2009 |
MÜZEYE REKOR ZİYARETÇİ
Gaziantep Kültür ve Turizm Müdürü Salih Efiloğlu, 2007 yılına oranla 2008 yılında müze ziyaretçi oranında yüzde 150 artış yaşandığını söyledi. Efiloğlu, “2007 yılında yaklaşık 130 bin olan ziyaretçi sayısı 2008 yılında 270 bine ulaştı” dedi. Turist sayısındaki artışın birçok nedenleri olduğunu belirten Efiloğlu, Gaziantep’te turizm altyapısı oluşturmaya çalıştıklarını kaydetti. Efiloğlu, “Müzeler sayısının artması turist sayısının artışında önemli etki etti. Rumkale ve Zeugmayı içerisine alan Fırat Kültür Vadisi ve Gaziantep mutfağı, restorasyonlar turizme büyük ivme kazandırdı. Ticari turizmde yüzde yüz oranında artış yaşandı. Kentte fuarların yapılması ticari açıdan turist sayısında artışta önemli bir role sahip. Gaziantep bu gelişmeler ile birlikte diğer bölge illerinin de turizminin gelişmesine katkı sağlamakta” şeklinde konuştu. Gaziantep 27 Gazetesi, 26.05.2009 |
|
TRUVA ATI DENİZDE SERGİLENECEK
Çanakkale’de kordon boyunda sergilenen ‘Troy’
filmindeki Truva Atı, yeni bir projeyle denize
taşınacak. |
|
HİTİTLERİN KUTSAL ŞEHRİ NERİK'TE KAZI ÇALIŞMALARI AĞUSTOS'TA BAŞLAYACAK
Samsun'un Vezirköprü İlçesi'nde bulunan Hititler'in kutsal şehri Nerik için kazı çalışmalarının 1 Ağustos'ta yeniden başlayacağı kaydedildi.
Hititler'in en kutsal yeri olarak bilinen 'Nerik Kutsal Şehri'nin ortaya çıkarılması için Gerda Henkel Vakfı, Berlin Freie Üniversitesi, Deutsche Orient-Gesellschaft, Bilkent Üniversitesi, Knödler Decker Vakıf, Teknik Üniversitesi Dresden, Tepe Knauf desteğiyle yürütülen kazı çalışmaları, 1 Ağustos-15 Ekim arasında Türk ve Alman bilim adamından oluşan 44 kişilik ekiple başlayacak.
Vezirköprü Oymaağaç Köyü sınırlarında 2006 yılında başlatılan kazılarda önemli mesafe alınırken, kazı çalışmalarının 4 hektarlık alanda yürütüleceği ifade edildi. Berlin Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Rainer Czichon, tarihte Hititler'in en kutsal şehrinin Nerik olduğunun bilindiğini ve Oymaağaç Köyü'nde net buluntulara ulaşıldığını, yaklaşık 500 metrekarelik alanda yapılan kazılarda mabedin kuzey köşesinin tamamen ortaya çıkarıldığının kaydetti. Zaman, Haber: Fahri Öztoprak - Resul Baş, 26.05.2009 |
|
TARİHİ LAHİTLER MALZEME
KOVASI OLDU
Roma döneminden kaldığı iddia edilen tarihi lahitler, malzeme kovası ya da başka amaçlarda kullanılıyor.
Bostandere Belediyesi girişinde mazot bidonları, anti friz tenekeleri ile birlikte oldukça ilginç bir görüntü oluşturan bu eserlerin, yine beldede bulunan bazı evlerde ve binalarda inşaat malzemesi olarak kullanıldığı iddia edildi.
Konu ile ilgili açıklama yapan Bostandere Belediye Başkanı Turan Koyuncu, lahit olarak adlandırılan bu kalıntıların çevrede bulunan tarihi kale ya da yerleşim yerlerinden sökülüp getirildiğini ve jandarmanın ihbarı üzerine belediye binası içinde koruma altına alındığını söyledi. Geçen yıl lahitlerden bir tanesinin çalındığını kaydeden Koyuncu, jandarmanın uzun süren takibi sonucu bulunduğunu ve belediyeye geri getirildiğini dile getirdi.
Başkan Koyuncu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bölgemiz çok eski bir yerleşim yeri. Bostandere'de Roma ve Bizans dönemine ait tarihi kalıntılara sıkça rastlıyoruz. Beldemizde Roma döneminden kalma antik tiyatro vardır. Daha öncede iki dönem belediye başkanlığı yaptım ve tam 15 yıldır beldede bir kazı yapılması için mücadele ediyorum. Ama sesimi kimseye duyuramadım. Bölge halkı çevrede bulunan bu kalıntıları kendi amaçları doğrultusunda kullanıyor. Buna engel olacak durumumuz yok. Binanın girişinde bulunan lahitlerde muhtemelen korunmak üzere getirilmiş.'' Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Müzeler Müdürü Yusuf Benli ise konu ile ilgili bilgisinin olmadığını, durumu incelemek üzere bölgeye bir ekip göndereceğini söyledi.
Lahitlerin koruma altında olması gerektiğini dile getiren Benli, bu görevin sadece kendilerine ait olmadığını ve herkesin bu noktada da kendimi sorumlu hissetmesi gerektiğini hatırlattı. Benli, araştırma yaptıktan sonra gerekli açıklamayı yapacağını sözlerine ekledi. haberler.com, 26.05.2009 |
|
YUNANİSTAN'DA TARİHİ MEKANLARDA TOPUKLU AYAKKABI YASAĞI
Yunanistan, tarihi ve turistik mekanlara turistlerin topuklu ayakkabıyla girmesini yasakladı. Önümüzdeki yıl ise bu mekanlarda yeme içme yasağı uygulanacak.
Ülkenin önemli arkeolojik yapılarının yüksek topuklu ayakkabılardan zarar gördüğünü tespit eden Yunan makamları yaz sezonu başlarken ülkedeki bazı tarihi ve turistik mekanlara topuklu ayakkabıyla girilmesini yasakladı. Odeion, Acropolis gibi Yunanistan'ın çok önemli turistik çekim merkezlerini de kapsayan yasaklar, sadece ziyaret saatleriyle sınırlı olmayacak. Yüksek topuklu ayakkabı yasağı tarihi mekanlarda düzenlenen konserleri de kapsayacak.
Yunanistan tarih öncesi ve klasik dönem kalıntılarından sorumlu direktör Eleni Korka, "Kadın ziyaretçilerimiz tarihi kalıntılarımıza zarar vermeyen ayakkabılar giymeliler. İnsanların bu yapıtların zarar gördüğünün farkında olmaları gerekiyor" dedi.
Tarihi mekanlarla ilgili yasaklar topuklu ayakkabı ile sınırlı kalmayacak. Önümüzdeki yılbaşından itibaren devreye girmesi beklenen yeni yasaklar arasında; tarihi mekanlarda yeme içme yasağı ve tarihi mekanlara sarhoş girme yasağı da olacak. Yunanlı yetkililer, sadece geçtiğimiz yıl tarihi tiyatroların mermer koltuklarının altına yapıştırılmış toplam 27 kilo sakız bulmuşlardı. Turizm Habercisi, 25.05.2009 |
|
MİMAR SİNAN'IN SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ ÇÖP DEPOSU OLDU
Osmanlı İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman’ın adına dünya sanat tarihinin en önemli isimlerinden Mimar Sinan’ın yaptığı, imparatorluğun en ihtişamlı dönemini simgeleyen mimari tasarıma sahip Süleymaniye Camisi, büyük mimara saygısızlığın son örneğini yaşıyor.
Yanından geçen turistlerin çöp kokusundan irkildiği külliye odaları, çağdaş ülkelerde birer müze ya da kültür merkezi olarak değerlendirilirken, 21’inci yüzyılda İstanbul’un gözbebeği tarihi eseri çöp odalarına dönüştüren anlayışın kaderine terk edilmiş durumda.
Hoca Gıyaseddin Mahallesi Süleymaniye İmareti Sokak’ta bulunan külliyenin Şifahane kısmının zemin odaları, günümüzde atık kağıt ve tekstil işiyle uğraşan kişilere kiralanıyor.
Süleymaniye esnafı, külliyenin yıllardır bu şekilde kullanıldığını belirterek, “Kimi zaman işgalci, kimi zaman kiracılar kullanıyor, camide başlayan restorasyon ise külliyeye hiç uğramadı, restore edilse hem biz faydalanacağız, hem halkımız ve turistler faydalanacak” dedi.
Dünyanın, 2010 Avrupa Kültür Başkenti olarak mercek
altına aldığı İstanbul’un 7 tepesinden en yükseğinde
yükselen ihtişamlı cami ve külliyesi, yetkililerin
bir an önce önlem almasını bekliyor.
Süleymaniye Külliyesi zemin odalarını atık kağıt deposu olarak kullanan şahıslar ise “Kiramızı ödüyoruz, usulsüzlük yok” diyerek depolarını terk etmek istemediklerini söylediler.
Süleymaniye’nin durumuyla ilgili görüşlerini
belirten ünlü sanat Prof.Dr. Semavi Eyice, “Artık
her şey göz önünde yapılıyor, bu durumda İstanbul’un
değil kültür başkenti olmasına İstanbul olduğuna
bile inancımı kaybettim, yıllardır Süleymaniye
görmezden geliniyor, bir çok Avrupa ülkesi Mimar
Sinan eserleriyle kendi eseriymiş gibi övünürken, bu
halde bırakmak utanç verici. Yıllar evvel
Süleymaniye, İstanbul’un kalbur üstü kesiminin
muhitiydi. Şimdi bu durumda olmayı hak etmiyor”
dedi.
Süleymaniye Camisi’nin hemen arkasında kalan İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’ndeki öğrenciler ise “Türklerin İstanbul’da yarattığı en büyük ve en değerli eser olarak görünen Süleymaniye uyutulan bir dev. Tac Mahal’in ya da Notre Dame Katedrali’nin böyle bir hal ve çöp içinde olduğunu hayal bile edemiyoruz, oysa Süleymaniye, yüzlerce tarihi eserlerin yanında sade fakat görkemli mimarisiyle fark ediliyor. Elimizden gelse külliyeyi biz restore ederiz, utanç duyulacak bir olay” görüşünü dile getirdiler.
Öğrenciler, gözleriyle gördükleri tablo karşısında “Tarihi eserlerin kiralanmasında kriterler olduğunu sanıyorduk. Bu durumda kirayı veren herkes, her türlü amaç için kullanabilir” diye konuştular. İstanbul Üniversitesi Haber Ajansı, 25.05.2009 |
|
VAKİT'İN YENİ HEDEFİ
MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ
Bölümdeki akademisyenlerin Vakit'e dert yandığı iddia edilerek şu ifadelere yer verildi: "Sümeroloji Bölüm Başkanlığı ve DTCF'den Vakit muhabirine konuşan etkili profesörler, 'Bu araştırmalar oldukça pahalıdır ve belirli çevrelerin yardımları sonucu ancak yapılabilmektedir. Ancak ne yazık ki aynı çevreler, zaman zaman siyasi birtakım konularda akademik unvanlı kişileri kullanmak isteyebiliyor. Sümerlerde başörtüsüyle ilgili polemikte Sümeroloji Bölümü'nden hiçbir akademisyen, istenilen tarzda görüş bildirmedi. Bunun üzerine ilmiye Çığ adında bir proje devreye sokuldu. Ancak bu konu artık siyasi olmanın da dışına çıkıp, Türkiye'deki gerçek Sümerologları yok sayan bir noktaya geldi. Şayet İlmiye Çığ profesör ve Sümerolog ise, bizler neyiz?' diye sordu."
Muazzez İlmiye
Çığ kimdir? Haber Sol, 25.05.2009 |
|
![]() |
KÖYLÜLER ROMA DÖNEMİ'NDEN KALMA 10 KM UZUNLUKTA YERALTI MAĞARASI BULDU
Balıkesir'in Manyas İlçesi yakınlarında köylüler tarafından bulunan Roma dönemine ait 10 kilometre uzunluktaki yer altı mağarası yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor.
Manyas'a bağlı Boğazpınar Köyü yakınındaki Soğuksu deresi mevkisindeki yer altı mağarası yakınlarında Roma dönemine ait eski kilise kalıntıları bulundu. Kalıntıların Romalılar zamanında düşmanlardan korunmak için kullanıldığı tahmin eden köylüler yetkili makamların ve bilim adamlarının gelip yeraltı mağarasını incelemesini ve burasının turizme açılmasını istiyorlar. Boğazpınar Köyü'ndeki mağarayı ve tarihi çınar ağacını ziyaret eden Balıkesir İl Genel Meclis üyeleri İsmet Koçyiğit, Namık Havutça ve Bandırma Belediye Başkanı Sedat Pekel burasının mutlaka turizme kazandırılması gerektiğini belirttiler.
Astımlı hastalara mağara havasının iyi geldiğini belirten çevre köylerdeki vatandaşlar ise Manyas ve Susurluk ilçe sınırları arasında kalan mağaranın 10 kilometre uzunlukta olduğunu bir ucunun Susurluk Keltepe mevkinden çıktığını iddia ettiler. Yer altı mağarası yanında bulunan bin yıllık 18 metre genişlikte 30 metre yükseklikteki tarihi çınar ağacıda bölgeye gelen vatandaşların uğrak yeri haline geldi. Boğazpınar Köyü muhtarı Halil İbrahim Duran yer altı mağarasından çıkan tatlı suyu yıllardır çevredeki 12ayrı köyün kullandığını belirtti. Haberciniz.biz, 25.05.2009 |
YUNANLILAR DA AŞİL'İ DİKERSE
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın, Çanakkale Boğazı'na Hektor heykeli isteği hemen yankı buldu ve tartışılmaya başlandı.
Bakan'ın önerisine destek veren de var, "Ya
Yunanlılar da karşı kıyıya Aşil'in heykelini dikmeye
kalkarlarsa" diyenler de... Haber Ekspres, 25.05.2009 |
|
CENNETZADE TAMAM, BAKIRCI BEKLEMEDE
Yoncalık Mahallesi’ndeki tarihi Cennetzade Camii’nin restorasyon çalışmalarına başlanırken, tarihi camiden hırsızlık yapıldığı yönündeki iddialar ortalığı karıştırdı. Restorasyonu yapılan camiye ait bakır ve kurşun kaplamaların kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce çalındığı ileri sürülürken, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ise bu iddiaları yalanladı.
Cennetzade Camii’ndeki restorasyon çalışmalarının Temmuz ayında bitirilmesinin planlandığını anlatan Bölge Müdürlüğü yetkilileri, imkanlar elverdiği ölçüde tüm tarihi camilerin onarımdan geçirileceğini belirttiler. Konu ile ilgililer, Cennetzade Camii’nde restorasyon çalışmalarına ek olarak, bir de şadırvan yapılmasının planlandığını kaydederek, bu nedenle cami çevresinde genişletme çalışmaları yapıldığını ifade ettiler.
Bu arada, ödeneği kesildiği için restorasyon çalışmaları yarım kalan Bakırcı Camii ile ilgili olarak, bir milletvekilinin devreye girdiği öğrenildi. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden edinilen bilgilere göre, Bakırcı Camii’nin ödeneksiz kalması nedeniyle kapalı halde bekletilmesinin basına yansıması, adı açıklanmayan bir milletvekilini harekete geçirdi. Bölge Müdürlüğü’nü arayarak konuyla ilgili olarak bilgi alan milletvekilinin ismi açıklanmazken, kurum yetkililerinin ise, söz konusu milletvekilinden ödenek talep ettiği kaydedildi. Ödeneğinin kesilmesi nedeniyle restorasyonu yarım kalan cami için Vakıflar Genel Müdürlüğü ile temasa geçeceğini taahhüt eden milletvekilinin, isminin açıklanmasını özellikle istemediği ifade edilirken, bazı kaynaklar ise, bu milletvekilinin Erzurum Milletvekili olmadığını ileri sürdüler. Erzurum Gazetesi, 25.05.2009 |
![]() |
|
MARMARİS'E YAKIŞAN BİR MÜZE İSTİYORLAR
Muğla’nın Marmaris İlçesi’nde 1991’den bu yana kale içinde hizmet veren ve hırsızlık nedeniyle üç yıl kapalı kalan müzenin yeniden yapılandırılması istendi.
Müzeler Haftası nedeniyle yapılan etkinlikte konuşan Muğla İl Turizm Müdürü Murat Süslü Marmaris’in tarihinin çok zengin olduğunu belirterek, “Müzede hoşa gidenlerin yanı sıra geri kalmışlıklarımız da var. Yer darlığı nedeniyle eserlerin büyük bir bölümü depolarda duruyor. Modern bir müzeye ihtiyacımız var” dedi. Kaymakam A. Serdar Polat da Süslü’ye katılarak, “Müzeyi müze olmaya uygun olmayan bu kaleden kurtarmalıyız” diye konuştu. Milliyet Ege, Haber: Mustafa Sarıipek, 24.05.2009 |
TAM 300 ESER DIŞARIDA
Manisa Etnografya ve Arkeoloji Müzesi’nin, teşhir salonunda dokuz yıldır restorasyon yapılmaması nedeniyle MÖ 2 ve 3 bin yıllarına ait 300 tarihi eser açık alanda sergileniyor.
Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse, “Teşhir salonu 2000’de rutubet ve nem gerekçesiyle kapatıldı. Eserleri burada teşhir etmeye devam edersek, tarihi eserlerin yapısının bozulacağına inandık” dedi. Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü Restorasyon Daire Başkanı Serhat Akçan’ın müzeye gelerek incelemelerde bulunduğunu hatırlatan Karaköse, “Sayın Akçan’ın talimatıyla girişimlere başladık. Alman Eura Platform firmasıyla görüşüyoruz. Firma, Ege Bölgesi’nde ilk projesini gerçekleştireceği için aynı zamanda sponsor olmaya karar verdi. Firma, suyun ve nemin yapının içine sızmasını engelleyen bir sıvı sistemi geliştirmiş” diye konuştu. Milliyet Ege, 24.05.2009 |
|
![]() |
PİPO VE ŞAPKALARIN UÇUŞTUĞU MÜZE
Belçika Kralı 2. Albert sürrealizmin öncüsü Belçikalı sanatçı Rene Magritte’in hayatı ve işlerine adanan yeni müzenin açılışını yaptı. Brüksel’in turistik merkezlerinden biri olması planlanan müze ‘Bu bir pipo değildir’ uyarılı pipolarıyla, hiçbir yere gitmeyen merdivenleriyle ve uçuşan şapkalarıyla dünyaca tanınan ve sürrealizmin temellerini atan Magritte’in 250 işine yer verecek. Radikal İki, 24.05.2009 |
EĞRİ MİNARE KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR Radikal, Haber: Murat Öner Taş, 24.05.2009 |
|
MOR GABRİEL MANASTIRI İLK DAVAYI KAZANDI Hürriyet, Haber: M. Halis İş, 24.05.2009 |
|
TARİHİ SİKKE OPERASYONU
Tekirdağ'da, jandarma ekipleri tarafından düzenlenen operasyonda, 21 adet Grek, 3 adedi Roma dönemine ait olmak üzere toplam 24 tarihi bronz sikke ele geçirildi. Olayla ilgili bir kişi tutuklandı.
Tekirdağ Malkara karayolu üzerinde bulunan bir dinlenme tesisinde, ellerinde bulundurdukları tarihi eserleri satmak için müşteri aradıkları tespit edilen O.I. (38), D.G. (25) ve E.İ. (41) adlı kişiler Jandarma ekiplerinin düzenlediği operasyonda suçüstü yakalandı. Operasyonda, 21 adet Grek, 3 adet de Roma dönemine ait olmak üzere toplam 24 tarihi bronz sikke ele geçirildi.
Operasyonda suçüstü yakalanan 3 zanlı mahkemeye sevk edildi. Zanlılardan D.G. ve E.İ. isimli şahıslar sevk edildikleri adli makamlarca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, O.I. adlı zanlı tutuklanarak Tekirdağ Kapalı Cezaevi'ne konuldu. Tekirdağ Kent Haber, 21.05.2009 |
|
![]() |
PORTAKAL MESCİDİ ASLINA UYGUN OLARAK YENİDEN YAPILACAK
İzmit'in önemli tarihi eserlerinden olan ve yıllarca çürümeye terk edilen Portakal Mescidi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından aslına uygun olarak yeniden yapılacak. Portakal Mescidi'nin rekonstrüksiyon (yeniden kurma) işlemi 3 ay kadar sürecek. İzmit Akçakoca Mahallesi'nde bulunan tarihi Portakal Mescidi'nin kaderi değişiyor.
Yıllarca çürümeye terk edilmiş bir halde bulunan mescidin bu durumu Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin gerçekleştireceği proje ile değişecek. Tarihi yapıyı kent insanına yeniden kazandırmak amacıyla proje hazırlayan Büyükşehir Belediyesi, tarihi yapının çürümüş kalıntısını yıkarak, yeniden kurma sürecini başlattı. Aslına uygun olarak gerçekleştirilecek süreç 3 ay sürecek. Dış görünüşü ile tarihi geçmişi anımsatacak olan mescide klima takılmasının yanı sıra çevre aydınlatması ve çevre düzenlemesi de yapılacak. Ahşap iskelet üzerine yığma tuğla ile yapılan Portakal Mescidi, her biri 45'er metrekare olmak üzere iki kattan oluşuyor. Zaman, Haber: Murat Yolcu, 23.05.2009 |
![]() |
|
Aphrodisias (National Geographic) |
...1967
|
![]() |
17 - 23 Mayıs 2009 |
|
ANTİK DÖNEMİN DİŞÇİLERİ
Kuzey Amerika’nın güney bölgelerinde yaşayan antik dönem insanlarının da dişçiye gittiğini gösteren kanıtlar Meksika’nın Ulusal Antropoloji ve Tarih Enstitüsü’nün koleksiyonunda bulunuyor. Analizlere göre içine mücevher gömülmüş binlerce diş bu enstitüde bulunuyor. Kafataslarıyla birlikte bulunan diş yapıları insanların o dönemlerde de dişçiye gittiğini ya da diş süslemesi yapan insanların bulunduğunu ortaya koyuyor.
Birgün, 23.05.2009 |
![]() |
|
YUNANİSTAN'A YÜZLERCE ESKİ ESER İADE EDİLDİ
Birçok farklı Avrupa ülkesinden hemen hemen 200 eski eseri geri alan Yunanistan, British Museum’da bulunan Parthenon mermerlerini geri alma ümidini de muhafaza ediyor.
Yunanistan Kültür Bakanı’nın Atina’da geçen hafta düzenlenen bir törenle iade edilen eserleri basına gösterdiği toplantıda antik sikke ve kaplardan, bir Bizans kilisesinin parçalarına kadar hemen herşey vardı.
Kültür Bakanı Antonis Samaras yaptığı konuşmada “Bugün, kültürel mirasımızın parçaları olan tüm bu eserlere yeniden kavuşmanın bahtiyarlığı içindeyiz. Bunlar sadece birer sanat eseri değil, tüm insanlığın tarihsel kimliğinin birer parçasıdır” dedi.
Yunanistan’a geçen hafta iade edilen bu eserleri büyük kısmı Almanya, Belçika ve İngiltere’deki müzelerden gelmekte. Reuters, 19.05.2009 |
DEVLET-İ AL-İ OSMAN YALOVA'DA MI KURULDU?
Yaşayan en büyük Osmanlı tarihçisi Prof. Dr. Halil İnalcık'ın, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil 1302'de Yalova'da kurulduğunu söylemesi gündem oluşturdu. Bizans sınırında küçük bir beylik olarak ortaya çıkan ve kısa zamanda bölgenin en büyük gücü haline gelen Osmanlı Devleti'nin kuruluşu hala tam olarak aydınlatılamadı. İnalcık'ın Osmanlı'nın Yalova'da kurulduğu iddiasına Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da destek verdi. Eruslu Osmanlı'nın kuruluş tarihinin kayıtlara 1299 olarak geçtiğini, ancak yapılan bilimsel çalışmaların 1302 yılını ve Yalova'yı gösterdiğini söyledi.
Tarih alanında Türkiye'nin en önemli isimleri olan kişilerin de bu savı desteklediklerini ifade eden Prof. Dr. Eruslu, Bilkent Üniversitesi Osmanlı Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil İnalcık, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feridun Emecen, Fatih Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İpşirli ve Yalova Üniversitesi'nden bir öğretim üyesinin bu sempozyuma konuşmacı olarak katılarak, yapılan bilimsel çalışmaları ortaya koyacaklarını dile getirdi. Yeni Şafak, 23.05.2009 |
|
"BİR HEKTOR HEYKELİ HAYAL EDİYORUM"
Samsun’da minyatür Amazon Kenti’ndeki
15 metre yüksekliğindeki Amazon heykelini gören
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Çanakkale
Boğazı’na Hektor heykelini dikme hayalini anımsadı. Hürriyet, 23.05.2009 |
|
![]() |
TARİHİ ESER KAÇAKÇISI İKİ KARDEŞ ÇIKTI
Gaziantep'in Nizip İlçesi'nde jandarma ekipleri tarafından yapılan tarihi eser operasyonunda 2 metrelik bir mozaik ve bir heykel ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, Nizip İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından değerlendirilen istihbarat sonucu, tarihi eser kaçakçılığı yaptıkları tespit edilen Mustafa K. ve Musa K. isimli iki kardeş takibe alındı. Şahıslar, ilçe merkezinde Konya'dan geldiği öğrenilen Hakan D. isimli alıcıyla birlikte yakalandı. İlçe Jandarma Komutanlığı'na getirilen şahısların üst aramalarında ele geçirilen CD üzerinde yapılan incelemelerde, şahısların bir heykel ve 'Şarap Tanrısı' adlı devasa mozaiği toprağa gömdüğü ortaya çıktı. CD görüntülerinden yola çıkarak her iki şahsı çapraz sorguya alan ekipler, eserlerin Nizip'e bağlı Dutlu köyüne yakın bir Antep fıstığı tarlasına gömüldüğünü öğrendi. Belirtilen yere giden jandarma ekipleri, gömülü vaziyette bulunan 2 metre boyunda ve yaklaşık 300 kilo ağırlığındaki heykele ve dev mozaik tablosuna el koydu. Öte yandan İlçe Jandarma Komutanlığı'nda gözaltında bulunan iki kardeşin ağabeyleri Musa ve Ramazan K. de jandarma ekiplerine hakaret ettikleri gerekçesiyle gözaltına alındı. Şahıslar, işlemlerinin ardından adli makamlara sevk edildi. Jandarma olayla ilgili soruşturmayı sürdürürken, Gaziantep Müzesi'nden gelen arkeologlar, operasyonda ele geçirilen 'Şarap Tanrısı' mozaiğinin paha biçilmez olduğunu belirtti. Gaziantep 27 Gazetesi, 23.05.2009 |
DENİZLİ ARKEOLOGLARI AĞIRLAYACAK
31’inci Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, Denizli’de düzenlenecek. 25 Mayıs Pazartesi Pamukkale Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde başlayacak, bir hafta devam edecek. Açılışını Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yapacak, yerli ve yabancı 400’ün üzerinde bilim adamı katılacak. Ülkemizde arkeolojik kazı ve araştırma yapan Türk ve yabancı bilim adamları 2008’deki bilimsel çalışmalarını sunacak. Laodikya ve Hierapolis antik kentlerini de gezecekler, buradaki kazı çalışmaları hakkında bilgi alacaklar. Milliyet Ege, 23.05.2009 |
TARİHİ SİKKELERİ SATACAKTI
İzmir Konak’ta bir ihbarı değerlendiren polis, elindeki tarihi sikkeleri satmaya çalışan H.A. ile müşteri kılığında bağlantı kurdu.
Cengiz Topel Mahallesi’nde öğle saatlerinde buluşma sağlandı. Pazarlık sırasında yakalanan kişinin üzerinde yapılan aramada çeşitli dönemlere ait 102 sikke bulundu. Milliyet Ege, 23.05.2009 |
MAMUT İSKELETİ 310 BİN TL'YE SATILDI
Andorra’da düzenlenen
bir açık artırmada, bir Sibirya Mamutu iskeleti, 145
bin Avro’ya (yaklaşık 310 bin lira) alıcı buldu. Radikal, 22.05.2009 |
|
FRESKLER İTALYA'YA İADE EDİLDİ
1982 yılında Napoli yakınlarında bir mezardan çalınan iki ortaçağ freski Yunanistan tarafından İtalya‘ya iade edildi. İki azizi gösteren freskler, Yunan Eski Eser Polisi’nin 2006 yılında yaptığı bir baskında ele geçirildi.
İtalya Kültür Bakanlığı
Arkeoloji Direktörü Stefano De Caro freskleri,
yıllar önce bir Roma müzesinden çalınan Ptolemy
Dönemi'ne ait granit bir büst ve Palermo Solinas
Müzesi’nden 15 yıl önce çalınan MÖ 6. yüzyıla ait
Etrüsk vazosu ile birlikte basına tanıttı. |
|
'YAŞAM MÜZESİ'NE ZİYARETÇİ AKINI
Nevşehir'in Kapadokya beldesinde, 2004 yılında açılan 'Yaşam Müzesi'ni bugüne kadar yaklaşık 50 bin kişi ziyaret etti.
Nevşehir'in Ürgüp İlçesi'ne bağlı Ortahisar beldesinde bulunan ve Kapadokya bölgesinin ilk özel müzesi olma özelliğini taşıyan 'Yaşam Müzesi', yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. 2004 yılında Berrin Yıldız ve Murat Sarıkaya tarafından kurulan müzeyi, bugüne kadar yaklaşık 50 bin yerli ve yabancı turist ziyaret etti.
Ortahisar Kasabası'nın Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunan Yaşam Müzesi'nde, Osmanlı döneminden bölgede yaşayan vatandaşların sosyal yaşamları ve gelenekleri cansız mankenlerle anlatılıyor. 2 heykeltıraş tarafından 4.5 aylık bir çalışma sonrasında tamamlanan müzede, mankenlerle köy odası yaşamı, halı dokuması, pekmez yapımı, kız isteme, kına gecesi ve mutfak yaşamı canlandırılıyor.
Garanti Bankası, Ekonomist Dergisi ile Kadın Girişimciler Derneğince düzenlenen Türkiye'nin Kadın Girişimci Yarışması'nda, kurduğu müze ile Sosyal Girişimcilik Ödülü de aldığını vurgulayan Müze işletmecisi Berrin Yıldız, "Bu gibi kültürel yatırımlar sadece devletten beklenmemeli. Biz müzeyi bölgeye kültürel anlamda hizmette bulunabilmek için kurduk. Gayemiz, buradan gelir elde etmek değil. Müzenin Kapadokya turizmine önemli faydalar sağladığı inancındayım. Bu da yabancı turistlerin bölge insanlarının sosyal yaşamına duyduğu merakı gözler önüne seriyor. Müzeyi önümüzdeki yıllarda biraz daha büyüterek buradaki sosyal yaşam ve kültürel etkinliklerin örneklerini artırmayı planlıyoruz" dedi. Nevşehir Kent Haber, 22.05.2009 |
![]() |
318 KÜLTÜR VARLIĞI TESCİL EDİLDİ
Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun, şu ana kadar Sinop'ta 318 adet kültür varlığının tescil edilerek koruma altına alındığını söyledi.
Sinop Kent Haber, 22.05.2009 |
|
![]() |
SAMSUN'UN TARİHİ MEKANLARI SANAL ORTAMDA
360tr Multimedya Grubu, Kurtuluş Savaşı'nın başladığı yer olan Samsun'un tarihi yerlerini ve müzelerini sanal ortama taşıdı.
Düzce Damla Gazetesi, 22.05.2009 |
TARİHİ KALINTILAR KORUMA ALTINA ALINACAK
Gazetemiz tarafından gündeme getirilen ‘Tarihi kalıntılar çöplüğe döndü’ haberinin ardından, Sivas Belediyesi bu eserleri çöplerden temizleyerek üzerlerini kalın camla kapatıp, koruma altına almak için harekete geçti.
Sivas Hürdoğan, 22.05.2009 |
![]() |
60 MİLYON YILLIK FOSİL
Yapılan yüzey araştırmasında ortaya çıkartılan bitki fosilinin yapılan incelemenin ardından mercimek olduğu ortaya çıktı. Kütle halindeki fosilde mercimekler açık olarak görünüyor. Mercimek ve bilinmeyen bir bitkinin karışık halde bulunduğu kütlenin sergilendiği vitrin 18-24 Mart Müzeler Haftası nedeniyle açıldı. Sergilenen mercimek kütlesi görenleri hayrete düşürdü. Vali Ramazan Sodan, Jandarma Garnizon Komutanı Albay Ali Osman Salik, Cumhuriyet Başsavcısı Ekrem Aydıner, Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam daire müdürleri ve davetleler açılışın ardından vitrinde gördükleri kütleyi kaya parçası olarak algıladı. Müze Müdürü Fehmi Eraslan, çıkan kütlenin kaya parçası olmadığını ve fosil olduğunu dile getirdi. Vitrinin içersindeki mercimek fosilini dikkatlice inceleyen davetliler 60 milyon yıl önce Adıyaman'da insan yaşadığı ifade ettiler. Müze Müdürü Arkeolog Fehmi Eraslan, bu fosilin çok önemli olduğunu dikkat çekerek, fosili birkaç parça tipin oluşturduğunu söyledi. Fehmi Eraslan, "Bu fosil jeolojik çağlara ait bitki fosilidir.Birkaç parça tipin bir araya gelmesiyle oluşan bir fosildir. Üzerinde mercimek olduğunu çok net görüyoruz ama diğer bitkinin ne olduğu kesinlik kazanmadı. 60 milyon yıllık bir fosil olduğu belirlendi.
Bölgemizde demek ki 60 milyon yıl önce mercimeğin olduğunu bilebiliyoruz. Bunlar yüzey araştırması sonucu elimize geldi. Bu şekilde sergilemeyi uygun gördük. İstiridye kabuğu veya deniz yıldızı gibi nummulitesler var fakat bu tür ilktir. Mercimek fosili ilk kez bulundu" dedi. Adıyaman Kent Haber, 22.05.2009 |
|
|
15 KENT MARKA HALİNE GELECEK
Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay,
Gaziantep’in
de aralarında bulunduğu 15 kentin turizmde marka
olacağını söyledi. Bakan Günay’ın MHP Gaziantep
Milletvekili Hasan
Özdemir’in yazılı soru önergesine verdiği
yanıta göre bakanlık ile
Gaziantep Büyükşehir
Belediyesi arasında yapılan protokol
kapsamında, belediyenin başladığı müze çalışması
için 2008 yılı yatırım programından 2 milyon 50 bin
lira ödenek aktarıldı. 2009 yılı yatırım programında
da Zeugma Müzesi
Teşhir Tanzimi ve Çevre Düzenleme Projesi
yapımı için 100 bin lira ödenek ayrıldı. Radikal, 22.05.2009 |
"STADIONUN RESTORASYONU
İÇİN SABIRSIZLANIYORUZ"
Bolu Olay, 22.05.2009 |
|
MÜZELERE ÇOCUK AYARI
Kültür Ve Turizm Bakanlığı tarafından, çocuklara müzeleri sevdirmek, müze ortamını cazip hale getirmek, yaratıcılık becerisini desteklemek katılımcı ve kalıcı bir öğrenme ortamı sunmak amacıyla, "Çocuk Dostu Müze Programı"nın geliştirildiği bildirildi. Hürriyet Ankara, 22.05.2009 |
![]() |
|
'OTEL SAHİBİ TARİHİ BİNAYI YAKTI' İDDİASI
İstanbul Cankurtaran'da 4 yıl önce satın aldıkları arsadaki tarihi binayı 2 yıl önce kasten yaktıkları iddia edilen ünlü Armada Otel'in sahibi Kasım Zoto ile 2 yöneticisi hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Zoto ve yöneticileri, 3 gün sonra hakim karşısına çıkacak. Tarihi binayı 31 Ekim 2005'te satın alan Zoto'nun iki yöneticisi, bir ay sonra hazırlanan otel projesi kapsamında onarım yapmak üzere Anıtlar Yüksek Kurulu ile ilgili yerlere izin başvurusunda bulundu. 2006'da 3 kez daha yetkili makamlara dilekçe veren otel yöneticileri, tarihi binanın bodrum duvarlarında çatlamalar ve ayrılmalar olduğunu, kat döşemeleri ile ahşap çatının kısmen çöktüğünü ve artık tamamen kullanılamaz olduğunu belirterek, binada inceleme yapılmasını istedi. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda "Bina, haşere ve hayvanların (fare ve benzeri) yaşadığı bir hale gelmiştir. Tehlike oluşturmaktadır" denildi. Sabah, Haber: Ali Oktay, 22.05.2009 |
GÖKÇEK'İN DERDİ ANKARA'NIN AMBLEMİ
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, başkentin amblemini değiştirmekte ısrarlı... Gökçek, amblem konusunda kamuoyunun kabul ettiği bir sanatçının tasarımından yararlanacaklarını, konuyu gelecek ay Büyükşehir Belediye Meclisi'ne getireceklerini söyledi.
Gökçek, amblemin Büyükşehir Belediye Meclisi'nde AKP grubunun da onayı ve benimsemesiyle belirleneceğini ifade etti. Radikal, 22.05.2009 |
![]() |
|
BÜYÜKADA'DA 20 YILLIK LİDO OTEL YIKILDI
Büyükada’da 3 No.lu
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun
kararlarına rağmen dokuz yıldır yıkılmayan 3’üncü
derece tarihi eser statüsündeki üç katlı iki bina ve
inşaat halindeki Lido Otel dün Adalar Belediyesi
ekiplerince yıkıldı. Hürriyet, Haber: Selçuk Yaşar, 22.05.2009 |
RESTORASYON ALANINDA ARA ELEMAN YETİŞTİRME KURSLARI SÜRÜYOR
Bursa İl Özel İdaresi'nin, İş-Kur Aktif İstihdam Tedbirleri Projesi II kapsamında hazırladığı ve Uludağ üniversitesi, Mimarlar Odası, Nilüfer Belediyesi, Osmangazi Belediyesi ve Yıldırım Belediyesi'nin proje ortakları olduğu 'Restorasyon Alanında Kalifiye Ara Eleman Yetiştirme' projesi sürüyor. Kursiyerler Bursa Büyükşehir Belediyesi Merinos Atatürk Kongre Merkezi binasında 15 - 20 kişilik sınıflarda branşlarının uzmanı olan öğretmenler tarafından eğitiliyor. Yapı Restorasyonu için 48 kişi, Kalem işi Edirne Kari için 47, Taş yontu ve Mezar Taşı için 35 kişi, Kağıt Restorasyonu için 19 kişi olmak üzere 4 bölümde toplam 149 kişi tüm hafta boyunca eğitim görüyor.
Projenin Mart 2009'da uygulanmaya başlandığını belirten Emlak İstimlak ve Dış İlişkiler Daire Başkanı Haluk Bilgesay, projeyle 18 -30 yaş arası işsiz kadın ve erkeğe verilen mesleki eğitimlerle meslek sahibi olmaları ve istihdama katılmalarının hedeflendiğinin altını çizdi. Eğitim süresinin 4 ay teorik, 4 ay da pratik olmak üzere 8 ay olarak belirlendiğini anlatan Bilgesay, projenin teorik eğitim kısmının tamamlanmak üzere olduğunu vurguladı. Pratik eğitimin uygulamasına başlamak üzere şimdiden belirli aralıklarla Bursa ve İznik'teki tarihi kültürel mekanların teknik gezilerle tanıtıldığına dikkat çeken Bilgesay, kursiyerlere teoride gördüklerini pratiğe aktarma fırsatı verildiğinin altını çizdi. AB fonlarından 214 bin 701 avro hibe alınan proje ile Bursa'nın tarihi ve kültürel zenginliğinin korunması, geliştirilmesi ve Bursa'nın turizmden daha çok pay alması hedefleniyor. Restorasyon Alanlında Kalifiye Ara Eleman Yetiştirme projesi Kalemişi kursiyerleri Restorasyon hakkında detaylı bilgi sahibi olduklarını belirterek yok olmaya yüz tutmuş Kalemişleri hakkında oldukça yol kat ettiklerini düşündüklerini bildirdiler. Böyle bir kursun başlatılmasının kendileri adına büyük bir şans olduğunun altını çizen kursiyerler, restorasyonun ülkemizde üstünde durulmayan bir konu olduğunu, fakat verilen eğitimle eserleri ayakta tutacaklarını vurguladılar. Restorasyon eğitimini ellerinden geldiği kadar ciddiye aldıklarını anlatan kursiyerler kursun sonunda iyi şeyler olmasını umut ettiklerini belirtiler. Haberler.com, 21.05.2009 |
|
ATATÜRK'ÜN BABA OCAĞI KOCACİK'TE YAPILACAK MÜZE PROJESİ TANITILDI
Merkez Jupa’da iki gün önce Mustafa Kemal Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin doğup büyüdüğü Kocacik Köyü'ndeki evinin tekrar inşaa edilmesiyle ilgili proje ilk kez kamu oyuna tanıtıldı.
Işık Evi, Demokrasi ve Refahin Akropolü adlı bu proje üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm Atatürk’ün babasının yaşadığı eski ev, ikinci bölüm sergi alanı, üçüncü bölüm ise multimedyal alan olacak.Müzede Atatürk’ün yanısıra dedesinden başlayarak babasına kadar Bu yapının önünde Mustafa Kemal Atatürk’ün baba ocağının bulunduğu Taş Mahallesi'ndeki eski evlerin temelleri sergilenecek.Müzeye ulaşmak için ise yeni yol yapılacak.Proje henüz hazırlık aşamasında ve bu projeyle ilgili son kararı Makedonya ve Türkiye Kültür Bakanlıkları ortaklaşa verecek.
Macedonian Radio and Television, 21.05.2009 |
|
TARİHİ SİKKE OPERASYONU
Tekirdağ'da, jandarma ekipleri tarafından düzenlenen operasyonda, 21 adet Grek, 3 adedi Roma dönemine ait olmak üzere toplam 24 tarihi bronz sikke ele geçirildi. Olayla ilgili bir kişi tutuklandı.
Tekirdağ Malkara Karayolu üzerinde bulunan bir dinlenme tesisinde, ellerinde bulundurdukları tarihi eserleri satmak için müşteri aradıkları tespit edilen O.I. (38), D.G. (25) ve E.İ. (41) adlı kişiler Jandarma ekiplerinin düzenlediği operasyonda suçüstü yakalandı. Operasyonda, 21 adet Grek, 3 adet de Roma dönemine ait olmak üzere toplam 24 tarihi bronz sikke ele geçirildi.
Operasyonda suçüstü yakalanan 3 zanlı mahkemeye sevk edildi. Zanlılardan D.G. ve E.İ. isimli şahıslar sevk edildikleri adli makamlarca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, O.I. adlı zanlı tutuklanarak Tekirdağ Kapalı Cezaevi'ne konuldu. Tekirdağ Kent Haber, 21.05.2009 |
|
![]() |
POMPEİOPOLİS KAZILARI
Taşköprü İlçesi'nde bulunan ve Batı Karadeniz`de tek Klasik Antik şehir olan Pompeiopolis Antik Kenti`nde dördüncü kazı sezonunun 15 Temmuz`da başlayacağı öğrenildi.
Taşköprü Belediyesi'nin girişimleri sonucu 2006 yılında Bakanlar Kurulu'ndan çıkan kararla Almanya Münih Üniversitesi tarafından başlanılan kazı çalışmalarının bu yılki kazı başkanlığını da Prof.Dr. Latife Summerer yapacak. Geçtiğimiz 3 yılda ciddi derecede bulgulara ulaştıklarını belirten kazı başkanı Prof.Dr. Latife Summerer, Pompeiopolis kazılarının bu yıl 15 Temmuz`da başlayıp, 22 Ağustos`a kadar devam edeceğini kaydetti. Bu yılki kazı ekibinin Almanya, İsviçre, Avusturya başta olmak üzere 40 uzmandan oluşan arkeolog, mimar, restoratörlerin katılacağına değinen Summerer, geçen yıl ki bulgulara ek olarak jeofizik çalışmalarında ulaşılan antik tiyatro ve agora (Pazaryeri) kazılarının yapılacağını vurguladı. Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan ise uzmanların ve arkeologların Efes Antik Kenti`nin ve Gaziantep Zeugma'nın bir benzeri olarak nitelendirdikleri Pompeiopolis Antik Kenti`nin uluslararası kazı ekibi tarafından 15 Temmuz`dan itibaren gün yüzüne çıkarılmaya devam edeceğini açıkladı. Belediye olarak kazılara her türlü desteği yapmaya gayret göstereceklerinin altını çizen Arslan, Pompeiopolis kazılarının boyutunun her geçen yıl ilerlediğini ve kazıların artık sponsor ihtiyacı olan uluslararası bir kazı hüviyeti kazandığına değindi. Taşköprü Belediye Başkanı Arslan, yıllardır hayalini kurdukları kazı çalışmalarında dördüncü yıla gelindiğinden dolayı mutluluk duyduklarını söyleyerek, bunun Karadeniz Bölgesi'nin eksik pay aldığı turizm pastasından hak ettiği payı almasına da ön ayak olacağına inandığını vurguladı. Pompeiopolis kazı çalışmalarının Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Pontus Rum, Roma ve Bizans dönemindeki medeniyet ve uygarlıklara da ışık tutması bekleniyor. Kastamonu Postası, 21.05.2009 |
ÇOBANLAR'DA KAÇAK KAZIYA SUÇÜSTÜ
Afyonkarahisar'da, izinsiz kazı yaptığı öne sürülen bir kişi yakalandı.
İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Çobanlar İlçesi'ne bağlı Kocaöz beldesi Kayacık mevkiinde izinsiz kazı yapan M.T. isimli şahsı suçüstü yakaladı.
M.T.'nin olayda kullandığı bir adet kazma, bir adet hilti, bir adet hilti ucu, bir adet kürek ve 15 metre uzunluğunda elektrik kablosu ele geçirildi. İzinsiz kazı yapan M.T., jandarma ekipleri tarafından adli mercilere sevk edildi. Afyon Kent Haber, 21.05.2009 |
|
![]() |
BİLİMİN BÜYÜK UMUDU
Evrim teorisinin kayıp halkası olabileceği belirtilen en eski primat fosili ABD’de sergilenmeye başlandı.
New York’taki Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nde ziyarete açılan 47 milyon yıllık primat fosilinin insan ile hayvanlar arasındaki “kayıp halka” olabileceği iddia ediliyor. Bilim adamları tarafından “Ida” olarak adlandırılan fosilin, bugüne kadar bulunan en iyi korunmuş primat fosili olduğu kaydediliyor.
Milliyet, 21.05.2009 |
ZEUGMA'YA AÇIK HAVA MÜZESİ YAPILACAK MI?
MHP Gaziantep milletvekili Hasan Özdemir, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a verdiği soru önergesi ile Gaziantep turizmini gündeme getirdi ve "Zeugma Bölgesinde Bakanlığınız bünyesinde büyük bir Açıkhava Mozaik Müzesi' yapmayı düşünüyor musunuz" dedi.
Özdemir, Bakan Günay'a yazılı olarak cevaplandırması istemiyle verdiği soru önergesinde, Zeugma Antik Kenti ile Gaziantep turizmini gündeme getirerek, şu soruları yöneltti: ''Gaziantep, kültür turizmi alanında ülkemizin en elverişli coğrafyalarından birisidir. Bu doğrultuda Bakanlığınız bünyesinde yapılacak çalışmalar Gaziantep turizmine ve ekonomisine olumlu etki yapabilecektir. Buna göre, Gaziantep'in Nizip İlçesi'ne bağlı Fırat nehri kenarındaki Zeugma bölgesinde Bakanlığınız bünyesinde büyük bir ''Açıkhava Mozaik Müzesi''yapmayı düşünüyor musunuz? Gaziantep'in kent merkezinin ve belirli turistik alanların ''Kültür Turizm Bölgesi'' ilan edilmesi söz konusu mudur?'' Gaziantep 27 Gazetesi, 21.05.2009 |
|
TARİH TALAN EDİLİYOR KİMSE ENGELLEMİYOR Uşak’ın Güre Beldesi’ndeki tümülüsler,
Anadolu’nun tarih zengini yerlerinden. Kral
Kroisos’un (Karun) hazineleri define avcıları
tarafından 1960’lı yıllarda burada bulunup 1970’de
ABD’ye kaçırıldı. Sergilendiği Metropolitan
Müzesi’nden geri alınması için uluslararası alanda
senelerce hukuk mücadelesi verildi. 1994’te iade
edildi ve Uşak Müzesi’nde sergilenmeye başlandı.
Milliyet Ege, Haber: Yavuz Kuşdemir, Fotoğraf: Hürriyet Ege, 21.05.2009 |
|
PAMUKKALE'DE ZİYARETÇİ SAYISINDA %30 DÜŞÜŞ KAYDEDİLDİ
UNESCO'nun ''Dünya Kültür Mirasları'' listesinde yer alan Pamukkale'yi ziyaret edenlerin sayısının küresel ekonomik kriz nedeniyle bu yılın ilk 4 ayında yüzde 30 azaldığı bildirildi. Ocak-nisan döneminde Pamukkale’yi 252 bin 455 kişi ziyaret etti.
Pamukkale İşletme Müdürü Nevzat Sallio, Pamukkale'yi yılın ocak-nisan döneminde 252 bin 455 kişinin ziyaret ettiğini, geçen yılın aynı döneminde ise bu rakamın 298 bin 111 olduğunu belirtti.
İlk 4 ayda, geçen yılın aynı dönemine oranla turist sayısında yaklaşık yüzde 30'luk düşüş olduğuna dikkat çeken Sallio, “Ancak bu ay itibariyle yerli ve yabancı turist sayısında yeniden artış gözlendi" dedi. Mayıs ayının 19 gününde, geçen yılın rakamlarını kısmen yakaladıklarını ifade eden Sallio, yazın geçen yılın rakamlarını geçmeyi beklediklerini söyledi. Turizm Gazetesi, 21.05.2009 |
|
![]() |
HİNDİSTAN'DA 2000 YILLIK KALINTILARA SAHİP MAĞARALAR BULUNDU
Hindistan’ın Raigad Bölgesi'nde yer alan Dhondse ve Bahirampada köylerine yakın bir bölgede yedi Budist mağarası bulundu. Mağaralar, bu bölgede yürütülen bir mağara araştırması sırasında keşfedilen 60 mağara içinde idi. Uzmanlara göre MÖ 2. ile MS 2. yüzyıl arasında kullanılan mağaralar yoğun bir orman içinde yer aldıklarından insan tahribatından korunmuşlar. Mağaralardan birisi hem yerleşim, hem tapınma amacı ile kullanılmış. Diğer mağara ise büyük bir tapınma alanına sahip.
Yeni bulunan bu mağaralar Hindistan’ın arkeolojik envanterinde de, uzun yıllar önce hazırlanan yüzey araştırmalarında da yer almamakta. Mağaralarda fazla bir süsleme veya yazıt bulunmamakta. Göze çarpan yegane buluntular rahipler için ayrılan yerler ve kayalara oyulmuş oturma sıraları. Sakaal Times, 14.05.2009 |
AYVALOS KİLİSESİ TEHLİKE ALTINDA
Gümüşhane’ye bağlı Mescitli Köyü sınırları içerisinde bulunan Ayvalos kilisesi çökme tehlikesi ile karşı karşıya.
Özellikle inanç turizminin odağındaki bu kilise ve şapeller köylüler tarafından ya samanlık ya da başka bir amaçla depo olarak kullanılmaktadır. En acı durum ise hazine ve hayal avcıları tarafından bu tarihi zenginliklerimiz yağma edilmektedir.” diye konuştular.
Gümüşhane Kent Haber, 20.05.2009 |
![]() |
GEMLİK'TE LAHİT BULUNDU
Bursa'nın Gemlik İlçesi'nde yürütülen bir inşaat çalışması sırasında lahit bulundu.
Alınan bilgiye göre, Osmaniye Mahallesi Mor Sokak'ta bir inşaatın kazı çalışması yapılırken, hangi döneme ait olduğu henüz belirlenemeyen bir lahit ortaya çıkarıldı.
Lahdi gören işçiler, durumu Bursa Müze Müdürlüğü ve İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkililerine haber verdi. Yetkililer, lahdin hangi döneme ait olduğunun araştırıldığını belirtti. Zaman, 20.05.2009 |
|
"KİLİSE MUTLAKA GÖRÜNECEK"
Erdoğan Özgörkey
Grubu'nun Çankaya'da Hilton Oteli'nin karşısında
bulunan arsasına rezidans yapma projesi için İzmir 1
Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu'ndan "Kilise mutlaka görünecek" şartı geldi.
Konak Belediye Meclisi'nin geçtiğimiz aylarda söz
konusu araziyi 79.30 metre yapılaşma koşullu
metropoliten etkinlik merkezi olarak belirlenmesine
ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar plan
değişikliğini "onay" için görüşen Kurul, projeye
onay vermeden önce bazı değişiklikler yapılmasını
istedi.
Yeni Asır, Yazı: Ertan Gürcaner, 20.05.2009 |
|
![]() |
TÜRKİYE SANATI ÜÇ SERGİYLE BERLİN'DE
Berlin Sanat Akademisi, önümüzdeki sonbaharda İstanbul’dan üç çağdaş sanat sergisi gerçekleştirecek. İstanbul ile Berlin arasındaki kardeş kent anlaşmasının 20. yılı dolayısıyla düzenlenen proje ‘Eş Zamanlılık - Paraleller - Karşıtlıklar’ adını taşıyor. Sergilerin, akademinin üç farklı mekanında eş zamanlı açılması planlanıyor. Radikal, 20.05.2009 |
TARİHİ KALEDE İNSAN KEMİKLERİ BULUNDU
Kilis'in Polateli İlçesi'nde bulunan Ravanda Kalesi'nde ihata duvarını yapan işçiler insan iskeleti buldu.
Edinilen bilgiye göre, Polateli İlçesi'ne bağlı Belenözü Köyünde bulunan Ravanda Kalesi'nde restorasyon öncesi ihata duvarını yapan işçiler, insan iskeleti ile karşılaştı. İşçilerin jandarmaya haber vermesi üzerine olay yerine gelen cumhuriyet savcısı, iskelet üzerinde incelemelerde bulundu.
Bilirkişi olarak çağrılan arkeologun vereceği rapor doğrultusunda işlem yapılacağı bildirildi. Kilis Kent Haber, 20.05.2009 |
|
|
İRAN'DA SİALK'DA ÖLÜ RİTÜELİ
Arkeologlar İran’ın orta kısımlarında yer alan Sialk Tepesi’nde 9.000 yıl önce gerçekleşmiş, şimdiye dek bilinmeyen bir ölü gömme ritüeli keşfettiler.
İranlı ve Polonyalı arkeologların ortak kazısı sonunda açığa çıkan mezardaki buluntulara göre dört ölü 500-600 derece ısıda yakıldıktan sonra kül ve kalıntıları kaplar içinde gömülmüş. İran Arkeolojik Araştırmalar Merkezi’nden Hassan Fazeli’nin açıklamasına göre kapların içinde kırmızı çiçek kalıntıları da bulundu. Bu çiçekler İran’da yaşam ve sonsuzluğun sembolü olarak kabul ediliyorlar.
Fazeli’nin açıklamasına göre şimdiye dek İran’da ölümden sonra kremasyona rastlanmamış. Bu durum, bu keşfi son derece önemli bir hale getirmekte. Sialk’ın kuzey tepesinde ise İran, Almanya, İngiltere, İtalya ve Fransa’dan gelen arkeologlar geçen hafta kazılara başladılar. Kashan şehri yakınlarında bulunan Sialk, İran’da teknoloji, endüstri ve dini düşüncenin ilk oluştuğu yer olarak kabul edilmekte. Press TV, 11.05.2009 |
BİN LADİN AİLESİ, CEMİL MOLLA KÖŞKÜ'NE TALİP OLDU
Sabah, 20.05.2009 |
|
İNSAN İNSANIN KURDU OLMUŞ
Bilim insanları,
insana en yakın tür olan ve esrarengiz olarak
ortadan kaybolan Neandertal türünün sırrını
çözdüğünü öne sürüyor. Hürriyet, 20.05.2009 |
|
BEDAVA GEZİYE ZİYARETÇİ
AKINI
Çorum Kent Haber, 19.05.2009 |
|
685 YILLIK AĞAÇ KORUMA ALTINDA
Balıkesir'in Burhaniye İlçes'ne bağlı Kızıklı Köyü'nde tarihi servi ağaçları korumaya alındı. Yaşları 685 ile 450 arasında değişen 4 servi ağacının anıt ağaç olarak tescil edildiğini berten Kızıklı Köyü muhtarı Nusret Girgin, ağaçların köye turist çekeceğini söyledi.
Haber Ekspres, 19.05.2009 |
|
40 YILLIK LOKANTAYA İÇKİ YASAĞI TALEBİ Hürriyet, Haber: Umut Erdem, Fotoğraf: Radikal, 19.05.2009 |
|
KAZI SEZONU AÇILIYOR
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünden edindiği bilgiye göre, bu yıl, yabancı kazı başkanları Türkiye'de 48 örenyerini kazacak.
Bunlardan Çanakkale-Sigeion, Muğla-Letoon, Kırşehir-Yassıhöyük ve Kırıkkale-Büklükale'de bu yıl ilk kez kazılara başlanacak. Bu kazıları, Almanya, Fransa ve Japonya'dan gelen kazı başkanları yürütecek.
Bunun yanında, yabancı kazı başkanları geçen yıl başlanan 44 kazıya da devam edecek. Bu bunlardan Truva, Boğazköy, Göbeklitepe, Pergamon, Priene dahil 13 örenyerinde Almanlar, Aphrodisias, Gordion, Kinet Höyük, Sardis dahil 8 ören yerinde ABD'li kazı başkanları görev yapacak.
Ayrıca, Aslantepe, Hierapolis, İasos, Kyme gibi 7 örenyerinde İtalyanlar, Boncuklu Höyük, Çatalhöyük başta olmak üzere 6 örenyerinde İngilizler çalışacak. Avusturyalı, Fransız ve Belçikalı kazı başkanları 2, İsveç, Japon, Kanada ve Hollandalı kazı başkanları 1 örenyerinde tarihi arayacak.
Bu yıl, Türk kazı başkanları da 42 ildeki 102 örenyerinde kazı yapacak. Bunlar arasında 12 kazıyla en fazla İzmir ve Antalya'da çalışma yapılacak. İzmir'de Ayasuluk, Bayraklı, Erytrai, Klaros, Klazomenai, Limantepe, Metropolis, Nif Dağı, Panaztepe, Phokaia, Smyrna Agorası ve Yeşilova Höyük'de kazılar, bu yıl da sürecek. Antalya'da Alara Kalesi, Arykanda, Aziz Nikolaos, Bademağacı, Hacımusalar, Karain, Olympos, Patara, Perge, Rhodiapolis ve Side Tiyatrosu'ndaki tarihi değerler gün yüzüne çıkarılmaya çalışılacak.
Ayrıca, 8 tarihi mekanın kazılacağı Muğla'da da Beçin Kalesi, Burgaz, Kaunos, Lagina, Myndos, Pedasa, Stratonikeia ve Tlos'un değerleri, Türk kazı başkanlarına emanet olacak.
Öte yandan, Antalya'daki Myra Antik Kenti ve Andriake, İstanbul'da Bathonea, Osmaniye'deki Kastabala, Çanakkale'deki Zeytinlik Höyük, Amasya'daki Harşena Kalesi-Kızlar Sarayı, Edirne'deki Edirne Yeni Saray, İzmir'deki Ulucak Höyük ve Bağlararası ile Tokat'taki Komana Antik Kenti'nde tarihi eserler için çalışmaya ilk kez başlanacak. Turizm Habercisi, 18.05.2009 |
|
![]() |
TARİHİ RUM KONAKLARI TURİZME KAZANDIRILACAK
Nevşehir'in Kapadokya Bölgesi'ndeki Mustafapaşa beldesinde bulunan tarihi Rum evleri ve konakları, restore edilerek turizme kazandırılacak. |
OSMANLI ÇEŞMELERİ 'SU OPERASYONU'YLA HAYAT BULUYOR
Avrupa kültür
başkentliğine hazırlanan
İstanbul,
2010'a tarihine yakışır bir şekilde giriyor.
İmparatorluğun aynası olan çeşmeler yeniden suya
kavuşuyor. Hisar ve Mehmet Kethüdagibi ünlü çeşmeler
de restorasyonla hayat bulacak. Zaman, 18.05.2009 |
|
HARRAN'DA 'SORUMLU'LAR SUSUYOR Cumhuriyet, Yazı: Oktay Ekinci, 18.05.2009 |
|
ARKEOLOGLAR ÇANKAYA'DA
Cumhurbaşkanı Gül dün Çankaya Sofrası’nda 18 Mayıs Dünya Müzeler Günü dolayısıyla arkeolog ve müzecileri ağırladı. Yemeğe, Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof.Dr. İlber Ortaylı, Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer, Sadberk Hanım Müzesi Müdür Vekili Hülya Bilgi, Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün, Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof.Dr. Fahri Işık, Japon-Anadolu Arkeoloji Enstitüsü Başkanı Dr. Sachihiro Omura, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof.Dr. Fikri Kulakoğlu ve Batman Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Abdusselam Uluçam katıldı. Yemekte, ağırlıklı olarak kadro sorunu ve Arkeoloji Enstitüsünün kurulması konuları masaya yatırıldı. Prof.Dr. İlber Ortaylı, “Sayın Cumhurbaşkanı konulara çok vakıf. Çok memnun oldum. Çok yararlı oldu” dedi.
Vatan, 18.05.2009
Çankaya Sofrası’nda önceki gün müzeciler ile
arkeologları ağırlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
Ilısu Barajı’yla sular altında kalacak olan
Hasankeyf’in üzerinde durdu. Hürriyet, Haber: Umut Erdem, 20.05.2009 |
|
İSTANBUL HAKKINDA NE BİLİYORSUN?
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Görsel Sanatlar Yönetmenliği, çağdaş sanatın İstanbul’un farklı bölgelerine ulaştırılması amacıyla başlattığı Taşınabilir Sanat projesinin beşinci sergisini açtı. İlk sergisi Kartal’da açılan ardından Ümraniye, Tuzla ve Küçükçekmece’yi ziyaret eden Taşınabilir Sanat, şimdi Ümraniye’de. Proje kapsamında hazırlanan ‘Hakkımda ne Biliyorsun?’ sergisi 14 Haziran’a kadar Ümraniye Atakent Kültür Merkezi’nde ziyaret edilebilecek. Günlük hayatta, bireyleri bilgi depolarına dönüştüren teknolojik gelişmeler ve medya ağını irdeleyen ‘Hakkımda ne Biliyorsun?’ sergisi, ziyaretçilerin yaşadıkları coğrafyayı anlamaları ve coğrafyayla etkileşime geçmesini hedefliyor. Sergide Deniz Aygün, İnsel İnal, Çiğdem Kaya, Evrim Kavcar, Gülçin Aksoy, Raziye Kubat eserleriyle yer alıyor. Taşınabilir Sanat projesi kapsamında 2010’a kadar 20 sergi paketinin 39 ilçede İstanbul’la buluşması hedefleniyor. Radikal, 18.05.2009 |
|
PAMUKKALE YENİLENDİ
|
|
BAYINDIR'DA 'TARİH TURİZMİ'NE HAZIRLIK
Bayındır'ın geçmişi ile geleceği arasında köprü oluşturan tarihsel yapılar, bakımsızlıktan ve ihmalden dolayı yok olmaya başladı. Belediye Başkanı Mehmet Kertiş, "İlçemizdeki tarihi yapılar restore edilerek, Tarih Turizmi canlandırılacaktır" dedi.
Haber Ekspres, 17.05.2009 |
|
KAPILAR ŞEHRİ ERZURUM KAPILARINI KORUYAMADI
Tarihte, kalesi, tabyaları ve düşman işgaline karşı yapılan dış surlarıyla ün kazanan Erzurum, bu surlardan şehrin dışına açılan kapılarıyla da, tarihi bir öneme sahip bulunuyor. İçeriden Erzincan Kapı, Gürcü Kapı, Tebriz Kapı; dışarıdan da, İstanbul Kapı, Kars Kapı, Kavak Kapı ve Harput Kapı ile çevrelenen Erzurum'da, bu kapılardan sadece 3'ü günümüze ulaşabildi.
Kapılardan Erzincan, Gürcü ve Tebriz diye adlandırılanları, 'Erzurum Kapıları' diye adlandırılırken, İstanbul, Kars, Kavak ve Harput ise, 'Devre-i Muttasıla Kapıları' şeklinde ifade ediliyor. Bu kapıların dışında, Şair Nefi İlköğretim Okulu civarında Yeni Kapı, Kale civarında da, Gez ve Uğrun isimli iki kapıyı daha barındıran Erzurum, çarpık yapılaşma ve tarih bilinçsizliği yüzünden bu kapılarını da koruyamadı.
Erzurum'un kapılarından en şanslısı, Kars Kapı oldu. Askeri bölge içerisinde bulunuyor olması nedeniyle devamlı koruma altında tutulan Kars Kapı, şehri çevreleyen surları göstermesi açısından büyük bir öneme sahipken, Atatürk'ün Erzurum'a girdiği kapı olan İstanbul Kapı ise, alemcilerin mekanı olmuş durumda.Kale'ye en yakın girişlerden olan Tebriz Kapı'nın, Ebu İshak Kazeruni'nin türbesi, Ulu Camii ve Çifte Minareli Medrese üçgeninde bulunduğu öğrenilirken, 19. yüzyıl belgelerine göre, bir köprüden geçilerek dış sura ulaşılmakta ve az sonra da, halk arasındaki adıyla 'Tevrüz' Kapı'sına varılmakta idi. Şehrin batı tarafına düşen Erzincan Kapı'nın ise, Çaykarye suyunun hemen arkasında bulunduğu belirtilirken, burada yine Çaykarye adlı bir köprü ve Ilıca'yı bile görüş alanında bulunduran sur ve kulenin bulunduğu kaydedildi.Şehir içerisindeki kapılarından farklı olarak, 'Devre-i Muttasıla' adı verilen batıda İstanbul Kapı, Doğu'da Kars Kapı, güneyde Harput Kapı ve kuzeyde ise Kavak Kapı'dan giriş çıkışın yapıldığı Erzurum'da, söz konusu kapılardan sadece 3'ü günümüze ulaşabildi.
Kars Kapı, askeri bölge içerisinde bulunuyor olması nedeniyle günümüze kadar ulaşmayı başarırken, İstanbul Kapı da, çevresinde park alanı yapılmış olmasına rağmen, sarhoşların mekanı olmaktan kurtarılamadı. Mustafa Kemal Atatürk'ün, 3 Temmuz 1919 tarihinde geldiği Erzurum'a İstanbul Kapı'dan giriş yapması, bu kapıya ayrı bir anlam kazandırırken, bu özellik, kapının bakımsızlıktan kurtarılmasına bile yetmedi. Geceleri alemcilerin adresi olan İstanbul Kapı, zaman zaman çevre sakinleri tarafından da şikayet konusu edildi. Kapının hem içler acısı hali, hem de alemcilerin buluşma adresi olmasından yakınan vatandaşlar, ilgilileri bu konuda defalarca ikaz etmişti. Devre-i Muttasıla'nın üçüncü kapısı olan Harput'tan, günümüze kalan herhangi bir iz bulunmazken, şehrin kuzeyine kalan Kavak Kapı ise, şu anda iki mahalleyi birbirine bağlayan bir tünel vazifesi yapıyor.
Vatandaşlar, Erzurum'un geçmişiyle adeta özdeşleşmiş olan kapıların, düşmana karşı geliştirilen savunma taktiğinin önemli bir parçası olduğuna vurgu yaparak, kapılardan çok azının günümüze ulaşmış olmasının büyük bir talihsizlik olduğunu dile getirdiler. Erzurumlular, hiç olmazsa İstanbul Kapı, Kars Kapı ve Kavak Kapı'nın koruma altına alınması ve gelecek nesillere ulaşmasının sağlanması çağrısında bulunarak, "Biz bugün nasıl ki, söz konusu kapıların ortadan kalkmasına sebep olanlara öfke duyuyorsak, bizden sonraki nesil de, aynı öfkeyi bize duyacaktır. Bu nedenle tarihi mirasımızdan gelecek nesli mahrum bırakmayalım" diye konuştular. Yeni Şafak, 17.05.2009 |
|
ALTI YILDA BİR MÜZE DOLUSU ESER ÇIKARILDI
Haber Ekspres, Fotoğraf: Milliyet Ege, 17.05.2009 |
|
İSHAK PAŞA SARAYI'NA GİDEN ZİYARETÇİLERİN KARŞILAŞTIĞI İLGİNÇLİKLER
Türkiye'nin sayılı turistik mekanlarından birisi olan Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesinde yaşanan ilginçlikler bu kadar da olmaz dedirten cinsten.
İshak Paşa Sarayı'nın çevresindeki umumi tuvaletlerin kapalı bulunması buraya gelen yerli ve yabancı turistlerin tepkisine neden oluyor. Her yıl binlerce turistin gezdiği İshak Paşa Sarayı'nda tuvalet ayıbı yaşanıyor. Tarihi Saray'ı ziyarete gelenlerin tuvalet ihtiyacını gidermesi için yaptırılan umumi helaların turizm sezonu olmasına rağmen kapalı bulunması şaşkınlıkla karşılandı. Tuvalet ihtiyacını gidermek için Doğubayazıt'a giden yerli ve yabancı turistler,"Böylesine tarihi bir mekanın olduğu yerde umumi helaların kapalı bulunmasına anlam vermekte güçlük çekiyoruz. Helalar kapalı olduğu için tuvalet ihtiyacımızı Doğubayazıt'ta gidermek mecburiyetinde kalıyoruz. Yetkilileri bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz" dediler. Bu arada konuyla ilgili görüşlerini almak istediğimiz yetkililer ise açıklama yapmaktan kaçındı. Zaman, 17.05.2009 |
|
AHMED-İ HANİ TÜRBESİ HURAFE İNANÇLARLA TAHRİP
EDİLİYOR Zaman, 17.05.2009 |
|
TARİHİ YARIMADA'DA ARAÇ TÜNELİNE HAYIR! Radikal İki, Yazı: Korhan Gümüş, 17.05.2009 |
|
MÜZELERE SIĞMAYAN TARİHİ ESERLER DEPODA ÇÜRÜYOR
Muğla'da çıkarılan tarihi eserler, müzelerin yetersizliği sebebiyle adeta çürümeye terk ediliyor. Merkez, Milas ve Fethiye ilçelerindeki şehir müzelerinde bulunan 79 bin 196 eserin 76 bin 838'i, yeterli teşhir salonu bulunmadığı için depolardan çıkarılmıyor.
Şu anda Muğla Müzesi'nde bulunan 7 bin 332 eserin 795'i, Milas Müzesi'nde 51 bin 864 eserin 563'ü, Fethiye Müzesi'nde ise 20 bin eserin sadece bin tanesi sergilenebiliyor. Muğla Müzesi'ne, Yatağan İlçesinde bulunan kömür havzaları içindeki Stratonikeia ve Lagina antik kentlerinden, Milas Müzesi'ne Labranda, Herakleia, İasos, Euromos, Beçin ve Gümüşkesen gibi önemli ören yerlerinden, Fethiye Müzesi'ne de Köyceğiz İlçesindeki Kaunos ve Yaka Tlos'tan çıkarılan eserler götürülüyor.
Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Süslü, merkez ve Milas'taki müzelere yeni yerler bulmak için çalışmaların devam ettiğini bildirdi. Süslü, Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Genel Müdürlüğü'nün çalışma sahasındaki arkeolojik kazılar içinse Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'yle beş yıllık protokol imzalandığını söyledi. Buna göre söz konusu sahadaki kazılardan, Milas Müze Müdürlüğü sahasındaki sorumlu olacak. İl Kültür ve Turizm Müdürü, "Arkeolojik çalışmalar, ülkenin kömür ihtiyacı da düşünülerek TKİ'nin sahasındaki üretim faaliyetlerini aksatmayacak şekilde sürdürülecek. Bittikten sonra ise alan yine TKİ-GELİ 'ye teslim edilecek. Bu sebeple yoğun bir şekilde devam eden kazı çalışmalarında çok sayıda tarihi eser ortaya çıkarılıyor. Bunların sergilenmesi için yeni bir müzeye ihtiyaç var." dedi.
Milas Müze Müdürlüğü sorumluluk sahasında bulunan Belen Tepesi, Mengefe mevkisindeki kazı çalışmalarında çıkarılan tarihi eserlerin bu müzeye, Lagina'da çıkanlarınsa Muğla Müze Müdürlüğü'ne teslim edildiğini belirten Murat Süslü, şunları söyledi: "Yatağan İlçesi Börükçü mevkisiyle Milas İlçesi Belen Tepesi Mengefe mevkisi ve Hüsamlar Köyü sınırları içinden gelecek eserlerle birlikte, söz konusu alanda TKİ'nin kömür çıkarma çalışmalarına hız vermesinden dolayı daha da genişleyerek devam edecek kazılardan çıkacak tarihi eserlerin artacağı düşünülmektedir. Bunların restorasyon, konservasyon, envanter, fotoğraf, depolama ve sergileme çalışmalarının güvenli ve hızlı yapılabilmesi için Milas ve Muğla merkeze acilen yeni birer müze kurulması gerekmektedir." Zaman, Haber: Kayber Avcı, 16.05.2009 |
|
HASANKEYF İÇİN ZOR KARAR
Binlerce yıllık tarihe şahitlik eden Hasankeyf, sular altında kalacak mı? Burada yaşayanlar tereddüt içinde; bir tarafta tarih, geçmiş ve hatıralar, diğer yanda barajla birlikte gelen insanca bir hayat, tarım ve su...
Gizemli bir şehir..!
Batman'dan Hasankeyf'e doğru yola çıkıyoruz, Batman ovasındaki ekinler dizboyu yükselmiş, bu sene yağışlar iyi, bereketli olacağa benziyor. Önceki sene aynı ovada ekinlerin kuruduğu, kaldırılamadığı söyleniyor. Sağımızda Raman, solda Karadağ; Meymuniye Boğazına varıyoruz; sağda ve solda dizilmiş petrol kuyuları, Batmanlıların "atbaşı" dedikleri demir düzenekler, takırtılar çıkararak çalışıyor, petrol çıkarıyor. Kuş sesleri bu takırtılara karışıyor. Meymune Boğazı'nın sonuna doğru, Dicle solumuzda nazlı nazlı akıyor. Nehir kıyısını kırmızıya boyayan gelincikler ve Dicle'nin uzaktaki kayalarla bütünleşmiş müthiş güzelliğine dalıyoruz...
Uzaktan Hasankeyf görülüyor. Masallarda anlatılan şehirlerin, zihnimde canlanan şekli. Mübalağasız, bir masal şehri. Akan müthiş güzellikteki Dicle, karşıya bağlayan köprü, nehir kıyısında yükselen mücevher güzelliğindeki tarihi minareler, hemen kıyıdan yükselen mağaralarla dolu kaya üzerindeki tarihi kale...
Bu güzelliğe tutulmuş olarak köprüye yöneliyor, zaman zaman durup akan suya, kaleye ve diğer tarihi eserlere, güzelliklere dalıyor, eskilere gidiyorum. Karşı kıyıda bir çay içerek kendime geliyorum. Küçücük ama cıvıl cıvıl çarşıya yöneliyorum. Sağda solda küçük dükkanlar, sergilenmiş Hasankeyf kilimleri, battaniyeleri, kumaşları, turistik eserler, çalışan eski dokuma tezgahları... Gruplar halinde yerli ve yabancı turist kafileleri geliyor, ortalık kalabalık, belli ki hepsi benim gibi çarpılmış bu güzelliklere. Çarşının sonunda, sağda o müthiş güzellikteki minare yanıbaşımda dikili duruyor. Aslında burada El-Rızk Camii varmış, Eyyubiler tarafından yapılmış, ama zamanla yıkılmış, bu minare tek başına kalmış... Kale'ye doğru yolumuza devam ediyoruz. Soldaki mağaralar, çayhane ve kafe yapılmış. Taş merdivenleri tırmanıyor, taştan oyulmuş, eskiden ev olarak kullanılan bir mağaraya gidiyor, hem çayımızı içiyor, hem de kalenin ve diğer tarihi mekanların, Dicle'nin masalımsı güzelliklerine tekrar dalıyoruz...
Sadece Kale'de 6 bin olmak üzere, bu civarda eskiden ev olarak kullanılan 10 bin mağara bulunmakta. Her mağarada ısıtma, aydınlatma ve yemek pişirme için kullanılan şömineler varmış. Çok eskiden beri su getirilmiş, kanalizasyon şebekesi yapılmış bu kalede, mağaralarda... "3 bin yıl önce bunlar vardı, ama şimdi Hasankeyf'te su da kanal da yok" diyor Çoban Ahmet. Kaleyi gezdirirken kalıntılar arasında su ve kanalizasyon için kullanılan çömlek gibi boruları gösteriyor... Kalenin iki kapısı var, batıdaki sır kapısını sadece kalede yaşayanlar bilir. Kale'nin tarihi kapısı üzerinde yılan ve akrep kabartmaları var. Çoban Ahmet, bu kapıdan geçeni yılan sokmaz, akrep zehirlemez diyor.
Çoban Ahmet, Hasankeyf'e özgü kilim, battaniye, kumaş ve diğer el sanatları ürünlerinin sergilendiği büyük mağarayı gezdiriyor, buranın hal yeri olarak kullanıldığını söylüyor. Bir köşede bulunan gülle biçimindeki siyah taşı gösteriyor, bu taşın bir halatın ucuna bağlandığını, tehlike anında Kale'deki Ulucami'nin kuyusuna bırakıldığını, bundan oluşan sesin kaledeki bütün mağaralarda duyulduğunu ve herkesin buna göre tedbir aldığını anlatıyor. Dicle'den 200 metre yükseklikte bulunan kaleden nehre inen iki gizli su yolu varmış. Moğolların ele geçiremediği tek kale, bu muhkem Hasankeyf kalesi... 1972 yılına kadar kaledeki mağaralarda 10 bin insan yaşarmış, sonra tarihi eserler dozerlerle yerlebir edilmiş, bunların üzerinde 45 metrekarelik afet evleri yapılmış, bu insanlar o evlere yerleştirilmiş. Kale ve bütün Hasankeyf de sit alanı ilan edilmiş...
Kale'den bütün tarihi eserler görülüyor. Eyyubi hükümdarı Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış Sultan Süleyman Camisi sağlam kalamamışsa da, minaresi bütün ihtişamı ve güzelliğiyle duruyor. Hemen yakınında Kızlar Camisi, Koç Camisi ve Medresesi, türbeler... Büyük hükümdar Selahattin Eyyubi'nin de bu medresede okuduğu söyleniyor. Eyyubiler'den kalma bir şaheser olan Taş Köprü'nün ise sadece ayakları kalmış. İki ayak arasında 40 metre gibi bir mesafe bulunmakta. Dicle kıyısına yakın, yeşillikler içinde, soğan biçiminde bir mücevher bulunmakta, bu da Zeynel Bey Türbesi...
Malabadi Köprüsü Mostar gibi.
Türkiye Gazetesi, Yazı: Behçet Fakihoğlu - İrfan Özfatura, 15.05.2009 |
|
AYASOFYA CİVARINDA OTOPARK REZİLLİĞİ
Geçen
çarşamba günü içimden gelen sese uydum ve öğle vakti
Arkeoloji Müzesi'ne gittim. Hem müzenin çok sevdiğim
bahçesinde biraz vakit geçirecektim.
Hem de Marmaray kazılarında ortaya çıkan bulguların
sergilendiği "İstanbul'un Sekiz Bin Yılı" adlı
sergiyi gezecektim. O da bir yana. Müze ve Darphane tarafına dönülen yerde yol bir barikatla kesiliyordu. Barikatın üzerinde "Dikkat, farları söndürün, jandarma bölgesi" yazıyordu.
Yıllar boyu burada görmediğim şeyler! Hiç değilse Jandarma bölgesi denilen yerde arabalar yoktur, diye düşünerek yürümeye devam ettim ki. Aman Allahım! Topkapı Sarayı ve Aya İrini'nin bulunduğu noktaya kadar yolun iki yanına çoğunluğu resmi plakalı onlarca araba park etmişti. Tadım kaçtı. Vazgeçtim müzeye girmekten. Yürüdüm. Ayasofya'ya çıktım. Ayasofya'nın çevresindeki manzarayı nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum. Rezillik demek hafif kalır! Etrafın turistler ve satıcılarla mahşer yerine çevrilmiş olması yetmiyormuş gibi...
Otobüsler ve özel araçlar meydanı doldurmuşlardı. Bir çekici son derecede demode bir yöntemle park etmiş araçları çekmeye çalışıyordu. Durup baktım, bir aracın çekiciye yüklenmesi 20 dakika sürdü. Park eden öteki araçların sürücüleri o yüzden hiç telaşa kapılmadan kahvelerini yudumladılar.
Hemen yan taraftaki Caferağa Medresesi'nin sessiz, sakin avlusuna sığınmak istedim. Alemdar Sokak'a girdim ki, ne göreyim. Sokak açık otopark haline gelmiş. Yürümek neredeyse imkansızdı. Turistlerin bütün bunlara katlanıyor görünmesi bizi aldatmamalı! İpin ucu kaçmış, bu çok açık!
Şimdi İstanbul'u yönetenlere soruyorum. Valiliğe, Büyükşehir ve Eminönü belediyelerine ve Emniyet Trafik Dairesi'ne soruyorum. Bu manzaradan haberiniz var mı? Sabah, Yazı: Haşmet Babaoğlu, 15.05.2009 |
|
METRO İNŞAATINDA FATİH'İN KAYIP HAMAMI BULUNDU
Vatan Caddesi’ndeki Aksaray Metro İstasyonu yanında Şişhane-Yenikapı ve Marmaray metro hattı için yapılan yeni bir inşaat kazısında, Fatih Sultan Mehmet döneminden kalan 540 yıllık bir Osmanlı hamamının kalıntıları bulundu.
İstanbul’da Fatih döneminden kalan ve Bursa üslubuyla yapılmış, iki simetrik kubbesi ve tuğla duvarlarıyla Osmanlı mimarisinin ilk örneklerinden olan caminin külliyesinde yer alan hamam, 1950’lerde Başbakan Adnan Menderes hükümetinin Vatan ve Millet caddelerini yaptırmasına kadar ayaktaydı.
Alanda çalışan inşaat yetkilileri, metro çalışmaları sırasında bir süre önce tarihi kalıntılara rastladıkları ve durumu İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne bildirdiklerini belirtti. Bu yetkililer, daha sonra Müze Müdürlüğü’nün onayıyla kalıntıların üstünü kapattıklarını kaydetti.
Ünlü sanat tarihçisi Prof.Dr. Semavi Eyice; Aksaray’daki Murat Paşa Camisi ve külliyesi içinde yer alan Murat Paşa Hamamı’nın, İstanbul’un fethinden sonra yapılan ilk hamam olduğunu vurguladı. Eyice, külliye kapsamında yer alan medrese, imaret ve çifte hamamın 1956’da Adnan Menderes döneminde Vatan ve Millet caddelerinin yapımı sırasında yıktırıldığını söyledi.
Yıkılan hamam ve külliye binalarına ait molozların, yine o dönemde yapılan sahil yoluna döküldüğünü anımsatan Eyice, ”Dönemin İmar Bakanı, hamamı sahil yoluna serdiğini, isteyenlerin oraya gidip hamama bakabileceklerini söyleyerek bu tarihi yapıyı dalga konusu etmişti “dedi.
Hamamın o dönemde yıkılmasına rağmen günümüze kadar gelen kalıntısında, hamamlarda bulunan “cehennemlik” denilen bölümün caddenin altında kaldığına dikkat çekti. Eyice,. “cehennemlik” adı verilen bu bölümün altında da Bizans dönemine ait mozaiklerin olduğunu vurguladı.
Osmanlı’nın İstanbul’a geldiği sırada bu mozaiklerin üzerinin toprakla örtülü olduğunu kaydeden Eyice, bu mozaiklerin üstüne hamam inşa edildiğini söyledi. İstanbul Üniversitesi Haber Ajansı, Haber: Neslihan Karakoç, 14.05.2009 |
![]() |
|
Yazılıkaya (Charles Texier) |
...1839
|
![]() |
10 - 16 Mayıs 2009 |
|
TARİHİ CAMİNİN TARİHİ
HALILARINI ÇALAN 4 KİŞİ YAKALANDI
Sivas Hürdoğan, 15.05.2009 |
|
KAZILARDA HİTİT FİGÜRLERİ BULUNDU
Yozgat'ın Boğazlıyan İlçesi'ne bağlı Çalapverdi beldesinde yapılan arkeolojik incelemeler sırasında Hitit dönemine ait figürler bulundu.
Çalapverdi Belde Belediye Başkanı Mehmet Tanrıkulu'nun, beldede her evin avlusunda tarihi bir kalıntıya rastlamasını söylemesi ve beldede buluna Kaletepe Höyüğü'nün Kayıp Şehir Pteria olduğunu iddia etmesi üzerine İl Müze Müdürlüğü bölgede araştırma başlattı.
Çalapverdi Belediye Başkanı Tanrıkulu, Müze Müdürlüğü'nden gelen arkeologların, beldede bulunan tarihi kalıntıları ve höyüğü incelediğini burada tarihi kalıntıların rapor olarak tutulduğunu belirterek, "Bu bölgede Hitit, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler var. Bu eserlerden bir tanesi inceleyen arkeologlar, mezar taşı görünümündeki eserin üzerindeki figürler, Hitit dönemine ait. Taş beldemizden alınarak Yozgat Müze Müdürlüğü'ne götürüldü" dedi.
Yapılan incelemelerin ardından beldede bir araştırma ve kazı çalışmasının başlamasını beklediklerini ifade eden Tanrıkulu, bir an önce çalışmalara başlayarak, tarihi alanların turizme kazandırılması gerektiğini sözlerine ekledi Yozgat Kent Haber, 15.05.2009 |
![]() |
TARİHİ KALINTILAR
ÇÖPLÜĞE DÖNDÜ
Sivas Hürdoğan, 15.05.2009 |
|
![]() |
MÜZAYEDELERDE PARA SAÇILMAYA DEVAM EDİYOR
Fotoğraf Altı: David Hockney'nin "Beverly Hills Housewife" isimli eseri
İngiliz ressam David Hockney'nin bir tablosu, ABD'deki Christie's müzayede evinde düzenlenen açık artırmada, rekor bir fiyat olan 7,9 milyon dolara satıldı.
Ekonomik durgunluğa rağmen çok yüksek fiyata alıcı bulan Hockney'nin 1966-1967 yıllarında yaptığı "Beverly Hills Housewife" adlı, 4 metre uzunluğunda ve 2 metre yüksekliğindeki tablosunun başlangıçta 7 ile 10 milyon dolar arasında satılmasının beklendiği belirtildi. Hockney'nin, bir başka tablosu da 2006 yılında 5,4 milyon dolara alıcı bulmuştu. Cnn Türk, 14.05.2009 |
KAPADOKYA'NIN UZAYDAN
GÖRÜLEN DEV HEYKELİ
Yaklaşık 10 yıldır 'Hayatın Ritmi'
adlı projesiyle dünyanın 12 ülkesinde, 'Google Earth'
programından ve uzaydan görülebilen heykeller yapan
Avustralyalı heykeltıraş Andrew Rogers, Kapadokya'da
yaptığı yeni heykellerini tamamladı. Cnn Türk, 14.05.2009 |
|
SÜRMENE'DEKİ TARİHİ YAKUPOĞLU KONAĞI'NA KAMULAŞTIRMA KARARI ÇIKTI
Trabzon'un Sürmene İlçesi Balıklı Mahallesi'nde bulunan Hacı Yakupoğlu Konağı, Trabzon Valiliği ve Sürmene Kaymakamlığı'nın ortak çalışması sonucu kamulaştırıldı.
Devir teslim imza töreninde konuşan Sürmene Kaymakamı Mustafa Özarslan, Trabzon Valiliği'nin 'eski eser ve kültürel varlıkların korunarak kamulaştırılması ve turizme aktarılması' konusunda Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile yapılan çalışmalar sonucu, Sürmene'de hala hak sahipleri de bulunan tarihi Hacı Yakupoğlu Konağı'nın kamuya aktarıldığını belirtti.
Kamulaştırılan alanın 2 bin169 metrekare olduğunu ve 368 bin TL'ye devlete aktarıldığını söyleyen Kaymakam Özarslan, "Bir an önce restorasyon çalışmalarına başlayacağız. En kısa sürede tarihi Hacı Yakupoğlu Konağı'nın restorasyonunu tamamlayıp hemen yanında bulunan ve daha önceden kamuya aktarılmış olan Memişağa Konağı gibi hazır hale getirerek turizme açmayı hedefliyoruz'' şeklinde konuştu.
Ayrıca, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden, ilçede bulunan iki cami için de ödenek istediklerini belirten Özarslan, "Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 'Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıkları', yani 'Tarihi Eser' statüsünde gördükleri Kuleli Mahallesi ve Karacakaya Köyü camilerinin de yatırım programları çerçevesinde onarım ve restorasyonlarının yapılacağını belirtti. Zaman, Haber: Hasan Marap, 14.05.2009 |
|
700 YILLIK GEÇMİŞİ BULUNAN ÇOBANDEDE KÖPRÜSÜ'NÜ, CEHALET VE İLGİSİZLİK YIKIYOR
İlhanlılar döneminde yaptırılan ve 700 yıldan bu yana ayakta kalmayı başaran Çobandede Köprüsü'nün sahipsizliğe ve define avcılarının insafına terk edilmesi tepkilere neden oluyor.
Pasinler- Horasan arasında yer alan ve Aras Nehri üzerinde kurulu bulunan Çobandede Köprüsü'nün yağmalanmasına Atatürk Üniversitesi (AÜ) öğretim üyelerinden de tepki geldi. AÜ Su Ürünleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Namık Mevlüt Aras, ecdat yadigarı tarihi eserlerin bakım ve korunmasında gerekli hassasiyetinin gösterilmemesinden şikayetçi oldu. Doç.Dr. Aras, İlhanlı Sultanı Gazan Han'ın veziri Çoban Salduz tarafından 1297 yılında yaptırılan Çobandede Köprüsü'nün günümüze kadar savaş, deprem gibi çok sayıda afet atlattığını ifade etti. Aras, tarihi köprünün kesme taşlarının duyarsız kişilerce ev, ahır yapımında kullanıldığını anlattı.
Tarihi köprünün hizmete yeniden açılması halinde bakımının yapılacağını kaydeden Doç.Dr. Aras,"Bu topraklara vurulmuş Türk-islam medeniyetinin mühürlerinden birisi olan Çobandede Köprüsü'nün sahipsizliğe, ilgisizliğe, define avcılarının yağmasına terk edilmesi maşeri vicdanlarda rahatsızlığa neden olmuştur. Bu topraklara sahip çıkma iddiasında bulunan milletlere verilecek en güzel cevap bu topraklara Türk- İslam mührü niteliğindeki bu eserlerin varlığıdır. Maalesef bu eserlerimiz de ihmal, ilgisizlik sonucu yok olmaya yüz tutmuş. Yetkililerin bu konuda gereken hassasiyeti gösterip, ecdat yadigarı bu eserin korunması ve yaşatılması için gereken hassasiyeti göstermelerini umut ediyoruz. Yavuz Sultan Selim Çaldıran'a giderken, Kanuni Sultan Süleyman, Bağdat üzerine yürürken ve 4. Murat da yine bir sefere çıktığında Çobandede Köprüsü'nü kullanmış."
Prof.Dr. Sıtkı Aras da Türk edebiyatında önemli yeri bulunan Aşık Kerem'in Çobandede Köprüsü üzerine yazdığı şu şiiri hatırlatıyor: Bugün geldim baktım sana/ Köprü Han, Aslım gördün mü/Ayrıldım ben Aslı yardan/ Köprü Han Aslı'm gördün mü/Besmele ile kurulmuş binası/Kudretten imiş hem yapısı/Buna derler 'Çoban Köprüsü' Köprü Han Aslı'm gördün mü... Zaman, Haber: Orhan Yıldırım, 14.05.2009 |
|
GOLF ARAÇLARI İLE SAFRANBOLU TURU
Karabük'ün tarihi konaklarıyla ünlü Safranbolu İlçesi'nde, kulaklık sistemiyle 3 dilde evlerin mimarisi ile ilgili bilgilerin aktarıldığı gezi araçlarına turistler ilgi gösteriyor. UNESCO'nun Dünya Miras Kentleri Listesi'ndeki Safranbolu'ya gelen turistler, bir turizm şirketi tarafından satın alınan golf araçlarıyla anıt eserler ve konakların yer aldığı alanlarda gezdiriliyor. |
![]() |
KARS'IN 'TARİH ÖNCESİ'
RESSAMLARI Cumhuriyet, Yazı: Oktay Ekinci, 14.05.2009 |
|
![]() |
YENİ BULUNAN VENÜS HEYKELCİĞİ SANATIN BAŞLANGICINA IŞIK TUTUYOR
Güneybatı Almanya’da bir mağarada yapılan kazılarda bulunan fildişinden oyulmuş 40.000 yıllık bir kadın heykelciğinin, insanın kendisini üç boyutlu ve figüratif şekilde temsil ettiği en eski buluntu olduğu açıklandı.
Başı olmayan bu figürin daha önceki örneklerden en az 5.000 yıl daha eski ve modern insanın Avrupa’ya ulaşmasından kısa bir zaman sonra yapıldığı düşünülüyor. Şekli ve tarzı kendisinden binlerce yıl sonra yapılan heykellerle benzerlikler göstermekte. Nature dergisinde yayınlanan makalesinde Tubingen Üniversitesi’nden arkeolog Nicholas J. Conard, heykelciğin “Paleolitik sanatın anlam ve içeriğine bakışımızı radikal bir şekilde değiştirdi” demekte.
Heykelcik, Ulm şehrinin 20 km güneybatısında bulunan Fels Mağarası’nda bulundu. Bu mağarada daha önce yapılan kazılarda yine Conard tarafından tümü fildişinden yapılmış ve 30.000 – 31.000 yıl aralığına tarihlenen kuş, ayı ve yarı aslan / yarı insan heykelcikleri bulunmuştu.
Son bulunan heykelcik ise birkaç ay önce, zeminden 2.70 m derinlikte, işlenmiş fildişi kırıkları, at ve geyik kemikleri ve çakmaktaşı kırıkları arasında, altı parçaya kırılmış durumda ele geçmişti. Karbon testleri heykelciğin bulunduğu tabakayı 35.000 – 40.000 yıla tarihlemekte. Los Angeles Times, Haber: Thomas H. Maugh II, 14.05.2009 |
TELEKOM KAZISINDA YENİ
TARİHİ ESERLER BULUNDU İstanbul Üniversitesi Haber Ajansı, Haber. Ümit Altındere, 13.05.2009 |
|
GÖBEKLİTEPE'YE ARKEOLOG
ÇIKARMASI
Şanlıurfa'da Alman Arkeolog Claus Schmith Başkanlığı'nda yapılan kazılarda Neolitik Çağ'a ait çeşitli tarihi eserlerin bulunduğu Göbeklitepe'deki kazı alanı yabancı arkeologların da bulunduğu 50 kişilik bir grup tarafından incelendi. Arkeologlar kazı sorumlusu Alman Arkeolog Claus Schmith'ten yaptıkları kazı çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Çukurova Üniversitesi'nin düzenlediği botanik çalıştayına katılan arkeolog ve biyologlar, 11 bin 500 yıl öncesine ait tarihi eserlerin bulunduğu Göbeklitepe kazılarını gezdi. Çukurova, Dicle ve Akdeniz Üniversitesi görevlilerinin yanı sıra, Almanya Suriye, Amerika ve Japonya'dan arkeolog ve biyologların yer aldığı yaklaşık 50 kişilik bilim adamı Göbeklitepe'deki kazı çalışmalarını inceledi. Burada yapılan kazılarda bulunan tarihi eserleri inceleyen yerli ve yabancı arkeologlar, Göbeklitepe hakkında yetkililerden bilgi aldı.
Gezi sorumlusu Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Hakan Yeşilkan, Çukurova Üniversitesi'nden botanik çalıştayı için bir araya gelen ve aralarında biyolog ve arkeologların da grup üyeleri, bitkinin evrime uğradığını, ziraatın ilk yapıldığı yer olarak söylenen Göbeklitepe ve Karacadağ bölgesinde inceleme ile araştırmalarda bulunmak amacıyla gezi yaptıklarını söyledi.
Göbeklitepe kazı sorumlusu Claus Schmith ise, "Botanikçiler Göbeklitepe'yi gezmeye geldi. Tarihte burası bir ziraat merkezi gibi görülüyor. Tarih için burası çok önemli onun için bölgede incelemeye geldiler" dedi. Şanlıurfa Kent Haber, 13.05.2009 |
|
KAZI ÇALIŞMALARI BATMAN
ÜNİVERSİTESİ'NDE Hasankeyf kazı çalışmalarını 5 yıldır yürüten Selçuk Üniversitesi, çalışmaları Bakanlar Kurulu kararıyla Batman Üniversitesi’ne devretti.
Batman Üniversitesi Rektörü ve Hasankeyf kazı Başkanı Prof.Dr. Abdüsselam Uluçam, cuma günü düzenleyeceği basın toplantısıyla Batman Üniversitesi adına ilk kazı çalışmalarını başlatacak.
Prof.Dr. Abdüsselam Uluçam "Daha önce kazı çalışmalarını Selçuk Üniversitesi rektörlüğü adına yürütüyorduk. Önceki gün bakanlar kurulundan Batman için sevindirici bir karar çıktı. Bundan sonra Hasankeyf kazı çalışmalarını Batman Üniversitesi adına yürüteceğiz. Bu gelişme hem Batman halkı adına hem de yeni kurulan üniversitemiz için olumlu bir gelişme oldu" dedi. Kazı çalışmalarının bundan sonra Batman adına yapılmasının önümüzdeki süreçte müze açılmasına katkı sağlayacağını belirten Uluçam, çıkan karar sayesinde ayrıca, üniversite öğretim üyelerinin kazı çalışmalarına doğrudan katılımı ve kazı sonrası ortaya çıkacak bulguların bilimsel değerlendirilmesine yardımcı olacağını ifade etti. Batman Gazetesi, 13.05.2009 |
|
GÖKMEDRESE İŞÇİLERİNDEN SUÇ DUYURUSU
Sivas'taki Gökmedrese'nin restorasyonunda çalışan işçiler, 9 aydır paralarını alamadıklarını ve istediklerinde işten atıldıklarını ileri sürerek savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Gökmedrese'de çalışan bir grup işçi, alacaklarını tahsil edemediklerini ileri sürerek eylem yaptı. Medresede toplanan işçiler adına konuşan Duran Kaplan, bu olayın Sivas'ın kanayan yarası olduğunu iddia ederek, "Burada çalışan arkadaşlar işten çıkarıldı. 5-6 aydır alacağımızın peşinde koşuyoruz. 'Burada iş yapılıyor' diyorlar ama 15-20 gündür hiç çalışan yoktur" dedi. Alacaklarını istedikleri zaman işten çıkarıldıklarını ileri süren Kaplan, "9 aydır paramızı alamıyoruz. Şu anda çalışmalar durdu. Paramızı alana kadar kimseyi çalıştırmayacağız" ifadelerini kullandı.
İşçiler, yaptıkları açıklamanın ardından Sivas Adliyesi'ne giderek suç duyurusunda bulundu.Sivas Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkilileri ise, ödemelerin firmaya yapıldığını ve olayın kendileriyle bir ilgisinin olmadığını belirtti. Sivas Kent Haber, 13.05.2009 |
|
MİMAR SİNAN'IN ESERİ VAN HÜSREVPAŞA CAMİİ İBADETE AÇILDI
Eski Van şehrinde ayakta duran iki yapıttan biri olan Mimar Sinan'ın eseri Hüsrevpaşa Camii, restorasyonu bitirilerek ibadete açıldı. Cami dışında külliyeyi bütünleyen ve tamamen yıkılan medrese, imaret, han, hamam ve misafirhanelerin restorasyonu bekleniyor.
Van Kalesi'nin güneyinde yer alan eski Van şehrinden günümüze kadar ayakta kalan iki yapı bulunuyor. Osmanlı dönemine ait iki cami ayakta duruyor. Kayaçelebi Camii ile Van Beylerbeyi Köse Hüsrevpaşa'nın Mimar Sinan'a 1567 yılında yaptırdığı Hüsrevpaşa Külliyesi'nden günümüze sadece camisi ayakta durabildi.
Yıllarca bakımsızlığa terk edilen külliyenin medrese, imaret ve misafirhanesi tamamen yok olurken, günümüze gelen caminin de son cemaat mahalli tamamen yıkılmıştı. Bitlis Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün restorasyon çalışmaları tamamlanarak cami ibadete açıldı. Restorasyonda caminin hemen yanında bulunan Hüsrevpaşa Türbesi de restore edilerek zarar görmesi engellendi. Ancak çevresinde yerleşim olmadığı için Cuma günleri dışında pek camiye uğrayanı yok. Şehrin gürültüsünden kaçarak huşu içinde namazını eda etmek isteyen Vanlılar araçlarıyla Cuma günleri Hüsrevpaşa'ya akın ediyor. Hüsrevpaşa Camii ve çevresinde görevlilere göre, camiye gelenlerin büyük çoğunluğu Van'ın yerlileri oluşturuyor. Daha önce restore edilen Kayaçelebi Camii ise duvarlarında yıkılmalar başladığı kapısına kilit vurularak yeniden restorasyon programına alındı. Zaman, Haber: Yahya Öylek, 13.05.2009 |
|
HASANKEYF İÇİN ULUSLARARASI İMZA KAMPANYASI Yapı, 13.05.2009 |
|
ENKAZ ALTINDAN TARİH ÇIKTI
Erzurum-Bingöl karayolu üzerindeki İl Genel Sekreterliği kampüsünde yapılan onarım ve bina yenileme çalışmaları sırasında tek katlı bir kaynak atölyesi yıkıldı.
Enkaz kaldırma çalışmaları sonrasında yer altına doğru bir geçit bulundu. Kemerli yapısıyla dikkat çeken taş yapının ortaya çıkmasıyla çalışmayı durduran İl Genel Sekreteri Selami Altınok, durumu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na bildirdi.
Yapılan incelemenin ardından yaklaşık 800 yıllık geçmişiyle bilinen mekanın tarihi Harputkapı olduğu belirlendi. Kampüs alanına yaklaşık 60 yıl önce Toprak ve Su Araştırma Enstitüsü binasının dikildiğini anımsatan İl Genel Sekreteri Selami Altınok, atölye binasının tarihi mekan üzerine ne zaman kurulduğunu tespit edemediklerini söyledi.
Uzun yıllar Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü hizmet binası olarak da kullanılan alandaki Harputkapı'yı restore ettireceklerini dile getiren Genel Sekreter Altınok, "Harputkapı, yıllarca toprak altında kalmış olmasına rağmen zarar görmemiş. Böylesine önemli bir tarihi mekanı hazırlayacağımız bir projeyle turizme kazandıracağız. Bir galeri salonu ya da bir kafeterya olarak kullanabiliriz" diye konuştu.
Tarihi İpek yolu üzerindeki Erzurum'da yerleşim alanlarının tarihi Erzurum Kalesi içinde yer aldığını anımsatan Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Ümit Kılıç, İstanbul kapı'nın kalıntıları dışında diğer tüm kapılardan günümüze hiçbir eser kalmadığını söyleyen Yrd.Doç.Dr. Kılıç, "Erzurum'da Tebrizkapı, İstanbulkapı, Karskapı, Erzincankapı, Kavakkapı, Gürcükapı ve Yenikapı isimleriyle mahalleler var. Kaynaklarda Gezkapı, Uğurnukapı ve Harputkapı da yer alıyor. Bundan 40-50 yıl öncesine kadar varlığına dair bir takım söylentiler olan Harputkapı'nın ortaya çıkması çok sevindirici. Ne zaman yapıldığına dair kesin bir bilginin olmadığı ancak Osmanlı öncesinde varlığı kabul edilen Harputkapı, en az 800 yıllık tarihi bir mekan" şeklinde konuştu. Erzurum Gazetesi, Fotoğraf: Radikal, 13.05.2009 |
|
MÜZE VE ÖREN YERLERİ DOĞRAMACI'YA EMANET
Kültür ve Turizm Bakanlığı, aralarında Efes, Topkapı, Ayasofya, Kariye ve Yıldız Sarayı müzelerinin de bulunduğu 56 müze ve ören yerindeki satış mağazaları ile diğer satış alanlarının işletmesini 2016'ya kadar İhsan Doğramacı'ya ait Bilentur'a verdi. Bilentur 8 yıl için devlete toplam 156 milyon TL ödeyecek.
Yenilenen mağazalarda "Stratejik Türk ürünleri" adıyla Türk lokumu ve kahvesi satılacak. Sabah, 13.05.2009 |
LİZBON İSTANBUL'A TAŞINDI
Sabancı Müzesi, Portekiz'deki Calouste Gulbenkian Vakfı işbirliğiyle, 'Lizbon, Bir Başka Şehirden Hatıralar' başlıklı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergide, 19. ve 20. yüzyıllarda yaşamış Portekizli sanatçıların eserleri yer alıyor.
Dün gerçekleştirilen basın toplantısına Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer, Calouste Gulbenkian Müzesi Müdürü João Castel-Branco Pereira ve serginin küratörü Helena De Freitas katıldı. Portekizli sanatçıların çektiği fotoğraflar ve yaptıkları tablolar, İstanbul ve Lizbon'un birbirine ne kadar çok benzediğini gösteriyor. Sergi, 14 Temmuz'a kadar gezilebilir. Zaman, 14.05.2009 |
![]() |
ÇANAKKALE ZAFERİ, PANORAMİK MÜZEDE YENİDEN CANLANACAK
İstanbul'un fethinin canlandırıldığı Türkiye'nin ilk panoramik müzesi Panorama 1453'ü tasarlayan ekip, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim meydanlarında müjdelediği Çanakkale Savaşı Panoramik Müzesi için çalışmalara başladı. Üzerinde ay yıldız olan 42 metre çapındaki kırmızı kubbe uydudan Türk bayrağı gibi görünecek. Panorama 1453'ün koordinatörü Haşim Vatandaş, "Müzenin gemilerden de gözükebilmesi için Seddülbahir'de yapılması lazım. Düşünülen bir yer de Kabatepe. Proje hazırlığımızı yaptık. Çalışmalar başlarsa bina ve resim iki yıl içinde biter" dedi. Sabah, 13.05.2009 |
DIŞKI FOSİLİNDE 200.000 YILLIK İNSAN SAÇI BULUNDU
Paleontologlar tarafından Güney Afrika’da, bir mağarada bulunan ve 200.000 yıllık olduğu tahmin edilen sırtlan dışkısı fosilinde 40 tel saça rastlandı. Şimdiye dek bilinen en eski insan saçı örneği kuzey Şili’de bulunan 9000 yıllık bir mumyaya aitti. Bu fosildeki saçlar ise, büyük olasılıkla öldükten sonra kahverengi sırtlan tarafından yenilen bir insana ait.
Şimdi ümitler yapılacak analizler sonrası bu saç veya tüylerin ait olduğu türün belirlenebilmesinde. Johannesburg’da bulunan Witwatersrand Üniversitesi’nden paleontolog Dr Lucinda Backwell, bu buluşun erken hominid fosil kayıtlarındaki kemik olmayan ilk buluntu olduğunu belirterek yeni teknolojiler sayesinde bu saçlardan sadece tür değil, sağlık durumu gibi birçok farklı bilginin de elde edilebileceğini umduklarını belirtti.
Araştırmacılar tarafından fosil dışkıdan cımbızlarla çıkarılan saçların ilk mikroskobik incelemesi kılların çap ve katman şeklinin modern insanda olanlarla benzerlikler gösterdiğini ortaya koydu. Araştırmanın yürütüldüğü mağara, yıllar önce insan fosillerinin bulunduğu Sterkfontein mağaralarının yakınında yer alıyor. Telegraph.co.uk, Haber: Richard Gray, 09.05.2009 |
|
ORDU, ESKİPAZAR CAMİİ'NİN TARİHİ KAPISINI ANKARA'DAN GERİ İSTİYOR
Ordu Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Ankara'da Etnografya Müzesi'nde sergilendiği zannedilen, ancak müzenin deposunda tutulduğu öğrenilen tarihi Eskipazar Camii'nin kapı ve pencerelerinin bazı bölümlerini geri istedi.
Tarihi Eskipazar Camii'nin bazı kapı bölümlerinin ve pencerelerinin müzenin deposunda tutulmasının öğrenilmesinden sonra Ordu Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü harekete geçti. Depoda tutulan kapı ve pencerelerin Ordu'ya verilmesini isteyen İl Müdürlüğü, teşebbüsüne cevap beklerken, eserlerin Ordu'da sergilenmesini planlamaya başladı. Eskipazar Camii, Ordu merkeze üç kilometre mesafede, Ulubey yolu üzerinde bulunuyor. Burada Emiroğulları Beyliği döneminden kalma tarihi Eskipazar Camii'nin kalıntıları bulunuyor. Karadeniz'in Türkleşmesinde öncü kuşak olan Emiroğulları Ordu'yu da başkent olarak kullanmış. Bu başkentin en önemli yapılarından biri de yanında birkaç hamam da bulunan Tarihi Eskipazar Camii. Cami, birkaç kez belli oranlarda yıkılmış, Selçuklular zamanında yeniden yapılmış. Caminin ahşap kapı ve pencereleri, Anadolu'daki Türk ahşap sanatı açısından çok önemli görülürken, özellikle, sayıları çok az olan Karadeniz'e en yakın Selçuklu eserlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Zaman, Haber: Yasin Çanakçı, 12.05.2009 |
|
HAZİNE AVCILARI 1 ARKEOLOGLAR 0
Arkeologlar, Ren Nehri bölgesinde yıllardır kaçak
hazine avcılarıyla adeta köşe kapmaca oynuyor.
Amatör arkeologlardan bazılarının niyeti aslında o
kadar da kötü değil. Cnn Türk, 12.05.2009 |
|
ANADOLU'NUN ÖNSÖZÜ KÜLTEPE SANAL MÜZE OLMA YOLUNDA BTnet, Haber: Yeşim Çinioğlu, 12.05.2009 |
|
TAŞ KEMER ORTAYA ÇIKTI
Yıkımın devam ettiği evin altındaki taş kemeri basın mensuplarına yerinde gösteren Yücebıyık konu ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Kırkdirekli olarak ta bilinen Atabeygazi Camii’nin Kastamonu’nun en önemli eserlerinden biri olduğunu söyleyen Vakıflar Bölge Müdürü Yavuz Yücebıyık şu açıklamalarda bulundu;
“Atabeygazi Camii Kastamonu’nun önemli eserlerinden bir tanesidir. İlk Camilerden bir tanesi ve fetih Camisidir. 2 yıl önce restorasyonunu planladığımız bu eser ile birlikte daha önceden restorasyonunu tamamladığımız Yakup ağa Külliyesinin etrafını açmak için 4 adet ev kamulaştırdık ve bunun da yıkımına başlamış bulunmaktayız. Daha öncede rivayetlere göre buradaki bir ev’in altında kemer olduğunu ve buralardan Camiye ve Kale’ye girişlerin bulunduğu yönünde söylentiler mahallede yayılmaya başladı ve bu Kastamonu olarak ta genel olarak bilinen bir söylentilerdi bunlar. Atabeygazi Camii’nin restorasyon işleminin bir kısmını tamamladık ve nasip olursa Ramazan ayında Camimizi ibadete açacağız. Restorasyon sırasında kamulaştırma işlemlerini tamamladık ve bunların yıkımlarına başladık. Dolayısıyla bu dedikoduları da önlemek amacıyla siz değerli basın mensuplarımıza bilgi verdik şu anda yıkım çalışmalarına gözlemlik yapıyoruz. Araştırmalar sonucu burada ne olduğunu kamuoyuna bilgilendirmek için sizleri çağırmış bulunuyoruz. Yıkım sırasında bir evin altından kemer çıktı. Muhtemelen kapı kemeri olduğu tahmin ediliyor. Uzman arkadaşlarımız gerekli araştırmayı yaptıktan sonra daha net bilgi alabileceğiz. Üzerindeki ev tamamen yıkıldıktan sonra daha net bulgular ortaya çıkacaktır” Kastamonu Nasrullah Gazetesi, 12.05.2009 |
|
![]() |
YALOVA'DAKİ TARİHİ DONANMA GAZİNOSU YIKILDI
Yalova'da, 1930 yılında, Atatürk'ün talimatıyla yaptırılan, ancak 2002 yılından bu yana kullanılmayan kentin simgelerinden "Donanma Gazinosu"nun yıkımına başlandı.
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından alınan yıkım kararı, sabah saatlerinden itibaren uygulanmaya başladı. Yaklaşık 500 metrekare kapalı alana sahip tesisler, belediyeye ait iş makineleri tarafından yıkılıyor. Milli Emlak Müdürlüğü ile Yalova Belediyesi arasında arsa konusunda bir protokol imzalanıp bölgeye bir çay bahçesi yapılacağını bildirdi. Zaman, 12.05.2009 |
YERALTI CENNETİ DUPNİSA MAĞARASI
İkinci Jeolojik Zaman'a ait, yaklaşık 180 milyon yıl
önce oluşmuş mermerler içerisinde gelişen mağaralar,
birbirine bağlı iki kat ve üç mağaradan oluşuyor. Cnn Türk, 12.05.2009 |
|
TARİHİ SÜLEYMANİYE YENİDEN DOĞACAK!
Fatih Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden KİPTAŞ işbirliğiyle yürütülen, Süleymaniye Kentsel Yenileme Projesi'nin ilk etabındaki çalışmada 333 eski eser bina restore edilecek. İstanbul'un en önemli tarihi merkezlerinden Süleymaniye'de yürütülen yenileme projesi kapsamında, son 50 yılda yıkım, yangın ve tahribat nedeniyle yok olan 90 eski eser niteliğindeki Süleymaniye Evi'nin varlığına da ulaşıldı. Yerlerinde boş arsa, otopark veya sağlıksız yapıların bulunduğu bu evler, proje kapsamında UNESCO kriterlerinde ve aslına uygun olarak yeniden yapılacak.
Harap haldeki binaların sökülerek orijinal malzemesiyle restorasyonu yapılacak. Ayrıca, her sokak için ayrı bir araştırma yapılarak sokağın karakteristik özellikleri çıkarıldı. Bu çalışmadan elde edilen veriler ışığında 413 yeni bina da, eski yapılara uyumlu hale getirilecek. Bölgede Vakıflar'a ait çeşme, cami, han, hamam gibi 23 anıt yapının da restorasyonu gerçekleştirilecek.
Vatan, 12.05.2009 |
|
SANAT HIRSIZLARI YİNE İŞ BAŞINDA
Fotoğraf Altı: Jan van Goyen'in çalınan tablolarından biri
Hollanda'da bir müzeden 6 yağlı boya tablo çalındı.Yetkililer, saat 03.00'te müzenin acil çıkış kapısını açarak içeriye giren hırsızların, 17'nci ve 19'uncu yüzyıldan kalma 6 tabloyu çaldığını açıkladı. Cnn Türk, 12.05.2009 |
![]() |
|
ŞEHBENDER KONAĞI GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, aslına uygun restore edilen asırlık Şehbender Konağı'nın bu yıl içinde kültürel mekan olarak Bursalıları`n hizmetine sunulacağını, bölgenin de eski gerçek kimliğine kavuşması için gerekli ç;alışmaları başlatacaklarını müjdeledi.
Başkan Altepe, Kız Lisesi ile Erkek Lisesi arasında kalan, İbrahimpaşa Mahallesi'ndeki Şehbender Konağı'nın restorasyonunda incelemelerde bulundu. Geleneksel Türk evi tarzındaki mimari ve yapısal karakteri ile günümüze ulaşan nadir yapılardan Şehbender Konağı'nın restorasyon çalışmalarını yaz ayında bitirmeyi planladıklarını belirten Altepe, "Bu yapıları kentin ziynetleri olarak görüyoruz. Bu tarihi yapıyı restore edildikten sonra Bursa'nın sosyal ve kültürel yaşamına en iyi şekilde sunulması için çalışmalarımız devam ediyor. Okul bölgesi olmasından dolayı burası gençlerin daha ağırlıklı kullanacağı kültürel bir mekan olabilir" dedi.
Aynı bölgede bulunan Osmangazi Belediye Başkanlığı döneminde Karabaş-i Veli Kültür Merkezi'ni aslına uygun restore ettiklerini hatırlatan Başkan Altepe, "Bursa'nın ruhunun hissedildiği tarihi binaların bulunduğu bu bölgeyi eski ihtişamına kavuşturmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bursamızın kalbindeki bu yapıları yeniden ayağa kaldıracağız. Her sokağına kitap yazılacak Bursamızın eski ve tarihi mahallelerin nitelikli bölgeler haline gelmesi bizim en başlı hedeflerimiz arasında yer alıyor" diye konuştu. Bursa Olay, 12.05.2009 |
İSVEÇ'İN EN BÜYÜK GÖLÜNDE BİR VİKİNG GEMİSİ
İsveç sahil korumaya ait 50 dalgıç tarafından geçen hafta ülkenin en büyük gölünün dibinde tesadüfen bulunan 20 m uzunluğundaki Viking gemisi İsveç’te sualtında bulunan ilk Viking batığı olma özelliğine de sahip. Vänern Müzesi’nden sualtı arkeologu Roland Peterson’un açıkladığına göre, şimdiye dek İsveç’te bulunan tüm Viking tekneleri, soylu mezarı olarak kullanılmış şekilde karada bulunmuştu.
Gölün dibinde, yüzeyde görülen yegane kalıntı kaburga tahtalarından birisi. Teknenin geri kalan kısmı tümü ile 1 m kalınlıkta bir dip tortusunun altında. Bir tahta örneği ile, batık yakınında bulunan bir mızrak ucu ve kılıçla ilgili laboratuar araştırmalarına başlandı.
Peterson “Bir ay kadar sürmesi beklenen laboratuar araştırmalarının sonuçları gelmeden bir şey söylemek mümkün değil ama, kılıç bize oldukça aşina” dedi.
Vänern Müzesi ile İsveç sahil korumanın ortaklaşa yürüttüğü proje Vänern Gölü dibindeki batıkların bulunmasını amaçlıyor. Şimdiye dek 100 m yarıçaplı bir alanda, üçü üst üste olmak üzere altı başka batık daha bulundu. www.thelocal.se, 08.05.2009 |
![]() |
|
95 MÜZENİN BİNLERCE ESERİ KAYIP VE TAKLİT
Kültür ve Turizm Bakanlığı, 95 müze müdürlüğünde yaptığı denetimlerde hoş olmayan manzara ortaya çıkardı. Bin 185 adet eser bulunamadı. Bin 192 eser sahte veya taklit çıktı. Bakanlık, Anadolu'nun eşsiz eserlerinin yer aldığı müzelerde envanterden, koruma kalkanına kadar ince ayrıntıları denetledi. Denetimler, pek çok eserin yerinde olmadığını ortaya koydu. 95 müze müdürlüğünde denetim yapıldığına dikkati çeken Bakanlık yetkilileri şu görüşlere yer verdi: "Müzelerde sergilenen veya depolarda muhafaza edilen 3 milyon esere özel bir hassasiyet gösterilmiş, eserlerin mevcut durumlarının tespitine önem verilmiştir. Şu ana kadar 98 müze müdürlüğünden 95'inde yapılan denetlemeler sonucunda düzenlenen teftiş raporlarında, bin 185 adet eserin bulunamadığı, bin 192 eserin sahte veya taklit olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca müzelik özelliği bulunmadığı halde 20 bin 470 adet güncel objenin de eski eser olarak değerlendirilerek müze envanterine dahil edildiği anlaşılmıştır." Sabah, Haber: Hülya Karabağlı, 12.05.2009 |
MÜZECİLERE GÖRE 'EN İYİ MÜZE'NİN ADRESİ SALZBURG
Türkiye'de ilk kez Bursa'da gerçekleştirilen ve bu yıl 32'ncisi düzenlenen Avrupa Müze Forumu, Altınceylan Gazella balo salonunda önceki gün yapılan törenle sona erdi. Forumun 'Avrupa Yılın Müzesi Ödülü'nü (EMYA), Avusturya'daki Salzburg Müzesi kazandı. 32 bin Euro değerindeki ödülü Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Salzburg Müzesi yetkililerine takdim etti. Törende ayrıca üç müzeye de özel ödül verildi. Sabah, 12.05.2009 |
|
ÜNLÜ SERAMİKLER İSTANBUL'DA
Londra’daki
dünyaca ünlü Victoria ve Albert Müzesi’nin ilk
çağlardan günümüze uzanan 115 seramik eserini
kapsayan "Dünya Seramiğinin Başyapıtları" sergisi,
14 Mayıs’ta Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde
sergilenmeye başlayacak. Hürriyet, 12.05.2009 |
|
![]() |
KANALİZASYON KAZISINDAN 2 BİN YILLIK ASLAN HEYKELİ ÇIKTI
Aydın'ın Sultanhisar İlçesinde, kanalizasyon kazısı sırasında yaklaşık 2 bin yıllık antik aslan heykeli bulundu. 500 kilogram ağırlığındaki tarihi eser, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerince incelemeye alındı.
Kaymakam Orhan Mardinli, Sultanhisar Beş Eylül Mahallesi Arap Dede Çeşmesi yakınlarında kanalizasyon çalışması yürüten firmanın, toprak yüzeyinin 15 santimetre altında, 2,5 metre uzunluğunda, başı olmayan bir aslan heykelini ortaya çıkardığını söyledi. Kazı yapılan bölgenin Nysa antik kentine yakın olduğunu ifade eden Mardinli, şu bilgiyi verdi: "Aydın'da kayda değer birçok tarihi eser Sultanhisar ve civarında yer alıyor. İl kültür müdürü ve müze yetkililerine, bulunan aslan heykeli hakkında bilgi verdim. Çıkan eserle ilgili araştırma ve inceleme yapılacak. Tarihi eserin bulunduğu alana Belediye Başkanı Ertegün Ünal ile giderek çalışmalar hakkında bilgi aldım. Bölgede geniş güvenlik önlemi alarak çalışmayı genişlettik. Zaman, Fotoğraf: Haydar Özveren/AA, 12.05.2009 |
DÜNYANIN EN ESKİ
BONCUKLARI TAHMİN EDİLENDEN DAHA DA ESKİYMİŞ
Öte yandan, Journal of Quaternary Science Reviews’da yayınlanan yeni bir makaleye göre, Fas’da bulunan boncukların 110.000 yıl öncesine tarihlenebileceği anlaşılmış durumda. Bu makalede kazı ekibinin başkanı, Oxford Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü’nden Prof. Nick Barton “Bu yeni keşfin, insan ırkının birbirinden bağımsız olarak farklı kültürlerde ve nerede ise 110.000 yıl önce bile sembolik davranışlar içinde olabildiğinin göstergesi olması açısından çok önemli olduğunu” yazmakta.
Nisan 2009’da yapılan kazılarda Taforalt’de bulunan mağaranın üst tabakalarında 12.500 yıl öncesine tarihlenen bir çocuk ve bir yetişkin mezarı da bulundu. Londra Doğa Tarihi Müzesi’nden Dr. Louise Humphrey tarafından yönetilen bu kazılarda bulunan çocuk mezarı, alt tarafı kırmızı aşı boyası ile boyanmış ve mavi taşlarla kapatılmış bir mezarda yatıyordu.
Prof. Barton “Mezarlar ve daha alt tabakalarda bulduğumuz boncuklar göz önüne alındığında bu mağaranın binlerce yıl boyunca farklı gruplar tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır” demekte. ScienceDaily, 07.05.2009 |
|
ANADOLU'NUN ZAMANSIZ TANRIÇALARI
Anadolu’nun tarih öncesi dönemlerinde yaşamış insan topluluklarının yaptığı kadın heykelcikler Kocaeli Üniversitesi’nde sergileniyor. Anadolu’nun doğusundan batısına hemen her bölgesinde yapılan kazılarda bulunan kadın heykelleri içinde en çok ilgiyi at üzerindeki amazon çekiyor.
“Zamansız Tanrıçalar” sergisi MÖ 10 bin ile MÖ iki binli yıllar arasında Anadolu coğrafyasında yapılan kadın heykelciklerinin gizemlerini sunuyor. Arkeoloji Bölümü’nden Yrd.Doç.Dr. Şengül Aydıngün’ün başkanlığında gerçekleşen ve mayıs ayına kadar sürecek sergide öğrencilerin yaptığı heykelcikler orijinalleri kadar ilgi gördü. Yapıldıkları dönemlerde yazılı belge olmadığı için heykelciklerin halen gizemini koruduğunu söyleyen Aydıngün, “Kadın heykelciklerin, üretim amaçları ve zamanları tam olarak tespit edilemedi. Daha çok ana tanrıça kültü ile özleştirilmiş heykelciklere ‘Zamansız Tanrıçalar’ ismini bu yüzden verdik” dedi.
Karadeniz kıyılarında yaşadığı düşünülen amazonlarda, kız çocuklar annelerince büyütülür ve tarım, avcılık, savaşçılık konularında yetiştirilirlerdi. Kız çocuklarının sağ göğüslerine bronz bir metalle operasyon yapılarak, göğüsün büyümesi engellenirken sağ omuz ve kolun gelişmesi sağlanırdı. Taraf, 11.05.2009 |
![]() |
TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ 'BÜYÜK KORUMA ÖDÜLÜ'NÜ
BURSA'YA VERDİ
Tarihi Kentler Birliği'nin (TKB), geleneksel olarak düzenlediği 'proje' ve 'uygulama' yarışmasında Bursa merkez Osmangazi Belediyesi, Seyyid Usul Tekkesi ve Ördekli Hamamı restorasyonları ile '2008 Süreklilik Ödülü'nü kazandı.
26 kentten 43 projenin katıldığı yarışmada, tarihi-kentsel-arkeolojik-doğal değerlere ilişkin koruma bilincini yaygınlaştıran ve koruma çalışmalarına nitelik kazandıran çok sayıda proje ödüle layık bulundu. Jüri olarak görev yapan Tarihi Kentler Birliği (TKB) Danışma Kurulu, uzun süren inceleme, değerlendirme ve raporlama çalışmalarının ardından, Koruma Ödülü alacak belediyeleri belirledi. Ödüller, 22-24 Mayıs 2009 tarihlerinde gerçekleştirilecek Tarihi Kentler Birliği Beşiktaş Buluşması'nda sahiplerini bulacak.
Konuyla ilgili değerlendirme yapan Osmangazi Belediyesi Mustafa Dündar, tarihi kimliği olan Avrupa kentlerinde ya eski kentin yanında yeni-modern bir kent kurulduğunu, böylece eski kentin tahrip edilmediğini söyledi. Avrupa'da eski kentin çok sıkı kurallarla korunarak bugünlere ulaştırıldığını hatırlatan Başkan Dündar şöyle konuştu: "Bursa maalesef bu şansını 1960'lı yıllarda kaybetti. Kentin gelişimi eski kent üzerinde gerçekleştiği için tarih tahrip oldu. Bugün artık, apartman blokları veya işhanları arasında sıkışmış kalmış anıtsal yapılarla karşı karşıyayız. Tarihi değerlerimizin en yoğun olduğu çarşı bölgesinde bile birkaç yıl öncesine kadar sağlıklaştırma yapılamadı. Bunun yanı sıra, 2000'li yıllarda başlayan 'koruma' sürecini de sevindirici buluyorum." dedi.
TKB'nin 2008 Koruma Ödülleri, Osmangazi'nin yanı sıra, Türkiye'nin önde gelen tarihi kent belediyelerine gitti. "Proje" kategorisinde Ankara Altındağ, İzmir Konak, Adana Kozan, Tokat ve Eskişehir Odunpazarı belediyeleri ödüle değer bulundu. Yarışmada, "Uygulama" kategorisinde ise şu kentler ödül alacak: "Antalya Büyükşehir Belediyesi (Tarihi Kültürel Merkez), Çanakkale Belediyesi (Çanakkale Belediyesi Kent Müzesi ve Arşivi), Kuşadası Belediyesi (Kaleiçi Mevkii ve Barbaros Hayrettin Paşa Bulvarı Sokak Sağlıklaştırma), Konya Selçuklu Belediyesi (Zazadin Han Restorasyon Uygulaması) ve İzmir Ödemiş Belediyesi (İbrahim Hakkı Ayvaz Kent Müzesi ve Bedia Akartürk Sanat Müzesi ile Yıldız Oteli ve Keçecizade Hanı)." Zaman, Haber: Adem Elitok, 11.05.2009 |
|
"MÜZE PROJESİ İZMİR'İN KADERİNİ DEĞİŞTİRİR"
Milliyet Ege'nin yeni yazarlarından, ekonomist Dr.
Ali Nail Kubalı ile İzmir Sanat'ın bahçesinde
sürdürdüğümüz sohbetin konusu; kente kazandırılacak
dev arkeoloji müzesi. Aslında Kubalı, bu güne kadar
bulduğu her fırsatta konuyu dile getirmişti. 30 Ocak
2006 günü yayımlanan Milliyet EGE'nin, "EXPO için
ilk öneri" başlıklı manşeti de onun bu önerisi
üzerine kurulmuştu. EXPO 2015 İzmir için Dr. Ali
Nail Kubalı, arkeolojik zenginliğin
değerlendirilmesi önerisinde bulunmuştu. 8 bin
yıllık arkeolojik zenginliğin değerlendirilmesini
isteyerek, "Dünyanın bir numaralı arkeoloji müzesi"
projesinin bu iş için biçilmiş kaftan olacağını
söylemiş şöyle devam etmişti: "Bu projeyi müzenin
mimarisi çekim merkezi haline getirecek. Çağın
Michelangelo'su sayılan bir mimar hazırlayacak.
Ege'ye özel mimariyle yapılacak. Taklit
edilemeyecek. Sadece Türkiye'de değil, dünya sanat
ve mimari çevrelerinde de çok konuşulacak. İzmir
Dünya Medeniyetleri Tarih ve Arkeoloji Müzesi kentin
sembolü de olacak. Tabii bunun bir maliyeti var.
ABD'nin St. Louis halkı, Missisippi Nehri'nin
kıyısına tamamı paslanmaz çelikten dünyanın en
yüksek abidesini dikti. İspanya'nın Bilbao kenti de
mimari harikası Guggenheim Müzesi'ni yaptı. Her iki
şehir de bu sayede dünyanın ilgi odağı oldu, her yıl
ortalama 1.5 milyon turist çekmeyi başardı." İzmir
EXPO 2015'i düzenleyecek kent olamadı ama Kubalı,
hala projenin peşinde. Kubalı, bugünlerde yine gündemde olan; İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan kabul gören müze projesi gerçeğe dönüştüğünde İzmir'in kaderinin nasıl değişeceğini anlattı.
İzmir'e dev bir arkeoloji müzesi kazandırma
düşüncesini ilk siz ortaya attınız. Ve bugünlerde
yine gündemde. Bu düşünce nasıl doğdu?
İzmir'i sembolize edecek.
Milliyet, Haber: Banu Şen, 11.05.2009 |
|
![]() |
"FİTİLİ ATEŞLEDİK, 2010'DA AKM YENİ HALİYLE HAZIR"
2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, “2010’un ikinci çeyreğinde Atatürk Kültür Merkezi, yenilenmiş haliyle hayata geçirilecek” dedi. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yenileme Projesi ile ilgili olarak konuşan 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, "Bu ay içinde ihale anonsu ve davet yapılacak. Haziran başında zarfları açabilecek hale geleceğiz" dedi. Sabah, 11.05.2009 |
PICASSO İLE CEZANNE PROVANCE'DA BULUŞUYOR
Bu yılın en iddialı sergilerinden biri Fransa’nın güneyindeki Aix-en-Provence kentinde 25 Mayıs’ta açılıyor.
Picasso ile Cezanne arasındaki etkileşimi inceleyen sergi için iki ressamın Fransa, İngiltere ve Amerika’daki koleksiyonlarda bulunan 100 eseri şehre getirildi. Musée Granet’teki sergi 27 Eylül’e kadar açık kalacak. Giriş 10 Euro. (www.museegranet-aixenprovence.fr) Hürriyet Seyahat, 11.05.2009 |
HATTUŞAŞ'DAKİ HEYKELLERİ ÜRETEN KARAKIZ KORUMAYA ALINDI
Yozgat’ın Sorgun İlçesi'ne bağlı Karakız Beldesi’ndeki Hitit dönemine ait heykel atölyesinin bulunduğu bölge sit alanı ilan edildi.
Sanata önem veren Hititler, Karakız’daki atölyelerde yapılan heykelleri Çorum Hattuşaş’a götürüyordu. Bölgedeki taş ocaklarının heykel yapımına uygun olması nedeniyle birçok önemli heykel burada yapılmıştı. Bazı heykeller Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor. Beldede bugün de MÖ 2’nci bin yılın sonlarına ait tamamlanmamış aslan heykellerine rastlanıyor.
Yozgat Valisi Amir Çiçek, bakanlıktan onay alınınca kurtarma kazılarının başlayacağını söyledi. Hürriyet Seyahat, 11.05.2009 |
İSRAİL'DE 'ANTİK BİR METİN'
İsrailli yetkililer, geçen hafta içinde 2000 yıllık olduğu tahmin edilen, eski İbranice ile yazılmış, 15x 15 cm ölçülerinde ve üzerinde 15 satır yazı bulunan bir papirüsü müsadere ettiklerini bildirdiler. İki Filistinli satıcıdan, Kudüs’te bir otele yapılan baskınla müsadere edilen bu belge, bir dulun, ölmüş eşinden kalan malları eşinin kardeşine devretmesi ile ilgili kanuni bir yazı. İsrailli yetkililerin “Benzeri çok az bulunan arkeolojik bir eser” olarak niteledikleri ve Ölü Deniz Yazmaları ile aynı döneme, aynı yazıya sahip bu papirüsün benzerleri piyasada çok yüksek bedellerle satılabiliyor.
Ölü Deniz yakınlarındaki çölde yaşayan eski Yahudi toplulukları tarafından yazıldığı tahmin edilen bu ve benzeri metinler çölün kuru iklimi dolayısıyla uzun süreler sağlam kalabiliyorlar. Öte yandan bu metnin nereden bulunduğu bilinmemekte. Yazı, hiç alışık olunmadık bir biçimde, kesin bir tarih vererek başlıyor. “İsrail’in yok edilişinin 4. yılında”. Bu, ikinci tapınağın yok edildiği MS 74 veya, Yahudi ayaklanmasının Roma tarafından bastırıldığı MS 139 yılını kastediyor olabilir.
Miriam isminde bir dul kadının mülkü ile ilgili olan belge, orijinalliğinin incelenmesi için laboratuar incelemesine tabi tutulacak. BBC News, 06.05.2009 |
![]() ![]() |
![]() |
HARRAN'DA 'SEÇİM KATLİAMI'
“Son aylarda Harran’ın konik kubbeli evleri yıkılarak 100’den fazla kaçak inşaat yapıldığı ve tarihin hızla betonlaştığı saptanmıştır. Görevlilerin bir tekine bile müdahale etmemesiyle suçlular cesaretlenmiştir; dünya mirası yok edilmektedir...” |
SEYAHATE SANAT EKLENDİ Seyahat ile sanatı birleştiren özel turlar, Türk
sanatseverleri dünyanın önemli sanat fuarlarına,
sanat etkinliklerine götürecek. Dünyanın önemli
müzelerini uzmanlar eşliğinde gezdirecek. VİP
Turizm’e bağlı olarak “Art Travel”i kuran Yasemin
Pirinçcioğlu, bu turların sadece koleksiyoncular veya
sanatseverler için değil, sanatla ilgilenmeye
başlayanlara da hitap ettiğini söylüyor. “Bu
turların programları dünyanın önemli galerileri,
küratörleriyle işbirliği içinde hazırlanıyor.
Dünyanın en önemli sanat kurumlarının, kişilerinin
buluştuğu fuarlara, sanat tarihçileri eşliğinde özel
müzelere geziler düzenleniyor. Oyunlar, konserler de
tur temaları arasında.”
2009’UN GÖZDE SANAT TURLARI Art Basel: 09-12 Haziran arasında İsviçre’nin Basel kentinde düzenlenecek fuara, 300’ü aşkın galeri, iki binden fazla sanatçı, 60 bin eserle katılıyor.
Hürriyet Seyahat, Haber: Cahit Akyol, 11.05.2009 |
|
TARİHİN ALTINA YOLCULUK Hürriyet, Haber: Mustafa Kınalı, 11.05.2009 |
|
DEFİNE ARARKEN CANINDAN OLDU
Kahramanmaraş'ın Elbistan İlçesi'ne bağlı Karahasanuşağı Köyü'nde define arama çalışmaları sırasında patlayıcı maddenin infilak etmesi sonucu 1 kişi öldü, 1 kişi yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Şükrü Ş (28), Salih Ö. (20), Murat Ö. (21), Erkan Y. (24), Mehmet Ali Ç. (20) ve Celalettin Ş. (22), Karahasanuşağı Köyü Söğütlü Çayı civarındaki kayalık bölgede define aramaya başladı.
Şahıslardan Şükrü Ş., kayayı patlatmak için gübre ve kükürt karışımı el yapımı bir patlayıcı hazırladı. Şükrü Ş.'nin kayaya yerleştirmeye çalıştığı patlayıcı aniden infilak etti. Patlama sırasında Şükrü Ş. hayatını kaybederken, Salih Ö. ise sağ kolundan hafif şekilde yaralandı. Olaydan sonra gözaltına alınan 5 kişi, jandarmadaki sorgulamalarının ardından adliyeye sevk edildi. Kahramanmaraş Kent Haber, 11.05.2009 |
|
NEO-NEO OSMANLICI HAREKETİN SINIRLARI
İstanbul’un Tarihi Yarımada’yı çevreleyen kara surlarının hemen bitişiğinde, kentin merkezinde 354 dönüm alan üzerinde inşa edilen ‘Osmanlı Parkı’ hiç şüphesiz kentte Cumhuriyet döneminde yapılmış ikinci büyük kültür yatırımı. Birincisinin Atatürk döneminde başlatılan ve içinde ‘asri’ kamusal kültürün gereklerini yerine getiren ‘2. Numaralı Park’ (Topkapı Sarayı’nın bahçesi, Gülhane Parkı ‘1 Numara’ diye adlandırıldığı için mecburen ikinci olmuş) olduğu ve 1940’lara doğru biçimlendiği düşünülürse, bu proje de aynı özellikte ve aynı kapsamda ikinci kentsel düzenlemeyi oluşturuyor. Bu birinci düzenleme kentin 19. yüzyıldan kalma modern (Batılı) kozmopolit çekirdeğinin bitişiğinde operası, tiyatroları, çok amaçlı salonları, stadyumu, gezinti alanları ile cumhuriyetin kamusal (milli) kültür programını ortaya koymayı hedefledi. ‘Osmanlı Parkı’ da içinde camileri, Osmanlı Evleri, Fetih Müzesi, geleneksel sanatlar çarşısı, otoparkları ile, kentin “Osmanlıdan kalma” olduğu düşünülen tarihsel merkezinin dışında aynı işi yapmayı hedefliyor. Harcanan para da gelişmiş ülkelerdeki büyük kamu kültür yatırımları, örneğin Paris’teki bir Pompidou Kültür Merkezi ile yarışacak boyutta. Proje biraz uzun sürmüş. Temelleri Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde atılmış. Taksim’e cami yapma, AKM’yi yıkma girişimleri ile Refah Partisi de “milli” bir kamusal program gerçekleştirmeye soyunuyor, cumhuriyetin milli kültür politikasını yeniden biçimlendirmeye çalışıyor. Bu bakımdan, bu iki cumhuriyet programının amaçları açısından büyük bir benzerlik var. Fark ise elbette, içeriklerinde. Ama çok önemli bir fark daha var.
Birgün, Yazı: Korhan Gümüş, 10.05.2009 |
|
HEPİMİZ AFRİKALIYIZ! Tüm insanlığın Afrika’daki 200 kişilik bir kabileden türediği iddia edildi. Oxford Üniversitesi’nin çalışmasına göre, bu kabilenin bir kolu 50 bin yıl önce İstanbul Boğazı’nı geçip Avrupa’ya ulaştı.
İngiliz Oxford Üniversitesi uzmanları Afrika dışında
yaşayan tüm insanlığın, Afrika’daki 200 kişilik
küçük bir kabileden türediğini belirledi. Buna göre
90 -70 bin yıl önce önce iklim şartlarının değişmeye
başlaması ve bunun sonucunda suların çekilmesi
sonrası Afrika’daki bu küçük kabilenin üyeleri Kızıl
Deniz’i geçerek göç etmeye başladı. Dünyanın dört
bir yanına doğru yayılmaya başlayan kabile
üyelerinin bir kolu da suların çekilmesiyle
yürüyerek geçilecek hale gelen İstanbul Boğazı’ndan
geçerek Avrupa’ya ulaştı. İstanbul Boğazı’ndan geçen
bu birkaç yüz kişilik Afrikalı kabile üyeleri,
Avrupa’da yaşayan tüm insanların ataları olarak
gösteriliyor.
Vatan, 10.05.2009 ALMANYA’DA bulunan 37-47 milyon yaşındaki bir fosilin, evrim teorisinde memeliler ile goriller arasındaki geçişi ispatlayacağı iddia edildi. Doğa bilimci David Attenborough tarafından hazırlanan ve 19 Mayıs’ta İngiliz yayın organı BBC’de yayınlanacak olan bir belgesel, “Adapid” ismi verilen nesli tükenmiş bir hayvanın tam iskeletini ilk kez gözler önüne serecek. Franfurt yakınlarındaki Messel Shale Pit isimli bir bölgede keşfedilen hayvanın Madagaskar ormanlarında yaşayan ancak ’Adapid’in tersine bir kuyruğu olan maki isimli bir maymunla akraba olduğu ve insan evriminin kayıp bağlantısı olabileceği öne sürülüyor. Bilim adamları, genç ve dişi olan hayvanın fosilinin sadece bir maki değil, ayrıca maymunlar ve insanı içeren memeliler takımı olan Primatlar ile akraba olduğunu da ortaya koyacak. Vatan, 10.05.2009 |
|
BOĞAZKÖY SFENKSİ İÇİN GERİ SAYIM
Milliyet, Haber: Ömer Erbil, 10.05.2009 |
|
KAP CAMİİ İBADETE AÇILDI
2007 yılında güçlendirme ve restorasyon işleri için ibadete kapatılan Adıyaman Merkez Kap Cami tamamlandıktan sonra ibadete açıldı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ihale edilen ve yaklaşık 2 yıldan beri devam eden Kap Camii'ndeki restorasyon çalışmaları sona erdi. 505 bin 904 YTL'ye ihale edilen restorasyon ve güçlendirme çalışmalarıyla Kap Cami aslına uygun modern görünüme kavuştu.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olan ve 1768 yılında yapılan Kap Cami'nin 1923 yılında Hacı Mehmet Ali tarafından yeniden bakım ve onarımı yapılarak güçlendirildiği belirtildi. O günden bu zamana kadar istenilen bakım ve onarımın yapılmadığı camide duvarların çatlaması, taşların düşmesi tehlike arz ediyordu.
Cami, 1768 yılında kesme taştan yapılmıştır. 1923 yılında büyük bir onarım görmüştür. Son cemaat yeri iki sütunludur. Kuzey kapısı üzerinde H. 1182 (M.1768) tarihli yapım ve Batı kapısı üzerinde H. 1342 (M.1923) tarihli onarım yazıtları yer alır. Minaresi tek şerefelidir. Yazlık kısmı Kuzey köşesinde ayrı olarak yapılmıştır. 1934 yılında minaresi yıldırım düşmesi sonucu yıkılmış ve tekrar yapılmıştır. Adıyaman Haber, Haber: F. Rüştü Bereket, 08.05.2009 |
![]() |
MEZARLIK ÜSTÜ OKULDA GERİ ADIM
Gevaş İlçesi
Aydınocak Köyü'nde
eski Ermeni mezarlığı olarak bilinen ve
insanlara ait kafataslarının çıktığı bölgede yapılan
okul inşaatının durdurulmasının ardından, yetkililer
yeni bir arsa arayışına başladı. Radikal, 08.05.2009 |
![]() |
|
Tralles (Aydın - Sebah ve Joaillier) |
...1890
|
![]() |
3 - 9 Mayıs 2009 |
|
KÜÇÜCÜK BİR OSMANLI YAPISI
Arnavutköy’de sahile inen dar sokaklardan birisi olan Dulkadiroğlu Sokak’ta bu hafta hummalı bir yıkım faaliyeti vardı. TAYHaber, Ali Yamaç, 09.05.2009 |
|
![]() |
YİNE TARİH KAVGASI
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, bilindiği gibi Kent Konut aracılığıyla binlerce toplu konut yapıyor. 2. Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Cedit Erenler vadisi ve Eski İstanbul Yolu güzergahında dev konutlar yükselmeye başladı. Eski İstanbul Yolu denilince akla, Roma dönemindeki İzmit, yani Nikomedya yerleşimi geliyor. Bu bölgede önceki yıllarda birçok kazı yapılmış, pek çok tarihi eser ortaya çıkarılmıştı. Toprağın altında antik kentin tüm kalıntıları olduğu gibi duruyor. Kent Konut inşaatları sırasında temellerin altında Roma dönemine ait tarihi su kanalları ortaya çıkınca Numan Gülşah hemen devreye girdi. Daha önce yapılan inşaatlarda batı bölgesindeki su tünellerinin ortadan kaldırıldığını söyleyen Numan Gülşah, bu durumu adliyeye intikal ettirdiklerini, sorumlular hakkında Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığını dile getirirken, aynı sorumsuzluğa tekrar izin vermeyeceklerini söylüyor.
Özgür Kocaeli, 09.05.2009 |
ZİRAAT'İN TARİHİ BİNASI DEVLET KONUKEVİ OLACAK
Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'nün İstanbul'a taşınması için hazırlıklar son aşamaya geldi. Yapımına 1925'te başlanan ve dört yılda inşa edilen tarihi bina taşınma işleminin ardından restore edilerek Devlet Konukevi'ne dönüştürülecek. İtalyan mimar Guilo Mongeri tarafından tasarlanan bina, 26 Kasım 1929'da dönemin Başbakanı İsmet İnönü ve TBMM Başkanı Kazım Özalp tarafından açıldı. Selçuklu ve Osmanlı süsleme sanatıyla zenginleştirilen geniş mermer kaplamalı holler, yüksek tavanlar, kemerler, ayna ve kristal camlar renkli vitray cam ve çinilerin bulunduğu bina, Ankara'nın sembollerinden biri. Bu arada Ekonomik Koordinasyondan Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan göreve başlar başlamaz ilk brifingini Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'nde aldı. Sabah, Haber: Cengiz Uysal, 09.05.2009 |
|
GÖKMEDRESE'DEKİ
ÇALIŞMALAR BU YIL BİTİRİLECEK
Sivas Hürdoğan, 08.05.2009 |
|
İSTANBUL 2010'A UNESCO'DAN OLUMLU NOT
İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti Ajansı, Nisan ayında incelemelerde
bulunmak üzere İstanbul'a gelen Birleşmiş Milletler
Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya
Mirasını Koruma Merkezi heyetinin, İstanbul 2010
çalışmalarını olumlu bulduğunu bildirdi.
"İstanbul 2010 Çalışmaları UNESCO'dan olumlu not aldı" ifadesine yer verilen açıklamada, UNESCO heyetiyle geldiklerinde bir toplantı gerçekleştirildiği ve toplantıda İstanbul'un Yönetim Alanı-Yönetim Planı, Karasurları, Süleymaniye Yenileme Projesi, Yenikapı Thedosius Limanı-Marmaray Ana Transfer Merkezi Projesi, Sur-i Sultani Master Plan Çalışması ve Topkapı Sarayı'nda Restorasyon Projeleri ile Sirkeci Hocapaşa Yayalaştırma ve Bölge İyileştirme Projesi hakkında heyete bilgi verildiği kaydedildi. Cnn Türk, 08.05.2009 |
|
![]() ![]() |
BATI KARADENİZ BÖLGESİ'NİN TEK STADION'U ÇÖPLÜĞE DÖNÜŞTÜ
Yaklaşık iki bin yıllık tarihi geçmişi olan ve geçtiğimiz aylarda yapılan kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılan ve Batı Karadeniz Bölgesi'nde stadyum özelliğine sahip Bolu stadion'u, sorumsuz vatandaşlar tarafından atılan çöplerle adeta çöplüğe döndü.
1850-1900 yıl önce yapıldığı bilinen stadion'un, Bolu'da ve Batı Karadeniz Bölgesi'nde açığa çıkarılan ilk stadyum olma özelliğini taşıdığı belirtildi. Stadion'un bulunduğu alana rastgele atılan çöp ve molozlar tarihi kalıntıları çöplüğe çevirmiş durumda. Çevredeki bir vatandaş buraya atılan çöp ve molozlara yetkililerin ses çıkarmadığını söyleyerek, "Tarihi eserlere bu şekilde mi sahip çıkılıyor. Bolu Belediyesi ve Müze Müdürlüğü neden hiçbir şey yapmıyor?" dedi.
Bilindiği gibi buradaki tarihi stadion ortaya çıkarıldıktan sonra bölge birinci derece sit alanı ilan edilmiş ve Bolu Belediyesi ile vatandaş ortaklığı halinde yapılacak olan inşaat başlamadan durdurulmuştu. Bolunun Sesi, 08.05.2009 |
BU KEZ TARİHİ ESER KAÇAKÇILARI ENSELENDİ
Sivas Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü “Madenci” adıyla düzenledikleri tarihi eser kaçakçılığı operasyonunda, 31 kişiyi gözaltına aldı.
Sivas Hürdoğan, 08.05.2009 |
![]() |
HEYKELLER MESAJ VERİYOR
Prof.Dr. Karaosmanoğlu, yaptığı açıklamada, insanların yerleşik hayata geçtiği Neolotik Çağ'dan kalan heykel ve mezarların cinsiyet ayrımı ile ilgili ipuçları verdiğini söyledi.
12 bin yıl önceye, Neolotik Çağ'a ait Urfa merkez ve yakınındaki göbekli Tepe, Nevali Çori Kilise Tepe heykellerinin daha çok erkek ağırlıklı olduğuna dikkati çeken Karaosmanoğlu, Orta Anadolu'daki Çatalhöyük ve Hacılar'da ise Ana tanrıça tipinde kadına ağırlıklı heykellerin olduğunu kaydederek, şunları söyledi: 'Bronz çağ merkezlerinde elde edilen veriler Alacahöyük ve Kültepe'de ana tanrıça inancının yaygın olduğunu görüyoruz. Anadolu'da erken dönem mezarlarındaki buluntularda da kadınlara ait mezarlara takılar ve kadın gereçleri, erkeklerinkinde de kendilerine özgü hediye bırakılıyordu. Demek ki o dönemlerde fazla cinsiyet ayrımı olmamış.'
'Yazılı kaynakların başladığı Mezopotamya'da Sümer'de Gılgamış destanında kadın tanrıçalarının önemli rolleri var' diye konuşan Prof.Dr. Karaosmanoğlu, ilk kez Babil'de Hammurabi Kanunları'nda kadın haklarıyla ilgili değerlendirmeler görüldüğüne dikkati çekti.
Anadolu'da ilk siyasi birliği kuran Hititler'de gerek tanrılar dünyasında gereksi yönetimde kadın-erkek eşitliğinin görüldüğüne işaret eden Prof.Dr. Karaosmanoğlu, şöyle devam etti: 'Yazılıkaya'da baştanrı Teşup'un karşısında Arinnalı güneş tanrıçası Hepat durduğu gibi, 3. Hattuşili'nin karısı da Kadeş anlaşmasına mührünü basmıştır. Yeni Alaca Höyük'te kralın hemen arkasında tanrı önünde adarasyonda bulanan kraliçenin durduğu gözlerden kaçmıyor. Eflatunpınar kaynak tapınağında da tanrı ve tanrıça yan yana verilmiştir. Hititler'in yıkılmasından sonra Orta Anadolu'da kurulan Frigler'de de ana tanrıça Kybeleye tapılmaktaydı. Ayrıca Altıntepe prens mezarlarında da kadın ve erkeklerin aynı odaya yan yana gömülmeleri de ilgi çekicidir.' Roma'da cinsiyet ayrımının olduğunu ve kadınların kamu hukuku alanında hiçbir hak tanınmadığını ifade eden Prof.Dr. Karaosmanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: Erzurum Gazetesi, 08.05.2009 |
|
38 BİN YILLIK MIZRAK UCU
Başkent Liyubliyana yakınlarındaki bir nehirde bulunan mızrak ucunun yaşı, Oxford ve Miami'de yapılan incelemede 38 bin ila 45 bin olarak belirlendi.
Mızrak ucunun, porsuk ağacından yapılmış olmasının ilginç olduğu, zira o dönemlerde Orta Avrupa'da taş kullanıldığı belirtildi. Mızrak ucu, Sinya Goriça nehrinde balıkadamlar tarafından bulundu. Aynı bölgede 2002 yılında da 5 bin 600 yıllık bir araba tekerleğine rastlanmıştı. Zaman, 08.05.2009 |
|
EFES ANTİK KENTİ TESCİLLENECEK
İzmir’in Selçuk
İlçesi’ndeki Efes Antik Kenti’nin UNESCO’nun dünya
miras alanlarının geçici listesinden asil listesine
girebilmesi amacıyla çalışma yapılacak. |
|
|
BİNLERCE YILLIK AYAK 'HOBBITLERİN OLABİLİR
2003 yılında
Endonezya’nın Flores Adası’nda bulunan küçük yapılı
insansı yaratıkların, insanlardan farklı bir tür
olduğuna karar verildi. Hürriyet, 08.05.2009 |
TARİHİ LİKYA YOLU'NU 23 GÜNDE YÜRÜDÜLER
Dağcılık literatüründe dünyanın sayılı parkurlarından kabul edilen 509 kilometrelik tarihi Likya Yolu yürüyüşü yapıldı.
Fethiye Ölüdeniz’den başlayıp Antalya’nın Hisarçandır Beldesi’nde son bulan 23 günlük etkinliğe, İzmir Smyrna Dağcılık Kulübü’nden sekiz dağcı da katıldı. Serap Tekbalcı, Selma Palaoğlu, Timurkan Karaca, Nilgün-Halit Şener, Kemal Eymür, Hikmet Aydından ve Şenol Coşkun, tarihi yolu eksiksiz tamamlayan ilk Türk ekip oldu. Milliyet Ege, 08.05.2009 |
![]() |
![]() |
ARJANTİN'DE 10 BİN YILLIK FOSİL
Arjantin'de, çeşitli hayvan türlerine ait 10 bin yıllık dev kemik ve iskelet kalıntıları bulundu. Kalıntılar üzerinde kapsamlı çalışma başlatıldı. Buluntulara, başkent Buenos Aires yakınlarındaki bir nehir yatağında rastlandı... Uzmanlar kalıntıların, bölgede, 1 buçuk ila 2 milyon yıl önce yaşayan ve 10 bin yıl önce yokolan dev hayvan türlerine ait olduğunu açıkladı. Hayvanlardan bazılarının geçmişinin, 18 milyon yıl öncesine dek uzandığı belirtiliyor. 4 ila 5 kilometre uzunluğundaki nehir yatağında kalıntıları bulunan hayvanların, son Buzul Çağ'da yok olduğu düşünülüyor. |
TAŞHAN'A BAKIM VE ONARIM
Samsun'da, Osmanlı mimarisinin tek sivil örneği olan 4 asırlık Ali Paşa Vakfı Taşhanı'nın bakım ve onarımı yapılarak ticarethane olarak kullanımı sürdürülecek.
Samsun Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Taşhan onarımı için hazırladığı proje onaylandı. Ödenekler ölçüsünde Taşhan'ın bakım ve onarımı yapılacak. Samsun Vakıflar Bölge Müdürü Muhsin Öztürk, vakıf eserlerinin korunması, gelecek nesillere taşınması için gerekli çalışmaların yapıldığını, onarımın ardından Taşhan'ın yine ticarethane olarak kullanılacağını kaydetti Samsun Kent Haber, 07.05.2009 |
![]() |
KONYA MÜZESİNİ BEKLİYOR
Konya'daki müzelerin yerli halk tarafından yeterince ilgi görmediğini belirten Müzeler Müdürü Yusuf Benli, Konyalı olup da daha Mevlana Müzesini bilmeyenlerin olduğunu kaydetti. Benli, Konya'nın yeni ve geniş kapsamlı bir müzeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Konya'da tüm müzelerin ziyarete açık olduğunu ve kapalı müze bulunmadığını dile getiren Benli, yaklaşık 2 sene kapalı olan Karatay Medresesi'nin 1.12.2008 tarihinde teşhir ve tanzim yapılarak açıldığını bildirdi. Konya müzelerinin 1955 yılında kurulduğunu ve Etnografya ile Arkeoloji müzelerinin birleştirecek büyük bir müzeye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Benli, "Konya'daki müzelerde çalışmalarımız devam ediyor. Sürekli yenileme ve restorasyon çalışmaları yapıyoruz. Mevlana Müzesinde rölöve ve restorasyon çalışmaları var. Konya'da en çok ilgi gören ve ziyaretçi akınına uğrayan müzelerimiz Karatay, İnce Minare ve Mevlana Müzesi. Biz müzeleri genel olarak düşünüyoruz. Nisan ayında Konya'daki müzelere 120 bin civarında ziyaret geldi" dedi.
Konya'nın tarihi bir
kent olduğu için turizm potansiyeli açısından iyi
durumda olduğunu ifade eden Benli, yerli ve yabancı
turistler tarafından turların düzenlendiğini
müzelere ilginin yoğun olduğunu kaydetti.
Konyalıların müzelere ilgi göstermediğini ve
Konya'da hala Mevlana Müzesi'ni bilmeyen
vatandaşların olduğunu belirten Benli, özellikle
Mevlana Müzesi'ni tüm Konyalıların gezmesi ve ziyaret
etmesi gerektiğini anlattı. Benli, Mevlana Müzesine
her kesimden vatandaşın girebilmesi için girişlerin
sadece 2 TL olduğunu vurguladı.
Manşet Gazetesi, 07.05.2009 |
|
"BATI MEDENİYETİNİN TEMELİ YUNANLILAR DEĞİL ANADOLU HALKLARIDIR"
İzzet Baysal Kültür Merkezi Mavi Salon'da konuşan Prof.Dr. Fahri Işık, tüm dünyada Batı Medeniyeti adına doğru bilinen yanlışları, bir kere daha somut örneklerle çürüttü.
Bolu Valiliği ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nin ortaklaşa düzenledikleri 'Batıyı yaratan uygarlık Anadolu' adlı konferansta konuşan Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Fahri Işık, Batı Medeniyeti'nin temelini Anadolu'nun oluşturduğunu söyledi.
İzzet Baysal Kültür Merkezi Mavi Salon'da yapılan konferansın açılışında söz alan AİBÜ Rektörü Atilla Kılıç, sevgi ve emek isteyen, meşakkatli bir iş olan arkeolojik çalışmalar için Anadolu'nun bir 'açık hava müzesi' olduğunu vurguladı. Tarihi bir müzenin üzerinde yaşan bir millet olarak halkımızı ve tüm dünyayı aydınlatma görevinin önce üniversiteye ve akademisyenlere düştüğünü söyledi.
Kılıç'ın konuşmasının ardından konferansına başlayan Prof.Dr. Fahri Işık, Batı Medeniyeti'nin Anadolu'ya dayandığı gerçeğini bir kere daha somut delilleriyle ispatladı. Sunumunda Anadolu ve Yunan eserlerinin karşılaştırmasını da yapan Işık, gerçek medeniyetin Anadolu kaynaklı olduğunu fakat tüm bunların Yunanlılaştırılarak dünyada yanlış bir kanı oluşturulduğunu ifade etti. Yunan eserleri üzerindeki incelemeler sonucunda hiçbir bilim insanın Batı Medeniyeti'nin temelini Yunanlılar oluşturuyor diyemeyeceğini de belirten Prof.Dr. Fahri Işık, Yunanlıların medeniyeti Anadolu'dan aldıkları gerçeğini inkar etmenin güneşi balçıkla sıvamak olduğunu söyledi.
Sanattan mimariye, inançtan savunmaya kadar bir çok alanda Yunanlıların Anadolu'da bulunan medeniyetlerden etkilendiğini belirten Işık, sonradan Yunanlıların bu öğeleri Anadolu'dan alarak Yunanistan'a taşıdıklarını kaydetti. Sanılanın aksine Yunan kültürü üzerinde Anadolu'nun etkisinin çok daha fazla olduğunu ifade eden Prof.Dr. Fahri Işık, "Yunanistan propagandasını çok güzel yapıyor. Bütün dünya Yunanistan'ın dayattığı bu fikri doğru olarak kabul ediyor. İşte siz de burada örnekleriyle görüyorsunuz, Batı Medeniyeti'nin temelini Yunanlıların oluşturma gibi bir durum söz konusu olabilir mi?" dedi.
Mavi Salon'daki konferansında, hiçbir medeniyetin kendi kültürünü sömürgesinde oluşturamayacağını hatırlatan Işık, yapılan arkeolojik çalışmaların da Batı Anadolu'da Yunan Medeniyeti etkisinde bir kültür oluşmadığı gerçeğini destekler nitelikte olduğunu söyledi. Buna karşı bizim milli bir kültür politikamızın olmadığından yakınan Prof.Dr. Fahri Işık, "Bakın Yunanistan her yerde bağırıyor, propagandasını yapıyor. Hazırladıkları afişlerde, filmlerde sanatın ve medeniyetin babası olduklarını ifade ediyorlar. Fakat onların hazırladıkları afişlerde bile benim anlattığım gerçeği görebilirsiniz. Medeniyetin doğduğu yeri Batı Anadolu olarak gösterirler. Batı Anadolu'ya Yunanlılar sonradan gelmiştir, medeniyet de Yunanistan'a sonradan gitmiştir. Hangi medeniyet topraklarında değil de sömürüsü altındaki topraklarda doğar? Böyle bir şey olabilir mi? Bunu Türk bir bilim adamı söyleyince tabii ki bir kıymeti olmuyor. Çünkü biz onları göre Avrupalı ne derse onu kabul eden bir yapıya sahibiz. Fakat bizi en çok üzen bizim ülkemizin de milli bir kültür politikasının olmayışıdır. Gerçekler bizden yana, tarih bizden yana, geriye sadece ortada olanı dünyaya anlatmak kalıyor" şeklinde konuştu. Bolunun Sesi, 07.05.2009 |
|
16. YÜZYIL İŞKENCE ALETLERİ AÇIK ARTIRMADA
Özel bir koleksiyoncunun 16'ncı yüzyıla ait 252 parçalık işkence araçları koleksiyonunun yakında New York'da satışa çıkarılacağı bildirildi.
İşkence aletlerinin New York'daki
Guernsey's müzayede salonunda satışa sunulması
beklenirken, söz konusu müzayede salonu yetkilileri
satılacak aletlerin adını açıklamadıkları özel bir
koleksiyoncuya ait olduğunu bildirdi. Cnn Türk, 07.05.2009 |
|
ŞARABIN KÖKENİNİN ANADOLU OLDUĞUNA DAİR KANIT
Hitit metinlerinden "Viyana" adıyla
bilinen şarabın, batı dillerindeki "vino, vin, wine"
gibi karşılıklarının Anadolu topraklarından köken
aldığı belirtilirken, bugüne kadar varlığı bilinen,
ancak rastlanmayan şaraphanelerden biri, İzmir'in
Çeşme İlçesi'nde gün yüzüne çıkarıldı. Cnn Türk, 07.05.2009 |
|
![]() |
HARİTALI DEFİNE AVCILARI YAKALANDI
Bursa film gibi tarihi eser operasyonunu konuşuyor. Çok sayıda define haritası, kalem tipi suikast silahı ve tarihi eserlerle yakalanan 31 kişiden 12'si adliyeye sevk edildi. Mahkeme zanlılardan 7'sini tutukladı.
Bursa İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından tarihi eser kaçakçılarına yönelik 5 ilde eş zamanlı düzenlenen operasyonda, 31 kişi gözaltına alındı. Zanlıların ev ve iş yerlerinde yapılan aramada; kalem tipi suikast silahının yanı sıra sikkeler, bronz heykeller, kılıç ve krokiler ele geçirildi. Define haritasındaki ilginç detaylar ise dikkat çekti. Sorgulamaları tamamlanan 12 zanlı dün adliyeye sevk edildi. Mahkeme bu kişilerden 7'sini tutuklarken, diğer 19 kişinin ise gruplar halinde adliyeye sevk edileceği öğrenildi.
Zanlıların ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda; kalem tipi suikast silahı, namluları açılmış kuru sıkı tabancalar, av tüfeği, silah, bu silahlara ait fişeklerin yanı sıra 3 dedektör, diz üstü bilgisayar, bilgisayar kasası, şok cihazı, 2 dürbün, 167 sikke, mermer lahit, 2 gözyaşı şişesi, 3 yüzük, 3 küpe,7 kolye, 2 toprak testi, 1 toprak çaydanlık, 2 bronz heykel, 1 kuranı kerim, 1 başlıklı kılıç, 65 sahife muhtelif kazı ve tarihi eserlerin yerlerine ait bilgi notları, 1 heykel figürü çizilmiş zarf, 12 karton üzerine çizilmiş muhtelif kroki ve resimler, define işaret kataloğu, eski para kataloğu, el yazması eski kitap, eski Türkçe yazılı doküman, 3 eski para, 46 muhtelif tarihi eser görüntülerine ait CD, 2 pirinç metal aparat, 2 bileklik, 2 metal haç, 1 altın sikke çok sayıda kroki ele geçirilmişti Bursa Kent Haber, 07.05.2009 |
eBAY'IN ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞINA FARKLI BİR ETKİSİ
25 yıl boyunca Peru’nun arkeolojik yerleşimlerinde çalışan UCLA Üniversitesi’nden Prof. Charles Stanish, on yıl kadar önce eBay internet üzerinden alım satım işlemlerine başladığında gelişmeleri nefesini tutarak izlemiş. “ En büyük korkum, o güne kadar zengin ve ufak bir zümrenin elinde olan eski eser kaçakçılığının, internet sayesinde geniş kitlelere yayılması ve böylece kaçak kazıların artması idi” demekte.
Archaeology Dergisi’nin Mayıs / Haziran sayısında yayınlanan makalesinde, UCLA Cotsen Arkeoloji Enstitüsü’nün de başkanı olan Stanish, gerçekten de eBay’in kanun dışı eski eserlerin alım-satımını büyük ölçüde değiştirdiğini, ama bu değişimin arkeologların tahmin ettiklerinin aksine, olumlu bir yönde olduğunu belirtmekte. Bahsedilen bu olumlu gelişme ise, eski eserlerin internet üzerinden bir anda dünya çapında bir piyasaya ulaşabilmesi ile, o güne kadar kaçak kazılarla geçinen birçok küçük köyün, yoğun talep dolayısıyla artık tamamen sahte eski eser üretimine yönelmiş olmaları.
Ayrıca, sahte eski eserlerin piyasasının bu denli artması, hakiki olduğu iddia edilen ve –doğal olarak- daha yüksek fiyat talep edilen eserlerin piyasasına da ciddi bir darbe vurmakta. Bunun en temel sebebi ise alıcıların sahte eser alıyor olma korkuları.
And Dağları civarının arkeolojisinde dünya çapında bir uzman olan Stanish, eBay’de “eski eser” olarak tanımlanan parçaları dokuz yıldır takip etmekte. Aynı zamanda ABD Gümrük yetkililerine de eski eserler konusunda danışmanlık yapan Stanish, Peru ve Bolivya’da köylerde çalışan atölyeleri de ziyaret etmiş. Uzmanlık alanı Güney Amerika olmasına karşın, dünyanın her tarafından eBay’e gelen eski eserleri takip etmekte. “Şu anda Çin, Bulgar, Mısır, Peru ve Meksika’da atölyeler inanılmaz fiyatlara sahte eserler yapıyorlar” demekte.
eBay’i izlemeye başladığında 50-50 olan sahte oranının beş yıl sonra % 95 sahteye dek yükseldiğini yazmakta. Şu anda kesin bir tahmin verememekte çünkü sahtelerin kalitesinin çok arttığını söylüyor. Şu anda eBay’de satışta olan “eski eserler”in yaklaşık %30’unun çok bariz sahteler olduğunu, % 5 kadarının hakiki parçalar olduğunu, geri kalanların tümünün ise “karar vermek için elimde tutmalıyım” grubuna girdiğini söylemekte.
Bu durumda, eskiden kaçak kazılarda buldukları eserleri birkaç kuruşa aracıya satan köylüler artık “hemen hemen eskisinin aynısı” olan eserler yapıp, bunları en yakın yerleşimde bir eBay hesabı olan şahıslara götürmekteler. Kazançları ise en az eskisi kadar, hatta bazen daha fazla olabiliyor. Science Daily, 04.05.2009 |
|
GEÇMİŞLE GELECEĞİ,
YÜKSEKLE ALÇAĞI, SUYLA KENTİ AYIRAN ÇEMBER
Kazanlak yakınlarındaki
Seuthopolis antik kentinin kalıntılarına 1948
başlayan Koprinka Barajı inşaat çalışmaları
sırasında rastlandı ve baraj 1954 yılında
doldurulup, kent 20 metre yüksekliğinde suyun
altında kalana kadar Bulgar arkeologlar tarafından
sürdürülen arkeolojik çalışmalar devam etti.
Trakya Kralı Seuthes
tarafından kurulan ve MÖ 320 yılından beri Odrissia
Krallığı'nın başkenti olan Seuthopolis, daha erken
dönemden kalma bir yerleşimin üzerine inşa edilmiş
küçük bir yerleşimdi. Tam olarak bir şehir değil,
daha çok Seuthes'in ve mahiyetinin makam merkeziydi.
Burada yer alan Seuthes'in sarayı aynı zamanda
Cabeiri'nin tapınağı olarak da görev yapıyordu.
Kent, çoğunlukla şehir dışında yaşayan insanların
kullandığı resmi yapılardan meydana geliyordu.
Duvarın üzerinde kafeler restoranlar ve bisiklet kiralama ya da balıkçılık gibi faaliyetler için küçük ofisler olması düşünülüyor. Çemberi oluşturan duvarın iç kısmında ise bir müze, konferans merkezi, otel ve büro alanları tasarlanmış.
Tarihi ziyaretçilere
yaşatabilmek için en sağlam durumdaki beş yapının
inşaatının tamamlanacağı projede, tam anlamıyla
görselliği sağlayabilmek için de duvarın üzerinden
kente inen asansörlerin panaromik olması
amaçlanıyor.
2006 yılında UNESCO Büyük Ödülü'nü kazanan projenin mimarı Jeko Tilev, Seuthopolis resmi internet sitesinde yerel yönetimler tarafından desteklenen projesini şu sözlerle anlatıyor: "Trakya Kralı 3. Seuthes'in şehri ve antik Odrissia devletinin başkenti Seuthopolis, 1948 yılından 1954'e kadar süren Koprinka Barajı'nın inşaat çalışmaları sırasında keşfedildi ve incelemeye alındı. Ne yazık ki baraj sularla doldurulduktan sonra modern Bulgaristan'daki ilk ve en iyi korunmuş Trakya şehri yapay bir gölün altında kaldı. Bu hata, bugün düzeltilebilir ve Seuthopolis dünya mirasındaki bir hazineye dönüşebilir.
Seuthopolis için sunulan
proje, şehri açığa çıkarıp, korumayı ve kısmen
yeniden inşa etmeyi, şehri alenen ulaşılabilir bir
yer haline getirmeyi öneriyor. Proje aracılığı ile
Seuthopolis'in özel, eğitici, kültürel ve turistik
değeri, doğal çevredeki eşsiz bir mimari yapı ile
gözler önüne seriliyor. Antik şehir, meydanın
dibindeki bir kuyu gibi, dairesel bir baraj duvarı
aracılığı ile sulardan yeniden ortaya çıkarılıyor ve
Seuthopolis'in tarihsel destanını gözler önüne
seriyor. Kıyıdan yola çıkarak Seuthopolis'i
çevreleyen halkaya bir botla yaklaşıldığında,
Suthopolis tamamen gözlerden gizlenmiş bir şekilde
duruyor. Geçmiş ve gelecek arasında bir sınır olan
duvardan görülen manzara, ölçeği, kapsamı ve eşsiz
bakış açısından görülen manzarasıyla nefes kesici.
Şehri 20 metre yukarıdan görme imkanı, böyle bir
ölçekte olağanüstü bir çukurun varolabilirliğini ve
şehrin bütünlüğünü algılamaya izin veriyor.
Panoramik asansörler taban seviyesine ulaşımı
sağlıyor ve dahası bütün bu fikri daha da
zenginleştiriyor.
Seuthopolis'in tarihi ve kültürel kompleksi, ülkenin turistik ve ekonomik potansiyelini artırarak, zengin geçmişin ve yaratıcı geleceğin bir sembolü haline geliyor."
Proje, mimar tarafından Kazanlak Belediyesi'ne bağışlandı ve fonlar inşaatın başlaması ile artırıldı. Tilev'e göre proje en az 50 milyon Dolar'a mal olacak. Tabii bütün bu koruma ve önlem çalışmaları için harcanacak para, şehrin başka bir noktaya taşınması ya da barajın iptal edilip boşaltılması daha ekonomik bir çözüm olmaz mıydı sorusunu akıllara getiriyor. Arkitera, Kaynak: Wikipedia, sevtopolis.suhranibulgarskoto.org, Eikongraphia.com, Çev.: Selcen Karatay, Der.: Zeynep Güney, 07.05.2009 |
|
'ANADOLU MUCİZESİ'
İSTANBUL'DA Cumhuriyet, Yazı: Oktay Ekinci, 07.05.2009 |
|
PEKİN ADAMI'NIN Çinli bilim adamları 770.000 yıl öncesine tarihlenen Pekin Adamı’nın kafatasının ve birçok kemik kalıntısının bulunduğu mağarada yeniden kazılara başlamayı planlıyor. Pekin Adamı ismi verilen kafatası Aralık 1929’da, Pekin’in kabaca 50 km güneyindeki bu mağarada arkeolog Pei Wenzhong tarafından bulunmuştu. chinaview.cn, 04.05.2009 |
|
PICASSO'NUN TABLOSUNA ALICI ÇIKMADI
ABD’nin New York kentinde düzenlenen müzayedede ressam Pablo Picasso’ya ait bir tablo alıcı bulamadı. 36 eserin satışa çıkarıldığı müzayedede 29 eser toplam 61.3 milyon dolara satıldı.
Sotheby’s Müzayede Evi’nde düzenlenen “izlenimci ve modern sanat ürünü eserler müzayedesi”nin en büyük sürprizi ise gecenin iki büyük eseri olan, Picasso’nun kızı Maya’yı 2.5 yaşındayken resmettiği tablo ile İsviçreli heykeltıraş Alberto Giacometti’nin 1951 yılında yaptığı bronz kedi heykelinin satılmaması oldu. Her iki eserin de 16 ile 24 milyon dolar aralığında bir fiyata satılması bekleniyordu. Müzayedede, Camille Pissarro’nun “Flood in Pontoise” adlı tablosu yaklaşık 3 milyon, “The Female Goat Keeper” adlı eseri ise 2.5 milyon dolara alıcı buldu. Türkiye Gazetesi, 07.05.2009 |
|
![]() ![]() |
EFES TAM 140 YILDIR KAZILIYOR
İzmir'in Selçuk İlçesi'ndeki Efes Antik Kenti'nde kazı sezonu açıldı. Efes'te bu yılki kazılar, 12 ülkeden 283 kişiyle yürütülecek.
Yaklaşık 8 bin yıllık geçmişi olan Efes Antik Kenti, yaklaşık 8 kilometrelik bir alana yayılıyor. Geçmişi eski, yayıldığı alan büyük olunca gün ışığına çıkması da uzun yıllar alıyor. İlk kez 1869 yılında İngilizler tarafından başlatılan kazıların bu yıl 140'ıncısı yapılacak. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nce yapılacak kazı yaklaşık 5 ay sürecek.
Kazı Başkanı Sabine Ladstatter: "Bu yıl antik kentteki en eski yerleşim yeri olan Çukuriçi höyüğü ile Panayırdağı, Domitian ve Hadrian tapınaklarında kazılar yoğunlaşacak. Kazıları 12 ülkeden 283 kişi katılacak" dedi.
Efes Antik Kenti'nin 1 yıl içinde UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınması amacıyla hazırlık yapılıyor. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün: "Efes'in dünya kültür mirası listesinde olması demek buranın dünyada daha fazla tanınması demek. daha fazla turist gelmesi demek" şeklinde konuştu. Antik kenti, geçen yıl 1 milyon 567 bin kişi ziyaret etti. Trt/Haber, 07.05.2009 |
KADINLARA YASAKLI HAZİNE SERGİDE
Yunanistan’da bin yıldır kadınların ve bazı dişi
hayvanların girmesinin yasak olduğu Aynaroz
Adası’ndaki kutsal hazineler, sergilenmek için
Paris’teki Petit Palais’e getirildi. Hürriyet, 07.05.2009 |
|
![]() |
TÜRKİYE'DE 'KARANLIK ÇAĞLAR'A AİT BİR TAPINAK BULUNDU
Türkiye’de, içinde kırık metal parçaları, fildişi süslemeler ve üstünde ölü bir dille yazılmış kitabe bulunan bir taş levhası ile birlikte, antik bir tapınak bulundu. Tapınağın inşa edildiği dönem, Bronz Çağı’ndan Demir Çağı’na geçiş dönemi olan ve Karanlık Çağ olarak da bilinen, İncil’de, Homeros destanlarında, Mısır’da 3.Ramses’in yazıtlarında anlatılan, kültürel çöküş, kıtlık ve şiddet dolu MÖ 1200 – 900 arası.
Fakat yeni bulunan bu tapınakla bu döneme bakışımız değişebilir. Toronto Üniversitesi, Tayinat Arkeolojik Projesi Başkanı Timothy Harrison “Bronz Çağı ile Demir Çağı arasında sadece yazı geleneklerinde değil, kültürel ve politik devamlılık da olduğunu görüyoruz.”
Harrison ve meslektaşları tapınağı, Antakya Ovası’nda yer alan Tell Ta'yinat’da yapılan 2008 kazısı sırasında bulmuşlar. Suriye sınırına yakın bu yerleşim binlerce yıldan bu yana kültürel kavşakların kesişme noktası olmuş. Tapınağın 10. veya 9. yüzyılda inşa edildi tahmin ediliyor. MÖ 8. yüzyılda ise, şehrin geri kalanı ile birlikte yanarak yıkılmış. National Geographic News, Haber: Mati Milstein, 29.04.2009 |
İKİ TÜRK MÜZESİ AVRUPA İLE YARIŞIYOR
İstanbul Modern Sanat Müzesi ve Ankara Vakıf Eserleri Müzesi, 26 ülkeden 97 müze ve kurumdan 200 kişinin katılacağı Avrupa Müze Forumu'nda ''Avrupa Yılın Müzesi'' ödülünü almaya çalışacak.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, 1977'de kurulan Avrupa Müze Forumu, 2006'dan beri devam eden çalışmalar sayesinde kurulduğu günden bu yana Türkiye'de ilk kez Bursa'da yapılıyor. Açılışı bu akşam yapılacak, resmi programı ise yarın başlayacak forum, 9 Mayısta sona erecek. Avrupa'daki müzelerin kalitelerini, standartlarını yükseltmek amacıyla kurulan Avrupa Müze Forumu'na bugüne kadar 40 ülkeden 1500 civarında müzenin katılımı sağlandı. Bunların arasında yıllık 250 milyon avroluk bütçeye sahip Avrupa'nın büyük müzeleri de bulunuyor.
Bursa Kent Müzesi Koordinatörü Ahmet Erdönmez, Avrupa müzeler zirvesinin Bursa'da toplanmasının büyük önem taşıdığını, forum ile kentin Avrupa'ya daha fazla tanıtılacağını belirtti. Forum kapsamında bugüne kadar her yıl Avrupa Yılın Müzesi Ödülü verildiğini dile getiren Erdönmez, şunları kaydetti:
''Bu yarışmada amaç müzelerin kalitesini yükseltmek. Müzeler, bu ödüle layık olabilmek adına standartlarını ve kalitelerini yükseltiyor. Dünyada müzecilik anlayışı değiştiği ve okul statüsünde sürekli hareketli müzeler gündemde olduğu için bütün bireylerle ilişki içinde olan müzeler oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun için görsellik, koleksiyon değeri, sunum, bina yapımı gibi bazı kriterler getiriliyor. Forum, bu kriterleri göz önüne alarak yarışma düzenliyor. En iyi müze Avrupa Yılın Müzesi Ödülü'nü alıyor.''
İstanbul Modern Sanat ve Ankara Vakıf Eserleri Müzesi'nin bu ödül için Fransa, İngiltere, İsveç, İsviçre, İspanya gibi ülkelerden, Avrupalı dev rakipleriyle yarışacağını ifade eden Erdönmez, ''Birinci gelen müze, kayıtlara geçiyor ve yurt dışında yılın müzesi olarak tanıtılıyor. Bu tanıtım turist getirisi açısından çok önemli'' dedi.
Ankara Vakıf Eserleri Müzesi Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Başkent Ankara'nın imarı için büyük çaba sarf eden Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1927 yılının sonlarında bugünkü Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın (O zamanki Hariciye Vekaleti) kuzeyinde büyük bir ilkokulun yapımına başlanıyor ancak 1928 yılı sonlarında bu yapı Hukuk Mektebi'ne tahsis ediliyor.
1928-1941 yılları arasında Hukuk Mektebi, ardından bir süre Ankara Kız Sanat Mektebi ve Ankara Yüksek Öğrenim Vakıf Kız Öğrenci Yurdu, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce halka hizmet veren Aşevi olarak kullanılan bina, Nisan 2004'ten bu yana Ankara Vakıf Eserleri Müzesi olarak hizmet veriyor.
Müzede, yıllardır Vakıflar Genel Müdürlüğü depolarında muhafaza edilmiş Türkiye'nin bütün yörelerinden toplanmış halı ve kilim örnekleri, şamdanlar, Kuran-ı Kerimler, Padişah vakfiyeleri, saatler, hat levhalarının yanı sıra, çini panolar, para keseleri, ahşap paneller, fotoğraf makineleri gibi birçok eser sergileniyor.
İstanbul Modern Sanat Müzesi Türkiye'de modern ve çağdaş sanat sergileri düzenleyen ilk özel müze olarak, 2004'te İstanbul Boğazı'nın kıyısında, 8 bin metrekarelik bir alanda kurulan İstanbul Modern Sanat Müzesi, ''Türkiye'nin sanatsal yaratıcılığını kitlelere ulaştırmayı ve kültürel kimliğini uluslararası sanat ortamıyla paylaşmayı amaçlayarak, disiplinler arası etkinliklere ev sahipliği yapan bir müze'' konumunda bulunuyor.
Modern ve çağdaş sanat alanlarındaki üretimleri uluslararası bir yönelimle koleksiyonunda toplayan, koruyan, sergileyen ve belgeleyerek sanatseverlerin erişimine sunan müze, bünyesinde barındırdığı süreli ve sürekli sergi salonları, fotoğraf galerisi, video, eğitim ve sosyal programları, kütüphane, sinema, kafe ve tasarım mağazası ile çok yönlü bir hizmet veriyor. Turizm Habercisi, 06.05.2009 |
|
BİRGİ'DEKİ RESTORASYONA YAĞMUR ENGEL OLDU
Birgi
Belediye Başkanı Cumhur Şener, Ege Bölgesi'nin
tarihi ve kültürel dokusunu koruyan ender
beldelerinden biri olan Birgi'de, yürütülen
restorasyon çalışmalarının yaz aylarında devam
edeceğini bildirdi.
Haber Ekspres, 06.05.2009 |
|
BEŞİRİ'DE TARİHİ ESER OPERASYONU
Batman'da jandarma ekiplerince düzenlenen tarihi eser operasyonunda çok sayıda tarihi eser ele geçirilirken olayla ilgisi olduğu iddia edilen 2 kişi gözaltına alındı.
Batman İl Jandarma Komutanlığı'nca yürütülen çalışmalar kapsamında, Beşiri İlçesine bağlı Doğanpazarı Köyü Göktaş mezrasında ikamet eden H.E. isimli şahsın ev ve eklentilerinde yapılan aramada; 1 adet ruhsatsız Kaleşnikof marka uzun namlulu silah ve bu silaha ait çok sayıda mermi ile 1 adet ruhsatsız av tüfeği, 1 adet bronz kaplama Meryem Ana heykeli, 1 adet savaşçı Viking heykeli ve 40 adet tarihi değere sahip çanak ve çömlek parçası ele geçirildi. Tarihi eser operasyonu kapsamında H.E. ve ismi öğrenilemeyen bir kişi daha gözaltına alındı. Batman Jandarma Komutanlığı'nda ifadeleri alınan 2 zanlı daha sonra adli mercilere sevk edildi. Batman Kent Haber, 06.05.2009 |
|
![]() |
RESTORESİZ ESER KALMAYACAK
Hatay Vakıflar Bölge Müdürü Abdullah Kayhan, 2010 yılı sonuna kadar Hatay genelinde restore edilmemiş hiçbir eserin kalmayacağını söyledi.
Kayhan, Vakıflar Haftası dolayısıyla İskenderun'da Mustafa Yazıcı Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Sağlıklı Yaşam" konulu konferans öncesi yaptığı konuşmada, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün vakıf kültürünün yeniden toplum kültürü haline gelmesi, çocukların vakıf ruhuyla donanmaları, akademik camianın vakıflarla ilgili yaptıklarının paylaşılması ve artarak devam edebilmesi için 2006'yı Vakıf Medeniyeti Su Yılı 2007'yi Vakıf Medeniyeti Çevre Yılı, 2008'i Vakıf Medeniyeti Su Yılı, 2009'u ise Vakıf Medeniyeti Sağlık Yılı olarak ilan edilmesinin kararlaştırıldığını hatırlattı.
Kayhan, "Vakıf medeniyetimizin çok önemli parçası olan sağlığın hayatımızdaki önemi giderek arttığı günümüzde bu vakıf medeniyet anlayışımızı bütün yönleriyle idrak edebilmek ve bizden sonraki nesillere daha yaşanabilir bir ülke bırakabilmek amacındayız" şeklinde konuştu.
Abdullah Kayhan, 2010 yılı sonuna kadar da Hatay genelinde restore edilmemiş hiçbir eserin kalmayacağını sözlerine ekledi. Hatay Kent Haber, 06.05.2009 |
300 YILLIK TARİHİ HAMAM YOK OLUYOR
Tekirdağ'ın merkeze bağlı İnecik Köyü'nde, Osmanlı döneminden kalma 3 asırlık hamam, bakımsızlıktan çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalınca hizmete kapatıldı. İnecik Köyü Muhtarı Mehmet Güner, 8 bölümden oluşan hamamın iç bölümlerinde yer yer çökmelerin olduğunu söyledi ve, "Benden önceki muhtar arkadaşlar, tarihi hamamın onarılması ve restore edilmesi için ilgili kurumlara başvuruda bulunmuş. Ancak restore için devlet ödeneği bugüne kadar çıkmadı.'' dedi. Güner, tarihi hamamın, koruma altına alınmasını istediklerini sözlerine ekledi. Tekirdağ Etnografya Müzesi Müdürlüğü yetkilileri ise Muhtar Güner'in aksine İnecik Köyü'ndeki tarihi hamamın restore edilmesine ilişkin bir talebin kendilerine ulaşmadığını bildirdi. Zaman, 06.05.2009 |
2500 YILLIK MEZAR BULUNDU
İzmir Kemalpaşa'ya bağlı Çınarlı Köyü'nde, 2 bin 500 yıllık bir oda mezar bulundu. Bir inşaatın temel hafriyatı sırasında ortaya çıkan tarihi mezarda çalışma başlatıldı.
Behçet Akçay, ev yapmak için dozerle düzelttiği arazisinde, oda şeklinde bir oyuk olduğunu gördü. Oyuğun içinde tarihi eserler bulunca da yetkililere haber verdi. Köye giden İzmir Arkeoloji Müzesi arkeologları, ilk çalışmalarında gözyaşı şişesi, kemikler ve çeşitli tarihi eserler buldu.
Arkeologlar, çıkan eserleri koruma altına aldı. Zaman, 06.05.2009 |
VAN GOGH'UN KULAĞINI GAUGUIN Mİ KESTİ?
Alman sanat tarihçileri dünyaca ünlü Hollandalı
ressam Vincent Van Gogh’un kulağını, bir tartışma
sırasında arkadaşı Fransız ressam Gauguin’in kılıçla
kestiği öne sürüldü. Hürriyet, 06.05.2009 |
|
![]() |
TBMM NEMRUT'A EL ATIYOR
Dünyanın sekizinci harikası Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin artırılması için Meclis Araştırma Komisyonu kurulması istenildi. CHP’nin TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergede Nemrut Dağı’nın UNESCO’nun dünya kültür mirası arasında yer aldığına dikkat çekildi. Nemrut Dağı turizm açısından Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye için büyük bir potansiyel olduğu belirtilen önergede, her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Nemrut Dağı’nın turizm potansiyelinin artırılması amacıyla Meclis araştırması yapılması istenildi. Türkiye Gazetesi, 06.05.2009 |
TARİHİ ESERLER DEPREME KARŞI GÜÇLENDİRİLECEK
176 yapıyı içeren bu çalışma ile sadece tarihi yapıların muhtemel depreme karşı ne derece ayakta kalacağı değil, geçmişte ne badireler atlattığı, geçen zamanla birlikte nasıl şekil aldığı da ayrıntılarıyla ortaya çıkarıldı. Projenin 2. etap çalışması olarak adlandırılan tarihi yapılar için veritabanı oluşturma işlemi de temmuza kadar tamamlanacak.
Güçlendirilecek yapılardan Topkapı Sarayı'ndaki Mecidiye Köşkü, Arkeoloji Müzeleri'nin ek binaları ve Ayasofya Müzesi Aya İrini Anıtı için 'deprem performansını ölçme' çalışmalarına da başlandı. Bu çalışma haziran sonunda bitirilecek. Ayrıca diğer yapıların depreme karşı performansı da detaylı şekilde ortaya konulacak ve depreme karşı yapısal güçlendirme önerileri hazırlanacak. Temmuz ayından itibaren de 176 yapının deprem güçlendirme çalışmaları başlayacak.
Rölöve ve Anıtlar Müdürü Hüseyin Kaya, "Temmuz ayından itibaren kültür varlıklarının onarımına başlayacağız." diyor. İl Özel İdaresi'ne bağlı bulunan İstanbul Proje Koordinasyon Merkezi (İPKM) Başkanı Gökhan Elgin de bu iş için 2 milyon 700 bin Euro ayırdıklarını belirtti. Elgin, "Tarihi eserleri depreme karşı güçlendirme çalışması dünyada bir ilk olacak." diye konuştu.
Depreme karşı güçlendirilen tarihi yapılar arasında; Topkapı Sarayı Kompleksi (2., 3., 4. avlu, Harem Bölümü, Mecidiye Köşkü), Arif Efendi Kütüphanesi, Ayasofya Müzesi ve içindeki türbeler, Darphane binaları, Fatih Sultan Mehmet Kütüphanesi, Galata Mevlevihanesi, İbrahim Paşa Sarayı, Sümerbank Binaları, Anadolu ve Rumeli hisarları, Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Yakup Paşa Külliyesi, Selimiye Yazma Eserler Kütüphanesi, Orhan Kemal Halk Kütüphanesi, Heybeliada Halk Kütüphanesi bulunuyor. Zaman, Haber: Arif Bayraktar, 06.05.2009 |
|
MACAR KENTİNDEKİ CAMİ
RESTORE EDİLİYOR
Meclis Başkanı Köksal Toptan ile Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın peş peşe yaptığı Macaristan ziyaretlerinde Pecs'de bulunan tarihi Peçevi Yakovalı Hasan Paşa Camii'nin restorasyonu gündeme gelmişti. Cihan Haber, restorasyon çalışmalarının başladığı ve yakın bir zamanda da restorasyonun bitirileceği bilgisini aldı. Tarihi caminin bahçesinde bulunan Osmanlı mezarlarının da bozulmadan günümüze kadar geldiği kaydedildi.
Yakovalı Hasan Paşa Camii'nin içinde bulunduğu Pecs şehri, İstanbul ile ortaklaşa 2010 Avrupa başkenti ilan edilmiş ve bu sebeple de şehrin içinde birçok yapılanma ve restorasyonlar söz konusu. Pecs (Osmanlıda Peçevi); Macaristan'ın güneyinde yer alan ve Baranya İli'nin merkezi olan bir şehir. Şehir, Osmanlı zamanlı Ordu garnizonunun bulunduğu strateji yerlerden olagelmiş. Geçtiğimiz Ekim ayından TBMM Başkanı Toptan buraya bir ziyarette bulunmuştu. Avrupa Kültür Başkenti 2010 İstanbul-Essen-Pecs'in bulunduğu ülkelerin Meclis Başkanları, Macaristan'ın Pecs kentindeki Baranya Bölgesi Belediye Başkanlığı binasında bir araya gelmiş ve proje çerçevesinde parlamentolar arası iş birliğiyle ilgili ortak bildiri imzalanmıştı. Bu ziyaretle birlikte burada yaklaşık 400 yıldır ayakta kalan ve Macaristan'da kullanılabilir tek cami olan Yakovalı Hasan Paşa Camii'nin restorasyonu mevzubahis olmuştu.
Vakıflar Genel Müdürlüğü , 'Osmanlı Coğrafyasındaki Her Şehirde Bir Eser' projesi ile "Balkanlar'dan Ortadoğu'ya, Kırım'dan Afrika'ya birçok şehirdeki eseri restore" söylemiyle harekete geçmiş, bu kapsamda da Macaristan'dan Peçevi Yakovalı Hasan Paşa Camii ile Sgetvar Sultan Süleyman Camii restore programı içine alınmıştı.
Yakovalı Hasan Paşa Cami'nin yanı sıra Pecs şehrinde bir başka cami daha var: Gazi Kasım Paşa Camii. Fakat şehrin meydanında bulunan ve Pecs şehrinin sembolleri arasında gösterilen cami, sonradan kiliseye çevrilmiş ve hilalinin ortasına büyük bir haç yerleştirilmiş.
Macaristan'da Osmanlı'dan kalan en büyük mimari eser olan Gazi Kasım Paşa Camii şu anda kilise olarak kullanılıyor. Caminin kubbesi, Hunyadi Yanoş heykeliyle yüz yüze Pecs'in en kalabalık meydanına bakıyor. Budin Valisi Gazi Kasım Paşa tarafından 1548-1551 yılları arasında yaptırılmış olan cami; altı sütun üzerine oturtulmuş yedi önemli Türk kültür varlıklarından birisi olarak kabul ediliyor ve de etkileyici manzarası nedeniyle turistlerin ilgisini çekiyor.
Uzun bir tarihi geçmişe dayanan Türk - Macar ilişkilerinin daha da güçlendirilmesi amacıyla ortak kültür varlıklarının işlendiği "Kültür Varlıklarımız" konulu pullar her iki ülke tarafından 02.12.2002 tarihinde satışa sunulmuş ve pullarda da Peç'teki Gazi Kasım Paşa Camii ile Tekirdağ'daki Rakoczi Evi'nin fotoğrafları yer almıştı.
13 Kasım 2006'da Brüksel'de toplanan Avrupa Birliği Kültür Bakanları tarafından resmen onaylanan bir karar ile İstanbul'un ve Türkiye'nin gelecek dört yıllık gündemi belirlendi ve İstanbul o gün resmen 2010 Avrupa Kültür Başkenti oldu. Jürinin 2006'nın Mart ayında Macaristan'ın Pecs ile Almanya'nın Essen kentleriyle birlikte İstanbul'un 2010'da Avrupa Kültür Başkenti olabilmesi için verdiği karar, 13 Kasım 2007'de onaylandı ve yürürlüğe girmiş oldu.
Avrupa Kültür Başkenti fikri ilk kez 1985 yılında dönemin Yunanistan Kültür Bakanı Melina Mercouri tarafından ortaya atıldı ve ilk başkent de Atina oldu. 2000 Yılına gelindiğinde AB bu konuda bir değişiklik yapmaya karar verdi ve bu unvanı hem birden fazla kente, hem de AB Adayı olan ülkelerin kentlerine vermeye başladı. Seçilmekle birlikte dünyanın gözü o kente çevriliyor ve bir yıl boyunca kente gelen turist sayısında çok ciddi bir artış ve buna bağlı olarak da ciddi bir maddi gelir elde ediliyor. AB adaylık sürecindeki Türkiye'nin, bu dönemde bir kültür başkentiyle büyük bir atağa geçmesi ve 2010'da İstanbul'a 15 milyon turistin gelmesi hedefleniyor. haberler.com, 05.05.2009 |
|
EMİRSULTAN PROJESİ YENİDEN BAŞLADI
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Emirsultan`da başlatılan kentsel dönüşüm projesi hukuki eksiklikler tamamlanarak yeniden start alırken, estetik anlamda küçük rötuşlar yapılıyor. |
![]() |
İSTANBULLU HEYKEL SEVMİYOR
‘Heykellerin görünmesi engelleniyor’ Cumhuriyet, Haber. Cihan Oruçoğlu, 05.05.2009 |
|
![]() |
KARAHAYIT'TA TARİHİ ESER OPERASYONU
Denizli'de, çok sayıda tarihi eser ele geçirilirken, olayla ilgili gözaltına alınan bir kişi serbest bırakıldı.
Denizli merkez Karahayıt bölgesinde faaliyet gösteren Y.İ. isimli şahsın elinde tarihi eser bulunduğu ve satmak için müşteri aradığı haberi alındı.
Yapılan çalışmalar sonucunda Y.İ. isimli şahsın faaliyetinin delillendirilmesini müteakiben adli makamlardan alınan arama kararı ile adı geçen şüpheli ve tarihi eserleri ele geçirmek üzere İl Jandarma Alay Komutanlığı ekipleri tarafından operasyon düzenlendi.
Operasyonda şüpheli şahıs suçüstü yakalandı. Şahsın kullandığı araçta yapılan aramada, 3 adet delikli taş, 11 adet Medusa başı figürlü taş, 46 adet sütun kenarlığı, 1 adet büyük tahıl küpü, 29 adet sütun altı, 26 adet mezar steli ve 1 adet çömlek ele geçirildi.
Olayda ele geçirilen tarihi eserler Müze Müdürlüğü'ne teslim edildi. İ.Y. isimli şahıs ifadesinin alınmasının ardından çıkarıldığı adli makamlarca serbest bırakıldı. Denizli Kent Haber, 05.05.2009 |
CİNSİYETİ BELLİ DEĞİL
Antropologlar Romanya'da Karpat Dağları'nda 2002 yılında yaptıkları kazılarda kemik parçaları ve kafatası kalıntısına rastladı.
2002'den bu yana kemik ve kafatası parçası üzerinde yapılan araştırmalarda, buluntuların Avrupa'daki ilk insana ait olduğu ortaya çıktı. Afrika'dan Avrupa'ya gelen ve modern insanın atası olarak bilinen homosapienslerden önce yaşadığı tahmin edilen ilk Avrupalının cinsiyeti de bulunan kemik ve kafatasından tespit edilemedi.
35 bin yıl önceye ait Neanderthal'ın (mağara adamı) Karpat Dağları'na Avrupa'dan mı yoksa Asya ve Afrika'dan mı geldiği yine kesin olarak söylenemiyor.
Antropolog Alice Roberst, "Kemik ve kafatası parçasından yola çıkarak, Avrupa'da yaklaşık 40 bin yıl önce yaşayan insanın kafatasını tasarladık. Ancak bu kişinin cinsiyetini tespit edemediğimiz gibi, Avrupalı, Asyalı ya da Afrikalı olduğunu da kesin söyleyemiyoruz. Bence üçünün ortak karışımı" dedi.
Kafatası BBC'de önümüzdeki hafta yayınlanacak "İnsanın İnanılmaz Yolculuğu" belgeseli için hazırlandı. Hürriyet, 05.05.2009 |
![]() |
|
İNGİLTERE'DE BİR MEZARDA ROMA CAM TABAK BULUNDU
Arkeologlar, zengin bir Londralı Romalının mezarında çok değerli bir bir millefiori cam tabak buldular. Londra, Prescot Caddesi’nde yapılan kazılarda kırık bir şekilde ve birçok parçalar halinde bulunan bulunan tabak restore edildikten sonra Londra Müzesi’nde teşhir edilmeye başladı.
Yüzlerce şeffaf mavi boyalı cam parçasından yapılan tabak beyaz bir camla çerçevelenmiş. Mezarda bu tabaktan başka cam eserler de bulundu. Londra Müzesi arkeoloji konservatörü Liz Goodman “Böylesi değerli bir eseri bütünlemek ve tamir etmek az bulunan ve ürkütücü bir tecrübe” dedi.
Birçok farklı cam parçasından yapılan millefiori kelime karşılığı olarak “binlerce çiçek” demek ve şimdiye dek Doğu Roma dışında hiçbir yerde bütün bir millefiori cam eser bulunmadı. BBC News, 29 Nisan 2009 |
MADOFF MAĞDURU
Wall Street'in yatırım danışmanı Bernard Madoff'un 65 milyar dolarlık yolsuzluk skandalı nedeniyle, birçok banka, kişi ve holding mağdur olmuştu. Sabah, 04.05.2009 |
|
İRAN'DA 8 BİN YILLIK MEZAR
İran'da yapılan arkeolojik kazılarda 8 bin yıllık mezar bulundu. Arkeologların Loristan ve İlam eyaletlerinde yaptığı kazılarda, Yeni Taş Çağı'na ait mağara, barınak, araç gereç ve mezar keşfedildi.
Kazılarda süs eşyalarıyla değerli taşlara da rastlandığı kaydedildi. Topraktan araç gerecin bulunmadığı kazılarda, insanların yerleşik hayata geçişine dair izler üzerinde çalışıldığı bildirildi. Yeni Şafak, 04.05.2009 |
|
|
145 MİLYON YILLIK AYAK İZİ BULUNDU
Türkmenistan'ın Köytendağ bölgesinde, dinozorlara ait olduğu belirlenen fosilleşmiş iki binden fazla ayak izi bulundu. Arkeologlar izlerin uzunluğunun 20 ile 90 santimetre arasında olduğunu kaydetti.
Mahtumkuli Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Anatoliy Buşmakin, yeni izlerle birlikte dinozorların göletlerde yüzdüğünü, yavrularıyla gezdiğini, hatta düştüğünü bile tespit ettiklerini söyledi. Yeni Şafak, 04.05.2009 |
TARİHİ KÖPRÜ İLGİ BEKLİYOR
Gaziantep'in Araban İlçesi Gümüşpınar Köyü yakınlarındaki Karasu Çayı üzerinde bulunan ve bölge halkı tarafından Kırık Köprü olarak bilinen tarihi Septimus Severus Köprüsü, ilgisizlikten yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Zeugma'nın kuzeyinde, Fırat yolunun üzerindeki Karasu Çayı üzerine 4. Scythica Lejyonu tarafından inşa edilen Septimus Severus Köprüsü, bakımsızlıktan çökme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Tarihi köprünün koruma altına alınmasını isteyen ilçe halkı, acilen restorasyon çalışmalarının yapılıp köprünün turizme açılmasını istedi. Arabanlılar, ilçe merkezindeki tarihi Kale-i Zerrin Kalesi ile Elif beldesi, Hisar ve Hasanoğlu köylerindeki anıt mezarlar gibi Septimus Severus Köprüsü'nün de koruma altına alınarak, tahrip edilen bölümlerinin restorasyon çalışmalarıyla tamamlanmasını istedi. Gaziantep 27 Gazetesi, 04.05.2009 |
|
TOPKAPI SARAYI'NDA YENİÇERİLER DOLAŞACAK
Topkapı Sarayı Silah Seksiyonu son teknoloji görsel
ve işitsel iletişim araçlarıyla baştan aşağı
yenileniyor. Kültür Bakanlığı’nın onayıyla İstanbul
Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü’nün yürüttüğü proje,
ihale aşamasına geldi. Projede, dünyada ilk kez bir
müzede hologram teknolojisi kullanılacak. Sanal
yeniçeriler mekan içinde gezinecek ve değişik
dönemlerde giydikleri kıyafetleri sergileyecek. Hürriyet, Haber: Serkan Akkoç, 04.05.2009
"Sarayın içinde; ne olursa olsun yeniçeri olmaz" ifadesini kullanan Prof. İlber Ortaylı, "Kıyafetler ancak dış avluda sergilenebilir" diye konuştu. Sabah, Haber: Hülya Karabağlı, 04.05.2009 |
|
|
CENNET BAHÇESİ KALAHARİ ÇÖLÜNDE
ABD'li bilim adamları, kutsal kitaplardaki "cennet bahçesi"nin Afrika'daki Kalahari Çölü olduğunu iddia etti. Sabah, 04.05.2009 |
SAVAŞ TEKNESİ KYBELE, MARSİLYA YOLCUSU
Radikal, Haber: Arzu Çetik, 04.05.2009 |
|
EFES'TE 120 BİN PARÇALIK PUZZLE
Efes Antik Kenti’ndeki Yamaçevler 2’de restorasyon tüm hızıyla sürüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği, Borusan’ın sponsorluğunda yürütülen çalışmalarda, MS 119 yılında yapıldığı, MS 262’deki depremde yıkıldığı ve döneminin en pahalı mermerlerinin kullanıldığı belirlenen Flavius Furius Aptus’a ait evin salonunu yeniden inşa etmek için yoğun çaba harcanıyor. Milliyet Ege, Haber: Veysel Erol, 04.05.2009 |
![]() |
![]() |
40 YILDIR KAZI VAR AMA
Tarihi zenginlikleriyle adından sıkça söz ettiren Bitlis'in Ahlat İlçesinde 1970 yılından buyana yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan eserlerin restore edilmeyerek kendi kaderine terk edilmesi tepkilere yol açıyor.
Bitlis Kent Haber, 04.05.2009 |
İZİNSİZ KAZIYA SUÇÜSTÜ
Eskişehir'in Alpu İlçesi'nde, höyük bölgesinde iş makinesiyle izinsiz kazı yaptıkları iddia edilen 6 kişi suçüstü yakalandı.
Edinilen bilgiye göre, ilçeye bağlı Işıkören Köyünde devriye gezen jandarma timi, Kül Höyüğü bölgesinde plakasız iş makinesiyle izinsiz 3 metre derinliğinde, 15 metre genişliğinde kazı yaptıkları tespit edilen H.Ü., M.S.T., Ö.K., K.A.E., M.B. ve H.B.'yi suçüstü yakaladı.
"İzinsiz kazı yapmak" suçundan gözaltına alınan 6 şüpheli, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Eskişehir Kent Haber, 04.05.2009 |
|
TARİHİ ESERLER
Denizli’de iki ayrı tarihi eser operasyonunda, iki kişi gözaltına alındı. Başkarcı Beldesi’nde yaşayan R.B.’nin elindeki tarihi eserleri satmak için müşteri aradığını belirleyen jandarma, evine operasyon düzenledi. Evde yapılan aramada Roma Dönemi’ne ait iki heykel başı ve Bizans dönemine ait bir vazo bulundu. R.B. gözaltına alındı. Jandarma ikinci operasyonunu, Buldan İlçesi’ne bağlı Kadıköy Köyü’nde oturan H.D.’nin evine düzenledi. Evde yaptığı aramada Roma ve Bizans Dönemleri’ne ait 108 gümüş sikke ve 452 çeşitli süs eşyaları ele geçirildi. H.D., gözaltına alındı. Hürriyet Ege, Haber: Ramazan Çetin, 03.05.2009 |
![]() |
|
Midas Anıtı (National Geographic - Ekim) |
...1910
|
![]() |
![]() |
TAY Projesi . Kuruçeşme Cad. 67/B 34345 Kuruçeşme İstanbul Tel: 0 (212) 265 7858 - Faks: 0 (212) 287 1298 e.posta: info@tayproject.org |
Copyright©1998 TAY Projesi |