©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Foça

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Foça
Türü:
Kent
Rakım:
m
Bölge:
Ege
İl:
İzmir
İlçe:
Foça
Köy:
Merkez
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Arkaik

     


Yeri: Phokaia antik kenti, İzmir İli, Foça İlçesi'nde yer almaktadır. Günümüzde antik kentin üzerinde bulunan Foça İlçesi, kendine en yakın metropol kent durumundaki İzmir'e 72 km uzunluğundaki bir kara yolu ile bağlanır [Erdoğan 2003:50].
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Kent bulunduğu konum nedeniyle İzmir'in ve İzmir Körfezi'nin kuzey bölümünü meydana getirir. İlçe doğuda Manisa, kuzeyde Çandarlı Körfezi ve Aliağa, güneyde Menemen ve Gediz Nehri'nin denize dökülen ağzı ve İzmir Körfezi ile çevrelenmektedir. Kentin yerleşim alanı denize doğru çıkıntı yapan yarımada ile onun doğusundaki kara bölümü üzerinde yer alır. Doğu, kuzeydoğu ve kuzeyde bulunan yüksek tepeler, antik kente doğal bir koruma sağlar. Kent surlarının doğu bölümü bu nedenle söz konusu tepelerin üzerinden geçer. Kent, deniz kenarında kurulmuş olan diğer İon kentleriyle aynı özellikleri taşır. Phokaia halkının, kentin konumu nedeniyle daha çok denizcilikle uğraştığı belirtilmiştir [Erdoğan 2003:50].
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Phokaia antik kenti üzerine ilk kapsamlı araştırma ve kazı çalışmaları F. Sartiaux tarafından yapılmıştır. Bu çalışmalar 1913 yılında başlar ve 1920 yılına kadar üç kampanya halinde devam eder [Erdoğan 2003:56]. 1920 yılında sona eren kazı ve araştırma çalışmaları 1951 yılında E. Akurgal tarafından yeniden başlatılmış ve 1955 yılına kadar aralıksız, bundan sonra 1974 yılına kadar aralıklarla devam etmiştir [Erdoğan 2003:57]. Phokaia antik kenti üzerinde yapılan üçüncü ve son dönem kazı çalışmaları 1989 yılında başlamış olup, halen devam etmektedir. Bu çalışmalar 1989-92 yılları arasında İzmir Arkeoloji Müzesi adına, Ö. Özyiğit'in bilimsel başkanlığında yapılmıştır. 1992 yılından sonra Özyiğit'in başkanlığına devredilen kazılar, günümüzde de sürdürülmektedir [Erdoğan 2003:57].
Tabakalanma: 1989 yılında yeniden başlayan Phokaia kazıları, Çifte Kayalar Tepesi'nin batısında, asfalt yolun yanında bulunan tepede yapılmıştır. Burada gerçekleştirilen kazılarda en üstte Roma Dönemi'ne ait bir seramik çöplüğü, onun altında deniz seviyesinden 3.5 m yükseklikte bir Klasik Dönem tabakası ile birlikte Geç Geometrik ve Arkaik Dönem'e ait seramik parçaları bulunmuştur [Özyiğit 1991:129]. Foça İsmetpaşa Mahallesi 23 pafta, 1069 ada, 1 parselde gerçekleştirilen kazılarda yüzeyden yaklaşık 30 cm derinliğe kadar modern dolgu toprağı oluşturmaktadır. 1.2-1.6 m arasında Roma Dönemi seramikleri, 0.91-1.16 m arasında Hellenistik Dönem'e ait kap parçaları, 0.79-0.91 m arasında siyah firnisli Klasik Dönem ve sayıları az olmakla birlikte Arkaik Dönem seramikleri ele geçmiştir [Özyiğit 2000:37].
Buluntular: Mimari: Protogeometrik Oval Evler: 2003 yılında Atatürk Mahallesi, 1577 ada, 4 parselde kazılar gerçekleştirilmiştir. Bunun sonucunda Protogeometrik Dönem'e ait iki oval ev ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan II no'lu oval ev, demirci atölyesinin doğu bölümünün üzerinde yer alır. Demirci atölyesinin tabanında ele geçen Sub-Miken amphora, demirci atölyesinin sonunu tarihlerken, II no'lu oval evin tabanın altında yer almasından dolayı da II no'lu oval evin bu tarihten sonra yapıldığını göstermektedir. Dolayısıyla MÖ 11. yüzyılın sonlarına tarihlenen demirci atölyesinden kısa bir süre sonra yapılmış olmalıdır. I no'lu oval evin duvarı ile II no'lu oval evin duvarının aynı işçilikte olmasından hareketle aynı döneme ait olması gerektiği vurgulanmıştır [Özyiğit 2005:44-45]. Güney yönüne bakan her iki oval evin doğu iç duvarlarına bitişik birer ocakları bulunur. İkisinin de bulunduğu bölgede kerpiç izleri ve kalıntıları çok az korunmuştur. Buna göre taş temel üzerine kerpiç duvarlı bir yapıya sahip oldukları anlaşılmıştır. Demirci Atölyesi: MÖ 11. yüzyılın sonlarına ait olduğu düşünülen demirci atölyesi 2003 yılında 1577 ada 4 parselde gerçekleştirilen kazılarda, parselin güney bölümünde ele geçmiştir. Burada çok sayıda demir cürufunun ele geçmiş olmasından dolayı, yapının bir demirci atölyesi olduğu düşünülmüştür. Atölyeye ilişkin at nalı biçimindeki ocaklar, yarım yuvarlak bir teras üzerine yerleştirilmiştir. Bu terasın kuzey bölümünde oldukça geniş bir duvarla sınırlanır. Terasın dışında, kuzeyinde, daha düşük seviyelerde de demirci ocakları açığa çıkarılmıştır. Atölyenin üstü açıktır. Atölyenin tabanı altında Geç Hellas IIIC'nin orta evresine ait Miken testi parçaları ele geçirilmiştir. Buna göre atölye bundan hemen sonra MÖ 11. yüzyılın başlarında yapılmış olmalıdır. Atölyenin tabanında ele geçen in situ bir amphora ise Sub-Miken Dönem'e tarihlenmiştir. Böylece atölyenin MÖ 11. yüzyılın başlarında kurulduğu ve sonlarına kadar kullanıldığı anlaşılmıştır [Özyiğit 2005:44]. Phokaia Arkaik ve Klasik Dönem Yerleşmeleri: 1993 yılında Fevzipaşa Mahallesi 189. sokakta yapılan kazılarda 1.4 m uzunlukta erken Arkaik Dönem'e ait bir duvar ortaya çıkarılmıştır. 36 cm kalınlığındaki duvar, çok büyük olmayan şekilsiz taşların toprak harcıyla tutturulmasıyla yapılmıştır. Duvarın en yüksek yeri, deniz seviyesinden 1.94 m derinliktedir. Yüksekliği 1 m'nin üzerinde korunmuştur. Ele geçen seramiklere göre MÖ 7. yüzyıla ait olduğu düşünülmüştür [Özyiğit 1995:433]. Yine aynı açmada, biri MÖ 6. yüzyıla, diğeri Klasik Dönem'e tarihlenen iki duvar ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan güneyde yer alan duvar ikinci yerleşim katına aittir ve MÖ 6. yüzyıla tarihlenmiştir. Yaklaşık 3.5 m uzunluğunda, 46.5 cm genişliğindedir. Duvarın korunan yüksekliği 1.25 m'dir ve taşları toprakla tutturulmuştur [Özyiğit 1995:433]. Bu duvarın hemen kuzeyinde yaklaşık 5.5 m uzunluğunda, 48-49 cm genişliğinde ve Klasik Dönem'e tarihlenen bir duvar daha yer almaktadır. Yaklaşık 1.35 m yüksekliğinde korunmuştur. Doğu-batı doğrultusunda olup güneye doğru kavis yapmaktadır. Stil olarak güneyinde yer alan MÖ 6. yüzyıl duvarına benzese de, ondan ayrılan noktaları vardır. Örneğin 6. yüzyıl duvarından biraz daha geniştir ve tüm taşları da 6. yüzyıl duvarının taşlarından daha büyüktür. Klasik Dönem yapı katına ait bu duvar, ilk yapım evresine ait olan en alttaki taban ile tarihlenir. Bu taban, açık renkli tüf taşı kırıklarından ve tozundan sıkıştırılarak yapılmıştır. Tabanın altından MÖ 6. yüzyılın ikinci yarısına ait seramikler ele geçmiştir. Buna göre Klasik Dönem duvarı MÖ 5. yüzyılın ilk yarısına ait olmalıdır [Özyiğit 1995:433-434]. Klasik Dönem'e ait bu yapı katının uzun bir süre kullanılmış olduğu düşünülmüştür, çünkü bu duvara bitişik üç ayrı taban tespit edilmiştir. I. taban yukarıda sözü edilen ve altından Arkaik Dönem malzemesi gelen tabandır ve 1.31 düzeyinde yer alır. II. taban, 1.81 m düzeyindedir ve bu evrede mekan güneye doğru genişleyerek Arkaik Dönem duvarının bir bölümünü yıkar ve bu duvarın üzerine geçer. İki taban arasındaki (1.31 ile 1.81 m) alanda hem Arkaik hem de Klasik Dönem malzemesi ele geçmiştir. Ayrıca II. taban üzerinde bir ocak saptanmış ve bu nedenle II. tabanı kırmızı renklidir. At nalı şeklindeki ocak, gelişigüzel taşlardan yapılmış ve tabanında geniş kiremit parçaları bulunmuştur. Ocak güneye bakmakta olup, tabanı II. Klasik Dönem tabanının üzerinde yer almaktadır [Özyiğit 1995: 433-434]. 1993 yılında Fevzipaşa Mahallesi 189. sokakta gerçekleştirilen kazılar bu sokağın hemen yanındaki geniş alanda yapılmıştır. Bu alanda I 8 ve H 8 açmalarında 2.1 m uzunluğunda Arkaik Dönem'e ait bir duvar çıkarılmıştır. Ayrıca H 6 açmasında da I 8 ve H 8 açmalarında ortaya çıkarılan duvar ile aynı hizada başka Arkaik Dönem duvarları bulunmuştur [Özyiğit 1997:2-3]. Yine bu alanda I 7 ve I 8 açmalarında Klasik Dönem'e ait duvarlar ortaya çıkarılmıştır. Ele geçen seramiğe göre MÖ 5. yüzyıla ait olması gereken bu duvarlar doğu-batı ve kuzey-güney yönünde uzanmaktadır. 52-53 cm genişlikteki Klasik Dönem duvarlarının temellerinin genişliği ise 60 cm civarındadır. Korunmuş olan en yüksek yeri 65 cm'dir. Klasik Dönem'in duvar işçiliği Arkaik Dönem'den farklıdır. Arkaik Dönem'de duvarlar 20-30 cm uzunluğunda, 10-30 cm yüksekliğindeki değişik biçim ve boyutlardaki taşlardan örülmüştür. MÖ 5. yüzyıl duvarları ise 30-35 cm uzunluğunda, 5-10 cm yüksekliğindeki yassı taşlardan oluşturulmuştur [Özyiğit 1997:2-3]. Atatürk Mahallesi, 1577 ada, 4 parselde yapılan kazılarda Erken Arkaik Dönem'de MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısı ve sonlarında megaron yapıların varlığı görülür. Güneye bakan bu megaronun genişliğinin uzunluğuna olan oranı 1995 yılında Phokaia'nın kuzey bölümlerinde meydana çıkarılan megaronda görülür. Bunun yanı sıra büyük megaronun içerisinde yapılan kazılarda, megaronun kazılmamış olan batıdaki uzun duvarının güney bölümü ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca 1996 yılında ortaya çıkarılan megaronun I. tabanı üzerinde ince bir yanık tabakası bulunmuştur. Böylece megaronun ilk evresinin bir yangınla son bulduğu anlaşılmıştır. Megaronun II. tabanı, güneybatı iç köşesinde taş dolgu üzerinde küçük plakaların yan yana döşenmesiyle oluşturulmuştur [Özyiğit 2003:342]. Oval Tapınaklar: Foça'da oval tapınakların izine ilk kez 2004 yılında rastlanmıştır. Athena Tapınağı'nın batı podium duvarının batısında yer alan bu tapınaklar 2008 yılında açığa çıkarılmıştır. 2012 yılında ise daha detaylı incelenmek amacıyla kazı çalışmaları yürütülmüştür. Athena Tağınağı'nın batı podium duvarı ile Ceneviz-Osmanlı kent duvarı arasında kalan üçgen alanda altı oval yapı tespit edilmiştir. Bu yapıların tümünün tapınak olması muhtemeldir. Yapılar, batıya ya da kuzeybatı bakmaktadır. Arka kısımları ise kaya kütlesine dayanmaktadır. Tapınaklar sırasıyla (eskiden yeniye doğru) MÖ 2. binyılın ilk yarısına, MÖ 2. binyılın ortalarına, STÇ'ye ve Protogeometrik Döneme tarihlenmektedir. En altta yer alan tapınaklar ince uzun bir plan sergilemektedir. Protogeometrik Dönemde ise genişlemiş ve priform (armut biçimli) bir biçim almışlardır. Tapınakların tümü doğu-batı yönünde uzanmaktadır. En üstte yer alan VI no'lu tapınağın çevresi ahşap sütunlarla çevrilmiş olmalıdır. Kaideleri ise tüf taşındandır. Arkaik Dönem Athena Tapınağı'nın dolgusunun altında kalmış olan tapınaklarda üç yapı katı tespit edilmiştir. I. yapı katı (Geç Protogeometrik Dönem-MÖ 8. yüzyıl) iki evrelidir. I. evrede (Geç Protogeometrik Dönem-MÖ 8. yüzyılın ilk yarısı), oval tapınağı çevreleyen sütunların arkasına yapılan yapı tespit edilmiştir. Yapının doğu-batı yönünde uzanan kuzey duvarının uzunluğu 2 m, genişliği ise 40-45 cm'dir. Kuzey-güney yönünde uzanan doğu duvarın uzunluğu 1.40 m, genişliği 35-40 cm'dir. Oval tapınağın peristasisinden bu mekana ulaşılmaktadır. Duvarın doğusunda 80 cm genişliğinde bir kapı yer alır. II. evrede (MÖ 8. yüzyılın ikinci yarısı), ilk evreye ait duvarlar kullanılmaya devam edilmiş, ana giriş ise batı tarafa alınmıştır. Taban seviyesi yükseltilmiştir. Taban, yassı tüf taşı plakalarıyla oluşturulmuştur. II. yapı katında (MÖ 8. yüzyıl sonları-MÖ 7. yüzyılın ilk yarısı) I. yapı katına ait duvarlar kullanılmaya devam edilmiştir. Ekleme duvarlar yapılmıştır. Doğuda 80x80 cm boyutlarında bir ocak bulunmuştur. III. yapı katı (MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısı), Athena Tapınağı'nın yapılmasından önceki son yapı katıdır. I. ve II. yapı katına ait duvarların bir kısmı ve ocak yapısı korunmuştur. Bu yapı katında, güney kısıma yeni bir oda eklenmiştir [Özyiğit 2014]. Phokaia Athena Tapınağı: 1951-55 yılları arasında E. Akurgal tarafından yapılan kazılarda, yarımadanın ucundaki kayalık alanda Athena Tapınağı'nın kalıntılıları bulunmuştur. Athena Tapınağı'nın üzerinde yer alan ortaokulun çevresinde yapılan kazılarda çok sayıda Arkaik Dönem mimari parçaları bulunmuştur. Bunların arasında kaide, sütun, başlık parçaları ile üst yapı kalıntıları yer alır. Foça taşından (tüf) yapılan tapınak, MÖ 6. yüzyılın ikinci çeyreğinde inşa edilmiştir. Persler tarafından tahrip edilmesine rağmen aynı yüzyılın sonlarına doğru yeniden yapılmıştır [Akurgal (E) 2000:291]. Tapınaktaki çalışmalar daha sonra Ö. Özyiğit tarafından sürdürülmüştür. 1998 yılında yapılan çalışmalarda tapınağın batı podyum duvarı ve bu podyum duvarının güneybatı köşesi ortaya çıkarılmıştır. Bunun yanında tüf taşından yapılmış sütun tamburları ile tapınağın Roma Dönemi'ne ait mimarlık parçaları ortaya çıkarılmıştır [Özyiğit 2000:34]. Daha sonraki kazı dönemlerinde tüf taşından mimari elemanlar ortaya çıkarılmıştır [Özyiğit 2001:2; Özyiğit 2003:337]. 2009 yılında okul yıkılmış çalışmalar başlamıştır [Özyiğit 2011:385]. İlk çalışmalarda batı podiumunun batısında kalan alanlarda yapılan kazılarda grifon ve at protomları taşıyan cella blokları in situ ele geçirilmiştir. Kayalara oyulan peristasis temel yatak izlerinin genişliği yaklaşık 1.40 m'dir. İlk saptamalara göre Arkaik Dönem tapınağının stylobat uzunluğu 100 ayak olarak saptanmış olup bir hekatompedon olduğu düşünülmektedir [Özyiğit 2011:390]. 2010 yılında tapınakta 1. güney açmasında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan duvarların Arkaik Dönem tapınağiyla aynı zamandan ve tapınağın güney podium duvarı ile tapım seremonisine ilişkin teras duvarları olduğu anlaşılmıştır [Özyiğit 2012:482]. Kybele Kutsal Alanı: Athena Tapınağı'nın bulunduğu kayalık tepe Kybele Kutsal Alanı idi. Okul yapısının kaldırılmasından sonra kayalar içerisine oyulmuş olarak çeşitli çaplarda daire biçiminde ve yine çeşitli büyüklüklerde dikdörtgen biçiminde libasyon çukurlarına rastlanmıştır. Tüm bu çukurların varlığı Athena Tapınağı'ndan önce Geometrik dönemlerde bu alanda Kybele'ye tapınıldığını gösterir. MÖ 600 yıllarında Athena Tapınağı projesiyle bu tapım alanı, yeni porjenin altında kaldığı için aşağıya taşınmış ve Liman Kutsal Alanı oluşturulmuştur [Özyiğit 2011.390]. İncir Adası (Bakkheion) I. no'lu Kutsal Alan: 1998 yılında gerçekleştirilen kazılarda, deniz kenarında yarım daire biçiminde bir kutsal alan ortaya çıkarılmıştır. Alanın orta bölümünde düzeltilmiş kaya yüzeyinde, dikdörtgen bir niş içerisinde tahtında oturmuş ve cepheden tapılmış bir Kybele kabartması yer almaktadır. Kabartmanın stil özellikleri Arkaik Dönem'i işaret etmektedir. Kutsal alanın düzgün işlenmiş kaya yüzeyi sert dönüşler yaparak, yukarıda sözü edildiği gibi yarım daireye benzer bir plan oluşturmaktadır. Kutsal alanın arka cephesini oluşturan kaya yüzeylerinin üst bölümündeki dikdörtgen ve yuvarlak biçimdeki ahşap hatıl delikleri, bu kutsal alanın üzerinin çatıyla kapatılmış olduğunu göstermektedir [Özyiğit 2000:34-35]. Güney Nekropolis ve Sunaklar Alanı: 1998 yılında Atatürk Mahallesi 11. Sokak, Sevgi Mahallesi'nde gerçekleştirilen kazılarda, Roma Dönemi'ne ait duvar kalıntılarının yanı sıra Arkaik Dönem'e ait iyi taş işçiliğine sahip iki yapı da açığa çıkarılmıştır. 1 no'lu Arkaik yapı 6.09x5.08 m ölçülerinde ve dikdörtgen planlıdır. Bu yapının 0.4 m doğusunda ele geçen ikinci Arkaik yapı da dikdörtgen planlıdır ve birinci Arkaik yapıya benzer nitelikte bir taş işçiliğine sahiptir. Bu iki yapının taş işçiliği de MÖ 590-580 yıllarına tarihlenen Phokaia kenti sur yapısı ve Athena Tapınağı'nın podyum duvarının taş işçiliği ile benzerdir. Bu durum yapıların aynı döneme ait olduklarını göstermektedir. Ayrıca, gerek her iki yapının çevresinden gelen seramik buluntuları, gerekse de iki yapı arasındaki 0.4 m'lik alandan gelen seramiklerin tümünün Arkaik Dönem'e ait olduğu görülmüştür [Özyiğit 2000:38-39]. Her iki yapı da kuzeye bakmakta ve bunların sunak yapısı olduğu düşünülmektedir. Arkaik yapıların doğusunda, Arkaik Dönem'den Roma Dönemi'ne kadar kullanım görmüş bir nekropolis alanı da ortaya çıkarılmıştır [Özyiğit 2000:38-39]. 1998-99 yıllarında bu alanda 24 adet mezar bulunmuştur. Genellikle Arkaik Dönem'e ait olan bu mezarlar iyi buluntular vermişlerdir. 2000 yılında bu alanda gerçekleştirilen kazılarda 4 adet tahribat görmüş, Arkaik Dönem'e ait olabilecek lahit mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca mezar olarak kullanılmış 8 adet çömlek ve amphora mezar bulunmuştur. Tüm mezarlarda ölünün yakarak gömüldüğü görülmüştür [Özyiğit 2003:337]. Mezar: 1989 yeniden başlayan kazılarda A 3-6 açmalarında mezarlara rastlanmıştır. Burada erken Hellenistik Dönem'e tarihlenen 7 adet mezar açığa çıkarılmıştır. Bunlardan 5 tanesi lahit, 1 tanesi kiremit ve 1 tanesi doğrudan toprağa yapılmış gömüdür [Özyiğit 1991:129-137]. 1998-99 yıllarında yapılan kazılarda 24 adet mezar ortaya çıkarılmıştır. Bunların büyük çoğunluğu Arkaik Dönem'e aittir. İçlerinde tüf taşından lahitler, amphora ve pişmiş toprak kaplardan oluşan mezar türleri yer almaktadır. 2000 yılında da 12 adet mezar daha açığa çıkarılmıştır [Özyiğit 2003:337]. 1999 yılında yapılan kazılarda ise en eski mezar ortaya çıkarılmıştır. Bu mezar doğudaki sunağın 1 m kadar doğusunda bulunmuştur. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan tüf taşından yapılmış bu lahit ile sunak arasında mezarı çevreleyen bir duvar yer almaktadır. Mezarın içinden dışından fayans, pişmiş toprak ve camdan yapılmış, Mısır, Doğu Yunan ve Korinth kökenli buluntular ele geçmiştir [Özyiğit 2001:4]. Çanak Çömlek: Athena Tapınağı'nın podyum alanında, orijinal dolgu içerisinde genellikle MÖ 7. yüzyılı ve az sayıda da MÖ 8. yüzyıla ait seramikler bulunmuştur. Ele geçen seramiklerin çoğunluğu Orientalizan Dönem'e aittir [Özyiğit 2001:2]. Bunun yanı sıra yapılan kazılarda Geç Geometrik, Protokorinth, Arkaik ve Klasik Dönem'e ait seramikler ortaya çıkarılmıştır. Seramikler arasında Arkaik Dönem içerisinde Orientalizan seramik, Klasik Dönem'de de siyah firnisli seramikler yer almaktadır [Özyiğit 1991:129]. 1993 yılında 189. sokakta yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Klasik Dönem'e ait yapının II. tabanı üzerinde bir toplu buluntu grubu ele geçmiştir. Bunların arasında çift kulplu silindirik bir kap, maltız, Kos amphorası ve bir çömlek yer almaktadır [Özyiğit 1995:434-435]. Sur: Kentin Arkaik Dönem sur duvarları iki ayrı yerde ortaya çıkarılmıştı. "Herodot Duvarları" diye adlandırılan duvarlara ilk kez 1990 yılında Kaymakamlık binasının yapımı sırasında rastlanmıştır. Kent kapısı ve önündeki payandasıyla birlikte ortaya çıkarılan bu duvarlar, MÖ 590-580 yıllarına tarihlendirildi. Arkaik Dönem Athena Tapınağı'nın podium duvarları da hemen hemen aynı stili göstermektedir [Özyiğit 2012:483].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Atatürk Mahallesi, 1577 ada, 4 parsel küçük bir parselde Phokaia Antik Kenti'nin en erken malzemeleri ele geçmiştir [Özyiğit 2005:45]. Yine bu parselde erken dönemlere ait mimari yapılar ortaya çıkarılmıştır. 1998 yılı kazıları antik Phokaia Kenti'nin Arkaik Dönem yerleşiminin sadece yarım adayla sınırlı kalmadığı kentin güneyinde oldukça geniş bir alana yayıldığını ortaya koymuştur [Özyiğit 2000:39].


Liste'ye