©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Harran

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Harran
Türü:
Höyük
Rakım:
400 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Şanlıurfa
İlçe:
Harran
Köy:
Merkez
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Yeni Assur İmparatorluk Dönemi

     


Yeri: Şanlıurfa il merkezinin 44 km güneydoğusunda; günümüz Harran Kasabası'nın hemen hemen ortasında yer alan höyüktür. Höyüğe; Şanlıurfa'dan Harran'a giden asfalt yolla kolayca ulaşılmaktadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Çağdaş kasaba tarafından üstü kısmen kaplanan höyük yuvarlak biçimlidir. Burası; Balıh/Belih Vadisi'nin üst kısmında 30x50 km büyüklüğündeki Harran düzlüğünde yer alan yüzlerce yerleşme yerinden biridir. Ovada V. Sevin'in ve özellikle N. Yardımcı'nın yoğun araştırmaları sonucunda 250 adet höyük saptanmıştır [Özfırat 1994:har.1-2]. Mezopotamya'dan kuzeye Samsat-Malatya üzerinden İç Anadolu Bölgesi'ne; Karkamış üzerinden batıya Akdeniz'e giden kervan yolunun tam üstünde; kavşağında bulunmaktadır. Bundan dolayı özellikle MÖ 3. bin yılda Kura (?); MÖ 2. bin yılda ay tanrısının (Sin) kült merkezi olmuştur. Daha sonraki dönemlerde de çok geliştiği ve kültürel faaliyetlerin merkezi olduğu yazılı belgelerden öğrenilmektedir. Çevresi özellikle tahıl ekimine çok elverişli topraklarla çevrilidir. Buna karşılık su kaynakları açısından fakirdir. Urfa'dan doğan Cullap Suyu; Harran'ın yanından geçip; Balıh Çayı vasıtasıyla Fırat Nehri'ne karışmaktadır. Yaz aylarında bu çay çoğunlukla kurumaktadır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Harran'da; 1950 yılında S. Lloyd ve W. Brice'nın gerçekleştirdiği yüzey araştırmasından sonra; 1959 yılında D.S. Rice tarafından başlatılan kazıların ardından, N. Yardımcı başkanlığındaki bir ekip 1983 yılında yüzey araştırmaları, topografik ve sondaj çalışmalarına başlamıştır [Yardımcı 1985:79]. 1984 yılında başlayan kazılar N. Yardımcı başkanlığında 2011 yılına kadar devam edilmiştir. Yardımcı başkanlığındaki kazılar, kentin daha çok İslam Dönemi'ni aydınlatmaya yöneliktir. 2014 yılından beri kazılar M. Önal başkanlığında sürdürülmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Höyüğün, MÖ 5. binyıldan MS 13. yüzyıla kadar kesintisiz iskan edildiği bilinmektedir [Yardımcı 2001:563].
Buluntular: Mimari: Harran'ın doğusunda iyi korunmuş bir iç kale vardır. Kuzey kesimi hariç hemen hemen ayakta ve iyi durumdadır. Dikdörtgen bir plan vermektedir. Köşelerinde kuleler mevcutur. Yapım tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Hitit, Assur ve Yeni Babil dönemlerinde de kullanıldığı düşünülmektedir (Assur Dönemi'ne ait Assur-Nasirpal ile Assur-Banipal zamanında, Yeni Babil Dönemi'nde ise Nabonid zamanında önem kazanmıştır). Muhtemelen Sin Tapınağı da burada bulunmaktadır [Yardımcı 1985:79-80]. 2011 yılında, yaklaşık 9x7 m'lik alanda 35 EE açmasının ortasında, 36 EE açmasının ise yaklaşık olarak ortasını ve batı yarısını kapsayan, alanın kuzeyine doğru genişleyerek dönemin topografyasına göre kuzeydoğuya doğru eğimli olan kırmızı renkli kerpiç molozlu küllü olası çukur dolguda önceki yıllarda ele geçirilmiş Babil Kralı Nabonid Dönemi'ne ait çivi yazılı tuğla parçalarına (adak kitabesi) rastlanmıştır. 35 EE açmasının doğusunda yaklaşık 3.50x1.40 cm ölçülerinde sarı renkte kerpiçli dolgu, 36 EE açmasının doğusunda ise yaklaşık aynı ölçülerde yeşil renkte kerpiçli dolgu görülmektedir. 36 DD'nin doğu kısmında olası bir yapıya ait olabilecek nitelikte kerpiç tuğla kalıntılarına ve güney profile yakın kısımda, profilin içine giren birbirine bitişik tuğla dizilerine rastlanmış alandaki söz konusu tuğla kalıntıları doğuĞbatı yönlü 6 m boyunca izlenebilmişti. Döşemenin kuzey sınırındaki dar tuğlalar doğudan batıya bir hat oluşturmaktadır. Bu tuğla sırasının duvar için oldukça dar olması ve bu sıranın hemen dışında yine kerpiç nitelikli farklı bir hattın bulunması sebebiyle bu alanı çevreleyen olası duvar dolgusunun hangisi olduğu bu sezon çalışmalarında tespit edilememiş, ancak büyük kare tuğlaların doğuya doğru yaklaşık 4 m devam ettiği görülmüştür. 36 DD Ôde yapılan tesviye çalışmaları ile 45x55 cm boyutlarındaki ateş yerinin güney bölümünde beliren kısa tarafı güney profiline giren, uzun tarafı açmanın güneydoğu yönüne doğru uzanan (L) şeklinde duvar olabilecek kerpiç tuğlalı hat ve bu hatta paralel, yaklaşık 2 m güneyde 35 DD açmasında da 36 DD açmasıyla aynı düzlemde batı profilinden çıkan bir başka kerpiç tuğlalı hattın güneydoğu yönüne doğru uzandığı tespit edildi [Yardımcı 2013:36]. Çanak Çömlek: Harran'da yüzeyden ve alt katlardan Assur İmparatorluk Dönemi'ne tarihlenen az sayıda çanak çömlek parçası ele geçirilmiştir [Russell 1987:57]. Yeni Babil tabakasında bol miktarda MÖ 1. binyıla ait çanak çömlek parçalarına rastlanmıştır [Yardımcı 2005:361]. 35EE açmasındaki kazı çalışmaları ile birlikte yoğun miktarda İslami Dönem çanak çömleğine rastlanırken MÖ 1. binyıl seramik parçalarına da rastlanmıştır [Yardımcı 2007:718]. Figürin: Ele geçen kil köpek figürinleri muhtemelen Nabonid Dönemi'ne tarihlenmektedir [Mellink 1987:7]. (B) açmasının devamı olarak genişletilen ve 35EE plankaresine rastlayan bu alanda yapılan derinleşme çalışmalarının üst seviyedeki dolgu toprağının içinden, bir domuz başının tasvir edildiği pişmiş toprak krem renkli bir riton parçası bulunmuştur. İslami Dönem'de ritonun olmayışı, yine İslami Dönem'de domuz tasvirinin yapılmaması ve Demir Çağı malzemelerine benzemesi dikkate alınarak değerlendirilen bu eser, şimdilik MÖ 1. binyıla tarihlendirilmiştir [Yardımcı 2007:718]. Epigrafik Malzeme: Önceki yıllarda bulunan çivi yazılı tablet, çivi yazılı pişmiş tuğla, baskı çivi yazılı adak kitabeleri MÖ 6. yüzyıla tarihlenmiştir. Yeni Babil Dönemi'nde kral Nabunid'e Ay Tanrısı adına yaptırılan E-hul-hul-sin Tapınağı'na atıfta bulunan ve en önemlisi bu tapınağın yerini belirten bu adak kitabeleri büyük bir önem taşımaktadır. Bu baskı çivi yazılı pişmiş tuğla adak kitabeleri sayesinde, Sin Mabedi'nin Harran'ın içine inşa edilmiş olduğu kral Nabonid'in ağzından öğrenilmiş ve mabedin orijinal mimari tuğla parçaları bulunmuş olmaktadır. Büyüklü küçüklü 52 parça halinde çıkarılan bu çivi yazılı pişmiş tuğlalar, Sin Mabedi'nin inşaasında kullanılmıştır [Yardımcı 1991a:364-365]. Daha önce büyük bir kısmı açılan 35 DD açmasında da 52 parça baskı çivi yazılı adak kitabesi bulunmuştur. Yapılan yeni çalışmalar doğrultusunda, çivi yazılı kitabelerin bulunduğu İslam Dönemi'ne ait tuğla döşeli mekanın diğer kısımlarında, geri kalan çivi yazılı adak kitabesi parçaları da açığa çıkarılmıştır [Yardımcı 1992a:424]. B açmasında MÖ 1. binyıl tabakasında Sin Mabedi'ne ait olan ve kral Nabonid Dönemi'ne (MÖ 556-536) tarihlenen adak kitabesi bulunmuştur [Yardımcı 2005:361]. Harran'da, Büyük Cami'de ele geçen iki yazıtın içeriği şöyledir: Birinci yazıtta "....-ma a-si?....(2)......ti-iz-....kar....(3).....li....." ibaresi vardır. İkinci yazıt parçasında ise "...a-na -ku E HUL.HUL. bit (d) sin (3).....same u erşeti (ti)beli-la lu -u- rib-bu-us" ibaresi yer almaktadır [Saggs 1969:167]. 35EE açmasında güney duvarı önünde yüzeyden yaklaşık 1.35 m derinlikte, MÖ 6. yüzyıla, Yeni Babil Dönemi/Nabonid Dönemi'ne ait, üzerinde çivi yazısı bulunan Sin Mabedi'ne ait, iki kırık tuğla adak kitabesi parçası bulunmuştur. Kazı çalışmalarının devamında açmanın güneydo¶usunda İslami Dönem'e ait değirmen taşının bulunduğu yerin altında 1.5 m derinlikte yine aynı adak kitabesi parçasına rastlanmıştır. Açmanın kuzey duvarının üst seviyesinde 1.9 m derinlikte açmanın batısından doğusuna uzanan ince beyaz bir zemine rastlanmıştır. 2005 yılında B açmasının uzantısı olarak açılan D açması ile B açması arasındaki duvar kaldırılmış ve bu açma tümüyle B açması olarak adlandırılmıştır. Bu açmada 2004 yılında açığa çıkarılan ve MÖ 1. binyıla tarihlenen çöp çukurunun taban seviyesine kadar inilmiştir. Buradan gelen gerek MÖ 1. binyıl seramikleri gerekse Sin Mabedi'ne ait yazılı parçalar, bu seviyenin MÖ 1. binyıl tabakası olduğunu göstermiştir [Yardımcı 2007:718-719].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Mezopotamya'dan Akdeniz'e, batı ve kuzeybatıya açılan yollar kavşağında olduğundan, Sümerce ve Akadça, seyahat ve kervan anlamına gelen "Harran-u" denmiştir. Aynı zamanda Assur ile Anadolu'yu birleştiren ticaret yolu üzerinde bulunan Harran, Anadolu ile sıkı ticari ilişkiler yürütmüş olan Assurlu tüccarların uğrak yeri olmuştur. Eski Babil Dönemi'nde şehir, Uru-ki-kaskal-al Harran şeklinde geçmektedir [Yardımcı 2001:563]. Harran, MÖ 2. binyılda Assur kentinden sonra, ikinci önemli şehirdir. Harran, Geç Assur Dönemi'nde kısa bir süre başkent olmuştur. Daha sonra Carrhae adı altında MÖ 54'e kadar Partlar'ın elinde kalmıştır [Yardımcı 2001:563]. Harran, Assur Dönemi'nde İ-na Ha-ar-an veya İ-Ha-ra-na/an olarak bilinen çok önemli bir yol kavşağıdır [Yardımcı 1990:719]. MÖ 10. yüzyıl, II. Adad-Nirari Dönemi'nde Assurlular Harran'dan vergi ve haraç aldıklarından söz ederler. Bu ifadeden, Harran'ın 10. yüzyıl ile 9. yüzyılın ilk çeyreğinde Assur'a bağımlı olmadığını anlayabiliriz. Nitekim MÖ 7. yüzyıla ait belgelerde Harran'da, büyük oranda Arami kökenli insanların yaşadığından bahsedilmektedir. Harran ve çevresi, MÖ 9. yüzyılın ortalarına gelindiğinde kesinlikle bir Assur eyaleti olmuştur. Bunun yanı sıra MÖ 8. yüzyılın ilk yarısından itibaren, Harran'ın da bir eyalet mekezi olduğu belirgindir [Özfırat 1994b:43-47]. II. Sargon Dönemi'nden sonra Assur kayıtlarında Harran'ın adına bir kez de Esarhaddon (MÖ 680-669) zamanında rastlanır. Bu kralın restorasyon projeleri içinde Harran Sin Tapınağı da bulunmaktadır. Daha sonra MÖ 7. yüzyılın sonlarına doğru Assurbanipal'in de Sin Tapınağı'nı yeniden yaptırdığını yazılı belgelerden öğrenmekteyiz. MÖ 612 yılında Med ve İskit güçlerinin Assur'a karşı vurmuş olduğu ve yıkılmasına sebep olan büyük darbeden sonra Nineve'den kaçan Assurlular Harran'ı yeni başkent ilan ederler. Ancak MÖ 610 tarihinde Nineve'yi yıkan güçler Harran'a saldırınca Harran'ın başkentliği çok kısa sürer ve yakılıp yıkılır [Özfırat 1994b:51-57]. Bundan sonra, Harran'da Yeni Babil Dönemi (MÖ 610-539) hüküm sürmektedir. Kyros'un Babil Krallığı'na son vermesiyle Harran, Pers Devleti'nin bir parçası durumuna girer. I. Darius Dönemi'nde (MÖ 5. yüzyıl başları) Babilonya Satraplığı içine alınır [Özfırat 1994b:57, 62].


Liste'ye