©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Kuruçay

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Kuruçay
Türü:
Höyük
Rakım:
935 m
Bölge:
Akdeniz
İl:
Burdur
İlçe:
Merkez
Köy:
Kuruçay
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
İlk Son

     


Yeri: Burdur İli'nden batıya; Yeşilova ve Tefenni yönüne giden karayolunun 15. kilometresinde; karayolunun hemen yakınındaki Kuruçay Köyü'nün 1.5 km kadar güneybatısında yer alır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Kuruçay Höyüğü; Burdur Gölü'ne basamaklar halinde inen tepelerden birinin üzerindedir. Güney; batı ve kuzeyden derin dere yataklarıyla çevrili bir alanda yer alır; çok engebeli bir topografyaya sahiptir. Höyük; 90x60 m boyutlarında; yaklaşık 8 m yüksekliktedir. Tepesinin denizden yüksekliği 960 m; Burdur Gölü'nden ise 110 m'dir [Özsait 1979:102; Duru 1994a:1;83].
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: İlk araştırma; 1964 yılında Hacılar kazı ekibinden J. Birmingham'ın yüzey toplamasıdır. Daha sonra Burdur Müzesi ve 1972-74 ve 75 yıllarında ise İÜ; İlkçağ Tarihi'nden M. Özsait bölgedeki araştırmaları sırasında Kuruçay'ı da ziyaret ederek; malzeme toplaması yapmıştır. 1978-88 yılları arasında ise R. Duru başkanlığında İÜ; Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı'nca kazılmıştır [Duru 1994a:1-2]. Bu kazıya ait bilgiler çok ayrıntılı bir şekilde yayınlanmıştır [Duru 1996]. Yerleşmenin İlk Tunç Çağı bulguları bu iki ana yayından biri olan Kuruçay Höyük II'de tanıtılmaktadır [Duru 1996:65-103]. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Kuruçay Höyüğü Neolitik; Kalkolitik ve İlk Tunç çağlarında iskan görmüştür; 13 yapı katının 7-10. katları İlk/Erken Kalkolitik; 3-6. katları ise Son/Geç Kalkolitik yerleşmeleridir: İlk Tunç Çağı II (1. yapı katı) İlk Tunç Çağı II -I (2. yapı katı) Geç Kalkolitik (3; 3A; 4-6; 6A yapı katları) Erken Kalkolitik (7-10. yapı katları) Geç Neolitik (11. yapı katı) Erken Neolitik (12 ve 13. yapı katları) Ana toprak.
Buluntular: Mimari: İlk / Erken Kalkolitik: Son / Geç Neolitik döneme ait 11. yapı katının yıkılmasından sonra [Harmankaya et al. 1997:Kuruçay]; yerleşme güneye kayarak İlk Kalkolitik'te de devam etmiştir (10. yapı katı). Yapılar çok bozuk durumda olduğundan bunların tüm planlarını ortaya çıkarmak mümkün olmamıştır. Korunagelmiş ve tek taş sırasından oluşan duvarlar 1 m ile 60-70 cm ve 20-25 cm kalınlık arasında değişmektedir. Duvarların birbirleriyle olan ilişkileri; yapıların dörtgen planlı ve birkaç evreli olduğuna işaret etmektedir. Bu yapı katının hemen üstünde saptanan kalınca bir moloz tabakasının üzerinde ise 9. yapı katının kalıntıları yer alır. Biri tümüyle; diğeri kısmen korunagelmiş iki yapının arasında 1.30 m genişlikte bir sokak yer alır. Yapılardan ilki; yamuk planlı ve tek odalıdır; üç kez yenilenmiş tabanının üzerinde tüm kaplar ve alt öğütme taşları bulunmuştur. İlginç olan yapının her duvarının farklı genişlikte yapılmış olmasıdır. Sokağın diğer yanında yer alan yapının ise yalnızca batı köşesi sağlam olarak ortaya çıkarılabilmiş; diğer yarısı ise tahrip olmuştur. Bir sonraki yapı katında (8. yapı katı) ortaya çıkarılan yapılardan hiçbiri tüm plan göstermemektedir. Buna karşılık taş temelli ve duvarlarının 80-95 cm'e varan genişliğe sahip olduğu saptanmıştır. Yapı kalıntılarının beş ayrı yapıya ait olduğu belirlenmiş olmakla birlikte; birbirleriyle ilişkileri; düzenleri belli değildir; gelişigüzel bir yapılanma söz konusudur. İlk Kalkolitik'in dördüncü ve son yerleşmesi olan 7. yapı katının kalıntıları; diğerlerine oranla çok daha iyi ve tüm olarak korunagelmiştir. Ortaya çıkarılan yedi yapının yerleştirilmesinde kesin bir düzen olmamakla birlikte bir ön planlama yapıldığı görülür. Aralarda dar aralıklar ve meydan biçiminde açıklıklar mevcuttur; ancak planlı bir sokak sistemi yoktur. Kazılan alanın güney ve güneybatısındaki kalın duvarların; yerleşmeyi çeviren bir sur ya da çevre duvarı olasılığına karşın; doğuda ve batıda devamı belli değildir; batı kesim; yamaçtan aşağıya uçmuştur. 7. yapı katının evlerinin yapımı önceki katlardan farklı değildir; orta boy toplama taşlarla yapılmış; kimi zaman ortalarına taş kırıklarının konduğu tek dizi temellerin üzeri çamurla düzleştirilmiş ve bunun üzerine kerpiç duvarlar yapılmıştır. 1 m ya da biraz daha kalın temellerin üzerindeki kerpiç duvarlardan bir örnek; 1.20 m yüksekliğe kadar korunagelmiştir. Duvarların iç yüzleri sıvalıdır; pek çok kez yenilenmiştir. Biri dışında benzer planlı evler; kareye yakın dörtgen ya da hafif yamuk planlıdır. En büyükleri 8x7.5 m; en küçükleri ise 5x4 m boyutlarındadır. Hepsinin oda içine bakan yüzlerinde sayısı iki ile dört arasında değişen payandaları vardır. Farklı plan gösteren ev; iki odalıdır. Odalar arasında; geçişi sağlayan bir kapı yeri mevcuttur [Duru 1981b:5-6; 1983a:32; 1983b:15-16; 1988a:66; 1988b:661-666; 1994:12-13]. Son / Geç Kalkolitik: Son Kalkolitik dönemin en erken yerleşmesi 6A yapı katı; İlk Kalkolitik yapıları ve yerleşme dolgusunun hemen üzerinde yer alır. 6A yenilemeler ve değiştirmelerle uzun süre iskan görmüştür; kendi içinde 6A2 ve 6A1; 6A2 ise Erken ve Geç olarak ikiye ayrılır; yapılar genellikle toplama taşlardan tek sıralı örülmüş taş temellidir; temel çukuru açılmadan toprak zemin üstüne eğim farkı gözetilmeksizin yapılmıştır. Duvarlar temeller üzerinde kerpiçle devam eder; bazı örneklerde duvar yüksekliği 2 m'ye kadar korunagelmiştir. Çatının ahşap ızgara üstü dal saz örgü ile kapatıldığına dair dal izli pişmiş kil parçaları bulunmuştur.Tabanlar bastırılmış kildendir; iki örnekte kapı; bir örnekte pencere saptanmıştır. İlginç bir buluntu; kapının iki kenarında ortaya çıkarılan ağaç sövelerdir. Yapıların çoğunluğu dikdörtgen planlı ve tek odalıdır; birbirlerine yakın; bitişik olarak yerleştirilmiştir; ancak genelde her yapının kendi duvarları vardır. 6A2 yapılarının yıkılması; yerine yenilerinin yapılması erken ve geç olarak ayrımlanan alt evre değişiklikleridir. 6A2'nin sonunda ise daha kapsamlı değişiklikler olmuş; evler arasındaki sokaklar; avlular kapalı mekanlara dönüştürülmüştür. 6A yerleşmesi genel olarak dışa kapalı; savunmaya yönelik planlanmış bir yerleşme içi düzen gösteren kasaba görünümündedir. Yerleşmenin dış halkasındaki yapıların konumları; ileri geri yerleştirilmeleri; kazematlı yapısı savunma işlevine yöneliktir. Yerleşmenin ana girişleri doğuda; kuzeyde ve kuzeybatıda yeralan üç kapı yapısındandır; her biri bir iç avluyla ilişkilidir. Bu avluların yanısıra bazı geçitler ve aralıklar; yerleşme içinde sokakların başlangıçlarını oluşturan avlu ve meydanlar vardır. Konut olarak kullanıldığı düşünülen yapılardan orta blokta yer alan bir tanesi (no. 8) içinde bulunan çeşitli yapı öğeleri nedeniyle tapınak; diğer ikisi ise "Bey'in özel konutları" olarak yorumlanmıştır. Tapınak yapısı içinde iki dikme; ortada yuvarlak yalaklı; kerpiç stelli bir ocak/sunak; arkada yalaklı bir fırın ve bir ocak; topraktan dörtgen bir masa; bir çukur gibi çok sayıda; bu yapıya özgü yapı öğeleri bulunmaktadır. 6A1 dönemindeki değişikliklerde; tapınağın yanına eklenen bir deponun; buluntulara göre; tapınak deposu işlevi gördüğü düşünülmektedir. Tapınak terkedilmeden kısa bir süre önce dış kapısı örülerek kapatılmıştır. 6A yerleşmesinin yıkımının ardından yeniden başlayan yapılanmaya ait ilk dönemde (6c) 10 ev bulunmuştur. Bir önceki katın yapılarında yenilemeler (tapınak yapısının depo mekanı gibi) ve bazı plan değişikliklerinin yanısıra yeniden yapılan yapılardan kuzeydeki ikisinin planı farklıdır; yapım teknikleri ise önceki katlarla aynıdır. 6b evresinde ise yapıların bazılarının eski kullanımlarının sürdüğü; bazılarına fırın yapıları eklendiği; bazılarında kapı yerlerinin değiştirildiği görülür; bunun yanısıra tek ve iki odalı yeni yapılar da yapılmıştır. Bu evre yapı kalıntıları büyük ölçüde tahrip olmuş şekilde ele geçmiştir. 6a'da yapım teknikleri değişmemekle birlikte yerleşme düzeninde ve planlarda farklılıklar izlenir. Ekler ve onarımların yanısıra; yeni yapılanmalarla yerleşme; merkezde bir blok oluşturmuş görünümündedir. Genel olarak 6. yapı katı için yerleşmenin batıya kaydığı ve yapı sayısında bir azalma olduğu söylenebilir. Son Kalkolitik dönemin 5. yapı katı tahrip olmuş kalıntılarıyla höyüğün güneydoğusunda yoğunlaşmıştır. Ortada ise tek odalı; ocaklı ve fırınlı tek bir yapı yer alır. Kalın duvar sıvasının üzerinde koyu kırmızı boya izleri mevcuttur. 4. yapı katı kalıntıları ise oldukça tahrip olmuş durumdadır. Buna karşılık yerleşmenin çevresinin kalın ve bağımsız bir duvarla çevrelendiği; içeride ise ince duvarlı yapıların yer aldığı görülür. Söz konusu yapılar Kuruçay öncesi Son Kalkolitik yapılarından oldukça farklıdır. 3A yapı katında; yapıların yer alacağı höyük yamacında; araziyi düzleştirilmek amacıyla büyük toprak atma işlemlerinin gerçekleştirildiği saptanmıştır. Bu işlem erken evre yerleşmelerinde izlenen tahribatın da nedeni olarak düşünülmektedir. 3A'da yapım yöntemi farklıdır. Birbirine bitişik iki yapı ortaya çıkartılmıştır. Son Kalkolitik dönemin son yapı katı (3); ayrı zamanlarda yapılmış oldukları saptanmış üç odalı bir tapınak yapısı; depo mekanı olarak kullanıldığı düşünülen bir başka yapı; bunun batısındaki bir ev ile yine bir depo mekanı olarak kullanılmış olan yamaçtaki bir başka evden oluşmaktadır [Duru 1983c:85-87; 1984:68; 1985:6-8; 1986a:24-25; 1996a:5-23]. Çanak Çömlek: İlk Kalkolitik dönemin tüm yapı katlarının çanak çömlekleri arasında sayıca en büyük grubu gri; bej ve kahverenginin tonlarında hamurlu; az mika katkılı mallar oluşturur. Yüzey işlemi olarak kırmızı ya da kırmızı tonlarında boya astar ve açkılama yapılmıştır; bazı boya bezemeli parçalara da rastlanır. Söz konusu grubun; hamur renkleri; yüzey işlemleri ve pişme nedeniyle oluşan renk farklarıyla ayrımlanan alt grupları mevcuttur. Bu grubun kap biçimlerine bakıldığında; çanak-kaseler ile küresel ve boyunlu çömleklerin egemenliği görülür. Sığ çanak ve tabaklar; kadehler; omurgalı kaseler; bardaklar; akıtacaklı çömlek-testiler az olmakla birlikte vardır. İkinci grup kırmızı ve kahverengi hamurlu; küçük ve orta boy taşcık katkılı; ince boya astarlı; boya bezekli mallardan oluşur. Biçimlerde dışa açılan kenarlı çanaklar; yayvan çanak-tabaklar ve omurgalı derin çanaklar egemendir. Üçüncü grup; gri tonlarında hamurlu ve küçük taşcık katkılı; astarsız ve açkısız bir gruptur; biçimler küresel çanaklar; kulplu/tutamaklı maşrapalar ve bardaklardan oluşur. Üçüncü grup gibi dördüncü grup da Kuruçay çanak çömleğinde belirgin gruplardan değildir; ilkel görünümlüdür; hamur açık kirli gri ya da boz devetüylüdür; taşcık katkılıdır; astar ve açkılama az ve özensizdir; formlar çanak ve çömleklerden oluşur. Kuruçay'da en küçük grubu oluşturan beşinci grup; koyu gri; kurşuni renkli hamurlu; katkısız; ince astarlı; özenli açkılı iyi pişirilmiş bu gruptur. Çok az sayıda ele geçen bu grupta çanaklar ve küresel çömlekler yer alır. Son grup; Kuruçay İlk Kalkolitik döneminin son evresinde ortaya çıkar: açık gri; bej renkli hamurlu; kum; taş; mika katkılı ince astarlı; kimi parçaları kırmızı boya bezekli; açkılı bu mal; memecikli; tutamaklı derin çanaklarda; maşrapalarda ve daralan boyunlu çömleklerde görülür. Sonuç olarak Kuruçay İlk Kalkolitik çanak çömleğinde Neolitik dönemden beri süregelen geleneğin devam ettiği görülür. Yenilik; son yapı katında ortaya çıkan ve farklı bir geleneğe işaret eden altıncı gruptur; bu yapı katında fantastik boya bezemeli kapların tümüyle ortadan kalktığı görülür [Duru 1987a:76; 1988a:66; 1994:19-60]. Son Kalkolitik: Kuruçay Son Kalkolitik çanak çömlek yapım geleneğinde 6A'dan 4. yapı katına kadar belirgin değişikliler görülmez; yabancı öğeler 3. yapı katında ortaya çıkmaya başlar; dolayısıyla gelenek iki evreli olarak değerlendirilmektedir. Çanak çömlek grupları; yemek ve içmek işlevindeki kaplar ile depolama; taşıma ve mutfak kapları olmak üzere iki ana gruptan oluşur. İlk grupta çoğunlukla küçük ya da orta boy; özenli yapım tabak; çanak; bardak-kupa; maşrapa; sürahi-testi; çömlek gibi formlar; ikinci grupta ise kaba yapım derin çanaklar; çömlekler; küpler ve tepsiler görülür. Mal grupları arasında en büyük grubu kahverengi ve tonları ile grinin koyu tonlarında yüzey rengine sahip; ince kaplarda temiz; kabalarda ise taşcık ve bitki katkılı hamurlu grup oluşturur (G türü mallar). Kapların çoğu kendinden kil astarlıdır; bazı boya astarlılar da vardır; tümü açkılıdır. Gri; siyah ve kahverengi tonlarında; bitki ve taşcık katkılı; açkılı; iyi pişirimli ikinci grup (H) tabak-çanak ve derin çanak olmak üzere iki ana form grubuna uygulanmıştır. Açık kahve-bej ya da devetüyü renkli hamurlu; az miktarda bitki ve taşcık katkılı; boya astarlı üçüncü mal grubu (I) sayıca az ele geçmiştir; biçimlerde de çeşitlilik yoktur: kupa-bardaklar; derin çanaklar; testi-sürahiler ve çömlekler. Günlük işlerde kullanılan kaba mallar işlevleriyle orantılı olarak biçim açısından çeşitlilik gösterir; dinsel törenlerde kullanılmak üzere yapılan fantazi kapları da yine işlevleriyle bağlantılı olarak değişik biçimlere sahiptir [Duru 1987b:312; 1996a:25-51]. Kil: İlk Kalkolitik yerleşmede kilden yapılmış; ancak çoğu parçalar halinde ele geçmiş pek çok kadın heykelciği ortaya çıkartılmıştır. Ayakta tasvir edilen kadınlarda steatopik özellikler genellikle fazla vurgulanmamıştır. Kollar genellikle göğüs altında betimlenmiştir; kimisi giysilidir. Yerleşme dolgusu içinde ele geçen parçalardan bir baş üzerinde; gözler küçük obsidiyen parçalarıyla; bir başkasında ise ayrıntılar boyayla belirtilmiştir. Heykelciklerin yapımları ilginçtir: Kilden silindir gibi biçimlendirilmiş bir çekirdek; vücut olarak kullanılmakta; daha sonra bunlara ayrı olarak biçimlendirilmiş kol; bacak; baş gibi diğer organlar eklenmekte; yapıştırılmakta; en son olarak da ayrıntılar işlenmektedir. Kilden hayvan heykelciklerine rastlanmamakla birlikte pişmiş toprak kaşıkların uçları ve çanak çömleklerdeki tutamaklarda çoğunluğunu boğa başlarının oluşturduğu hayvan tasvirleri görülür. Kil kaşıkların yanısıra küçük kepçeler; dörtgen; dört ayaklı minyatür masa ya da sığ kutular; maltız; ateş kutusu ya da taşınabilir ocaklar; sacayakları; minyatür kaplar ve işlevleri bilinemeyen delikli nesneler; levhalar; diğer kil buluntuları oluşturur [Duru 1983a:32-33; 1983b:17-18; 1987b:309; 1994:60-64]. Son Kalkolitik kil buluntular yerleşmeye oranlandığında oldukça azdır: kırmızı boya astarlı bir insan heykelciği Ana Tanrıça'yı betimlemektedir; kundaklanmış bir bebeğe benzeyen idol; Son Kalkolitik katları için tek örnektir. Koyun ve keçinin betimlendiği hayvan heykelcikleri; kuş gövdesi biçimindeki bir riton; pota olarak adlandırılabilecek iki kap; ağırşaklar; tezgah ağırlıkları; ocak ayakları diğer buluntuları oluşturur [Duru 1986a:25; Umurtak 1996a:51-54]. Yontma Taş: Kuruçay İlk Kalkolitik yontma taş alet endüstrisinin hammaddesi ağırlıklı olarak çakmaktaşıdır. Çakmaktaşı kaynağının yerleşmenin hemen kuzeyindeki Bağ deresi olma olasılığı yüksektir. Az sayıda olmakla birlikte gri-siyah renkli obsidiyenden de yararlanıldığı saptanmıştır. Obsidiyenin İlk Kalkolitik'te; Neolitik döneme oranla artarak kullanıldığı düşünülmektedir. Neolitik ve İlk Kalkolitik yontma taş alet endüstrisinde dilgiler hakimdir. Dilgi üzerine yapılmış aletlerden orak bıçaklar ve deliciler sayılabilir; ancak her ikisi de az sayıdadır. Yongaların çoğunluğunun hiç bir düzeltiye tabi tutulmamış olduğu gözlemlenmiştir [Baykal-Seeher 1994:71-75]. Son Kalkolitik'te malzeme açısından yoğun olarak çakmaktaşı kullanılmıştır; obsidiyen az olmakla birlikte vardır. Son Kalkolitik dönem endüstrisinde alet çeşitlemesi sınırlıdır; daha çok dilgilere dayanan bir endüstri hakimdir. Son Neolitik'ten bu yana teknolojide bir değişim saptanmış; disk ve kazıyıcılar gibi bazı alet türleri tamamen ortadan kalkmış; vurgu tekniğiyle oluşturulmuş iri dilgiler yapılmaya başlanmış; orak-bıçakların yapımının süregeldiği görülmüştür [Baykal-Seeher 1996:61-63]. Sürtme Taş: İlk Kalkolitik yerleşmenin taş buluntuları arasında beyaz mermerden yassı bir idol ilginçtir. Çift delikli küçük taş levhalar; boncukların yanısıra mermer kap parçaları bulunmuştur. Keskiler arasında; minyatür boyuttakiler; orta boylu üçgenimsiler ve dörtgen biçimliler gibi çeşitler mevcuttur; büyük boylar görece daha azdır. Vurma izli; bir olasılıkla sapan olarak kullanıldığı düşünülen küre biçimli taş buluntular; genellikle gözenekli bazalttan yapılmış havan ve havan elleri; çok sayıda sürtme ve ezgi taşları; sürtme taş endüstrisi ürünlerindendir [Duru 1981b:6; Umurtak 1994b:69-71]. Son Kalkolitik katlarda bulunan sürtme taş buluntular çok çeşitli olmamakla birlikte tümü özenle yapılmıştır: Şematik kadın biçiminde bir kolye ucu; idol şeklinde bir askı tanesi; küçük boncuk taneleri gibi buluntuların yanısıra boğa başı kabartmalı alabasterden bir kutu kapağı; açkı taşları; ağırlıklar; oluklu biley taşları; keskiler ve çeşitli ezgi taşları; tek; çift ve üç çukurlu havan ve havan elleri bulunmuştur [Umurtak 1996d:59-61]. Kemik/Boynuz: İlk Kalkolitik yerleşmeye ait ele geçen çok sayıdaki kemik ve boynuz buluntular arasında kaşıklar; sıyırma işlevinde kullanıldığı düşünülen delikli; deliksiz aletler; süs ve dikiş iğneleri; iki ucu sivriltilmiş deliciler; az sayıda olmakla birlikte kemik ağırşıklar; boynuzdan yapılmış açkılama aletleri; taş keski sapları; boru biçimli kemik nesneler sayılabilir [Umurtak 1994a:65-69]. Kemikten yapılmış aletler Son Kalkolitik yerleşmede de çok sayıda ele geçmiştir: delikli ve deliksiz iğneler; deliciler; sıyırma amacıyla kullanıldığı düşünülen sivri uçlu; ince gövdeli buluntular; ağırşaklar genellikle koyun; keçi ve sığır kemiklerinden yapılmıştır. Domuz dişinden yapılan iki ucu delikli yarım ay biçimli bir gerdanlık ilginçtir. Alageyik ve karaca boynuzlarından ise; sap olarak kullanılmalarının yanısıra; açkılama amaçlı ve çekiç olarak yararlanılmıştır [Umurtak 1996b:54-56]. Maden: Kuruçay'da maden kullanımı Son Kalkolitik yerleşmeden bilinir: iğne (dikiş iğnesi); mızrak ucu; balta-keski ve bıçaklar yapılmıştır. İğnelerin sayısı 20'yi bulurken; mızrak ucu ile bıçak örneklerinden birer tane bulunmuştur. Yarım ay biçimli; geniş ve keskin ağızlı; dar enseli; yassı gövdeli balta-keskilerin döküm sonrası dövülerek şekillendirildiği anlaşılmıştır. Maden buluntuların yapımında kullanılan bakırın izabe yoluyla elde edilmiş olabileceği düşünülmektedir [Umurtak 1996c:56-59]. İnsan Kalıntıları: Kuruçay'ın İlk Kalkolitik yerleşmelerine ait üç mezar ortaya çıkarılmıştır. İkisi yetişkin; biri ise 5/6 yaşlarında bir çocuğa aittir; üçü de basit; toprak mezarlardır. Her üçünün de yatış yönü farklıdır; ikisi hocker pozisyonundadır. Birinin göğsünün üzerinde yassı bir taş levha; bir diğerinde ise birkaç tane iri taş bulunmaktadır. Son Kalkolitik döneme ait çoğunluğu ev tabanlarının altında 50 çömlek mezar ile dört basit gömü ortaya çıkarılmıştır. Çömlek mezarlar çocuklara; diğerleri yetişkinlere aittir. Kemiklere yapışık olarak bulunan kumaş parçaları; ölülerin kumaşla sarıldıklarını göstermektedir. Yanlarına armağan bırakmak geleneği yoktur. Yerleşmede yaşamış olan tahmini nüfus ile bulunan mezar sayısı arasındaki fark; Kalkolitik mezarlığın yerleşme dışında olabileceğini düşündürmüştür. Bu amaçla yapılan çalışmalarda ise mezarlığa rastlanamamıştır. İskeletler üzerinde yapılan incelemeler; Kuruçay Kalkolitik insanının morfolojik açıdan günümüz insanlarından farklı olmadığı sonucunu vermiştir [Duru 1988a:67; 1994:18; 1996a:24; Deniz 1994: 78; 80]. Hayvan Kalıntıları: İlk Kalkolitik dönemin 10-7. yapı katlarında yaban sığırı (Bos primigenius-Bos taurus); koyun/keçi (Ovis/capra); yaban domuzu (Sus scrofa); tek tırnaklılar-at (Equus); yaban sığırı veya karaca (Bos primigenius/Cervidae); yaban koyunu (Ovis ammon); yaban mandası (Bos bufalo); alageyik (Cervus elaphus) ile türleri tanımlanamamış etçillere; kemiricilere ve kedigillere ait kemikler bulunmuştur. Morfolojik değerlendirme sonucu; bunların gereği gibi evcilleşmedikleri; çoğunun yaban olduğu anlaşılmaktadır [Deniz-Şentuna 1989:176; Deniz 1994:78-81]. Son Kalkolitik yerleşmelerde bulunmuş hayvan kemikleri arasında yaban sığırı (Bos primigenius) ilk sırayı alır; bunu geyikgiller; koyun-keçi; at; domuz; etciller izler. Kedigiller; ayıgiller ve kemirgen türleri ise çok az olmakla birlikte mevcuttur. Analizler; koyun; keçi ve sığırın kontrollü olarak olarak yetiştirildiğini ancak tam anlamıyla evcilleştirilmemiş olduklarını göstermiştir [Deniz 1996:87-88]. Bitki Kalıntıları: Kuruçay besin ekonomisinde buğday türlerinin (Triticum vulgare sp.) tüketildiği yanmış buğday tanelerinden anlaşılmaktadır. Florayı oluşturan diğer bitki kalıntılardan çayır otları (Poaceae) ve iğne yapraklıların yanısıra (Pinaceae) geniş yapraklı (Labiate) bir bitkiden çatı örtüsü yapımında yararlanıldığı sanılmaktadır [Deniz 1983:119; 123; Deniz-Şentuna 1989:177]. Son Kalkolitik yerleşmelerde bulunan bitki kalıntılarının tümü 3; 6 ve 6A katlarındaki yanık alanlandan ele geçmiştir. Ana ürünleri emmer buğdayı; altı sıralı kabuklu arpa (Hordeum vulgare); mercimek (Lena culinaris) ve keten (Linium usitassimum) oluşturmaktadır; mürdümük (Lathyrus sativus ya da L.cicera)ise hem özgün bir bitki olması hem de çok sayıda bulunmuş olması açısından önemlidir [Nesbitt 1996:89-93]. İlginç bir başka buluntu Son Kalkolitik'in 6A yapı katının tapınağının tabanında serili olarak bulunan hasırdır [Duru 1996a:12]. Diğer: Son Kalkolitik'in 6. katında bulunmuş ve bir kenarı delinmiş bir midye ile istiridye kabukları süs amacıyla kullanılmıştır [Umurtak 1996b:55].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Kuruçay'da Son Neolitik ile İlk Kalkolitik yerleşmeler arasında uniform bir kültürden söz edilebilirken; Son Kalkolitik ile birlikte yeni bir yaşam süreci başlamıştır. İki kültür arasında gözlemlenen farklılıklar; Son Kalkolitik dönem kültür özellikleri; Kuruçay'a eski yerleşiklerle ilişkisi olmayan yeni insan topluluklarının geldiğini göstermektedir. İlk Kalkolitik yerleşmenin mutlak tarihlendirmesi için alınan kömürleşmiş bir ağaç örneği GÖ 7214±38 tarihini vermiştir. Göreli tarihlendirme; Kuruçay'ın çağdaşları ile yapılan karşılaştırmalara göre; Kuruçay İlk Kalkolitik 7. yapı katının sonu; MÖ 5100-5000 dolaylarına tarihlendirilmektedir [Duru 1983b:34; 1994:91]. Son Kalkolitik'in 6 ve 6A yapı katlarından elde edilen tarihler ise GÖ 4740-4620; düzeltilmiş tarihlerle MÖ 3620-3350 yıllarını vermektedir. Son Kalkolitik'in tüm yapı katları birlikte ele alındığında ise 14C tarihlerine göre; 6A-3. kat yerleşmeleri MÖ 3800-3200 arasına konmaktadır [Duru 1996a:102].


Liste'ye