©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Hirbemerdon Tepe

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Hirbemerdon Tepe
Türü:
Höyük
Rakım:
522 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Diyarbakır
İlçe:
Bismil
Köy:
Mesudiler
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:

     


Yeri: Diyarbakır İli; Bismil İlçesi'nin yaklaşık 30 km doğusunda; Yukarı Dicle Vadisi ve Raman Dağı arasında; Batman-Su ve Dicle Nehri'nin buluştuğu yerdedir.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Hirbemerdon Tepe yerleşmesi; bölgenin jeolojik özelliğine uygun bir kayalığın üzerindedir. Yaklaşık 10.5 hektarlık bir alanı kaplayan yerleşmenin doğu kenarı Dicle yatağı ile sınırlanmış; kuzeyi ise sulama kanalı nedeniyle aşınmıştır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: İlk olarak 1989 yılında G. Algaze başkanlığında yürütülen Dicle-Fırat Arkeolojik Keşif Araştırması'nda tespit edilmiştir. 2002 yılında N. Laneri başkanlığında tekrar ziyaret edilen yerleşmede 2003 yılında kazı çalışmalarına başlanmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır. 10 yıl süren Hirbemerdon Tepe Arkeoloji Projesi 2012 yılında sona ermiştir [Laneri 2014:195].
Tabakalanma: Yapılan yüzey araştırmalarında elde edilen bulgulara dayanarak Hirbemerdon Tepe'nin Neolitik Çağ'dan Selçuklu Dönemi'ne kadar yerleşim gördüğü düşünülmüştür. Ancak; devam eden kazı çalışmalarıyla tabakalanma daha net olarak ortaya çıkmıştır. Buna göre yerleşmenin en erken evresi; saman katkılı mal örnekleri ile temsil edilen Geç Kalkolitik Çağ'a (MÖ 4. binyıl) tarihlenmektedir. En önemli arkeolojik evrenin MÖ 3. binyıl ile 2. binyıl ortası arasına tarihlendiği ve kırmızı-kahverengi boya astarlı mal örnekleri ile tüm yerleşmede temsil edildiği belirtilmektedir. Bu evreden sonra kısa bir süre terk edilen Hirbemerdon Tepe; Demir Çağı'nda tekrar yerleşim görmüştür. Son yerleşme bundan çok daha sonraya; İslam Dönemi'ne tarihlenmektedir. Höyükte (A Alanı) ve dış şehirde (B Alanı) yapılan çalışmalar sonucunda ulaşılan tabakalar; Demir Çağı; Orta Tunç (Alt Evre A); İlk Tunç Çağı / Orta Tunç Çağı (Alt Evre B) ve Kalkolitik Çağ olarak sıralanmaktadır [Laneri-Schwartz 2008:137-138]. Şimdiye dek yapılan çalışmalara göre Hirbemerdon Tepe'nin çanak çömleğe dayanarak oluşturulan tabakalanması aşağıdaki gibi sıralanır: I. Tabaka: Kalkolitik dönem (LC 3, MÖ 4. binyılın ilk yarısı) IIa Tabakası: İTÇ I (MÖ yaklaşık 3100-2750) IIb Tabakası: İTÇ II (MÖ yaklaşık 2750-2500) IIIa Tabakası: İTÇ III/IV (MÖ yaklaşık 2500-2000) IIIb Tabakası: OTÇ I (MÖ yaklaşık 1950-1750) IIIc Tabakası: STÇ (MÖ yaklaşık 1550-1350) IVa Tabakası: Erken DÇ (MÖ yaklaşık 1150-900) IVb Tabakası: Orta DÇ (Yeni Assur, MÖ yaklaşık 900-610) V. Tabaka: Geç DÇ (MÖ yaklaşık 610-350) VI. Tabaka: Orta Çağ (MS yaklaşık 11-13. yüzyıllar) VII. Tabaka: Osmanlı Dönemi (MS 18-19. yüzyıllar) [Laneri 2014].
Buluntular: Mimari: Alt Evre B'de arkeologlar tarafından işlik yeri olarak tanımlanan bir alan bulunmuştur. Bu tanımlama; alanda bulunmuş olan taş alet yapımında kullanılan küçük boyutlu taş çekirdek ve pişirme sonrası işleriyle alakalı bir cürufa dayanmaktadır. Yarım bırakılmış malzemenin yanı sıra birkaç tane de bitirilmiş parça bulunmuştur. Bunların arasında geç tipte bir Canaanean dilgi ve ucunda iki halka olan dörtgen delikli bir iğne vardır. Kötü durumda olan birkaç duvar açığa çıkarılmıştır. Bu dar duvarlar küçük boyda taşlarla yapılmıştır ve bölme duvarı oldukları düşünülmektedir. Tüm mimari kalıntılar çakıl ve küçük taşlar ile yapılmış kalın bir platform üzerinde bulunmuştur. Taş platforma gömülü olarak bulunan temel dolgusu buranın ritüel önemi olduğunu düşündürmektedir [Laneri 2007:673] 2005 yılında ÔB Alanı' olarak tanımlanan Dış Şehir'de yapılan çalışmalarda sırasıyla Demir Çağ; Orta Tunç Çağı; İlk Tunç Çağı ve Kalkolitik dönemler tespit edilmiştir [Laneri 2007:672-674]. 2009 yılında, E Alanı'nda yapılan çalışmalarda, küçük nehir taşları ile döşemeli sokakların ve koridorların etrafında inşa edilmiş ve ortasında ev ocakları ve ateş yakma ile ilgili başka unsurları bulunan, geniş avluları olan İlk Tunç II Dönemi'ne ait evlerin bulunduğu yerleşme evresi açığa çıkarılmıştır [Laneri 2011: 67]. 2009 yılında Orta Tunç'a ait yaklaşık 1.8 hektarlık küçük bir ören yeri en önemli buluntulardan biridir. Burası, MÖ ikinci binyılda bu bölgede yaşayan toplumların sosyoekonomik süreçlerinin aydınlatılması açısından oldukça önemlidir. Hirbemerdon Tepe'deki en önemli arkeolojik evre MÖ 2. binyılın ilk yarısına aittir. Bu evrede, yerleşme genelinde, özellikle de Yukarı Kent'in kuzeyinde ve Aşağı Kent'teki geçici yerleşmelerde, taş temelli kerpiç ya da pizè üstyapılı mimari göze çarpmaktadır. Özellikle Dış Kent'te, geniş dış mekanlardan ince duvarlarla ayrılan, işlik ya da ahır olarak yorumlanan bir dizi yapı grubu tespit edilmiştir. Bu alanda, yaklaşık 6000 metrekare alana sahip, geniş bir mimari yapı grubuna ait kalıntılara rastlanmıştır. AB ve AC Basamaklı Açmaları'nda sürdürülen kazılar ise, bu yapı grubunun Yukarı Kent'in tamamını kapladığını göstermiş, ayrıca kuzey kenarın yine bu gruba ait kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan ana caddeye paralel şekilde inşa edilmiş bir istinat duvarı ile sınırlandığını ortaya koymuştur. Bu duvar, Yukarı Kent'in yaklaşık 100 m kuzeyinde yer almaktadır. Yapı grubunun batı kenarında ise ana kaya içine oturtulmuş duvar temelleri tespit edilmiştir. Bu yapı grubu iki ana bölümden oluşmaktadır: İşliklere ayrılmış Kuzey Bölüm ile törensel yapılarla, geniş dış mekanlardan oluşan Güneydoğu Bölüm. Batıda bulunan ve hangi amaçla kullanıldığı bilinmeyen üçüncü bir bölümde ise henüz çalışmalara devam edilmektedir. Ana cadde, bu yapı grubuna ait iki ana bölümü fiziksel anlamda birbirinden ayırmaktadır. Yukarı Kent'in düzensiz zemin yapısı ise, tutarlı bir yapı inşası için yapay terasların kullanımını zorunlu kılmıştır. Bu yüzden, yapıdaki farklı seviyeleri birbirine bağlamak için merdivenler, basamaklı koridorlar ve dış mekanlar kullanılmıştır. Mimarî plan açısından, eklemeli bir sistem uygulanmış olup özel amaçlı yapı gruplarını birbirinden ayırmak için çift duvarlar kullanılmıştır. Höyüğün eteğinin tam ortasında, Karmaşık Yapı tamamen çöküş durumunda bulunmaktadır, doldurmalar ise Orta Tunç II/Geç Tunç Dönemi (MÖ 1700-1350) ve Erken Demir Çağı (yaklaşık MÖ 1050-900) kireçtaşı yapıları ile ilişkin olmaktadır. Basamaklı kazının aşağı kısmı (AB) Karmaşık Yapı'nın güney sınırı olan istinat duvarının bulmasını sağlamıştır. Bu duvar doğal kireçtaşı kayaların tamamen içinde ve 2008 yılında kısmen açığa çıkarılan dış koridoru kapatma amacıyla inşa edilmiştir [Laneri 2011: 67-68]. Bugüne dek sürdürülen çalışmalar, İTÇ I dönemine ait mimarinin kuzeybatı-güneydoğu uzantılı yapılar ve kül dolgulu yuvarlak silolardan oluştuğunu göstermiştir. Bu evrede bir adak dolgusuna rastlanmıştır. Dolgu içinde pişmemiş topraktan hayvan figürinleri bulunmuştur. İTÇ I yerleşmesi höyüğün tepesinde yer almaktadır. İTÇ II yerleşmesine ait kalıntılar höyüğün merkez ve doğu kısımlarında ortaya çıkarılmıştır. Doğu kısımda yerel özellikler gösteren bir bina açığa çıkarılmıştır. Bina, kare şeklindeki odalardan, dar bir geçitten ve basamaklı bir koridordan oluşmaktadır. Odalardan birinde birkaç ağırşak ve kilden yapılmış hayvan figürinleri bulunmuştur. Odaların dışında ise ateş yeri olarak kullanılmış olması olası alanlar tespit edilmiştir. İTÇ III/IV dönemine ait mimari kalıntılar, OTÇ mimarisi tarafından oldukça tahrip olmuştur [Laneri 2014:195-196]. Çanak Çömlek: Alt Evre B'deki dolgunun içine saklanmış durumda iki tane halka dipli küresel çanak bulunmuştur. Bunlardan büyük olanı kırmızı kahverengi boya astarlı mal grubundan; küçük olanı ise koyu renk ağızlı portakal renkli mal grubundandır. Ağız kenarının dışında koyu kırmızı gölgeli bir bant vardır. 2005 yılı ÔB Alanı' olarak tanımlanan Dış Şehir'de yapılan çalışmaların en ilginç buluntularından iki çanaktan geniş olanı Kırmızı Kahverengi Mal Grubu buluntu topluluğuna aittir; daha küçük olan ise Koyu Turuncu Ağızlı Çanaktır. Koyu Turuncu Ağızlı Çanağın dış ağızında belirleyici bir koyu kırmızı renkli şerit bulunmaktadır. Kronolojik olarak MÖ geç Üçüncü Binyıl (Geç Akad) örneklerinden benzeşenlerinin bulundukları yerler şunlardır: Tell Brak/Nagar; Tell Mozan/Urkesh; Üçtepe; Kavuşan Tepe ve Ziyaret Tepe [Laneri 2007:673-674]. 2009 yılında, E Alanı'nda yapılan çalışmalarda, bulunan çanak çömlekler Kuzeydoğu Suriye bölgesinin tipik özelliklerini göstermektedir. Bu döneme ilişkin, odalardan kilden hayvan figürini ve bazalt taşından dokuma ağırlığı bulunmuştur [Laneri 2011: 67]. 2010 yılında AC Basamaklı kazıda, İTÇ IV'e ait zedelenmiş zemin parçaları ve İTÇ II'ye ait birkaç kalıntı ele geçmiştir. D alanında İTÇ'ye ait ince çanak çömlekler ve nadiren bulunan "Tırnak Oymalı Seramikler" ele geçmiştir. Bu tip çanak çömlek grubu E alanında da bulunmaktadır [Laneri 2012:343]. Yapılan son çalışmalarda, İTÇ I dönemine ait malların, basit kaplar ve tırnak baskı bezemeli çanak çömleklerden oluştuğu görülmüştür. Benzer mallara Ziyaret Tepe ve Kenan Tepe'de rastlanmıştır. Bu tür kaplar, Kuzey Cezire'de de (Girnevaz) görülmektedir. İTÇ II dönemine ait çanak çömlekler arasında kahverengi açkılı yerel mallar ve kırmızı açkılı mallar baskındır. Bunun yanı sıra, metalik mallar, kırmızı-siyah açkılı mallar, Karaz ve ince mallar ile birkaç adet Ninive V tipi çanak çömlek parçası da bulunmuştur. İTÇ III/IV dönemi malları ise Dicle çevresinde ve Kuzeydoğu Suriye'deki birçok yerleşmede görülen ağız kenarı koyu renk bant bezemeli çanak çömleklerden oluşmaktadır [Laneri 2014:195-196].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme:


Liste'ye