©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Birecik Barajı Mezarlığı

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Birecik Barajı Mezarlığı
Türü:
Mezarlık Alanı
Rakım:
460 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Gaziantep
İlçe:
Nizip
Köy:
Merkez
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
İTÇ I İTÇ II

     


Yeri: Gaziantep il merkezinin yaklaşık 45 km doğusunda; Nizip'in 9 km doğu-kuzeydoğusunda Şanlıurfa'ya bağlı bir ilçe olan Bilecik'in 10 km batısında; kuzeyden gelen Fırat Nehri'nin doğuya doğru gerçekleştirdiği kıvrımda; Birecik Baraj gövdesinin yaklaşık 800-1.000 m güneydoğusunda yer almaktadır. Bu yer Birecik baraj gölünün suları altında kalmayacaktır. Alanın bir ismi yoktur. Kazı başkanları; yakınındaki barajdan dolayı bu adı vermiştir.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Fırat Nehri'nin güneybatı yakasında; nehirden 30 m uzaklıktan başlayan mezarlık alanı tatlı bir eğimle hafifçe batıya doğru yükselen yamaçta; güneybatıya doğru yaklaşık olarak 200 m kadar devam etmektedir. Nehir yatağından 10-15 m yüksekliktedir. Kabaca doğu-batı istikametinde ise yaklaşık 350 m uzunluğunda bir alanı kapsamaktadır. Kırmızı killi ana toprağın içine inşa edilen mezarların üzeri erozyon ile birlikte Nizip platosundan gelen mevsimlik derelerin taşıdığı 1-1.5 m kalınlığında killi alüvyon dolgu ile tamamen kaplanmış ve mezarlık kitlenmiştir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Alüvyon dolgu altında kilitlenen mezarlık alanı; binlerce yıl bilinmeden saklanmış; Birecik Barajı'nın ana gövdesinin inşatı için çok gerekli olan killi toprağın buradan alınması ile gün ışığına çıkmıştır. Dozer gibi ağır vasıtalarla yapılan bu işlem sonucunda mezarlığın özellikle kuzey batı kesimindeki mezarlar tamamen yokedilmiştir. Mezarlığın; Gaziantep Müzesi'ne bildirilmesi ile bir ekip tarafından acilen burada bir kurtarma kazısının yapılması zorunluluk haline gelmiştir. 1997-98 yılları arasında Gaziantep Müzesi adına K. Sertok ve R. Ergeç başkanlığında bir ekip yaklaşık 3 hektarlık bir alanda 312 adet mezarı ortaya çıkarmış ve belgelemiştir. Barajı inşa eden şirketin toprak alım talebinin devamı bu kazının son süratle yapılmasına yol açmıştır.
Tabakalanma: Kazı başkanları; mezarların tümünü birbiriyle çağdaş olarak nitelendirmekte ve ayrıca mezarlığın çok kısa bir müddet kullanılmış olabileceğini ileri sürmektedir. Mezarlıkta hemen hemen yok denecek kadar az sayıda mezar birbirinin üstünde olması ve bazı mezarlara ikincil gömütün yapılmasına dayanarak; mezarların üstünün toprak ile örtülmesinden sonra taşla ya da ahşap direkle işaretlendiği düşünülebilir. Mezarlar hemen hemen aynı seviyededir; bu açıdan tek tabakalı bir gömüt alanıdır.
Buluntular: İnsan Kalıntıları ve Mezarlar: Mezarlığın yakın çevresinde bu mezarlığı kullananlarla ilgili bir yerleşime ait izler bulunamamıştır. Böyle bir yerleşimin olasılıkla büyük bir Fırat taşkınında yok olduğu ya da bu mezarlığın uzak çevresindeki birçok yerleşim tarafından ortak mezarlık alanı olarak kullanıldığı yorumlanmaktadır [Sertok-Ergeç 1999:89]. Tüm mezarlar yaklaşık olarak kuzeybatı-güneydoğu yönünde yapılmışlardır. Bazı alanlarda gömüt yoğunluğunun arttığı izlenmektedir [Sertok-Ergeç 1999:şek.2'deki şematik harita]. Mezarların arasında bazı alanlarda; kazı başkanlarına göre gömüt töreni ile ilgi olabileceği düşünülen 1 ile 7 m arasında değişen büyüklükte yayvan çöküntü alanları ile 1-2 m genişlikte 1-2 m derinlikte yuvarlak çukurlar bulunmuştur. Bunların içleri çanak çömlek parçaları; yontma taş aletler; az pişmiş tuğla parçaları; hayvan kemikleri ve yoğun külle doludur. M 237 no'lu mezarın batı yanındaki çukurun çevresi taş sırası ile çevrelenmiştir. Defin sırasında bir tören gerçekleştirildiği bu bulgulara dayanılarak tahmin edilmektedir. Mezarlıkta çok sayıda taş sanduka/sandık mezar ve az sayıda etrafı taş mekan ile çevrili büyük çömlek mezar olmak üzere iki tip mezar saptanmıştır. Sanduka/sandık mezarlar; ana toprağa açılan kabaca dörtgen biçimli bir çukurun kenarlarının dikine yassı büyük taş levhalarla kaplanması ile oluşturulmuştur. Çok az farklılıklar görülmekle beraber kuzey; güney ve batı duvarlarının tek bir yassı taşla yapılmasına dikkat edilmiştir. Mezarın doğu kenarındaki yatay iri taş diğer taşlardan daha yüksek yerleştirilmiştir. Üstleri; birkaç ya da tek bir büyük taşla örtülmüştür. Levha araları küçük taşlarla takviye edilmiştir. Mezar boyutlarına bakıldığında farklı farklı ölçüler ortaya çıkmaktadır. İç ölçüleri 110x60 cm genişliğinde 40 cm yüksekliğinden; 220x160 cm büyüklüğünde 100 cm genişliğine kadar olanları vardır. Ortalama 130x80x50 cm'dir. Dromosları ve girişleri yoktur. Çömlek/küp mezarlar ise ancak 13 tane saptanabilmiştir. Bunlar büyük yemek veya depolama çömleklerinin sanduka mezarların arasındaki boşluklara gömülmesiyle oluşturulmuşlardır. Yuvarlak bitimli; geniş gövdeli; geniş ağızlı kısa boyunlu çömleklerdir. İlginç olan husus bu çömleklerin tıpkı sanduka mezarlar gibi taş levhalarla çevrelenmesidir. Çömleklerin içlerine genelde çocuklar gömülmüştür. İki tanesinde bebek iskeleti vardır. Ağızları kırık çömlek parçası; ters çevrilmiş meyvalık ya da küçük yassı levha taşla kapatılmıştır. Çevreleri ayrıca küçük taşlarla takviye edilmiştir. Sanduka mezarların içindeki insan iskeletleri çok bozuk durumda ele geçmiştir. Örnek olarak 1997 yılında yapılan kazıda açılan 226 mezardan yalnız 50 adedinde o da çok az sayıda insan iskeletine rastlanmıştır. Hemen hemen bozulmamış ancak birkaç iskelet mevcuttur. Hatta bazı mezarlarda hiç kemik bulunmamıştır. Bazı mezarlarda tek; bazılarında ise 2 ile 9 arasında değişen sayıda iskeletin olduğu zannedilmektedir. Bazılarında kümeler halinde; bazılarında ise dağınık şekilde çok az sayıda insan kemiği bulunmuştur. Kazı başkanları bu olayın; mezarlara Fırat taşkını ile su basması; bitki kökleri; bazı hayvan faaliyetleri gibi çeşitli nedenlerle meydana geldiğini tahmin etmektedir. Genelde mezar yeniden kullanıldığında eski gömütlere ait kemikler bir tarafta toplanmaktadır. İskeletleri sağlam bulunan ölülerin; başları doğuda olmak üzere büzülmüş durumda bir taraflarına yatırılarak olasılıkla elbise ve takılarıyla birlikte gömüldükleri anlaşılmaktadır. Çoğunluğu erişkindir. Hem erkek hem kadın gömütleri vardır. İskeletler A. Sevim başkanlığında A.Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Paleoantropoloji Bölümü'nden bir ekip tarafından incelenmiştir [Sevim et al. 1999:65-73]. Daha çok 25-45 yaş grubuna dahil ölüler gömülmüştür. Kemiklerin üzerinde bilinçli yapılmış bıçak izleri keşfedilmiştir. Gömüt Armağanları: İskeletlerin yanında günlük hayatta kullandıkları özel eşyaları; silahları ile birlikte yalnız armağan amacıyla üretilmiş kapların gömüt hediyesi olarak bırakıldıkları izlenmektedir. Kaplar; kuzey tarafta sıralar halinde ya da kuzeybatı kesimde kümeler halinde yerleştirilmiştir. Mızrak uçları kuzey veya güney kenarda duvara paralel durumda; iğneler çeşitli yönlerde dağınık; boncuk gibi süs eşyaları kafatasının ve boynun çevresinde zeminde ele geçmiştir. İki mevsimlik kazı sonucunda 5 mal grubunda derlenebilecek 5.000'den fazla tüm ya da tümlenebilir kap ele geçmiştir. Tümü yavaş dönen çarkta üretilmişlerdir. En çok görülen mal türü yalın basit maldır. Hamurlarının rengi genelde soluk kahverengiden kırmızıya değişmektedir. Bu maldan bazı kapların ve meyvalıkların alt kısımları çakmaktaşı dilgi ile düzeltilmiştir. Biçim olarak meyvalıklar; çömlekler; kaseler ve alçak ayaklı kaplardır. 2. mal grubu saklı astar bezemeli mal türüdür. Bezeme olarak yatay; dikey ve verevine bantlar tercih edilmiştir. Sekiz ile 60 cm arasında uzunlukta meyvalıkları; bodur ayaklı çömlekleri gibi biçimleri ve hamur ve yüzey renkleri ile yalın basit mala çok benzemektedir. Ninive V malına çok benzeyen 15 adet boyalı kap 3. grubu teşkil etmektedir. 4. grup koyu kahverengi kırmızı-kırmızı astarlı maldır. 5. grup çizi bezemeli kaplarla temsil edilmektedir. Bakır-tunç bulgulardan 400 adetten çok iğne; sap dili iki bölümlü yaprak biçimli namlulu mızrak uçları; şiş biçimli mızrak uçları; yassı baltalar; nazarlık ve boncuklar sayılabilir. Hayvan biçimli başlı iğneler; topluluğun madencilikte ne safhada olduğunu göstermektedir. Kilden insan ve hayvan figürleri; taş boncuklar; kireçtaşından Jemdet Nasr tipi silindir mühür diğer önemli buluntulardır.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Kazı başkanları; mezar buluntuların benzerlerinin Kargamış; Kara Hasan; Hacınebi; Hassek Höyük mezarlıklarında ve Aslantepe VIA- VIB yapı katlarında olduğunu ayrıntılı bir şekilde sunmakta; bu benzerliklere dayanarak mezarlığı İlk Tunç Çağı I-II. evre; daha çok I. evre içinde değerlendirmektedir [Sertok-Ergeç 1999:94-95]. Ayrıca mezarlığın MÖ 3. bin yılın başında birkaç yüzyıl kullanılmış olduğunu belirtmektedirler. İnsan kemikleri üzerinde gerçekleştirilen araştırmada ise bıçak izlerine ve kemik iliğini çıkarmaya yönelik kırıklara dayanarak kanibalizm/yamyamlık olduğu ileri sürülmektedir [Sevim et al. 1999:68]. Çağdaş İTÇ mezarlıklarında bu savı destekleyecek bulgular yoktur.


Liste'ye