©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Giricano

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Giricano
Türü:
Höyük
Rakım:
550 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Diyarbakır
İlçe:
Bismil
Köy:
Korukçu
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Erken Demir Çağı

     


Yeri: Diyarbakır İli; Bismil İlçesi'nin 11 km güneydoğusunda; Dicle Nehri'nin kuzey kenarındadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Dicle Nehri; höyüğün batısında sarp bir kayalıktan sonra güneye doğru bir kıvrım yapmaktadır. Yerleşme doğal bir tepe üzerine kurulmuştur ve bu nedenle nehrin en yüksek olduğu durumlarda bile tehlikeye girmemektedir. Nehre hakim bir konumda olan tepe aynı zamanda kuzeye doğru oldukça geniş bir ovayı 1.5 km kadar uzağındaki tepelere kadar kontrol edebilmektedir. 170x120x25 m boyutlarındaki höyük tabakaların geniş alanlarda arştırılmasına imkan vermektedir. 3 km güneydoğusunda Ziyaret Tepe yerleşmesi bulunmaktadır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Höyük, ilk olarak 1988 yılında G. Algaze ve ekibinin bölgede gerçekleştirildiği yüzey araştırması sırasında incelenmiş, fakat araştırmanın sonuçları yayınlanmamıştır. 2000-2003 yıllarında, Ilısu Barajı Kurtarma Kazıları çerçevesinde, ODTÜ TAÇDAM koordinatörlüğünde, Alman Araştırma Fonu'nun desteği ve Diyarbakır Müzesi ortaklığıyla, A. Schachner başkanlığında kazılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Giricano'da şimdiye kadar yapılan çalışmalar ışığında höyüğün Demir Çağı, Son Tunç Çağı, MÖ 2. binyılın ilk yarısı ve Geç Obeid Dönemi'nden MÖ 3. binyılın ilk çeyreğine kadar uzanan dönemlerde iskan gördüğünü söylemek mümkündür. Söz konusu dönemler dışında Giricano'nun üst kesimleri, Ortaçağ'da (yaklaşık 12-14. yüzyıl) çevrede yaşayan topluluklar tarafından mezarlık alanı olarak kullanılmıştır [Schachner 2004:505].
Buluntular: Mimari: Giricano'da yüzeyde bulunmuş Orta ya da Geç Demir Çağı'na ait olan iki ok ucu dışında MÖ 9. yüzyıldan sonrasına ait buluntuya rastlanmamıştır. Yüzeye çok yakın olan Erken Demir Çağı mimarisi sağlam bir şekilde korunmamışsa da, daha eski tabakalara kıyasla kerpiç yerine taş kullanılmasıyla yapı tekniğinde önemli bir değişim sergilenmektedir. Güneydeki 06 açmasının kuzeyinde, yüzeyin hemen altında, bir yapının köşesi ve envanteri açığa çıkarılabilmiştir. Korunmuş duvarın köşesine yaslanmış vaziyette bulunmuş, çark yapımı ve boya bezemeli iki testinin ise yivli çanak çömleklerle beraber bulunan el yapımı boyalı örneklerin farklı bir geleneğin ürünü olduğu anlaşılmaktadır. Giricano'da yüzey toprağının hemen altında, en geç yapı tabakası büyük ölçüde tahrip olmuştur, burada bulunan taşlar bir plan vermemektedir. Duvarların tamamında, nehrin aşındırarak yuvarlaklaştırdığı küçük ve orta boylarda kireç taşları ve küçük çakıl taşlarından oluşan ve basınç altında sıkışmış nehir katmanlarına işaret eden çakıl kayaç parçaları kullanılmıştır. Bu tabakaya ait hiç bir in situ buluntu ele geçmemiştir;ancak seramikler daha eski olanlardan belirgin şekilde ayrılmaktadır. Çanak Çömlek: Doğu Anadolu'nun bir çok yerinden bilinen yivli çanak çömlek parçaları yoğun bir şekilde bulunmuştur. Ayrıca az da olsa boyalı parçalar da ele geçmiştir. Parçalar dışında iki adet testi in situ ele geçmiştir. Farklı bir gelenek sergileyen testiler üzerinde görülen ve gövde boyunca uzanan sivri üçgen desenler oldukça karekteristiktir. İyi düzeltilmiş açık renk kap yüzeyindeki bu desenler koyu kırmızı/kahve renklerle bezenmiştir. Bunlar belki Doğu Anadolu ve Transkafkasya Son Tunç/Erken Demir Çağı boyalılarıyla karşılaştırılabilir [Schachner-Schachner 2003:447]. O6 açmasındaki duvara yaslanmış vaziyette bulunan testiler üzerinde görülen ve gövde boyunca uzanan sivri üçgen desenler oldukça karakteristiktir. Bu desenler, açık renk kap yüzeyine koyu kırmızı/kahve renklerde yapılmıştır. Söz konusu desenler ve kap şekilleri hem MÖ 2. binyılın ikinci yarısında bulunan çanak çömleklerden, hem de yukarıda bahsi geçen Erken Demir Çağı örneklerinden farklı bir geleneğin ürünüdür. Kazı henüz tamamlanmamış olduğundan kesin bir neticeye ulaşılamamıştır, söz konusu parçaların ilk kez Kuzey İran'da tespit edilen ve MÖ 5-4. yüzyıla ait olan "Batı triangle" mal grubuna ait olabileceği düşünülmektedir [Schachner 2004:506]. Giricano'nun en geç tabakasında bulunan el yapımı basit seramik kaplar, ağız kenarının hemen altında bir ya da birden fazla yivle bezenmiştir. Basit, yuvarlak ağız kenarları ya dik ya da hafif içe eğiktir. Bazı kapların dış kısmında yumru bezemeler görülmektedir. Renkleri siyah-gri, kahve ve kırmızı arasında değişen seramikler, organik ve minarel katkılı, çoğunlukla perdahlıdır. Bu seramikler, Erken Demir Çağı Doğu Anadolu'su için tipik olan ve genel olarak MÖ 11- 9. yüzyıllara tarihlendirilen seramik gurubuna girmektedir. Giricano'da daha geç bir tabaka söz konusu olmadığından, buradaki malzemenin, söz konusu seramik gurubunun sonuna ait bir ip ucu vermemektedir. Ancak başlangıçları ise Orta Assur tabletlerine dayanarak büyük bir ihtimalle MÖ 11. yüzyıl ortası ile sınırlandırılabilir. Bu saptama, Fırat Bölgesi ve İç Anadolu'nun doğusundan bilinen tarihlendirilmelerle desteklenmektedir [Schachner 2002:550].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Yukarıda da değinildiği üzere Demir Çağı'na ait kültürel izler yüzeye yakınlığından ve höyüğün mezarlık olarak kullanılmasından dolayı iyi korunmamıştır. Höyüğün en üst taraflarını kapsayan 01 Açması'nda dağılmış taş mimarisinin izleriyle beraber Doğu Anadolu için karakteristik olan el yapımı yivli seramiğin bulunması daha önceki tabakalara göre kesin bir fark teşkil etmekte ve yerleşmenin genel olarak Erken Demir Çağı'na ait olduğunu göstermektedir. Giricano'da bulunan Erken Demir Çağı izleri yaklaşık MÖ 11. yüzyılın sonundan 10. yüzyılın sonuna kadar tarihlendirilebilmektedir. Demir Çağı katlarında tespit edilen duvarların tamamında nehrin aşındırarak yuvarlaklaştırdığı küçük ve orta boylarda kireç taşları, küçük çakıl taşlarından oluşan ve basınç altında sıkışmış nehir katmanlarına işaret eden çakıl kayaç parçaları kullanılmıştır. Bu taş oluşumu Giricano'nun hemen yakınlarında Dicle'nin kenarında bir dik kayalıkta görülmektedir. Yerleşmede kullanılan taşlar olasılıkla buradan getirilmiştir. İlginç olan bu tür taşların sadece en geç yapı katlarında ve batı yamacındaki çevre duvarında kullanılmış olmasıdır [Schachner 2002a:550]. Ayrıca Erken Demir Çağı ile kültürel gelişmede görülen kesin değişiklikler, Assur egemenliğinin nispeten çabuk sona erdiğini göstermektedir. Daha önceki dönemlere karşın, Erken Demir Çağı, bugüne kadar bölgede Doğu Anadolu'nun etkisini fark edebildiğimiz tek dönemdir. Ancak Doğu Anadolu kökenli kültürlerin, sadece 150-180 senelik bir süre Yukarı Dicle Vadisi'ne hakim olduğunu Yeni Assur kaynaklarından öğrenmekteyiz. Giricano'daki kazılarda arkeolojik veriler ve tarihi kaynaklardan bildiğimiz gelişme, birbirini ideal bir şekilde tamamlamaktadır. Bir hipotez olarak, Giricano'da elde edilen ipuçlarına göre Yukarı Dicle Bölgesi'nin genelde ya bağımsız kültürel bir gelişme izlediği, ya da özellikle prehistorik dönemlerde Kuzey Mezopotamya'nın bir parçası olduğu sonucuna varmak mümkündür [Schachner 2004:514].


Liste'ye