©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Kavuşan Höyük

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Kavuşan Höyük
Türü:
Höyük
Rakım:
558 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Diyarbakır
İlçe:
Bismil
Köy:
Yenice
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Orta Demir Çağı Erken Demir Çağı Yeni Assur İmparatorluk Dönemi

     


Yeri: Diyarbakır İli Bismil İlçesi'nin yaklaşık 10 km güneydoğusunda; Yenice Köyü; İnardı mezrası sınırı içinde yer alır. Seyhan Çayı'nın Dicle ile birleştiği noktanın hemen doğusunda; Dicle kıyı çizgisinin 65-70 m kadar güneyindedir.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Höyüğün kuzey yarısı Dicle Nehri'nin taşkınlarıyla tahrip olmuştur. Güney etekleri ise büyük oranda Seyhan Çayı'nın taşıdığı alüvyon ve çamur tabakasıyla dolmuş durumdadır. Höyüğün tüm yüzeyi de yoğun tarım faaliyetleri nedeniyle zarar görmüştür. Yüzey buluntularına dayanılarak yerleşmenin boyutları doğu-batı doğrultusunda 175 m; kuzey-güney doğrultusunda 75 m olarak belirlenmiştir. Yüksekliği kuzeyde 8 m; güneyde 2 m kadardır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Kavuşan Höyük ilk kez, G. Algaze başkanlığındaki bir ekip tarafından 1988 yılı ve sonrası bölgede yapılan yüzey araştırmalarında belgelenmiştir. ODTÜ-TAÇDAM önderliğinde Kargamış ve Ilısu Baraj Alanları'nda yürütülen araştırma ve planlama gezileri ile Diyarbakır çevresi tekrar incelendiğinde, buradaki kurtarma kazılarını başlatmak amacıyla Kavuşan Höyük 2000 yılında G. Kozbe tarafından yeniden ziyaret edilmiştir [Kozbe et al. 2003:139]. 2001 yılında ise Kozbe başkanlığındaki bir ekip tarafından söz konusu proje çerçevesinde kazı çalışmaları başlatılmıştır. Kavuşan Höyük, 2005 yılı sonrası Diyarbakır Müzesi başkanlığı altında ve Kozbe'nin katılımıyla gerçekleşen bir kazı haline gelmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Kazı çalışmalarına başlamadan önce höyükte yapılan yüzey taraması ve 2001-2002, 2005-2006 yılları arasında gerçekleştirilen kazılar sonucunda, yerleşme sürecinin başlangıcı şimdilik, Son Kalkolitik Çağ olarak görülmektedir. Bu dönemi temsil eden mimari unsurlar henüz saptanmamıştır; bu yapı katına ilişkin buluntular, çukurlardan gelen çanak çömlekler ve çakmaktaşı aletlerle sınırlıdır. Höyüğün son oturum gören yapı katı Ortaçağ'a tarihlendirilmesinin yanı sıra höyük yüzeyinde İslami mezarlar da yer almaktadır. İslami Dönem'de yerleşme olarak değil, mezarlık alanı olarak kullanım görmüştür. 2013 yılına ait bir yayında tabakalanma aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: - Kavuşan I: Yakın Çağ İslam Mezarlığı (19. yüzyıl sonu - 20. yüzyıl), - Kavuşan II: Ortaçağ (12. - 14. yüzyıl) - Kavuşan III: Hellenistik Dönem (MÖ 4. yüzyıl son çeyreği - MÖ 3. yüzyıl), - Kavuşan IV: Post Assur Dönemi (Geç Demir Çağ: MÖ 7. yüzyıl sonu - MÖ 4. yüzyıl son çeyreği), - Kavuşan V: Yeni Assur Dönemi (MÖ 9. yüzyıl - MÖ 7. yüzyıl sonu), - Kavuşan VI: Erken Demir Çağ (MÖ 11. - 9. yüzyıl), - Kavuşan VII: Mitanni Dönemi-Orta Assur Dönemi (Geç Tunç Çağı: MÖ 14. - 11. yüzyıl), - Kavuşan VIII: Erken Tunç Çağı sonu/Orta Tunç Çağ (MÖ 3. binyılın sonu - 2. binyılın ilk yarısı), - Kavuşan IX: Erken Tunç Çağı (MÖ 3. binyılın 2. yarısı) [Kozbe 2013:331-2]. Post Assur Dönemi, bölgede Assur'un siyasi varlığının son bulduğu, ancak Assur kültürünün devam ettiği bir dönemi ifade eder. Yeni Assur Dönemi'nde görülen seramikler, yaşam biçimleri, ölü gömme gelenekleri Post Assur Dönemi'nde de görülür [Kozbe 2013:333].
Buluntular: Mimari: Höyük üzerinde III. Yapı Katı olan Yeni Assur Dönemi, 23 cm ağız çapında, 20 cm derinlikte ve ağzı taban seviyesinde olan bir dibek taşının bulunduğu çamur bir taban, üç gözü olan kerpiç bir sandık ve bir kül çukurundan oluşmaktadır [Kozbe-Köroğlu 2004:282]. F13 açmasının genelinde Yeni Assur tabakasına rastlanmıştır. Yeni Assur tabanı olarak tarihlenen sıkıştırılmış çamur tabanın ilk izlerine -1.39 m'de rastlanmıştır. Oldukça kalın (20 cm kadar) ve sağlam olan bu taban, güneye doğru alçalan eğimli bir yapıya sahiptir. Sıkıştırılmış çamur taban, 3.5x3 m boyutlarındaki bir alan şeklinde ortaya çıkarılmıştır. Ancak, bu tabakada ve daha sonraki Post Assur Dönemi'nde açılan çukurlardan bazıları bu tabanı tahrip etmiştir. Ağırşakların ele geçirildiği tabaka, Kavuşan Höyük'teki Yeni Assur yapı katının geç evresini temsil etmektedir [Kozbe 2007:575]. F 13'teki sıkıştırılmış çamur tabanın özellikleri, tabanla ilişkili çukurlar, çukurların içi ve dışında ele geçirilen ağırşaklar ve ağırşakların tipolojik benzerlikleri göz önüne alındığında, Yeni Assur tabakasının devamını G 14 Açması'nda da görmek mümkündür. Nitekim G 14c plankaresinde yaklaşık -2.46 m seviyesinde kerpiç bir blok tespit edilmiştir [Kozbe 2007:577]. G 14 Açması'nda -2.48 m'de sert çamur bir taban ve bu tabanla ilişkili kuzeybatı-güneydoğu yönlü uzanan, yaklaşık 30x70 cm boyutlarında, yine sert çamurdan yapılmış bir duvar ortaya çıkarılmıştır. Tabana, üstünü "hamur teknesi" olarak kullanacak şekilde bir eğim verilmiştir. Burada, bir adet in situ dibek taşının ve tekneye yakın bir yerde bir silonun bulunması bu alanın, bir "faaliyet alanı"olduğunu gösterebilir. Bu alanda, buğday gibi ürünlerin işlenerek günlük ekmek yapımı gibi bir işle uğraşıldığı akla gelebilir. Dolayısıyla burada bir tandır veya ocak olması gerektiği düşünülmüştür. Nitekim ilerleyen çalışmalarda tekneli tabanın kuzeyini çevreleyen sert çamur duvarın hemen yanında bir tandıra rastlanmıştır. Tabanı plaka taşlarla döşeli tandırın yoğun halde tahribata uğradığı görülmüştür. İlginç olan nokta ise tespit edilen duvarın sadece, tabanın kuzeyini çevrelemesi ve tabanın diğer bölümlerinde yer almamasıdır. Bu da, bölgede günümüzde de kullanılan tandırlar gibi, tandır alanlarının üstü ve etraflarının ahşap direk gibi hafif bir malzeme kullanılarak kapatılmış olabileceğini akla getirmektedir. Ayrıca bu alanda, tekneli zeminin içinde ele geçen, boyalı, tüme yakın bir kap da oldukça önemli bir buluntudur. Tipik bezeme şablonuyla bölgede "Erken Demir Çağı Boyalısı" olarak tanımlanan bu kabın el yapımı benzerleri, daha önceki yıllarda Kavuşan Höyük'te ve çevredeki komşu höyüklerde de bulunmuştur. Ancak bu hızlı çark yapımı örneğin Yeni Assur tabanında olması, Erken Demir Çağı boyalı çanak çömlek geleneğinin Orta hatta Geç Demir Çağı evrelerinde de devam ettiğini gösterebilir [Kozbe 2007:578]. H 10 Açması'nda tespit edilen in situ tandırın (2 no'lu) etrafındaki seramikler incelendiğinde, tüm örneklerin Yeni Assur Dönemi'ni temsil ettiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla, tandırı ve ait olduğu tabanı, Yeni Assur Dönemi'ne tarihlemek mümkün gibi görünmektedir. Bununla birlikte, tandır ve taban kaldırıldıktan sonra da Yeni Assur seramiklerinin halen geliyor olması, bu yapı katının iki alt evreye sahip olduğuna işaret etmektedir [Kozbe 2007:580]. H 13 açmasında 2007 yılında yapılan çalışmaların ortaya çıkardığı Yeni assur dönemine ait yapı katı ve bununla ilintili mimari unsurlar dikkat çekicidir. Yeni Assur dönemi başka açmalarda da saptandığı gibi erken ve geç olarak iki evre halindedir. Geç evrede 6 no'lu taban, 4 ve 5 no'lu çukurlar, H 13c plan karesinin kuzeyindeki kül çukuru, 1 no'lu çukur, 4 ve 5 no'lu tabanlar tespit edilmiştir. Erken evrede bir havuz, bir kanal ve üzerindeki delikler nedeniyle "Delikli Taban/10. no'lu taban" olarak adlandırılan taban üzerinde dağınık ve düzensiz bir dağılım gösteren 33 adet delik saptanmıştır. Bu tabanın doğusunda su kuyusu olarak tanımlanan bir mimari öğe vardır. Kuyunun ağzı, daha sonra iç çeperinde de tespit edilen çok sert kireç bir sıva ile kaplıdır. Kuyunun tam ortasında ağız çapına göre çok daha küçük çaplı içi sıvalı ikinci bir çukur bulunmuştur. Bölgede saptanan su kuyularından daha farklı bir görünüm sergileyen bu tip kuyuların kazıda çalışan yöre halkından Mardin Sürgücü'deki Süryani köylerinde daha önceleri şarabı dinlendirip fermante etmekte, günümüzde ise pekmez yapımında kullanıldığı öğrenilmiş ve kuyunun bulunduğu köylerden biri ziyaret edilmiştir. Böylece, bu çukurun şarap depolama kuyusu gibi kullanıldığı; ikinci küçük çukurun ise şaraptaki posanın toplanması için bir filtre vazifesi gördüğü anlaşılmıştır. Delikli tabandaki deliklerin de üzüm suyu çıkarmak için halen köylerde kullanılan ahşap düzeneğin benzeri bir aletin tabana saplanan ayaklarından kaynaklanabileceği tahmin edilmektedir. Dolayısıyla havuz, kanal, delikli taban ve kuyu H 13 açmasındaki şarapçılıkla ilgili bir işliği işaret etmektedir [Kozbe et al. 2009: 205-207]. Höyükte geniş bir alana yayılan Geç Demir Çağ'a tarihlendirilen Post Assur mimarisi sert çamur tabanlı teknelerden oluşmaktadır. Dibek taşları, silo ve tandırlar, alanın ekmek yapmak veya buğday gibi ürünleri işlemek için kullanılan bir faaliyet alanı olduğunu göstermektedir.[Kozbe 2013:333]. G11 açmasında Post Assur tabanına açılmış 3 silo (1,2,3 no'lu) tespit edilmiştir. Toplamda yaklaşık 3-4 ton hububatın depolanabileceği bir alanı oluşturmaktadır. Tabanda bulunan mühürle birlikte silolardaki kaplar Post Assur Dönemi'ne işaret etmektedir [Kozbe 2013:334]. Çanak Çömlek: Ağız kenarı yivli Erken Demir Çağı seramiklerinin tümü tek renkli, kum ve küçük taşçık katkılı, iyi ve özsüz pişirilmiş, büyük çoğunluğu el yapımı olan orta kaliteli mallardır. Ağız kenarının hemen altına yapılmış çoklu yivlere sahip kaplar kuzeyde Transkafkasya, güneydoğuda Urmiye Gölü'nün batı kıyıları ile batıda Fırat Nehri'ne dek uzanan, kuzey-güney yönünde yaklaşık 500 km, doğu-batı yönünde ise yaklaşık 700 km olan alan içinde görülebilmektedir. Kase, çanak ve dar ağızlı, boyunsuz çömlek formları, Kavuşan Höyük Erken Demir Çağı seramiğinde yaygın kullanılmış kap formlarıdır. Bazı örneklerde ağız kenarındaki yivlerin üzerine yerleştirilmiş yumrular ya da akıtacaklar dikkat çekmektedir. Renkleri kahverengi, devetüyü ve koyu gri arasında değişen el yapımı seramiklerde çoğunlukla, basit, hafif dışa dönük veya içe eğik ağız kenarı profilleri yaygındır [Kozbe 2006a:498]. Post Assur çanak çömleği Yeni Assur'un devamı niteliğinde olup, ek olarak üçgen bezeme ve yatay bantlar arasında dalgalı fisto motifi yer alan "Triangle-and-Festoon Ware" örnekleri yer almaktadır. Amorf parçaların yanı sıra keskin profilli çanaklar ve testiler yaygın formlardır. Kaliteli çark yapımı kaplardır. Kırmızı ve kızıl-kahve boya bezeme, devetüyü, portakalımsı devetüyü, krem renkli astar uygulanır [Kozbe 2013:333-4]. G 14 açmasında, üzeri iç içe yerleştirilmiş üçgenler ve yatay bantlar arasına yapılmış dalgalı hatları olan kırmızı boya bezemeli bir kaba ait parçalar ele geçirilmiştir. Kavuşan Höyük'te III. Yapı Katı olarak bilinen Yeni Assur Dönemi'nin üzerinde yer almaktadır. Aynı şekilde Kavuşan'a komşu olan Salat Tepe, Giricano, Üçtepe ve Ziyaret Tepe gibi diğer yerleşmelerde de bu tarz seramikler bulunmuştur. Nitekim Üçtepe'de buna benzer bir seramik Yeni Assur Dönemi'nin üstündeki katta ele geçmiştir. Kavuşan örneği, "Triangle Ware" tarzına benzemektedir ve II. Yapı Katı'nın belki Geç Demir Çağı olabileceğini göstermektedir. Geç Demir Çağı, Yukarı Dicle Bölgesi'nde daha çok, Demir Çağı-Hellenistik Dönem geçiş seramikleri ile temsil edilmektedir. Bu seramik türü, Kavuşan Höyük'te de Yeni Assur ile Ortaçağ arasındaki yapı katında saptanmıştır [Kozbe 2006a:499]. Kavuşan Höyük'te 2001 yılı çalışmaları sırasında çok sayıda olmamakla birlikte, pembemsi devetüyü renkli, ince kum katkılı, üzeri oluklu dışa taşkın ağız kenarına sahip çanaklar ele geçmiştir. Bunlar, Üçtepe ve Sultantepe'deki benzerleri başta olmak üzere paralelleri doğrultusunda Yeni Assur Dönemi'ne tarihlendirilebilir. Ancak birbirini izleyen ve çanak çömlek gelenek özellikleri açısından birbirinin içine girmiş Mitanni, Orta Assur ve Yeni Assur dönemleri arasında kesin ayrımlar yapmak diğer yerleşme yerlerinde de problem oluşturmaktadır [Kozbe et al. 2003:471]. Bu nedenle Kavuşan Höyük yapı katı numaraları değişime açıktır [Kozbe et al. 2004:471]. Yeni Assur Dönemi'nin karakteristik "Assur tipleri" arasında yer alan memecik dipli kadehler, Kavuşan Höyük'te çok az sayıda ele geçerken; bu dönem için bir başka tipik form olan parmak baskı bezemeli kadehlere de ait hiç bir örnek ele geçmemiştir. Bu da Yeni Assur Dönemi boyunca Assur başkentlerinde saptanmış olan ince cidarlı, ince kum katkılı ve iyi derecede fırınlanmış söz konusu saray mallarının, Kavuşan Höyük gibi dönemin küçük bir köy yerleşmesinde ele geçmemesi şeklinde açıklanabilir [Kozbe 2006a:499]. Öte yandan Kavuşan Höyük Yeni Assur yapı katının en karakteristik çanak çömlek grubu, bölgede özellikle Dicle Nehri'nin güneyindeki höyüklerden gayet iyi tanıdığımız dışa kalınlaştırılmış ağız kenarlı çanaklardır. Bu formun çok çeşitlemesi olmasına karşın, ağız kenarının üst kısmında veya çevresinde bir veya birden fazla yivi olanlar, Assur İmparatorluk Dönemi'nin en belirleyici tipleridir. Devetüyünün çeşitli tonlarında ve kahverenginde astarlanmış mallar, genellikle küçük taşçık ve saman katkılıdır. Bununla birlikte, kase olarak adlandırabileceğimiz küçük boy kaplar, çok ince kum katkılı bir hamura sahiptirler. Açkılama da sadece bu küçük boy kaplara uygulanmış gibi görünmektedir. Kavuşan Höyük Yeni Assur yivli seramikleri, çark yapımıdır ve kimi zaman orta pişirme derecesine sahip olduklarından gri özlüdür. Kavuşan Höyük Yeni Assur çanak çömleği içinde yer alan dışa kalınlaştırılmış ağız kenarlı, boyunlu çömlekler, Assur ülkesi ve Kuzey Suriye'de de olduğu gibi Yukarı Dicle Bölgesi'nde bu dönemin standart kap biçimlerindendir. Dar ağızlı çömleklerin yüksekçe olan boyun kısımlarını bilezik gibi çevreleyen tek bir kabartma halka, bu dönem çömleklerinin önemli bir özelliği olarak karşımıza çıkar [Kozbe 2006a:499]. G 14 açmasında "taş dolgu" denilen alanın hemen altından, çok yoğun miktarda Erken Demir Çağı'na tarihlenen ağız kenarı yivli seramikler ele geçirilmiştir. İçinde Doğu Anadolu Erken Demir Çağı tipik özelliklerini taşıyan seramikler dışında, ağız kenarı yine yivli olmakla birlikte, Assur keramiğinin mal özelliklerinden etkilenmiş, yerel üretim diyebileceğimiz tarzda, başka seramiklerin de olduğu görülmüştür. Ancak bu buluntu alanının bir çukur olup olmadığı tam olarak anlaşılamamıştır. Bununla beraber homojen bir malzemenin gelmesi, yanmış halde bulunmaları bunların, olasılıkla Erken Demir Çağı'nda kullanımda olan çukurun içinde çöplerle birlikte yakılmış olabileceğini de gösterebilir [Kozbe 2007:580]. 2007 yılında F12 açmasında III. tabakada çoğu çömlek formunda olan, aralarında sivri dipli, sırlı bir şişenin, gobletlerin, akıtacağı süzgeçli bir kasenin ve düzleştirilmiş ağız kenarlı bir çanağın bulunduğu 33 adet tüm ve tüme yakın kap ele geçirilmiştir. Söz konusu mekan, içinde ele geçirilen çanak çömleklere göre Yeni Assur Dönemine tarihlenmekte ve Yukarı Dicle Bölgesi'nde yer alan yerleşmelerde şimdilik tek örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Mekanın diğer bir özelliği, Yeni Assur Döneminin tipik keramiğinin yanı sıra Doğu Anadolu'nun Erken Demir Çağı'na atfedilen akıtacaklı, ağız kenarı yivli kaba yapım kapların da burada yer almasıdır [Kozbe et al. 2009:203]. Maden: G 13 açmasında 2006 yılında bulunan tek kremasyon kabının içinin boşaltılması sırasında yanmış ve kırılmış kemiklerle birlikte bir adet tunç mızrak ucu ortaya çıkartılmıştır. G 13 açmasında bulunan bu kremasyon dışında, Kavuşan Höyük kremasyon tarzı gömülerde şimdilik herhangi bir gömü hediyesine rastlanmamıştır. Ayrıca iki adet basit toprak gömüde (V ve VIII no'lu) tunç bilezik bulunurken; bir adet iskeletin (VIII no'lu) sol elinde, ikisi yüzük parmağında, diğeri baş parmağında olmak üzere toplam üç adet tunç yüzük tespit edilmiştir. Öte yandan VI no'lu iskeletin göğsünde bu kez tunç bir iğne, ölü hediyesi olarak ele geçmiştir [Kozbe et al. 2008:389]. 2007 kazılarında F 13 açmasında bulunan zengin ölü hediyeli 18 no'lu urnada 1 adet altın küpe, 1 adet tunç bilezik, 1 adet tunç ve altının bir arada kullanıldığı yüzük ve ilk incelemelerin Hitit İmparatorluk Çağı'na ait olduğunu gösteren bir damga mühür ele geçmiştir [Kozbe et al. 2009:204]. Kil: 2001 yılı çalışmaları sırasında G14 Açması'ndaki Yeni Assur Dönemi çamur tabanın üzerinde yer alan kerpiç yapımı sandığın kuzeydoğudaki bölmesinde in situ durumda biri pişirilmiş, diğerleri pişirilmemiş kil yapımı 13 adet ağırşak bir arada bulunmuştur [Kozbe-Köroğlu 2004:282]. G 14c plankaresinde yaklaşık -2.46 m seviyesinde tespit edilen kerpiç bir bloğun önünde çok yoğun ateş ve kül izlerinin yer aldığı yumuşak bir alanda üst üste istiflenmiş bir şekilde, yine toplam 13 ağırşak ele geçirilmiştir. Ağırşakların yanında ise ağırşak yapımında kullanılmak üzere hazırlanmış kil bir topak saptanmıştır [Kozbe 2007:577]. F13 açmasında tespit edilen Yeni Assur Dönemi'ne ait taban üzerinde de bir ağırşak topluluğu ortaya çıkartılmıştır. Bitki kökleri tarafından oldukça tahribat görmüş ağırşaklar, 18 adeti tüm ve 7 adeti parçalar halinde olmak üzere toplam 25 adettir. Sıkıştırılmış çamur tabanın açmanın kuzeyindeki devamı üzerinde de 5 adet ağırşak ele geçirilmiştir. Sonuç olarak 30 adedi taban üzerinden, 3 adedi çukurlardan olmak üzere Yeni Assur'a tarihlenen bu tabakayla ilişkili toplam 33 adet ağırşak saptanmıştır [Kozbe 2007:575]. Nitekim 2006 kazı dönemi sonunda Kavuşan'da tam ve parçalar halinde olmak üzere toplam 75 adet ağırşak söz konusudur. Bu sayı 2008 yılında yaklaşık 300'e çıkmıştır [Kozbe 2013:335]. Ağırşaklar, höyükte bir işlik olma olasılığını desteklemesi açısından önemlidir. Kemik: Kavuşan Höyük G 13 açmasında ortaya çıkartılan VII no'lu basit toprak gömünün yanında kemik bir iğne ele geçmiştir [Kozbe et al. 2008:390]. F13 açmasında kremasyonlarla hemen hemen aynı seviyede olan 30 no'lu çukur içerisinde çok sayıda yanmış hayvan kemiği bulunmuştur. Kemiklerin çoğu koyun ve keçiye aittir. 600 dereceye maruz kalmıştır. Kremasyonlarla aynı seviyede olması bir ritüel ile bağlantılı olabileceğini düşündürmektedir [Kozbe 2013:338]. Mezar: Kavuşan Höyük'te ele geçen mezarlar, kremasyon gömüler, basit toprak (inhumasyon) gömüler ve çömlek içi gömüler olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır [Kozbe baskıda]. 2005 yılı çalışmaları sırasında, F 13 açmasından, Yeni Assur Dönemi'nin erken evresine tarihlendiği düşünülen 9 adet kremasyon ele geçirilmiştir. F13 açmasında tespit edilen sıkıştırılmış Yeni Assur tabanının kaldırılmasıyla ilk kremasyon kabı (1 no'lu urne), 22 no'lu çukurda ortaya çıkarılmıştır. Günlük bir mutfak kabı olan boyunsuz çömlek formundaki 1 no'lu kremasyon kabı, taban seviyesinin hemen altında ele geçmiştir. Testi formundaki 2 no'lu urne de, ağız kenarı tabanla birleşmiş bir halde, tabanın hemen altında bulunmuştur. 3 no'lu urnenin ağız kenarının 2 no'lu urnede olduğu gibi kırık olması, tabanın bu kapların üzerine yapıldığını ve bu işlem sırasında bazı urnelerin ağız kenarlarının kırılmış olduğunu gösterebilir. -1.40/-1.65 m'de ele geçirilen bu kap, dört adet yatay boya bandı olan bir çömlek olarak tanımlanabilir. 4 no'lu urnenin batısında, 20 no'lu çukurun içinde bulunmuştur. Boyunlu çömlek formundaki bu kremasyon kabıyla birlikte, urnenin kapağı olarak kullanılan bir kase de ele geçirilmiştir. 23 no'lu çukurda tüm olarak ele geçirilen 5 no'lu kremasyon kabı ise geniş karınlı bir çömlek olup urneyi sabitlemek ve desteklemek için kabın etrafına konan başka bir kaba ait parçaların da boya bant bezemesi bulunmaktadır. 6 no'lu urne, plankarenin ortasında yer alan 24 no'lu çukur içinde bulunmuştur. 5 no'lu urneye benzer bir formdadır ve el yapımı olmasından dolayı bir üretim hatası olarak karın bölgesinde bir bombeleşme görülmektedir. Buraya kadar tanımlanan 6 adet kremasyon kabı, ufak bir takım kırıklar hariç, tümlenebilir kap niteliğindedir. 25 no'lu çukurda ortaya çıkarılan 7 no'lu urne, çömlek formunda bir mutfak kabı olup üçte biri kayıp ve yanmış durumda olduğu için tümlenememiştir. 6 ve 7 no'lu urnelerin etrafından alınan iki adet 14C örneği, kremasyonların tarihlendirilmesi konusunda daha kesin sonuca ulaşılmasını sağlayacaktır. Kremasyonların F 13b plankaresinde, kısmen tahribata uğramış tabanın altında, taban seviyesinden 0.5 m daha derinde çukurlar içinde bulunması ve bazı kapların ağız kenarlarının taban tarafından kesilmişcesine tahrip edilerek bulunmaları; bunların sıkıştırılmış çamur tabandan daha erken bir dönemin kremasyonları olduğunu gösterebilir. Bu alandaki urneleri ortaya çıkarma çalışmaları sırasında hiç mimari ize rastlanmamıştır. Bu yüzden kremasyonların bulunduğu alanı daha iyi anlamlandırabilmek için a ve d plankarelerinde de çalışmaya başlanmıştır. Nitekim "d" plankaresinde yer alan 26 no'lu çukurdan, 8 no'lu urne olarak numaralandırılan bir urne daha ele geçirilmiştir. 7 no'lu urne gibi yanmış ve büyük ölçüde tahribata uğramış bir şekilde ortaya çıkarılmıştır. Sadece dörtte biri bulunan 8 no'lu urnedeki kemiklerin bir kısmı da eriyerek kabın dışına yapışmıştır. 2005 yılının sonuncu kremasyon kabı (9 no'lu urne), d plankaresinin ortasında, üst tarafı tamamen tahribata uğramış bir şekilde 27 no'lu çukurda bulunmuştur. Bu kap da, 6 ve 7 no'lu urnelerde görüldüğü gibi yanık izlerine sahiptir. Ayrıca d plankaresinde ve b plankaresindeki gibi yoğun yanık bir alan gözlenmiştir. Bazı kaplardaki ve urnelerin ele geçirildiği bu alandaki yangın izleri, kremasyonların yerinde yakılmasından kaynaklanıyor olmalıdır [Kozbe 2007:575-577]. 2006 yılı kazı sezonunda yine aynı alandan 7 adet; G 14 açmasından 1adet olmak üzere toplam 8 adet kremasyon mezar daha tespit edilerek 2006 yılı sonunda höyükte toplam 17 kremasyon gömü gün ışığına çıkarılmıştır [Kozbe et al. 2008:390-391]. Kavuşan Höyük basit toprak gömülere bakıldığında mezarların çok büyük bölümünün Yeni Assur Dönemi'ne tarihlendiği görülür. 2005 yılında yapılan kazılarda, G 14 açmasında biri çocuk, diğeri erişkin bir bayana ait olan iki Yeni Assur iskeleti ortaya çıkarılırken, çocuk gömüsünde ele geçirilen boncukların Assur boncuklarına benzemesi gömünün, Yeni Assur Dönemi'ne tarihlendirilmesini güçlendirmektedir [Kozbe 2007:579]. 2006 yılı kazı sezonunda G 13 açmasında toplam 7 adet basit toprak gömü tespit edilmiştir. Öte yandan G 7 açmasında da tespit edilen biri çocuk, diğeri yetişkin iki iskeletin de Yeni Assur Dönemi'ne tarihlendiği yanlarında ele geçen boncuk ve hediye kaplarından anlaşılmaktadır. Böylece Kavuşan Höyük'te tespit edilen Yeni Assur Dönemi basit toprak gömülerinin sayısı 11'e yükselmiştir. Yeni Assur Dönemi'ne tarihlenen bu iskeletlerin çoğunluğu çocuk ve kadınlara ait gibi görünmektedir. Gömütlerin, daha çok hocker ya da yarı hocker tarzda ve daha çok boncuktan bileklik ve kolye olmak üzere, tunç iğne, yüzük, bilezik ve başlarının yanına yerleştirilmiş kaplar ile birlikte gömüldükleri tespit edilmiştir. Ayrıca söz konusu iskeletlerin büyük kısmı, avlu olarak adlandırılabilecek alanlarda sert çamur taban altına gömülmüş gibi görünmektedir. Kavuşan Höyük'te ilk çömlek gömüt, 2006 yılında G 13 açmasında ortaya çıkartılmıştır. Iki kerpiç bloğun altında ağzı bir çanakla kapatılmış geniş ağızlı bir çömlek içerisinde hocker pozisyonunda 6-7 aylık bir bebek iskeleti bulunmaktadır. Kemik ve taştan birçok boncuk hediye olarak sunulan kolye bileziklere işaret etmektedir. Mezar konteksti bebeğin zengin bir aileye mensup olduğunu göstermektedir [Kozbe et al. 2008:391; Kozbe 2013:338]. 2007 yılında G12c plankaresinde 3, G12d plankaresinde 1 çömlek içi inhumasyon bulunmuştur. G12c plankaresindeki 1 no'lu inhumasyon çok sayıda boncuk hediyesi olan 3-6 aylık bir bebek, 2 no'lu inhumasyon hediyesiz 9 aylık bir bebektir. Üçüncü çömlek taşlarla desteklenmiş olarak daha alt seviyede bulunmuştur. Gömüt 2 yaşında bir çocuğundur. Hediye olarak boncuklardan takılar vardır. G12d plankaresindeki çömlek içi inhumasyonda çömleğin ağzı iç içe iki çanakla kapatılmıştır. İçerisinde 9 aylık bir bebek ve hediye olarak boncuk takılar vardır [Kozbe 2013:338]. 2007 yılı kazılarında F 13 açmasında Yeni Assur dönemine tarihlenen 3 adet daha urna bulunmuştur. Yanyana bulunan kremasyon kaplarından 17 no'lu olanı 4-5 yaşlarında küçük bir çocuğa aittir. 18 no'lu urna ise höyüğün kremasyon gömülerinin zengin ölü hediyeli tek örneğidir. Urnanın içinde 2-3 yaşlarındaki çocuğun yanı sıra bir erişkine ait uzun kemiklerin ve tunç kalıntılarının da saptanmış olması ilginçtir. 19 no'lu urna, cinsiyeti tespit edilemeyen 8-12 yaşlarındaki bir çocuğa aittir [Kozbe et al. 2009:204]. G 12 açmasında ele geçen Yeni Assur dönemine ait yanyana iki çömleğin çömlek içi inhumasyon gömü oldukları anlaşılmıştır. 1 no'lu inhumasyondan 3-6 aylık, 2 no'lu inhumasyondan ise 9 aylık bebek kemikleri ele geçirilmiştir. Biraz daha derindeki üçüncü çömlekte 2 yaşlarındaki, daha aşağıdaki çömlekte ise 9 aylık bir bebeğe ait kemikler bulunmuştur [Kozbe et al. 2009:204-205]. Post Assur Dönemi'ne tarihlenen 3 no'lu silo içerisinde bir çocuk ve onun hemen altında yer alan yetişkin kadın iskeleti ile çevresine dizilmiş yaklaşık 20 kaplumbağa iskeleti bulunmuştur. Bunların büyük kısmı yumuşak kabuklu Fırat su kaplumbağasıdır. Silonun içerisine bir ölü gömme geleneği veya ritüel dahilinde konduğu düşünülmektedir. Kaplumbağaların bazılarında kesik izleri vardır. Kadının ayağında halhal vardır [Kozbe 2013:334-5]. Kavuşan Höyük'te Yeni Assur Dönemi'ne ait mezarlar, kremasyon gömütler, basit toprak (inhumasyon) gömütler ve çömlek içi gömütler olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır. 2005-2008 yılları arasında yerleşmede 15 inhumasyon, 22 kremasyon, 5 çömlek içi inhumasyon gömüt bulunmuştur [Kozbe 2013:336]. 2008 yılına kadar tespit edilen basit toprak mezarlarda ortaya çıkarılan 15 bireyin 10'u kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. 5 bireyin cinsiyet tayini kesin yapılamamıştır. Ölü hediyesi olarak kaplar, takılar, kemik bız ve tunç iğne gibi aletler bulunmuştur. Bireyler arasında erkek olmaması kadın ve çocukların mekanlara veya yakınlarına gömüldüğünü, erkeklerin ise yerleşme dışına gömüldüğünü düşündürmektedir [Kozbe 2013:336-7]. Takı: Kavuşan Höyük Yeni Assur Dönemi gömütleri yanında bulunan takı hediyeler, geniş bir repertuar oluşturmaktadır. F 13 ve G 13 açmalarında yer alan basit toprak gömüler ile 1 adet çömlek gömüt içinden, kemik ve taştan yapılmış daha çok siyah ve beyaz renkli, irili ufaklı bonculardan oluşan kolyeler ve bileklikler ele geçmiştir. Bazı iskeletlerin kolyelerinde kare biçimli bir boncuk bulunmaktadır. İskeletin boyun kısmının tam ortasına denk gelmektedir. Söz konusu boncuğun üstünde çeşitli geometrik bezemeler ve dans eden stilize insan betimlemeleri (?) bulunmaktadır [Kozbe et al. 2008:389-390]. 2007 yılında G 12 açmasında ele geçen dört adet inhumasyon kabının üçünde hediye olarak boncuklar tespit edilmiştir [Kozbe et al. 2009:205].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Kavuşan Höyük ve çevresindeki yerleşme yerlerinden tanıdığımız Son Tunç Çağı sonu ile Geç Demir Çağı sonu arasındaki çanak çömlek grupları, bölgedeki gelişmeler hakkında birçok kanıt verecek niteliktedir. Yukarı Dicle Bölgesi'nde devam eden son dönem kazılar ve araştırmalar sayesinde artık bölgede, sözü edilen unsurları aydınlatacak ve gelecekteki birçok çalışmaya temel oluşturabilecek nitelikte yeni veriler bulunmaktadır [Kozbe 2006a:499]. Kavuşan Höyük, Post Assur Dönemi sonu ve Yeni Assur Dönemi'ne ait yapı katlarında ortaya çıkartılan mimari, çanak çömlek, küçük buluntular ve özellikle gömüler Yukarı Dicle Bölgesi'nin Demir Çağı için çok önemli sonuçları ortaya koymuştur. Güneyden Mezopotamya etkili bölgeye gelen bu yansımalar dışında, Erken Demir Çağı yivli çanak çömleğinin höyükteki dikkat çeker varlığı, kuzeyden Doğu Anadolu'dan gelen yerel kültürün bölgedeki mevcudiyetine dair önemli bir işarettir.


Liste'ye