©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Karaoğlan Mevkii

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Karaoğlan Mevkii
Türü:
Höyük
Rakım:
1050 m
Bölge:
Ege
İl:
Afyonkarahisar
İlçe:
İhsaniye
Köy:
Yaylabağ
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
İTÇ II İTÇ III

     


Yeri: Afyon il merkezinin kuşuçumu 20 km kuzeyinde; Afyon-Eskişehir karayolunun yaklaşık 20. km'sinde; Gazlıgöl kaplıcası kavşağının güneydoğu köşesinde; benzinliğin yanındadır. Karayolunun doğu tarafında kalan höyüğün ulaşımı çok kolaydır. Höyük; Karaoğlan Mevkii'nde yer aldığı için önce Karaoğlan Höyüğü olarak adlandırılmış [İlaslı 1992:95]; daha sonra olasılıkla Ankara yakınlarındaki Karaoğlan Höyüğü ile karıştırılmaması için ismi Karaoğlan Mevkii olarak değiştirilmiştir.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Höyük yol seviyesinden yaklaşık 3 m yükseklikte; 80-120 m çapında oval biçimli yassı ve yayvan bir tepedir. Batıdaki kesitinden kültür dolgusunun kalınlığının 2 m geçmediği saptanmış [Topbaş et al. 1998:şek.15]. Ana toprağa inilmek için N 8 karesinde yapılan sondajda 1.2 m'de ana toprağa ulaşılmıştır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1986 yılında burada yapılması düşünülen akaryakıt istasyonu izni için Afyonkarahisar Müzesi'ne başvurulması üzerine saptanmış; 1987 yılında höyüğün batı yamacında istasyon ve dinlenme tesisinin yapılacağı alanda ve kuzey yamacında A. İlaslı yönetiminde sondaj çalışması gerçekleşmiştir. 1990 yılında da alttaki temellere ait taşların sökülmesi üzerine T. Efe'nin katılımıyla yine Afyonkarahisar Müzesi'nden A. Topbaş-A. İlaslı'nın başkanlığında tekrar kazılmıştır. Bu ikinci dönem kazısı tepenin güney yamacında gerçekleşmiştir. Yerleşme; 2005 yılında Frig Vadisi Turizm Kuşağı Projesi kapsamında yapılan arazi çalışmaları sırasında tekrar belgelenmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Höyükte yaklaşık 100-150 yıl süren ve çeşitli yapı evreleri olan (en az üç yapı evresi) araştırmacılar tarafından İlk Tunç Çağı II. evreye tarihlenen bir yerleşmeye ait kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca kuzey kesimde ve batı kesitinde az sayıda İlk Tunç Çağı III. evreye ait çanak çömlek parçaları varsa da bu evreye ait mimari yoktur.
Buluntular: Mimari: Kent örgütlenmesinde bir yerleşim olduğu; kuleli bir sur duvarı ile bu duvara yapışık yapıların varlığından anlaşılmaktadır. Kent surunun en iyi izlendiği kesim yerleşimin güney kısmıdır. Bu surun; tepenin yamacına; yuvarlam biçimli yerleşmenin tümünü çevreleyecek şekilde inşa edildiği görülmektedir. Yapı tekniği olarak bazen 1 m yüksekliğinde iri taşların dışa gelecek şekilde itinasız yerleştirildiği; aralarının ise moloz taşlarla doldurulduğu bir tekniğin olduğu izlenmektedir. Surun genişliği 100 ile 150 cm arasında değişmektedir. Güney kesimde üç adet kule veya bastion bu müdafaa duvarını güçlendirmektedir. Kulelerin aynı boyutlarda yapılmadığı ortadakinin büyük olmasından anlaşılmaktadır. Surun güneydoğu köşesinde giriş olarak yorumlanan bir boşluk bulunmuştur. Bu boşluktaki direk taşı buranın ayrıca bir sundurmaya sahip olduğunu göstermektedir. Doğu kulesinin yanında yapılan sondajda sur duvarının dış yüzünün; diğer yan duvarlara nazaran derine indiği anlaşılmıştır. Sur duvarının üst kısmının nasıl devam ettiği bilinmemekle beraber kerpiçten yapıldığı ileri sürülebilir. Surun içindeki olası sivil yapılar ise bir merkeze dönük radial planda yerleşmişlerdir. Bu yapılara ait birkaç oda; kuzeybatı kesim ile güney kesimindeki büyük kulenin yanında ortaya çıkmıştır. Dörtgen; yamuk biçimli mekanlardır. Yapıların arasında taş döşeli sokaklar vardır. Yapım tekniğinde küçük moloz taşların çamur harçla yerleştirildiği görülür. Büyük kulenin yanındaki bir mekanda yapılan kazıda alt evrede odanın kuzeyinde iki basamakla inilen bir kapının var olduğu üst evrede ise bu kapının örüldüğü görülmektedir. Merkezde ise Demircihöyük gibi olasılıkla bir avlu ya da meydanın var olabileceği düşünülmektedir [Topbaş et al. 1998:25]. Köyün büyük bir yangın geçirdiği anlaşılmıştır. Mekanlardan birinde toprak zemine gömülü büyük küpler ile dokuma ağırlıkları saptanmıştır. Çanak Çömlek: Bu endüstri bulguları incelendiğinde tek bir kültür evresinin olduğu görülmektedir. Hakim mal türü; İç Batı Anadolu Bölgesi'nin İlk Tunç Çağı II evresi kırmızı astarlı ve açkılı malıdır. Gri ve siyah mal örnekleri ise azdır [Topbaş et al. 1998:38]. Kırmızı astarlı ve açkılı mal; devetüyü hamurlu ve devetüyü yüzey renkli mal; kumlu mal; iyi pişirilmiş mal ve beyaz boyalı mal olmak üzere dört alt gruba ayrılmaktadır. Yine Karaoğlan Mevkii'nde İlk Tunç Çağı III. evreye tarihlenen ve Altıntaş yöresinde görüldüğü için Altıntaş kırmızı-portakal renkli astarlı malı adı verilen maldan çok az sayıda örnek vardır. İTÇ II evre biçimlerine göz attığımızda ise kaseler; gaga ağızlı testiler; çömlekler; ağıza doğru daralan gövdeli derin çömlekler; tabaklar ve küpler gibi biçimler bulunmaktadır [Topbaş et al. 1998:40-41]. Kapların yiv; kabartma ve boya olmak üzere üç tip bezeme ile süslendiği gözlenmektedir. Yiv bezeme; İç Batı Anadolu Bölgesi'nin İlk Tunç Çağı için çok karakteristiktir. Özellikle gaga ağızlı testilerin kulpları yapım sırasında burularak ve kısmen de şekillendirilerek yivli görünüm alması sağlanmıştır. Bazı tutamakların dış yüzleri de biribirine paralel yiv-oyuk hatlarla süslenmiştir. Kabın gövdesinin üst kısmındaki düğme şeklinde çıkıntılar süsleme amacıyla konmuştur. Astarsız zemin üzerine kırmızı veya kırmızı renk astar üzerine beyaz-bej boya ile yapılmış bezemeler çok çeşitlidir. Kırmızı boya bezemeler kaselerde iç yüzde uygulanmıştır. Dış yüz bazen kırmızı astarlı bazende kırmızı astarın motif yapacak şekilde kabın yüzüne sürülmemesiyle oluşan motifli bırakılmıştır. Şevronlar; yılan benzeri dalgalı çizgiler; noktalar karışık yönlü çizgiler gibi motifler yapılmıştır. Kil: Açık kahverengi yüzey renkli pişmiş toprak hayvan figürini; ağırşak; üzeri bezemeli ağırşak gibi bulgular çok az sayıdadır. Sürtme Taş: Yeşil renkli sap delikli bir taş balta parçası ile kolları ve disk başı kırık olan idol İlk Tunç Çağı kültürünün diğer ögelerini teşkil etmektedir. Karaoğlan Mevkii küçük buluntu açısından fakirdir. Bu da belki kazılan alanın çoğunlukla sur kısmı olmasından kaynaklanmaktadır.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Karaoğlan Mevkii; küçük bir yerleşime sahip olmasına rağmen; kalın sur duvarı ile korunduğu için; olasılıkla önemli bir kenti bünyesinde barındırmaktadır [Topbaş et al 1998:şek.2]. Tümü açılmamakla beraber; Eskişehir Demircihöyük tipinde bir kent dokusuna sahip olduğu yorumlanabilir. İç Batı Anadolu Bölgesi'nin İTÇ II evresinde; kuzey ve güney kültürleri arasında bir basamak görevini gören yöresel bir kültür ile karşı karşıya kaldığımız anlaşılmaktadır. Küçük buluntuları açısından Kusura; Beycesultan ve Demircihöyük yerleşmeleri ile benzer bulgular vermektedir.


Liste'ye