©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Smyrna

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Smyrna
Türü:
Höyük
Rakım:
m
Bölge:
Ege
İl:
İzmir
İlçe:
Bayraklı
Köy:
Merkez
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Arkaik Klasik Geometrik Protogeometrik

     


Yeri: İzmir il merkezinden yaklaşık 4 km mesafede, Bayraklı Semti'nde bugünkü adı Tepekule olan tepecik üzerinde yer alır. Eski Smyrna kenti, körfezin kuzeydoğusunda 100 dönümlük bir adacık üzerinde kurulmuştur.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Meles Irmağı ve Sipylos Dağı'ndan gelen sellerin biriktirdiği alüvyonlarla bugünkü Bornova Ovası oluşmuş ve yarımada bir tepecik halini almıştır. Şimdi Tepekule adını taşıyan bu höyüğün üzerinde Tekel'e ait üzüm bağları bulunmaktadır. Bayraklı höyüğü yamanlar dağının denize uzanan burnu üzerinde bulunur. Burnun kuzey-güney doğrultulu uzunluğu 365 m, genişliği 250 m'dir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Bayraklı Höyüğü'nde ilk sistemli kazılar 1948-51 yıllarında Atina İngiliz Arkeoloji Enstitüsü ile Ankara Üniversitesi'nin ortak kazısı olarak J.M. Cook ve E. Akurgal başkanlığında yapılmıştır. Höyükteki ikinci dönem kazıları 1966-1992 yılları arasında E. Akurgal başkanlığında sürdürülmüştür. Akurgal bu kazılar süresince Bayraklı Höyüğü'nde Geometrik, Arkaik ve Klasik dönemlere ait yerleşme katlarını ortaya çıkartmış ve Smyrna'nın MÖ 7. Yüzyıldan başlamak üzere 3 yüzyıl boyunca ticari ve siyasi faaliyetin toplandığı bir merkez olduğunu savunmuştur [Akurgal: 2]. Üçüncü dönem kazıları 1993 yılından 2012 yılına kadar M. Akurgal tarafından sürdürülmüştür. İki yıl aradan sonra C. Tanrıver tarafından sürdürülmeye başlanan kazılar günümüzde de devam etmektedir.
Tabakalanma: Bayraklı Höyüğü'nde 1. binyıl içinde Protogeometrik Dönem'den 4. yüzyıla kadar tabakalanma söz konusudur. Tabaklanma seviyelerinde açmalara göre farklılıklar görülse de genel olarak birbirine yakın oldukları görülür. Buna göre, Bayraklı H açmasında 6.6-7.7 m seviyerlerinde, C5 açmasında protogeometrik seramiğe 7.9 m seviyelerine kadar rastlanmaktadır. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi Bayraklı'da Protogeometrik seramik 6.6-7.7 m arasında 1 m'yi aşan bir tabakadan ele geçmiştir [Akurgal 1997:19]. Bayraklı'nın Geometrik Dönemi'ni gösteren tabaka 7.9-9 m seviyelerinde yer alır. Burada, 7.9-8.2 m arasındaki seviye Erken Geometrik, 8.5 m düzeyindeki ikinci seviye Orta Geometrik ve 8.5-8.9/9 m seviyesi ise Geç Geometrik Dönemi temsil etmektedir. Yine H açmasında 9-9.5 m seviyelerinde ve H açmasının dışında kalan XXXI-XXXV ve XXXIX no'lu odaların tabanında 9.7-9.8 m seviyelerinde Subgeometrik ve Orientalizan seramikler ele geçmiştir. 9.9-10.2 m Arkaik tabaka görülmektedir. XXII no'lu odada 10.2-10.3 seviyelerinde 6. yüzyıl döşemesi, onun üzerinde ise 5. yüzyılda kullanılmış olması muhtemel bir döşeme 10.5-10.6 m seviyesinde yer alır. Ayrıca yine H açmasında 12.2-12.4 m seviyelerinde 4. yüzyıl tabakası yer almaktadır [Akurgal 1997:17-51].
Buluntular: Mimari: Bayraklı Höyüğü'nde yapılan kazılarda kentin mimarisini ortaya koyacak çok sayıda yapı ortaya çıkarılmıştır. Açığa çıkarılan en erken ev MÖ 925-900 yıllarına aittir. 2.45x4 m ölçülerinde olan tek odalı evin duvarları kerpiçten, damı sazdan yapılmıştır. Dörtgen ve oval planlı evler ile birlikte çok odalı evlerin ilk aşamasını oluşturan evler Geometrik ve Sub-Geometrik Dönem tabakalarında açığa çıkarılmıştır [Akurgal 1997a:16-17; Akurgal 2002:213-214]. Ayrıca megaron ve çifte megaron yapıları ile birlikte peristyle tipteki evlerin ilk adımını oluşturan yapılar ve daha geç dönemlerde (MÖ 4. yüzyıl) 3 adet orta avlusu bulunan yapı kompleksi açığa çıkarılmıştır. Bunların yanı sıra kentin 7. yüzyıla ait olan ve iyi korunmuş durumdaki çeşmesi de ortaya çıkarılan bir diğer yapıdır. Kenti çevreleyen sur yapısı, kentin güney bölümünde 75 m uzunlukta ve 3 m'ye kadar ulaşan yüksekliği ile çıkarılmış, bu sur kentin doğu eteklerinde bütünüyle ortaya çıkarılmıştır. Burada sur, 180 m uzunluktadır ve korunmuş olan en yüksek yeri 4.4 m yüksekliğindedir. Alt bölümü polygonal taşlarla örülmüş olan surun üst yapısı kerpiçtendir [Akurgal 1950:29-30; Akurgal 2002:212]. Kentin en önemli kutsal yapısı olan Athena Tapınağı'nın ilk evresi MÖ 725-700 yıllarına kadar geriye gider. Athena Tapınağı, MÖ 546 yılına kadar podyum ve cellasına çeşitli ilaveler yapılarak büyütülmüştür. 2009-2010 yılı çalışmalarında, höyüğün doğu ve güneyinde Smyrna kentinin Arkaik Dönem'e ait 2 adet kent duvarı ortaya çıkarılmıştır. Poligonal taş işçiliğinde örgülü her iki surun, kentin kuzeydoğu köşesinden batıya, kentin içine doğru giriş yaptığı saptanmıştır. Ancak bu giriş yüksek, yoğun bir dolgu toprakla kapatılmıştır. Bu dolgu toprak kaldırılmış ve burada her iki arkaik sura ait 2 griş kapısı bulunmuştur. Bu sırada ortaya çıkarılan kentin iki kapılı ana girişinin, Athena Tapınağı önünden başlayarak kentin ana caddesine, Athena Caddesi'ne kadar ulaştığı saptanmıştır. Kent girişi ele geçirilen verilere göre, MÖ 7. yüzyıldan itibaren MÖ 6. yüzyıl ortasına kadar kullanılmıştır. Bu tarihten sonra ise giriş bütünüyle dolgu ile kapatılmıştır. Kent girişinin tabanı taş plakalarla (Arnavut kaldırımı biçimli) kaplıdır [Akurgal 2012:128-129]. Athena Tapınağı'nın hemen doğusunda pişmiş toprak künklerden oluşturulmuş bir kanal sistemi ortaya çıkarılmıştır. Birbirleri içine geçtiği kısımları kurşun bantlarla bağlı olan künkler 0.65 m uzunluktadır. Çapları 0.23 m olan künklerin et kalınlığı 0.05 m'dir. Künkler kent içine kadar takip edilmiş ve kanalın Athena Tapınağı'nın yan giriş başlangıcına kadar olan bölümünün 23.12 m olduğu görülmüştür. Bu bölümde taş koridorun içinde künklerin tam üzerinde MÖ 6. yüzyılın ortalarına ait küçük bir ayaklı tabağa ait bir parça bulunmuştur. Böylece bu kanal sisteminin MÖ 6. yüzyılın ortasından önce yapıldığı ortaya çıkmıştır. 2009 yılında yapılan bu tarihleme 2010 yılı çalışmaları sonucu değiştirilmiştir. Tamamı 39.92 m uzunluğa erişen kanalı, chips tabakasının da altında kaldığı göz önünde tutularak MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısına tarihlemek daha doğru bulunmuştur [Akurgal 2012:129-131]. İki sur alanı arasında kalan bir dönem gömüt alanı olarak kullanılan yerde, MÖ 7. yüzyıl 2. yarısına ait bir kuşlu kase, 6. yüzyıl başı gri monokrom bir lydion, üzeri kalkerleşmiş 7. yüzyıl sonu bir mermer alabastron ve MÖ 570 civarı bir Korint aryballos ele geçmiştir [Akurgal 2012:134]. Çanak Çömlek: Höyükte ele geçen 1. binyıl seramikleri arasında Protogeometrik Dönem'e ait oinokhoe, krater, amphora ve skyphos gibi kaplar yer alır. Geometrik Dönem'e tarihlenen krater, oinokhoe, amphora ve kantharos parçaları, yine parçalar halinde ele geçen meanderli ve kuşlu skyphoslar bu dönemin seramikleri arasında yer alır [Akurgal 1997a:17-19, 26, 34; Akurgal 1950:9-10; Özgünel 1978:17-26; Cook 1958-59:10-12]. Bunun yanı sıra orientalizan stilde bezenmiş oinokhoe kabı ve yine oinokhoe parçaları ile birlikte skyphos-krater, dinos, krater, kaliks ve pykis kapak parçaları bu seramik grubu içinde yer alır [Akurgal 1997b:42-45]. Alabastron, aryballos, koton gibi Korinth seramikleri ele geçen bir diğer türdür [Anderson 1958-59:138-151; Akurgal 1997b:45, 65]. MÖ 590 yıllarından sonra Bayraklı Höyüğü'nde yoğun miktarda Attika seramiği görülür. Bu seramikler arasında siyah figür bezemeli ve Sophios ressamı tarafından bezenmiş olan bir lebes gamikos, yine siyah figür tekniğinde bezenmiş kantharos, kase, kylix, dinos ve lekythosa ait parçalar, bunun dışında rhyton, askos, pyxis kapağı, destekli krater, ayrıca kırmızı figür tekniğinde bezenmiş çok sayıda seramik yer alır [Akurgal 1950:22-29; Boardman 1958-59:152-181]. Yayınlanmamış siyah figür seramikleri Y. Tuna-Nörling tarafından çalışılmıştır [Nörling 1995]. Heykel/Kabartma: Fildişiden aslan, doğan ve Fenike stilinde yapılmış insan başı heykelcikleri, bronz ve pişmiş toprak heykelcikler, fayans heykelcikler, kadın başı heykelcikler ve çok sayıda ok ucu buluntular arasında yer [Akurgal 1985:280]. Büyük boyutlu aslan heykellerine ait parçalar, ağız ve çene parçaları, tüf taşından büyük boyutlu bir kurosa ait başı parçası, giyimli mermer heykel parçaları bulunmuştur [Akurgal 1997b:84-98]. Mezar: Smyrna kentinin biri Yamanlar yamaçlarında (MÖ 6-4. yüzyıl), diğeri kent surunun önünde iki nekropolü bulunmaktadır. Yamanlar Dağı'nın yamaçlarındaki nekropol alanında MÖ 6. yüzyıla ait olan Tantalos'un mezarı olarak adlandırılan tümülüsü yer alır. Bu tümülüs 31 m çapında ve polygonal taş örgülüdür. Bunun dışında yine bu bölgede 4. yüzyıla ait üç tümülüs daha yer alır. Bunlardan bir tanesi polygonal, çifte tümülüs olarak isimlendirirlen diğer ikisi rektogonal taş örgülüdür [Akurgal 2002:217-218; Akurgal 1988a:37; Akurgal 1988b:1-3]. Maalesef bu yapılarla birlikte burada yer alan bir çok mezar yapısı modern yerleşmenin altında kalmıştır. Kentin sur dışında yer alan diğer gömü alanı MÖ 7. yüzyıl sonu ile 6. yüzyıl ortasına tarihlenmektedir. Burada Alyattes'in saldırısı sonrası ve Pers istilası öncesine ait soylu mezarları yer alır [Akurgal 2002:217-218]. Kentin bu gömü alanında 2 adet taş lahit mezar ve 2 adet pithos mezar açığa çıkarılmıştır. Taş lahitlerin birinde hiçbir buluntu ele geçmezken diğerinde 5 çift küpe, 2 astragal, 1 adet takı boncuğu ele geçmiştir. Bu buluntuların tümü altındandır [Akurgal 1999:33-36]. Ayrıca pişmiş topraktan yapılmış Klazomenai lahitleri 1948 yılında yapılan kazılarda ele geçmiştir [Akurgal 1950:32; Cook 1981:52-58, 70-72]. 1989 yılı çalışmalarında E9 karesinde açığa çıkarılan odada bronz bir silenos heykelciği, bir olpe ve bir Doğu Yunan lekythosu ele geçmiştir [Akurgal 1991:19]. Ayrıca F-I/15-17 karelerinde MÖ 6. yüzyıla ait çok sayıda seramik ele geçmiştir. Bunların arasında Orientalizan Dönem'e ait bir dinos ayağı, yine Orientalizan Dönem'e ait bir oinokhoenin omuz kısmı, pişmiş toprak bir demon ve ayarlanabilen bronz bir bilezik vardır. Diğer: Çok sayıda kandil ele geçmiştir.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: İonia'nın önemli yerleşmelerinden biri olan Smyrna'da, İTÇ'den, MÖ 4. yüzyıla kadar seramik buluntularına rastlanmaktadır. Smyrna kentinin minarisi, 1. binyılın erken dönemlerinde çeşitli boyutlarda tek odalı mekanlardan oluşmaktaydı. Açığa çıkarılan en eski ev MÖ 925-900 dolaylarına aittir. Daha sonra MÖ 850 dolaylarında etrafının bir sur ile çevrilmesiyle kent hüviyeti kazanmıştır. Smyrna kenti en parlak dönemini MÖ 650-545 arasında yaşamıştır. Bu döneme ait çok sayıda ve farklı stillerde seramik açığa çıkarılmıştır. Pers istilası sonrasında eski önemini kaybetmeye başlayan kent, 200 yıl daha varlığını sürdürmüştür. Batı Anadolu'daki Pers egemenliğine son verilmesinin ardından Smyrna, Büyük İskender'in emriyle MÖ 300 dolaylarında Pagos (Kadifekale) eteklerinde kurulan yeni kente taşınmıştır.


Liste'ye