©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Hayaz Höyük

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Hayaz Höyük
Türü:
Höyük
Rakım:
380 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Adıyaman
İlçe:
Samsat
Köy:
Hayaz
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Son

     


Yeri: Höyük; Adıyaman il merkezinin güneyinde; eski Samsat İlçesi'nin 17 km batısında; günümüzde Atatürk Baraj Gölü tarafından su altında bırakılan eski Hayaz Köyü'nün hemen altında bulunmaktaydı. Su altında kalmadan önce Hayaz Köyü'ne ulaşmak çok zordu. Samsat'tan gelen yol Kalburcu Çayı'nda kesilmekteydi.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Atatürk Baraj Gölü oluşmadan önce akan Fırat Nehri ile bu nehre kuzeyden gelerek karışan Kalburcu Çayı'nın birleştiği noktada yer alan Herik Tepesi arasında; hafif tümsü bir yükseltinin Fırat Nehri'ne bakan burnunda yer alan höyüğün batı ve kısmen güney terası üzerinde; baraj gölü suları altında kalmadan önce Hayaz Köyü bulunmaktaydı. Bu köyde oturanlar toprak ve taş elde etmek amacıyla höyükte tahribat yapmışlardı. Yaklaşık 90 m çapında; 9 m yüksekliğinde orta boy bir höyük olan Hayaz iki nehrin birleştiği yerde olması açısından; yerleşmeye uygun bir konumdaydı. Kazı yapıldığı sıralarda yakınında pınar bulunmamakta; burayı yurt yeri olarak seçenler su ihtiyaçlarını yaz kış akan Kalburcu ve Fırat Nehri'nden temin etmişlerdir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Güneydoğu Anadolu bölgesinde; Karakaya ve Atatürk Baraj göl suları altında kalacak olan alanlardaki kültür varlıklarının belgelenmesi ve kurtarılması amacıyla oluşturulan Aşağı Fırat Havzası Yüzey Araştırması Projesi çerçevesinde 1975 yılında Ü. Serdaroğlu yönetimindeki ekip tarafından [Serdaroğlu 1977:117;lev.43;47]; tespit edildiğini; daha sonra M. Özdoğan yönetiminde İstanbul Üniversitesi; Prehistorya Anabilim Dalı öğretim üye ve yardımcılarından meydana gelen ekibin 1977 yılında höyükte yüzey toplaması yapmış olduğunu görüyoruz [Özdoğan 1977:144]. Köylülerin açmış oldukları çukurların kesitinde çok bol miktarda yontma taş endüstrisine ait dilgilerin ortaya çıkışı; özellikle Neolitik Çağ araştırmacılarının ilgisini bu höyüğe çekmiştir. 1979-83 yılları arasında; 1982 yılı haricinde dört mevsim süren bilimsel kazılar ise İstanbul Hollanda Tarih ve Arkeoloji Enstitüsü adına J. Roodenberg başkanlığında yapılmıştır. Hayaz Köyü'nün ulaşımın çok zor oluşu; höyüğün üstünde çağdaş yerleşmenin varlığı gibi nedenler; kazının olanaksızlıklar içinde sürdürülmesine yol açmıştır. Kazı buna rağmen 1983 yılına kadar devam etmiştir. Türkiye arkeolojisinde daha çok Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ bulgularıyla tanınmaktadır.
Tabakalanma: Aşağı Fırat Kurtarma Projesi çerçevesinde 1980; 1981 ve 1983 yılında sürdürülen kazılar; yüzey bulgularına görece farklı tabakaların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Höyüğün çağdaş iskan altında oluşu çok kısıtlı bir alanda çalışılmasına yol açmıştır. Kazıda 4 ana tabaka saptanmıştır. En üstteki 1 tabaka ağırlıklı olarak Bizans Dönemi'ni kapsamaktadır. 1. tabaka gibi 2. tabakada da karışık olarak; çeşitli dönemlere ait malzeme bulunmuştur. 3. tabaka ise hafire göre İTÇ 1 ya da İTÇ 2'ye tarihlenmektedir. 4. tabaka ise Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'a konmaktadır. Buna karşılık yüzey bulguları içinde Kalkolitik ve Orta Tunç Çağı'na tarihlenebilecek çanak çömlek parçaları vardır.
Buluntular: Çanak Çömlek: Hayaz'ın Kalkolitik Çağ'a konabilecek çanak çömlek buluntularını Thissen incelemiştir [Thissen 1985:81-130]. Bu araştırmacıya göre saman yüzlü maldan; süpürge izli veya çakmaktaşı izli maldan parçalar bulunmaktadır. Bunlar içinde; saman yüzlü mallar; Amik F evresi için belirleyici bir mal türüdür. Keban ve Karakaya Baraj alanlarındaki yerleşmelerde çok sayıda bu mal grubundan parçalara rastlanmıştır. Coba kaseleri olarak bilinen çakmaktaşı izli mal ise Sakçagözü Ovası'nın dışında; gene Keban yöresinde Norşuntepe; Korucutepe yerleşmelerinin Son Kalkolitik Çağ tabakalarında ele geçmiştir. Biçimlerden tabak ve kase biçimleri sayıca çoktur [Thissen 1985:şek.1-2].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Hayaz Höyük; üstündeki çağdaş yerleşmeden nedeniyle oldukça tahrip olmuş höyüklerden birisiydi. Özellikle 1 ve 2 tabakalar çok bozulmuş durumda gün ışığına çıkartılmıştır. Bu açıdan yerleşmedeki Son Kalkolitik Çağ'a ait bulgular tabakalanmış olarak saptanamamıştır.


Liste'ye