©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Boncuklu

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Boncuklu
Türü:
Höyük
Rakım:
m
Bölge:
İç Anadolu
İl:
Konya
İlçe:
Karatay
Köy:
Hayıroğlu
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:

     


Yeri: Konya'nın güneydoğusunda ve Çatalhöyük'e 9 km uzaklıktadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Toplam alanı 1 ha genişliğinde olup, bulunduğu ovadan 2 m kadar yükselmektedir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Liverpool Üniversitesi'nden Douglas Baird tarafından yürütülen Boncuklu Projesi, (Çatalhöyük öncesinde) Orta Anadolu'da yerleşik, tarım ve hayvancılıkla uğraşan toplumların ortaya çıkışını incelemeyi amaçlamaktadır. Önerilen on yıllık proje, 2006 yılında kısa bir sit değerlendirme sezonu ile başlamıştır [http://cat.une.edu.au/page/boncuklu; 16.11.2009, 13:45].
Tabakalanma: Yüzey araştırması sonuçları, MÖ 9. binyılın sonundan 8. binyıla uzanan bir stratigrafiye sahip olduğunu düşündürmektedir. 2007 yılı çalışmalarındaki radyokarbon tarihleri, sitteki yerleşimin MÖ radyokarbon yılı 8500Ğ7500 aralığına tarihlendiğini desteklemektedir [http://cat.une.edu.au/page/boncuklu; 16.11.2009, 13:45].
Buluntular: Mimari: 2006 yılında üç adet 5x5 m büyüklüğünde alanda (H, K ve M) yüzey kazınmış ve K ve M alanları kazılmıştır. Bu alanların tümünde yüzeyin altında 9.-8. binyıla tarihlenen kerpiç yapılar bulunduğu izlenmiştir. Alan M'de, dikme delikleri ve çukurlara rastlanan taban yüzeylerinden oluşan bir birikintinin etrafında eğrisel ve niteliksiz işçilikle yapılmış duvarlar vardır. İşlevi henüz belirlenemeyen bu yapının çevresinde yapıdan daha erken tarihli ve aynı döneme ait atıklar bulunmuştur. Atıkların terk edilmiş evlerde depolandığı Çatalhöyük'teki durumun aksine, benzer çöp kuyusu birikintilerine sitin başka pek çok yerinde de rastlanmıştır. Bir patikanın siti kestiği Alan K'da, daha erken tarihli kalıntılar bulunmuşt ve elipsoid-planlı bir yapı kazılmıştır. Giriş kapısının büyük olasılıkla güneydoğuda yer alması, yine Çatalhöyük'teki örneklerden bir farklılaşmadır. Duvarlar ve taban nitelikli işçilikle sıvanmış (en az yedi sıva tabakası bulunduğu izlenmiş) ve tabanın orta kısmında taşlaşmış halde (phytolith) hasır örgü örtülere rastlanmıştır. Kuzey duvarının yanında tabanın bir bölümü ile duvarın alt kısmı kırmızıya boyanmıştır; ayrıca, büyük olasılıkla kuzey duvarından düşmüş kırmızı boya bezekli bir sıva enstalasyonuna ait altyapı bulunmuştur [http://cat.une.edu.au/page/boncuklu; 16.11.2009, 13:45]. 2006 yılında kısmen kazılan Alan K'daki eğrisel yapıda (Yapı 1) çalışmalara 2007'de devam edilmiştir. Bu yaklaşık 5x3 m büyüklüğünde elipsoit biçimli bir yapıdır. İlk evresinde duvarları tek sıra kerpiçten oluşmuştur. Bu evreyle ilişkili olarak tabanda beş farklı sıva tabakası vardır; daha geç iki sıva tabakası ise duvara eklenen ikinci bir kerpiç sırası ile eşzamanlı olmalıdır. Bu iki evre boyunca kuzeybatıda yuvarlak bir ocak yer almış, daha geç evrelerde buna alçı bir pervaz eklenmiştir. Güney duvarı yakınındaki dört dikme çukuru, yapının kullanım süresi içinde farklı zamanlarda dikmeler kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca en üst katta çapraz-örgülü bir hasır yaygı bulunmuştur. Tabandaki göçükler, Çatalhöyük'te olduğu gibi taban altı gömülerinin varlığına işaret edebilir. Boya bezekli alçı eleman ve taban üzerinde kuzey duvarına yaslanan boyalı alanlar yapının son evresine ait olmakla birlikte, bunların birkaç kez yeniden sıvandığı ve kabartmanın elden geçirildiği anlaşılmaktadır. Sit buldozerle kazıldığı zaman kısmen tahrip olan kabartma, bir dizi eğri çıkıntılı uzun bir çıkmadan oluşmuştur. Boya turuncu veya kırmızıdır. Yapı 1 altında en az iki adet daha erken tarihli yapı vardır. Yapı 1, Çatalhöyük'teki yapılardan bazı özellikleri ile farklılaşır: Planlar elipsoit/oval biçimli, girişler zemin seviyesinde, ocaklar odaların kuzey kısmında olup, tabanda hasır-örgü yaygılar seriliydi. Ancak Çatalhöyük'te olduğu gibi, kuzey duvarlarında boyalı kabartmalar ve alanlar vardı. K'nın güneyindeki Alan O ile sitin en yüksek kısmında yer alan Alan M'deki kazılarda sadece çöp kuyuları bulunmuş olması, Çatalhöyük'tekinden daha düşük bir yapı yoğunluğuna işaret etmektedir. M'de bir alanda görülen bir dizi sıvalı yüzey, eğri bir kerpiç duvar parçası ve doğu kenarında bir bölücüye ait bir dizi dikme çukuru, büyük olasılıkla açık bir işliğe aittir [http://cat.une.edu.au/page/boncuklu; 16.11.2009, 13:45]. 2010 yılı çalışmalarında 7 ayrı binanın kazısına yoğunlaşılmıştır. Çalışılan üç alanda da binaların aynı noktada sürekli olarak tekrar inşa edildiği tespit edilmiştir. K alanında 6 No'lu binanın yıkıldıktan sonra 10 No'lu bina ile yenilendiği görülmüştür. K alanında görülen 6 yapıdan en erken evrede görülen yapı 2 No'lu yapıdır ve üstünde yer alan 9 No'lu bina ise aynı planda ve özelliklerde, yüzey seviyesinden aşağıda yer alan tabanlara sahip olarak ve 2 No'lu yapının en son tabanını kuzeybatıda mutfak alanı olarak kullanmak üzere inşa edilmiştir. 9 No'lu yapının ocağı 2 No'lu yapının kerpiçlerini temel alarak kurulmuştur. 6 No'lu yapı Boncuklu Neolitik evlerinin genel karakteristiklerini ve ev içindeki alanın nasıl kullanıldığını göstermiştir. 9 No'lu yapının güneydoğu alanındaki geç evrelere ait tabanlarının büyük çoğunluğunun kırmızı ile boyandığı görülmüştür. Tabanlar ara sıra boyanarak dekore edilmiş ve daha sonra boyasız olanlarla yenilenmiştir. 6 No'lu yapının küçük bir alanında, kuzeydoğu kesiminde, üst tabanların turuncu renkli aşı boyası ile kaplandığı görülmüştür. 4 No'lu yapının sadece güney alanı korunmuştur. Elips şeklinde bir yapı olup doğu ve batı olmak üzere iki ayrı alana bölünmüştür. Güneybatı alanında bir ocak yer almaktadır [Baird-Baysal 2013:264-266]. 2014 yılı kazılarında höyüğün güney bölümünde bulunan P alanında 20 ve 21 adlı evlerde ve yerleşmenin kuzeyindeki Alan H 12 numaralı evde çalışmalar yapılmıştır. 21 numaralı ev 20 numaralı eve göre daha erken evreye aittir. Tabanı oval olan bu yapının güney ve batı duvarları düzdür. Bu durum Çatalhöyük gibi dikdörtgen plana geçiş evresine işaret ediyor olabilir. Yapının kuzeybatı köşesinde karşılaşılan dairesel bir ocak şeklinde düzenlenmiş alan, kille sıvanmıştır. 20 numaralı evin ise kendine özgü bir yerleşim düzeni vardır. Yapının batı kısmında beyaz kil sıvalı bir ocak ortaya çıkartılmıştır. Bu yapının batı kesitleri düzensizdir, bu durum daha özenli inşa edilmiş ve ev halkının iskan ettiği, uyuduğu hatta sosyalleştiği alanın daha sonraki evrelerini gösteriyor olabilir. Her iki yapı da terk ediliş sürecine ilişkin farklı uygulama pratikleri gösterir. 21 numaralı yapı kerpiç molozlarla doldurulmuştur, bu yüzden de yapının üzerinde geç döneme ait başka bir yapının inşa edilmiş olabileceği düşünülmektedir. 20 numaralı yapının ise geniş bir alanı organik-inorganik kalıntılar, saz ve çamur sıva ve başka bir yapının yanmış malzemeleri ile doldurulmuştur. Yapının çatısının bir yangınla yıkıldığı söylenebilir. Yapı duvarlarında yanık izleri yoktur ancak yanan çatının tabana doğru düştüğü düşünülmektedir. Bir diğer kazı alanı olan Alan H 12 numaralı evde ise yapının erken safhaları kazılmıştır. Bu yapının da diğer yapılar gibi kuzeybatısında geniş bir ocak bulunmaktadır. U şeklindeki F356 numaralı ateş çukurunun zemini sıvalıdır ve yanık taşlardan oluşan bir düzenlemeye sahiptir. Bu yapının güneydoğusuna düşen temiz alanlarda kısa süreli kullanılmış olduğu düşünülen ateş yakma alanları tespit edilmiştir. Ancak bunlar klasik bir ocak formu göstermemektedir [Baird et al. 2016:16-18]. 2015 yılı kazılarında P alanındaki 20 ve 21, M alanında 23 ve J alanında 25 numaralı yapılarda olmak üzere dört yapıda çalışılmıştır. 20 numaralı yapıda 0.85 çapındaki ocak, yapının son evreleriyle ilişkili bir yenileme evresi geçirmiştir. Bu son evrenin erozyona uğradığı tespit edilmiştir. 21 numaralı yapıda da bir yenileme tespit edilmiştir. Batı duvarının kenarına bir sıra tuğla yerleştirilmiştir. Binanın son evresinde kuzeybatı alanın merkezindeki ocak, kuzeybatı duvarının karşısına taşınmıştır. Ayrıca küçük, geçici bir ocak da tespit edilmiştir. Binanın son kullanım evresinde pişirme ya da ısıtma kapasitesini artırmak için iki ocak yapıldığı düşünülmüştür. Boncuklu sakinleri için bir binanın ömrünü tamamlamış olması özel bir öneme sahip olmalıydı. Çünkü Çatalhöyük'teki gibi bu yapılarda da ritüelleşmiş bir terk ediliş sürecine işaret eden veriler tespit edilmiştir. Ev, belki de hane halkıyla sembolik olarak yakından ilişkiliydi ve bir tür cenaze töreni gerekiyordu. Buna Bina 21'deki gömütlerin taşınmış olması da dahil edilebilir. Binanın son evresinde dairesel bir kesik bulunmuş, üzeri de sıvanmamıştır. Diğer binalarda olduğu gibi defin kesiği görüntüsüne sahiptir ancak eklemli kemik bulunamamıştır. Sadece üst dolguda dağılmış olarak birkaç insan kalıntısı bulunmuştur. Yeniden açılmış bir mezar olması muhtemeldir. Vücudun büyük bir bölümü taşınmış olmalıdır. Kesik etrafındaki zeminlerde insanların kesiği aramış olduğunu düşündüren izler mevcuttur. Tuğlalar dolgudan kesiğin üstüne düştüğü için bina yıkıldığında ya da parçalandığında kesik kısmen açık olmalıdır. Çukurun tabanında ek bir küçük kesik daha görülmüş, içerisinde köpekgillerden bir hayvanın çenesi bulunmuştur. Bu durumun sembolik bir anlamı olabilir. Ayrıca binanın duvarlarının kenarında birkaç direk çukuru tespit edilmiştir. Birinde obsidiyen, kemik bir alet ve ayıyı temsil ettiği düşünülen heykelcik biçiminde özel nesneler bulunmuştur. Çatalhöyük'te de bulunan ayı kabartmaları düflünüldüğünde sembolik bir anlam olduğu açıkça görülebilmektedir. Bina 23'te, konut amaçlı yapıların sağlamlılığına ve marnlı sıva içeriğine sahip olmayan şistli zeminler mevcuttur. Yükseltilmiş platform şeklindeki ocak evin kuzeyine konumlandırılmıştır. M alanının kuzeyindeki J alanında, doğu kısmında standart ev özelliği gösteren Bina 25 tespit edilmiştir [Baird et al. 2017:88-91]. Yontmataş: Yontma taş buluntular ağırlıklı olarak obsidiyendir ve çoğunlukla mikrolitiktir [http://cat.une.edu.au/page/boncuklu; 16.11.2009, 13:45]. 2014 yılı kazılarında cilalı yüzeyinin tamamı aşı boyası içeren ve mezar alanından elde edilen taş balta sezonun önemli buluntusudur. Alan P'de ortaya çıkartılan üzeri oyuk bezemeli taş plaka dans eden insan motiflidir [Baird et al. 2016:19]. İnsan Kalıntıları: 2010 yılında 4 No'lu yapının güneydoğu alanında yirmi yaşlarında yetişkin bir kadın iskeletinin bulunduğu bir mezar tespit edilmiştir. K alanında 6 yapının evrelerinde 3 adet gömü ile karşılaşılırken H alanında üç binanın evreleri içinde 6 gömü bulunmuştur [Baird-Baysal 2013:266]. 2014 çalışmalarında 21 numaralı yapıda, kuzey kısmında Boncuklu'nun genelinden farklı olarak, yaşam alanında oval bir gömüt çukuru tespit edilmiştir. 40 numaralı mezar olarak adlandırılan çukurda çocuk mezarı vardır. Deniz kabuğundan boncuklu kolye hediyesi ve küçük boyutlarda aşı boyasına da rastlanmıştır. 2014 kazılarında diğer yıllardan farklı olarak insanların ortak kullandığı çöp çukurlarında 8 adet gömüte rastlanmıştır. 43 numaralı mezarda ise tekil bir kafatası bulunmuştur. 39 numaralı mezarda pelvis ve uzun kemiklerin bulunduğu yetişkin gömütünde üst bedenin bulunduğu kısım çöplük alan faaliyetlerinden dolayı zarar görmüştür. 42 numaralı mezar ise olasılıkla ayrıcalıklı birine aittir. Kafatası etrafında boncuklar bulunmuştur fakat mezar, hayvan aktiviteleri nedeniyle tahrip olmuştur. F306 olarak adlandırılan 2'si yetişkin diğerleri genç ve yenidoğan olmak üzere 4 kişiye ait mezarın kemikleri karışık biçimdedir. 2 yetişkinin kemiklerinde belirgin patolojik izlere rastlanmıştır. 12 numaralı yapıda bulunan çocuk mezarında 180'e yakın deniz kabuklusundan yapılmış kolye tespit edilmiştir. Hammadde kaynaklarından uzakta ele geçirilmiş olmaları, bu buluntuların geniş bir alana yayıldığını gösterir [Baird et al. 2016: 16, 18-19]. 2015 yılı kazılarında ritüele yönelik çalışılmıştır. Mezar 46'da başı kuzeybatıya doğru yönelmiş, çömelmiş bir yetişkin mezarı bulunmuştur. Mezar 49'da boyun etrafında 50'den fazla deniz salyangozu boncuğu tespit edilmiştir. Bu boncukların birçoğu kırmızı toprak boyası ile kaplanmıştır. Defin yerlerinin yakınındaki çukurlarda kafası ayırma, dolaştırma ve defnetme ve kafataslarının yığılımına dair izler bulunmuştur. Mezar 43'te geçen sezon bulunan kafatasının büyük bir bir cila taşının ve sarı toprak boyasının üzerine konuldu?u ve etrafına deniz salyangozu boncukların dağıldığı tespit edilmiştir. Bu durum açık alan gömütlerin ev içi gömütlere göre daha zengin donatıldığını göstermiştir. Bu kişilerin kim olabileceklerine dair çalışmalara yoğunlaşılmıştır [Baird et al. 2017:91]. Hayvan Kalıntıları: Hayvan kemikleri üzerinde yapılan ön çalışmalar, aralarında keçi, at, sığır, domuz, geyik, kaplumbağa ve etçil hayvanlar ile çeşitli kuşlar bulunan farklı türlerin varlığına işaret etmektedir [http://cat.une.edu.au/page/boncuklu; 16.11.2009, 13:45]. 2010 yılında, 4 No'lu yapının güneydoğu ve güneybatı alanlarının kesiştiği noktada duvarın içine konulmuş durumda iki hayvan kafatası bulunmuştur [Baird-Baysal 2013:266]. 2014 yılındaki kazılarda 21 numaralı yapının tabanında bulunan yaban öküzü boynuz kalıntıları duvarların en az birinin bukranium ile süslenmiş olabileceğini göstermektedir. 20 numaralı yapının yanık tabakasının üstünde ise yoğun ısıdan dolayı taşlaşmış ve neredeyse birkaç bin kilo ete denk gelecek kütle bulunmuştur. Yaban öküzü, at ve yaban domuzu dahil olmak üzere çok sayıda hayvan kemiği bulunmuştur. Bu durum yapının kasaplık faaliyetlerinin kanıtı olmuştur. Ayrıca bu şekildeki yoğun buluntu şölen, ziyafet gibi faaliyetlerin gerçekleşmiş olduğunu göstermektedir. Özellikle domuz kafataslarının kırılarak uzun sivri dişlerinin bilinçli olarak çıkarıldığı ve bazı kemiklerin içlerindeki iliği çıkartmak için insanlar tarafından parçalandığı tespit edilmiştir [Baird et al. 2016: 16-17]. Bitki Kalıntıları: Bitkisel kalıntılar arasında ise bataklık alan florası dikkat çeker. Kabuklu tahıl bulunmamakla birlikte, kabuğu kendiliğinden açılan buğdaya rastlanır. 2007 yılı çalışmalarında bitki kalıntıları arasında evcilleştirilmiş tahıllar ve bataklık alan florasına rastlanmıştır [http://cat.une.edu.au/page/boncuklu; 16.11.2009, 13:45].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Boncuklu'da yaşayanlar, yerleşik avcı-toplayıcılar olarak sınıflandırılabilir, ancak tarım etkinliğine rastlanmaz. Pınarbaşı ile dönemsel çakışma izlenmekle birlikte, Boncuklu yerleşimi daha geç dönemlerde devam eder. Çatalhöyük'tekilerle benzerlik gösteren (örneğin, kuzey duvarına odaklanılması gibi ortak sembolik adetlere işaret eden) bazı özellikler bulunmakla birlikte, mimari gelenek birbirinden farklıdır [http://cat.une.edu.au/page/boncuklu; 16.11.2009, 13:45]. Hem ev içi alan kullanımı açısından hem de sembolik ritüeller açısından Boncuklu Höyük Çatalhöyük kültürünün öncülüğünü yapmaktadır. Tarımcı pratiğin uygulamaya geçiş ve yaygınlaşması alanında da Orta Anadolu açısından son derece önemli belgeler sunmaktadır [Baird-Baysal 2013:268].


Liste'ye