©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Ulucak Höyük

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Ulucak Höyük
Türü:
Höyük ve Mezarlık Alanı
Rakım:
220 m
Bölge:
Ege
İl:
İzmir
İlçe:
Kemalpaşa
Köy:
Ulucak
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Çanak Çömlekli

     


Yeri: Höyük; İzmir il merkezinin ve Bornova İlçesi'nin doğusunda; Kemalpaşa'nın 7 km batı-kuzeybatısında; Bornova-Turgutlu-Ankara karayolunun 15. km'sinde; karayolunun 150 m kuzeyinde bulunmaktadır. Eski İzmir-Kemalpaşa yolunun 400 m kadar kuzeyinde; Ulucuk Köyü'nün 1 km güneyindedir. Höyüğün hemen güney yanında Socotap Tütün Fabrikası yer almaktadır. Mezarlık alanı ise höyükten 150 m uzakta; tepenin güneydoğusunda bu işletmenin bahçesi içindedir [Derin-Özkan 1999:plan1]. Anayoldan Ulucak Köyü'ne giden yol tepenin hemen batı kenarından geçmektedir. Mezarlık kısmen ana karayolunun altında kalmıştır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Ovada yer alan höyük; 5 m yüksekliğinde; 90 m çapında; yuvarlak biçimli; yayvan bir tepedir [French 1965b:18]. Yerleşim alanının daha büyük olduğu tahmin edilmektedir. Tepenin güney ve doğu kesimi; köye giden yol ve sanayi kuruluşlarının çevre düzenlemeleri yüzünden kısmen tahrip olmuştur. Höyük kuzeye doğru alçalmaktadır. Kemalpaşa Ovası; çevredeki yüksek dağlardan gelen akarsuların taşıdığı alüvyonlarla dolarak; höyüğün çevresinde verimli alanları oluşmuştur. Bu ova; Bornova kıyı ovasından Belkahve eşiği ile ayrılmaktadır. Yerleşim yerinin; İç Anadolu Bölgesi ile körfez arasındaki doğal ulaşım yolu üzerinde olduğu belirtilmektedir. Höyüğün; eski bir birikinti konisinin eteğinde yer aldığı söylenmektedir [Derin-Öner 1997:412]. Mezarlık alanı ise fabrika inşaatı sırasında kısmen tahrip edilmiştir. 400 m kadar güneyinden; yola paralel; küçük bir çay akmaktadır. Üzerinin araştırma yapıldığı tarihte ekili olduğu bildirilmektedir. Kazı çalışmalarının başlamasıyla birlikte Ege Üniversitesi; Coğrafya Bölümü'nden İ. Kayan başkanlığında höyük ve çevresini kapsayan paleocoğrafya araştırmaları da başlamış; höyüğün bugünkü sınırlarından daha geniş bir alanı kapladığı anlaşılmıştır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: D.H. French tarafından bilim dünyasına tanıtılan [French 1969:55] höyükte daha sonraki yüzey araştırmaları; R. Meriç tarafından gerçekleştirilmiştir [Meriç 1989:387; Meriç 1990:362]. 1995-2002 yıllarında A. Çilingiroğlu'nun bilimsel danışmanlığında Z. Derin başkanlığında kazılmıştır. Kazı son yıllarda E. Abay; H. Sağlamtimur ve T. Özkan yönetiminde devam etmektedir. Yerleşme ve çevresinin Paleocoğrafya Araştırmaları da kazı çalışmasına paralel yürütülmüştür. Bu amaçla yakın çevrede karot ile toprak örnekleri alınmıştır. Mezarlık alanı ise; tepedeki kazı çalışmasına paralel bir şekilde Ege Üniversitesi ile İzmir Müzesi tarafından 1998 yılında kazılmaya başlamıştır. Yerleşme 2003 yılında Bornova-Kemalpaşa (İzmir) Arkeolojik Envanteri çalışması kapsamında; Z. Derin başkanlığında bir ekip tarafından tekrar incelenmiştir. Höyük 2005 yılında da A. Çilingiroğlu başkanlığında bir ekip tarafından kazılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır. 2009 yılından itibaren Trakya Üniversitesi'nden Ö. Çevik başkanlığında kazılar yürütülmektedir.
Tabakalanma: 2005 yılı kazıları dahil olmak üzere Ulucak Höyük tabakalanması aşağıdaki gibidir: I. Geç Roma-Erken Bizans: a; b; c II. İlk Tunç Çağı (II): a; b 1/2 III. Geç Kalkolitik IV. Neolitik: a; b 1/2; c; d; e; f; g; h; i; k V. Neolitik a; b [Çilingiroğlu-Dedeoğlu 2007:142]. 2006 yılındaki radyokarbon analizleri Vb için MÖ 6400/6200 tarihini vermiştir; daha aşağıda 4 m'ye kadar inen kültür katmanı vardır. Ve Tabakası ise 7. binyıl başlarına aittir. 2007 yılındaki radyokarbon analizleri, söz konusu seviyelerin MÖ 7. binyıla tarihlendiğine işaret etmektedir. 4. Seviye için MÖ 5990-5730, 6030-5895 ve 6055-5885; ve 5. Seviye için MÖ 6230-6055, 6430-6240 ve 6660-6450 tarihleri verilmiştir [http://cat.une.edu.au/page/ulucak%20hoyuk-kemalpasa; 16.11.2009, 15:10]. Daha önce VI. tabaka için Erken Neolitik Dönem; V. tabaka için ise Geç Neolitik Dönem tanımı yapılmıştır. Yeni elde edilen veriler ve radyokarbon tarihlerine göre, çanak çömlek dahil hiçbir buluntunun ele geçmediği VI. tabaka için Ön Neolitik Dönem tanımının yapılmasının daha doğru olduğu belirtilmiştir. Dal örgü ve yığma kerpiç mimariyle karakterize olan V. tabakanın Erken Neolitik, kerpiç mimariyle temsil edilen IV. tabaka için de Geç Neolitik Dönem olarak tanımlanması gerektiği düşünülmektedir [Çevik-Vuruşkan 2015:583].
Buluntular: Mimari: Yapılar kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda doğuya doğru üç sıra halinde ve çoğunlukla ortak duvarlar kullanılarak inşa edilmiştir. Doğudaki 3. sıradaki yapılarla 2. sıradaki yapılar birbirinden dar bir sokak ile ayrılırlar. Yapılardan batıdakiler doğudakilere göre daha yüksektedir. Bu nedenle; höyüğün doğusundaki yapıların eğime bağlı olarak güneş ışığını daha çok alacak şekilde kademeli olarak inşa edildikleri anlaşılmaktadır. Mekanların duvarlarının yapımında iki tür tekniğin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Duvarların büyük bir kısmı kerpiçten inşa edilirken; bir kısmı da ahşap ve ağaç dallarına çamur sıvanarak yapılmıştır. Yapılar çoğunlukla taş temellidir. Taş temel üzerindeki kerpiçlerin tamamı 30x35 cm boyutlarında olup çoğunlukla yangın sırasında pişmiştir. Pise tekniği genel olarak bahçe ve ara bölme duvarlarında uygulanmıştır. Mekanların tabanlarındaki yoğun yangın izleri Geç Neolitik Dönemin büyük bir yangınla son bulduğunu göstermektedir. Bu mekanlardan oldukça yoğun yangın geçiren bir mekanın diğer yapılara göre daha özenli yapılmış olması; konumu; içinde bulunan ocak ve ocak çevresinde ele geçirilen duvar sıvaları üzerinde bulunan nokta ve dalgalı hatlardan oluşan kahverengi boyalı duvar resimleri ile bu mekanın diğer mekanlara göre olasılıkla daha özel amaçla kullanılmış bir yapı olabileceğini göstermiştir [Derin et al. 2002:342-344]. IVb1 yapı katında bir önceki katın yapılarının tabanları yenilenerek kullanılmaya devam edilmiştir; bazı mekanlara ekler yapılmıştır. Pisé tekniğiyle yapılmış olan 19 no'lu mekanın duvarları yangın ya da deprem sonucunda mekanın içine ve dışına bloklar halinde yıkılmıştır. Bu mekanın doğusunda; 2.60 m genişliğinde; tabanı sert sıkıştırılmış topraktan yapılmış bir avlu yer alır. Avlu içinde domestik kullanıma yönelik çok sayıda mimari eleman bulunmuştur. Aynı yapı katında tespit edilen yangın tabakası alanında birbirine yakın konumda yanmış ahşap kalıntıları ele geçmiştir. Burada bulunan yanmış tahıl/tohum örneklerine ve bir dibek taşına dayanılarak; odanın içinde ahşap bir tahıl sandığının olduğu ve buranın kiler olarak kullanıldığı düşünülmektedir. 1 ve 2 no'lu mekanların batısında kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan; içi küllü toprak ile doldurulmuş bir kanal yer alır. Tabanı sıkıştırılmış topraktan yapılmış olan kanal 8.50 m uzunluğunda; 0.60 m genişliğindedir. IVb2 katında düzenli bir yerleşim görülür. Toplam 13 mekan; 2 avlu ve 2 sokak ortaya çıkarılmıştır. Binalar sokaklarla bağlantılı olarak kuzey-güney doğrultusunda üç kademe halinde sıralanmış ve kapı açıklıkları da sokağa doğru bırakılmıştır. 19 no'lu mekan taş temel üzerine kerpiç blokları kullanılarak inşa edilmiş; duvarları ve zemini sıvanmıştır. Batı duvarı üzerinde bulunan 80 cm genişliğindeki bir kapı geçişi ile avluya ulaşılmaktadır. 13 no'lu mekan iki odalıdır ve her iki odanın doğu kenarına yakın bir konumda fırın ve ocaklar bulunmaktadır. IVc evresinin yapılarına ait sadece taban ve taban üstü kalıntıları ortaya çıkarılmıştır [Derin-Çilingiroğlu 2003:186-189]. 2005 yılı kazılarında ulaşılan Vb tabakasının kültür toprağı yaklaşık 25 cm kalınlığındadır. Tabaka; yoğun bir şekilde yanmış olan döküntü kerpiç vermektedir. Kazı çalışmaları 27; 28 ve 29 no'lu mekanlar olarak isimlendirilen üç odanın (evin?) ortaya çıkmasını sağlamıştır [Çilingiroğlu-Dedeoğlu 2007: 138]. 27 no'lu mekanın güney duvarı dışında tüm duvarları bulunmuştur. Duvarlar yaklaşık 20 cm genişliğindedir. Dörtgen şekilli mekanın duvarları içinde yaklaşık 10 cm çapında 7 adet ahşap yuvası saptanmıştır. Duvarları inşa etmek için ahşap direkler dikilmiş ve bu örgü çamurla sıvanmıştır. Yapıların iç tarafında yer yer sıva kalıntıları saptanmış olmasına karşın; evlerin dış sıvaları hiçbir şekilde tespit edilememiştir. Mekan içerisinde depolama amacıyla kullanılmış beş adet silo ortaya çıkarılmıştır. Siloların ikisi kuzey duvarına; biri doğu duvarına dayandırılmıştır. Diğer bir silo ise güney duvarı içinde kalmıştır. Kuzey duvarına dayandırılmış ve büyük ölçüde tahribata uğramış bir fırın vardır. Fırının doğu tarafında küllük kısmı yer alır. Fırının hemen güney-batı tarafında da oldukça tahribata uğramış; üç adet seki ya da oturma platformu olarak adlandırılabilecek mimari mobilyalar bulunur. Mekanın sıvalı bir tabanı olduğu tespit edilmiştir [Çilingiroğlu-Dedeoğlu 2007:138-139]. 28 no'lu mekan; 27 no'lu mekanın kuzeyindedir. Aralarında 1.20 m lik bir boşluk vardır. Tespit edilen kısmında duvar kalınlığı 0.15 m olarak ölçülmüştür. Duvarlar üzerinde sıva izi görülememesine karşın güney duvarının bir kısmında içte ve dışta sıva korunmuştur. Tabanın da sıvalı olduğu gözlenmiştir [Çilingiroğlu-Dedeoğlu 2007:139-140]. 29 no'lu mekan; 27 no'lu mekanın doğusundadır. Mekanın duvarlarına ait olabilecek beş adet ahşap yuvasından dört adedi güneyde; bir adedi de batıda tespit edilmiştir. Buna rağmen ne kesitte; ne de ahşap yuvalarının olduğu yerde herhangi bir kerpiç tespit edilememiştir. Olasılıkla duvar bütünüyle tahribata uğramıştır. Mekanın doğu köşesinde içinde in situ çok sayıda aletin ele geçirildiği bir işlik bulunmuştur [Çilingiroğlu-Dedeoğlu 2007:140]. 2006 yılında Vb Tabakası'nda kare planlı, tek odalı evler bulunmuştur [http://cat.une.edu.au/page/ulucak%20hoyuk-kemalpasa; 16.11.2009, 15:10]. 2007 kazılarında, 5b ve altındaki seviyelerde kerpiç ve taş temellerin daha az kullanıldığı, var oldukları durumlarda ise korunma durumlarının daha kötü olduğu görülmüştür. Bu seviyelerde ahşap yapıların daha yoğun kullanılmış olması mümkündür; 5c seviyesindeki sert bir yüzeyde dikme delikleri tanımlanabilmiştir. Evlerin uzun bir zaman boyunca aynı yönlenme ile, aynı alan üzerinde kuruldukları anlaşılmaktadır. 5d seviyesi oldukça sert ve killi bir toprak içermekte ve herhangi bir mimari kalıntı barındırmamaktadır [http://cat.une.edu.au/page/ulucak%20hoyuk-kemalpasa; 16.11.2009, 15:10]. 2011 yılı çalışmalarında, Geç Neolitik Dönem'e tarihlenen V. tabakanın son evresi olan Vf ortaya çıkarılmıştır. Vf tabakası höyükteki en erken çanak çömlekli evreyi temsil etmektedir. Bu tabaka, 40 no'lu mekana ait duvarlar ve tabanı, atık çukurları ve ocak tabanları ile temsil edilmektedir [Çevik 2013:147]. Erken Neolitik Dönem'e tarihlendirilen VI. tabakayı, kırmızı boyalı kireç tabanlara sahip Mekan 42 ve Mekan 43 ile bu mekanlarla ilişkili olduğu düşünülen ocaklar karakterize etmektedir. L13 açmasının batısında ortaya çıkarılan Mekan 42'nin duvarları sadece kuzey ve güney yönde tespit edilmiştir ve 20-25 cm civarında genişliğe sahiptir. Yapının kırmızı boyalı, kireç tabanı üzerinde, açmanın batı kesiti önüne denk gelen kısımda, 3.70x2.40 m ölçülerinde bir alana yayılmış olarak kireç sıvalı, üzeri kırmızı boyalı, bir yıkıntı bulunmuştur. Taban üzerinde çatıyı desteklediği düşünülen 15x17 cm ölçülerinde tek bir kazık deliği vardır. Mekânın tabanı, çakıltaşı döşemenin üzerine kireç sıvanın yayılıp üzerinin kırmızı boya ile boyanması ile oluşturulmuştur. Üç kez yenilenen tabanın, her evresinde çakıltaşı döşeme de dâhil olmak üzere işlemin yinelendiği gözlenmiştir. 42 No'lu mekânın tabanı üzerinde 2 adet bazalt öğütme taşı, bir keçiye ait dişleriyle birlikte 1 adet çene kemiği, 1 adet kemik spatula, 1 adet de çakmak taşı dilgi bulunmuştur. Ana toprağın doğrudan üzerinde yer alan Mekan 43'ün şimdiye kadar ortaya çıkarılan bölümü yaklaşık 24 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Bu yapının da duvarları dal örgü tekniğiyle yapılmış olmalıdır ve Mekân 42'nin aksine tek evreden oluşmaktadır. Taban yine çakıltaşı döşemenin üzerine kireç sıva ve bu sıvanın üzerinin kırmızı renkte boyanmasıyla oluşturulmuştur. Yapının güneydoğu köşesinde ve kuzey kesitle birleştiği yerde olmak üzere iki ocak ortaya çıkartılmıştır. Mekânın doğusunda, olasılıkla açmanın doğu kesiti içinde devam eden 1.90 m genişliğinde, 4.67 m uzunluğunda ve 8 cm yüksekliğinde kireç olduğu düşünülen bir dolgu ortaya çıkartılmıştır. 43 No'lu mekânın tabanı üzerinde, 1 adet çatal formunda kemik âlet, birkaç işlenmiş kemik, 1 adet taş boncuk ve az sayıda hayvan kemiği ele geçirilmiştir [Çevik 2013:147-150]. 2012-2013 yılı çalışmalarında, toplam 6 açmada Neolitik Dönem tabakaları araştırılmıştır. Tabaka IV, Geç Neolitik Dönem (MÖ 6000-5700) tabakası höyük üzerinde en geniş alanda araştırılan ve en iyi korunmuş tabakalardan biridir. 2013 yılında bu tabakaya ait bir mekan ve bunun hemen güneyinde yer alan bir sokak ortaya çıkarılmıştır. O13 açmasının kuzeyinde kalan mekan (Mekan 12), 50 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Mekanın duvarları 2 m yüksekliğe kadar korunmuştur. Duvarların içi ve dışı sıvalıdır ve 3 sıra taş temel üzerine kerpiç tuğlalarla inşa edilmiştir. Kalınlıkları 50 cm'dir. Mekanının tabanı sıkıştırılmış topraktandır. Yapıya giriş batı duvarının ortasında yer alan 1.60 m'lik bir kapı açıklığıyla sağlanmıştır. Mekanın içinde fırın ve seki yer almaktadır. Bir başka mekana ait bir duvar Mekan 12 arasında kalan 1.30 m genişliğindeki açıklık sokak olarak değerlendirilmiştir. Alanın tabanı çakıllıdır. Bu sokakta çeşitli seviyelerde antropomorfik figürin, kemik bız, taş balta ve sapan tanesi bulunmuştur. Höyüğün kuzey yamacında, L12 açmasındaki Geç Neolitik Dönem tabakaları üzerinde yer alan Roma Dönemi kalıntıları nedeniyle yok olmuştur. Bu alanda Erken Neolitik Dönem'e ait (Tabaka V) iki yapı katı (Va ve Vb) tespit edilmiştir. Va evresi kalıntıları bir mekan (Mekan 46) ve bunun batısında yer alan bir sokakla temsil edilmektedir. Mekan 46'nın büyük bir bölümü kesit içinde kalmaktadır. Kazılan kısmı 2.04x1.85 m ölçülerindedir. Mekanın kuzeybatı ve kuzeydoğu duvarları üzerinde ahşap direk delikleri saptanmıştır. Bu veriler, duvarların dal örgü tekniğinde yapılmış olduğuna işaret etmektedir. Mekanın merkezinde üst yapıyı taşıma amaçlı kullanıldığı düşünülen 12 cm çapında bir ahşap direk deliği daha bulunmuştur. Yapının duvar kalınlıkları 28 ila 31 cm arasında değişmektedir. Duvarların iç yüzleri sıvalıdır. Tabanı tam olarak korunmamış olsa da sıkıştırılmış topraktan yapılmış olmalıdır. Mekan 46'nın batısında yer alan güneybatı-kuzeydoğu uzantılı çakıllı yüzey sokak olarak tanımlanmıştır. Sokağın ölçüleri 8.50x1.80 m'dir. Alanda çok sayıda çanak çömlek ve hayvan kemiği parçaları, çakmaktaşı ve obsidiyenden yapılmış taş aletler bulunmuştur. Vb evresi ise iki mekanla (Mekan 51 ve Mekan 47) temsil edilmektedir. Mekan 51, Mekan 46'nın altında ortaya çıkarılmıştır. Mekan 51'in açılan bölümü 3.10x2.30 m'dir. Bu mekanda duvar üzerinde ahşap direk deliklerinin bulunmamış olması, yapının yığma kerpiçten yapılmış olduğunu düşündürmektedir. Mekan 47 ise 2.80x2.36 m ölçülerindedir. Duvarları pise ya da yığma kerpiçten yapılmıştır. Höyüğün en erken tabakasını oluşturan Tabaka VI, Ön Neolitik Dönem, höyüğün kuzey yamacında açığa çıkarılan kırmızı kireç tabanlı Mekan 42 ve 43 ve bunların güneyindeki ocak ve fırın tabanlarıyla temsil edilmektedir. 2012 yılında, bu tabakaya ait toplam 13 adet ocak ve fırın tabanı açığa çıkarılmıştır. Bu kalıntılar üç evrelidir [Çevik-Vuruşkan 2015]. 2014 yılı çalışmalarında önceki yıllarda kazılan alanlarda çalışılmıştır. O13 açması Mekan 52'de kuzey duvarı önünde tabandan yaklaşık 0.50 cm yükseklikte üst yapısı şiddetli bir yangında tahrip olmuş fırın tabanı ortaya çıkartılmıştır. K13 açmasında, dar alanda ocak-fırın tabanları ve küllü alanlar açığa çıkartılmıştır. Bunların bir alanın parçası olmaktan daha çok açık alanda yer alan ögeler olduğu anlaşılmıştır. Tabaka Vb L12 açması Mekan 51'de çalışılmıştır. Mekanın girişi batısında yer alan açıklıktan sağlanmıştır. Yapının sıkıştırılmış topraktan yapılmış tabanı vardır. Mekan içinde kuzey duvarı önünde platform, güneyde bir adet dairesel ocak ve doğu kesiminde kalan bir ocak daha bulunmuştur. Mekan yangın geçirdiğinden dolayı üst yapı duvar molozları oldukça tahrip olmuştur. Ayrıca kilden yapılmış üç adet silo ve yine kilden ve dörtgen formda bir kutu tespit edilmiştir. Mekanın tabanı üzerinde açılmış belli bir düzen göstermeyen 8 adet ahşap dikme deliği saptanmıştır. Tabaka Vf, Mekan 53 çalışmalarında yoğun tahribattan dolayı yığma kerpiçten güneydoğu duvarı dışında duvar tespit edilememiştir. Sıkıştırılmış topraktan yapılmış tabana sahiptir. Taban üzerinde mekanın doğu kesiminde etrafı kireç sıvalı sığ bir silo vardır. Silonun güneybatısında ise tabanı çaytaşı ile döşeli ocak bulunmuştur. Mekan içinden alınan yanmış kil tabakasından buğdaylar bulunmuştur, bunlar radyokarbon analizleri ile MÖ 6505-6440 tarihlerini vermiştir [Çevik et al. 2016:270-272]. Çanak Çömlek: Manisa Yöresi'nin Neolitik Çağ'a konan Yalın Açkılı mal örnekleri bu tepede de bulunmuştur. Bunlar el yapımı olup; hamurlarındaki bol saman katkı ile dikkat çekerler. Daha çok kase ve çömlek çeşitlemeleri ile karşımıza çıkan bu malın yüzeyi genellikle kırmızı; nadir olarak gri ve siyah astarlı ve açkılıdır. Kazılarda ortaya çıkarılan çanak çömlekler; genellikle kahve; kızılkahve ve krem renkli hamurlu; açık kahve; kızıl kahve ve kahverengi astarlıdır. İnce cidarlı; iyi pişirilmiş olan keramiklerin hamurlarında ince kum; taşçık ve bitkisel katkı görülmektedir. Profil olarak dışa dönük S profilli kaseler; basit şişkin karınlı kase ve çömlekler; ayrıca oval gövdeli ve dipli kaplar; dikine ip delikli ve ilmek kulplar bulunur. Farklı olarak boya bezemeli antropomorfik bir kap ve oldukça az olarak boya; tırnak ya da çentik bezemeli kaplar bulunmaktadır [Derin et al. 2002:344]. 2005 yılı kazılarında 27 no'lu mekan içinde çanak çömlek buluntuları; 28 no'lu mekan içinde iki adet tüm kap bulunmuştur [Çilingiroğlu-Dedeoğlu 2007:139-140]. 2006 yılı kazılarında ele geçen çanak çömlekler kırmızı açkılı, tünel kulplu ve bezemesizdir [http://cat.une.edu.au/page/ulucak%20hoyuk-kemalpasa; 16.11.2009, 15:10]. 2007 kazılarında anlaşılan çanak çömlek gelenekleri, 5e seviyesinden IV. Seviye'ye kadar süreklidir. Bütün halde korunmuş kaplara ulaşılamasa da, özellikle IV. Seviye'den olmak üzere, çok sayıda çanak çömlek elde edilmiştir. Bunların çoğu kırmızı açkılıdır; ancak daha kaba, koyu renkli ve kalın kesitli kaplara da rastlanmıştır [http://cat.une.edu.au/page/ulucak%20hoyuk-kemalpasa; 16.11.2009, 15:10]. 2011 yılında ele geçen çanak çömlek parçaları nitelik olarak yüksek, nicelik olarak düşük bir özelliğe sahiptir. Kırmızı ve krem astarlı ve açkılı mal gruplarının yanısıra koyu kahve renkli ve açkılı örnekler ile mika yüzeyli mallar bu evrenin çanak çömlek gruplarını temsil etmektedir [Çevik 2013:147]. 2012-2013 yılı çalışmalarında Geç Neolitik Dönem tabakasından elde edilen çanak çömlekler, kırmızı, krem ve kahverengi astarlı mallardan oluşmaktadır. Formlar arasında boyunlu çömlekler, kısa boyunlu çömlekler, S profilli çanaklar ve kaseler yaygındır. Bunların yanı sıra az sayıda baskı bezemeli (impresso) ve boya bezemeli parçalar da mevcuttur [Çevik-Vuruşkan 2015:589]. 2014 yılı çalışmalarında O13 açmasındaki mekanda 3 adet tümlenebilir kap bulunmuştur [Çevik et al. 2016:270]. Kil: Pişmiş topraktan ana tanrıça heykelcikleri bulunmuştur. Boyları 2.2-6.6 cm arasında değişir. Baş kısımları bulunmayan ve kolları ile göğüslerinin altından tutan figürinlerin ayakta durur şekilde; iri kalçalı ve arka kısımlarının ise düz olarak yapıldıkları anlaşılmaktadır. Vücutlarının üst kısmı üçgen; kolları kısa ve küttür [Derin et al. 2002:345]. Pişmiş toprak ağırlıklar ve olasılıkla ekonomik faaliyetlerde kullanılmış; yaklaşık 2 cm boyundaki kilden hesap taşları (token) bulunmuştur. 2005 yılı kazılarında 27 no'lu mekan içinde üzerinde tekstil parçaları olan yassı idol önemli bir buluntu olarak kabul edilmektedir [Çilingiroğlu-Dedeoğlu 2007:139]. 2006 yılındaki diğer buluntular arasında kilden sapan topları ve iki adet kil mühür vardır [http://cat.une.edu.au/page/ulucak%20hoyuk-kemalpasa; 16.11.2009, 15:10]. 2014 yılı kazılarında O13 açmasında 9 adet sapan tanesi ve bir adet kil ağırşak; L12 açmasında 2013 buluntuları ile birlikte 64 pişmiş toprak sapan tanesi, 6 adet pişmiş toprak ağırşak, 3 adet pişmiş toprak hesap taşı bulunmuştur [Çevik et al. 2016:270-271]. Yontma Taş: Çakmaktaşı ve obsidiyenden yapılmış kesici; delici ve kazıyıcılar ele geçmiştir[Derin et al. 2002:345] 2005 yılı kazılarında da çok sayıda çakmaktaşı ve obsidiyenden yapılmış kesici; delici ve kazıyıcılar bulunmuştur [Çilingiroğlu-Dedeoğlu 2007:139-141]. Sürtme Taş: Havan; havaneli; dibek taşı; perdah taşları; sapan taşları ve taş baltalar bulunmuştur[Derin et al. 2002:345-346]. 2014 yılında O13 açmasında 4 adet taş balta, 5 adet ezgi ve öğütme taşı, 8 adet havaneli, 4 adet perdah taşı bulunmuştur [Çevik et al. 2016:270]. İnsan Kalıntıları: 2012 yılında Tabaka VI'ya ait ocak ve fırın tabanlarının bulunduğu alanda iki basit toprak mezar bulunmuştur. Bu mezarlar, bebek mezarıdır. Bebeklerden biri 38 haftalık, diğeri ise 40 haftalıktır. Gömüt pozisyonları, tahribat nedeniyle anlaşılamamıştır [Çevik-Vuruşkan 2015:593]. Hayvan Kalıntıları: 2014 yılı kazılarında O13 açmasında az sayıda kemik alet, L12 açmasında 8 kemik alet; K13 açması Mekan 53'te ise ocak içerisinde hayvan kemikleri bulunmuştur. Mekan 53 kemiklerinin 14C analizi MÖ 6695-6630 tarihlerini vermiştir [Çevik et al 2016:270-272].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Ulucak Höyük Geç Neolitik Çağ buluntuları üzerindeki ilk incelemeler; höyükte yaşayan insanların Balkanlar; Kıyı Ege ve İç Batı Anadolu yerleşimleri ile ilişkileri olduğunu göstermektedir. Bununla beraber; kültürlerin genel özellikleri paralelliğin Balkanlar; Ege Adaları ve Yunan anakarasından çok; Batı Anadolu kültürleri ile olduğu yönündedir. Somut arkeolojik buluntular; Burdur yöresi ile ilişkilere işaret etmektedir: Hacılar VI; Kuruçay 11-7; Höyücek Kutsal Alanlar Dönemi ve Bademağacı 1-2. tabakalarında bulunan bazı kaplar Ulucak kapları ile benzerlik göstermektedir. 2005 yılı kazılarında bazı kapların etrafında ve içinde çok sayıda deniz kabuğu bulunmuştur. İTÇ'de görülen deniz ürünleri ile beslenmenin Neolitik Dönem'de de var olması yerleşme yerinin deniz kültürü ile olan bağlantısını vurgular [Çilingiroğlu-Dedeoğlu 2007:140]. Vb evresine ait olan depolama küplerinin veya depolama kutularının varlığı tarımsal üretimdeki başarının bir örneği olarak kabul edilmektedir. Özellikle bu evrede bulunan giysili yassı figürin ve iki adet mühür (baskı kalıbı?) önemlidir. Bu yeni tabakadan elde edilen radyo karbon sonuçlar bu evrenin ve höyükteki yerleşmenin şimdilik MÖ 6400 yılları kadar eskiye gittiğini göstermiştir [Çilingiroğlu-Dedeoğlu 2007:142].


Liste'ye