©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Şehremuz ve Çevresi

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Şehremuz ve Çevresi
Türü:
Konaklama / İşlik Yeri
Rakım:
m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Adıyaman
İlçe:
Samsat
Köy:
Hacıhalilan
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
AP OP ÜP

     


Yeri: Adıyaman il merkezinin güneydoğusunda; Atatürk Barajı olmadan önce yörede akan Fırat Nehri'nin kuzeybatı yakasında; günümüzde baraj göl suları altında kalan eski Samsat İlçe merkezinin kuzeyinde Fırat'a Hamışkan Deresi ile dökülen Keluşk Deresi'nin üst kesiminde bulunan Şehremuz Mevkii ile bu mevkiin çevresinde; güneydoğusu Gazikumçakıranaları; doğusu Gavurbağları; batısı Dökülün Sırtı'nın hemen güneybatısındaki sırt; kuzeyi Ağaköy mahallesi ve Çevrin yolu ile sınırlanan alan [Yalçınkaya 1984:plan 1'deki harita]. Kodu T 51 /22.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Keluşk Deresi'nin yukarı vadi yamaçlarından biri olan Şehremuz sırtı ve çevresi; aynı zamanda çakmaktaşı yataklarına sahip olması bakımından da tarihöncesi insanının burasını konaklama yeri olarak seçmesinde rol oynamıştır. Bu taş kaynaklarının yanısıra küçük kolları ile beraber Keluşk Deresi ile Fırat Nehri hem insanların hem de hayvanların su ihtiyaçlarını karşılamıştır. Özellikle Fırat Nehri çevresinin yeşillik açısından zengin oluşu avlanabilecek hayvanların otlamak amacıyla çevreye gelmeleri insanoğlunun bu kısımlarda konaklamasının bir başka sebebini oluşturmuştur. Şehremuz sırtının olduğu kısımda hafif dalgalı olan plato dereler tarafından yarılmıştır; yamacın üstündeki düzlükte belli belirsiz bir taraça gözlenmektedir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Şehremuz Mevkii ilk defa 1977 yılında M. Özdoğan yönetiminde Aşağı Fırat Havzası'nda Karakaya ve Atatürk Baraj göl alanlarında sular altında kalacak yer ve anıtları saptamaya yönelik araştırmada tespit edilmiştir. Türkiye'nin Paleolitik çağlarını aydınlatacak önemli bulgulara sahip olmasından dolayı 1979 yılında Yalçınkaya; Müller-Beck ve Albrecht tarafından tekrar araştırılmıştır. Bu araştırmada sistemli toplama uygulanmış; 4 metrekarelik birimler halinde yapılan toplamalarda yalnız aletler değil artıklar dahil tüm yongalanmış parçalar ve işlenmemiş çekirdekler de göz önüne alınmıştır. Daha sonra aynı ekip tarafından 1982 yılında bir sezon süren arkeolojik kazı yapılarak bu açık hava konaklama yeri hakkında daha iyi bilgiler edinilmiştir. 1979 yılında yörenin jeomorfolojik özellikleri dikkate alınarak yapılan yüzey araştırmasında saptanan özellikler 1982 kazısıyla pekiştirilmiştir. Kazıda değişik jeolojik katmanlarda yer alan iki ayrı grup kültüre ait yontma taş endüstrileri saptanmıştır. Bunlardan birincisi daha çok Keluşk Deresi'nin doğu yamacında; çakıllar üstündeki bir glasis içinde bulunmuş olan "Orta Paleolitik Çağ" buluntu topluluğudur. Diğeri ise Keluşk çakılları üstünde bulunan ve Alt Paleolitik Çağ'a tarihlenen iki yüzeyliler ve yonga aletleri daha çok veren buluntu topluluğudur [Albrecht et al. 1984:44]. Aletler yamacın üst kısmında eğimin başladığı yerden aşağı yukarı 15 m aşağıda yoğunlaşmakta; buna karşılık derenin tabanında ve alttaki taraçanın çevresinde azalmaktadır. Şehremuz çevresinde yapılan yüzey araştırması ise 1982 yılında Şehremuz'daki kazılara paralel bir şekilde Ankara Üniversitesi Dil; Tarih ve Coğrafya Fakültesi Prehistorya Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Işın Yalçınkaya tarafından yürütülmüştür. Yalçınkaya yaklaşık 8.8 kilometrekarelik bir alanı yürüyerek taramış; saptadığı buluntu yerleri ile yükseklikler arasındaki ilişkileri araştırmıştır [Yalçınkaya 1984:13-20]. Bu araştırma sonucunda saptanan 25 buluntu yerinin daha çok 550-600 m kotları arasında yoğunlaştığı bildirilmektedir [Yalçınkaya 1984:plan 1'deki harita]. Yalçınkaya bu yerlerin bir konaklama yeri mi yoksa bir işlik yeri mi olup olmadıkları sorusunun ancak ilerde yapılacak kazılarla tespit edilebileceğini hatırlatmaktadır. 25 buluntu yeri; Kunçkıracı Tepesi adlı alandaki 15 no'lu buluntu yeri dışında genelde Alt ve Orta Paleolitik Çağ yontma taş endüstrileri vermektedir. Kunçkıracı Tepesi'nin doğu kesiminde tespit edilen 15 no'lu buluntu yerinde ise farklı çağa ait yontma taş aletler bulunmuştur.
Tabakalanma:
Buluntular: Şehremuz Mevkii'nin olduğu sırtta bulunan aletler ve artıklarında sürüklenme ve yuvarlanma izleri pek bulunmamaktadır. Keluşk Deresi'nin meydana getirdiği doğal aşındırma sonucunda yeni aletler ele geçmektedir. Dere yatağı içinde çakmaktaşı yumrularla beraber doğal kırılmalarla meydana gelmiş çakmaktaşı parçalarda görülmektedir. Sistematik yüzey araştırması ve küçük birimler halinde yapılan kazı sonucunda ele geçen buluntular arasında iki yüzeyli aletler üzerinde yapılan mikroskopik incelemelerde; aletlerin üzerinde kemik kırma; et kesme gibi işlemler sırasında meydana gelen kullanım izlerinin çok belirgin olduğu görülebilmektedir. Bu ileri işçilikte üretilmiş iki yüzeylilerin üzerindeki derin kesici alanlarının et ve benzeri nesnelerin parçalanmasında; sığ kesici kenarların ise yüzme veya buna benzer işlemlerde kullanıldığı tahmin edilmektedir [Albrecht et al. 1984:43-86]. Sırtta bulunan diğer alet gruplarına baktığımızda sivri bitimli küçük el baltaları; vurma düzlemli yan ve uç kazıyıcılar; küçük yongalar üzerinde ön ve çentikli kazıyıcıları sayabiliriz [Özdoğan 1977:115]. Yalçınkaya tarafından yönetilen yüzey araştırmasının sonuçlarına baktığımızda 500-550 m kotlarında iki yüzeyliler açısından en zengin buluntu yerinin Şehremuz sırtının güneyinde yer alan 4 a no'lu buluntu yeri olduğunu görmekteyiz [Yalçınkaya 1984; res.V]. 4; 8 ve 8 a no'lu buluntu yerlerinde iki yüzeylilerin sayısında azalma tespit edilmiştir. 550-600 m kotlarında Keluşk Deresi'nin doğusunda 1; 2; 3; 10; 14; 16 no'lu buluntu yerlerinde iki yüzeylilerin yokluğuna karşıt yongalı endüstrilerin varlığı saptanmıştır. Aynı kotlarda 11 no'lu buluntu yerinde ise çok iyi teknikte üretilmiş iki yüzeyliler vardır. Ayrıca Keluşk Deresi'nin batı tarafında da az sayıda da olsa iki yüzeylilerin olduğu buluntu yerleri görülmektedir. Bu buluntu yerlerinin bazılarında iki yüzeyliler dışında çekirdekler; kalın ve kaba yongalar; iri gaga aletler ve kalın rende gibi başka yontma taş nesneler de ele geçmektedir. Yalçınkaya; klasik iki yüzeyli endüstrilerin daha çok 500-550 m kotlarında; yongalı endüstrilerin ise 550-600 m kotlarında olduğunu ihtiyatle ileri sürmektedir [Yalçınkaya 1984:17]. Kunçkıracı Tepesinin doğu kısmında bulunan 15 no'lu yerde ise tipik Üst Paleolitik görünümlü piramit; prizma ve disk biçimli çekirdekler; ön kazıyıcılar; delgiler; kalemler; gelişmiş disk biçimli aletler; çekirdek yenileme dilgi ve yongalar bulunmaktadır [Yalçınkaya 1984:res.XII-XIII]. Yalçınkaya aynı alanda ele geçen Levallois çekirdeğin ve Levallois teknikte yongalanmış dilgi ve yongaların varlığından çıkarak Üst Paleolitik Çağ'da Levallois tekniğin devam ettiğini ileri sürmektedir. Ayrıca küçük prizma çekirdek dilgiciklerinin de aynı alanda bulunuşundan bilinçli dilgilemenin Orta Paleolitik çağdan başlıyarak Üst Paleolitik Çağ'a doğru geliştiği düşüncesindedir [Yalçınkaya 1984:18]. Keluşk Deresi ve kolları çevresinin; Alt (?); Orta; Üst Acheuléen; Levalloiso-Moustérien; Ön Aurignacien (?) ve Alt Aurignacien tekniği bilen insanlar tarafından zaman zaman konaklama yeri olarak kullanıldığını anlaşılmaktadır. Burada yapılan araştırmalarda 197 adet iki yüzeyli bulunmuştur. Bunların 120 adedi iyi durumdadır. Çoğunluğu Orta ve Üst Acheuléen'e tarihlenmektedir [Taşkıran 1990:47].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme:


Liste'ye