©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Pulur / Sakyol

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Pulur / Sakyol
Türü:
Höyük
Rakım:
800 m
Bölge:
Doğu Anadolu
İl:
Tunceli
İlçe:
Çemişgezek
Köy:
Sakyol
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
İTÇ I İTÇ II

     


Yeri: Yakınındaki köyden dolayı Sakyol-Pulur (bazı yayınlarda Pulur-Sakyol) adı verilen höyük; Elazığ il merkezinin 45 km kuzeybatısında; köyün hemen kuzeydoğusundaydı. Keban Barajı gölü tarafından tamamen yok edilmiştir. Pulur köyün eski; Sakyol ise yeni adıydı. Başka höyük adlandırmalarından farklı olarak iki ismi de kullanılmaktadır. Pulur en doğrusudur. Diğer Pulurlarla karışmaması için çalışmamızda Pulur/Sakyol adı tercih edilmiştir. Kazı başkanı her iki ismi de değişik sıralamalarda kullanmaktadır. Burayı ilk defa bulan K. Kökten ise Pulur Köyü içindeki Kültepe tanımını vermektedir [Kökten 1947:462].
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Höyük; Murat ile Karasu'nun birleştiği yerden 4-5 km uzaktaydı. Altındaki doğal yükselti ile beraber; bulunduğu kıyı ova düzlüğünden 20 m yüksekliğinde 80x120 m boyutlarında dik yamaçlı; üstü düz; orta boyutlu bir tepeydi. Kazı sonucunda kültür toprağının kalınlığı 13-15 m civarında olduğu saptanmıştı. Höyük; su altında kalmadan bile kısmen üstüne yaslanan çağdaş köy tarafından büyük ölçüde tahrip edilmişti.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1967 yılında Keban Projesi çerçevesinde R. Whallon ve S. Kantman başkanlığında yapılan yüzey araştırmasında N 52 / 5 numarası ile belgelenmiştir [Whallon-Kantman 1970:5; Whallon 1979:171]. Höyüğün baraj göl suları altında kalacak olması; acil olarak bir kurtarma kazısı yapılmasını zorunlu hale getirmiş ve bu amaçla H.Z. Koşay başkanlığında 1968-70 yılları arasında dört kazı mevsiminde kazılmıştır [Koşay 1976a].
Tabakalanma: Romen rakkamları ile gösterilen; 13 tabaka saptanmıştır. Bu tabakalardan XIII-XII. tabakalar Son Kalkolitik Çağ'a; diğerleri (XI-I tabakalar) İlk Tunç Çağı'na tarihlenmektedir. Tüm tabakaların üç kültür evresinde toplanması gerektiği önerilmektedir. Ana toprağa ulaşılmıştır. Doğu eteğindeki kazıda Akhamenid Dönemi'ne tarihlenen küplerin varlığı; yerleşimin Kalkolitik Çağ ve İlk Tunç Çağı dışında da zayıf iskanlara sahne olduğunu göstermektedir.
Buluntular: Mimari (eskiden yeniye doğru): Pulur adı verilen bu yerde; Kalkolitik Çağ yerleşmelerinden sonra İTÇ I evresinde;eskisinden çok farklı bir düzende yeni yerleşim kurulmuştur. Bu çağa tarihlenen XI-IX. yapı katlarındaki bazı duvarların her yapı katında kullunılmaları; bunların aynı kültür safhasına ait olduklarını göstermektedir. İçlerinden IX ve X. yapı katı şiddetli yangın geçirmiştir [Koşay 1976a:lev. 117]. Bu üç yapı katında; Kalkolitik Çağ birikintisi ile oluşan yayvan tepenin orta kısmı açık bir avlu olarak bırakılmış; birbirine yapışık iki sıralı yapılar bu avluyu çevreleyecek daire şeklinde ışınsal (bir merkezden çıkarak) yerleştirilmiştir. Köye dışardan bakıldığında kale gibi tahkimli bir görüntünün olması bu şekilde sağlanmıştır. Dış sıranın dışında; yamaçta taş temelli teras duvar parçaları saptanmıştır. Bu kesimde herhangi bir sur duvarından hafir söz etmemektedir. Yerleşim etekleri kazılmadığından ana surun daha çok bu etek kesiminde yer alması beklenmelidir. Yerleşmede merkeze dönük ışınsal plana uyulması için mekanlar düzensiz dörtgen; kare ve daha çok yamuk biçimlidir. Ortadaki avlu işlik yeri olma dışında ahır vazifesi de görmektedir. Bu köyün ancak doğu ve kuzeydoğu kesimi açıldığından; ana girişinin kazısı yapılmayan kesimlerde olduğu zannedilmektedir. En dış çevredeki odalara; avlu tarafından; sundurma tipinde yapılan odalardan; basamaklı bir eşikle girilmektedir. Buda köyün aynı düzlemde kurulmadığını tepe biçimine uygun kademeli bir yerleşim olduğunu göstermektedir. Her evin yanında içi sıvalı ekin depolama kuyusu vardır. Kerpiç duvarların kalınlığı 30-50 cm'dir. Yanyana bitişik mekanlar aynı duvarı ortak olarak kullanmışlardır. Odalarda kül oluklu ana ocak; bu ocağa benzeyen fırın ve at nalı biçimli ocak vardır. Çatıların günümüz Doğu Anadolu Bölgesi mimarisine düz dam şeklinde olduğu ve bu damın direklerle desteklendiği görülmüştür. Mekanların olasılıkla en dışardaki dar duvarda; tavana yakın konumda yer alan küçük deliklerden gün ışığını aldığı yorumlanmaktadır. Damların üstü özellikle yaz aylarında işlik ve yatma yeri olarak da kullanılmıştır. Dama çıkış olasılıkla avlu tarafından yapılmaktaydı. Bu üç yapı katı arasında X. yapı katı; yörenin İlk Tunç Çağı yaşamını en iyi anlatan buluntular vermiştir. Bu yapı katındaki bazı odalarda (79-80; 83 no'lu odalarda olduğu gibi) eteklerini yaymış durumda tasvir edilmiş kutsal ana tanrıça/tanrı heykel ocaklarının bulunması ve tapınak eşyalarının da aynı mekanlarda yer alması dinsel öğelerin ağır bastığı bir toplum yaşantısını aksettirmektedir. Bu kutsal ocaklardaki tanrıça/tanrı yüzleri üçgen biçimle sınırlanmıştır. Gözleri ve ağzı kabartma halkalarla; burun ise yine kabartma çizgi ile belirtilmiştir. Heykellerin kollarının ucunda resmedilmiş diğer yüzler bize tanrılar panteonu ile karşı karşıya kaldığımızı göstermektedir. Bir ocak heykelde kadınlık uzvu tasvir edilmiştir. Bu ocaklar yaklaşık 60 cm genişliğinde 100 cm uzunluğunda; 50 cm yüksekliğindedir. Arkalarında taştan bir çıkıntı yer almaktadır. Yine uçlarında tanrı betimlemeleri olan seyyar ocakların bir sopa yardımı ile arkadaki bu çıkıntının üstüne konduğu yorumlanmaktadır. Heykel ocağın arka tarafındaki sekinin üstündeki kanalcıklar; belki hayvan kanı akıtılmak için yapılmıştır. 83 no'lu odadaki kutsal ocağın [Koşay 1976a:lev. 21] üstünün kazıda tamamen taş ile örtülmüş bulunmasını H.Z Koşay; ocak arkasındaki çıkıntı duvarın yıkılmasına ya da bilinçli olarak ocağın bir sebepten örtülmesine bağlamaktadır [Koşay 1976a:16]. 79-80 no'lu odalarda da [Koşay 1976a:lev.37] yüzleri batıya bakan ocak heykellerden biri tanrı; biri de tanrıça sunağıdır. Pulur'un bu yapı katlarında bu üç mekanın dışında da kutsal nesneler ele geçmiştir. 74 no'lu odadaki ocağın sacayağı görevini gören kollarının arasında kilden bir öküz başı kabartması buna örnektir. Ocakların yalnız dinsel amaçla yapıldığı; aynı mekanlar içinde günlük hayatta kullanılan fırın ve at nalı ocakların varlığından anlaşılmaktadır. Bu mekanların aile tapınakları olduğu ileri sürülmektedir. H.Z Koşay; bu tapınakların ateşle ilgili olduklarını savunmakta ve şaman adetlerindeki ateşe tapınmanın kökeninin İTÇ'na kadar indirilebileceğini iddia etmektedir. V; VIII. yapı katları içinde en muntazam mimari veren kat V. yapı katıdır. Birbirine yapışık çeşitli büyüklüklerde odalardan (12 oda) meydana gelen yapı; tepenin orta üst kısmında ortaya çıkarılmıştır. [Koşay 1971:lev.73]. Bu yapı tek sıra taş temel üzerine kerpiçden inşa edilmiştir. Çatısının günümüz Doğu Anadolu Bölgesi yapılarına uygun olarak düz damlı olduğu tahmin edilmektedir. Odalarda kapı geçitlerinden geçilmektedir. Bazı odalar kiler; bazı odalar mutfak olarak kullanılmıştır. Evin güneye bakan cephesinde bir avlusu olduğu tahmin edilmektedir. Tek bir oda ise yapıdan uzakta inşa edilmiştir. VI. ve VII. yapı katlarında ise [Koşay 1976a:lev.114-115] yine tek sıra zayıf taş temel üzerine kerpiçten yapılma ama bozuk plan veren yapılarla karşılaşılmıştır. Mekanların çoğu yamuk biçimdedir. Bu yamukluk belki daha alttaki yapı katlarında belirlene merkezden çıkan ışınsal daireler şeklinde yapıların planlanmasına bağlanabilir. Buna karşılık yerleşim planı düşüncesinin alta göre değiştiği yorumlanabilir. Tepenin üstünde yer alan I-IV. yapı katlarında taban ve ocak kalıntılarından başka bir şey bulunamamıştır. Bu yapı katları büyük ölçüde erozyon ile tahrip olmuştur. Çanak Çömlek (eskiden yeniye doğru): Alttaki XII-IX. tabakalarda tek renkli geometrik bezemeli mal ile siyah-kırmızı açkılı mal (Karaz malı) beraberce ortaya çıkmaktadır. H.Z. Koşay tarafından Son Kalkolitik Çağ gelenekli olarak tanımlanan [Koşay 1976a:29] krem renkli hamurlu; açık renk zemin üstüne siyahımtrak kahverengi boyolı mal; tüm çanak çömlek içinde çok azdır. Hakim mal Karaz malıdır. Tapınakların içinde bu mala ait büyük çömleklerin üstü kabartma ile stilize hayvan motifleri ile doldurulmuştur. Bu kabartmalar Pulur'ların hayal dünyasını aksettirmektedir. Gerçekte bu mal türü Pulur'un tüm tabakalarında tabakalara göre farklılaşma göstermeden; bulunmuktadır. Çömlek; kase; maşrapa; fincan küpçük gibi biçimleri vardır. Bunun dışında yer alan kap altlıkları özellikle özenle yapılmış bezemeleri ile dikkat çeker [Koşay 1976a:lev.81-82]. Yine bezemeli kapların güzel örnekleri ele geçmiştir. Kapaklarda bezeme olarak gamalı haç; ışık telli güneş ve çengel bezekleri kullanılmıştır. VIII. tabakada ortaya çıkıp I. tabakaya kadar devam eden iki renkli geometrik bezemeli mal yine siyah-kırmızı açkılı mal/Karaz malı ile beraber kullanılmıştır. Boyalı mal; kırmızı zemin üzerine pembe ve kahverengi renklerde geometrik bezemelidir. Geometrik motiflerin yanı sıra az sayıda stilize kuş; dağ keçisi resimleri de vardır. Bu malda yörede hala kullanılan beyaz renkli kil hamuru tercih edilmiştir. Kil: Dikdörtgen prizma şeklinde üstü oluklu ve dört köşesi çıkıntılı seyyar ocak ayakları; pişmiş topraktan kaşıklar; toplanmış tahıl saplarını damgalamak için yapıldığı ileri sürülen iri çeç mühürler vardır. Yassı idol; silindir biçimli idol; kuş biçimli figürinler; çeşitli hayvan heykelcikleri; ağırşaklar Pulur Sakyol'un zengin kil envanterini teşkil etmektedir. Anadolu tarihöncesi madenciliğinin İlk Tunç Çağı'nda ulaştığı seviyeyi gösteren bir maden döküm kalıbı ise kiremit rengindedir. İki geniş yüzü yassı balta; iki dar yüzü ise keski ucu dökümü için hazırlanmıştır [Koşay 1976a:72; lev.110/10]. Bu buluntu III. tabakada ele geçmiştir. Yontma Taş: Koyu ve açık kahverengi; beyaz; balmumu renkli çakmaktaşından ve siyah/gri obsidiyenden yapılmış bıçak; testere; kazgıç; keski; burgu ucu; kanatlı ok ucu; kargı ucu gibi alet ve silahlar mevcuttur. Sürtme Taş: Yeşilimsi; gri; siyah renkte taştan yapılmış yassı balta; sap delikli çekiç; sap delikli baltanın çeşitli tipte olanları vardır. Ayrıca askı; ağırlık; topuz gibi nesneler ele geçmiştir. Pulur'luların taktıkları süs eşyaları içinde; boncuk dizileri; askılar ve nazarlıklar bulunmaktadır. Taştan ağırşaklar ve düğmeler az sayıdadır. Yassı biçimli bereket tanrıçası idolü; kil idollerin dışında taştan yapılmış tek örnektir. Kum taşından yapılmış maden nesne kalıbı ortaya çıkarılmıştır. Bu kalıpta dörtgen bir çukur mevcuttur. [Koşay 1976a:92]. Öğütme taşı toplumun tahıllarını köy içinde öğüttüklerini göstermektedir. Yukarda sayılan buluntuların tabakalara göre tipsel farklılıkları izlenmemiştir. Kemik/Boynuz: Çok sayıda bızın yanısıra; düzlek; çengel; uçlar ele geçmiştir. Doğu Anadolu Bölgesi'ne has boynuz çekiçlerden örneklerde Pulur'da bulunmuştur. X. tabakada ortaya çıkarılan obsidiyen dişli boynuz orak; benzer örneklerin içinde en güzelidir [Koşay1976a:lev.109]. Maden: Pulur'da maden eserler açılan alana göre sayıca çok azdır. Bir yassı keski ile birkaç adet mızrak ucu bulunmuştur. İçlerinden XI. tabakanın altında bulunmuş olanında üçgen namlulu ortadan omurgalı bir biçim izlenir [Koşay 1976a:lev.100/5]. H.Z. Koşay tarafından mızrak uçları gibi; tunç olarak tanımlanan iğnelerin yanısıra X. tabakada ortaya çıkan maden külçesi ve cüruf parçaları yerleşme içinde var olan bir madencilik işliğini belirlemektedir. Taş ve kil kalıpların varlığı da bunu teyit etmektedir (bak.kil ve sürtme Taş). İnsan kalıntıları ve Mezarlar: VI ve VIII-IX. tabakalar arasında ancak birer iskeletin ortaya çıkışı esas mezarlığın köy dışında olduğunu göstermektedir. H.Z. Koşay; ideal mezarlık alanı olarak höyüğün ve köyün yanını işaretlemekte ama burada kazı yapamadığını söylemektedir [Koşay 1976a:36].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Pulur'da oturan İlk Tunç Çağı köylüleri hayvancılık ve çiftçilik ile uğraşıyorlardı. Balık gibi su ürünlerini pek fazla yememişlerdir. Kazıda balık kılçıkları bulunmamıştır. Ele geçen tahıl tanelerinden topbaş buğdayı; ekmeklik buğday ve drum buğdayı yetiştirdikleri anlaşılmıştır. İki sıralı arpa da yetiştirmişlerdir. Ekinlerini obsidien ve çakmaktaşı dişli boynuz oraklarla biçmişlerdir. Avcılığın besin ekonomisini tamamladığı ele geçen yabani hayvan kemiklerinin varlığından anlaşılmaktadır. Obsidien ve çakmaktaşı ok uçları olasılıkla bu işlemde kullanılmıştır. Evcil ve yaban hayvanları yine aynı maddelerden kırılarak yapılmış bıçak dilgilerle kesilmiştir. Hayvan derileri yağlarından obsidien kazıyıcılarla ayrılmıştır. Hayvan yünlerini ağırşaklar vasıtasıyla eğirmişler ve yerleşmede dokumuşlardır. Kilim dokumacılığının da olduğu düşünülmektedir. Köylüler olasılıkla bir başkanın emri altında yaşamışlardır. Başkanın evi olabilecek özellikler taşıyan ev ise belki kazılmayan alandadır. Üç tapınak mekanı dışında tüm mekanlar benzer bulguları vermiştir. Çağdaşı yerleşmelerde sur duvarı olmasına rağmen burada kesin olarak sur denecek duvar ele geçmemiştir. Teraslarda bulunan taş temellerin set duvarı olduğu iddia edilmektedir. Yapıların dış kesimdeki duvarları dışa kapalı olarak inşa edilerek yerleşmeye kale görünümü verilmiştir. Her odada bir ana ocak bunun yanında at nalı biçimli küçük bir ocak ve etrafında dibek taşı; öğütme taşı gibi nesneler vardır. İri ahşap kütükler; büyük ocaklarda yakılmakta; kor haline gelen parçaların küçük seyyar ocaklara konup; yemeklerin bu seyyarlar üzerinde pişirildiği kabul edilmektedir. Mezarlıkları yerleşme dışındadır. Yanyana iki mekanda birbirine benzeyen kutsal taşınmaz ocakların varlığı bereket tanrıçası ve eşine (?) ait olabilecekleri yorumu getirilmektedir. İTÇ'nın tüm tabakalarında kutsal seyyar ocakların varlığı çok uzun süren dinsel geleneği temsil etmektedir. Pulur/Sakyol ya da Sakyol/Pulur olarak tanımlanan bu yerleşim yerinde iki 14C tarihi alınmıştır. V yapı katı için düzeltilmemiş MÖ 2.350; VIII. yapı katı için de MÖ 2.470 tarihi verilmektedir. İTÇ yapı katlarından V-VIII. yapı katları MÖ 3. bin yılının ikinci yarısına IX-XI. yapı katları MÖ 3. bin yılın erken safhasına (ilk çeyreğine) tarihlenmektedir [Yakar 1985a:291].


Liste'ye