©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Ayasofya




Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Ayasofya

Türü:
Kilise
Plan Tipi:
Bazilika
Yapım Tarihi:
5. - 6. yy
Evre:
Erken
Araştırma Yöntemi:
Kazı Restorasyon Araştırma
Rakım:
45

Bölge:
Marmara
İl:
Bursa
İlçe:
İznik
Köy:
Mahmut Çelebi Mah.
Antik Adı:
Nikaia

     


Yeri: Bursa'nın İznik İlçesi, Mahmut Çelebi Mahallesi'nde, Atatürk ve Kılıçarslan caddelerinin kesiştiği köşede, hemen hemen kentin tam ortasında yer almaktadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Bizans Dönemi'nde önemli bir merkez olan İznik'in (Nikaea) kathedral kilisesi olan Aya Sofya, Hristiyanlık ve Bizans tarihi bakımından çok önemli olan II. İznik Konsili'nin (787) toplandığı yapıdır. Günümüzde yol seviyesinden aşağıda bulunan kilisenin etrafı 1998 yılında düzenlenerek park haline getirilmiştir ve İznik Müzesi'ne bağlı bir birim olarak ziyarete açıktır.
Araştırma ve Kazı: 1935 yılında A.M. Schneider tarafından yapının apsis kısmında bir sondaj yapılmıştır [Schneider 1943b:15]. 1955'de X. Bizans Tetkikleri Kongresi için yapılan temizlik çalışmasında orta nefdeki moloz kaldırıldığında opus sectile döşeme bulunmuştur. Döşeme 1961'den sonra restore edilmiştir [Eyice, 1963a, 374; Demiriz, 2002, 85-86]. 1971 yılında kuzey duvardaki mezar nişinin içi boşaltılmasıyla Deisis freski ortaya çıkarılmıştır [Yalçın, 1990, 371, 374; Yalçın, 1997, 6]. 1980 yılında bazilikanın güneydoğusunda tespit edilen küçük boyutlu ek yapı 1985 yılında yapılan kazı ile ortaya çıkarılmıştır [Ayas, 1986, 3-4; Möllers, 1994, 7, 59].
Tanım: Mimari Evreler: Yapının birinci evresi, muhtemelen daha önceden burada bulunan Roma Dönemi'ne ait bir yapının kalıntıları üzerine 5-6. yy'larda inşa edilmiş, sütun dizileri ile üç nefe ayrılmış, bazilikal planlı bir kilisedir. Bazilikanın güney doğusunda küçük bir ek yapı bulunmaktadır. 1065 depreminden sonra kapsamlı bir onarım sırasında yapının neflerini ayıran sütun dizileri kaldırılmış, bunun yerini, iki ana duvar payesi ve aralarındaki ikişer ince paye tarafından taşınan üç kemer dizisi almıştır. 1331 yılında camiye dönüştürülen yapının narteksinin kuzey ucuna minare eklenmiştir [Schneider 1943b:14]. Günümüzde kısmen ayakta olan minarenin kaidesi Orhan Dönemi'ne aittir, gövdesi ise Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. 16. yy'da geçirdiği bir yangın sonrasında, Mimar Sinan tarafından onarılmış, duvar payeleri arasındaki ikişer ince paye kaldırılmış ve duvar payeleri geniş açıklıklı bir kemerle birbirine bağlanmıştır [Ayverdi 1966:160; Eyice 1988a:34]. Mimari özellikleri: Yapı, sonradan paye dizisi ile değiştirilmiş olan iki sütun dizisi ile üç nefe ayrılmış bazilikal planlı bir kilisedir. İçten yuvarlak dıştan beş kenarlı olan apsisin iki yanında pastophoria odaları bulunmaktadır. Apsiste bir synthronon olduğu 1935 yılındaki kazılarda anlaşılmıştır [Schneider 1943b:15]. Orta nef çift meyilli, yan nefler tek meyilli ahşap çatıyla, pastophoria odaları ise küçük kubbelerle örtülmüştür. Kentin merkezinde, antik bir yapının üzerinde kurulmuş olan kilisenin duvarları, zeminden yaklaşık iki metre yüksekliğe kadar antik döneme ait devşirme blok taşlarla inşa edilmiş, daha sonra tuğla örgü ile devam edilmiştir. Ancak duvarlar yer yer taş-tuğla malzeme birlikte kullanılarak elden geçirilmiştir [Möllers 1944:39]. Yakın zamanda yapının çevresi temizlenirken, güney tarafta yapıya bitişik küçük bir şapelin kalıntıları ortaya çıkmıştır [Eyice 1988a:18]. Bezeme özellikleri: Schneider tarafından kilisenin apsis kısmında yapılan sondajla ortaya çıkan geometrik desenli döşeme mozaiğinin [Schneider 1943b:15] yanı sıra, orta nefin tamamını kaplayan, ancak günümüze bir kısmı gelebilen, yapının ikinci evresine (1065 depreminden sonra) ait opus sectile tekniğindeki döşeme mozaikleri bulunmaktadır [Demiriz 2002:84-93; Eyice 1963a:373-374, fig. 1, res. 1-10]. Kuzey nefte yer alan arcosolium nişi içerisinde 11. yy'a tarihlendirilen, fresko tekniğinde yapılmış deesis betimi yer almaktadır[Eyice 1988a:18]. Kilisenin diakonikonunda günümüzde de izleri görülebilen fresko bezeme, kubbenin mimari karakteri de göz önünde bulundurularak 13-14. yy'lara tarihlendirilmektedir [Alpatoff 1926b:42]. Osmanlı Dönemi'nde kalem işi tekniğiyle bezenen yapıda özellikle mihrap çevresinde çini ve alçı süsleme kullanılmıştır [Otto-Dorn 1941:11-12]. 2007-2009 yılları arasında yapılan restorasyon çalışmasında Bizans, Osmanlı ve sonrasındaki dönemlerde kapatılan pencerelerin kemer içlerindeki dolgunun kaldırılmasıyla Bizans dönemine ait freskler ortaya çıkarılmıştır. Geometrik bezemeye sahip fresklerin yanında tam olarak üstündeki sıvanın kaldırılmadığı bir örnekte kısmen iki kolu görülen bir haç motifi bulunmaktadır [Ermiş, 2009, 70-72]
Buluntular: Bema kısmındaki toprak kaldırılırken mermerden küçük bir lahit biçiminde bir röliker bulunmuştur [Eyice 1969d:98-99].
Yorum: Brunoff ve Schneider'in yapının evreleri konusunda farklı görüşleri bulunmaktadır [Brunoff 1925:471-481; Schneider 1943b:10-17].
Tahribat: 2008 yılındaki restorasyon çalışmalarında, üst örtü uygunsuz şekilde yeniden inşa edilmiştir. Duvarlar, modern tuğlalar ile yaklaşık 2-3 m yükseltilerek, yapının üstü ahşap çatı ile örtülmüştür. Orta nef üzeri kırma, yan neflerin üzeri tek meyilli çatı ile kapatılmış ve üst örtünün tamamı kiremit ile kaplanmıştır. Güneydoğu ve kuzeydoğudaki kubbeler, apsis yarım kubbesi ve bema kemeri dıştan betonla kaplanmıştır. Bütün açıklıklarına, yapının tarihi özelliklerine aykırı şekilde, duvarlara çakılı menteşelere tutturulmuş camlar yerleştirilmiştir. Apsisin dışına kurulmuş inşaat iskelesi apsis duvarına zarar vermektedir. Apsisin orta penceresi kırılarak kapıya dönüştürülmüştür. Batı taraftaki açıklıklar restorasyon süresince tahtalar çakılarak kapatılmış ve duvarlara büyük zarar verilmiştir. Narteksin dışında, kuzeybatıdaki kaide kısmında yıkık olan minare betonla yenilenerek, yükseltilmiştir. Yeni minarenin, yapıdaki özgün minarenin özelliklerini yansıtmadığı görülmüştür. Kilisenin hemen hemen bütün duvarlarında aydınlatma ve elektrik tesisatlarının sebep olduğu tahribat görülmektedir [TAYEx 26.07.2008].


Liste'ye