©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Hasankeyf Höyük

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Hasankeyf Höyük
Türü:
Höyük
Rakım:
m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Batman
İlçe:
Hasankeyf
Köy:
Araştırma Yöntemi:
Yüzey Araştırması
Dönem:

     


Yeri: Yerleşme Batman ilinde, Dicle'nin doğu kıyısında, Orta Çağ'ın en iyi bilinen yerleşmelerinden Hasankeyf'in 2 km doğusunda bulunmaktadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri:
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Hasankeyf Ören Yeri, 1981 yılında 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir. 1986 yılında Mardin Müzesi başkanlığında, M.O. Arık'ın bilimsel danışmanlığında ilk kazılar başlamıştır. Bölgedeki terör ortamı ve ödenek sıkıntıları sebebiyle bir sure ara verilen kazılar 1991 yılında GAP Bölge Kalkınma İdaresi'nin desteğiyle Hasankeyf Tarihi ve Arkeolojik Sit Alanı Araştırma, Kazı ve Kurtarma Projesi adı altında kapsamı genişletilerek yeniden başlatılmıştır. Çalışmalar Sultan Süleyman ve Koç Camii çevresindeki külliyelerle Aşağı Şehir'in merkezinde ve seramik fırınlarında kazı, Mardinike, Yamaç Mahallesi ve Zeynel Bey Türbesi tanında sondaj niteliğinde sürdürülmüştür. P. Schneider ve ekibi tarafından 2001-2003 yılları arasında Er-Rızk Camiisi'nde kazı yaparak harimin bir bölümünü ortaya çıkartmıştır [http://www.hasankeyfkazıları.org.tr/hasankeyf/#arastirma, 11.02.2019; 14:58]. Ilısu Barajı'nın suları altında kalacak olan yerleşmede "Uzun Erimli Eylem Planı" çerçevesinde yeni bir protokolle 2004 yılından 2017 yılına dek Batman Üniversitesi'nden A. Uluçam tarafından yürütülen kazılar günümüzde M. Eliüşük tarafından gerçekleştirilmektedir.
Tabakalanma: Prehistorik tabakalarda kazılan çukurlarda açığa çıkmış Demir Çağı ve Hellenistik dönemlere ait yerleşim verileri dışında, arkeolojik dolguların tümü MÖ 10. binyıla tarihlenmektedir.
Buluntular: Kabaca yuvarlak görünümlü olan yerleşme 150 m çapında ve zeminden 8 m yüksekliktedir. 2011 yılında, hüyüğün merkezinde 10x10 metrekarelik açmalarda çalışılmıştır. Mimari: Höyüğün en geç tabakalarında ortaya çıkarılan yapılar (G12 ve H12 kareleri), olasılıkla yarı dikdörtgen formlu, toprağa gömük bir binanın (Yapı 3) taş duvarlarına aittir. Yapı 3'ün dolgusuna açılmış birkaç çukur da kazılmıştır. Stratigrafik olarak, bu yapılar yerleşmenin prehistorik tabakalarının en geç evresine aittir. Bu çukurların bazılarında, öğütme taşı, büyük taş levhalar gibi büyük taş bloklar ele geçmiştir. Taş levhaların birinde göz biçimine benzer bir kabartma vardır. G12, G13 ve H13 karelerinde, H12 karesindeki gömütler ve yapıların altındaki tabakada, toprağa gömük bir dizi yuvarlak planlı yapı açığa çıkarılmıştır. Bu binaların çoğunun üst kısımları aşınmış olsa da, bazıları 1m den fazla yüksekliğe kadar korunmuştur. Her birinin yapım tekniği aynıdır. İlk önce yuvarlak bir çukur açılmış, sonra çukurun ağzına kadar taş dizileriyle sağlamlaştırılmış bir duvar örülmüştür. Sarı-yeşilimsi bir kil harç kullanılarak yerleştirilmiş daha küçük taş dizilerinin üzerindeki temel için genellikle geniş taşlar kullanılmış ve duvarın üst kısmı düz, iri çakıl taşlarıyla inşa edilmiştir. Son olarak, taş duvar harçta da kullanılan kil ile sıvanmıştır. Yapı 7'de bulunan dışında, farklı tabanlara rastlanmamıştır. Yapı 7'nin tabanı yaklaşık 20 cm'lik taşlarla döşenmiştir. Bu binalar genellikle 3.5-4.5 m çapındadır. En geniş olanın çapı ise 6 m civarındadır. Taban seviyeleri farklılık göstermesi bu binaların tümünün aynı zamanda kullanılmadığını gösterse de, bu binalar yoğun biçimde yerleştirilmiş ve sıklıkla birbirine bitişik konumdadır. Kimi zaman ise alttaki yapıların üzerine yapılmışlardır. Bu binaların dolgusundan çok sayıda hayvan kemiği, yontma taş ve işlenmemiş taşlar ele geçmiştir. Olasılıkla bilinçli bir şekilde doldurulmuş olan Yapı 7'de ise hiçbir buluntunun olmaması dikkat çekicidir. Yontma Taş: Şimdiye kadar ele geçen buluntuların genelinde görülen çekirdek üretim süreci benzer karakterdedir. Buna rağmen, Yapı1/Yapı 8 ve H12 karesinde ele geçen buluntular arasında her bir aletin tipolojik özellikleri ve göreli sıklıklarında kronolojik değişimlerin olması dikkat çekicidir. H12 karesinde ele geçen buluntular arasında Nemrik uçları, genelikle ısı işleminin uygulandığına dair izler taşıyan geniş çakmaktaşı dilgiler üzerine yapılmış ön kazıyıcı ve yuvarlak kazıyıcılar bulunmaktadır. Geometrik mikrolitler, özellikle çeşitkenar üçgen olanlar yok denecek kadar azdır. Nemrik uçları ve geometrik mikrolitlerin çoğu hem obsidiyen hem de çakmaktaşından yapılmıştır. Çakmaktaşı dilgiler üzerine yapılmış kazıyıcı ve çakmaktaşı dilgilerin boyutları H12 karesinde bulunanlardan küçüktür. İnsan Kalıntıları: Yapı 3'ün içinde ve etrafında 12 insan iskeleti ortaya çıkarılmıştır. Özellikle Yapı 3'ün doğu duvarının kenarında bulunan ve üç birey içeren çoklu gömüt dikkat çekicidir. Bunlardan biri hoker pozisyonunda gömülmüştür ve bacak kemikleri üzerinde belirgin bir biçimde siyah renkli şerit izleri görülmüştür. İskeletin anatomik pozisyonunun bozulmamış olması birincil bir gömüt olduğunu düşündürmektedir. Kemiklerin üzerinde görülen şeritlerin nasıl boyandığı (ya da korunduğu) bilinmemektedir. Buna benzer örnekler Körtik Tepe ve Demirköy Höyük'te de görülmektedir. Hayvan Kalıntıları: Özellikle toprağa gömük yuvarlak planlı binaların dolgularından çok sayıda hayvan kemiği ele geçmiştir. Orta boy memeliler arasında koyun hakimdir ve tanımlanan türlerin yaklaşık %50'sini oluşturur. Yaban keçisi, yaban domuzu ve kızıl geyik de yaygındır. Ceylanların da yer aldığı bu buluntu grubunda yabani sığır kemiği bulunmamaktadır. Yerleşmedeki tek evcil hayvan köpektir. Toynaklı hayvanların evcilleştirilmesiyle ilgili kesin veriler yoktur. Küçük boyutlu hayvanlar arasında ise tilkiler, yabantavşanları ve kaplumbağa yer alır. Bitki Kalıntıları: Botanik kalıntılar üzerinde yapılan ilk çalışmalar, yerleşmede tahıl kullanımının nadir olduğunu göstermiştir. Şimdiye kadar analiz edilen flotasyon örnekleri arasında buğday ya da arpaya rastlanmamıştır. Hallan Çemi, Demirköy ve Körtik Tepe gibi yerleşmelerde de tahıllar bitki kalıntıları arasında az yer kaplar. Hasankeyf'te şimdiye kadar bulunan türler arasında, badem, fıstık, çitlembik, mercimek ve türü belirlenemeyen fıstıklar yer almaktadır.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: MÖ 10. binyıla tarihlenen Hasankeyf Höyük Güneydoğu Anadolu'nun yerleşik karakter sergileyen en eski yerleşmelerinden biridir. Yabani ya da evcil tahılların kullanımıyla ilgili çok az veri olsa da, yuvarlak planlı binaların inşasındaki süreklilik yerleşmede sürdürülebilir bir yerleşik yaşamın kurulduğunu göstermektedir. Buradaki durum, daha "evcilleştirme öncesi kültüvasyon"un tartışıldığı PPNA döneminde büyük tohumlu bitkilerin yoğun olarak tüketildiği Orta Fırat'ta yaşanan durumdan farklıdır. Hasankeyf Höyük'te yapılacak olan çalışmalar, diğer çağdaş yerleşmelerden elde edilen verilerle birlikte bu bölgede yerleşikliğin kökenlerini anlamamıza ve Levant bölgesinde yaşanandan çok daha farklı bir senaryo yazılabilmesine katkı sağlayacaktır.


Liste'ye