©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Giricano

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Giricano
Türü:
Höyük
Rakım:
550 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Diyarbakır
İlçe:
Bismil
Köy:
Korukçu
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:

     


Yeri: Diyarbakır İli; Bismil İlçesi'nin 11 km güneydoğusunda; Dicle Nehri'nin kuzey kenarındadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Dicle Nehri; höyüğün batısında sarp bir kayalıktan sonra güneye doğru bir kıvrım yapmaktadır. Yerleşme doğal bir tepe üzerine kurulmuştur ve bu nedenle nehrin en yüksek olduğu durumlarda bile tehlikeye girmemektedir. Nehre hakim bir konumda olan tepe aynı zamanda kuzeye doğru oldukça geniş bir ovayı 1.5 km kadar uzağındaki tepelere kadar kontrol edebilmektedir. 170x120x25 m boyutlarındaki höyük tabakaların geniş alanlarda arştırılmasına imkan vermektedir. 3 km güneydoğusunda Ziyaret Tepe yerleşmesi bulunmaktadır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Höyükte önceki yıllarda G. Algaze tarafından yüzey araştırması yapılmış fakat araştırmanın sonuçları yayınlanmamıştır. 2000-2003 yıllarında; Ilısu Barajı Kurtarma Kazıları çerçevesinde; ODTÜ TAÇDAM koordinatörlüğünde; Alman Araştırma Fonu'nun desteği ve Diyarbakır Müzesi ortaklığıyla; A. Schachner başkanlığında kazılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Höyüğün dik kuzey yamacındaki açmada üç dönem ve bunlara ait farklı mimari tabakalar tespit edilmiştir. Yüzeye en yakın olan mimari kalıntılar yapılaşma; geç dönem mezarları; kaçak kazılar gibi nedenlerle tahrip olmuştur. Bu en geç yerleşim tabakası; tahribat nedeniyle plan vermemekle beraber; çanak çömleğe dayanılarak MÖ 11. binyıl ortalarına tarihlenmektedir. Bu tabakanın hemen altında; Orta Assur Dönemi'ne ait; kendi içinde farkı evreleri olan yerleşim tabakası bulunmaktadır. Bu alanda ayrıca MÖ 2. binin ilk yarısına tarihlenen yapılar tespit edilmiştir. Batı yamacındaki iki açmada da bu yapılara benzer mimari elemanlar bulunmuştur. Prehistorik malzeme ise sadece güney yamacındaki bir test açmasında ortaya çıkarılmış; burada saptanan birkaç evre Kalkolitik Çağ'a tarihlenmiştir [Schachner 2002:550-558].
Buluntular: Mimari: Yüzeyin hemen altında; iyi korunmuş durumda; pişmemiş kerpiçten yapılmış birkaç evreli bir yapı bulunmuştur. Açmanın kuzeyinde birbirine paralel iki kerpiç duvar; açmanın batı kenarında kalan ve üç in situ taşın işaret ettiği taş döşemeli bir alana doğru uzanmaktadır. Güneydeki duvar büyük olasılıkla teraslama amacıyla yapılmıştır. Bu duvardan çıkıp kuzey-güney yönünde uzanan diğer duvar; açmanın güneyini iki bölüme ayırmaktadır. Batıdaki bölüm sıkıştırılmış kerpiçten; doğudaki ise nehir çakıllarından yapılmış bir döşemeyle kaplanmıştır. Yapı güneydeki kalın bir duvarla sınırlanmaktadır. Açmanın güneydoğu köşesinde hiçbir duvar izine rastlanmaması; binanın büyük olasılıkla burada bir köşe yaptığını ve burada binanın dışında boş bir alan olduğunu göstermiştir. Bu yapının kapısının yanında yarım daire şeklinde bir işlik yeri vardır [Schachner 2002:557;558]. Çanak Çömlek: Tek renkli ve boyalı seramiklerde bir biçim ve mal grubu birliği gözlenmektedir. Doğrudan hamur üzerine ya da açık renk bir astar üzerine yapılan boyamada iki tür desen saptanmıştır; düzenli kesin hatlardan oluşanlar ve düzensiz motifler. Düzgün boyanmamış yüzeylerde fırça izleri birbirini kesen ve değişik kalınlıklarda desenler oluşturmuştur. Benzerleri Kuzeydoğu Suriye ve Kuzey Irak'tan bilinmektedir. En yaygın kap formu; içe doğru sıvazlanmış ağız kenarlı küresel gövdeli kaselerdir. Genellikle ağız kenarlarında şerit şeklinde bezeme bulunan bu kapların bazılarında boyama iki paralel çizgi halinde kabın iç tarafında aşağıya kadar inmektedir. Organik katkılı monokrom seramiklerin çoğunluğu pişirmeden dolayı oksidasyona uğramıştır. Çoğu astarsızdır ve renkleri kahverengi; kırmızı ve bej arasında değişmektedir. Monokrom seramikler arasında az sayıda özlü pişmiş; yüzeyleri düzeltilmiş ve bazıları parlak perdahlanmış kaplar bulunmaktadır. Bu grup Kuzey Mezopotamya'daki gri Uruk seramikleriyle (Ninive 3 seramiği) karşılaştırılabilir ve Uruk tabakalarının başlangıcı için önemle ipuçları verir. Giricano seramiklerinin karakteristik örneklerini kalınlaştırılmış ağız kenarlı kaseler; hole mouth kaplar ve ağız kenarı basamak şeklindeki çömlekler oluşturur ve paralelleri Kuzey Mezopotamya'dan bilinmektedir. Çanak çömlekler Kuzey Irak'daki Gawra B evresi malzemesine uygunluk göstermektedir. Gri Ninive 3 (gri Uruk) seramikleri; buluntuların Gawra B hatta Uruk A evresine geçiş dönemine ait olabileceklerine işaret etmektedir. Yerleşmede şimdiye kadar Geç Uruk malzemesine rastlanmadığından; buluntuların Uruk B ya da C'ye tarihlenme olasılığı da bulunmaktadır. Obeid Dönemi'ne ait olabilecek "spring ware" olarak adlandırılan parçalar da ele geçmiştir [Schachner 2002:558-560]. Kil: Kötü pişirilmiş ve ince mineral katkılı bir kil bulla bulunmuştur. Köşeleri yuvarlatılmış kare bir form vermektedir. Alttaki iki köşeden; iri gözlü bir ağ motifi veren baskının; kare şeklinde bir mühür yüzeyine ait olduğu anlaşılmaktadır. Bullanın korunmuş olan arka yüzünde diyagonal çizgiler vardır. Dik açıyla son bulan kenarları; köşeli bir yüzeye basıldığına işaret etmektedir [Schachner 2002:558]. Yontma Taş: Çok sayıda obsidiyen alet ele geçmiştir. Sürtme Taş: Çakıltaşı döşemenin üzerinde çok sayıda taş alet bulunmuştur.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Dicle Nehri'nin kuzey kenarında yer alan höyük; arkeolojik açıdan az tanınan bölge hakkında önemli bilgiler vermiştir. Yüzeydeki Halaf ve Obeid buluntuları; Kalkolitik yerleşim ve MÖ 1. binyıla uzanan tabakalarla oldukça uzun süreli bir kültür silsilesi ortaya çıkarılmıştır. Şimdiye kadar; Geç Uruk Dönemi ve MÖ 3. binyıl sonu ile MÖ 2. binyıl ortası ve Assur dönemleri arasında kalan dönemlere ait buluntuya rastlanmamıştır. Erken Demir Çağ'dan daha yeniye tarihlenen seramikler bulunmaması; yerleşmenin bu dönemden sonra iskan edilmediğini göstermiştir. Bununla beraber; Obeid sonuna ait olabileceği düşünülen "spring ware" parçalarına dayanılarak; höyükte daha eski tabakaların varolduğu önerilebilir. Yüzeyde bulunan Halaf ve Obeid parçalarının da araştırılmasıyla; belki Geç Neolitik'ten Orta Kalkolitik'e uzanan bir yerleşme dizisinden söz etmek mümkün olacaktır. Höyüğün güney yamacında saptanan Kalkolitik Çağ buluntuları; buradaki gelişimin; Kuzey Mezopotamya'dakinden farklı olmadığını göstermiştir. Bu buluntular sayesinde Tur Abdin Dağları'nın kuzeyinde ilk kez bir tabakayla; Dicle Bölgesi'nin olasılıkla Obeid Dönemi'nden itibaren Kuzey Mezopotamya kültür bölgesine dahil olduğu söylenebilmektedir [Schachner 2002:560].


Liste'ye