©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Gelinciktepe

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Gelinciktepe
Türü:
Tepe Üstü Yerleşme
Rakım:
845 m
Bölge:
Doğu Anadolu
İl:
Malatya
İlçe:
Merkez
Köy:
Orduzu
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
İTÇ II İTÇ I

     


Yeri: Malatya il merkezinin kuzeydoğusunda; Orduzü Beldesi'nin ve Arslantepe'nin yaklaşık 2 km doğusundaki (kuzeydoğu) kayalık ve sivri yükselti üzerindedir. Gelinciktepe adlı bu yükseltinin güney kesimi doğal bir amfitiyatro görünümündedir ve buraya Markop adı verilmektedir.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Bu kayalık yükseltinin özellikle güneybatıya bakan yamacındaki; kaya sığınakları ve kayalar arasındaki boşluklar yerleşme yeri olarak kullanılmıştır. Üst kısmında erozyon neticesinde büyük kaya blokları ortaya çıkmıştır. Bu kayalardan kopan daha küçük boyutlu parçalar yamaçlara dağılmış bir durumdadır. Bu yükselti; doğal olarak kolayca müdafaa edilebilecek bir konumdadır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1962 yılında saptanan [Puglisi 1964:9] yerleşme yeri; 1965-66 yıllarında Aslantepe kazılarına parelel bir şekilde İtalyan Arkeoloji Enstitüsü adına; S.M. Puglisi başkanlığındaki bir heyet tarafından kazılmıştır. Gelinciktepe'nin önemi; Markop adı verilen güney kesiminde yer alan ve bilim dünyasına 1933 yılında tanıtılan çoğunluğu taş halka olan megalitik anıtlar ile anlaşılmıştır. Günümüzde çoğu yıpranmış ve dağılmış olan bu anıtların yerleşme yeri ile ilgili olduğu sanılmaktadır.
Tabakalanma: Kazının ancak kayalar arasındaki boşluklarda ve yamaçta yapılması kesin bir tabakalanmanın saptanamamasına yol açmıştır. Yine de gerek buluntular gerek kesitler birden fazla tabaka ile karşı karşıya olduğumuzu anlatmaktadır. Alttaki tabaka özellikle koyu yüzlü açkılı maldan çanak çömlek parçaları; küçük çakmaktaşı dilgiler ve yuvarlak kazıyıcı; iki kırık bız ile belki Neolitik Çağı işaretlemektedir. Mellink'de bu bulgulara dayanarak yerleşme yerinin ilk yerleşiminin Neolitik Çağ'da olduğunu ileri sürmektedir [Mellink 1992:209]. Esas yerleşme ise İlk Tunç Çağı'na aittir.
Buluntular: Mimari: Yerleşikler; burada buldukları doğal kayalardan da istifade ederek; taş temelli; olasılıkla ahşap ağırlıklı duvarlara sahip basit yapılarda oturmuşlardır. Bu mekanlar olasılıkla dörtgendir [Puglisi-Palmieri 1968:85]. Kerpiç parçalarının yerine üzerinde dal izi olan sıva parçaları ile karşılaşılmıştır. Planlarının tamamlanması çok zor olan duvar parçaları ile tabanlar; çukurlar ve ocak yerleri bulunmuştur. Kayalar arasındaki boşluklar mekanlara giriş yerleri olarak kullanılmıştır. Kaya basamakları; kaya sığınakları; oyuklar yine yerleşim alanları olarak seçilmiştir. Kayanın içine açılmış çukurlar olasılıkla depo çukurları olarak kullanılmıştır. Ortastad vazifesi amacıyla dikilmiş yassı taşların oluşu belki bu yerleşme ile megalitik anıtların ilişkisini göstermektedir. Çanak Çömlek: Alt tabakada kahverengi; siyah koyu gri; koyu kırmızı; çeşitli renkli alacalı yüzey renkli; çok iyi açkılanmış koyu yüzlü açkılı maldan parçalar bulunmuştur. Biçimlerde büyük konik biçimli kaseler ağırlıktadır [Palmieri 1967:şek.10]. Yerleşme alanının ana yerleşmesi olan İlk Tunç Çağı köyünde ise siyah ve kırmızı yüzey renkli; muntazam ve özenli açkılı Karaz malına ait parçalar ve tüm kaplar ortaya çıkarılmıştır [Palmieri 1967:şek.11-16]. Gürcistan ve İran'da "Erken Transkafkasya"; Filistin'de "Hirbet Kerak" malı olarak isimlendirilen bu malın kökeninin olasılıkla Doğu Anadolu olduğu ileri sürülmektedir. Gerek Karaz malı gerek diğer mallar üzerindeki yiv; çizi ve nokta sokma bezemeli örnekleri İç Anadolu Bölgesi; Son Kalkolitik Çağ-İTÇ I evresi örneklerine benzemektedir. Üçgenler; içi beyaz boya ile doldurulmuş nokta bezemeli eşkenar dörtgenler en sevilen motiflerdir. Kazı başkanı bu bezemeli parçaları; Büyük Güllücek ve Alişar mallarına da benzetmektedir [Palmieri 1967a:172-176; şek.17]. Gelinciktepe'nin kayda değer üçüncü mal grubunu boyalı malları teşkil etmektedir. Malatya Elazığ yöresinde hemen hemen her İlk Tunç Çağı yerleşiminde görülen bu mal grubunun çeşitli bezeme örnekleri zengin bir çeşitleme ile karşımıza çıkmaktadır [Palmieri 1967:şek.18-19]. Birbirinin içine girmiş kafes motifi; merdiven motifi; üçgenler; biribirine paralel uzanan çizgi motifleri vardır. Bu boyalı malın sadece Gelinciktepe'ye özgü olduğu da söylenmektedir. Yerleşme alanında belki çeşitli dönemlere ait birçok yerleşimin varlığını gösteren bir başka kanıt çark yapımı kap parçalarının da var oluşudur. Amik Ovası H evresinde görülen ince basit mallara ait bu örnekler çarkta yapılmışlardır [Palmieri 1967:şek.22-23]. Doğu Anadolu ile Suriye-Filistin ilişkisini ortaya koymaktadır. Yontma Taş: Gelinciktepe'nin yine Amik Ovası ile ilişkisini gösteren bir başka kanıt Kenan tipi dilgi olarak tanımlanan uzun dilgilerdir. Çakmaktaşından yapılmış dilgiler dışında; yuvarlak kazıyıcılar ve yan kazıyıcılar bu endüstriyi tamamlamaktadır. Sürtme Taş: Yassı baltaların yanısıra sap delikli balta-çekiç ve dögeç bulunmuştur. Bir kap parçası da ele geçmiştir. Değirmen taşları; ezgiler yerleşim yerinin günlük yaşamından kesitler çizmektedir [Palmieri 1967:şek.27]. Kemik: Çeşitli biçimli bızlar bulunmaktadır. Hayvan: Kazıda bulunan hayvan kemikleri incelendiğinde; çok sayıda evcilleştirilmiş keçi kemiği yanında daha az sayıda büyük baş hayvanlara ait kemikler görülmektedir. Vahşi hayvan kemikleri içinde maral ve gazal gibi geyik türlerine ait kemikler bulunmuştur. Birkaç adet tilki ve ayı kemiği de toplanmıştır.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Gelinciktepe'de yerleşme yeri açısından var olan olumsuzluklara rağmen gerek Neolitik gerek İlk Tunç Çağı'ndaki yerleşimlerin ne amaçla kurulduğu pek anlaşılamamıştır. Yerleşim alanının konumu; uzun ömürlü yerleşimlere sahne olmasına müsait değildir. Koyu yüzlü açkılı mal örneklerinin olduğu alt yerleşimin kesin tarihlenmesi sorunu; bu malın Neolitik Çağ'dan Kalkolitik Çağ'ın sonuna kadar devam etmesinden kaynaklanmaktadır. Kalkolitik Çağ için tarihlenmeye kolaylık sağlayan; Halaf; Obeid; Uruk türü çanak çömlek vd. gibi diğer kültür ögeleri de bulunmamıştır. 14C karbon örneklerinin alınmayışı tarihlenme sorununun çözülmesini önlemiştir. Yerleşim yerinin; 2 km uzağındaki çağdaşı Aslantepe ile olan ilişkisi de bilinmemektedir. Kutsal bir alan olabilecek özelliklere de rastlanılmamıştır. Yerleşimin Megalitik anıtlarla olan ilişkisi de saptanamamıştır. J. Yakar gibi bazı bilim adamları ilk yerleşimin Kalkolitik Çağ; üstteki tabakanın ise İlk Tunç Çağı II. evreye konmasını teklif etmektedir. Palmieri'de İTÇ I evresinin alt evresine ait bir yerleşim yerinin varlığından söz edilmektedir. Boyalı mal örnekleri ile İTÇ II evresinin varlığı kesindir. Yerleşmede Neolitik Çağ'dan çok Son Kalkolitik Çağ sonu-İTÇ I evresinin erken safhası ile İTÇ II evresinin var olduğu yorumu daha doğru olacaktır.


Liste'ye