©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Göllüdağ

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Göllüdağ
Türü:
Kale
Rakım:
m
Bölge:
İç Anadolu
İl:
Niğde
İlçe:
Merkez
Köy:
Kömürcü
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:

     


Yeri: Niğde'ye 70 km uzaklıkta, Gölcük Bucağı Kömürcük Köyü yakınlarında, Göllüdağ üzerinde yer almaktadır. Kömürcü Köyü'nden sarp ve dik bir yolla yerleşmeye ulaşılmaktadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Göllüdağ, güneyde Büyük Göllü tepesi, doğuda Koyuncu sırtı, Sarıkaya, kuzeyde Laleli, batıda Meydan yaylası ile çevrili, doğudan batıya 1700 m uzunlukta, kuzeyden güneye 100 m genişlikte olup batı kısmında bir krater gölü vardır. Yağmur ve kar sularının getirdiği yığıntılarla etrafı dolarak göl küçülmüştür. Dört tarafı yüksek ve çıkılması güç bir konuma sahiptir. Doğu tarafta, surların altına isabet eden kısım ise daha da sarptır. Yüksek kayalıkların bulunduğu bu kesimde ovaya bakan Bizans dönemine ait kaya mezarları vardır [Arık 1969:res.2]. Göllüdağ yerleşmesinin bulunduğu dağda ve etrafındaki dağlarda obsidien yatakları vardır. Ulaşım imkansızlıkları, Göllüdağ'ın tahrip edilmeden sağlam olarak kalmasını sağlamıştır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1933 yılında, yağmur sularının, yekpare taştan yapılmış bir çift aslan heykelini meydana çıkarması üzerine, 1934 yılında Milli Eğitim Bakanlığı adına R.O. Arık tarafından bir sezonluk kazı yapılmıştır. Ulaşım güçlüğü nedeniyle kazılara, 1968 yılına kadar ara verilmiştir. 1968-69 yıllarında Burhan Tezcan tarafından kazılara devam edilmiştir. 1992-94 yıllarında W. Schirmer başkanlığında daha önceki yıllarda ortaya çıkartılan yapı kalıntıları çevresinde topografik ve elektromanyetik çalışmalar gerçekleştirilmiştir.
Tabakalanma: Kazılarda yüzeyde MÖ 1. binin 2. yarısını işaret edecek kalıntılara ve çanak çömleğe rastlanmamış olup yerleşmede MÖ 1. binin ilk yarısına tarihlenen iki evreli tek tabaka kazılmıştır. Bu bakımdan şehrin yakılıp yıkıldıktan sonra yeniden iskan görmediği düşünülmektedir.
Buluntular: Mimari: 1700x1000 m'lik bir alana yayılan kale 3 kilometrekare genişliğinde bir sur ile çevrilidir. Bu alanın içinde en yoğun yapılaşma, ortadaki yüksek düzlükte görülür. Dik sokaklarıyla düzenli bir planlama anlayışına göre yerleştirilmiş bu yapılardan, 112x228 m boyutlarında olanı dikkat çekicidir. Dikdörtgen planlı bu yapının bir saray olduğu düşünülmektedir. Kale içindeki yapılardan kimileri megaron tarzındadır. Gölün kuzey ve güÂneyindeki yüksek kayalıklara yapılar inşa edilmiştir. Batı şehir kapısından gelen yol yapılar arasından geçer ve gölün güneyinden şehrin ortasına doğru uzanır. Gölün etrafında da bazı yapıların bulunduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Gölün doğusundaki yamaç kayalıktır. Burada da büyük, kesme blok taşlar vardır. Kazıların yanısıra hava fotoğrafları ve elektromanyetik çalışmalardan anlaşılacağı üzere yerleşme kendine özgü bir mimari düzene sahiptir. Yapılar arasında birbirini dik kesen caddeler, caddeler etrafında inşa edilmiş müstakil yapılar bunu açıkça göstermektedir [Schirmer 1996:res.1-7]. Sur dışı yapılar, Sarıkaya ile Koyuncu sırtı arasında kalan yamaç üzerinde devam etmektedir. Sur: Yerleşmeyi çepeçevre çevreleyen taş sur, dağın doğal yüksekliklerine inşa edilmiştir. Elips şeklindedir [Tezcan 1969res.3]. Doğu-batı uzunluğu kuş uçumu 3 km, kuzey-güney yönündeki genişliği 1 km kadardır. Sur üzerinde farklı yönlerde bulunan dört kapıdan geçilerek yerleşmeye ulaşılır. Kapılardan biri doğu yönde, ikincisi kuzeyde, üçüncüsü batıda, dördüncüsü güneydedir. Şehir içindeki yapılar gibi sur da çökmüş, yıkılmış ve 2 m yüksekliğe kadar korunan duvarlar bu yıkıntı altında kalmıştır. Saray yapısı: Şehir suru içerisinde en yüksek yer olan orta kısma inşa edilmiştir. Kuzey-güney yönlü, dikdörtgen planlı (112x228 m) bir yapıdır [Schirmer 1996,res.2]. Dış duvarları iç duvarlardan daha kalındır (1.85-1.60 m). Yapının güney kısa yüzü üstünde ortada 14.50 m genişliğinde anıtsal giriş kapısı yer almaktadır [Tezcan 1969:plan 2,res.6; Tezcan 1992:lev.3]. Kapının dış tarafı her iki yanda aslan, iç tarafı sfensk kabartmalarıyla süslüdür. Karşılıklı aslanların arasında ortada aslan kabartmalı iki sütun kaidesi vardır. Koruyucu nitelikteki bu kabartmalardan bazıları yarım kalmıştır. Girişin doğusunda güney duvar üzerine 3.90x3.90 m boyutunda, öne doğru çıkıntı yapan bir kule yerleştirilmiştir. Bütün duvarlarda olduğu gibi kulenin de dış yüzü düzgün iri taşlarla örülmüş, orta kısmı ise taş ve toprakla doldurulmuş sandık duvar tekniğinde inşa edilmiştir. Anıtsal kapıdan 17.50x8.00 m boyutlarında bir avluya (1 no'lu avlu) girilmektedir. Avluda üst üste iki taban tespit edilmiştir. Her iki taban da sıkıştırılmış topraktan yapılmış olup çok serttir. İkinci taban birincinin 10-15 cm altındadır. Büyük bir yangın geçirdiği kül ve kömür kalıntılarından belli olmaktadır. Avlunun doğu ve batı dar kenarlarından da birer odaya girilir [Tezcan 1969:res.7]. Doğudaki oda (2 no'lu oda) 12x3.25 m boyutunda olup duvarları yer yer 2 m yüksekliğe kadar korunmuştur [Tezcan 1969:res. 8]. Kuzeybatı kenarda yer alan kapısı bir aslan heykeli ile süslenmiştir. Kapı geçidi taş döşelidir. Odanın tabanı sıkıştırılÂmış topraktır. Kazılarda üst üste iki taban ortaya çıkartılmıştır. Alttaki tabanın büyük bir yangın geçirdiği taban üzerindeki yanık ve kömür kalıntıÂlarından anlaşılmaktadır. Batıdaki oda (3 no'lu oda) 13x7.50 m boyutundadır. Kapı doğu yönde ortadadır. Oda içinde bulunan aslan heykeline ait parçalar, bu odanın kapısının da aslan heykeli ile süslendiğine işaret etmektedir. Kapı genişliği 1.50 m, kapı eşiği taş döşeli, taban eşiğe nazaran daha aşağıdadır. TaÂban, sıkıştırılmış topraktan yapılmış olup büyük bir yangın geçirmiştir. Orta kısma yakın bir yerde ocak bulunmaktadır. 1 no'lu avludan kuzey yöndeki sfenks kabartmaları ile süslü kapıdan geçilerek 5 no'lu avluya ulaşılmaktadır. Sfenksli kapı ortadadır. Kapı genişliğ 6 m olup kapı kenarlarının iç ve güneye bakan kısımları kaide görevi yapan yassı, dikdörtgen taşlarla döşenmiştir [Tezcan 1969:res.11]. Kapının her iki kenarında bu taş kaideler üzerine basan birer sfenks kabartması bulunmuştur. Başları kapı içine doğru bakar şekilde karşılıklı konumlanmış olan sfenksler yüksek kabartma olarak işlenmiştir. Avlunun güney kenarına yakın ele geçen taş kaideler [Tezcan 1969:res.12] bu kısmın revaklı olduğunu göstermektedir. 3 no'lu odanın kuzeyinde yer alan 4 no'lu oda bu avluya açılmaktadır. Bu odanın da tabanı kömür ve külle kaplıdır. Büyük bir yangın geçirmiştir. Taban altında, küçük taşlarla desteklenmiş yassı kapak taşı ile kapatılmış ana kayaya oyulmuş 80 cm çapında ve 80 cm derinliğinde bir çukur saptanmıştır. İçinde çamurlaşmış halde ve çok çürümüş, yanık kerpiç, yanık odun ve yanmış ufak birkaç kemik parçası ele geçen bu çukurun taban altına gömülen kremasyon mezar olduğu düşünülmüştür. 5 no'lu avlunun batısında kuzey-güney yönlü bir başka avlu daha vardır. Bu avlunun batı kenarı sarayın batı dış kenarını oluşturmaktadır. Sfenksli kapının aksında ve 5 no'lu avlunun kuzeyinde ortostatlı bir yapı (6 no'lu yapı) yer almaktadır [Tezcan 1969:plan.3,res.13]. Dikdörtgen planlı yapı, 12.20x7.75 m boyutundadır. Girişi güneydoğu köşededir ve 1.40x1.00x0.25-0.45 m boyutlarındaki kırmızı andezit otostatlar odanın dört duvarını da kaplamıştır. Ortostatlar birbirine dikine yan kenarları boyunca açılan düz ve ters "L" şeklindeki oyukların birbirine geçmesi ile bağlanmıştır. Ön yüzleri düzeltilmiş fakat kabartma veya oyma herhangi bir bezeme yapılmamıştır. Yapının mimari olarak tamamlandığı fakat ince işçiliği bitirilmeden bırakıldığı düşünülmektedir. Ortostatlı yapının batısında 7 no'lu oda, doğusunda 8 ve 9 no'lu odalar bulunmaktadır. 7 no'lu oda 10.50x7.70 m boyutundadır. Güneye açılan iki kapısı vardır. Tabanında orta kısma yakın bir yerde ocak bulunmuştur. Yan yana konumlanmış olan 8 ve 9 no'lu odaların kapıları batı kenara yakındır ve güneye açılmaktadır. 8 no'lu oda 6.50x 6.25 m boyutundadır. 9 no'lu oda biraz daha küçüktür. 8 no'lu oda kuzeydoğu köşedeki bir başka kapı ile 9 no'lu odaya bağlanmaktadır [Tezcan 1992:lev.3]. Ortaya çıkartılan odaların hepsinin üzerinin düz damlı olduğu düşünülmektedir. Hepsinde iki metreye yakın korunan duvarları taş örgülüdür. Korunan kısımlarda pencereye ait kalıntı ele geçmemiştir. Odaların içinde ortada veya ortaya yakın kısımda ele geçen ocaklar Gordion MÖ 8. yüzyıl megaronlarını ve ocak sistemlerini anımsatmaktadır. Bütün odaların iç ve dış yüzleri kalın bir sıva ile kaplanmıştır. Geçirilen büyük yangın nedeniyle sıvalar kırmızı renk almıştır. Sadece 2 no'lu odada beyaz boyalı sıva parçaları ele geçirilmiştir. Gerek odalarda gerekse avlularda üst üste iki taban saptanmıştır. Alttaki taban büyük bir yangınla tahrip olmuştur. Kullanılan eşya yağmalanmış veya kaçırılmıştır. Bu nedenle sağlam hiçbir kalıntı ele geçirilememiştir. II Numaralı Kazı Sahası Yapı Kompleksleri: Sarayın güneyinde, şehir güney kapısının kuzeyinde ortak duvarlı yan yana iki megaron yer almaktadır [Tezcan 1992:lev.2]. Her iki megaronun da kapısı doğu kısa kenar üzerinde olup caddeye açılmaktadır. 1 no'lu megaronun içinde ele geçen iki duvar kalıntısı ve kuzeydeki taş döşeme üst yapı katına aittir. Güney uzun duvar önünde daha derinde ikinci bir taş döşeme daha bulunmuştur. Düzgün taşlardan yapılmıştır. Bu döşeme ve aynı seviyede bulunan taş kaide yapının ilk inşa evresine aittir. Kalın taş duvarlı yapı yıkıldıktan sonra onarılarak tekrar kullanılmışsa da eski önemini kaybetmiş, iç kısma ilave edilen döşeme ve duvarlar ile planı değiştirilmiştir. 2 no'lu megaronda güney uzun kenara paralel üç adet taş kaide bulunmuştur. Bunlar tavanı taşıyan ağaç dikmelere aittir. Megaronların biraz kuzeyinde, bir teras üzerinde bir başka yapı grubu daha bulunmaktadır. Bu yapı grubunun altı odası açığa çıkartılmıştır. Hepsi ortak duvarlıdır [Tezcan 1992:lev.2] ve duvarların iç yüzleri sıvalıdır. 3 no'lu oda ince uzundur. 3, 5, 6, 7 no'lu odaların kapısı kuzeye açılır. 4 no'lu odanın kapısı bulunamamıştır. 8 no'lu odanın girişi doğu yöndedir. 7 no'lu oda bir kapı ile 8 no'lu odaya bağlanmıştır. 5 ve 8 no'lu odada iki ocak yer almaktadır. Odaların tabanlarında yanık izleri saptanmıştır. Bu yapı grubunun mutfak hizmeti verdiği düşünülmektedir. Çanak çömlek: Kazılarda tüm kap bulunmamıştır. Ele geçen çanak çömlek parçaları ise boyalı ve tek renkli olmak üzere iki grupta toplanmıştır. Saray yapısında anıtsal kapı, 2 ve 3 no'lu odaların tabanlarında beyaz astar üzerine siyah boya ile yapılmış silüet teknikteki geyik ve geometrik motiflerle süslü krater parçaları [Tezcan 1969:res. 22-25; Tezcan 1992:res.1-7, 17]; 3 no'lu odanın köşelere yakın kısmında tek renk boyasız büyük küpler; 1 no'lu avluda alttaki birinci taban üzerinde geometrik motifli ve hayvan figürlü boyalı kap parçaları; 5 no'lu avluda gri siyah astarlı ve perdahlı parçalar ile beyaz astar üzerine boyalı kaplar [Tezcan 1992:res.27]; 6 no'lu yapının tabanında siyah astarlı, perdahlı çanak parçaları [Tezcan 1969:res.35-36]; 7 no'lu odada içi dışı paralel hatlarla süslü, biri kaideli iki tabak, boyalı krater parçaları, emzikli bir kaba ait parça, gri astarlı, yonca ağızlı testi parçası ve siyah astarlı perdahlı parçalar [Tezcan 1992:res.18,20,24,26,29]; 8 ve 9 no'lu odalarda siyah astarlı, perdahlı kap parçaları, gri astarlı, perdahlı parçalar, meander motifi bezemeli kap parçası; II no'lu kazı alanındaki yapı komplekslerinden 1 no'lu megaronda bant ve geometrik motiflerden oluşan boya bezemeli çanak çömlek parçaları [Tezcan 1992:res.8-9,21-22,25,28], silüet teknikte geyik ve iç içe dairelerle süslü krater parçaları; teras üzerindeki yapı grubunda büyük küp parçaları ele geçirilmiştir. Hayvan figürleri ve geometrik motifler çoğunlukla büyük kraterler üzerine uygulanmıştır. Hemen hemen hepsi beyaz astar üzerine siyah, kahverengi boya ile yapılmıştır. Bazı örneklerde bezeme karnın altına kadar iner. Bazılarında ağzın iç kısmı da bezelidir. Meander, ağaç, saç örgüsü, iç içe daireler, dama tahtası, boyundan ağza uzanan şua motifleri çoğunluktadır. Hem hayvan figürlü hem de geometrik motiflerle bezeli kapların benzerleri çevrede Alişar'da, Boğazköy'de, Konya Alaettintepe'de, Kültepe'de de bulunmuştur. Taş: II no'lu kazı alanındaki yapı komplekslerinden 1 no'lu megaronda 6 adet öğütme taşı, bir dibek ve bir yalak taşı; teras üzerindeki yapı grubunda dibek taşları, öğütme taşları bulunmuştur. Maden: 3 no'lu odada demir bıçak; 7 no'lu odada birbirine çok benzeyen 6 adet mızrak ucu [Tezcan 1992:res.32]; 8 ve 9 no'lu odalarda iki demir çivi ve bir halka [Tezcan 1992:res.33] Heykel/Kabartama: 1933 ve 1934'de Kayseri Müzesi'ne götürülenler de dahil olmak üzere Göllüdağ'da yüksek kabartma olarak işlenmiş olan iki çift başlı aslan [Tezcan 1969:res.14-16], iki aslan [Tezcan 1969:res.17-18], iki sfenks [Tezcan 1969:res.19] ve iki sütun kaidesi [Tezcan 1969:res.20-21] olmak üzere sekiz plastik eser bulunmuştur. Ayrıca biri aslanlı kapının güneyinde kırık ve eksik, diğeri güney şehir kapısına ait iki aslan başı parçası vardır. Çift başlı aslanlara ait olanlar beyaz andezitten diğerleri ise gri taştandır. Yazıt: Mimariye bağlı olmayan bir taşın iki yüzünde Frig grafittoları saptanmıştır [Tezcan 1992:res.37-38].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Kısa süreli devam eden kazılar nedeniyle şehrin eski adı, burada oturan halkın ait olduğu etnik grup, çağdaş Frig, Urartu ve Assur ile ilişkileri, hangi beylik merkezi veya bağlı olduğu beylik, kimler tarafından tahrip edildiği gibi sorular henüz yanıtlanamamıştır. Bu soruların yanıtları için kazıların yeniden başlaması gerekir. Bununla birlikte yerleşmenin bir olasılık Geç Hitit krallıklarından Tyana'nın bir kalesi olduğu düşünülmektedir [Özgüç 1971:74 ve dip not 130]. Yerleşmede ele geçen aslan ve sfenks kabartmaları, Geç Hitit krallıklarından Zincirli ve Sakçagözü'ndeki kabartmalara benzemektedir. Çift başlı aslan kabartmaları da benzer buluntular ışığında MÖ 8. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmiştir [Tezcan 1992:9 ve dip not 32]. Çanak çömlek buluntuların önemli bir bölümünü oluşturan boya bezemeli örnekler de B. Tezcan tarafından E. Akurgal'ın Erken Frig ve Geçiş Stili [Akurgal 1955:129] olarak tasnif ettiği grup (MÖ 750-725) içinde değerlendirilmiştir [Tezcan 1992:7-8]. Kale ağır bir yangın geçirdikten sonra terkedilmiştir. B. Tezcan'a göre bu tahribatı yapanlar Kimmerlerdir. Yerleşme MÖ 6. yüzyılın ortasından sonra eski önemini kaybetmiştir.


Liste'ye