©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Şemsiyetepe

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Şemsiyetepe
Türü:
Höyük
Rakım:
650 m
Bölge:
Doğu Anadolu
İl:
Elazığ
İlçe:
Baskil
Köy:
Bilaluşağı
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:

     


Yeri: Elazığ il merkezinin batısında; Baskil İlçesi'ne bağlı Bilaluşağı Köyü'nün 500 m güneyinde; Kumlu Mevkii'nde yer almaktadır [Darga 1987:291]. Höyüğe Baskil'den batıya doğru giden şose ile ulaşmak mümkündür. Eski Bilaluşağı Köyü ise Karakaya Barajı gölünün suları altında kalmıştır. Kodu 0 50 / 10.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Fırat Nehri kenarındaki ilk terasta; konglomeratik yükselti üzerinde yer alan höyük; 70x90 m ölçülerinde 5-6 m yüksekliğinde yuvarlak biçimli küçük bir tepedir. Darga bu boyutlarına rağmen yörenin orta boy höyüklerinden biri olduğunu ileri sürmektedir [Darga 1984:91]. Tepenin kuzey ve kuzeybatı kesimi; Fırat Nehri'nin bu eski terasını kısmen oyması sonucunda tahrip olmuştur. Höyüğün ancak batı ve kuzeybatı kesiminin; uzun vadede baraj gölü tarafından suların çok yükseldiği mevsimlerde etkilenmesine beklenmelidir. Günümüzde baraj gölüne uzanan bir yarımadanın üzerindedir. 3/4'lük bir kısmının su altında kaldığı belirtilmektedir [Darga 2000:140]. Höyüğün çağdaş köyler tarafından tahribi kazı sırasında da devam etmiştir. 1987 yılı kazısı için tepeye gelen kazı ekibi; daha önce çıkardıkları mimari kalıntıların büyük kısmının; çevre köylüler tarafından evlerine taş almak amacıyla yokedilmiş olduğunu şaşırarak izlemişlerdir [Darga 1989:181].
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: İlk defa K. Kökten tarafından 1945 yılı araştırmalarında Şemsi Höyük adıyla tanıtılan bu yerleşme yeri [Kökten 1947:464], M. Özdoğan başkanlığında, TEKDAM adına yapılan yüzey araştırmasında bir kez daha belgelenmiştir. Göl suları altında kalmayacağı halde, ODTÜ Aşağı Fırat Eski Eserleri Kurtarma ve Değerlendirme Araştırma Merkezi'nin (TEKDAM) yürüttüğü araştırma projesi çerçevesinde, 1978 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden A.M. Darga yönetiminde kazılmıştır. Bilaluşağı Köyü'nün sular altında kalması ve yörede çalışmanın güçlüğü yüzünden kazının başlama tarihinden on yıl sonra, 1987 yılı çalışması ile kazı yeri kapatılmıştır.
Tabakalanma: 90 X 70 m boyutlarında 6 m yüksekliğindeki höyükte yapılan kazılarda on bir yapı katmanı ortaya çıkarılmıştır: 1-2. tabaka: Roma Dönemi garnizon kalesi kalıntıları 3. tabaka: Orta Demir Çağı (az sayıda Urartu Dönemi bulguları yalnız kuzeybatı kesimde görülmüştür) 4. tabaka: Son Tunç Çağı 5. tabaka: Orta Tunç Çağı I (İlk Tunç Çağı III. evreden Orta Tunç Çağı'na geçiş evresi) 6-9 tabaka: İlk Tunç Çağı III A, III B, II A, II B yapı katları 10-11. tabaka: Son Kalkolitik Çağ/İlk Tunç Çağı I evre (?)
Buluntular: Mimari: İlk Tunç ve Orta Tunç katmanlarında bitişik düzenli ve ortak planları olan dikdörtgen planlı konutlar ele geçmiştir. Şemsiyetepe'nin kuzeybatısında, Fırat tarafında, köşeleri hafif yuvarlatılmış olarak örülmüş, 5,5x7,5 m boyutunda, açık bir avlu ortaya çıkarılmıştır. Orta Demir Çağı buluntuları oldukça tahrip olmuştur. Demir Çağı buluntularının altında meydana çıkarılan ve 1.10 m yüksekliğe ulaşan, 5 m kadar açılabilen taş duvar, üst katlardaki ağır taş yapıların çöküntü izlerini taşımaktadır. Çanak Çömlek: Yapılan incelemelerde elde edilen keramik verilerine dayanarak burada yerel İlk Tunç Çağı ağırlıklı bir yerleşmenin varlığı saptanmıştır. Kuzey güney yönden daha çok açık zemin üzerine, geometrik boya bezemeli parçalar egemedir. Bu alanda aynı zaman Urartular'dan tanıdığımız kırmızı astarlı, açkılı çanak parçaları ve başka tür kaplara ait amorf parçalar vardır. Bu kaplar, Şemsiyetepe Urartu kültürünün belirgin özelliklerini oluşturmaktadır. Burada aynı zamanda, az da olsa, Mezopotamya ve Akad keramiği olarak betimlenen çark işi, parlak gri renkte metalik görünümlü kap parçalarından örneklere rastlanmıştır. Ayrıca Kuzey Suriye kazı merkezlerinden tanıdığımız dalgalı hatlı keramik türü de ele geçmiştir. Taş: Bugünkü sel yatağı, taşların kırılması için kullanılmıştır. Sert volkanik taştan çekiçler ele geçmiştir. Bu çekiçler, odalarda ya da duvarların taş dizilerinin içlerinde bulunmuştur. Figürin: Şemsiyetepe'de İlk Tunç Çağı'nın son dönemlerine ait konutların içinde pişmiş topraktan, alt kısımları çan biçimli stilize kadın, koç, kuş başlı figürünler bulunmuş, idol olarak tanımlanan bu figürinlere boya bezemeler yapılmıştır. Demir Çağı'na tarihlenen Urartu kap parçalarına (7. yüzyıl parlak, koyu kırmızı), AAII açmasının Urartu tabanında rastlanmıştır. Şemsiyetepe Höyüğü'nün doruğuna rastlayan K-L-M 5-6 plan karelerindeki A,B,C ve AA, BB, CC ve açmalarında, yüzeyden 2-2,80 m deriliğe kadar bulunan çanak çömleğin hemen tümününün boya bezekli olduğu gözlemlenmiştir. Yüzeyde İlk Tunç Çağları (III ve II) malzemesiyle karışık bulunan Demir Çağı çanak çömleği, kazı alanı açmalarında 50 cm derinliğe kadar bulunmuş; bunlar arasında AAI açmasında ele geçen Urartu çanak parçası dışında, Altınova'dan tanıdığımız Erken Demir Çağı'nın torna yapımı, ağız altı yivli çeşitli kap parçalarına rastlanılmıştır. Höyüğün zirvesinden doğu eteklerine, tarlaya kadar bir alanda (5x5 m'lik 4 kare), yaklaşık olarak 1 m derinliğe inilmiştir. Bu açmalarda karışık bir şekilde yıkıntı toprağı içinde Demir Çağı ve İlk Tunç Çağı çanak çömlek parçaları ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca Karaz kültürüne ait tüm bir çanak bulunmuştur.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Şemsiyetepe kazıları, yerel Altınova kültürünün yeni ve özgün buluntuları, özellikle tanrısal pişmiş toprak figürünler, taş duvarlı konutları boyalı keramik malzemesiyle ve MÖ 3. bin yıl Anadolu-Kuzey Mezopotamya ilişkilerine tanık olan yeni bulgularıyla farklı bir görüntü sergilemektedir. Bu açıdan Şemsiyetepe'de yapılan kurtarma kazısının, Anadolu kültür tarihinde önemli bir yeri olduğunu görmekteyiz. Şemsiyetepe'de ortaya çıkarılan taş konut mimarlığı, küçük buluntuların büyük bir çoğunluğunu oluşturan boyalı çanak çömlek malzemesiyle, Demir Çağı ve Karaz kültürüne ait buluntularıyla önem teşkil etmektedir. Şemsiyetepe'de ele geçen buluntulara bakıldığında, Urartu seramik özellikleri taşıyan parçaların varlığını görmekteyiz. Yapılan kazılar sonucu, Orta Demir Çağı yapı katının tahrip olduğu görülmüştür.


Liste'ye