©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Araçlar / Resuloğlu

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Araçlar / Resuloğlu
Türü:
Höyük ve Mezarlık Alanı
Rakım:
m
Bölge:
İç Anadolu
İl:
Çorum
İlçe:
Uğurludağ
Köy:
Resüloğlu
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:

     


Yeri: Çorum il merkezinin batı-güneybatısında; Uğurludağ İlçesi'nin batısında; Deliçe Çayı'nın doğu yakasında; Resuloğlu (Kaleboynu) Köyü 900 m kuzeybatısındadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Araçlar ya da Keseli Pınar Mevkii olarak bilinen kesimde yer aldığı belirtilmektedir. 70x50 m ölçülerinde küçük bir höyük ve 100 m güneyinde karşı sırtta bir mezarlık alanı keşfedilmiştir. Karşısındaki mezarlık alanı kaçak kazılarla büyük ölçüde tahrip edilmiştir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1989 yılında T. Sipahi ve T. Yıldırım tarafından saptanan Resuloğlu'nda 2003 yılında Yıldırım başkanlığında kazı çalışmalarına başlanmıştır. Kazı alanında daha önce kaçak kazılar nedeniyle tahrip olanlarla birlikte toplam 157 mezar bulunmuştur [Yıldırım-Ediz 2008:443]. Mezar sayısı 2007 kazılarında 201 iken 2008 kazılarıyla birlikte 249'a yükselmiştir [Yıldırım-İpek 2010:28].
Tabakalanma:
Buluntular: Mimari: 2004 yılı kazı çalışmalarında çoğunluğu taş sandık ve küp şeklindeki mezarların bir kısmı; geçmiş yıllardaki kaçak kazılarla tahrip edilmiş; önemli bir kısmı ise sağlam ele geçmiştir. Mezarlar; arazinin topografyasına bağlı olarak; üzerinde yer aldığı sırtın güney kesimde 1.30 cm; kuzeye doğru ilerledikçe 2.20 cm derinliğe kadar inmektedir. Aralarındaki mesafe fazla değildir. Zaman zaman üstüste gömülere de rastlanmıştır. Ölü hediyeleri; aralarında fazla bir zaman farkı olmadığını göstermektedir. Mezarlarda tam bir yön birliği bulunmamakla birlikte; bir kısmının özellikle taş sandık mezarların; doğu-batı istikametinde yer aldığı gözlenmiştir. Küp mezarların bir kısmının ağızları doğu ve güneydoğuya; diğerlerinin ise batı ya da kuzeye bakmaktadır. Ölülerin başları çoğunlukla batı yönünde olmakla birlikte; bu kuralı bozan mezarlara da rastlanmıştır. İskeletlerin çok azı sağlam vaziyette korunabilmiştir. Bazı mezarlar aynı devrin sakinleri tarafından soyulmuş; zaman zaman özellikle taş sandık mezarlara ait taşlar yerinden çıkarılarak veya içerisindeki iskelet bir kenara itilerek ikinci gömü için kullanılmıştır [Yıldırım-Ediz 2006:57]. Yerleşme dışı bir mezarlığa ait; küp ve sanduka mezarların var olduğu yüzeyde ele geçen çok sayıda küp parçalarından ve taşlardan anlaşılmaktadır. Mezarların büyük bir kısmı yassı andezit veya kireçtaşı bloklardan yapılmış taş sandık tipinde; diğerleri küp mezar şeklindedir. Bebekler ve çocuklar çömlek ya da küpçüklere; yetişkinler iri küplere gömülmüştür. Küplerin ağızları genellikle yassı taşlarla kapatılmış ve etrafı kalker taşlarla doldurulmuştur. Bazen bu taşların arasında da mezar eşyası olarak bırakılmış kaplara rastlanmıştır. Bazı mezarların ise ağızları çömleklerle kapatılmıştır; ender olarak da kil ile kapatılan örneklere rastlanmıştır. Henüz basit toprak mezarlar bulunmamıştır. 2004 yılı çalışmalarında B açmasının kuzeyinde açığa çıkartılan ve mezarların hemen üst seviyesinde yer alan mimari kalıntılar ve küçük buluntular konut ihtiyacının artmasıyla mezarlık alanının bir bölümünün İTÇ'nin geç evrelerinde yerleşim alanı olarak kullanıldığını düşündürmektedir. 2004 yılında 10 adet taş sandık tipinde mezar bulunmuştur. Uzunlukları 70-160 cm arasında değişen mezarların derinlikleri ise yaklaşık 60 cm kadardır. 2005 yılında; 2004 yılında sayısı 87'yi bulan taş sandık ve küp mezarın bulunduğu B açmasının kuzey; güneydoğu ve güneybatısındaki alanların araştırılması ve özellikle açmanın kuzey kesiminde tespit edilen mimarlık kalıntılarının mezarlık alanıyla bağlantısının ortaya çıkarılması hedeflenmiştir. Kuzeydoğudaki açmada sadece bir kısmı korunabilen yapı kalıntılarının bir veya iki sıra düzensiz kalker taşlardan oluşan temelleri ve bazı odalara ait taş döşemeleri tespit edilmiştir [Yıldırım-Ediz 2007:212]. B açmasının kuzeydoğusunda eski evrenin hemen üzerinde yer alan dikdörtgen planlı odalardan oluşan bir başka yapıya ait mimari kalıntı tespit edilmiştir. Bu alanda mezarların hemen üst seviyesinde yer alan mimarlık kalıntıları ve küçük buluntular; nüfusa paralel olarak konut ihtiyacının arttığını ve mezarlık alanının bir bölümünün İTÇ'nin geç evresinin yapılarının altında kaldığını göstermektedir. Yapının kuzeybatı kesimindeki açmada; bulunan bazı küp mezarların yerleri taş çevriklerle belli edilmiştir. Bu yeni küp mezarlar mezarlığın tahmin edilenden daha geniş bir alana yayıldığını ortaya koymaktadır [Yıldırım-Ediz 2007:213]. 2006 yılında İTÇ III mezarlığındaki kazı çalışmalarına devam edilmiş ve 150 adet mezar ortaya çıkarılmıştır. Üç tip mezar görülmektedir: üzeri taşlarla veya bir çömlekle kapatılmış küp mezarlar, küçük çocuklar ve bebekler için daha küçük boyutlu (50 cm yüksekliğinde) küpler, ve çevresi ile üzeri ince taş levhalarla kapatılmış sandık mezarlar. Küpler genelde aynı doğrultuda durmakta ve açılarak yeniden kullanılmış oldukları anlaşılmaktadır. Sırtüstü olanlar da dahil olmak üzere iskeletlerin tümü bükülü olup yüzleri genelde güneye bakmaktadır [http://cat.une.edu.au/page/resuloglu; 24.11.2009, 12:13]. 2008 yılında doğu yamacında sandık, küp ve toprak mezar tipinde 8 mezar ortaya çıkarılmıştır [Yıldırım-İpek 2010:22]. B açmasında 2007 yılında ortaya çıkarılan taş temellerin hemen yanında korunmuş taban kısmında ele geçirilen seramiğe göre kalıntılar İTÇ'nın ikinci yarısını temsil etmektedir. Evler terkedildikten sonra bu bölümün mezarlık olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır [Yıldırım-İpek 2010:24]. B açmasının batı-kuzeybatı ve güneybatı bölümünde açığa çıkaırlan mezarların çoğu kuzeydoğu-güneybatı ya da doğu-batı yönünde yerleştirilmiş küp veya çömlek mezarlardır. Bu alanda toplam 30 mezar tespit edilmiştir. Bazı küplerin ağzı yassı sal taşıyla kapatıldıktan sonra bazısının ağzı da çeşitli formlarda çömleklerle kapatıldıktan sonra üzerleri taşla desteklenmiştir. Bazı mezarlarda, defin işlemi sırasında küp mezarların üzerine toprak atıldıktan yaklaşık 1-1,5 m çapında kabaca daire şeklinde taş çevriklerle mezar yerleri belli edilmiştir [Yıldırım-İpek 2010:25]. Açığa çıkarılan basit ağız kenarlı, armudi gövdeli, omuzlarında karşılıklı yatay kulpları bulunan bir mezar küpü Resuloğlu'nda az rastlanan örneklerdendir. B açmasının güneybatısı mezarların en yoğun göründüğü kesimdir. Bu alanda yer alan küp mezarların arasında iki taş sandık mezar bulunmaktadır. Bu mezarlardan birinin taban kısmı taş döşelidir [Yıldırım-pek 2010:26]. 2009 yılında, F27 ve 30 karelerinde, ikisi taş sandık, dördü küp mezar olmak üzere toplam 6 mezar ortaya çıkarılmıştır. F27 karesinde doğu-batı aksında yer alan taş sandık mezar, 1.70 cm uzunluğu ve 74 cm genişliği ile bugüne kadar Resuloğlu'nda açığa çıkarılan en büyük örneği oluşturmaktadır. B Açması'nın Delice Vadisi'ne bakan güney bölümünde, esas mezarlık alanının güney uzantısını tespit etmeye yönelik çalışmalar (A 31, AA31, AB 31) üç ayrı karede gerçekleştirilmiştir. Biri taş sandık, diğerleri küp ve çömlek olmak üzere yetişkinlere ve çocuklara ait toplam yedi mezar açığa çıkarılmıştır. 2009 yılı kazıları, özellikle esas mezarlık alanının kuzey ve kuzeybatı bölümünde kalan Eski Tunç Çağı mimarlık kalıntılarının daha da yoğunlaştığını ortaya koymuştur. Böylelikle Resuloğlu'nda birbirlerine çok yakın iki ayrı höyük yerleşimi ile birlikte, esas mezarlığın hemen kuzey ve kuzeybatı kesiminde, şimdilik iki ayrı mimarlık katından oluşan üçüncü bir yerleşiminin varlığı daha ortaya konulmuştur. Kuzeybatı kesimde yer alan iki ayrı mimarlık katına ait temellerin özellikle üst seviyeye yani I. kata ait olanları büyük ölçüde tahribat görmüştür. Mezarların üzerini örten veya kapağı destekleyen taşlar, I. seviyenin temel taşlarının cinsi ve karakteri ile uyum göstermektedir. Açmanın kuzey kesiminde yer alan I. seviyenin duvarları yüzeyin hemen 50 cm altındadır. Yan yana iki sıra halinde düzenli taşlardan oluşmuş temellerin çoğu kare ya da dikdörtgen planlı, birden fazla odalı evlerin duvarlarına aittir. I. kata ait binaların, bir alt seviyede bulunanlara göre daha büyük ve hacimli oldukları anlaşılmaktadır. Bazı evlerin oda genişlikleri, korunan duvarlara göre 3.5 m ile 6 m arasında değişmektedir. Bu kata ait kısmen korunmuş iki yuvarlak planlı fırın, odaların köşelerinde yer almaktadır veya uzun duvarlarına yaslanmıştır. I. kat mimarisinde dikkat çeken bir başka plan şekli yuvarlak plandır. Açmanın kuzeybatı köşesinde, birinci kata ait iki veya üç odalı yan yana inşa edilmiş binalar açığa çıkarılmıştır. Binaların büyük ölçüde boşaltıldıkları anlaşılmaktadır. B açmasının kuzeybatısında bu yıl açığa çıkarılan ve yüzeyin 1.40 m altında yer alan II. mimarlık seviyesine ait yapıların temelleri, I. seviyedekilere nazaran daha incedir. Temeller ortalama 40 cm genişliğindedir. Bazı temellerin üzerinde duvarlara ait kerpiç kalıntılar kısmen korunmuştur. II. kata ait en iyi korunmuş evlerden biri açmanın kuzey bölümünde yer almaktadır. Kare planlı yapının doğu ve kuzey kesiminin tabanı taş döşelidir. Yapının güney duvarına yakın kesimde yer alan bir odası kare planlıdır. Odanın kuzeye bakan kapı açıklığının hemen önündeki taş döşeme içinde çatıyı destekleyen ağaç direk yuvası yer almaktadır. Taş döşemeli yapının güneyinde yer alan komşu evin yaklaşık kare planlı odası ve diğer odaya ait kerpiç platformu korunmuştur. I. katın duvarı altında kalan platformun kuzey uzantısında bir ocak yeri mevcuttur. Kare planlı odanın tabanı altında ele geçirilen bir sandık tipinde mezar, ikinci katın intramural gömü adetine tanıklık etmektedir. B açmasının kuzeydoğusunda, I. katın temelleri altında 8.80 m uzunluğunda kuzey güney aksında II. kata ait uzun dikdörtgen odalı bir bina yer almaktadır. Binanın oval bir fırını mevcuttur [Yıldırım-İpek 2011:349-352]. İTÇ'ye tarihlenen II. yapı katında ekin kuyuları saptanmıştır. 1 No'lu ekin kuyusu yuvarlak planlı ve 160 cm çapındadır. Bu kuyunun 30 cm güneyinde, doğu-batı yönünde 70x120 cm boyutlarında 4 parça taş plakadan oluşan bir mezarın üst kapak örgüsü ile karşılaşılmıştır. Yüzeyden 140 cm derinlikte yer alan bir çocuğa ait taş sanduka mezar II. yapı katı için intramural niteliktedir. 2 No'lu ekin kuyusu yuvarlak planlıdır ve korunan üst kısmı kerpiç duvarlarla çevrili ve iç tarafı yoğun andezit levhalardan oluşmaktadır. Kuyunun kuzeyindeki alanda bozulmuş bir fırın tabanı tespit edilmiştir. AF 26 ve AF 25 plan karelerinde bulunan kerpiçten kare planlı mekan D mekanı olarak adlandırılmıştır. Mekan içindeki andezitten ince plakaların basit gıda-hububat saklama çevriklerini oluşturduğu ve bir nevi depo işlevi gördüğü anlaşılmıştır. D mekanının kuzeybatı yönünde 180x115 cm boyutlarında, oval bir fırına ait taban ortaya çıkarılmıştır. D mekanı ile ilgili olabilecek diğer birimler; mekanın doğusunda birbiri ardına uzanan C ve B mekanları olarak adlandırılan küçük mekanlardır. B açmasının kuzeyinde yer alan içten içe 390x680 cm ölçülerindeki I. kata ait mekan, kuzey-güney yönünde inşa edilmiştir. Mekanı çevreleyen duvarlar, kireçtaşı ve az sayıda andezit plaka taşlardan oluşturulmuş çift sıra örgülü, çamur harç kullanılarak yapılmıştır. AF/24-AE/25-AE/24-AD/25 plankarelerinde İTÇ'ye ait 2 evreli mimarlık kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. I. evreye ait 4.20x4.30 m ölçülerinde kuzey-güney yönünde uzanan A mekanı olarak adlandırılan bir mekan vardır. I. kat A mekanının alt seviyesinde II. kata ait 6.60x3.00 m ölçülerinde ortalama 50 cm genişliğinde tek sıra örgülü duvarlardan oluşan büyük bir yapı ortaya çıkartılmıştır. B alanında 10 tanesi küp, 1 tanesi taş sandık olmak üzere 11 adet mezar ortaya çıkarılmıştır. Güneydoğu yerleşim yerinde DÇ'ye ait doğu surunun güney ve kuzeyinde, hemen alt seviyesinde İTÇ'ye tarihlenen 4 odalı (A, B, C, D odaları) bir yapı açığa çıkarılmıştır. ZR/36-ZP/36 plankarelerinde 6 adet kuzey-güney aks üzerinde dairesel formlu ekin kuyuları bulunmuştur. Bu yıl ilk kez çalışılan kuzeybatı yerleşim yeri kazılarında masif kerpiç bloklardan oluşan ve güneybatı-kuzeydoğu yönünde uzanan büyük bir duvar ile birlikte bir iç mekanın ("Mekan A") köşesi açığa çıkarılmıştır. 2013 yılında, mezarlığın güneydoğusunda yer alan höyükte çalışmalar yürütülmüştür. 2012 yılında kazısına başlanan E Odası'nın (İTÇ, II. kat) doğusunda, I. (DÇ) ve II. (İTÇ) tabakalarda kullanılmış olduğu düşünülen bir bölme ortaya çıkarılmıştır. Bu bölme odaya sonradan eklenmiştir. K, L, J odalarıyla aynı yapı kompleksine ait ZT/36 plankaresinde, C odasında çalışmalar yürütülmüştür. Bu alandaki kalıntıların bir kısmı DÇ'ye ait surun altında kalmıştır. Surun altında, C odasının doğu ve batı duvarları ortaya çıkarılmıştır. Bu duvarların en üst duvar taşları korunabilmiştir. Odanın doğu duvarında, K odasına açılan bir kapı mevcuttur. Bu kapının genişliği yaklaşık 80 cm'dir. Yangın geçirmiş olan odanın enkazı içinde İTÇ'ye ait buluntular ele geçmiştir. Üst kattan düştüğü anlaşılan taş dikme kaidesi, odanın iki katlı olduğunu göstermektedir. Üst katın enkazı içinde bulunan kaba çömlekler, el baltası, perdah taşları, dilgi, ocak kaidesi, ağırlık ve ağırşaklar, üst katın üretim ve günlük işlerin sürdürüldüğü bir yer olarak kullanıldığına işaret etmektedir. C odasının alt katında, kuzeybatı köşede kubbeli bir fırın açığa çıkarılmıştır. Fırın oval formludur. Fırının üzerinde yaklaşık 67 cm genişliğinde bir açıklık mevcuttur. Bu açıklık, dumanı tahliye etmek amacıyla kullanılmıştır. Odanın kuzeydoğu köşesinde 118x156 cm boyutlarında, yuvarlak formlu bir ocak bulunmuştur. C odasının kuzeyinde yer alan D odası yaklaşık 440x105 cm boyutlarındadır. Odanın taş duvarları sıvalıdır. Tabanı, diğer odalarda olduğu gibi sıkıştırılmış topraktandır. Oda dolgusunda çok sayıda İTÇ çanak çömleği ve el taşları bulunmuştur. Odanın depo olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Yerleşmenin kuzeyinde yer alan mekanların güneyinde, İTÇ'ye ait 20 tahıl deposu tespit edilmiştir. Böylece tahıl depolarının sayısı 39'a ulşamıştır. Bu depoların tümü ana toprağa açılmıştır. Yuvarlak planlı ve düz tabanlıdır. Bunların çoğunda arpa ve buğday depolanmıştır [http://www.ttk.gov.tr/templates/resimler/File/Kazilar/2013/18-2013_Resuloglu.pdf, 2.7.2016, 17:26]. Çanak Çömlek: Mezar çukurlarından ve çevredeki toprak içinden Çorum Yöresi için tipik İTÇ çanak çömlek parçaları toplanmıştır. İTÇ'ye ait kahverengi; kırmızı; siyah renkli astarlı; el yapımı çanak çömlek parçaları ele geçirilmiştir. Mezar buluntularının çoğunluğu Alaca Höyük; Kalınkaya; Oymaağaç ve Balıbağı mezarlarına bırakılanlarla yakın ilişki içindedir [Yıldırım-Ediz 2005:193-196]. Mezar küplerinin çoğunluğu orta dereceli ısıda fırınlanmıştır. Acele hazırlanmış; iyi pişirilmemiş örnekler de vardır. Kırmızı; kahverengi ve kahverenginin tonlarında; bazen siyah renkte astarlanmış küplerin bir kısmının omuzlarında düğme; silindirik kabartma gibi döneme uygun bezemeler vardır. Mezarlarda ele geçirilen çanak çömleğin genelini maşrapa; vazo; tabak; çömlek ve tek kulplu çanak gibi formlar oluşturur. El yapımı çanak çömlek kırmızı; kahverengi ve siyah renkte astarlanmıştır ve itinalı olarak perdahlanmıştır. Bazı kapların omuz ve gövdeleri; MÖ 2. binyılın ikinci yarısına ait; Orta ve Kuzey Anadolu çanak çömleğinde olduğu gibi paralel yivlerle bezenmiştir. El yapımı geniş yayvan çanaklar ve geniş karınlı çömlekler Alaca Höyük'te olanlarla paralellik gösterir. 2004 yılında ele geçen ilginç örneklerden biri; bir küp mezarın ağzına kapatılmış olarak bulunan el yapımı; çift kulplu ve emzikli kaptır. 2005 yılında kuzeydoğudaki açmada bulunan odalardan birinin kısmen korunan tabanı üzerinde yerinde dağılmış el yapımı bir tabak; çift kulplu bir kap ve bir maşrapayla birlikte bir silex alet ele geçirilmiştir. B açmasının kuzeybatı bölümündeki çalışmalarda açığa çıkarılan mezarların çoğunluğunu küp mezarlar oluşturmaktadır. Yüzey seviyesinin 1.5 m altında yer alan küplerin bir kısmı büyük boydadır. Bazılarının omuzlarında silindirik düğmelerden oluşan süslemeler bulunmaktadır. Mezarların çoğunun ağzı doğuya bakmaktadır. Kapak taşlarına rastlanmayan iri küp mezarların döneminde karıştırıldıkları veya soyuldukları anlaşılmaktadır. Küp mezarların hemen yakınında tespit edilen taş dizileri; özel bir mezar yeri hazırlama veya mezar yerini bir çevrikle belli etme düşüncesiyle ilgili olmalıdır. B açmasında güneye ve batıya doğru ilerledikçe taş sandık mezarların sayısında azalma olduğu görülmektedir. Resuloğlu'nda 2005 yılı çalışmalarında ele geçirilen 30 küp mezardan korunabilen örneklerin çoğunluğu; form özellikleri ve ölü gömme adetleri açısından önceki yıllarda ortaya çıkarılanlardan farksızdır. Küplerin bir kısmının ağızlarının taşlarla; bir kısmının ise sadece yuvarlak karınlı; gri veya siyah astarlı çömleklerle kapatıldığı görülmektedir. Bu yıl açığa çıkarılan ve üst seviyeye ait; kaliteli hamurlu; açık kırmızı astarlı ve omuzu yatay yiv bezemeli bir mezar küpüne Resuloğlu'nda ilk kez rastlanmaktadır. Ölü hediyelerinin sayısı da 2005 yılı çalışmalarında artmıştır. Mezarların içine ve dışına bırakılan muhtelif hediyeler; pişmiş toprak; taş; kemik ya da madenden yapılmıştır. Pişmiş toprak ölü hediyelerinin çoğunu özel surette hazırlanmış çanak çömlek oluşturmaktadır. Siyah renkte astarlı ve iyi perdahlı metal taklidi kapların omuzları ve gövdeleri paralel yivlerle bezelidir. Alacahöyük ve Maşathöyük örneklerinden sonra; Resuloğlu mezarlarından bu tipe ait zengin bir kap kacak koleksiyonu açığa çıkarılmaktadır. Kırmızı ya da kahverengi astarlı; perdahlı emzikli kaplar; maşrapalar ve vazolar; Orta Anadolu'nun kuzeyindeki yerleşimlerden tanıdığımız; çoğu günlük işlerde kullanılan tipte ancak mezar eşyası olarak özel üretilmiş örneklerdir. Bu hediyelerin ikinci grubunu kahverengi ya da siyah hamurlu ağırşaklar oluşturmaktadır. Ağırşaklar çoğunlukla kadın mezarlarına bırakılmıştır. Ayrıca kolyeler; frit; fayans; böcek kabuğu; uzonit; akik; amatist ve bronz boncuklar da şahsi süs eşyaları olarak bırakılmıştır. Özellikle bebeklere ve yenidoğanlara ait mezarlarda ele geçirilen örnekler oldukça renkli bir görünüme sahiptir [Yıldırım-Ediz 2007: 214-215]. 2006 yılında bulunan küplerin çoğunluğu kaba hamurlu ve az pişmiş olmakla birlikte daha itinalı, iyi fırınlanmış kırmızı ya da kirli krem astarlı örneklere de rastlanmıştır. Küplerin çoğunun omuzlarında karşılıklı olarak yerleştirilmiş düğme ya da silindirik kabartma biçimli bezeme mevcuttur. Bölgede omuzları bu tarz süslenmiş pithosların örnekleri son derece azdır. Bebek ve çocuklara ait olanlar kızmızı astarlı ve son derece geniş karınlıdır. Çorum yöresinde bol miktarda kullanılan çömlek tipinin en iri örneklerini oluşturmaktadır [Yıldırım-Ediz 2008:444]. Ölü hediyesi olarak bırakılan çanak çömleğin bir kısmı küplerin hemen yanına; çoğunlukla ağız kenarlarına yakın bir yere; bir kısmı da mezarların içinde bulunmuştur. Mezarların yanına bırakılan S profilli çömleklerin yanı sıra daha küçük fincan ya da maşrapa formunda kaplara rastlamak mümkündür. S profilli çömleklerin dışında; omuzlarında tutamakları bulunan; iç ve dış astarları farklı renkte çömlekçikler bölgenin sevilen kaplarıdır. Pithosların içine bırakılan çömleklerin bir kısmı; siyah astarlı ve nokta; çizgi bezemelidir. Bezemeli çömleklerde siyah astarlıların yanı sıra kırmızı ya da kahverengi astarlı örnekler de bulunmaktadır. Siyah astarlı; parlak perdahlı çömleklerin bezeme teknikleri Maşat Höyük ve Horoztepe'de İTÇ sonuna tarihlenen örneklerden farksızdır. Daha küçük boylu mezar kapları arasında Alaca Höyük'ten tanınan kapaklar da bulunmaktadır [Yıldırım-Ediz 2008:446]. 2008 yılında B açmasında ağzı geniş bir çömlekle kapatılan küp mezarın dışında son derece kaliteli, 7 ayrı parçadan oluşan, iki ayrı renkte astarlı çanak çömlek ele geçmiştir. Bu bölgede bir mezarın dışına ölü hediyesi olarak bırakılmış bu kadar çok sayıda kaliteli kap kacağa ilk kez rastlanmaktadır. Siyah astarlı vazoların üzerine kapatılan kapaklar tezat oluşturacak şekilde kırmızı astarlıdır. Kapaklardan birinin tutamak deliğinde keten iplere ait izler korunmuştur. Böylelikle, kapların içlerine sunu sıvısı ya da yiyecek bırakıldıktan sonra kapakların keten bağlar ile vazoların omuzlarındaki delikli tutamaklara bağlandıkları anlaşılmıştır [Yıldırım-İpek 2010:26]. 2009 yılında, B açmasında mezarın üzerini örten taş yığınının hemen yanına, üzeri bir çanakla kapatılmış, karşılıklı yatay kulpları olan bir çömlek bırakılmıştır. Esas ve oluşturan küplerin tipleri ve astarları daha önce burada açığa çıkarılan küplerden farklıdır. I. katın yıkıntıları arasında ele geçirilen saman katkılı el yapımı çanak çömlek parçaların çoğunluğunu, açık kahverengi ya da devetüyü hamurlu, açık kırmızı veya kahverenginin tonlarında astarlı ve perdahlı, fincan, çömlek, maşrapa ve çanak formlu örnekler oluşturmaktadır. B açmasında, taban üzerinde, fırın çevresine dağılmış kap kacakların bir bölümü kahverengi hamurlu, kırmızı ya da kahverengi astarlı meyveliklere aittir. Fırınlı odanın kuzey duvarı dibine bırakılmış, içerisinde bir bebek iskeleti bulunan bir vazo ele geçirilmiştir. Kahverengi-gri astarlı, uzun boyunlu vazo bu tabakada ilk kez temsil edilmektedir. II. katın çanak çömleklerine bakıldığında, ele geçirilen örneklerin çoğunluğunu el yapımı, saman ve kum katkılı, siyah, devetüyü, kahverengi, kırmızı bazen de içi siyah, dışı kırmızı astarlı ve perdahlı grubu oluşturmaktadır. Bazı maşrapaların ağızlarının hemen altında ensize bezeme görülmektedir. Siyah astarlı bir tabağın iç kısmına uygulanan silintili beyaz boya geleneği, Resuloğlu için yeniliktir. Sağlam ele geçirilen kaplar arasında keskin karınlarında düğmecikler bulunan vazocuklar, fincanlar ve minyatür kaplar yer almaktadır. II. katın enkazında bulunan gri hamurlu, siyah astarlı küre gövdeli bir kaba ait parçalar çark işidir ve Resuloğlu'na yabancıdır [Yıldırım-İpek 2011: 349-352]. 2011 yılı çalışmalarında II. kat A yapısı olarak adlandırılan mekanın batısındaki fırının tabanında gövdeden üst kısmı eksik olan pişmiş topraktan bir çömlek, mekanın tabanında pişmiş toprak meyvelik, damga mühür ve tezgah ağırlığı ele geçmiştir. Güneydoğu yerleşim yerinde ortaya çıkarılan 4 odalı yapının A odasından 1 adet tek kulplu çanak ve iki adet çömlek, C odasından dokumada kullanılan prizma şeklinde bir pişmiş toprak ağırlık ele geçmiştir. Maden: Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde saklanan Resuloğlu kökenli bir grup madeni silahın bu mezarlardan çıktığı kesindir. Kazılarda ele geçen madenden yapılmış ölü hediyelerini bakır; bronz; gümüş; altın ve elektrum örnekler oluşturmaktadır. Hemen hemen her mezarda iskeletlerin göğüs üzeri veya çevresine bırakılmış bronz iğnelere rastlanmıştır. Yuvarlak; küre ve armut başlı iğnelerin bir kısmı mezarlara bırakılırken özellikle bükülmüştür. Bazı metal iğnelerin başları Maşathöyük; İkiztepe ve Oymaağaç mezarlarında bulunan örneklere paralel olarak geometrik yivlerle bezenmiştir. 2004 yılında ele geçen bronzdan çift topuz başlı iğnenin şimdilik Resuloğlu'na özgü bir örnek olduğu düşünülmektedir. İğnenin baş şekli akik kolye tanelerini formundadır. Erkeklere ait mezarlarda ele geçen silahların sayısı artmıştır. Bronz sap delikli baltalar; Orta Anadolu'nun kuzeyine özgü tipleri temsil etmektedir. Bunların yanı sıra metal hançerler; bronz ve kurşundan kaplar; kolye; küpe; altın veya bronz kulak tıkaçları; bronz saç halkaları; bilezik ve halhallardır. 2004 yılında ilk defa bulunan bronz boyunluklar; teknik ve şekil bakımından Oymaağaç ve Troia'dakilerle paralellik gösterir. Genç bir kadın mezarında bulunan saç halkasının tipi Ur kral mezarlarında bulunanlara benzer. Madeni ölü hediyelerinin büyük çoğunluğunu ise bronzdan yapılmış silah ve kap kacakla birlikte bronz; gümüş; altın ve elektrumdan yapılmış süs eşyaları oluşturmaktadır. Bronz iğneler en çok bırakılan ölü hediyeleridir. Metal iğnelerin en sevilen tiplerini yuvarlak veya küre başlı iğneler oluşturmaktadır. Diğerleri oval; armut biçimlidir. Başları dilimli ve gövdeleri delikli iğnelere de ilk kez rastlanmıştır. Başları paralel yivlerle bezenmiş bronz iğneler; Oymaağaç; Maşathöyük ve İkiztepe örneklerinden sonra zengin bir koleksiyon oluşturmaktadır. Üst seviyeye; İTÇ'nin geç evresine ait bir küp mezarda; iskeletin kaburga kemikleri arasına bırakılmış bir bronz iğnenin yuvarlak başı üzerindeki sarmal bezemeler Orta Anadolu iğnelerinde ilk kez görülmektedir. Hem yetişkin hem de çocuk mezarlarında ele geçen halhalların teknik ve şekilleri; Hasanoğlan heykelciğinin ayaklarında gösterilenlerin tam paralelidir. Orta Anadolu'nun kuzeyinde yaygın şekilde kullanılan; ince saplarında bir veya birden fazla perçinli; üçgen yüzlerinin ortası zırhlı hançerlere 2005 yılı kazılarında ilk kez rastlanmıştır [Yıldırım-Ediz 2007: 216-217]. 2006 yılında bulunan iğne tipleri; önceki yıllarda açığa çıkarılan örneklerdir. Bunlar arasında vazo başlı; çift topuz ve ortası dellikli; küre başlı iğneler dikkati çekmektedir. Bir yetişkinin dizleri üzerine bırakılmış; konik başlı ve üzeri bezemeli iğneye İTÇ'de ilk kez rastlanmaktadır [Yıldırım-Ediz 2008:446]. Mezarlara bırakılan bronz kapların bir kısmı sağlam olmakla birlikte bir bölümünün parçalanarak mezarların içine ya da kapak taşları arasına atıldıkları gözlenmiştir. Parçalanmadan bırakılanların da elde büküldükten sonra iskeletin göğüs hizasına ya da kolların yanına kondukları tespit edilmiştir. Sağlam örneklerin sayısı azdır. İlk kez görülen bir uygulama da bronz bir fincanın; iskeletin serçe parmağına takılı olarak bırakılmış olmasıdır. Analiz sonuçlarında bronz kaplardaki kalay oranının yüksek olduğu anlaşılmıştır. Ölü hediyeleri arasında az sayıda madeni silah da bulunmaktadır. Bronzdan bir asa / topuz başı ile bir sap delikli baltaya Resuloğlu'nda ilk kez rastlanmıştır. Baltanın şekli; Orta Anadolu'da daha sonra Hitit döneminde karşımıza çıkacak olan sap delikli baltaların bir prototipidir [Yıldırım-Ediz 2008:447]. 2008 yılında B açmasında bir küp mezara bırakılan süs eşyaları arasında akikli kolye dizisi arasına yerleştirildiği tahmin edilen gümüş disk biçimli üç kolye tanesine Resuloğlu'nda ilk kez rastlanmaktadır. Ayrıca, biri masif diğeri bronz üzeri kaplama damga mühür formunda iki çift altın küpe de ele geçmiştir. 2008 yılı sonuçlarına göre Resuloğlu mezarlarına bırakılan en fazla madeni süs eşyalarını bronz iğnelerin oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bronz iğneler arasında vazo başlı, yivliveya yivsiz, küre ya da basık küre başlı tipler sayıca fazladır. Mezarlara bırakılan bronz boyunlukların sayısı artmaya devam etmektedir. Bir çocuk mezarına bırakılan uçları kanca ve ilmek biçimli boyunluk Resuloğlu'nda görülen yeni bir tipe aittir [Yıldırım-İpek 2010:27-28]. 2011 yılı çalışmalarında II. kat A yapısı olarak adlandırılan mekanın tabanında bronz bir bız ele geçmiştir. İnsan Kalıntıları: Sandık mezarlarda çoğunlukla ölülerin hocker tarzda gömüldükleri belirgindir. Başları batı ya da güneybatı yönündedir. Bu durum küp mezarlarda da sıkça görülmüştür. Taş sandık mezarlarda çoğunlukla tek bir iskelete rastlanmıştır ancak 2004 yılı çalışmalarında üst üste gömülmüş iki iskeletin olduğu mezarlar da bulunmuş ve 46 küp mezar açığa çıkartılmıştır. Kısmen korunabilen iskeletlere göre; ölülerin baş kısmının çoğunlukla küpün dip kısmına geldiği anlaşılmıştır. 2005 yılında kuzeydoğudaki açmada bulunan odalardan birinin kısmen korunan tabanı üzerinde bulunan bir küp mezarda hocker tarzda yatırılmış ve kısmen korunmuş iskeletin ayak bileği üzerinde başı yivlerle bezemeli bronz bir iğne ele geçmiştir. Küp mezarın dışında da bir maşrapa ile mezar küpünün dip kısmına bırakılmış pişirilmemiş tezgah ağırlıkları açığa çıkarılmıştır [Yıldırım-Ediz 2007: 212]. B açmasının kuzeydoğusunda eski evrenin hemen üzerinde yer alan dikdörtgen planlı odalardan oluşan bir başka yapıya ait mimari kalıntısının kuzeybatı kesimindeki açmada; yüzeyin yaklaşık 1 m altında açığa çıkarılan ve bir bebeğe ya da yeni doğana ait bir çömlek mezar; Resuloğlu'nda bu tipe giren çömlek mezarların sayısını yediye yükseltmiştir. Çömlek mezarların çoğunluğu üst seviyeye ait bebek veya yenidoğanlaraa it mezarlardır. Ağızları; ince yassı; levha biçiminde andezit taşlarla kapatılan çömleklerin hemen yanına; çoğunlukla siyah astarlı ve perdahlı metal taklidi kaplar; ölü hediyesi olarak bırakılmıştır [Yıldırım-Ediz 2007: 213]. 2005 yılı tespitlerine göre küp mezarların içine hoker tarzda yerleştirilen ölülerin baş kısımları çoğunlukla kübün ağız kısmına; ayakları ise küpün dip kısmına uzatılmıştır. Bazen bu uygulamanın tam tersi de görülmektedir. Ölüler genellikle sağ ya da sol yanlarına yatırılmış; kollar çoğunlukla dirsekten bükülmüş; eller yüz; çene hizasında ya da baş altında bırakılmıştır [Yıldırım-Ediz 2007: 214]. 2006 yılı çalışmalarında açığa çıkarılan mezarların bir kısmının kendi döneminde soyulduğu ortaya çıkmıştır. Dönemlerinde soyulan mezarlara ait çoğu pişmiş toprak ya da bronz ölü hediyesi mezarların içinde karışık toprakta veya çevresinde bulunmuştur. 2006 yılında açığa çıkarılan mezarların tümü küp mezar şeklindedir. Bunların çoğu kuzeydoğu-güneybatı ya da doğu-batı istikametindedir. Çok az örnek kuzey-güney aksına yerleştirilmiştir. Küplerin ağzı daha önceki yıllarda olduğu gibi yassı taşlarla ya da çömleklerle kapatılmıştır. Ağzı açık olan mezarların kapak taşlarının daha sonra kullanılmak üzere söküldüğü düşünülmektedir. İri boy küplerin bazılarının dip kısmının kırılarak aynı doğrultuda ikinci bir pithos yerleştirildiği iki ayrı iskeletin ele geçirildiği gömme tarzı; aynı aileye mensup bireylerin öteki dünyada da birlikte olma düşüncesiyle açıklanabilir. Yetişkinlere ait mezar küplerinin boyları 60-130 cm arasında değişmektedir. İskeletler çoğunlukla hocker pozisyonundadır. Ayaklar genellikle sola doğru yatırılmakla birlikte 1-2 mezarda; sırt üstü bırakılan iskeletin ayaklarının; doğruca karnına doğru çekildiği gözlenmiştir. Kollar çoğunlukla bükülmüş ve eller çene hizasında bırakılmıştır. İskeletlerin başları hem küplerin dibine; hem de ağzına bakmaktadır. Yüzler sola ya da güneye dönüktür. Küplerin boylarının yetmediği durumlarda iskeletin başının dışarı doğru uzatıldığı ve üzerinin ikinci bir çömlekle kapatıldığı görülmektedir [Yıldırım-Ediz 2008:444-445]. E28 plan karesinde yer alan ve doğu-batı istikametinde hoker tarzda yerleştirilmiş bir çocuğa ait iskelet Resuloğlu'nda açığa çıkarılan tek toprak mezar tipinde gömüdür. Çocuğa ait tek mezar hediyesi boynundaki akik, frit, fayans ve bakır boncuklu kolyesidir [Yıldırım-İpek 2010:22-23]. Hayvan Kalıntıları: 2004 yılı kazılarında bazı taş sandık mezarların kapağı kapatıldıktan sonra uzun veya dar kenarlara paralel olarak bırakılmış sığır ayakları ele geçmiştir. Bu ölü hediyesi olarak bırakılmış "bos indicus" cinsi sığırların ayaklarının tırnaklı oluşu bu parçaların yenmeden ya da pişirilmeden mezarın yanına bırakıldıklarını göstermektedir [Yıldırım-Ediz 2006:58]. 2006 yılı çalışmalarında bir küpün ağzının yanına bırakılmış halde bir yaban sığırı iskeleti bulunmuştur; bunun mezar yiyeceği olarak bırakılmış olduğu düşünülebilir [http://cat.une.edu.au/page/resuloglu; 29.5.2008; 16.06]. Diğer: Mezar hediyeleri arasında çok sayıda akik, frit, fayans ve deniz kabuklarından yapılmış kolye de vardır. 2005 buluntularının en ilginçlerinden biri; İkiztepe ve Tekeköy örneklerinde olduğu gibi; bir hançer üzerinde korunmuş kumaş parçasıdır. Yapılan incelemelerde kumaşın keten ipliklerle dokunduğu saptanmış; dokumada kullanılan iplerin boyandığı anlaşılmıştır. Silahların sarıldığı kumaşlar dışında; mezarlarda ele geçirilen metal takılar üzerinde de; farklı kumaşlara ve dokumalara ait izler saptanmış olması; Resuloğlu bireylerinin şahsi giysileriyle gömülmüş olduklarını düşündürmektedir [Yıldırım-Ediz 2007: 211-217]. 2006 yılında ele geçirilen takılar içinde küpelerin sayısı artmıştır. Damga mühür formlu küpeler taş üzerine altın kaplama; gümüş ya da altın örneklerle temsil edilmektedir. İskeletlerin başlarının iki yanında ele geçirilen küpelerin bir bölümü Alaca Höyük mezarlarında açığa çıkarılan ve düğme olarak tanımlanmış örneklerin tam paralelidir. Bezemesiz tiplerin yanında; kurs kaideleri geometrik bezemeli ya da çiçek biçimli küpeler; altın ya da gümüşten yapılmıştır. Kaidesi haç görünümlü küpe şimdilik Resuloğlu'na has bir örnektir. Sade tasarımlı frit; siyah taş ya da bronz boncukların yanında; kurs biçimli bronz pandantifler Resuloğlu mezarlarında hayli yaygındır. Bazı örneklerde akiklerin arasına deniz kabuğu; uzonit ve bronzdan kolye taneleri yerleştirilip daha canlı bir tasarım elde edilmiştir. Resuloğlu sakinlerince bol miktarda işlenen akiğin kaynağı Ankara/Çubuk'ta aranmalıdır. 2006 buluntuları arasında fayans ve altın boncuklardan oluşmuş ve ortasında levha biçimli iki svastikanın kullanıldığı örnek; bölge sanatı için yeniliktir. Çoğu mezarda ayak bilekleri üzerinde yerinde korunmuş masif bronz halhalların sayısı artmaktadır [Yıldırım-Ediz 2008:446-447]. Bir küp mezarda rastlanan alabaster idol Resuloğlu'nda tek örnektir. İdolün elbise askısı ve boynundaki süs eşyaları çizgilerle belirtilmiştir [Yıldırım-Ediz 2008:447]. 2009 yılında açığa çıkarılan küçük boyutlu taş sandık mezara ait birkaç süs eşyası arasında görülen siyah taştan, her iki kenarı testere ağzı biçimli iki delikli bir boncuk tanesi, bölgenin süs eşyası sanatı için yeniliktir [Yıldırım-İpek 2011: 349].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Resuloğlu mezarlığında sürdürülen kazılar; Delice ve Kızılırmak'ın birleştiği bu bölgede tarım ve hayvancılıkla uğraşan; aynı zamanda çevredeki maden ve hammadde kaynaklarını kullanabilen bir toplumun sosyal yaşamı ve ve ölümden sonraki inançlarıyla ilgili önemli sonuçlar vermektedir [Yıldırım-Ediz 2006:59]. 2006 yılı kazılarında höyüğe bakan yamacın hemen yakınında doğu ve güneydoğuda bulunan; ölçüleri standardın dışında yaklaşık 2 m'yi bulan taş sandık mezarların varlıklı kesime ait olduğu düşünülmektedir [Yıldırım-Ediz 2008:444]. Mezarların yanında bulunan ve ölü yemeği ile ilgili bir uygulama olan kemikler ise Alaca Höyük prens ve prenses mezarlarında karşımıza çıkan bir adetin; halk mezarlarında da yaygın bir şekilde uygulandığını göstermiştir. Bilindiği gibi kurban töreni ve ölü yemeğini belgelendiren bu adette; sığırların baş ve ayakları kesildikten sonra pişirilmeden ölüye sunuluyor; geri kalan kısımlar ise ölü yemeğinde kullanılıyordu. Böylelikle; hem ölü hem de geride kalanlar ölü yemeğine iştirak ettirilmiş oluyordu [Yıldırım-Ediz 2008:445]. 2008 yılında ortaya çıkarılan bir mezardaki bronz iğne, bu tür özel surette bükülen ve daha çok çenenin altında ele geçenlerin, giysilerin iki yakasını tutturmak için kullanılmış olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca, doğu yamacında ele geçen bir altıgen piramit başlı iğne Orta Karadeniz Bölgesi'nde MÖ II. binyıla tarihlenen örneklerin öncüsü olmalıdır [Yıldırım-İpek 2010:23].


Liste'ye