©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi





Xenefon Sofular

Çizimler için tıklayın...


Fotoğraflar için tıklayın...

maps
Xenefon Sofular
Türü:
Yatay Mağara
Rakım:
8 m
Derinlik:
17 m
Uzunluk:
100 m
Bölge:
Marmara
İl:
İstanbul
İlçe:
Şile
Köy:
Sofular

     


Yeri: Şile İlçesi'nin batısındaki Kızılca-Sofular köylerinin kuzeyinde; Sofular Deresi'nin Karadeniz'e ulaştığı kesimin doğusunda; Mağara Burnu denilen mevkiide yer almaktadır. Sofular Köyü'nden yürüyerek yarım saatlik mesafededir.
Yapısal Özellikleri ve Oluşumu: Kıyı kesiminin genel topografik özellikleri olarak; aşınmış hafifçe Karadeniz'e doğru eğimli GK yönünde uzanan ve 50-130 m'lik aşınım yüzeyi karakteri gösteren sırtların ve aralarında kuzeye akışlı dandritik drenaj tipinde, gayet yayvan yamaçlı vadilerin varlığından söz edilebilir. Çevrenin genel kayaç özellikleri ise; Üst Kretase yaşlı andezitlerden oluşan volkanitlerden oluşan volkan fitleri, kısmen tüflerden oluşan tortul birimler ile bunların üzerinde çoğunlukla da sırt kesimlerinde rastlanan kırmızımsı, kirli sarı renkli kil, kum ve çakıldan oluşan Neojen yaşından örtü formasyonu şeklindedir [Okay 1948; Ertek 1989]. Tüm bu kayaç birimlerinin yanısıra, Mağara Burnu mevkiinde, özellikle volkanik formasyonların içine girmiş, Üst Kretase yaşlı allokton, çevresine göre nisbeten küçük çapta bağımsız bir kireçtaşı birimine rastlanır [Baykal, Önalan 1979; Ertek, 1989]. Sofular Mağarası işte bu birimin içinde çevre akarsularının akış yönüne paralellik gösterir biçimde G-K yönünde uzanmaktadır. Kıyının hemen önünde, bu formasyona ait DB yönünde uzanan ve fazlaca yüksek olmayan (15-20 m) aktif bir falez yer alır. Kireçtaşlarının çatlakları boyunca, dalga etkisi ve aşındırması ile kırılıp, parçalanarak falezin hemen önünde yer yer kütle halinde birikmiş, üzerlerinde ve iç kısımlarında erime ve dalga izleri bulunan birkaç kovuk bulunmaktadır [Ertek, 1989]. Sofular Deresi ağız kesiminde; gerek bu derenin getirdiği alüvyonların, gerekse dalga-akıntı nakli sonucunda birikmiş kumların bulunduğu batıya, Sahilköy'e doğru uzanımlı 3 km'yi aşan uzunlukta bir plaj şeridi, minyatür bir kıyı kordonu, plaj gerisinde de andezitlerden meydana gelmiş ölü falez önlerinde kumul sırtları yer almaktadır [Ertek 1989]. Çevrede bozulmuş bir Marmara iklim tipi [Erinç 1969], toprak türü olarak kahverengi orman toprakları bulunur. Meşe (Quercus) türlerinin oluşturduğu orman topluluğu ile maki ve psödomaki türlerinin yer aldığı bodur çalılar mağara civarının bitki topluluklarını meydana getirir [Dönmez 1979]. Şile-Sofular Mağarası, karstik kökenli bir mağara olup, yapısını meydana getiren kireçtaşlarının yeraltı suları tarafından oyulup, eritilmesi sonucu oluşmuştur, iki giriş ağzından sağda ve büyük olanı 10 m genişliğinde, 5 m tavan yüksekliğindedir. Diğer küçük giriş ağzıyla birlikte hemen girişte büyükçe bir salonda birleşirler. Bu salonun boyu 20 m, eni 8 m, yüksekliği ise yer yer azalmakla birlikte 3-5 m dolayındadır. Solda biri kör, diğeri sağda yaklaşık 10-12 m uzunlukta, ancak dar bir geçitle iç galeriye bağlanan, iki kol vardır. Ana galeri tavanı, muhtemelen bir eklem veya tabakalanma düzlemini temsil etmektedir. Tavanda sarkıtların ilk giriş kısmında olmayışı; kireçtaşlarının kumlu, iyi çimentolaşmamış olmasından dolayı su geçirmemesinden veya bu eklem sistemi boyunca bir çöküntü olmasından dolayıdır. Tavanda ancak ptigmatik kalsit oluşumlar dikkati çeker. Bunların terleme ile oluştukları düşünülenebilir, Ana galeri tabanı ise, siltli-kumlu kildir. Bunlar orta derecede plastiktirler. Bu kol boyunca ağızdan itibaren 50 m kadar ilerlendiğinde galeri enine genişleme göstererek, muhtelif kesimlerde yer yer eğilerek yürümek kaydıyla (taban-tavan yüksekliği 120-180 cm arsında değişimler gösterir), nem oranının arttığı büyükçe bir salona gelinir. Salona varmadan ana galeride, oldukça kalın bir sütun küçük boylu sarkıtlar (5-10 cm) ve dikitler gözlenmektedir. Ayrıca kümbet şekilli oldukça geniş bir dikitte ileri derecede kalsit rekristalizasyonu vardır. Bu dikit üzerinde gastropod kabuklarında da aynı rekristalizasyon görülür Bu kesimin sol tarafında galeri duvarlarındaki karstik boşlukları doldurdukları açıkça gözlenen çakıllar ve tabakalı plastik killer yer alır. Çakıllar, genellikle köşeli ya da az köşeli, arada iyi yuvarlaklaşmıştır. Ardından büyük bir yan galeriye geçilir. Bu galerinin uzunluğu 10 m, genişliği 5 m kadardır. Ev çatısı şeklindeki tavanı 10 m yüksekliğinde olup, ayrıca büyük bir çatlak bulunmaktadır. Bu çatlağın içerisinde birer m çaplı iki daı ve uzun kör baca mevcuttur. Muhtemelen bu bacalar, yüzeyden önemli miktarda su taşımaktaydılar. Yan galeri şeklindeki bu odadan eğim aşağı, 10 m'lik tam siper bir sürünme kolu ile tekrar mağara giriş ağzındaki salona ulaşılmaktadır. Ana galeri üzerindeki büyük salon taban seviyesinden başlayıp, sola ikinci bir küçük sürünme kolu ayrılır. Doğal basamaklarını yine yarasa gübrelerinin kapladığı ancak bir insanın tam siper sürünerek geçebileceği darlıkta olan bu kol, 6 m uzunluğundadır. Eğim yukarı gidip, yükselerek neticede bir odaya varılır. Burada oldukça kalın ve boyların uzun sarkıtlar, sütunlar ve ayrıca dikitler mevcuttur Sütunların çapı 30-50 cm, boyları 7-8 m civarındadır. Ancak sütun ve sarkıtlar, insanlar tarafından kısmen kırılmıştır. Gerek giriş ağzı, gerekse ana galeri ve yan kollara nisbetle, yükselti bakımından bunların daha üst seviyelerde yer alması, bunun yanısıra sarkıt, dikit ve sütunların daha kaim olması, bunların daha yaşlı ve fosil (eski) bir galeri (odası) olduğunu göstermektedir. Ayrıca mağara ana galerisinin taban seviyesine göre daha üst kollar da böyle bir odanın varlığı, mağaranın gelişimini yüzeyden-derine doğru olduğunu göstermektedir. Salonu geçip, ana galeri boyunca ilerlendiğinde, mağara tavan yüksekliğinin düşey yönde azaldığı gözlenir. Önce; genişliği 3 m, tavan yüksekliği 1 m, uzunluğu 10 m'lik bir bölüm ancak çömelerek yürünebilir. Bu bölümden sonra genişlik daha da azalır (1,5-2 m), tavan yüksekliği 60-65 cm olup, 8-9 m'lik bir kesiminden ancak, sadece tam siper sürünerek geçilebilir. Mağara burada sonuçlanmış olup, muhtemelen ana galerinin önü bir çöküntü sonucu kapanmıştır (Çökme izlerinin gözlendiği kesimde ayrıca ağaç köklerine de rastlanmıştır). Bu kesimde, killi ve gri, hatta koyu renkli taban depolarının çeşitli seviyelerinde halen oluşumu ve gelişimlerini sürdüren yüzeysel mikro dikitlerin (5 cm çapında) ve yer yer örtülmüş, uçları açıkta, ancak gömülü dikitlerin varlığı, mağarada karstlaşma ve çökelmenin birbirini takip ettiğini düşündürmektedir Ayrıca tavanda küçük boyutlu, 10-12 cm uzunlukta süt beyaz renkli kalem biçimli sarkıtlar bulunmaktadır (Ertek 1989). Bu da bizlere, yüzey suyu-kireçtaşı çatlak sistemi yakın ilişkisini sunmaktadır. Şile'deki Sofular Mağarası ağzından içeriye doğru mağara oluşuklarının yaşlanması ve galeri eğimlerinin ana galeriye ve dolayısıyla mağara ağzına yönelik olması, ağzın karstlamaya (mağara oluşumu sırasındaki) dönemin karstik taban seviyesini göstermektedir. Mağaranın fosil kesimlerinde büyük çöküntülerin ve birikimlerin varlığı, mağaranın ihtiyarlık döneminde olduğunu gösterir. Buna dayanarak mağaralaşmanın Pliosen sonu-Kuvaterner başlarında başlamış olduğu söylenebilir (Ertek 1989). Hidrolojisi: Çatlaklardan sızan galeri duvarlarındaki su ve mağaradaki neme rağmen, kuru bir mağaradır. Kışın yer yer duvarlardan sızan sular aracılığı ile ağza doğru kısmen bir akış olabilir.
Araştırma Tarihçesi: Roma Dönemi'nden beri bilinen ayrıca daha önceleri "Xenophon Mağarası" adıyla ve Şilelilerin eskiden beri bildikleri bir mağaradır. T.A. Ertek 1989'da mağara ve çevresinde çalışmış, ölçümler yaparak ilk defa mağaranın planını çizmiştir. N. Kasar 1987'deki çalışmasında Sofular Köyü'nde Xenophon Mağarası'nın kilise olarak kullanıldığından bahsetmiştir. B. Erdem 1995'de, Sofular Mağarası'nın putperest mihrabı ve salondaki basamak gibi şekillere dayanarak, mağaranın arkeolojik değerine ve din turizmi yönünden ilginçliğine dikkati çekmiştir.
Bulgular: Mağaranın içinde çok sayıda yarasa bulunmaktadır. Mağaranın ağzında elle işlenmiş bir taş duvar; buranın bir putperest mihrabı olarak kullanıldığını düşündürmektedir [Erdem 1995:26]. Mağara içerisinde memeli; eklembacaklı ve solucansılara (özellikle küçük kahverengi yarasa; koyu kahverengi örümcek; kırkayak; ayrıca solucan ve guanoların içinde kurtçuklara) rastlanmıştır. Özellikle kireçtaşı çatlaklarından sızan sular vasıtasıyla; mağaranın iç kesimindeki salon çevresinde karanlık; nemli ortama kendini uydurmuş birçok yarasa kolonisi bulunmaktadır [Ertek et al. 1988:41].


Liste'ye