©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Karain Mağarası

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Karain Mağarası
Türü:
Mağara
Rakım:
360 m
Bölge:
Akdeniz
İl:
Antalya
İlçe:
Merkez
Köy:
Yağca
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Çanak Çömlekli

     


Yeri: Antalya il merkezinin 27 km kuzeybatısında; Yağca Köyü'nün hemen kuzeydoğusundadır. Antalya'ya asfalt bir yolla bağlanmaktadır. Bu açıdan ulaşımı çok kolaydır. Kodu V 19 / 1.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Mağara Çam (Katran) Dağı'nın kalker oluşumlu dik yamaçlarında bulunan; Çadır Tepesi içinde; doğal olarak açılmıştır. Üç büyük boşluktan/gözden oluşan mağaranın ışıklı olan en dış gözünde; A-E harfleri verilen beş küçük göz yer almaktadır. Ele geçen bulgulara göre; Kalkolitik Çağ'da bu gözlerin tümünde yerleşilmediği anlaşılmaktadır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Karain Mağarası; ilk defa Kılıç Kökten tarafından; öğrencisi olan Fikret Ozansoy ile birlikte 1946 yılında; Antalya yöresinde ünlü Gurma (Kurma) Mağarası'nı incelemeyi amaçlayan bir araştırma sırasında saptanmıştır. 1946 yılında mağaranın ağzı kalın bir traverten kuşağı ile kaplı olduğundan içine kolaylıkla girilememiş; ancak daha sonra ağızdaki bu travertenler dinamitle patlatılarak içerisi etraflıca araştırılabilmiştir. Mağaranın günümüz zemininde bazı yontma taş aletlerin bulunması; Kökten'in burayı kazmaya karar vermesine yol açmıştır. 1946 yılındaki kazı ilk ışıklı boşluğun içinde batı kenarında "A" gözünde başlatılmıştır. Kökten tarafından yöneltilen kazılar; 1946 yılından 1972 yılına kadar aralıklı olarak sürmüştür. 1946-72 yılında yapılan çalışmalarda; mağaranın B ve E gözlerinde; en üst tabakada; Kalkolitik Çağ çanak çömleklerine rastlanmış ve mağaranın bu çağda uzun bir süre kullanılmış olduğu ileri sürülmüştür. Türkiye arkeolojisinin temel taşlarından biri olan Kökten'in 1974 yılında ölümü üzerine uzun bir zaman dilimi süresince mağaradaki kazılara ara verilmiştir. Kökten'in son yıllardaki kazılarına ekip üyesi olarak katılan Işın Yalçınkaya; çeşitli arkeolojik seviyelerde bulunacak olan yontma taş endüstrilerini tabakalar içindeki yerine oturtarak; tabakalanma sorunlarına çözümlemeler getirmek; mağaranın fosil hayvan kalıntıların tümünü saptamak; bitki tozları ve tortul analizleri yapabilmek için örnekler almak amacıyla 1985 yılından itibaren arkeolojik kazılar yeniden başlamıştır. 1985 yılında ise mağaranın B gözünde; I. Yalçınkaya yönetiminde yapılan kazıda; Kökten'in açmalarının dışında; girişten 13 m uzaklıkta; ancak 4 metrekarelik bir alanda; en üstteki 130 cm kalınlıktaki kültür toprağı içinde; bu çağa ait çanak çömlek parçalarına rastlanmış ve mağaranın Kalkolitik Çağ tabakalanması ortaya çıkmıştır [Yalçınkaya 1987:23]. Yalçınkaya yönetimindeki kazılar; önce Tübingen Üniversitesi'nden H.J. Müller-Beck; daha sonra Liege Üniversitesi'nden M. Otte'un katılımları ile uluslararası bir proje niteliğinde 2014 yılına kadar sürdürülmüştür. Mağaradaki kazılar 2015 yılından beri H. Taşkıran tarafından gerçekleştirilmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Kökten tarafından yönetilen kazılarda; mağaranın en üst tabakasında; çeşitli çağlara ait karışık malzeme içinde Neolitik Çağ'a tarihlenen buluntuların da var olduğu bildirilmekte ancak bunlar hakkında ayrıntılı bir bilgi verilmemektedir. Bu malzemenin mağaranın B gözünde bulunduğu iddia edilmesine karşın Yalçınkaya'nın; B gözünde; Kökten'in kazı çukuru dışındaki alanda gerçekleştirdiği kazıda yalnız Kalkolitik Çağ buluntuları elde edilmiştir. Kökten'in kazılarında Neolitik Çağ'a ait malzemenin bulunup bulunmadığı bir sorun olarak karşımızdadır. B Gözü Tabakalanma: Yapılan son çalışmalar sonucunda B Gözü'ndeki tabakalanmanın Holosen ve Pleistosen sedimanlardan oluştuğu anlaşılmıştır. Holosen katmanları, "H" harfiyle adlandırılmış ve 5 farklı jeolojik birime ayrılmıştır. Pleistosen katmanları ise "P" harfi verilerek belirtilmiş ve 10 jeolojik birime ayrılmıştır. Bu ayrımlar jeolojik birimlere dayanmaktadır. Bu nedenle kültürel farklılıklara işaret etmezler. Buna göre; Holosen katmanları: H.I: Günümüz ve yakın geçmiş ile birlikte Bizans-Roma buluntuları. Olasılıkla mağara terasının iskan edildiği döneme ait çöplü alanı. H.II: İTÇ ve Kalkolitik Çağ buluntularının karışık olarak ele geçtiği seviye. H.III: Çoğunlukla Kalkolitik buluntular. H.IV: Kalkolitik Çağ ve Geç Neolitik H.V: Geç Neolitik Pleistosen katmanları: P.I.1 ve P.I.2: Epipaleolitik P.I.3: Üst Paleolitik'ten Epipaleolitiğe geçiş evresi. P.II: Üst Paleolitik Dönem P.III: Orta Paleolitik-Üst Paleolitik geçiş evresi P.IV: Karain Tip Mousterien P.V: Karain Tip Mousterien ve Zagros Tip Mousterien P.VI: Yonga teknolojisi hakimdir. P.IV ile başlayan levallois tekniğinin kullanımı P.VI'da da devam etmektedir. P.VII: Karain Tip Mousterien P.VIII: 6 adet düzeltili yonga, 4 adet kenar kazıyıcı, 1 adet dişlemeli alet ve 4 adet çekirdek bulunmuştur. P.IX: 9 kenar kazıyıcı, 1 levallois uç, 5 düzeltili yonga, 1 düzeltili dilgi, 1 dişlemeli, 1 çontuklu-kenar kazıyıcı bulunmuştur. P.X: 5 kenar kazıyıcı, 2 mousterien uç, 1 çontuklu, 1 düzeltili yonga, 1 dişlemeli alet bulunmuştur. Kenar kazıyıcılar baskındır. P.XI: 1 kenar kazıyıcı, 2 tipik mousterien uç bulunmuştur [Yaman 2012].
Buluntular: Karain B Gözü'nde 2012 yılında gerçekleştirilen kazılar toplam 22 plan karede yürütülmüştür. 2 ayrı jeolojik seviye içinde 65 arkeolojik seviye kaldırılmıştır. Kazı çalışmaları sırasında rastlanan en dikkat çekici bulgu kazık çukurlarıdır. Çeşitli plan karelerde ortaya çıkarılan 16 kazık çukuru Holosen seviyelerde açılmıştır [Yalçınkaya et al. 2014:237-238]. 2013 yılında B Gözü'nde gerçekleştirilen kazılarda, bir önceki yıl bulunan kazık çukurlarının devamı ortaya çıkartılmıştır. 19 kazık çukuru daha tespit edilmiştir. Toplam çukur sayısı 35'e ulaşmıştır. Bu çukurların, mağara içinde kulübe benzeri bir yapı oluşturmak amacıyla kullanıldığı düşünülmektedir [Yalçınkaya et al. 2015:447-448]. Çanak Çömlek: Karain Mağarası'nda eskiye tarihlenebilecek; dışa dönük ağızlı kap parçaları ve yatay tutamaklı kapların var olduğu belirtilmektedir. Mellaart bu çanak çömleği Kızılkaya/Bademağacı çanak çömleğine benzetmektedir [Mellaart 1961b:169]. Todd ise; Kökten'in yayınlarındaki kısıtlı bilgilerden [Kökten 1955:lev.IV] mağaranın en eski çanak çömleğinin Koyu Yüzlü Açkılı maldan olduğundan ve dışa dönük ağızlı kapların hakimiyetinden sözetmektedir [Todd 1980:142]. 2013 yılı kazılarında J 12 ve K12 plan karesinde boğa başı kabartmalı bir çanak çömlek parçası bulunmuştur. Bu parçalar, devetüyü renginde ve mika katkılıdır [Yalçınkaya et al. 2015:448]. Yontma Taş: Makrolitikler, düzeltili yonga ve dilgiler, budanmış dilgiler, çeşitli tiplerde ön kazıyıcılar, taş delgi ve burgu deliciler, dişlemeli ve çontuklu aletler ve az sayıda bulunan orak dilgi ve taş kalemlerden oluşmaktadır. Mikrolitikler arasında ise sırtlı dilgicikler, düzeltili dilgicikler, mikrogravet uçlar ve budanmış dilgicikler görülmektedir. Çekirdeklerin çoğunluğu tek ve iki kutuplu prizmatik çekirdekler, şekilsiz çekirdekler ve çeşitli tiplerdeki tükenmiş çekirdeklerdir [Yalçınkaya et al. 2014:241]. 2013 yılı kazılarında, Geç Neolitik Çağ'a tarihlenen H.V jeolojik seviyesinde düzeltili ve düzeltisiz yonga ve dilgiler, çekirdek ve çekirdek parçaları, makrolitik ve mikrolitik aletler, yongalama artıkları ve kıymıklar bulunmuştur [Yalçınkaya et al. 2015:449]. Hayvan Kalıntıları: Çok sayıda hayvan kemiği ele geçmiştir. Bunlardan makro faunaya ait kemikler mutfak artıkları olarak değerlendirilmiştir. Bovid türlerine ait olduğu düşünülen bu kemiklerin üzerinde kasaplık izleri mevcuttur. Koyun ve keçi türleri baskındır. İskelete ait hemen hemen bütün kemiklerin var olması, bu hayvanların yerleşme yerinde parçalandıklarını düşündürmektedir [Yalçınkaya et al. 2014:241]. İnsan Kalıntıları: 2013 yılı kazılarında I 14 plan karesinde insana ait çene parçası ve parmak kemikleri bulunmuştur [Yalçınkaya et al. 2015:448]. Diğer: Geç Neolitik Döneme ait H.V seviyesinde, H 10 plan karesinde boğa başı formunda taştan şekillendirilmiş bir kolye ucu bulunmuştur. H 13 plan karesinde ise kemik bir yüzük bulunmuştur. Kemik endüstrisi bızlar, kemik uçlar ve delinmiş kemik objelerden oluşmaktadır. Taş, dentalium ile karasal ve deniz kökenli canlıların kabuklarından yapılmış boncuk ve takı objeleri de küçük buluntular arasındadır [Yalçınkaya et al. 2014:240-241]. 2013 yılı kazılarında işlenmiş kemik objeler, kemik kaşık ve kemik iğneler bulunmuştur [Yalçınkaya et al. 2015:450].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Karain Mağarası'nda Neolitik Çağ yerleşmesinin var olduğu tamamiyle Kökten'in verdiği bilgiye dayanmaktadır. 1985 yılında; Yalçınkaya yönetiminde; B gözünde yapılan kazı bu yorumu şimdilik geçersiz kılmaktadır. En üstte bulunan üç tabaka da Kalkolitik Çağ'a tarihlenmektedir. Bu açıdan Karain Mağarası'nı bir Neolitik Çağ yerleşme yeri olarak ilan etmek çok zordur. Belki mağaranın bir tarafında çok kısa süreli bir Neolitik Çağ konaklaması olmuş olabilir. Mellaart; mağarada hiçbir zaman yayınlanmayan mikrolitlerin varlığından söz etmekte ve Karain'i; en azından haritalarında; Neolitik Çağ yerleşmelerinden biri olarak göstermektedir [Mellaart 1975:şek.11 ve 81'deki haritalar]. Tüm bu sorunlara karşılık bu olası bulgular; ASPRO'da 6/1 evresi içinde değerlendirilmektedir [Hours et al. 1994:197]. Neolitik Çağ açısından şüpheli bir yerleşme yeridir. Karain Mağarası'nda, Geç Neolitik Dönem (H.V) yontmataş endüstrisinde radyolarit, çakmaktaşı ve obsidiyen kullanılmıştır. Radyolarit, Kızılin Deresi'nden temin edilmiş lokal bir hammaddedir. Yaygın olarak kullanılmıştır. Çakmaktaşı ve obsidiyenin ise ithal olduğu düşünülmektedir. Makroskobik analizler, obsidiyenin Orta Anadolu kaynaklı olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca Karain Mağarası'na 1 km uzaklıktaki Öküzini Mağarası'nda bulunan obsidiyenlerin kaynak analizi bu malzemenin Orta Anadolu kökenli olduğunu göstermiştir [Kartal 2015:56-57].


Liste'ye