©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Dülük

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Dülük
Türü:
Konaklama / İşlik Yeri
Rakım:
915 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Gaziantep
İlçe:
Merkez
Köy:
Dülük
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
AP OP

     


Yeri: Gaziantep il merkezinin 11 km kuzeyinde yer alan Dülük Köyü'nün içi ve çevresinde; köyün bulunduğu küçük vadi tabanında yer alan demiryolunun iki tarafındaki bağların içinde; Dülük tren istasyonu civarında; yüzeyde.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Köyün kuzeyi; batısı ve doğu yönleri kayalıktır. Üzerinde kaya altı sığınakları bulunan tepe haricinde köyün doğusu ovalıktır. Çevrede yer yer meydana çıkmış olan kalker tepeler; doğal mağaraların oluşmasına yol açmıştır. Köy evlerinin arkasında ve yakınında; Zeyveli; Övelek; Kozluk Basamaklı mağaraları ile Kanlı Mağara önü; Soğuk Köyü ve çevresi; İncirlik mevkii de özellikle Bostancı tarafından araştırılmıştır. Kalker terasların eteğine kurulmuş olan köyün çok yakınında ve içinde bulunan mağaraların bir kısmı depo; samanlık ve ev şeklinde kullanılmaktadır. Köyün çevresindeki teraslar üçüncü zamandan beri aşınarak geniş alanlar oluşturmuş ve burada kalker oluşumlu çakmaktaşı yumruları ortaya çıkmıştır. Olasılıkla bu hammadde kaynağı olarak kullanılan bu yumrular Paleolitik Çağ insanlarını bu bölgeye çeken etkenlerden biri olmuştur. Gene teraslarda demiroksit oluşumlu kalın tabakaların olduğu göze çarpmaktadır. Teraslardaki tarlalar ve bağlar çapalandıkça yüzeye yumru; yontma taş aletler ve artıkları çıkmaktadır. Tarla toprağı demir oksit karışımlı mineraller nedeniyle sarımsı tuğla rengindedir. Bu toprak yüzünden yüzeyde çok bulunan çakmaktaşı yumru ve aletlerini üstü sarımsı tuğla renginde patina ile kaplanmıştır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Dülük Köyü ve civarı Anadolu'da hemen hemen en çok araştırılan ve çok miktarda alet veren buluntu yeridir. İlk defa 1938 yılında Muine Atasayan köyün yakınında; Yarıkkaya veya Güvey kayası denen yerde içinde iki yüzeyliler de bulunan Clactonien tipte aletler bulmuştur [Atasayan 1939a:161; lev.XVII-XVIII]. 1945 'li yıllarda çevrede araştırmalar yapan H.Th. Bossert; Dülük Köyü'nün üstünde Alt Paleolitik Çağ'a tarihlenen çok iyi işlenmiş bir el baltası bulmuştur [Çambel 1947:263]. Bu buluntu o güne değin Anadolu'da bulunan baltalardan en irisi olma özelliği ile dikkati çekmiştir. 1946 yılında da İ.K. Kökten ve Enver Bostancı; yörede Chelléen (Abbevillien) tipte iki yüzeyliler (el baltaları) ile gene Clactonien tipte yongalar ve artıklar ele geçirmişlerdir [Bostancı 1961:lev.I-IX; XI-XXI][Kökten 1952b:198; res.2 ve 3 alt sıra]. Daha sonra 1950 yılında Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinden Refakat Çiner'in Alt ve Orta Paleolitik Çağ'a tarihlenen aletleri topladığını öğreniyoruz. Bu araştırmadan sonra aynı yerde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Halet Çambel'in 1955 yılında yaptığı bir başka yüzey araştırmasını görmekteyiz. J. Perrot bu araştırmacılar kervanına 1961 yılında köyün civarında yongalar; küçük iki yüzeyliler ve uçlar toplayarak katılmıştır [Perrot 1962:18]. Dülük Köyü içinde ve civarında en yoğun ve en uzun süren araştırmaları ise Enver Bostancı 1954; 1970; 1971 ve daha sonraki senelerde gerçekleştirmiştir [Bostancı 1975b:res.1-10]. Bostancı bu araştırmalarını yalnız yüzey araştırması ile sınırlamamış iki kaya sığınağı ile (Dülük Köyü Kaya Sığınağı) üç mağarada (Şarklı Mağara; Büyük Mağara ve Biçme Mağarası) arkeolojik kazılar yapmıştır (bak. adı geçen yerleşme yerleri). Bostancı Dülük Vadisi'nden Çetinkaya mevkiine doğru yükselen altı teras tespit etmiştir. IV. terasta aletlerin yoğunluğundan bir açık hava konaklama yeri bulduğunu ileri sürmektedir. Son yıllarda aynı yörede Minzoni-Deroche'un yaptığı yüzey araştırmasında köyün hemen batısında Boynuzlukaya'nın güney kesiminde 24 no'lu buluntu yerinde iki yüzeyliler ele geçmiştir. Ayrıca köyün yaklaşık 1.5 km kuzeydoğusunda 11 no'lu buluntu yerinde; 2 km kuzeydoğusundaki 11 A no'lu buluntu yerinde yine çok sayıda iki yüzeyli bulunmuştur. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma:
Buluntular: Köyün civarında çeşitli araştırmacılar tarafından yapılan yüzey araştırmalarında çakmaktaşından çok sayıda iki yüzeyli (el baltaları) aletlerle birlikte dilgi ve yongalarda bulunmuştur. Ele geçirilen iki yüzeylilerin sayısı tam bilinmemekle beraber; 50 adetten fazla olduğu kesindir. Bunlar tipsel özelliklere dayanarak Abbevillien; Orta Acheuléen; Üst Acheuléen tipte iki yüzeyli aletlerdir (el baltaları). Araştırmacılar; Dülük Köyü'nde ortaya çıkan iki yüzeyli aletlerin morfolojik olarak Avrupa ve Ortadoğu'nun iki yüzeyli endüstrilerinden farklı özelliklere sahip olmadıklarını ileri sürmektedir. Bostancı 1978 yılında köyün arka tarafında IV.terasda Acheuléen tekniğinde olduğunu iddia ettiği bir ok ucunun; Türkiye sınırları içinde bulunan ilk ve tek okucu örneği olduğunu iddia etmektedir. Çiner'in aynı yerde 2 adet Levalloiso-Moustérien yonga ile 3 adet Levalloisien alet bulmasından buranın olasılıkla Orta Paleolitik Çağ'da geçici kamp yerleri ve işlik yerleri olarak kullanıldığı yorumu getirilmektedir. Dülük Köyü'nde yapılan araştırmaların sistematik olmayışları; tüm toplamaların teraslara göre yapılmayıp gelişigüzel yapılmaları; jeomorfolojik araştırmaların arkeolojik araştırmaları desteklememesi yüzünden kesin sonuçlar henüz alınamamıştır. Bu konuda Minzoni-Deroche'un çevredeki araştırmaları umut vericidir. Yüzey araştırmalarında daha çok iki yüzeyli gibi aletlerin toplanması tercih edilmiştir. Yalçınkaya da Clacton tekniğinde yapılmış yonga ve dilgilerin varlığından bahsetmektedir. Tomsky alt ve Üst Acheuléen tipte iki yüzeylilerin var olduğunu tipolojik özelliklere söylemektedir. Kökten'in bulduğu iki yüzeyli büyük ve hacimli olmasına karşın Abbevillien tipinden çok Acheuléen tipindedir [Taşkıran 1990:40].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme:


Liste'ye