©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Yazılıkaya - Midas Şehri

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Yazılıkaya - Midas Şehri
Türü:
Kent
Rakım:
m
Bölge:
İç Anadolu
İl:
Eskişehir
İlçe:
Han
Köy:
Yazılıkaya
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Erken Frig Orta Frig Geç Frig

     


Yeri: Eskişehir'in 70 km güneyinde, Yazılıkaya Vadisi'nde, Yazılıkaya Köyü'nün hemen batısında yer almaktadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Dağlık Frigya Bölgesi'nde, Yazılıkaya Vadisi'nin (deniz seviyesinden yüksekliği 1315 m) güney ucunda, yüksek ve sarp tüf kayalardan oluşmuş Yazılıkaya platosunun üzerinde kurulmuştur. Vadiye batıdan ve kuzeyden ulaşan yolları kontrol altında tutan, daha yüksekte konumlanmış Akpara Kale, Pişmiş Kale, Gökgöz Kale ve Kocabaş Kale tarafından koruma altına alınmış bir yerleşmedir. Uzunluğu 650 m, genişliği 320 m'dir. Vadi taban seviyesinden yüksekliği yaklaşık 60-70 m'dir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Yerleşmeye 19. yüzyılın sonlarında Midas Şehri adını veren ve bu şehrin bir savunma duvarı ile çevrili olduğunu ilk olarak söyleyen araştırmacı W.M. Ramsay'dir [Ramsay 1888:374]. Araştırmacının görüşleri günümüzde hala geçerliliğini korumaktadır. Midas'ın Şehri denmesinin nedeni ise anıtsal Yazılıkaya Anıtı'nın üst tarafında kaya yüzeyine kazınmış olan Midas isminden kaynaklanmaktadır. Yerleşmeye ismini veren anıt ise ilk olarak 1800 yılında belgelenmiştir. İngiliz general G. Koehler başkanlığında askeri bir görev ile İstanbul'dan Mısır'a hareket eden albay W.M. Leake ve arkadaşları bu anıtı inceleyerek kabataslak ilk çizimini yapmıştır. 1824 yılında Leake'in bu seyahati ve anıtın çizimini de içeren kitabı yayınlandıktan sonra, bölgedeki kalıntılar 20. yüzyılın ortalarına kadar bir çok Avrupalı gezgin ve araştırmacının ilgi odağı olmasına rağmen, Yazılıkaya-Midas Şehri'nde kazılar ancak 1936 yılında başlamıştır [Tüfekçi-Sivas 1999a:11-19]. İlk yıllık kısa süreli sondaj çalışmasının ardından, 1937'de Yazılıkaya-Midas Şehri'nde ilk sistemli arkeolojik kazılar başlamıştır. Kazı başkanı, İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsü müdürü A. Gabriel'dir. İlk yılın ardından, Atina'daki Fransız Arkeoloji Enstitüsü'nden arkeolog C.H.E. Haspels İstanbul'a davet edilmiştir. Haspels, 1939 yılına kadar devam eden kazılarda arazi başkanlığı görevini üstlenmiştir. Bu kazılar sırasında, görkemli kaya anıtlarının çevresi, sarnıçlar ve ovaya doğru inen merdivenlerin temizliği yapılmış, platonun kuzeydoğu kesimindeki kazı alanlarında yerleşim birimleri gün ışığına çıkartılmıştır. II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle 1939 yılında Yazılıkaya - Midas Şehri kazılarının birinci dönemi sona ermiştir. 1948'de Yazılıkaya - Midas Şehri'nde, İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsü adına ikinci dönem kazıları başlatılır. 1951 yılına kadar süren kazılarda arazi başkanı H. Çambel'dir. Çalışmalarda, plato üzerindeki yeraltı merdivenlerinin içi temizlenir, platonun doğusunda, ovada Tunç Çağı'na ait bir nekropol saptanır. 1970'li yılların başında, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü Restorasyon Bölümü adına Ankara Arkeoloji Müzesi'nden G. Toklu başkanlığında bir ekip, Yazılıkaya-Midas Şehri'nde temizlik çalışmaları yapmıştır. Bu çalışmalarda, şehrin batısında toprak çökmesi sonucu ortaya çıkan kaya mezarının çevresi açılarak içi temizlenmiş, kaya tünellerine dolan toprak boşaltılmıtır. 1990-93 yılları arasında Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü, Yazılıkaya-Midas Şehri'nde temizlik çalışmaları gerçekleştirmiştir. Bu çalışmalarda sarnıç ve anıtların çevresi temizlenmiş, 1970 yılında gün ışığına çıkartılan kaya mezarının klineleri restore edilmiştir. 1996, 2001 ve 2002 yıllarında T. Tüfekçi Sivas ve H. Sivas plato üzerinde ve eteklerinde yüzey araştırması yapmıştır. Bu araştımalarda kayalara oyulmuş sunak, niş ve idollerden oluşan yeni Frig kaya anıtları saptanmış ve belgeleme çalışmaları yürütülmüştür.
Tabakalanma: Kayalık plato üzerindeki kazılar P, R ve U alanlarında gerçekleştirilmiştir. Kazılan 0.2-1.25 m kalınlığındaki dolguya ait mimari kalıntıların tümü doğrudan anakayaya açılan temel yuvalarına oturan tek bir yerleşme evresine aittir. Ele geçen buluntular ışığında bu evre, Anadolu'nun Pers hakimiyeti altında olduğu MÖ 5-4. yüzyıl'lara tarihlendirilmiştir (Geç Frig Dönemi). Tüm veriler, yerleşmenin MÖ 4. yüzyılın sonlarına doğru aniden terk edildiğini göstermektedir. Diğer yandan, şehre haklı bir ün kazandıran, Frig kaya mimarisinin en özgün ve anıtsal örneklerini oluşturan fasad, basamaklı sunak ve oda mezarlardan oluşan kaya anıtları, mimari, teknik ve bezeme özellikleriyle MÖ 8-6. yüzyıllara tarihlendirilmektedir (Orta Frig Dönemi). Kazılarda bulunan bazı çanak çömlek örneklerinin yanı sıra, pişmiş toprak mimari kaplama levhaları ve devşirme olarak kullanılmış olan mimari elemanlar da şehrin daha erken yerleşimiyle ilgili önemli bilgiler sunmaktadır. Bu buluntular, Midas Şehri'nin Orta Frig Dönemi'nde zengin bir yerleşme olduğunu göstermektedir. Şehrin dışında, doğu etekte kazılan prehistorik mezarlık ise, burada en azından İlk Tunç Çağı'nda da bir yerleşme olduğuna işaret etmektedir. Ancak,Tunç Çağı'ndan Frig Dönemi'ne kadar kesintisiz bir yerleşmenin varlığı hakkında bugünkü veriler ışığında bir şey söylemek mümkün değildir. Yerleşmenin ne zaman terk edildiği konusunda kesin bir veri yoktur. Bununla birlikte ele geçen Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait yazıtlar ile kaya mezarları ve kaya mekanları, burada daha sonraki dönemlerde de yerleşildiğini göstermektedir.
Buluntular: Mimari: Geç Frig Dönemi konut alanlarının büyük bölümü kuzeydoğu yöndeki kazı alanında ortaya çıkartılmıştır [Gabriel 1965:12-14, çiz. 5, pl. IV; Haspels 1971: figs. 495, P sektörü ve 41, 43-44, 46]. Bunlar sıradan evlere ait, düzensiz bir plana sahip yapılardan oluşmaktadır. Kaba taşlarla ve basit bir işçilikle inşa edilen taş temeller doğrudan anakaya üzerine açılmış olan temel yuvalarına oturtulmuştur. Taş temelin üzerinde duvarlar kerpiçten örülmüştür. Bazı yapılarda duvarlar 1 m yüksekliğe kadar korunmuş olarak ele geçirilmiştir. Çatıların olasılıkla dal ve sazlarla kapatılıp üzerlerinin kerpiçle sıvandığı düşünülmektedir. Orta Frig Dönemi'nde yerleşmenin surla çevrili olduğu düşünülmektedir [Gabriel 1965:3-10, çiz.1-4]. Günümüzde sur bedeninine ait in situ tek bir taş dahi yoktur. Ancak, şehri doğal bir sur gibi çevreleyen kayaların belirli yerlerinde basamak şeklinde kesilmiş temel yuvaları izlenmektedir. Bu yuvalar, kimi yerde birden fazla tahkimat olduğunu düşündürmektedir. Şehrin ana girişi doğu yönde anakayaya açılmış rampalı bir yol ile sağlanır [Haspels 1971: çiz. 18, 495:1]. Rampa boyunca kaya yüzeyine figüratif kabartmalar işlenmiştir. Şehrin yayılım alanı içinde, plato üzerinde anakayadan yontulmuş anıtsal ölçekli kaya sunakları, girişleri platodan başlayan, merdivenle inilen tonoz örtülü iki kaya tüneli ve güneybatı yönünde alt terasta birbirleriyle bağlantılı, anıtsal girişli, basamaklı üç tünel en önemli yapıları oluşturmaktadır [Gabriel 1965: 34-38, pl. 6-11, çiz. 19-20]. Yerleşmeyi çevreleyen yüksek ve sarp volkanik tüf kayalarda ise anıtsal ölçekli fasad, idollü-basamaklı sunak ve nişlerden oluşan çok sayıda kült yapısı ve oda mezar yer almaktadır. Bu yapılar, Frig kaya mimarisinin bilinen en anıtsal ve en özgün örneklerini oluşturmaktadır. Çanak Çömlek: Kazı yapılan alanlarda konutlar içinde bol miktarda tüm ve parçalar halinde çanak çömlek örnekleri bulunmuştur. Bunlar monokrom ve boyalı olarak iki ana grupta toplanmaktadır. Birinci grubu oluşturan çanak çömlekler, iyi perdahlı, gri renkli metalik görünümlü kaplardan oluşmaktadır. Bunların bazılarında kazıma ya da baskı tekniğinde geometrik motifler işlenmiştir. Bazılarının ise metal kap taklidi makara kulpları vardır. En yaygın formlar arasında büyük kraterler ve depo kapları, tek kulplu yonca ağızlı testiler, yayvan çanaklar ve kaseler sayılabilir [Haspels 1951:43-85, pl. 14-35]. Boyalı çanak çömlekler sayıca daha azdır. Bunlar devetüyü zemin üzerine içiçe daire ve dalgalı çizgilerden oluşan koyu renk boya bezemelere sahiptir [Haspels 1951:25-28, pl. 7 b-e, 8]. Frig çanak çömleklerinin yanı sıra kazılarda Batı Anadolu kırmızı üzerine siyah boya bezemeli çanak çömlek örnekleri, Lidya, Korinth ve Attika siyah figürlü kaplarına ait parçalar da bulunmuştur [Haspels 1951:29-43]. Kemik/Boynuz: Boynuz saplar, deliciler, sap delikli balta, spatula ve kesiciler bulunmuştur [Haspels 1951:100-101, pl. 43]. Kil: Üzeri kazıma bezemeli ve bezemesiz ağırşaklar, piramidal ve konik tezgah ağırlıkları ve mimari kaplama levhalarına ait parçalar bulunmuştur [Haspels 1951:90-93, pl. 38-40]. Maden: Bronz fibulalar, iğneler, bilezikler, kemer tokaları ve değişik tipte ok uçları vardır [Haspels 1951: 93-98, pl. 41-42]. Heykel/Kabartma: Rampalı yol boyunca işlenmiş olan kabartmalar oldukça aşınmış durumdadır [Gabriel 1965:43, pl. 15-17; Haspels 1971: çiz. 20-24]. Bununla birlikte figürlerin duruşlarından bunların girişe doğru yönelmiş bir tören alayı olduğu önerilebilir. Yapım tekniği ve figürlerin boylarındaki farklılık, bunların bir defada tasarlanarak, aynı zamanda tek elden yapılıp yapılmadıkları ve tarihleme konularında farklı görüşlere neden olmaktadır. İki adet kadın heykeline ait torso bulunmuştur. Bunlardan birincisi uzun giysili, bir kaide üzerinde ayakta duran kadın heykeline aittir. Gövdenin üst yarısı yoktur. İkincisi ise pileli uzun giysili bir heykelin alt kısmıdır. Arka kısmı işlenmemiştir. Alt kısmında bir yere geçirilerek tutrulması için kama şeklinde çıkıntısı vardır [Haspels 1951:111-115, pl. 47]. Mezar: Platoyu çevreleyen kayaların şehrin dışına bakan dik yüzlerine oda mezarlar oyulmuştur [Haspels 1971:112-113, 127-128; Tüfekçi-Sivas 2005:218, çiz. 3]. Piramit Mezar, Triclinium Mezar ve Batı Yamacı Mezarı bunların en güzel örneklerini oluşturmaktadır. Bazıları Roma Dönemi'nde, yeni ilave ve değişikliklerle tekrar kullanılmış olan bu mezarlar, Frig evlerinin iç mimarisinin kayalara oyulmuş şeklini yansıtır. Bu mezarlarda, küçük kare ya da dikdörtgen bir kapıdan mezar odasına girilir. Dikdörtgen planlı ve beşikçatılı odalarda bazı mezarların tavanlarında mahya kirişi, mertekler ve üçgen alınlıklar ile duvar dikmeleri anakayaya kabartma olarak işlenmiştir. Duvarların önünde anakayadan yontulmuş, sayıları 1-3 arasında değişen, üzerine ölülerin yatırıldığı seki ya da klineler yer almaktadır. Kaya Fasadı: Fasadlar, Frig sitadellerinden tanıdığımız -duvar ve çatı konstrüksiyonlarında ahşabın bol miktarda ve büyük bir ustalıkla kullanıldığı- beşikçatılı Frig megaronlarının kayalara oyulmuş ön cephesini temsil etmektedir. Yazılıkaya - Midas Anıtı: Frig kaya fasadlarının en görkemli örneğidir [Haspels 1971: 73-76, figs.8-13, 510, 495:A; Tüfekçi-Sivas1999a: 52-65, lev.9-23]. Midas Şehri platosunun kuzeydoğu eteğinde, öne doğru çıkıntı yapan kaya kütlesi üzerinde yer alır. İlk olarak 1800 yılında W.M. Leake ve arkadaşları tarafından incelenerek kabataslak çizimi yapılmıştır. G. Koehler'e ait bu çizim, bir çok hata ve eksikliklerine rağmen, Frig fasadlarının genel görünüşü hakkında fikir veren ilk çizim olması nedeniyle önemlidir [Tüfekçi-Sivas 1999: lev.10/a]. 1834'te Ch. Texier, anıtı inceleyerek gravürünü yapmıştır. Bu, anıtın aslına uygun ve tüm görkemini yansıtan ilk ve tek gravürdür [Tüfekçi-Sivas1999: lev. 10/b]. Çatının sol üst kısmında, düzleştirilmiş anakaya üzerindeki Paleo-Frigçe yazıtta geçen "Midai" kelimesinden dolayı anıta bu ad verilmiştir. Yöre halkı ise -üzerindeki yazıtlar nedeniyle- anıtı, Yazılıkaya olarak adlandırmıştır. Günümüzde her iki isim de kullanılmaktadır. Doğuya bakan anıt 17 m yüksekliğinde, 16.5 m genişliğindedir. Yerden yüksekliği, 1.2-1.8 m'dir. Tepe akroteri karşılıklı iki daire parçasından oluşmaktadır. Beşikçatıda alınlık pervazlarının üzeri kabartma baklava motifi dizisi ile bezenmiştir. Ana kiriş kalındır. Üzerinde, ortadaki küçük karenin dört köşesine yerletirilen birer adet baklava motifinden oluşan bezeme dizisi yer almaktadır. Bu motifler, dikey bantlar ile birbirinden ayrılmıştır ve hepsi kaya yüzeyine oyularak işlenmiştir. Cephe Duvarı 12.5x16.5 m boyutlarındadır. Kalın bir çerçeve içine alınmıştır. Yan duvarları simgeleyen bu çerçeve, ana kiriş ile bütünleşmiştir ve hemen hemen kirişin iki katı kalınlığa sahiptir. Üzeri, ana kirişte görülen motif dizisi ile bezenmiştir. Aradaki dikey bantlar kaldırılarak uygulanan motifler -yukarıdan aşağıya doğru- çift sıra halinde, simetrik olarak yerleştirilmiştir. Duvar yüzeyi, iki bölüm halinde tasarlanmıştır. Birinci bölüm, ana kirişten başlayıp nişin üst seviyesinde sona erer. İkinci bölüm ise, yan duvarlar arasında uzanan yatay kabartma bant ile birinci bölümden ayrılmıştır. Merkezinde kapıyı simgeleyen büyük bir niş yer almaktadır. Birinci bölüm, rapport tekniğiyle yerleştirilen geometrik motiflerle köşeleri kesişen ve iç içe geçen dikdörtgen ve karelerin kombinasyonundan oluşmaktadır. Bu şablonu meydana getiren kabartma bant sistemi, kesintisiz olarak tüm yüzeyi kaplar. Boşluklar ise büyük kabartma haç motifleriyle doldurulmuştur. İkinci bölümde, dikey kabartma bantlarla sınırlandırılan niş çerçevesinin her iki yanındaki boşluklara üstteki ana motiften birer tane yerleştirilmiştir. Aradaki tek fark bunların, bezenecek yüzeyin boyutları gereği kare şeklinde olmasıdır. Ortadaki niş 2.32x2.41-2.51x1.02 m boyutlarındadır. İki kademeli bir çerçeve ile çevrilmiştir. Her iki çerçevenin de üst köşelerinde ahşap hatıl uçlarını simgeleyen dikdörtgen çıkıntılar vardır. Niş tavanında, arka duvara yakın bir mesefede ortaya kare bir yuva (0.22x0.22x0.14 m) oyulmuştur. Bu yuva büyük bir olasılıkla -Aslakaya Anıtı, Büyük Kapı Kaya, Küçük Kapı Kaya ve Kumcaboğaz Kapı Kaya anıtlarında kabartma örnekleri görülen- tanrıça heykelini tavana tutturmak için açılmış olmalıdır. Yan duvarlardaki izlerden asıl niş taban konturunun bugünkü taban seviyesinden 0.35 m daha yukarıda olduğu açık bir şekilde görülmektedir. 1936-37 yıllarında, anıtın önünde arkeolojik kazılar yapılmıştır. Anakayanın üzerinde yer yer 3 m kalınlığa ulaşan dolgu toprağın altından kuzeye doğru meyilli bir avlu (17x19 m), hemen güneyinde sütunlu bir galeriye ait anakayaya oyulmuş düzgün bir taban (17x2.5 m) ile 4 adet sütun kaidesi (1x1x0.25 m), fasadın 2.5 m güneyinde bir büyük niş (3.1x2.95x2.48x1.45 m) ve 1.5 m kuzeyinde bir kaya odası gün ışığına çıkartılmıştır [Gabriel 1965:63-70, pl. 32-34; Haspels 1971:75-77, çiz. 10-13]. Doğu-batı doğrultusunda uzanan galeri, batıda büyük bir nişle sınırlanmaktadır. Nişin tabanı galeri tabanından bir basamak yukarıdadır ve tavanı sağa doğru eğimlidir. Kazıyı yapan Haspels ve Gabriel -galerinin işlevi ve tarihlendirilmesi konusunda farklı düşünseler öne sürmüşlerse de- burada, bir anıtsal fasad, üzeri açık bir avlu ve bir sütunlu galeriden meydana gelen, Ana Tanrıça Matar'a adanmış büyük bir açık hava kült kompleksi bulunduğu görüşünde birleşmektedir [Gabriel 1965:69-70; Haspels 1971:76, 235-236]. T. Tüfekçi-Sivas anıtın önündeki zeminin kuzey yöndeki eğimini göz ardı ederek anıtın her iki yanındaki ölçülerini karşılaştırmış ve anıtın kuzey yan yüzündeki basamaklar ile güney uçtaki büyük nişin hemen hemen aynı hizada ve anıta eşit uzaklıkta olduklarını saptamıştır. Tüfekçi-Sivas'a göre simetriye önem veren bir mimari anlayışta bu durum bir rastlantı olmamalıdır. Frigler'in mimaride teras sistemini büyük bir başarıyla ve yaygın olarak kullandıkları dikkate alınarak, burada her iki yanda üzeri kapalı birer galeri, ortada üzeri açık bir avlu ve arkasında da bir anıtsal fasattan oluşan büyük bir kült alanının varlığı düşünülmüştür [Tüfekçi-Sivas1999a:56-57]. İkinci galeri, avlu tabanını oluşturan anakayanın, doğal meyili dolgu yapılarak düzeltildikten sonra, güneydeki galerinin tam karşısına, teras üzerine inşa edilmiş olmalıdır. Bitmemiş Anıt: Midas Şehri platosunun batı eteklerinde yer almaktadır. Midas Anıtı'nın yaklaşık 200 m güney batısındadır [Haspels 1971:77-79, çiz. 14-15, 495:D, 513:2-3; Tüfekçi-Sivas 1999a:66-70, lev. 24-29]. Araştırmacılar, fasadı oluşturan mimari elemanların boyutlarındaki orantısızlığa dikkat çekerek anıtın planlandığı gibi bitirilmeden bırakıldığı görüşünde birleşmektedir. Bu nedenle fasada, Bitmemiş Anıt adı verilmiştir. Yöre halkı ise anıtı Küçük Yazılıkaya olarak adlandırmaktadır. Batıya bakan anıtın yüksekliği 7.1 m, genişliği 9.9 m, yerden yüksekliği 5.5 m'dir. Anıt, cephe duvarının boyutları ile oranlandığında (3x9.9 m), yüksek bir alınlığa (4.1x10.1 m) sahiptir. Alt kısmı işlenmeden bırakılmıştır. Tepe akroteri birbirini kesen iç içe geçmiş karşılıklı iki daire parçasından oluşmuştur. Alt kısmında daire içine yerleştirilmiş altı yapraklı rozet motifi yer almaktadır. Beşikçatıda alınlık pervazları kabartma baklava motifi dizisi ile bezenmiştir. Çatı orta dikmesi kalındır. Her iki yanına simetrik olarak iki pencere yerleştirilmiştir. Pencere çerçevelerinin iç kısmındaki detaylar çok aşınmıştır. Bununla birlikte, iki pencerede de ortada yer alan karşılıklı iki kare yuva ile bunların arasından geçen sürgü, Areyastis Anıtı'ndaki gibi çift kepenkli bir kapatma sisteminin betimlendiğini göstermektedir. Ana kiriş dar ve bezemesizdir. Altında, kalın bir friz uzanmaktadır. Üzeri kabartma tomurcuk ve palmet motifleri ile bezenmiştir. Cephe Duvarı, dikdörtgen şeklindedir. Boyuna göre eni çok geniştir (3x9.9 m). Kalın bir çerçeve ile çevrelenmiştir. Üst çerçeve, düzgün aralıklarla yan yana yerleştirilmiş kare panolardan oluşan bezeme dizisi ile bezenmiştir. Panoların içi, Areyastis Anıtı'ndaki gibi, ikişerden dört adet kabartma baklava motifleri ile doldurulmuştur. Anıtın 2 m altında, solda küçük bir fasad vardır. Sağda, anıta 5.5 m uzaklıkta ise bir altar bulunmaktadır. Sümbüllü Anıt: Midas Şehri platosunun doğu eteğinde, platoya çıkan antik yolun 50 m kadar güneyindedir [Haspels 1971:80-81, çiz. 34, 515; Tüfekçi-Sivas 1999a:127-131, lev. 91-93]. Anıtın akroteri sümbüle benzetildiği için fasada bu adı verilmiştir. Kuzeydoğuya bakan anıtın yüksekliği 3.9 m, genişliği 3.23 m ve yerden yüksekliği 1.6 m'dir. 1938 kazı sezonunda anıtın önündeki dolgu kaldırılarak alanın planı çizilmiştir. Buna göre burada fasad, platform, seki ve olasılıkla kurban kanlarının toplandığı çukurlardan oluşan, ritüel törenlerin yapıldığı bir kutsal alandan söz edilmektedir. Fasad çok tahrip olmuştur. Alınlığın ve yan çerçevelerin büyük bir kısmı kopmuştur. Nişin duvarlarını süsleyen bezemeler ise her geçen gün biraz daha aşınarak yok olmaktadır. Anıt, beşikçatılıdır. Sümbüle benzeyen bitkisel motifli akroter, Frig fasadları için üniktir. Alınlık, alt alta kademeler halinde yerleştirilen üç pervaz ile çevrelenmiştir. Çatı orta dikmesinin her iki yanında Areyastis ve Bitmemiş Anıt'ta olduğu gibi, simetrik iki pencere yer alır. Cephe duvarı, 2.25x3.23 m boyutlarındadır. Yan duvarları simgeleyen kalın bir çerçeve ile çevrelenmiştir. Çerçevelerin üzeri, Areyastis ve Bitmemiş Anıt'tan bilinen kare panolarla bezenmiştir. Dikdörtgen niş (2x1.35x1 m), yan duvarların arasında bütün cepheyi kaplar. İnce bir çerçeve ile çevrelenmiştir. Diğer nişlerden farklı olarak iç kısmı, dama tahtası düzenini andıran kabartma ve oyma karelerle bezenmiştir. Nişin tavanında ortada, arka duvara bitişik yuvarlak bir oyuk vardır. Tabanda da arka duvarın hemen önünde, ortada dikdörtgen bir çukur görülür. Buraya Midas Şehri kazılarında ele geçen kaideli kadın heykeline benzeyen bir tanrıça heykelinin yerleştirilmiş olabileceği düşünülmüştür. Yerleşmede bu fasadların dışında daha küçük ölçekli iki fasad daha bulunduğu bildirilmektedir [Tüfekçi-Sivas 1999a:132-135]. Niş: Midas Şehri Batı Nişi: Platonun batı yamacında, Bitmemiş Anıt'ın yaklaşık 80 m güneyindedir. 1.55 m yüksekliğinde, 1.45 m genişliğinde ve 0.2 m derinliğindedir. Yerden yüksekliği 0.6 m'dir. Üst kısmı kavisli büyük bir niştir. Arka duvarında ortada, niş tabanından 0.8 m yüksekte, 0.35x0.2x0.1 m boyutlarında dikdörtgen bir yuva görülür. Bu yuvaya, büyük olasılıkla tanrıçanın heykelciği veya idolü yerleştirilmiştir. Üst kısmına belirli aralıklarla kare kesitli 4 delik açılmıştır. Bunların da üzerinde iki oyuk yer alır. Buralara, büyük olasılıkla kült envanterini oluşturan elemanlar raptedilmişti. Kaya Nişleri: Kayaların dik yüzünde, ancak kolaylıkla ulaşılabilen yüksekliklerdeki oval veya dikdörtgen sığ oyuklardır. Arka duvarlarında tanrıça heykelciğinin ya da idolünün yerleştirildiği yuvalar yer alır. Bazılarında önlerindeki kaya düzeltilerek küçük bir platform oluşturulmuştur. Sunak: Kaya Sunakları: Frig kaya mimarisinin fasadlardan sonra en özgün anıt grubunu oluşturur. İlk kez 19. yüzyılın sonlarında W.M. Ramsay tarafından incelenip, sunak olarak adlandırılan bu yapılar, arkeoloji literatüründe yaygın şekliyle kaya tahtları ya da basamaklı sunaklar olarak tanınır [Ramsay 1882:12]. Bunlar, alçak kaya kütlelerinden yontulmuş üç boyutlu anıtlardır ve tipoloji bakımından en büyüğünden, en küçük örneğine kadar mimari tasarımları temelde aynıdır: Öndeki basamaklarla tanrıçayı simgeleyen yuvarlak başlı, dörtgen gövdeli Ana Tanrıça idollerine ulaşılır. Tek, ikiz, çift ya da çoklu gruplar halinde alçak kabartma olarak işlenen idoller, bazı altarlarda stilize edilerek sadece kavis şeklinde gösterilmiştir [Tüfekçi-Sivas 1999:154-155, şek. 27]. Midas Şehri'nde çok sayıda benzer tipte basamaklı sunak vardır. Bunlardan bazıları oldukça küçük, 0.15-0.25 m boyutlarındayken bazıları 1-2 m genişliğindedir [Haspels 1971:93-94; Tüfekçi-Sivas 1999:158-167]. Midas Şehri Büyük Sunak: Midas Şehri platosunun en yüksek kesiminde, platoya doğudan çıkan yolun yaklaşık 30 m batısında yer almaktadır. Frig altarlarının en güzeli ve de boyutları bakımından en anıtsal olanıdır [Haspels 1971:93, çiz. 28; Tüfekçi-Sivas 1999a:164, lev.125-126]. İkiz idollü ve üç basamaklıdır. 0.6 m yüksekliğindeki ilk basamak, altarın kaidesini oluşturur. İkinci ve üçüncü basamaklar, sağ yanda, ikiz idolün izdüşümünde kademelendirilerek yükseltilmiştir. İkiz idol, üçüncü basamakta, bu yüksek ve dar platformun gerisinde yer alır. Yuvarlak başlı idoller, aynı gövdeyi paylaşır. Başların kontürünü çevreleyen çift hatlı kabartma bant her iki yanda dışarı doğru kıvrılarak saç buklelerini oluşturur. İdollerin sol yanı, bir pano şeklinde uzatılmıştır. Üzerinde Paleo-Frigçe bir yazıt yer alır. Pano üzerine iki satır halinde kazınmıştır. Birinci satır 1.57 m, ikinci satır 1.55 m uzunluğundadır. Kaya Yazıtı/İşareti: Yazılıkaya - Midas Anıtı üzerinde Paleo-Frigçe yazıtlar kazınmıştır. Birinci yazıt, anıtın sol üst kısmında, düzleştirilmiş ana kaya üzerinde yer almaktadır. Alınlığın sol köşe hizasından başlayarak akrotere doğru kavisli bir şekilde soldan sağa doğru yazılmıştır. 11 m uzunluğundadır. Burada Kral Midas'ın ismi okunmaktadır. İkinci yazıt, sağ yan çerçeve üzerindedir. Bezeme ile çerçeve kenarı arasında kalan boşluğa yanlamasına soldan sağa doğru yazılmıştır. 4.75 m uzunluğundadır. Okunabilmekle birlikte anlamları kesin olarak çözülemeyen bu yazıtlardan birincisi konum itibarıyla anıtın tümü ile ilgilidir. İkincisi ise daha özeldir. Ayrıca, nişi çevreleyen ikinci çerçevenin her iki yanında ve nişin sağındaki bezemenin alt kısmında çıplak gözle güçlükle seçilebilen grafittolar yer almaktadır. Bunlar oldukça kaba ve yüzeysel olarak kazınmıştır ve anıtın inşaasından ne kadar sonra yazıldıkları konusunda ip ucu vermezler. Ancak bunlarda Ana Tanrıça Matar'ın adının geçmesi önemlidir. Anıtın solundaki nişin içinde bulunan yazıt, nişin sol duvarından başlar ve arka duvar ile sağ duvarı üzerinde devam eder. 4.45 m uzunluğundadır.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: En anıtsal örneklerin Midas Şehri'nde bulunması ve bu örneklerin sayısal yoğunluğu, şehrin dini bir metropol olduğunu göstermektedir. Topografik olarak analiz edildiğinde, şehrin çevredeki kale tipi yerleşmelere göre, stratejik konumunun çok da önemli olmadığı anlaşılmış ve şehrin çok sayıdaki anıtsal dini yapılarla donatılarak ayrıcalıklı bir konuma yükseltildiği düşünülmüştür. Kazılar sonucunda Midas Şehri'nde en erken Frig yerleşmesinin MÖ 8. yüzyıla kadar geriye gittiği tespit edilmiştir. Frig Devleti'nin en parlak dönemini yaşadığı Kral Midas döneminde, Gordion'un politik bir merkez olması gibi, Midas Şehri'nin de krallığın başlangıcından itibaren en önemli dini merkez olduğu anlaşılmıştır.


Liste'ye