©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Yassı Höyük / Gordion

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Yassı Höyük / Gordion
Türü:
Höyük
Rakım:
700 m
Bölge:
İç Anadolu
İl:
Ankara
İlçe:
Polatlı
Köy:
Yassıhöyük
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:

     


Yeri: Yassıhöyük; Ankara il merkezinin batısında; Polatlı'nın kuzeyinde; Yassıhöyük Köyü'nün hemen güneyindedir. MÖ 2. bin yılı mezarlık alanı ise köyün hemen güneydoğusundadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Sakarya Nehri'nin doğusunda bulunan höyük; yörenin büyük höyüklerinden biridir. Çevresindeki yerleşimlerle beraber Frig Dönemi'nin antik Gordion yerleşmesinin burası olduğu kabul edilmektedir. Yerleşme yerinin doğusundaki sırtların üzerinde tümülüsler yer almaktadır. Höyüğün yaklaşık 850 m kuzeydoğusunda; nehrin doğusundaki ilk sırtın üstündeki H ve I tümülüslerinin arası mezarlık alanı olarak da kullanılmıştır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Kazıya 1949 yılında R. Young yönetiminde 1967 yılına kadar devam edilmiştir. Kazılar, Young'ın ardından 1968 yılında K. De Vries başkanlığında 1987 yılına kadar sürdürülmüştür. 1988 yılından 2012 yılına kadar K. Sams başkanlığında yürütülen kazılara, 2007 -2013 yılları arasında yayın çalışması nedeniyle kazılara ara verilmiştir. Kazılar 2013 yılında C.B. Rose başkanlığında yeniden başlatılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Kuzeydeki açmada Yassı Höyüğün kesin olmayan tabakalanması ortaya çıkarılmıştır. İlk Tunç Çağı tabakasının altında 2 m derinde ova dip suyunun çıkması kazının burada sonuçlandırılmasına yol açmıştır. I. tabaka: Hellenistik Dönem II. tabaka: MÖ 5. yüzyıl III. tabaka: Demir Çağı (Frig Dönemi) IV. tabaka: Demir Çağı (Frig Dönemi) V. tabaka: Son Hitit Dönemi VI. tabaka: İlk Tunç Çağı III. evreye tarihlenmektedir. Son dönem kazılarda stratigrafi Son Tunç Çağı'ndan başlamaktadır. Son yapılan çalışmalarda Gordion yerleşmesinin kronolojisine dair elde edilen sonuçlar aşağıdaki gibidir [http://sites.museum.upenn.edu/gordion/tr/tarih/kronoloji/, 11.5.2016, 17:30]: 0: Modern (1920'ler) 1: Ortaçağ (MS 10.-15. yüzyıllar) 2: Roma (MÖ 1. yüzyıl-MS 4. yüzyıl) 3A: Geç Hellenistik (MÖ 260 (?)-100) 3B: Erken Hellenistik (MÖ 330-260 (?)) 4: Geç Frig (MÖ 540-330) 5: Orta Frig (MÖ 800-540) 6A-B: Erken Frig (MÖ 900-800) 7: Erken DÇ (MÖ 1100-900) 9 - 8: STÇ (MÖ 1400-1200) 10: OTÇ (MÖ 1600-1400)
Buluntular: Mimari: Erken DÇ Gordion'una (MÖ 1200-950) ait veriler yalnızca İç Kale Höyüğü'nün doğusunda yapılan derin sondajlardan bilinmektedir. Elde edilen verilere göre, bu dönem basitçe inşa edilmiş evlerden oluşan küçük köylerle temsil edilmektedir. Bu erken evre, Hititlerin çöküşünün ardından hiç kesintiye uğramadan direkt STÇ tabakası üzerine oturmaktadır. STÇ ve Erken DÇ arasında hem ekonomik hem de mimari bağlamında değişiklerler vardır. Erken DÇ'de mimaride çukur-ev tipleri ortaya çıkmıştır. Bu evler, kimi zaman yassı taşlarla döşenmiş; dikdörtgen biçimli sığ çukurlardan oluşmaktadır. Bunun üzerinde yükselen duvarların iskeleti sazdan inşa edilmiş ve kerpiçle sıvanmıştır. Erken Frig Dönemi'nde (MÖ 950-800) Gordion, sağlam sur duvarları ve anıtsal yapılarıyla bir kale haline gelmiştir. Büyük bir organizasyon gerektiren bu önemli değişiklik, merkezi bir otorite kontrolünde Frig politik eyaletinin oluşması ile ilişkilendirilebilir. Kazılmış olan en erken soylu mezarı Tümülüs W (bkz. Gordion Tümülüs W), bu dönemde, MÖ 850 yılı civarında inşa edilmiştir. Gordion İç Kale Höyüğü üzerinde yer alan Erken Frig Kalesi (MÖ geç 10. ve 9. yüzyıl) Orta Anadolu'da Demir Çağı anıtsal mimarisi için bir simgedir. Höyüğün güneydoğusunda kaleye girişi sağlayan tek bir kapı kompleksi yer almaktadır. Çift kapılı giriş binasına ulaşan rampalı yol büyük avlularla çevrelenmiştir. Giriş binası, daha erken bir evreye aittir. Giriş yolunun arkasındaki taş duvarlar 10 m yüksekliğe kadar korunmuşlardır. Kuzey avlu bir süre üzeri kapalı bir depo olarak kullanılmıştır. Kale sur duvarları, kuzeydoğu, kuzeybatı ve güneybatı yönlerde açığa çıkarılmıştır. Kale iki ana bölümden oluşmaktadır. Saray alanı, iki büyük açık avludan oluşur. Bu iki avlu birbirinden kalın bir duvarla ayrılmıştır. Avluların güneybatısında Teras Kompleksi yer alır. Bu kompleks, geniş bir caddenin iki yanında birbirine bakar şekilde konumlanmış binalardan oluşmaktadır. Binalar, Saray alanından yaklaşık 2 m daha yüksek bir teras üzerine inşa edilmişlerdir. Saray alanının güneybatısında yer alan binalar (1-4 no'lu megaronlar) ve Teras Kompleksi'nin içindekiler MÖ 800 yılı dolaylarında gerçekleşen büyük yangınla tahrip olmuşlardır. Megaronlar, taş temel üzerine kerpiçten yapılmıştır. Bu megaronlar arasında 2 nolu megaron dikkat çekicidir. Ana odasında karmaşık desenli, çakıl taşı döşeli bir taban bulunmaktadır. Ön tarafında ise yükseltilmiş bir platform mevcuttur. Dış duvarlarına figüral ve soyut desenler kazınmıştır. Binanın önünde muhtemelen binaya ait taş çatı alınlığı ya da akroter bulunmuştur. Bu özellikleri nedeniyle Megaron 2'nin bir tapınak olması muhtemeldir. Tapınak, Frig Ana Tanrıçası Matar'a adanmış olmalıdır. En büyük megaron olan Megaron 3 çok sayıda buluntu içermektedir. Bu buluntular, kaliteli çanak çömlekler, bronz kaplar, fildişi ve metal parçalı ve fildişi kakmalı eşyalardan oluşmaktadır. Megaron 3, kabul yeri / salonu olarak kullanılmış olmalıdır. Orta Frig Dönemi'nde (MÖ 800-550), MÖ 800 yılı dolaylarında gerçekleşen yangından sonra yeni bir kale inşa edilmiştir. Yeni kale alanı eskisinden çok daha yüksek bir yere inşa edilmiştir. Yeni kale, eski kalenin bir kopyasıdır. Güneydoğuda anıtsal kapı kompleksi yer almaktadır. Girişin destekleyici taş blokları çok renkli işlenmiş taş bloklardan oluşan basamak şeklindeki destek duvarıyla birlikte yerden 20 m kadar yüksektedir. Bu duvarlar, kalenin savunmasında da rol oynamış olmalıdır. Yeni kalenin savunma duvarları, eski savunma duvarlarının hemen dışında yer almaktadır ve daha yüksek inşa edilmişlerdir. Surların içindeki ana alanlar eski kaleyle aynı plandadır. Doğudaki iki büyük avlu megaronlarla çevrilmiştir. Batıda, geniş bir caddenin iki yanında birbirine bakan binalar sıralanmıştır. Aşağı şehir, dolgu ya da toprak teras üzerine sur duvarlarına yakın olarak inşa edilmiştir. Doğuda büyük taş binalar, batıda ise küçük kerpiç binalar yer almaktadır [http://sites.museum.upenn.edu/gordion/tr/tarih/demir-cag-gordion/, 11.5.2016, 17:30]. 2013 yılı kazı sezonunda, iç kalenin Erken, Orta ve Geç Frig dönemlerindeki gelişimini anlamak amacıyla höyüğün ortasından geçen devasa sokakta çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu sokak neredeyse 600 yıl boyunca şehrin ana geçiş yolu olarak kullanılmış olmalıdır. Sokağın girişinin yakınlarında yapılan çalışmalarda taş ve kerpiçten inşa edilmiş bir anıtsal yapının izlerine rastlanmıştır. Bu alan, daha önce R. Young tarafından kazılmış Mozaikli Bina'nın hemen altında yer almaktadır. Mozaikli Bina çok renkli çakıltaşı mozaiklerle süslüdür. Olasılıkla bölgenin Pers yöneticisi için yapılmış olmalıdır. Bu alanda açılan açmada, Erken Frig Dönemi'nden (MÖ 9. yüzyıl), Erken Roma Dönemi'ne (MS 1. yüzyıl) tarihlenen bulgular elde edilmiştir. Bu alanda, basamaklı taş rampa ya da teras duvarının üzerinde desteksiz bir duvar tespit edilmiştir. Bu yapı, güneybatı-kuzeydoğu yönünde uzanmaktadır. 9 m uzunluğundadır. Ancak duvarın açmanın dışında da devam ettiği görülmüştür. Uzaktan algılama çalışmaları, duvarın doğuya doğru 20 m; batıya ise yaklaşık 10 m daha devam ettiğini göstermiştir. Rampa ve üzerindeki desteksiz duvar kireçtaşı bloklarla inşa edilmiştir. Dikdörtgen bir plan sergilemektedir. Rampanın 13 basamağı açığa çıkarılmıştır. Rampanın 3-4 m daha aşağı doğru devam ettiği düşünülmektedir. Rampa ve rampanın desteklediği duvarın yaklaşık 10 m yükseklikte olması muhtemeldir. Bu kalıntılar, iç kale sur sisteminin bir parçasıdır ve olasılıkla bir kapıya bağlıdır. Bu duvar ve rampanın Erken Frig Dönemi'ne ait olduğu düşünülmektedir [Rose 2015:494-495]. 2014 yılı çalışmalarında, iki açmada çalışılmıştır. Erken Frig (MÖ 9. yüzyıl), Orta Frig (MÖ 8. yüzyıl) ve Geç Frig (MÖ 6. yüzyıl) olmak üzere üç farklı döneme ait sur sistemi ortaya çıkartılmıştır. Erken Frig sur duvarı ve rampa düz çizgi halinde olmasa da açmanın tamamı boyunca uzanmaktadır. Duvarın doğuya bakan bölümü açılı bir şekilde inşa edilmiş, Aşağı Şehir'deki sokaklardan birinin yönü ile uyuşmaktadır. Sonuç olarak Aşağı Şehir'den iç kaleye doğru gelen sokağın batısı ortaya çıkartılmıştır. Bu sokağın eğimli bir rampaya dönüştüğü anlaşılmıştır. MÖ yaklaşık 800'deki yangından sonra Erken Frig dönemi duvarı, muhtemelen bu yüzyılın başlarında inşa edilen Orta Frig duvarının desteği olarak inşa edilmiştir. Duvarın arka cephesi de tespit edildiğinde, genişliğinin 8 m'ye ulaştığı görülmüştür. Orta Frig ana kapısının kale burçları da aynı devasa büyüklükte olsa da bu savunma duvarı için fazla ihtişamlıdır. Orta Frig Kapısı'nda olduğu gibi renkli taşlardan örülmüştür. Bu sayede iç kaleye yaklaşırken kapı rahatlıkla farkedilebilmektedir. İkinci açma Teras Binası'dır. MÖ 9. yüzyılın büyük bölümünde dokuma merkezi olan bu yerde amaç, Erken Frig binasının ve buna dayanan terasın inşası öncesi (MÖ 825) endüstriyel faaliyetlere dair kanıt aramaktır. Bina tabanından 4.5-5.5 m derinlikte, 25 m çapında ocak bulunmuştur. Çevresindeki ve içindeki seramik parçaları İlk Tunç Çağı'na tarihlendirilmiştir. Üst katta ve ocağın doğusunda yine İTÇ'ye ait domestik kalıntılar tespit edilmiştir. Yakında 2 m çapında, içi ve kenarları sıvalı bir çukur, içinde çöplerle beraber el yapımı kırmızı cilalı çanak parçaları, yine kırmızı cilalı bir depas tipli fincan; koyun, keçi geyik ve sığır kemikleri bulunmuştur. Üst tabakalarda Erken Frig çöplüğü içinde dokuma yapımında kullanılan kemik mekik, iğne, iki ağırşak ve iki kırık dokuma ağırlığı bulunmuştur. Bunların dışında kömür ve seramik parçaları da bulunmuştur. Dış Şehir'in batı ucunda, İç Kale Höyüğü'ne yaklaşık 1 km batıda, Aşağı Şehir'deki Küçük Höyük'le aynı boyutta anıtsal kale olarak yorumlanan bir alan keşfedilmiştir. Aşağı ve Dış Şehir birbirinden sur duvarlarıyla ayrılmış, farklı yerleşme alanları olarak planlanmıştır. Bu keskin ayrımın sebebinin sosyal tabakalaşmayla ilişkili olup olmadığı ise ilerideki sezonlarda anlaşılacaktır [Rose 2016:469-471]. 2015 kazılarında, önceki sezon çalışılan alanda devam edilmiş ve açmanın boyutu genişletilmiştir. Giriş kapısı ve kompleksi, sur duvarları ve MÖ 9. ile 4. yüzyıla tarihlenen kale burçları açığa çıkartılmıştır. Surların inşasına Erken Frig Dönemi'nde (MÖ 9. yüzyıl), anıtsal yapının inşa edilmesiyle eş zamanda başlandığı düşünülmektedir. İki buçuk metreden yüksek yokuş ya da basamaklı teras yaklaşık 3 m'lik sur duvarını desteklemektedir. Kazılarla yokuşun 13 basamağı ortaya çıkartılmış ve aşağı doğru devam ettiği görülmüştür. Bu durumda yokuş ve desteklediği duvarın 10 m'den daha fazla olabileceği öngörülmektedir. İç kaleye giden yolun batı tarafında yeni burç ortaya çıkartılmıştır. Ayrıca güneyde iç kale burcuna eş bir burç daha bulunmuştur. Kazı esnasında burçların Orta Frig yokuşuna paralel olduğu fark edilmiş ve 2016 kazılarında bu iki alanın birbirine bağlanabileceği umulmaktadır. Bu iki burç; batıya doğru uzanan yola, batı burcunun arkasından yelpaze şeklinde bir giriş oluşturmaktadır. Bu yolun sonradan kuzeye, iç kaleye dönüp dönmediği ise henüz net değildir. 2015 kazılarında yolun kuzey kısmı ortaya çıkartılmıştır. Bu alanda düzgünce kesilmiş ve üst tarafı hemen önüne yıkılmış kesme taş sırası bulunmuştur. Yıkılmış bloklar değerlendirildiği zaman; en az %15'inin parlak kırmızı renkte, çok renkli taşlardan örülmüş bir duvar olduğu tespit edilmiştir. Persler Gordion'u ele geçirdikten sonra dış surlar etkisiz hale gelmiştir [Rose-Salzmann 2017:167-169].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme:


Liste'ye