©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Türbe Höyük

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Türbe Höyük
Türü:
Höyük
Rakım:
480 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Siirt
İlçe:
Eruh
Köy:
Çiçekyurdu
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Orta

     


Yeri: Siirt il merkezinin güneybatısında; Yokuşbağları (Susik) Köyü'nün 1.5 km kuzey-kuzeydoğusunda; Çiçekyurdu Mezrası'nın kuzeybatısnda; Botan Suyu'nun doğu yakasında yer almaktadır. Köyün günümüzdeki adı Çiçekyurdu'dur.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Yaklaşık 100x40 m boyutlarındaki yerleşim yeri; Botan Suyu'nun Dicle Nehri ile birleştiği noktadan 6 km kadar kuzeyde; Botan Suyu Vadisi'nin içinde yer almaktadır. Doğal bir tepe üzerinde yer alan höyük batıdan doğuya alçak bir hendeğe doğru eğim göstermektedir. Botan Suyu Vadisi'nin güneyinde, bu derin vadinin bittiği alana yakın, iki yüksek dağ sırasının birbirine yaklaşarak kapandığı bir noktada bulunmaktadır. Botan Suyu'nun yan kolları tarafından sel tipi akışlarla vadi içine biriktirilmiş, bloklu çakıl depolarından oluşan doğal bir tepenin üzerinde yer alan höyük batıdan doğuya alçak bir hendeğe doğru eğim göstermektedir. Höyüğün kuzey tarafını mevsimlik akan bir dere sınırlamaktadır. Derenin getirmiş olduğu alüvyonal birikinti ise höyüğün kuzeybatı kısmında çakıllı düz bir alanın oluşmasına sebep olmuştur [Sağlamtimur 2004a:463].
Tarihçe: Türbe Höyük'ün ilk iskanı, MÖ 6. binyılın ikinci yarısına, Halaf kültürü öncesine rastlamaktadır. Bu seviyenin üzerinde, elde edilen son verilere göre MÖ 4. binyıla tarihlenen Ubaid Dönemi kalıntıları bulunmaktadır [http://cat.une.edu.au/page/turbe%20hoyuk; 16.11.2009, 17.37].
Araştırma ve Kazı: 1988 yılında; Dicle-Fırat Nehirleri Arkeolojik Keşif Araştırmaları Projesi çerçevesinde; Algaze başkanlığındaki ekibin; Botan Suyu vadisinde yaptığı araştırmada bulunmuştur. 2000 yılında; ODTÜ TAÇDAM Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi kapsamında; J. Velibeyoğlu başkanlığındaki bir ekip tarafından yapılan Botan Vadisi ve Çattepe (Tilli) Yüzey Araştırmaları sırasında tekrar incelenmiştir. Yerleşmede 2002 yılında H. Sağlamtimur ve 2006 yılında Mardin Müzesi başkanlığında kurtarma kazıları yapılmıştır.
Tabakalanma: İlk etapta kültür dolgusunun 3-4 m kalınlığında olduğu saptanmıştır. 6 açmada kazı çalışmaları sürdürülmüş ve höyüğün batısından Botan suyu boyunca uzanan sur duvarları temizlenmiştir. İlk bulgulara göre höyüğün MÖ 5. ve 4. binyıl boyunca yerleşim gördüğü ve uzun bir süre terk edildikten sonra Ortaçağ'da mezarlık olarak kullanıldığı saptanmıştır. J15-16-17 açmalarındaki çalışmalar tabakalanmayı anlamak açısından kuzey-güney doğrultusunda tepe noktasından güney eteğe doğru devam etmiştir. Batı tarafta bulunan I16-17-18 açmalarındaki çalışmalar ise; Roma Dönemi öncesine tarihlenebileceği söylenen sur duvarını ve duvarın arkasında bulunan yapıları açığa çıkarmaya yönelik gerçekleştirilmiştir [Sağlamtimur 2004:464]. Türbe Höyük MÖ 7. Binyılın ilk çeyreğinden MÖ 1. binyılın başına kadar iskan edilmiştir [Sağlamtimur 2013:135]. İlk etapta kültür dolgusunun 3-4 m kalınlığında olduğu saptanmıştır. İlk bulgulara göre höyüğün MÖ 5. ve 4. binyıl boyunca yerleşim gördüğü ve uzun bir süre terk edildikten sonra Ortaçağ'da mezarlık olarak kullanıldığı saptanmıştır [Sağlamtimur 2004:464]. İlerleyen çalışmalarda MÖ 7. binyılın ilk çeyreğinden MÖ 1. binyılın başına kadar iskan edildiği belirlenmiştir [Sağlamtimur 2013:135]. Yapı katları: Çanak Çömlekli Neolitik Erken Kalkolitik Ğ Halaf Orta Kalkolitik Ğ Obeid Geç Kalkolitik Ğ Uruk Orta Tunç Çağ Geç Tunç Çağ Erken Demir Çağ MÖ 2. binyıla tarihlendirilen kale yapısı önceki tabakaları tamamen tahrip etmiş, seramik verisinin birbirine karışmasına sebep olmuştur. Tahribatın bir diğer nedeni de geç dönemlerde alanın mezarlık olarak kullanılmasıdır [Sağlamtimur 2013:135].
Buluntular: Yüzey araştırmaları sırasında; düzensiz taşlardan yapılmış 3 m kalınlığında bir duvar bulunmuştur. Daha eski bir yerleşimin üzerine temelsiz olarak inşa edilen bu duvar Algaze tarafından Obeid Dönemi'ne tarihlenmiştir. Sonraki çalışmalarda söz konusu duvarın Kalkolitik Çağ çanak çömleği ile zaman birliğinin stratigrafik durum dolayısıyla mümkün olmadığı bildirilmektedir [Velibeyoğlu 2002:785]. Velibeyoğlu duvarın yerleşmenin ikinci evresine ait olduğunu ve MÖ 1. binin ikinci yarısına tarihlendiğini belirtmiştir [Velibeyoğlu 2002:786]. Kazı çalışmaları sonucunda ise C14 tarihlemesinin de yardımıyla duvarın GTÇ kale yapısının bir parçası olduğu anlaşılmıştır [Sağlamtimur, H. 2013:139]. Kazı çalışmalarında yoğun bir Halaf ve Obeid Dönemi çanak çömlek verisine rastlanmıştır. Ancak Kalkolitik Çağ boyunca herhangi bir mimari yapıya rastlanmamıştır. Halaf Dönemi çok sayıda çanak çömlek ve tahıl çukurlarıyla temsil edilmektedir [Sağlamtimur, H. 2013:136-7]. Bu çanak çömlek parçaları özellikle Ortaçağ'a ait mezarların ve yerleşmenin batı tarafında bulunan surun yapımı sırasında yüzeye çıkmış olmalıdır. Kap formları tipik Halaf boyalıları ile paralel özelliktedir. Genel olarak devetüyü renkli hamur ve zaman zaman ince kum katkılı mallar ele geçmiştir. Bir çok örnekte kabın hem içi hem de dışı koyu kahverengi veya siyah boya bezemelidir. Çapraz tarama; içi taralı üçgenler; içi noktalarla doldurulmuş eşkenar dörtgenler ve yatay bantlar gibi geometrik bezeme örnekleri yoğundur [Sağlamtimur 2004:465]. Obeid Dönemi çanak çömlekleri en yoğun orta kısımda görülmektedir. Genelde Obeid malzemesi Halaf ile karışmış halde bulunurken, bu alanda neredeyse sadece Obeid Dönemi buluntuları görülmüştür. Seramik dışında obsidyen önemli bir buluntu topluluğudur [Sağlamtimur 2013:137]. Höyüğün güneydoğusundaki tarlalarda 250x300 m boyutlarında bir alanda obsidiyen buluntular yoğunluk göstermektedir. Bu obsidiyen bulgular; yerleşmenin obsidiyen ticaretinde rol oynadığını göstermektedir [Velibeyoğlu 2002:785-6]. Etrafı taşlarla desteklenmiş küçük bir çömlek içerisinde çocuk gömütüne rastlanmıştır. Mezar hediyesi olarak obsidyen bir ayna vardır. OTÇ yapıları mezarı tahrip etmiştir. Az sayıda bulunan devrik ağızlı kase ile birlikte bulunan bir "Göz İdol" Geç Kalkolitik tabakayı temsil etmektedir. Ancak MÖ 4. ve 3. binyıla tarihlenen buluntular oldukça azdır. Bu da yerleşmenin geçici olarak kullanılmadığını göstermektedir [Sağlamtimur 2013:137].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Türbe Höyük obsidyen ticaretinden kaynaklanan stratejik konumunu MÖ 5. ve 4. binyıl boyunca sürdürmüş görünmektedir. Ancak MÖ 3. binyıl ve İTÇ'nin değişken ekonomik ve politik koşulları ile birlikte bu dağlık bölge tercih sebebi olma koşullarını kaybetmiş görünmektedir [Sağlamtimur 2004:465]. Madencilik faaliyetleri yaygınlaşmış, tarım alanları kısıtlı olan vadide yaşayan insanlar hayvancılık nedeniyle göçebe bir yaşam sürmüş olmalıdır. Mezopotamya ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu arasındaki ilişkiler azalmış ve bu durum bölgedeki yerleşmeleri olumsuz etkilemiştir [Sağlamtimur 2013:137].


Liste'ye