©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Aşağı Pınar

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Aşağı Pınar
Türü:
Höyük
Rakım:
130 m
Bölge:
Marmara
İl:
Kırklareli
İlçe:
Merkez
Köy:
Merkez
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Orta

     


Yeri: Kırklareli il merkezinin hemen güneyinde; kentten güneye doğru uzanan Asilbeyli köy yolunun doğu kenarında; kent mezbahasının tam karşısındadır. M. Özdoğan yönetiminde Trakya ve Marmara Bölgesi'nde yapılan yüzey araştırmasında; 1980 yılında Salhane adı ile arkeoloji metinlerine geçmiştir. Bazı yayınlarda da Kırklareli Höyüğü olarak anılmaktadır [Özdoğan et al. 1997b:53].
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Höyüğün kuzeyinden ve batısından bir kıvrım yaparak Haydardere geçmektedir. Hemen batısında; yakın zamana kadar piknik yeri olarak kullanılan alanda; kuvvetli debisi olan bir pınar bulunmaktadır. Höyüğün üst tabakaları; olasılıkla Geç Antik Çağ'da üstüne yapılan bir tümülüs yüzünden büyük ölçüde tahrip olmuştur. Bu tümülüsün toprağının akmaması için; önce ahşap kazıklardan oluşan 38 m çapında; 40 cm kalınlığında sıvalı bir çevre duvarı inşa edilmiştir. Tümülüsün oluşturulması için gereken toprağın bir kısmı olasılıkla höyüğün eteklerinden çekilmiş; kepir olarak tanımlanan toprak ise dışarıdan getirilmiştir. Bu tümülüsün de; 19. yüzyılın sonlarında; olasılıkla Kırklareli'ni işgal eden Ruslar tarafından; kıymetli mezar armağanlarını bulmak amacıyla hemen hemen tamamen düzletildiği görüşü ileri sürülmektedir. Balkan kültür sıralamasında Son Neolitik Çağ'dan MÖ 4. yüzyıla kadarki dönemlere ait buluntuların höyük ve çevresinde ele geçmesinden dolayı; tümülüs yapımından önceki haliyle; orta boyutlu bir höyük olduğu ileri sürülebilir [Özdoğan-Parzinger 1995:51]. Kazı alanı dikenli tellerle çevrilerek sit alanı olarak koruma altına alınmıştır. Kazı çalışmaları bünyesinde yaptırılan yerel ev modelleri sağlam olarak ayaktadır. Yeni açmaların üzeri ahşap kalaslarla örtülerek korunmaya alınmıştır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Kırklareli'ndeki hızlı kentleşme sonucu yakın bir gelecekte; bölgedeki yerleşme yerlerinin modern iskan ile tamamen yok olma tehlikesi karşısında; Aşağı Pınar yerleşmesi kazısı; 1993 yılından itibaren; M. Özdoğan ve H. Parzinger yönetiminde sürdürülmektedir. 1997 yılı çalışmaları sonucunda höyüğün yüzeyinde 2.000 metrekarelik bir alanının açıldığı belirtilmektedir.
Tabakalanma: Höyüğün tabakalanması; beş yıllık bir çalışma sonucunda; hemen hemen saptanabilmiştir. En üstte yüzey toprağında; buradaki tümülüsün Rus işgali sırasında dağıtılan dolgusu; tümülüs yapımı sırasında hem höyükten hem de çevreden taşınan toprak ve tümülüs çevre duvarına ait kalıntılar ile karmakarışık bulgu veren 1. tabaka ile karşılaşılmıştır. Bu karışık dolgunun altında; Demir Çağı çukurları tarafından kısmen bozulan ikinci tabaka ortaya çıkmıştır. Aralarında geniş açıklıklar ile muntazam bir şekilde sıralanan yapıların bir çevre duvarı ile korundukları anlaşılmaktadır. 3. ve 4. tabakaların yerleşme düzeni 2. tabaka gibidir. Buna karşılık yapılar daha seyrek yerleştirilmiştir. 5. tabakada yerleşme düzeni üstteki tabakalara nazaran farklıdır. Evler düzenli bir şekilde yerleştirilmiştir. Bu tabakanın köyü bir savunma hendeği ile çevrelenmiştir. 6. tabakada ise birbirine yapışık ya da çok yakın inşa edilmiş yapılarla dolu olan bir Son Neolitik-İlk Kalkolitik Çağ köyü bulunmuştur. Diğer tabakalar ise Anadolu kronolojisinde İlk ve Orta Kalkolitik Çağ'a konmaktadır. Aşağı Pınar'daki Kalkolitik dolgular daha çok höyüğün orta ve güney kesiminde bulunmaktadır [Özdoğan (E) et al. 2008:47]. 2007 yılındaki çalışmalarda Neolitik Dönem'de höyüğün kuzey kısmına kurulan yerleşmenin Kalkolitik Dönem'de hafifçe güneye kaymış ve bu yöne doğru gelişmiş olduğu ortaya çıkmıştır [Özdoğan et al. 2009:234]. Buna göre tabakalanma şu şekildedir: Neolitik Dönem (8-6. tabakalar MÖ 6400-5700) Geçiş Dönemi (Neolitik-Kalkolitik Geçişi) Kalkolitik Dönem (5-1. tabakalar MÖ 5500-4800) [Özdoğan et al. 2009:233].
Buluntular: Mimari: Demir Çağı çukurları tarafında da tahrip edilen 1. tabakada mimari saptanamamıştır. 2. tabakada iki mekandan ibaret olan yapılar; bitişik olmayan nizamda köy içine yerleştirilmiştir. Dal-örgü tipinde olan bu yapılar ahşap direklerle desteklenmiştir. Tabanları ahşap olan mekanlar içinde ocak ve fırınlar bulunmaktadır. Mekan içlerinde kil levhalarla yapılmış depolama ambarları izlenmektedir. 3. yapı tabakasında da aynı teknikte yapılmış yapılar ile karşılaşılmıştır. 4. tabakada ise ev tabanlarının ahşap yerine kilden yapıldığı görülmektedir. Gene ahşap direklerle taşıyıcılığı kuvvetlendirilmiş büyük mekanlar vardır. 5. tabakadaki yapıların duvarları ise incedir. Taşıyıcı olan duvarlarda sıra halinde ahşap direklerin duvarın dış kısmına konduğu görülmekte; taşıyıcı olmayan duvar ise her iki tarafından sıvalı çit şeklindedir. 6. yapı katı ise yangın geçirdiği için yapı kalıntıları günümüze iyi korunmuş bir durumda gelmiştir. Ahşap lento ve dikme ile destekli kalın duvarlı yapılar ile karşılaşılmaktadır. Depo çukurları ile arka odalarda ocak kalıntıları ortaya çıkmıştır. Aşağı Pınar'ın Kalkolitik Çağ yapılarının inşa teknikleri Güneydoğu Avrupa'daki tekniklere çok benzemektedir [Özdoğan 1998:73-76]. 2005 yılında 4. tabakaya tarihlenen ve kareye yakın dörtgen planlı bir yapı kalıntısının batı yarısı da açığa çıkartılmıştır. Dal örgü yapım tekniği kullanılarak inşa edilmiş olan yapıdan çıkan buluntular buranın depolama ile ilgili olduğunu göstermiştir. Çapları 75 cm ile 25 cm arasında değişen 7 adet in-situ silo ve çok sayıda silo parçası bulunmuştur. Siloların içinde ve taban üzerine dağılmış halde bulunan tahıl kalıntıları bu depolama ünitelerinin dolu olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca 3. tabakaya ait çevre duvarının geçtiği açmada da çalışmalara devam edilmiştir. Buradaki kazılar Kalkolitik Çağ yerleşmesinin daha doğuda da devam ettiğini; ancak bu alanın Demir Çağı'nda da kullanıldığını ve olasılıkla bu dönemde yerleşmenin bir tahribata maruz kaldığını göstermiştir [Özdoğan-Schwarzberg 2006:16]. 2005 yılı çalışmalarında tespit edilen 5. tabaka mimarisi hem Kuzey Kazı Alanı'nda hem de ÔOrta Alan' olarak nitelendirilen alandaki diğer 5. tabaka yapılarıyla benzer niteliktedir. Taban düzlemine ulaşılarak saptanan bu yapılar; kil sıvalı ve olasılıkla dal örgü ince duvarlara sahip; kil kullanılarak yapılmış bir tabanı bulunan yapılar biçimindedir [Özdoğan (E) et al. 2007: 259]. M. Özdoğan ve ekibinin yaptığı 2007 yılı kazılarında kuzey kesimde Kalkolitik Dönem mimarisine ilişikin yeni bulgularla karşılaşılmış, 4 ve 5. tabakanın bazı açılardan güneydekinden farklı olduğu görülmüştür. MÖ 5500'lere tarihlenen 5. tabakada güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda 1 m aralıklarla düzgün olarak sıralanan tek odalı evler bulunmaktadır. Yapı içinde kuzey duvarına bitişik birer ocak ve dışarıda ateş yakma yerleri ile olası küçük ambarların olduğu görülmüştür. Ancak bu yapılar düzen ve açık alanların kullanımı bakımından güneydekinden daha farklı olarak dağınık bir görünüm sergilemektedirler. 5. tabakadakiler kadar olmasa da düzenli bir görünüm sunan 4. tabaka yapıları kuzey alanda daha dağınık yerleştirilmiştir [Özdoğan et al. 2009:239-240]. 2008 yılında kuzey kesimde yapılan çalışmalarda 5. tabakaya ait olduğu düşünülen yeni bir yapı kalıntısı bulunmuştur. Bu tabakada bulunan toplam 11 adet yapı kalıntısı 5. tabakanın höyüğün kuzeyinden başlayarak güneyine kadar yayıldığını göstermektedir [Özdoğan (E) et al. 2010:362]. 2015 yılı kazılarında 5. tabakada çalışılmıştır. Bu tabakanın birden fazla evreli olduğu kesinleşmiştir. Buna göre höyüğün kuzeydoğusunda alt evrede dörtgen planlı yapıların işlevi bir süre sonra değişmiş, daha çok sığ çukurlar ve kalker düzlemlerle ayırt edilbilen bir çeşit işlik alanına dünüşmüştür. Üst evrede yapılan kazılarda iki yenileme aşaması olan çukurlar görülmüştür. Genel olarak güneydoğuya doğru eğimli giden yapılar ikinci evreye aittir. Eğimin belirginleştiği doğu kesiminde ve en alt taban arasındaki fark toprak doldurularak eğim farkı kapatılmıştır [Özdoğan et al. 2017:123]. Çanak Çömlek: 1. tabakada; Karanovo IV evresine; Erken Meriç kültürüne ait çanak çömlek parçaları vardır. 2. tabakada tümü koyu yüzey renklerinde; içi beyaz dolgulu çizi veya sığ oluk bezemeli mallar ile karşılaşılmıştır. Bu tabaka çanak çömlek özellikleri ile Karanovo IV'ün orta ve sonu ile çağdaş görünüm çizmektedir. İki adet insan biçimli kap bu tabakanın olağan dışı buluntularındandır. Biri; çift gövdeli; kısa boyunlu kadın biçiminde şekillendirilmiştir. Üzerinde dinsel kabartma motifler vardır. Bir başkası ise dört ayaklı; yüksek arkalıklı bir iskemleye oturur durumda betimlenmiş; eteklikli erkek biçimli bir kaptır. İlk kabın benzerleri; Hacılar'da ikinci kabın benzerleri ise Orta Tuna yöresinde görülmektedir. 3. tabakada yüzey rengi olarak koyu renklerin seçilmiş olduğu yüksek boyunlu ve omurgalı çömlekler; yayvan çanaklar; tabaklar; küçük kaideli kaplar ile karşılaşılmıştır. Bunların bir kısmı; çizi; sığ oluk ve kabartma bezeme ile süslenmiştir. Özdoğan bu malları Vinça gelenekli mallar olarak tanımlamaktadır. Ayrıca Karanovo IV ile özdeşen yüzeyi kabalaştırılmış kaplar vardır. Toptepe gelenekli kurşuni kahverenkli malda ise sığ çizgi ve kırık çizgi bezeme izlenmektedir. Dar uzun boyunlu; tek kulplu ve omurgalı testiler ile pencereli yüksek kaideler bu malın tipik biçimlerini teşkil etmektedir. 4. tabakada Balkan kronolojisinde Erken Vinça-Veselinovo çanak çömlekleri ile benzerlik gösteren mallar elde edilmiştir. Yüzey rengi olarak siyaha yakın renk tonları seçilmiştir. Karın ve boyun kısımlarında omurgalı kase ve çanaklar; ayaklı tabaklar; köşeli kaplar en çok tercih edilen biçimlerdir. Mahmuzlu kulplar ve gene içi beyaz dolgulu çizi ve sığ oyuk bezeme gözlenmektedir. Bu öğeler bize Karanovo III ile çağdaş bir yerleşmenin var olduğunu göstermektedir. 5. tabakada siyah renkte oldukça kaba çanak çömlekler bulunmuştur. Özdoğan bu tabakayı Proto-Vinça dönemine sokmaktadır. 6. tabakada siyah malların yanısıra kırmızı astarlı parçalar da mevcuttur. Karanovo II ve Ilıpınar VI ile çağdaşdır. 2005 yılı kazılarında 5. tabakada açılan 5-9 no'lu yapı kalıntısı 2006 yılında kaldırılmış ve yapının gerçek tabanı ortaya çıkarılmıştır. Yapının içindeki fırın kalıntısı da temizlenmiştir [Özdoğan (E) et al. 2008:47]. 4. tabakanın ise 30 metrekare boyutlarında kareye yakın dörtgen planlı tek odalı bir yapı kalıntısı olduğu anlaşılmıştır. Yapıya ait duvarlar 15-20 cm kalınlığındadır. Duvarlar 5-7 cm çapında ince dalların sık olarak yerleştirildiği dal örgü bir iskelet ile kalın kerpiç sıvadan oluşur. Duvarlar içte ve dışta kum ve bitkisel katkılı bir kerpiç çamuru ile kaplanmış; ardından iç ve dış yüzeyi önce killi daha sonra da kalker katkılı bir sıva ile sıvanmıştır. İç kısımda sıva önce tabana; ardından duvara uygulanmıştır. Oldukça iyi korunmuş 1.5 cm kalınlığında bir tabanı vardır ve taban kısmı olasılıkla iki kez kalın bir şekilde yenilenmiştir. Yapı içinde ayrıca çapları 75-30 cm arasında değişen 9 adet silo bulunmaktadır. Bunlar; yapının batı yarısında kuzey-güney doğrultulu bir hat boyunca dağınık olarak sıralanmaktadır [Özdoğan (E) et al. 2008:48]. Kil: Pişmiş topraktan; elleri göğsüne çekilmiş olarak tasvir edilen; başı kopuk bir kadın figürini; kalçaları abartılmış biçimde çıkık olarak gösterilen kırık bir figürin ile ayakları bezemeli kült masası gibi nesneler de ele geçmiştir [Özdoğan et al. 1997b:res.21;20;19]. 2006 yılında 4. tabakada 75x60 cm boyutlarında dörtgen biçimli bir kil kutu bulunmuştur. Taban içine oyularak yapılan kutunun kenarları 10 cm kadar yükseltilmiştir [Özdoğan (E) et al. 2008:48]. Yontma Taş: 1995 kazı mevsiminin sonuna kadar yapılan analizler sonucunda şaşırtıcı neticeler ortaya çıkmıştır. Alttaki 4-5. tabakalarda dilgi endüstrisi hakimken; üstteki 3. tabakada birdenbire mikrolit gelenekli aletlere dönülmüştür. Bu ters gelişimin nedeni bilinmemektedir. Kemik/Boynuz: Figürin olarak nitelendirilen; üstü minik deliklerle kaplı bir kemik buluntu yayınlanmıştır [Özdoğan et al. 1997b:res.22]. Hayvan Kalıntıları: İlk ve Orta Kalkolitik Dönem'de; çevredeki step örtüsüne uygun olarak; hayvanların avlanmış olduğu ve beslenmede sığırın; koyun ve keçiden daha fazla rol oynadığı belirlenmiştir.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Aşağı Pınar Kazısı; Trakya arkeolojisine yeni bir soluk aldıracak bilgiler kazandırmış ve 1960'lı yıllarda hemen hemen hiç bilinmeyen bölgenin; en azından bir döneminin aydınlanmasına yol açmıştır. Kazıda ele geçen karbon örneklerinin çeşitli laboratuvarlarda ölçümlerinde 3. tabakanın ortalama GÖ 6.300 yıllarına tarihlenebileceği ortaya çıkmıştır. Aşağı Pınar'da 14C örnekleri; Trakya kültürlerinin; Balkan kronolojisindeki yerlerinin kesinleşmesini sağlamıştır. 14C sonuçları ve karşılaştırmalar şu şekilde gösterilebilir. 1. tabaka : GÖ 5.850-5.800 Karanovo IV son evresi 2. tabaka : GÖ 6.150-6.000 Karanovo IV orta ve kısmen son evresi 3. tabaka : GÖ 6.300-6.200 Toptepe ve Karanovo IV 4. tabaka : GÖ 6.350-6.300 Karanovo III 5. tabaka : GÖ 6.400-6.350 Karanovo III-II geçişi; Proto-Vinça; Hoca Çeşme II 6. tabaka : 14C örneği alınmamıştır. Karanovo II; Ilıpınar VI. 2006 yılı kazılarında 4. tabakada yapılan çalışmalar; in situ öğelerin içeride insanların barınması hatta dolaşmasına izin vermeyecek nitelikte dağınık ve birbirine yakın olarak yerleştirilmesi nedeniyle yapının konut olarak kullanılmadığını; daha çok bir işlik ya da depo alanı olarak kulalnıldığını düşündürmektedir. Ancak yapı içinde özel herhangi bir işin yapıldığını ya da depolandığını gösterecek buluntuların olmayışı barınma sorununun asma katlarla çzöülmüş olabileceğini göstermektedir [Özdoğan (E) et al. 2008:48].


Liste'ye