©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Basmacı

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Basmacı
Türü:
Tümülüs
Rakım:
m
Bölge:
Ege
İl:
Uşak
İlçe:
Merkez
Köy:
Güre
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Arkaik

     


Yeri: Uşak İli, Merkez İlçesi'ne bağlı Güre (antik adı Bagis) Kasabası'nın 3 km kuzeyindeki Gediz (Hermos) Nehri ile Uşak-İzmir karayolu arasında kalan geniş arazide yer almaktadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Basmacı Tümülüsü, Güre'deki nekropol sahasının merkezi bir yerinde, Gediz Nehri'ne en yakın noktada, yüksek bir doğal tepe üzerindedir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1968 ve 1969 yıllarında defineciler tarafından yığma konisi büyük oranda tahrip edilmesine karşın, mezar odasına ulaşılamamıştır. B. Tezcan tarafından bilimsel araştırmalar gerçekleştirilmiş ancak mezar odası bulunamamıştır. 1989 yılında K. Akbıyıkoğlu'nun yaptığı çalışmalarda mezar odası bulunmuştur [Akbıyıkoğlu 1991:1-24; Özgen-Öztürk 1996:53].
Tabakalanma:
Buluntular: Mimari: Tümülüs doğal bir tepenin üzerine konumlanmıştır. İki krepise sahip olan tümülüsün yığması içerisinde krepislere dik olarak uzanan duvarlara da rastlanmıştır. Tümülüs yığınının batısına doğru yerleştirilmiş olan mezar odası girişi batıda olmak üzere, batı-doğu doğrultulu olarak oturtulmuştur. Mezar odası 2 m uzunluğunda, ön genişliği 1.10 m, mezar girişindeki genişliği 1.33 m olup, kuru duvar tekniği ile yapılmış bir dromosa sahiptir. Mezar odası, dikdörtgen şekilde fakat boyutları farklı andezit bloklardan yapılmış, 2.98x2.40 m ölçülerinde olup, yaklaşık 1.60 m yüksekliktedir. Üstü açık olan odanın 0.95 m genişliğindeki kapısı 0.25 m kalınlığındaki bir kapama taşı ile kapatılmıştır. Mezar odasının içerisinde tabanın oyulması suretiyle yerleştirilmiş bir lahit ele geçmiştir. Kuzey-güney doğrultulu yerleştirilmiş tüfeki taşından yapılmış lahit, oval küvet formlu olup, 2.32x1.04x0.50 m ölçülerindedir. [Akbıyıkoğlu 1991:1-4; Dinç 1993:267-217]. Çanak Çömlek: Oinokhoe, bronzdan yapılmıştır. İskeletin baş kısmının sol tarafında üzerine bronz tabak kapatılmış olarak bulunmuştur. Eser bulunduğunda kaide, gövde, boyun ve kulp birleşme yerlerinden ayrılmış durumdaydı. Yonca ağızlı, kalın ve geniş boyunlu, küre gövdeli, yüksek kaideli eserin boyu 14.5 cm, karın çapı 11.3 cm'dir. Oinochoenin kaidesi, gövdesi ve boyun kısmı ile kulp ayrı parçalar halinde yapılarak birleştirilmiştir. Boynun gövdeye birleştiği omuz kısmında İon kymesine benzer boynu çevreleyen motif bulunmaktadır. Şişkin karınlı eserin üst kısmı biraz basıkçadır. Kulp, şerit şeklinde olup içi boştur. Eser ile birleştiği ağız kenarı ve gövde noktalarından perçin ile tutturulmuştur. Oinochoenin üzerinde az miktarda dokuma parçaları bulunmaktadır. Oinochoe gümüşten yapılmıştır. Kulp, gövde ve kaide olarak üç parça halinde bulunan yonca ağızlı eserin, ağız kenarından gövdeye doğru genişleme gösteren kalın bir boynu vardır. Boynun gövdeye birleştiği yerde çepeçevre kabartma bant vardır. Şişkin küre gövdeli eserin üzeri, dip kısmına nazaran biraz basıkçadır. Dipte halka şeklinde kaidesi bulunmaktadır. Oinochoenin kulbu yassı şerit kulpludur. Ağız kenarına ve gövdeye perçin ile tutturulmuştur. Kulbun ortasında boydan boya zincir şeklinde bir tel uzanmaktadır. Bu tel 1966 yılında kaçak kazılarla ortaya çıkarılan ve yurt dışına kaçırılan İkiztepe buluntularından ele geçen kulp telinin aynısıdır. Aryballos: Pişmiş topraktan yapılmıştır. 5.6 cm yüksekliğe ve 5.9 cm karın çapına sahip eser devetüyü hamurlu, geniş yayvan ağızlı, kısa boyunludur. Gövdenin alt ve üst kısmı basık olup ortası şişkindir. Kalın şerit kulbu bulunan eserde kulp, ağız kenarından çıkarak dik bir kavis yapıp omuz kenarına birleşir. Boynun gövdeye birleştiği yerde omuz üzerinde çepeçevre kahverengi boya ile yapılmış nokta şeklinde bordür vardır. Ayrıca ağız kenarında da ağız deliğine dik olarak çizilmiş boyalı bezemeler bulunmaktadır. Metal Çift Kulplu Tabak: Bronzdan yapılmıştır. Oinochenin üzerine ters şekilde kapatılmış durumda bulunmuştur. 23.1 cm çapında ve 4 cm derinliğinde yayvan kabın dış yüzünün tüm çevresi 12 adet makara şeklinde bezeklerle çevrilidir. Ayrıca kabın ağız kenarına yakın dış çevresi inci dizisine benzer çizgili bir bant ile çevrilidir. Kulpların gövdeye birleştiği yerler İon volütü şeklinde yapılmıştır. Her iki kulp uç kısımlarına doğru incelme göstermekte ve sivri olan uç kısımları volütlere yanlardan birleşmektedir. Kulplar işlemelidir. Tabağın kenara yakın kısmında bulunan çatlak içten üçgen bronz parça ile yamanmıştır. Eserin dış yüzünde ve kulplarda yapışmış durumda dokumalar bulunmaktadır. Çift Kulplu Tabak: Gövde kısmı ahşap kulplar bronzdan yapılmıştır. İskeletin sağ bacağı üzerinde bulunan tabağın gövdesi tamamen çürümüş olmasına rağmen kulplar sağlam durumdadır. Bulunan diğer tabaktan tek farkı ağız çevresinde bulunan makara şeklindeki süslemelerin üzerinin aplike olarak gümüş yarım kürelerle kapatılmış olmasıdır. Sağlam olarak ele geçen kulplar form ve süsleme yönünden bronz tabağın kulplarının aynısıdır. Omphaloslu Tas: Gümüşten yapılmıştır. İskeletin sol bacak kemiği yanında in situ durumunda bulunmuştur. 15.6 cm çapında ve 4.5 yüksekliğinde tasın gövdesi yarım küresel gövdedir. Yuvarlak ve dik ağız kenarlı eserin dip kısmı içte göbekli, dışta ise çukur şeklindedir. Gövdenin iç kısmında birbirine paralel 7 sıra yiv bulunmaktadır. Dış kısım ise düzdür. Gövdenin okside olmuş kısımlarında dokuma parçaları yapışmış durumda bulunmaktadır. Ayna: Gümüşten yapılmıştır. Lahit içerisinde sol el hizasında bulunan ayna 14.9 cm çapında olup disk şeklindedir. Alt kısmında gümüşten yapılmış iki perçin çivisi görülmektedir. Ayna olarak kullanılan yüzey hafif dış bükedir. Kapak: Gümüşten yapılmıştır. 21.6 cm çapında yarım küre şeklindeki kapağın üzerinde oynar durumda ve bir mil parçasıyla kapak kısmına tutturulmuş halka mevcuttur. Milin çevresi içte rozet şeklinde işlenmiştir. Genelde kapağın tamamı, merkezden kenarlara doğru büyüyen, çam kozalağının yapraklarını andırır kabartma yaprak motifleri ile kaplanmıştır. Alabastron: 15.6 cm yüksekliğinde, gümüşten yapılmış alabastron dışa çekik ağız kenarlı olup ağız kenarının çevresi ince altın tel ile çevrilmiştir. Ayrıca omuz kenarın üzerinde de çepeçevre üzeri dik çizgilerle bezeli altın bant bulunmaktadır. Eserin gövdesi, uzun ve oval olup dip kısmı yuvarlaktır. Gövdenin omuza yakın üst kısmında ördek başı iki kulp bulunmaktadır. Her iki kulbun gaga kısımları hariç başlar altın kaplamadır. Gövdenin üst ve alt tarafında içleri ince çizgilerle taranmış şua motifleri vardır. Üst kısımdaki şua motifleridaha sık ve ebat olarak daha küçüktür. Bu iki motif arasında kalan kısımda,yine içleri taramalı zigzag ve üçgen bantlar bulunmaktadır. Üçgen motifli iki bant arasında kalan boşlukta av sahnesi canlandırılmaktadır. İnce çizgiler halinde belirtilen bu sahnede karşılıklı şaha kalkmış,üzerlerinde binicileri olan iki at ile, sağdaki atın arkasında bir kaplanın yaban keçisine saldırışı, soldaki atın arkasında ise yaban öküzüne (?) saldırışı tasvir edilmiştir. Taş Tarak: Kalkerden yapılmıştır. İskeletin bel hizasında bulunan bu parçanın tarağa benzemesine rağmen toka olması da mümkündür. Eserin bel hizasında bulunmuş olması bunun ahşaptan yapılmış bir eserin iç dolgu malzemesi olduğu kanaatini de uyandırmaktadır. Ancak bunun kesinlikle ne amaçla kullanıldığı pek belli değildir. Fincan: Sert kalkerden yapılmıştır. 3.7 cm boyunda ve 4.7 cm gövde çapına sahip, geniş ağızlı, yatay ağız kenarlı ve küre gövdelidir. Kalın cidarlı olan eserin iç haznesi küçüktür.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Yaklaşık 30 günlük bir çalışma neticesinde ortaya çıkarılan Basmacı Tümülüsü, mimari yönden gerçekten ilginçtir. Ortalama 1000 metrekarelik bir yığma içerisinde, oturma alanı itibariyle 8 metrekarelik bir yer kaplayan mezar odasının tavanının olmaması ve oda içerisinde kaba yontu şeklinde işlenmiş bir lahit olması Güre yakınlarında bulunan ve şu ana kadar çıkarılmış mezar odalarına benzememesi yönünden ilginçtir. Bunun yanı sıra bulunan eserlerden birkaçının Frig eserlerine benzemesi, bölgesel özellikten kaynaklanmaktadır. Çünkü Güre, Lydia sınırları içerisinde kalan ve Frigya sınırına oldukça yakın bir yerde bulunmaktadır. Ele geçen buluntulardan aryballos ve alabastron tarihleme yönünden tümülüsün MÖ 6. yüzylın ilk yarısına ait Lydia tümülüsü olduğunu gösterdiği gibi, bu bölgede 1960'lı yıllarda kazılarak yurtdışına kaçırılan Lydia eserlerinin bu bölgeye ait olduğunu tekrar ortaya koymuştur [Akbıyıkoğlu 1991:8; Özgen-Öztürk 1996:53].


Liste'ye