©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Erythrai

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Erythrai
Türü:
Kent
Rakım:
m
Bölge:
Ege
İl:
İzmir
İlçe:
Çeşme
Köy:
Ildır
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Arkaik Klasik

     


Yeri: İzmir İli, Çeşme ilçe merkezinin 20 km kuzeydoğusunda, Alaçatı Bucağı'na bağlı Ildır Köyü'nde yer almaktadır [Sevin 2001a:255].
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Kuzeybatıda Koryne (Teke/Çolak) Burnu, güneybatıda ise Mesate (Top) Burnu ile sınırlanan bir körfez içinde, bir bölümüne Leopodon adı verilen kıyıda kurulmuştur. Günümüzde Karaada, Tavşan Adası, Yassıada ve Orak Adası olarak isimlendirilen, eskiçağda ise tümüne Hippous denen dört adacığın hemen karşısına konumlanmıştır [Sevin 2001a:90].
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Erythrai 18. yüzyılın başından itibaren arkeolojik yönden araştırılmaya başlanmıştır. 19. yüzyılın ilk yıllarında ise Chandler'i antik yerleşmeyi ilk tespit eden kişi olarak söyleyebiliriz. Daha sonra ise Hamilton, Texier, Waddington, Buresch, Boechk, Weber ve J.M. Cook gibi bilimadamı ve gezginlerin kentle ilgili araştırmalar yaptığı bilinmektedir. 1965 yıllarıdan önce İzmir Müzesi Müdürü H. Gültekin'ini, daha sonra Gültekin ve Akurgal'ı kenti inceleyen bilimadamları olarak sayabiliriz [Bayburtluoğlu 1975:19-22]. Erythrai'da ilk kazılar ise E. Akurgal başkanlığında 1964 yılında yapılmıştır. Aralıklarla 1975 yılına kadar süren ilk dönem kazıları, daha sonra 1977 yılında yine Akurgal tarafından başlatılımış ve 1983 yılına kadar kesintisiz sürdürülmüştür. 1988 yılında Ö. Özyiğit tarafından sondaj niteliğinde kazılar gerçekleştirilmiştir. 2003 yılında AÜ'den Coşkun Özgünel başkanlığında başlatılan yüzey araştırmaları üç yıl sürmüştür. Kazılar 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izniyle yeniden başlamıştır. Kazılar A.G. Akalın tarafından yürütülmektedir [Akalın 2008:299].
Tabakalanma:
Buluntular: Mimari: 1979 yılında gerçekleştirilen kazılarda Athena Tapınağı'nın kuzey ve batı podyum duvarlarının önemli bir bölümü ortaya çıkarılmıştır. Tapınağın kuzey ve batı podyum duvarları bir bütün halinde MÖ 8. yüzyılda, doğu podyum duvarı ise MÖ 6. yüzyılda inşa edilmiştir. Tapınağın güney podyum duvarına ait izlere rastlanmamıştır. Tapınakta yapılan kazılar sırasında yapılan stratigrafik çalışmalarda tapınağın MÖ 545 yılında büyük ölçüde tahrip edildiği, MÖ 530 dolaylarında takviyeli olarak yeniden inşa edildiği anlaşılmıştır. Bu dönemde tapınağın batı yönü genişletilmiş ve bir temenos duvarı ile çevrelenmiştir [Akurgal 1981:31]. 1988 yılında Erythrai'da gerçekleştirilen kazılar neticesinde 1 no'lu açmada toprak yüzeyinden 50 cm derinde duvarlara rastlanmıştır. Buna göre, deniz seviyesinden 0.33 m yüksekte Bizans duvarı, 0.14 m düzeyinde Roma duvarı ve 0.05 m düzeyinde Klasik Dönem tabakası saptanmıştır. 2, 3 ve 4 no'lu açmalarda Roma duvarı 30-35 cm derinlikte, Klasik Dönem duvarı ise 75 cm derinlikte çıkartılmıştır. 7 ve 9 no'lu açmalarda 60 cm derinlikte Roma duvarına, 130 cm derinlikte ise yoğun olarak Geç Klasik - Erken Hellenistik Dönem seramiğine rastlanmıştır. 5 ve 6 no'lu açmalarda 60 cm derinlikte Roma, daha derinde deniz düzeyinde yoğun olarak Klasik Dönem seramiği bulunmuştur. 11 no'lu açmada ise toprak yüzeyinden 135 cm aşağıda, deniz seviyesinden 0.45 m düzeyinde Klasik Dönem duvarına, bu açmanın en derin noktası olan 0.3 m düzeyinde MÖ 6. yüzyıla ait pişmiş toprak lahit parçalarına rastlanmıştır. 12 no'lu açmada deniz seviyesinden 2 m düzeyinde olasılıkla MÖ 5. yüzyılın ilk yarısına ait bir duvar ortaya çıkarılmıştır [Özyiğit 1990:127-130]. 2011 yılı çalışmalarında CT11-011 no'lu açmada çamur harçlı duvarın kuzeye doğru dönerek tam köşe yaptığı kısmın tahrip olduğu görülmüştür. 2 m yüksekliğindeki bu duvarın İTÇ'ye ait olduğu düşünülmektedir. Bu duvarın önünden ciddi miktarda İTÇ çanak çömlek parçaları toplanmıştır. Çanak Çömlek: 1988 yılında gerçekleştirilen kazılarda Klasik Dönem yapılarına ait duvarlar ile birlikte aynı döneme ait seramikler de ele geçmiştir. Yine aynı kazılarda 11 no'lu açmada MÖ 6. yüzyıla ait, üzerinde İon kymationu süslemesi bulunan pişmiş toprak lahit parçası ele geçmiştir [Özyiğit 1990:127-130]. Heykel/Kabartma: 1965 yılından beri sürdürülen kazılarda çok sayıda pişmiş toprak heykelcik ele geçmiştir. Bunların büyük çoğunluğu Arkaik Dönem'e ait olan insan ve hayvan heykelciklerinden oluşmaktadır. İnsan heykelcikleri oturan poloslu ve polossuz kadın heykelcikleri ve ayakta duran poloslu ve polossuz kadın heykelcikleri olarak ikiye ayrılmıştır [Bayburtluoğlu 1997:3]. Ayrıca ele geçen heykelcikler arasında hayvan betimlemeleri ve mitolojik betimlemeler olan örnekler de vardır. Kaz, kuğu gibi genelde her merkezde ele geçen heykelciklerin yanı sıra, 1 adet Sub-geometrik döneme ait at heykelciği de bulunmuştur [Bayburtluoğlu 1997:8]. Bu at heykelciği dışındaki diğer örnekler genelde Arkaik Dönem'e aittir. Bunlar arasında keçi, domuz, baykuş, koyun ve aslan yer alır [Bayburtluoğlu 1997:8-9]. Ayrıca biri çok kötü korunmuş olan siren şeklinde 3 adet rython da vardır [Bayburtluoğlu 1997:9-10]. Erythrai'de bulunmuş diğer pişmiş toprak eserler arasında bildik Klazomenai lahitlerinden farklı süslemeleri kabartma olarak yapılmış lahitler yer alır [Bayburtluoğlu 1997:24-27]. 2011 yılı çalışmalarında CT11-008 açmasında yoğun duvar dizilimi içinde, D2 ile D3 duvarları arasında kalan alanda Geometrik Dönem'e tarihlenen çanak çömlek parçaları ele geçmiştir. D3 ile D5 duvarları arasında kalan alanda Chios seramikleri, Oriyentalizan figürlü parçalar, Geometrik Dönem parçaları bir arada bulunmuştur. Daha derinlerde İTÇ çanak çömlek parçaları da görülmüştür. CT11-011 açmasında kil toprak dolgusu içerisinde İTÇ ve Geometrik Dönem çanak çömlek parçalarının yanında az sayıda parlak perdahlı Attika seramikleri de ele geçmiştir. Sikke: Kentin ilk sikkeleri MÖ 7. yüzyıl ve daha sonrasına ait yazısız elektron sikkelerdir. Fenike standartlarında olan bir sikkenin ön yüzünde yıldız şeklinde bir çiçek, arka yüzünde ise haç şeklinde veya gayrimuntazam quadratum incisum bulunmaktadır. Aynı tarz sikkelerin daha sonra gümüşten darbedildiği ve Milet standartlarında olduğu görülmüştür. MÖ 5. ve 4. yüzyıl sikkelerinde ise Herakles betimi görülmektedir [Bayburtluoğlu 1975:23-25].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Gerek 1979'da, gerekse de daha sonra yapılan kazılarda kentin en erken yapısı olarak Athena Tapınağı ortaya çıkarılmıştır (MÖ 8-7. yüzyılın ikinci yarısı). Ele geçen buluntular arasında yer alan pişmiş toprak lahit parçaları MÖ 6. yüzyıla aittir. Ayrıca kentin Klasik Dönem'den Bizans Dönemi'ne kadar iskan gördüğü anlaşılmıştır.


Liste'ye