©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Mezraa Höyük

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Mezraa Höyük
Türü:
Höyük
Rakım:
490 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Şanlıurfa
İlçe:
Birecik
Köy:
Mezraa
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Son

     


Yeri: Mezraa Höyük; Şanlıurfa'nın güneybatısında; Birecik ilçe merkezinin kuş uçumu 7 km güneyinde; Mezraa Beldesi'nin 1.5 km güneydoğusunda yer almaktadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Fırat Nehri'nin deniz seviyesinden ortalama 335 m yükseklikteki taşkın alanı yükseltisi üzerinde bulunan Mezraa Höyük; halen yoğun olarak sebze ve pamuk ekimi yapılan ova tabanından 13 m yüksekliktedir. Höyüğün kuzey-güney doğrultusundaki uzunluğu yaklaşık 180 m; doğu-batı doğrultusundaki genişliği ise 140 m'dir. Höyüğün doğu ucundaki yaklaşık 40 m'lik bölümün toprağı; tarım alanı açmak amacıyla alınmıştır. Bu kesimde oluşan kesitten; mimari kalıntıları görülmektedir. Batı yamacı sarp inen höyüğün daha yayvan olan kuzey yamacı; erozyon ve tarım faaliyetleri nedeniyle tahrip olmuştur [Ökse-Tekinalp 1999:175].
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Mezraa Höyük ilk olarak 1989 yılında Guillermo Algaze ve ekibi tarafından; Karkamış baraj gölü altında kalacak bölgede yapılan yüzey araştırmaları sırasında incelenmiştir. Bu araştırmada höyükte İTÇ II-III ve OTÇ dönemlerinde yerleşildiği; bu dönemden sonra terk edilen höyükte Demir Çağı'nda terar yerleşildiği ve yerleşmenin Hellenistik; Roma ve Bizans dönemlerinde de sürdüğü; söz konusu dönemlerde yerleşmenin yaklaşık 0.5 hektarlık bir alana yayıldığı belirlenmiştir [Ökse-Tekinalp 1999:176]. Daha sonra; 1998-99 yıllarında; ODTÜ TAÇDAM koordinatörlüğünde sürdürülen Ilısu ve Karkamış Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi kapsamında; A. Tuba Ökse ve V. Macit Tekinalp tarafından araştırmalar yapılmıştır. 1998 yılında yapılan araştırmalarda toplanan yüzey malzemesi yerleşmenin daha eski olabileceğine işaret etmiş ve 1999 yılında detaylı bir yüzey araştırması yapılarak ve toprak çekilmesi yoluyla açılmış olan doğu kesit incelenerek; doğu teras stratigrafisi belgelenmiştir. 2000-2002 yıllarında Derya Yalçıklı ve V. Macit Tekinalp tarafından; şimdiye kadar yapılan yüzey araştırmaları sırasında saptanan dönemlere ait tabakaların açığa çıkartılması ve mimarinin yanısıra yerleşme dokusunun belirlenmesine yönelik olarak kazılar yapılmıştır. Kazı çalışmaları tepenin 1999 yılında incelenen teras kesiminin bulunduğu ve yoğun Ortaçağ çanak çömlek parçalarının toplandığı doğu yamacı ile yoğun olarak İTÇ çanak çömlek parçalarının ele geçmesi nedeniyle geç dönem tabakalarının yer aldığı düşünülen güneydoğu yamacı olmak üzere iki ayrı bölgede sürdürülmüştür [Ökse-Tekinalp 2002:159].
Tabakalanma: İki ayrı alanda yapılan kazılarda; doğu yamaçta yedi (I-VII); güneydoğu yamaçta ise altı (I-VI) mimari tabaka ortaya çıkarılmıştır. Mezraa Höyük'ün doğu yamacında erken dönemlere ait tabakaların Ortaçağ'a ait I.-III. tabakalar tarafından örtülmüş olduğu saptanmıştır. Bu bölgede kazılan MÖ 2. binyılın ilk çeyreğine ait IV.-V. tabakaların altında; MÖ 3. binyılın ikinci yarısına ait tabakalar açığa çıkartılmıştır. Höyüğün güneydoğu yamacında I. tabaka olarak adlandırılan Ortaçağ silolarının bozduğu MÖ 3. binyıla tarihlenen II. ve III. tabakaların altında MÖ 3. binyılın ilk yarısına tarihlenen IV ve V. tabakalar açığa çıkartılmıştır. Bu tabakaların altında yer alan VI. tabaka MÖ 4. binyılın sonlarına tarihlenmektedir. Güneydoğu yamaç kazıları; bu kesimde MÖ 4. binyılın sonlarından MÖ 3. binyılın ikinci yarısına kadar kesintisiz bir iskanın varlığını ortaya koymuştur. 2000 yılı kazılarının verdiği sonuçlar höyüğün doğu yamacında yoğun Ortaçağ yerleşmesinin bulunmasına karşın güneydoğu yamaçta bu dönemde yerleşilmediği; bu alanın sadece tahıl siloları için kullanıldığı izlenimini vermektedir. Güneydoğu yamaçta OTÇ yerleşmesine ait hiçbir buluntuya rastlanılmamış olmasına karşın; bu çağlar doğu yamaçta iki tabaka ile temsil edilmektedir. İTÇ III/IV'ün her iki yamaçta da temsil edilmesine karşın; İTÇ II-I ve Geç Kalkolitik Çağ sadece güneydoğu yamaçta saptanmıştır. Kazı çalışmalarıyla; höyüğün güneydoğu yamacında MÖ 4. binyılın sonlarından MÖ 2. binyılın ortalarına kadar kesintisiz bir iskana işaret eden veriler elde edilmiştir [Yalçıklı-Tekinalp 2002:177].
Buluntular: Mimari: Güneydoğu yamaçtaki çalışmalarda İTÇ I-II ve Geç Kalkolitik'e ait mimari kalıntıları II-VI. tabakalarda saptanmıştır. VI. tabakada küçük boyutlu taşlardan oluşan bir dolgu tabakası saptanmıştır; bir bölümü kaldırılan bu tabakada 10 cm derinleşildiğinde herhangi bir mimari kalıntıya rastlanılmamıştır; sadece çanak çömlek parçaları ele geçmiştir [Yalçıklı-Tekinalp 2002:163]. Mimari unsurları saptanamamış; küçük bir alanda ele geçen bu malzeme; Mezraa Höyük'ün bu kesiminde önemli bir Geç Kalkolitik/Geç Uruk yerleşimin varlığına işaret etmektedir [Yalçıklı-Tekinalp 2002:176]. IX. mimari tabakada, tahrip olmuş ve bütünlük göstermeyen duvar ve taban parçaları açığa çıkarılmıştır [Yalçıklı-Tekinalp 2011: 127] Çanak Çömlek: Güneydoğu yamaçtaki Geç Kalkolitik'e tarihlenen VI. tabaka malzemesi iki hamur grubuna ayrılmaktadır. Bunlardan biri; benzerleri Habuba Kabira ve Hacı Nebi'de ele geçen; orta kalınlıkta kum; kireç ve iri taşçıklı hamurlu; kızılımsı kahve ve krem renklerinde çark yapımı ve perdahlı olan "taşçıklı seramik" grubudur. Diğeri ise iri taşçıklı; yoğun bitkisel katkılı; sarımsı yeşil hamurlu ve el yapımıdır; "saman yüzeyli seramik / chaff-faced ware" olarak adlandırılmıştır [Yalçıklı-Tekinalp 2002:176]. IX. mimari tabakada ele geçen çanak çömlek parçaları arasında yer alan bir çömlek parçası, dışa çekik ağız kenarlı ve geniş gövdelidir [Yalçıklı-Tekinalp 2011: 127].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Kazının ikinci yılı olmasına karşın; yerleşmede Geç Kalkolitik Çağ'dan Orta Tunç Çağı sonuna kadar kesintisiz yerleşime işaret eden veriler elde edildiği bildirilmiktedir. Ele geçen çanak çömlek buluntularına dayanılarak Mezraa Höyük'te bir Geç Kalkolitik/Geç Uruk yerleşmesinin varolduğu düşünülmektedir.


Liste'ye